22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 AĞUSTOS 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 KÖRFEZ KRİZİ...KORFEZ KRTZİ... KÖRFEZ KRİZf ...KÖRFEZ KRİAmerikan uçagı düştü • RAMSTEIN (AA) — Körfez'e silah ve asker taşıyan ABD Hava Kuvvetleri'ne bağlı Oalaxy C-5 uçağının bu sabaha karşı Federal Almanya'nın batısındaki Ramstein Amerikan Üssü yakınında duşmesi sonucu ilk belirlemelere göre 11 kişi öldü. Amerikan nakliyc uçağında, 10*u mürettebat 17 kişi bulunuyordu. Amerikan Hava Kuvvetleri Sözcüsü, Kaliforniya'dan Suudi Arabistan'a gitmekte olan uçağın Frankfurt'a uğradığım belirtti. Uçağın üsten kalkışından kısa süre sonra meydana gelen kazanın nedeni henüz belirlenemedi. Kazadan yanm saat sonra uçakta hâlâ küçük patlamalar duyulduğu kaydedildi. Federal Almanya polisi, uçağın 'tehlikeli madde' taşımadığmı belirtti. Nicu, tedavi edilecek • BÜKREŞ (AA) — Romanya Yüksek Mahkemesi, toplu insan kıyımı için emir vermekten yargılanan Çavuşesku'nun oğlu Nicu'nun hapisten çıkanlarak tedavi görmesini kabul eden Sibiu Askeri Mahkemesi'nin karannı bozdu. Yüksek Mahkeme'nın askeri davalara bakan bölümünttn Oç yargıcından oluşan heyet, Nicu'nun cezaevinden salıverilerek bir modern hastaneye sevkini uygun gördü. Madende 180 ölü • BELGRAD (AA) — Yugoslaya'nın Kreka kömûr ocağında hafta sonunda meydana gelen grizu patlamasında 180 kişinin öldüğü bildirildi. Maden işletmesi tarafından yapılan açıklamaya göre kazada 180 işçi yaşamını yitirdi. Kurtarma ekipleri, şimdiye dek 150 ceset buldular, ancak 63'iinü ocak dışına çıkarabildiler. Kurtarma ekiplerinin girmeleri gereken bir tek galeri kaldığı ve korkunç patlamanın da bu galeride meydana geldiği kaydedildi. Kreka'daki felaket, Yugoslavya'nın tarihinde, en büyük maden kazası oldu. KKTG'de yeni parti • LEFKOŞA (AA) — KKTC'de, yeni bir siyasi parti kuruluyor. Yeni partinin, sosyal demokrar bir programı olacağı açıklandı. Kurucular kurulu adına Gazi Magosa Milletvekili lsmet Kotak tarafından yapılan açıklamada, tüzük ve program çalışmalan sürdilrülen partinin, ara seçimlere katılarak muhalefet görevini etkin bir şekilde yürütmeyi hedef alacağı bildirildi. Çin'de tayfun: 257 ölü • PEKİN (AA) — Gecen hafta başında Çin Halk Cumhuriyeti'nin güneydoğu bölgeleri Fujian ve Zheijang'ı etkisi altına alan Yancy tayfununda 257 kişinin öldüğü, 868 kişinin de yaralandığı açıklandı. Resmi kaynaklardan verilen bilgiye göre tayfunun neden olduğu zarar da 287 milyon dolar olarak belirlendi. Fujian'da bir yetkili, ölü sayısının 161, yaralı sayısının 468 olduğunu ve ' yaklaşık 4 milyon kişinin tayfundan etkilendiğini belirtti. Rijkova bir darbe daha • MOSKOVA (AA) — Sovyetler Birliği Başkanı Mihail Gorbaçov'un ekonomik danışmanlanndan Abel Aganbegyan, Başbakan Nikolay Rıjkov'un ekonomik reform planlarının temelini oluşturan 'düzenlenmiş piyasa' kavramının kabul edilemeyeceğini söyledi. Sovyetler Birliği'nde hazırhkları hâlâ sürdürülen 'piyasa ekonomisine geçiş' süreciyle ilgili olarak ortaya atılan önerileri incelemekle görevlendirilen 'bağımsız komisyon'un başkanı olan Abel Aganbegyan, bugün düzenlediği basın toplantısında, 'piyasa' kavramının, 'düzenleme' kavramıyla çeliştiğini savanarak, Başbakan Nikolay Rijkov'un 'düzenlenmiş piyasa ekonomisi' diye bir amaç ortaya koymasını benimseyemeyeceklerini bildirdi. ABD, Türkiye'nin Körfez'e birlik göndermesi için baskı yapmıyor Türk askeri içinısrar yokCumhurbaşkanı özal'ın geçen hafta ABD'de bir haber programda eğer Körfez ülkelerinden talep gelirse kendisinin buna sıcak bakacağı yolunda işaret vermiş olması Washington'da son derece olumlu karşılandı. UFUK GÜLDEMİR WASH1NGTON — ABD, Türkiye'nin Körfez'e gönderilen askeri güce katılması beklentisi içinde Ankara'nın böyle bir adım atmasını özlüyor. Ancak bu konuda ısrarlı davranmaktan da kaçınıyor. ABD yönetimi çevreleri, Türkiye'nin Körfez krizi çerçevesinde bugüne kadar "Baü yanmda çok önemli bir sınav" ver- diği kanısında. Bu etkinin kolay kolay si- lineceği sanılmıyor. Ancak krizde tırman- ma olup da bir çatışma çıkarsa Türkiye^ nin uluslararası askeri güç dışında kalma- sı halinde doğacak "eksi" puanlann, An- kara'nın krizin ilk günlerinde topladığı "•rö" puanlan bir ölçüde götürebileceği kanısı yaygın. "Ekonomik ambargoya ön- cü olarak katılmış olmak ortada bir savas yokken önemli göriinür. Önemlidir de. An» bir savas ohırsa ambargoya değil sa- vaşa katdaalar hatırtanır" deniyor. Cumhurbaşkanı özal'ın, bu çerçevede, geçen hafta ABD'de yayımlanan "Mcneil And Lehrer" haber programında, eğer Kör- fez ülkelerinden bir talep olursa kendisi- nin buna sıcak bakacağı yönünde işaret vermiş olması Washington'da son derece olumlu karşüanıyor. "Talep büdiğimiz ka- danyla oldu, ama Türkiye'den ses çık- nuyor" diye de ekleniyor. Türkiye'nin böl- geye asker göndermesinin Batı Avrupa Bir- liği formülüne dahil edilebileceği vurgula- narak bunun, Ankara'yı kaygılarında bir ölçüde rahatlatabUeceğine dikkat çekiliyor. Türkiye'nin de, Yunanistan'ın da Batı Av- rupa Birliği'nde "göztemd" statüsünde bu- lunduğu, Yunanistan'ın Körfez'e gönder- raeye karar verdiği "Limni" savaş geraisi- ni Batı Avrupa Birliği ile koordine ettiği vurgulanıyor. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 1 eylulde Meclisi açarken yapaca- ğı konuşmada Körfez'e asker gönderme ko- nusuna değinebileceği yönünde bir izleni- me sahipler. Washington, Türkiye'nin uluslararası askeri güce kanlma.sı beklen- tisi içindeyse de, bu konuda bir ısrar için- de değil, "Özal yapabileceklerini yaptı, da- ha fazla sıkısürmaya gerek yok" gibi bir görüşbirliği içinde olduklan anlaşıhyor. Ancak Amerikan yönetiminin, krizin da- ha ileriki aşamalannda Ankara'ya karşı an- layışlı bu tutumunu sürdürüp sürdüreme- yeceği konusunda şimdiden kesin bir şey söylemek mümkün değil. Ancak Irak lideri Saddam Hüseyin'in önceki gün televizyon- da yaptığı, Amerikan CNN televizyonunun da aynen yayımladığı konuşmasında, eğer ABD Irak'taki tesisleri vurursa, Irak'ın da bölgedeki Amerikan müttefıklerindeki Amerikan tesislerini vuracağından söz et- miş olmasını dikkatimize getirerek "Hü- seyin'in bu sozleriyle sadece Türkiye'yi kas- tetmiş olabilecegini, çilnkü bölgedeki di- ger Amerikan müttefikleri olan lsrail Ue Suudi Arabistan'da Amerikan tesisi bulun- madığını" vurguluyorlar. Hüseyin'in bu açıklamasının, asker gönderme karan ari- fesinde olan Ankara'da göz önünde tutu- lacağını ileri sürüyorlar. Öte yandan, her gün Amerikan gazete- lerinde yayımlanan Körfez Ue ilgili harita ve grafiklerde Türkiye zaten uluslararası as- keri gücün içindeymiş gibi gözüküyor. Ga- zetelerde her ülkenin ne kadar askeri güç ile katıldığı. haritalarla anlatıhrken, Tür- kiye'nin de 70 bin askerinden söz ediliyor. Krizin ilk günjerde Türkiye'nin Batı yanlı- sı politikalar izlemiş olması, şimdi Ame- rikan basınının, söz konusu 70 bin kişiyi otomatik olarak uluslararası güç haritala- rına dahil etmesiyle uç veriyor. Tabii Ame- rikan yönetimi işin doğrusunu biliyor, ama diğer yandan Türkiye, Batı kamuoyunda bu konuda da olumlu puan toplamaya de- vam ediyor ve şu ana kadar Körfeze aske- ri güç gönderme konusunda tereddütlü davranmış diğer ülkelerin aldığı eleştirile- ri almıyor. Buna karşılık Yunanistan ise Körfez'e bir gemi yollayacağını açıklamış olmasına karşın hâlâ eleştirilmeye devam ediyor. Amerikalı uzmanlann görüşü: Türkiye yıguıağı sürdürsün Ortadoğu ve Türkiye konusunda uzman bir grup Amerikalı'ya göre bölgede savaş olasılığı uzak. Washington, Türkiye'nin ABD'ye bölgede uzun süre askeri güç bulundurması için destek vermesini istiyor. ABD ayrıca Türkiye'nin Irak'ın kuzeyindeki güçlü askeri yığınağını sürdürmesini bekliyor. YASEMİN ÇONGAR ANKARA — Körfez krizinin bir ayını doldurmasına birkaç gün kala, bölgedeki gerginliğın uzun süre "alt düzeyde" devam edece- ği ve Amerika'nın burada geniş askeri güç bulundurmayı sürdüre- AB-I HAYAT — Irak'ta uzun bir süre bekkyen ve susuzluktan dudaklan çaüayan Türk işçileri Habur'da kana kana su içtiler. (AA) 5 bin Pakistanlı TürkiyedeBağdat'ta çalışan 85 Türk de bugün Habur'dan giriş yaptı. Bağdat'ta bir Türk inşaat şirketinde çalışan işçiler Irak'ta yiyecek sıkıntısı olduğunu belirttiler. HABUR (Cumhnriyel) — Körfez krizin- den sonra Kuveyt'ten kaçarak Habur sınır ka- pısından Türkiye"ye geçen Pakistanlılann sa- yısı 5 bini buldu. Dün de 100 otomobille ge- len 414 Pakistanlı giriş yaptı. Yetkililer, Pa- kistanlıların Gürbulak sınır kapısından geçe- rek tran üzerinden Pakistan'a gittiklerini söy- lerken Pakistan elçilik görevlileri, Türkiye 1 nin günde 500'den fazla girişe izin vermeme- sinden yakındılar. Habur sınır kapısı yetki- lileri ise Habur sınır kapısından Türkiye'ye girenleri için "şa anda" herhangi bir sınırla- ma bulunmadığını bildirdiler. Pakistan Buyukelçiliği yetkilileri, Irak'tan Türkiye*ye geçmek isteyenlerin Zaho'da bek- letilmesinin nedeninin, Türk makamlarının Habur'dan günde 500 kişiden fazlasına giriş izni vermemesinden kaynaklandığını ileri sür- düler. Halen Habur'dan giriş yapan Pakistanlı- lar da Zaho'da yemek ve su sıkıntısı çekildi- ğini, binlerce insanın burada perişan halde bekletildiğini bildirdiler. Bu sabah Bağdat'ta çalışan 85 Türk de Ha- buı'dan yurda giriş yaptı. Bağdat'a 90 kilo- metre uzaklıkta bir Turk insaat şirketinde ça- lıştıklarım bildiren Türk isçileri, Irak'a uygu- lanan ekonomik ambargo nedeniyle ellerin- deki demir stokunun eridiğini, bu nedenle şir- ketin faaliyetlerine ara verdiğini bildirdiler. Türk isçileri, Bağdat'ta da yiyecek sıkıntı- sının başgösterdiğini, ekmeğin karneyle da- ğıtıldığını, kişi başına günde bir ekmek, her eve haftada yarım kilo çay verildiğini kaydet- tiler. Habur'da Kızılay ekipleri sağlık hizmetle- rini sürdürüyorlar. !ki günden bu yana Kızı- lay'a 117 kişinin çeşitli rahatsızlıklar nedeniyle başvurduğu öğrenildi. Habur'dan giriş yapanların Kızılay'a sıca- ğa bağlı rahatsızlıklar, pansuman gerektiren hafif yaralar, ishal ve soğuk algınlığı gibi ne- denlerle başvurdukları bildirildi. ceği yolundaki değerlendirmeler Ankara'da ön plana çıktı. Türki- ye ile Ortadoğu'nun siyaset ve ekonomisi konusunda uzman bir grup ABD'li yetkilinin, son gün- lerde Istanbul ve Ankara'da yürüt- tükleri yoğun temaslarda da bu doğrultuda yorumlar aktardıkla- n öğrenildi. Amerikalı uzmanla- nn hükümet yetkilileri, üst düzeyli bürokratlar ve şirket yöneticileriy- le yaptıklan görüşmelerde üzerin- de durduklan temel beklentiyi ise Türkiye'nin ABD'ye bölgede uzun süre askeri güç bulundurması için gerekli siyasi desteği sağlaması oluşturdu. Son durum Halen yeni kurulmuş bir Türk- Amerikan ortak şirkethvn en üst düzeydeki yöneticisi olan ve uzun yıllar uluslararası ekonomik ku- ruluslarda Türkiye ve Ortadoğu ile ilgili sorumlu görevler aldıktan sonra iki yıldan beri bu bölgede yatınm yapmak isteyen Batılı şir- ketlere danışmanlık hizmeti veren ABD'li uzman, Cumhuriyet'e yap- tığı "son durum" değerlendirme- sinde bölgede savaş olasılığını "uzak" gördüğünü söyledi. ABD yönetimine yakuüığıyla bilinen ve pek çok hükümet üyesiyle kişisel ilişkisi olan uzmanın Türk yetki- lilere de aktardığını belirttiği de- ğerlendirmenin ana unsurlan şöy- le: "— Ink beidcnmedik bir sakfa- nya girişmedikçe ABD askeri ha- rekftt düzealeme niyetinde deffl. Uluslararası dnrnm, böyle tek ta- raflı bir müdahaleBİn kabul edi- lebiliriiğini azaltb. ABD'nin şu anld tercihi, ablukanın son dere- ce stkj biçimde sürdürülmesi yo- Inyla Irak'a geri adım attınl- masMİır. — Körfez'deki Amerikan do- •anmasuun ve S. Arabistan'daki ABD büiiklerinin burada UZUB süre tutulmasıniB ekonomik ve psikolojik maliyeti abartdmama- İL Esasen ABD yönetimi böigede- U petrol knvalarnm gözetimi içiıı askeri gocönü daha nzun süre, betki de yıllarca bölgede tutma kararlılığuda. Suudi Arabistan- la bu çerçevede göriiş birliği sağ- lanmıştır. — Kureyt krizi, Israil'in knrnl- masından bu yana bölgede görü- len en önemli gelişınedir. Sonuç- lan da, aynı tsraflln knnünusı gi- bi kalıa olacak. Amerikma asker- lerinin S. Arabistan'daki uzun sii- reli varlığı bu ülkedeki toplurasal değişimi hızlandıracaktır. Bizim beklediğimiz birinci en önemli so- nuç budur. S. Arabistan'da ilk Hırisliyan ayini yapıldıktan, ABD'li kadın askerler burada >a- şadıktan sonra değişim kaçınıl- mazdır. tkinci ve daha önemli ka- lıcı sonuç, Irak'taki değişim ola- caklır. Saddam ablukaja direnir- se 4-6 ay içinde düşiiriilebilir. Eğer dirennKyip Kuveyt'ten çeki- lirse siyasi ömrii en fazla bir iki yıl olacaktır. Bağdat'ta Baas re- jiminin yerini alabilecek allerna- tifler konusunda Ankara ile de te- masımız var. Göriiş ve tercihleri- ni not ediyoruz. — Türkiye'den şu anda askeri alandaki tek beklentimiz, Irak'ın kuzeyindeki güçlü askeri yıgına- gını sördürmesidir. Türkiye'ıün S. Arabistan'a asker göndermesini ya da ablukaya gemi vermesini iste- miyoruz. Türkiye'nin yapacağı en büyük katkı, Amerikan gücünün uzun süre bölgede kalması yöoün- de siyasi destek sağlaması, diplo- matik girişimlerini bu yönde kul- lanmasıdır." Ote yandan, ABD'li uzmanla- rın Türk hükümetiyle temasların- da Ankara'nın görüşlerini ortaya çıkarmaya yönelik çeşitli sorular sordukları da öğrenildi. Bu soru- lardan bazıları şöyle: "Türkiye, Kürtierin daha ağırlıklı rol oyna- T»c*iı bir Bagdat yönetimine na- sd bakar?", Türkiye'nin, oiası bir harita değişiminde Musul ve Ker- kttk'e yönelik dddi istemleri ola- bilir mi?", 'Türkiye'deki paria- menter ve slvfl nuhaiefet, Ame- rikan askeri gücünün bölgede uzun süre kahnasına karşı dddi Mr ses yükseltebUir mi?", "Türk- iye'nin krizle baglantılı ekonomik beklenlUeri nelerdir?" POLTITKADA SORUNLAR ERGUNBALa KuveytHavuçYetiştirseydi Körfez krizinde ilginç geiişmeterden biri de ABD-Sovyet işbiriiği oldu. İki süper güç BM tarihinde ilk kez, adı resmen konmamış olsa bile askeri yaptırım anlamına gelen abluka konusunda bir- likte oy kullandılar. Sovyetler Birliği ile ABD'nin ekonomik çıkarları Körfez krizin- de aslında ters doğrultuda. ABD, Saddam Körfez'e egemen ol- duğu takdirde petrol fiyatlarının yükseleceğinden, bu olgunun da Batı ekonomilerini altüst edeceğinden korkuyor. Oysa dün- yanın en büyük petrol üreticisi olan Sovyetler Birliği açısından petrol fiyatlarının yükselmesi, ülkenin içinde bulunduğu ekono- mik bunalım ve rafların boşluğu düşünülürse, Tann'nın nimeti. Moskova, uzun kuyruklardan usanç getiren halkın huzursuzlu- ğunu yatıştırmak amacı ile bol tüketim malı ithal edecek dövizi bulabilecektir. Soruna bu açıdan bakıldığında Saddam Hüse- yin'in Kuveyt'i işgali Moskova'ya ekonomik açıdan yarar sağla- mıştır. Ama krizde ekonomik çıkarları ABD ile ters doğrultuda olma- sına karşın Moskova, Saddam'ın karşısında, VVashington'un ya- nmda yer alarak Güvenlik Konseyi'nde abluka karannı destek- lemiştir. Neden? Önce Sovyetler Birliği'nin sadece paraya değil, Batı teknolo- jisine, Batı ile teknik işbirliğine gereksinmesı vardır. Moskova, krizde Irak'ı kınamakla yetinip ABD'ye faal destek sağlamasay- dı, Amerikan ve Batı teknolojisinin kapılarının yüzüne kapana- cağını herhalde tahmin etmiştir. Ayrıca, ABD'yi gücendirmek, iki süper güç arasındaki silahsızlanma görüşmelerini de olumsuz etkilerdi. Sovyetler'in kendisini yalnız bırakmasına öfkelenen ABD, sözgelişi Baltık ülkelerindeki ayrıhkçı akımların destekle- yebilir, IMF ve AT gibi Batılı kurlıluşların kapıları Moskova'ya ka- panırdı. Moskova'nın Körfez krizinde Irak'ın saldırganlığını kınamak- tan ötede ABD ile aktif işbiriiği yapması, bir noktada Mihail Gor- baçov'un Batı'ya açılma, Sovyet ekonomisini Batı ekonomisine entegre etme politikasının da mantıksal sonucudur. Peki Sovyetler'in Körfez krizinde ABD'nin yanında yer alma- sının başka nedeni yok mu? Sanırız var. Krizde iki sûper gücün ekonomik çıkarlarının bir- birine ters doğrultuda olmasına karşılık, siyasal çıkarian aynı doğ- rultudadır. Saddam'ın Körfez bölgesini ele geçirip aşırı güçlen- mesi olasılığı değişik nedenlerle iki süper gücü de ürkütmüş- tür. ABD, Saddam'ın yol açabileceği depremin Ortadoğu'da VVas- hington'un çıkarlarını temsil eden düzeni temellerinden yıkabi- leceğinden korkuyor. Sovyetler Birliği ise Müslüman Araplar ara- sında kıtlelerde yankı bulan radikal akımın zaten kaynaşmakta olan, kendi Müslüman cumhuriyetlerındeki kaynaşmayı büsbü- tün arttıracağından çekiniyor. iki süper güç, İran'daki islam Dev- rimi'nden de aynı şekilde ürkerek Irak'ı desteklemişlerdi. Günü- müzde ise Saddam'ın yol açtığı radikalizmden çekiniyoriar. Bir- leşmiş, güçlü bir islam dünyası sadece ABD'nin değil, Sovyet- ler'in de çıkarına uygun değildir. ilginçtir, birkaç yıl önce Humey- ni'nin oynadığı rolü bugün, Humeyni'ye karşı Batı'dan aldığı yar- dım ve silahlarla savaşan Saddam oynamaktadır. ABD, Batı Av- rupa ve Sovyetler Birliği, Humeyni'nin temsil ettiği radikalizme karşı Saddam'ı desteklemişlerdi. VVashıngton ve Moskova gü- nûmüzde ise kendi beslemeleri Saddam'ın yol açtığı radikaliz- me karşı işbiriiği yapıyorlar Saddam bir devrimci mi? Yok canım. Darbe ile iktidara gelen, halkına nefes aldırma- yan, muhalefetin 'M"sine izin vermeyen, kendini yaşam boyu dev- let başkanı seçtiren adamdan devrimci mi oluımuş? Ama giriştiği eylem, hesaplarının çok ötesinde sonuçlara yol açarken, sıkıştığı köşeden kurtulmak için kitlelere yaptığı ayak-, lanma ve cihat çağrısı, kendisini birkaç ay önce herhalde aklı-, na bile getirmediği rolü oynamak durumunda bırakmıştır. l Kuveyt, petrol üreticisi olmak yerıne havuç yetiştirseydi bu iş- galin yol açtığı tepkiler herhalde artık yavaş yavaş küllenmeye başlardı. Saddam da Ortadoğu'nun yeni Humeynisi (!) olmazdı. Bu arada Dış Haberler Servislerınde çalışan tüm arkadaşla- rımız da biraz uyuma ve izin yapma olanağı bulurlardı. SArabistan Genelkurmay Başkanv 'Özal, gerekirse asker gönderir SEMİH tDtZ RİVAD — Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanı Prens Ha- lid bin Snltan, Türkiye'nin işbir- iiği ve desteğini takdirle karşıla- dıklarını bildirerek, "Cumhur- başkanınız gerekli göriirse emi- nim ki asker gönderecektir" dedi. Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanı, önceki gün Riyad'da düzenlediği basın toplantısında, Cumhuriyet'in "Hem NATO üye- si, hem de halkmın büyuk bir bö- lümüDün Müslüman olduğu Türkiye'nin askerlerini burada görmek ister misiniz?" sorusunu yamtlarken, Türkiye'den görduk- leri işbiriiği ve desteği "takdirle karşıladıklannı" belirtti ve şun- ları söyledi: "Bu çerçevede Curahurbaşka- nııuzın sözlerini de not etmiş bu- lunuyoruz. Gerekli göriirse «mi- nim ki asker gönderecektir. An- cak bu konu takdir edersiniz ki beni asıyor. Bu kararlar benim- kinden çok daha üst düzeyde alı- nıyor." Basın toplantısında gazetecile- rin sorulannı yanıtlayan Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanı Prens Haled bin Sultan, Saddam Hüseyin'in "aklını başına loplamaktan" başka bir seçene- ği kalmadığını söyledi. Irak'ın bundan sonraki niyetleri ne olur- sa olsun gelecek her türlü tehdi- di karşılamaya hazır olduklannı belirten Prens Sultan, "Aklı ba- şına gelip BM kararlan geregin- ce geri çekilmediği takdirde Sad- dam yok olacaktır" dedi. Edindikleri istihbarata göre Irak ordusunda moralin düşük olduğunu ve birçok Iraklı aske- rin firar ettiğini söyleyen Prens Sultan, şöyle devam etti: "Suudi Arabistan'a kaçan 200 bin Kuveytliden edindiğimiz bil- gilerden anladıgımız kadanyla Iraklı askerierin birçoğu Kuveyt'i işgal edeceklerini bilmiyordu. Bunlara sadece Kuveyt sınınnda bir tatbikat yapacaklan söylen- miş." Suudi Arabistan'ın Irak tara- fından tehdit edilebileceğini hiç düşünmediklerini belirten Prens Sultan, "Çünkü Körfez savaşın- da büyük özverilerie kendilerini 8 vıl boyunca destekledik. Meğer- se güçlenmelerine kalkıda bulu- nuyormuşuz. Şimdi bu tebdidi karsılamak için kendi pozjsyonu- muzu guçlendirmek zorundayız. Gelecekle bu yonden gelebüecek tehditlere karşı garanliler sağla- mak zorundayız." Bu son sözkriyle Suudi Ara- bistan'da sürekli bir ABD askeri mevcudiyetini mi kasdettiğinin sorulması üzerine, "Hayır sade- ce kendi ytteneklerimizi giiçlen- dirmemiz gerektiğini kasdediyo- rum" diyen Prens Sultan "Ama ABD'nin sürekli bir askeri mev- cudiyetinin bulunduğu durumn öngöruyor musunuz?" diye ısrar edilmesi üzerine, "Şimdiden hiç- bir opsijonu göz ardı ederecek durumda degiliz" dedi. Prens Sultan, ABD'nin Suudi yönetiminden habersiz olarak Su- udi Arabistan'dan bir operasyon başlatılamayacağını da kaydede- rek, "Her türlü karar Başkaa Bush ile Kral Fahd'ın görüşme- lerini gerekü'riyor" dedi. Genelkurmay Başkanı'nın bu sözlerinin Suudi Arabistan'da ha- len duyulan bir endişeyi giderme- ye yönelik olduğu bildiriliyor. Buna göre ABD'nin Suudi Ara- bistan'dan ve tamamıyla kendi gerekçelerine dayanarak Irak'a karşı bir saldın düzenleyeceğin- den korkuluyor. Oysa böyle bir operasyona girişilmesinin iki ül- kenin tam görüşbirliği içinde bu- lunmalannı gerektireceği belirti- liyor. Nitekim iki ülke arasında son günlerde imzalanan ve met- ni gizli tutulan anlaşmanın bu hususu vurguladığı ifade ediliyor. Suudi Arabistan'da duyulan bu temel endişeyi körükleyen baş- lıca nedenlerin başında ABD'nin yönetimi, kongresi ve basını ile "savaşçü gürültnler" çıkarması. Nitekim Suudi Arabistan Genel- kurmay Başkanı'nın basın top- lantısında bir ara Amerikalı ga- zetecilere, "B« kadar savaş heves- lisi olmayın. Biz burada banşı konımayı amaclıyoruz" demesi de dikkat çekü. Ote yandan Körfez bunalımın- da dikkatler BM Genel Sekreteri Perez de CueDar'ın bugün Am- man'da Irak Dışişleri Bakanı Ta- nk Aziz ile yapacağı görüşmeler üzerinde odaklaşırken, bölgede- ki Amerikan güçleri, durumları- nı guçlendirmeye devam ediyor- lar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear