22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 25 AGUSTOS 1990 KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRÎZt... KÖRFEZ KRtZt...KÖRFEZKRİZİ... KÖI KÖRFEZ'DE SAVAŞ SENARYOLARI Amerika vurursa gece vuracak SUOAN UMMAN ı ı El-Hûseym füzesı El-Abbas füzes SU-24 Feflcer Mırage F-1E . . savaş uçaflı * Askeri stratejistler, ABD'nin Irak'a saldırması durumunda mutlaka 'gece görüş' üstünlüğünden yararlanacağı görüşünde birleşiyorlar. ABD ordusu, gece uçabilen uçaklar, zırhlı araçlar ve Tow tanksavar bataryalarının yanı sıra piyade silahlanna uygulanabilen gece görüş gözlüklerine de sahip. UFLK GÜLDExMİR WASH1NGTON — Körfez'de sıcak bir çatışma patlak verirse bu nasıl cereyan ede- cek? ABD önce hangi silahı kullanacak? Nere> r e saldıracak? Bu sorulara 'hipotetik senaryolarla' yanıt arayan askeri stratejist- ler, tam bir goruş bırliği içinde değU. Her biri ayrı bir senaryo çiziyor, ancak uzerin- de göruş birliğine vardıklan üç temel konu var: 1) Korfez'e kaydırılan birliklerin cinsi, Amerika'nın savaş niyetinin ciddi olduğu- nu gösteriyor. 2) Ancak, ABD şu anda bir taarruza ha- zır değil. 3) ABD eğer vurursa, mutlaka gece vu- racak. Amerika, son iki haftada, Körfez'e tari- hın en buyuk askeri hava köprusünü kur- du. Suudi Arabistan ile ABD arasında gün- de yaklaşık 300 sefer yapıhyor. C-5 ağır nakliye uçakları insan ve malzemeyi Dah- ran'a indinyor. C-130 ve C-141'ler, bu mal- zemeyi Suudi Arabistan içine dağıtıyor. Bu dev ulaştırma operasyonunun başındaki Ge- neral Hansford Johnson, Amerika'nın son iki hafta içinde Körfez'e adeta orta büyük- lükte bir Amerikan şehrini naklettiğini ak- tarırken, "Şu anda Suudi Arabislan'da bu- lunan tum askeri varlığımız, 400 bin Cbev- rolet araba ağırlıgında" diyor. Çöl koşullan Stratejistler, olası bir Körfez savaşında Amerikan birliklerinin karşısındaki en bti- yük duşmanın çöl olduğunu söyluyor. ABD'nin gerçi çevik kuvvet kapsamında, çöl koşullarında savaşmak üzere eğitilmiş birlikleri var, ama bunların sayısı hayli kı- sıtlı. Suudi Arabistan'a gönderilen birlikler- den bir tek 24. Piyade Tumeni'nin çöl ku- munun rengine uygun kamuflaj üniforma- sı var. Geriye kalanların kamuflajları da zırhlı araçları da daha çok yeşil araziye uy- gun renklerden seçilmiş. ABD bu açığını gi- dermek için geçen günlerde üç üniforma fabrikasma 400 bin adet kum renginde çöl ünJforması siparişi verdi. Bu da gösteriyor ki Amerikan askeri, çöl koşuüarına hazır- lıklı değil. Şu anda Suudi Arabistan'da ko- nuşlandırümış her er, gıinde yaklaşık 30 litre su tüketiyor. Amerika, mavnalara monte edilmiş iki seyyar tath su rafinerisini Orta- doğu'ya doğru yola çıkarmış durumda, ama bir savaş halinde, Amerikan eri susuzluk tehdidi ile karşı karşıya. Diğer yandan, çölde savaş tanklarla yapıhyor. ABD şu ana ka- dar bu açığını da kapatabilmiş değil. Tank- savar silahları var, ama ağır tankları yok. Bu açığı kapatmayı hedefleyen M-l tank- ları ile donatılmış 24 mekanize tümeni, an- cak önümüzdeki hafta korfez'e varıyor. ABD'nin, Körfez'de, çölden sonra karşı- sındaki diğer önemli düşman psikolojik sa- vaş. ABD genelkurmayının psikolojik sa- vaş uzmanlarının yüzde 87'si, geçen günler- de silah altına alınan *yedekler' içindeydi. Yedeklerin silah başma çağrılmasında bu uzmanlara olan gereksinimin önemli rol oy- nadığı kaydediliyor, ancak buradaki ilginç nokta, Amerikalı psikolojik savaş uzman- larının hedefınin Iraklı değil, Amerikalı as- kerler olması. Geçen günlerde Irak radyo- larından Suudi Arabıstan'daki Amerikan askerlerine hitaben, "Siz burada çöldeyken, konımak ngruna buraya geldiginiz Kuveyt şeyhleri, Amerika'da kanlannızla gönul eglendiriyor" turünden yayınlann, çöl ko- şullannda bunalan Amerikan askerleri uze- rinde rahatsızlık yarattığı öne sürülüyor. Irak'ın gücii Çöl ve psikolojik savaşı tamamlayacak sacayağı ise Irak'ın askeri gucu. Bu konu- da çeşitli göruşler var. Bir grup stratejist, Irak'ın sekiz yıllık savaş deneyimine sahip birliklerinin ciddiye alınması gerektiği gö- ASKERİTAKTIŞMA Perle, hemen saldından yana ABD'nin eski Savunma Bakan Yardmcısı Richard Perle'ye göre Irak'ın nükleer ve kimyasal tesislerine karşı zaman yitirmeden öldürücü darbe vurulmalı. VVASHINGTON (Cumhuriyet) — Eski ABD Dışişleri Bakaru Henry Kissinger'dan sonra "Irak'a bir an önce saldınlmazsa geçj kalınacagı" göruşünü savunanlara eski; ABD Savunma Bakan Yardıtncısı ve Tür- kiye'nin gayri resmı lobicisi Richard Per- le de katıldı. Perle, Wall Street Journal gazetesine yazdığı bir makalede, "Irak'ıa nükleer ve kimyasal silah tesislerine v«- nılarak bir darbe. Bagdatcinini lekrar şi- şeye sokmak >onundeatılacak en yaşamsal adımdır. Ya şimdi yapanz,ya da daha sonra bunun bedelini oderiz" dedi. Perle, yazısında lsrail'in bundan dokuz yıl önce Irak'ın Osırak Nükleer Reaktörü- ne indirdiği darbenin bugün Suudi Arabis- tan'da konuşlandırılan Amerikan askerle- rini nükleer tehlikeden kurtardığına dikkati çektikten sonra, "Şimdi sıra bizde. Irak'ın nükleer ve kimyasal silah lesisleri ilk önce- tigimiz olmsüıdır. Kuveyt'in raeşru hıiküme- tini tşbaşına getirmek onemlidir. araa Sad- dam'ın nükleer silah elde etmesini önlemek daha onemlidir. Eğer bu kriz, Irak hâlâ kimyasal silah ve nükleer yeteneğini koru- yarak sona ererse, Batı dünyası tarihi bir yanlış yapmış olacaktır" diye yazdı. Îsrail'in, Irak'ın imha ettiği nükleer ye- teneğine, "Amerika'nın müttefikleri" saye- sinde geçen yıllar içinde tekrar kavuştuğu- nu ileri süren Perle, Batı âlemini, Bağdat'- ın nükleer başlıklar kullanabileceği balis- tik füze ve kimyasal silah teknolojisini ge- liştirme çabalanna yardım ettiği içın şiddetle eleştirdi. Perle, "Eğer şimdi Amerikan as- kerleri Suudi Arabistan'da bir kimyasal si- lah saldınsına uğrarsa bunun buyiık ölçü- de sorumlusu, Baülılann kafasının kanşık- kgı ve miyop açgözlulügu olacaktır" dedi. Batı'nın şu anda Irak'a sert ticari ambar- golar koymasının Bağdat'ın arzuladığı nük- leer yeteneğe kavuşmasını önlemeye yetme- yeceğine dikkat çeken Perle, bu yuzden de "Bagdat cinini şişeye sokmanın tam zamanı" olduğunu ileri sürdıi. Perle, "Da- ha sonra uygulanacak ticaret ambargosu ise şişenin ağzına takılacak mantar işlevini göriir" diye devam etti. Ttirkiye Eğer Irak'ın nükleer ve kimyasal yetene- ğı imha edilecekse bunu "nnittefikleri or- ganize ederek" yapmak gerektığinı kayde- den Perle şöyle devam etti: "NATO müttefikleri uzun süredir, Kor- fez'in, NATO'nun sonımluluk bolgesi dışın- da olduğu fikrinde direnmektedir. Ameri- ka, yıllardan beri NATO'yu, burada çıka- cak bir istikrarsızlığın ekonomilerini tehdit edecegi gerekçesiyle bo>le bir kontenjana ik- na etmeje çalışmaktadır. Irak'ın Kuveyt'i iş- galine kadar Amerika NATO'yu, ufukları- nı geniş tutmaja ikna etmekte başarılı ola- madı. Hatta işgalden sonra dahi petrole ba- ğımlı olan Almanya'nın Dışişleri Bakanı Genscher, Almanya dışında müttefikleri ile birlikte askeri kuvvet kullanamayacaklan yönündeki anayasa maddesi >orumlannın arkasına saklandı. Irak ile sinsi ittifaklan sayesinde Saddam'ı bir askeri guç haline ge- tiren Fransıziar, daha gecenlere kadar Ame- rikan ablukasını eleştiriyorlardı. tngiltere takdire şayan bir şekilde hareket etti. Türk- ler, BM kararını desteklemek için tuketim- lerinin yansını karşıladıkları petrol boru hattını Irak'la yogun ticareüerine karşın ka- pattı. Tıirkiye, kaybedecek çok şeyi olma- sına karşın ABD ile birlikte Avrupa Toplu- lugu'nun guvenliği için bizzat, uyelerden da- ha fazla cesaretle davrandı. Saddam'ın Ku- veyt'i işgalinin belki de tek olumlu larafı, NATO muttefiklerine, merkezi Avrupa'nın dışında korumak için gerektiginde askeri güç kullanmak zorunda olacaklan önemli çıkarlan bulundugunu gostermesi oldu." ÜÇ ATIŞ BEŞ YÜZE — Californialı Gary Goldsmith girişimci bir nıha sahip. Körfez krizi ile başlayan Saddam'ı v»ıina, yok etme merakındaki Amerikahlar için Saddamlı he defler hazııiamış, paraya para demiyor. (Fotograf: AP) KöNUK YAZAR Savaş içinyetkileryürütme organındaProf. Dr. HİKMET SAMİ TÜRK Ecevit'in başbakanlığındakı CHP-MSP hukumeti zamanında ahnan 20.7.1974 tarih ve 303 sayılı üçuncü kararda önceki iki ka- rara yollama yapılarak o kararlarla "veri- len izne dayamlarak, Kıbns'a yapılan in- dirme ve çıkarma harekâtının meydana ge- tirmesi muhtemel ihlilatlar karşısında; ge- rekliliği, sınırı ve miktarı hukumetçe tak- dir ve tayin olunacak şekilde Turk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ulkelere gönderilme- sine... izin" verildiği açıklanmıştır . On yıl içinde farklı yapıda üç ayrı hükü- met zamanında alman bu kararlarda bazı ortak noktalar dikkati çekmektedir: Her üç kararda izin verme yetkisi, 1961 Anayasa- sı'nın 66. maddesinde öngörulen durumlar- dan sadece biri, yani Türk Silahlı Kuvvet- leri'nin yabancı ulkelere gönderilmesi için kullanılmış; ancak asker gönderilecek ülke- nin adı, sadece ilk kararda gösterilmiştir. Her üç kararda hükumete oldukça geniş takdır yetkisi tanınmıştır. Böyle olduğu hal- de o zamanlar verilen izinlerin yetki devri olarak nitelenmeyişi ve anayasaya aykırı- lık tartışmasırun açılmayışı, bu izinlerin Turkiye'nin uluslararası antlaşmalardan doğan haklarının kullanılması ile ilgili ol- ması ve uygun zamanda belirli bir amaçla ıstenmesi kadar Kıbrıs sorununda ızlenen ı politika üzerinde ulusal bir mutabakat bu- I lunmasmdadır. Ikinci ve üçüncü kararda sırasıyla ilk ve ikinci kararla verilen iznin geçerliğini ko- ruduğu kabul edilmiş; hatta 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı bu izne dayandınlmış- tır. Böyle olduğu halde 1967 ve 1974'te Türkıje Buyük Millet Meclisi'nden yeniden izin alınması, aradan uzunca bir zaman geç- mesi nedeniyle yetki tazelemesine gereksin- me duyulması, tasarlanan veya girışilen as- keri harekâtın Kıbrıs dışına taşabilecek so- nuçlar doğurması olasılığının hesaba katıl- ması, Turkiye'nin Kıbrıs davasındaki ka- rarlılığını bir kez daha vurgulamak ve kar- şı tarafta caydıncı etkı yaratmak düşunce- siyle açıklanabilir. ilk ve ikinci kararın kar- şılaştırılması ise, "izin" ve "yetki" sözcüklerinin eşanlamlı olarak kullanıldı- ğını göstermektedir. Son kararın özellikleri Turkiye Buyük Millet Meclisi'nin 12.8.1990 tarihli son karanna gelince; bu kararla verilen iznin ilk anda dikkati çeken özelliği, -onceki kararlardan farklı olarak- anayasamn 92. maddesinin I. fıkrasmda ön- gorulen durumların hepsini kapsamasıdır. Verilen iznin her olasılığa açık bir genişlikte tutulması, anayasamn 7. maddesine aykırı bir >etkı devri olarak nitelenmesinin başlı- ca nedenidir. İlk Başbakanlık tezkeresinde- ki "yetki" sözcüğünün "izin" olarak du- zeltilmesi, -geçmiş uygulamalardan da an- laşılacağı uzere- öze ilişkin değil, sadece anayasamn 92. maddesiyle terim birliği sağ- lamaya yönelik bir değişikliktir. Somut ko- şullarda ne yapılacağı, sa\aş ilanına mı, yoksa Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ulkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Turkiye'ye gelmesine mi karar verileceği, olaylann gelişmesine göre hükü- metin takdirine bırakümıştır. Bu durumun yarattığı belirsizlik, Turkiye'nin Körfez fır- tınasında tehlikeli bir maceraya sürüklene- bileceği ya da anayasamn 92. maddesine go- re herhangi bir iznı gerektirmeyen NATO yukümleri dışında yeni bir rol üstlenebile- ceği kaygılarını arttırmıştu-. O nedenle Baş- bakanlık tezkeresinin Meclis'te göruşuhnesi sırasmda yapılan ekleme ile verilen iznin "ülkemize bir tecavıiz vukuu halinde der- hal mukabele edilmesi maksadına münhasır" olmak koşuluna bağlanması, kapsam genişliğinden doğan sakıncaları dengeleyebilecek sağduyulu bir sınırlama- dır. Bu sınırlama, son kararın önceki ka- rarların hiçbirinde bulunmayan başka bir özelliğidir. Öte yandan 12.8.1990 tarihli kararla ve- rilen izin, anayasamn 92. maddesinin II. fıkrasıyla Cumhurbaşkanı'na tanınan yet- kiyi ortadan kaldırmamaktadır. Çünkü Anayasa hükümleri, Meclis karanyla değiş- tirilemez. O nedenle bu izınden sonra 92. maddenin II. fıkrasında tanımlanan koşul- larda "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kuüanıl- masına karar" verilmesi bakımından hem Bakanlar Kurulu, hem tek başına Cumhur- başkanı yetkilidir. Böylece Ortadoğu ustün- de savaş bulutlan her gun biraz daha yo- ğunlaşırken Turkiye'de savaş ilanı ve silahlı kuvvet kullanılması ile ilgili yetkilerin ta- mamı, yürütme organında toplanmış; Mec- lis, karar mekanizmasında devre dışı bıra- kılmıştu-. Ancak gerek 12.8.1990 tarihli ka- rarla verilen iznin, gerek anayasa'run 92. maddesinin II. fıkrasıyla Cumhurbaşkanı'- na tanınan yetkinin yalnız savunma amaç- lı oldukları ve Turkiye bir saldırıya uğra- madıkça kullamlamayacakları unutulma- malıdır. Turkiye'nin önündeki buyük ba- direden selametle geçebümesi, hangi hesap- la olursa olsun, bu amaç dışında bir görev ustlenmeye kesınlikle yanaşmamasına bağ- hdır. 2) Bk Turkiye Cumhuriyelı Anayasası - Komısyon Raporları ve Madde Gerekçelerı, Ankara 1983. 3) Anıian kararlar içın sırasıyla bk T C Resmı Ga- ze«e, 18.3.1964, s 11659,20 11 1967, s 12755; 21 7 1974, s. 14952 BİTTİ rüşunde. diğer grup ise Irak'ın kuvvetine ilişkin bu inançlann 'hurafe 1 olduğu iddia- sında. Halen Pasifik Akademisi'nde öğre- tim uyeliği yapmakta olan, tran-Irak sava- şında Amerikan istihbaratı için askeri ha- rekât anah'zcisi olarak çalışmış Tom Marks, "Saddam, iddia edildiği gibi Rommel'in çöl ordusuna eşit bir guce sahip olsaydı. kadın ve çocukları rehin ahnak ihtiyacı hisset- mezdi" diyor. Bu goruşlerini önceki gün- kü VVall Street Journal gazetesinde yayım- lanan bir makalede açıklayan Marks, Irak- ın 5500 tankının 500'ü dışında tümunun es- ki olduğunu, Irak askerlerinin de Irak-tran savaşında kendi topraklan üzerinde sava- şırken dahi ellerine fırsat geçer geçmez kit- leler halinde Iran'a teslim olduğunu yazayor. Irak-lran savaşı sırasmda gaz maskesi, hatta ıslak mendil kullanan lranlı askerlerin, Irak'ın kimyasal silah saldırüarını kolayca geçiştirdiğinı kaydeden Marks, Iraklı pilot- ların efsanevı başarısının ise lran uçakları- nın yedek parça yokluğundan kıvranmasın- dan kaynaklandığını vurguluyor. Zehirli gaz Irak'ın önemli bir başka silahı da kim- yasal savaş yeteneği. Ancak uzmanlar, Ame- rika'nın daha ağır silahlarla karşılık vere- ceğinden ürken Bağdat'ın böyle bir yola başvurmayacağım söyluyor. Gerçi Ameri- ka'da zaman zaman kulislerde, kimyasal si- laha karşı nükleer silahla mukabele edile- ceği fısıldanıyorsa da stratejistler, buna da pek ihtimal vermiyor. örneğin ABD'nin bir numaralı nükleer stratejistlerinden, çevik kuvvetin vaftiz babası Prof. Albert Wohl- stetter, nükleer silah kullanılması konusun- da, "Siyasi bedeli çok yüksek olur, üstelik o kadar fazla bir askeri avantaj da sagla- maz" diyor. Wohlstetter, pompalama istas- yonlan, rafineriler, askeri tesisler gibi ola- sı stratejik hedeflerin konvansiyonel silah- larla da gayet etkili olarak tahrip edilece- ğini kaydedıyor. Gece savaşı Buraya kadar ABD'nin olası bir Körfez savaşında karşılaşabileceği güçlükler anla- tıldı. Ancak Amerika'nın muazzam bir as- keri gucü var. Bunun yanı sıra çok önemli bazı ince üstunlüklere de sahip. Bunlardan birisi, 'gece savaş yeteneği.' ABD'li strate- jistlere göre Washington kendisini hanr his- settiği anda eğer vurursa, mutlaka gece vu- racak. Amerikan ordusunun belki de en bü- yük özelliği, gece göruş yeteneği olması. Bu yeteneğe sadece uçaklar, zırhlı araçlar ve TOW tanksavar bataryaları değil, büyük öl- çüde er duzeyinde denız piyadesi birlikleri de sahip. Kısa bir dürbun görunümunde- ki, Infrared tekniği ile ışleyen gece görüş gözlükleri, piyade silahlanna da uygulana- biliyor. Hatırlanırsa, ABD 1980 Libya sal- dınsıru gece gerçekleştirmişti. Amerikan uçakları gece karanlığında Libya Başkan- lık Sarayı'nı bombalamış, Libya lideri Ma- ammer Kaddafi'nin manevi kızı da bu sal- dında can vermişti. Irak ordusunda bu ye- tenek yok. ABD'nin bu savaşta Irak'a karşı ustün- lük kurabileceği bir başka alan da elektro- nik savaş. Amerika, bu yeteneği ile Irak'ın tum telefon, radyo ve radar iletişimini fel- ce uğratabilir. Boyle bir senaryo gerçekleş- tiğinde, normal sartlarda dahi birlikler arası iletişiminin zayıf olduğu ileri surulen Irak'ın komuta zincirinde gedikler doğabilir. Savaş senaryoları Peki olası bir savaş nasıl bir kurgu izler? Uzmanlar, her şeyden önce Amerika'nın böyle bir savaşı en kısa sürede sona erdir- mek isteyeceğini, bunun için de Irak'taki stra- tejik hedeflere yoğun bir hava saldınsı ya- pılırken amfibik ve hava indirme birlikle- rinin Irak ile Kuveyt'teki Irak birliklerinin bağlantısım kesmek isteyebileceğini kayde- diyor. Stratejik hedeflerin ise öncelikle Was- hington'da Kaddafi ile özdeşleştirilen Irak lideri Saddam Hüseyin'in karargâhı ve önemli askeri us, tesis ile fabrikalar olabi- leceği kaydediliyor. Amerika'nın böyle bir taarruzda denizden ateşlenen seyir füzele- rini de (konvansiyonel başhklı) kullanabi- leceğine dikkat çekiliyor. ABD'nin bölgede sadece modern Stealth, F - 15, F - 16 ve F - 117A'ları değil, aynı zamanda tanklara karsı etkili A-10. çevik kuv^tin Hint Ok- yanusu'ndaki istasyon adası Diego Gar- cia'da bekleyen B-52 ağır bombardıman uçakları ve Turkiye Incirlik'te Flll'leri var. F-Hl'ler, hatırlanacağı gibi 1980 Sir- te Körfezi krizinde Ingiltere'den kalkmış, Fransa üstunde yakıt ikmali yaptıktan son- ra gece Libya'yı vurmuştu. F-111'ler, ABD askeri planlamacılarının çok guvendiği ve hiç aklından çıkarmadığı bir uçak. Yine olası bir savaş halinde Amerika'nın ilk vuracağı hedefler arasında, Irak'ın El-Hüseyin ve El-Abbas gudümlü füze ba- taryaları da var. Irak bu füzeleri son savaş- ta lran'a karşı kullandığında, savaş başh- ğının yaptığı tahribatın, füzenin gövdesinin çarpma etkisi ile yaptığı tahribattan nere- deyse daha az olduğu farkedilmişti. Ancak bu fuzelerin hardal gazı başlığı ile donatıl- ması mümkun. Bu yüzden, Amerika, her birinde 15 füze olan 4 fuze bataryasını, uy- dularıyla adım adım izliyor. ABD'nin bir diğer hedefi, Mirage ve Sovyet yapımı SU-24 uçaklannın üsleri olacak. Tanklar savaşı Eğer bir savaş olacaksa, Amerikan tara- fının bunu gece yapmak isteyeceğine ne ka- dar kesin gözuyle bakılıyorsa, bu savaşm bir tank savaşına donüşeceğine de o kadar ke- sin gözüyle bakılıyor. Tank, piyadenın ko- runması için şart, ama çöl de açık arazi. Tankların saklanabileceği bir örtü yok. Amerikan taktik hava gücüne bu çerçeve- de hayli iş düşeceğine inanılıyor. Irak'ın 5500 tankı var. Bunlardan ancak 500'ü mo- dern Sovyet yapısı T-72'ler. ABD'nin bu tanklara karşı kullanabileceği TOW roket- lerinin menzili ise T-72'lerin menzilinden yaklaşık bir kilometre daha fazla. Üstelik, T-72'lerih mühimmatlannın kazayla kendi kendine ateş aldığı büiniyor. T0W, teknik bakımdan hayli karmaşık bir silah, ama ba- sitleştirmek gerekirse şöyle çalışıyor: Roket ateşlendikten sonra hedef dürbünündeki çapraz kıl, hedefin üstunde tutulmaya de- vam ediliyor. Çapraz kıldan gönderilen sin- yaller, bir tel aracılığı ile havada gitmekte olan rokete ulaşıyor. TOW1ar, jip türü araç- lar üzerine monte ediliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear