25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 20 AĞUSTOS 1990 Altuı Cıuıılmriyet Çağı'na Mondros ve Sevres yonunde bu başıboş ve tehlikeli suruklenişten ulkeyi ancak Ataturkçulenn çabası kesın kararı kurtarabilir. Bunun için de Ataturkçu guç birliğını etken ve Ataturkçu istenci egemen kılmak gereklr. CELİLGÜRKAN£w. General Ataturkçu Düşünce Derneğı Genel Başkanı Prof Dr Nejat Kaymaz ıle bırhkte hazırladığı- mız ve Türkıye'nın ıçıne düşurûldüğü durumu Ataturkçu Duşünce Derneğı açısındandeğerlen- dıren, "Atatürk'ûn >apıtını, ılkelennı, düşünce- sıaı benjmseyıpsavunan rüm derneklen, özel, tu- zel kışılen dayanışmaya ve guçbırlığıne" çağıran ortak bır çağnyı, olabıldığınce geruş çapta ya- yımlaması dıleğıyle guvenılır gördüğumuz bır- kaç gazeteye göndermıştık Savunduğu dava ne denlı büyük olursa ol- sun derneğın bütçesı şımdıhk çok küçük ve mad- dı olanaklan da çok smırlı bulunduğu cıhetle be- delını ödeyıp çağnnın, gazetelerde tam metın çıkmasını sağlamak bıam ıçın kuşkusuz bır düş ıdı Nıtekım sonuç, temenruetmedığımız, ama tah- nuneyledığınuzşekıldeteceUıettı Sadece "Cum- hunyet" gazetesı, başlangıç bölümünü bınncı sayfasında ve kalanını da son sayfasında yayım lamak kadırbıhrlığmde bulundu Buna da şük- rettığımız sırada, değerlı bılge hocamız Hıfzı Veldet Velıdedeoğlu, 12 ağustos günlü bu sütun- lardakı yazısında, bu değerlendırmenın tamamı- na yakırunı yayımladı Sağolsun Demek kı, ıncelememıze konu oluşturan ve ül- kemızın en ıvedı ölum-kahm sorunu saydığımız "yaygın şenatçılık ve tankatçılık akımı" ve "tam bağımsızhktan kopuş" olgusu, otekı yayın or- ganlannca, son sayfalannda bıle yer almaya de- ğer görûlmemıştı' Kesin tahripdönemi Bununla beraber, basınımızdakı bu nazlanışın (ıstığnağ'nın) bızı, ınandığımız bır görevı yenne getırmekten ahkoymaması gerektığı duşüncesıy- le kaleme sanlmay ı yeğledık Kotümser bır tablo çızeceğımız ıçın bızı eleştı- recek olanlar çıkabılır Olsun Bızyınedesöyle- yeceğız Toplurrt ıçındekj görevı, sıfatı, sanı, sıya- sal ve sosyal eğılırru ne olursa olsun, hıç kımse artık şu acı gerçeğı görmezlıkten gelmeye ve "te- vıl"e kalkışmasın -Atatürk'ün Cumhunyet'e temel yaptığı laık- lık ve tam bağımsızlık ılkelennın "ıhîal edılmesı" dönemi sona ermış ve "kesın tahnp" dönemi baş- lamıştır -Vatanın kurtanası ve devletın kurucusu Ata- türk, yıne devletın açıktan ya da ustü kapalı (ale- m veya amnı) koruması altında yöneltılen ınsaf- sız ve ığrenç saldınlann tek ve baş hedefi olmuştur "12'ye 5 var 1 ", "Tehlıke çanlan çalıyor' ", "Yann çok geç olabılır 1 " edebıyatını artık bıra- kalım Tevekkulcü (her şeyı Tann'dan bekleyen) Doğu (Şark) kafalılar ıçın "henuz ış ışten geçme- mıştır" yollu ıyimserhk ya da boş umut nedenı oluşturan "5 dakıkahk" avuntu süresı çoktan dolmuş ve yazgı saatı 12'yi'vurmuştur Atatürk devrun ve ılkelenne karşı yöneltılmış ve 1950'den bu yana kısa aralarla tam 40 yıldır süregelen "ıhlal/tahnp" sürecını bu "5 dakıka- lık " donemde mı tersıne çevıreceksınız"" Gerçekten Ataturkçu ısek gerçekçı (realıst) olalım. akılcı olalım' Işler bu kerteye geldıkten sonra, bundan böyle yapılacak olan, yapılması gereken şey tehlikeli bır gıdışı -daha doğrusu sürûklenışı- 'onleme' caydırma' değıl, bır "restorasyon" olmahdır. evet, uluslar topluluğunun onurlu bır üyesı ola- rak yaşayabılmemızın tek ve ön koşulu saydığı- mız devnmlenn tıtızlıkle konınduğu, Atatürk ıl- kelennın egemen olduğu "altın cumhunyet çağY'na -buna "statu quo ante"ye de dıyebılırsı- nız- dönüşıçın restorasyon' Gerçek Atatürkçulere ve Ataturkçu düşünce- nın savunuculanna dûşen görev, kaçınılmaz hale gelmış olan bu "restorasyon"un gereklennı yen- ne getırmek olacaktır Tabu çağın vazgeçılmez gereğı ınsan hak ve özgûrlüklen ıle gerçek de- mokrasımn tûm kurum ve kurallan ıle bezenrruş. çağdaş bır hukuk devletı olma doğrultusunda bır restorasyon Sözle, edebıyatla değıl, meşru, de- mokratık ve çağdaş sınırlar ıçınde kalmak koşu- lu ıle "Mustafa Kemalvan" mücadele vererek1 Bılıyoruz. soranlar olacak "Sözünü ettığınız 'devnm ve ılkelenn ıhlalı' sürecı ne zaman başla- mıştır ve başlatanlar kımlerdırr ' Sanıyoruz kı bu soruya venlecek en doğru ya- nıt şu olabılır "İhlalın başlatılma tanhını 1950- 1960 zaman dılımınde ve ıhlalı başlatma şerefı (')nı paylaşan kışılen de o dönemın sorumlu polı- tıkacılan ve yönetıcüen arasında arayınız1 " Ne "şereF! "Devnm ve ılkelenn ıhlabnı başlatma vebab ya da utancı" deyımı yenne "başlatma şerefı (') sözcüğünü kullanmış olmamız yadırganmasın ya da bır dıl surçmesı sanılmasın, Türkçe ezaru kaldınp Arapça ezanı gen geürmek, Saıd-ı Nur- sı'nın, Ortodoks Rum Patnğı Athenogras'ın elı- nı opmek Meclıs'te ıktidar mıllenekıllerıne "Sız ıstersenız hılafetı bıle gerı getırebılırsınız'" dıye- bılmek. yabancılara, kapıtülasyonlan ihya eder- cesme petrol arama ımtıyazı veren ünlü Petrol Yasası'nı çıkarmak, o canım Atatürk devnmle- nnı u h»Ika mal obnoş-ofanamış devrimler"dıye ayıran nankör \e demagojik tanımlamalarda bu- lunarak pınl pınl Türk Devrimi üzenne ilk uğur- su2 kuşku bttlutlannı çekmek... v b erbabı ıçın az "şeref" (') mıdır samyorsunuz 7 Kuşkusuz bır espn olsun dıye olumsuz (negatıf) yönde kullan- dığunız "şeref (') sözcüğü yenne okurlanmız dı- ledıklen münasıp (') sozcüğü koy abıhrler' Ortak çağn yazımızda da ıfade ettığımız gıbı Ataturkçu düşuncenın kararh savunuculannın, Atatürk ılkelennı, her türlü pohtık düşünce ve kaygının dışında ve üstünde kalarak savunmak. restorasyonu sağlamak ıçın kamuoyuna başvur- ma gereğını duymalan, "polıtıka yapma" ya da Başbakan Sayin Akbulut'un çok kullandığı de- yışle "sloganahk" hevesınden değıl, bugünkü ANAP ıktıdannın, yaşamsal saydığımız laıklık ve tam bağımsızlık sorunlannı. hıç değılse bu- günkü genel konjonktür ıçınde memleket gunde- mıne alma ınısıyatıfını kullanacağına ınançlanm tamamıyla yıtınnış olmalannın, buna karşıhk her türlu gucün kaynağının Türk halkı olduğuna ınanmalannı n doğal sonucudur Gerçekten de ANAP ıktıdan, dışandan des- teklendığını artık kımsenın yadsıyamayacağı "şenatçı ve tankatçı" akımlann hız kazanıp dev- lete meydan okur duruma gırdığııu görmezlıkten gelmeyı, bunlara karşı cıddı önlem almamayı, hatta bununla da yetınmeyıp açıktan va da ustü kapalı bıçımde desteklemeyı, ıç polıtıkasının ge- reğı saymaktadır Bu ıktidar partısının. dört ıde- olojık eğılım mozaığınden oluştuğu (övünçle ıd- dıa edılen) yapısal nıtelığının sözümona gereğıdır öte yandan, uluslararası ılışkılerde, her ne pa- hasına olursa olsun 'ABD'yıkırmama"ıIkesının tıtızlıkle korunmak ıstenmesı, bır başka deyışle "dünyanın 1 sayılı süper gücüne teslımıyet', dış polıtıkanın değışmez eksenı durumuna getınl- mıştır.çunkü -Ya sıyasal kararlann almmasında söz sahıbı olan lıder kadrosunda tam bağımsızlık bılıncı ye- tennce gelışmemış ya da cıddı bıçımde erozyona uğramıştır - ya da en hafıfı olarak- Ataturkçu dü- şunce tarzına uygun tam bağımsızlık kavramı ye- nne, bu ılkenın çarpık yorumlanması sonucu, ışın sonunun nereye varacağı bıhnmeden, günu- müzün moda deyımı "karşıhklı bağımlılık' ınterdependence" kavramı konulmuştur 35 yıl önce Fransa'da Chantılly şatosunu gezı- şırruz sırasında, akşam üzen hava karardıktan sonra "ses ve ışık göstenlen" yapıhrken, ses yuk- seltıcı (hoparlör) ıle banttan yapılan yayında, Fransa tanhınde "mutlakıyetçı" bır dönem ol- duğu kabul edılen 14 Louısyönetımınıdıle getır- mek ıçın konuşmacının şöyle dedığını dün gıbı anımsıyoruz "Un Roı, une Loı, une Foı (Tek kral. tek yasa, tek ınanç)" ANAP ıktıdannın bıze bu sözlen anımsatan ve ulusal ıstenç desteğı kuşkulu, fakat "Tann'dan başkasına hesap vennemeye" kararh olduğu ızle- nımını yaratan "Tek lıder, tek ırade"ye dayalı ıc- raatı ve özelhkle de ıç ve dış pobtıkada bır tür tut- kuya dönüşmüş yukanda değındığımız ıkı boyutlu sakat ve batıl tutumu, Türkıye Cumhu nyetı'nın temellennı tahnp etmektedır ve en bü- yük yıkımın da tum gerçek Ataturkçu kuruluşla- nn var güçlen ıle korumaya, savunmaya kararh olduklan "Atatürk ılke ve devnmlen"nde mey- dana gelmesının bınna nedenı oimaktadır SONUÇ Böylesıne kntık Jbır durum karşısında, Sayın Turgut özal'ın, halkı uyandırma yenne uyutma yolunda kendınce başanlı, fakat ıçı boş retonk- ler olarak değerlendırdığımız oylumlu, ama ağır- lıksız (hacımlı, fakat ıçenksız) konuşmalanndan zerrece etküenmedığımız ıçındır kı 71 yıl önce Amasya Genelgesı'nde ve Erzunım Sıvas kongre kararlannda, Büyük Kurtancı'nın kullandığı sözcuklen ve bıçemı (üslubu) kullanmak sureüy- le, sağduyu sahıbı Turk kamuoyuna ve Atatürk- çü kışı ve kuruluşlara seslenmek gereğını duyu- yoruz 1 Laik cumhunyetın geleceğı, ulusun tam ba- ğımsızlığı ve yurdun bitüıılöğü tehlıkededır 2 Sıyasal ıktıdar -7 yıluk ıcraatı sonunda ıflas etmış bugünkü "devlet olma" ve "hükumet etme" anlayışı ıle, -Başta laıklık olarak cumhunyetın temelını oluşturan ve hıçbın devletımızın demokratık hu- kuk devletı kımlığı kazanma, demokratıkleşme ve çağdaşlaşma ülküsü ıle çatışmayan ılkelennın kusursuz bıçımde uygulanmasını sağlamakta acızhklen ve yeteneksızlıklen tartışılır duruma gelmış bugünkü oportunıst (eyyamcı) kadrosu ıle ve nıhayet, -Olaylann ve gerçeklenn çok gensınde kalmış "ıdare-ı maslahatçı" programı ıle üzenne aldığı sorumluluğun gereklennı yenne getırecek niyet vekarara sahıpdeğıldı r 3 TBMM'detemsıledılsmedılmesın, muhale- fet partılennın -daha genel anlamda muhalefe- tın- hangı nedenle olursa olsun, parlamento ıçın- de ya da dışında etkılı, uyumlu, caydına ve yönlendıncı bır "demokratık denetım (muraka- be)" görevmı yetennce vapamadığı kamsı kamu- oyunda gıderek egemen oimaktadır 4 Çoğunluğu ıle basın, parlamento dışı de- mokratık kıtle örgütlen ve demokratık baskı gnıplan, uzlaşünlmalan güç farklı görüş, farklı ılgı ve kaygı ve sorunlara farkh yaklaşımlan ne- denıyle kamuoyu oluşturma ve yönlendırme, ık- tıdan yanlış davranışlanndan caydırma görevle- nndeyetennce ağırhklı olamamaktadırlar 5 Ozgûr bılımın, bılım adamlannın ve ülke ay- dınlannın odağı sayılmak gereken ve bu kımlık- len ıle kendılenne, toplumu aydınlatma mısyonu venlmış olan üruversıtelenmızın üzennden, ka- rarlan ve ıcraatı ıle taun (veba) salgını gıbı geçen YÖK, yukseköğrenım kurumlannı tam anlamı ıle edılgın (pasıf) duruma getırmış, etkısız kılnuş- ür 6 Mondros ve Sevres yönünde bu başıboş ve tehlikeli sürüklenışten ülkeyı ancak Atatürkçüle- nn çabası kesın karan kurtarabilir Bunun ıçın de Ataturkçu güç birliğını etken ve Ataturkçu ıs- tencı egemen kılmak gerekır tşte bu nedenle bu guçlenn, zaman yıtırmeden, meşruıyet sınırlan ıçınde kalarak bırleşıp uyum- lu, eşgudümlü, ısrarlı, medenı cesarete dayah, fe- dakârca bır savaşım başlatıp sürdürmelen, bu sa- vaşımı mutlaka başanlı sonuca ulaştırmalan, ondan sonra Anıtkabır'e gıdıp özel deftere "Bü- yük Atatürk 1 Türk bağımsızlığını ve Türk Cum- hunyetı'nı sonsuza dek savunma ve korumayı bı- nna görev olarak veren emnnı, sana yakışır savaşımlar vererek yenne getırdık Rahatuyu 1 " dıye yazmalan namus borcu durumuna gelmış- ür EVET/HAY1R OKTflYAKBAL "Haşta Adanf'hğa Dönüş mü?"Duyunu Umumıye nınMaltyeNezaretımızdençokdahaıyı vergı tahsıl ettığı muhakkaktır Ben bazı vergılerı daha Du- yunu Umumıye ye bırakmak ıstıyorum Daha tyı tahsıl edılır vedevletınvarıdatıartar Osmanlı Devletı nın sadrazamı ulkenın vergı toplama ko- nusunu yabancılara bırakmak ısteğındedır 1 Bılındıgı gıbı Du- yunu Umumıye, yanı Devlet Borçları ûrgutü, Fransız, Ingılız Alman, Avusturya malıye temsılcılerının yönetımındedır Bu orgut yabancı devletlerın, alacaklarmı elde etmelerı ıçın ku- rulmuştur Uluslararası bır nıtelık taşımaktadır Bulunduğu yer de bugunku Istanbul Lısesı'nın bınasıdır Koskoca Os- manlı sadrazamı vergı toplama ışını Türklerın başında bu- lunduğu Malıye Bakanlığı na değıl yabancıların yönetımın- dekı Devlet Borçları Örgutu ne bırakmayı duşunecek kadar ülkesımnkoşullanna.ınsanlarınaguvensızdır' Sadrazam bu konuda Dışışlerı Bakanı Saıt Halım Paşa'nın göruşlerınıoğrenmekıster Bakan Duyunu Umumıye nın her ışe karışarak devlet nufuzunu zedeledığınden yakınmakta- dır Osmanlı'nın yıkılış aşamasındakı durumunu belırten ıl- gınçbırsaptama Mahmut Şevket Paşa defterıne 7 Mayıs 1913'te şu satırları yazar 'Teviık Paşa dan bır telgrafnamegeldı IngılızHarıcıyeNa- zırı Sır Edward Gray ıle yaptığı göruşmeyı anlatıyordu Ingıl- tere Kıbrıs muahedesı hukümlerıne gore Rusya Anado- lu'dan bıze tecavuz ettığı takdırde, mudahalede bulunmaya hazırmış Bu, bızım ıçın büyük bır muvafakıyettı Çok sevın- dım Vatanımınıstıkbahnıemıngörmeyebaşladım ' Ingıltere nın, Rusya nın bır saldırısına karşı bızım yanımız- da yer alacağı haberı Sadrazam Paşa yınasıldasevındırmış' 'Vatanın geleceğını guvenlı gormeye başlarnış 1 Tıpkı şu günlerde NATO nun herhangı bır saldın karşısında -Irak tan başkasışımdılıksozkonusu değıl- bıze yardımedeceğı habe- rının ANAP hukumetını sevmdırmesı gıbı 1 llhamıSoysal ınşusozlerınekatılmamak elde değıl "NATO bıze guvencevermış Bır Irak saldırısına karşı koru- yacakmış Bu guvenceden bıle utanç duymayı akhmıza getır- mıyoruz Irak Turkıye'yesaldıracakda NATO bızı koruyacaki Bu çok övunç verıcı bır tablo mu? Suudı Arabıstan ı ve kral de- dıklerı Bedevı şeyhını topraklarına getırılmış yuz bın Amerı- kalıConı.uçakları uçakgemılerıkoruyor Bızdeaynıdurum- damı görulüyoruzkı bızzeboylebırguvenceverılıyor? ' 1913'ten 1990 a gelmışız hâlâ yabancı guçlenn koruması altında olunca kendımızı güvenlı bulmaktayız Irak la sava- şırsak NATO bıze yardım edeceki 1913'te de Rusya ıle sava- şırsak Ingıltere bızı koruyacaktı Ne oldu? Korudu mu' Kıb- rıs'ı büsbutun kendı ımparatorluğuna kattı bıze yardım edeceğıne1 Aradan seksen yıl geçmış, hasta adam Osmanlı devletının yerını Türkıye Cumhurıyetı almış, ama Atatürk devrımının çızgısınden kopan özalcı Türkıye, komşu bır dev- lete karşı NATO'nun korumacıhğına güvenecek duruma gel- mışi Mahmut Şevket Paşa nın anılarında öyle ılgınç olaylar var kı hangı bırınden soz etmelı, bılemıyorum Bugün adalet ışle- rımız bütunüyle 'bağımsız' mı^ Yanı devlet büyüklerı, Adalet Bakanı vb mahkemelerın ışlerıne karışıyorlar mı 1 ? Sıkıyone- tım mahkemelerınde yaşadıklarımızı unutmadık Yasa masa dınlemeden karşılarına getırttırılen ınsanları bır-ıkı oturum- damahkûm edenlerıgörduk Böylelerının deodüllendırılerek daha yüksekyerlere, görevleregetırıldıklerınıde bılıyoruz Mahmut Şevket Paşa bu konularda yıne çok ılgı çekıcı bır olay anlatıyor "Dıvanı Harp Reısı Tevfık Paşa geldı 'Erkanı Harbıye-ı Umumıye Ikıncı Reısı tken geçenlerde tekaude sevk ettığınız Zekı Paşa'nın oğlu Mulazım Lutfı Bey ıçın ıdam kararı vermek ıstıyorum' dedı Evınde kûllıyetlı mıktarda patlayıcı madde bulundurmuştu "Bunun sıze ve hükümet azasına yapılacak bır suıkastte kullanılacağı bence muhakkaktır' Bu hususta muspet delılınız var mı? dıyesordum Olmadığını anlayınca ıdamdan vazgeçmesını tarafsız hukum vermesını ıhtar et- tım ' Devlet yonetımınde bulunmuş kışılerın anılarını okumak bugunü daha lyı anlamamıza olanak sağlıyor Değışen ne- dır? Yalnızca ınsanlar' Seksen, doksan yıl oncekılerden da- ha lyı daha başanlı olmayan bırtakım kışıler' Hasta adam- dan güçlu Atatürk Cumhurıyetı ne ulaşmıştık Şımdı yenıden hasta adam'mıolmaktayız'? Cumhuriyet ve Cumhuriıaşkaın Bugune kadar dış polıtıkada rotayı Washington'dan esen ruzgâra gore ayarlamanın sıkıntılarını yaşadık, bedelını hâlâ odemekteyiz. Turkiye, yapılanmakta olan yenı dunyada böyle bir rol ustlenmeyı reddetmelidır. Turkiye yalnızca stratejik onemine gereksinildiğinde hatırlanan ve bu onem nedenıyle Batılılarca kabul edılen bır ulke olmaya yanaşmamalıdır. Dr. TALAT KIRlŞ/sr. TıpFak. Noroşırürjı Anabılım Dalı Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, son Ş lerdekı tutumu ve Türkıye adına tek yetkılı tav- rıyla attıgı adımlar endışe vencıdır Sayın Ozal cumhurbaşkanı sözcuğunun cumhur(halk) kısmını gıderek daha fazla ıhmal etmekte, san- kı ulusal ıradenın ve parlamenter demokrası- nın sımgesi/değıl de bızzat ıradenın sahıbı ve styasal erkın tek yetkılı başkanı gıbı davran- maktadır Oysa 1982 Anayasası'nın bınncı maddesınde Turkiye devletının cumhunyet ol- duğu yazılıdır Cumhunyetın nıtelıklerını be- lırleyen ıkıncı maddenın son sözcuklenyse bu cumhunyetın demokratık bır hukuk devletı ol- dugunu vurgular 'Tek yetkili'yi oynamak! Ne var kı Sayın Özal'ın sıyası yaşanunda yü dızının parlamaya başladığı dönem, Turkiye Cumhunyetı'nın demokrası açısından tarıhı- nın en karanhk gunlennı yaşadığı dönemdır Turgut Özal, 12 Eylül askerı darbesını ızleyen günlerde kurulan hükumette bakandır Asken yönetımce sınırlan ıyıce daralttıktan sonra ye- nı seklıyle ışlerlık kazandınlan demokratık re- jımde başbakandır Son olarak da Turkiye toplumunun yuzde yırmıden de azını temsıl eden bır partının başkanı sıfatıvla gırdığı ve muhalefet partılerınce bo>kot edılen bır seçım sonucunda artık cumhurbaşkanıdır Sayın Özal'ın sıyası yaşamında kazandığı alışkanlık- lar ne yazık kı çağdaş bır demok.ası ıklımı- nın belırleyıcıhğınde gelışmemıştır Tam ter- ane Sayın özal, uzun bır dönem ne partı ıçın- de ne de partısının dışında cıddı bır muhale- fetle karşılaşmamıştır Üretılen polıtıkayı tart- ması ve denetlemesı gereken kamuoyu, 12 Ey lul'den bu yana pohtıkaya karşı özenle duyar sızlaştırılmıştır Bu ortamda Turgut Ozal bır başbakan olarak ulkenın en yetkılı polıtıka cısı rolunu surdururken sık sık aradakı pek ın- ce çızgıyı aşıp tek yetkili pohükaayı o>Tiamış- tır Aslında bu ınce çızgının varlığını benım- semek, her şeyden önce demokrasıye ınanıp ınanmamak sorunudur Demokrasmın yazılı olmavan kurallarını umursama>ıp yazılı ku rallarını da kılıfına uydurmaya başladığınız da cumhunyet artık hukuk devletı olmama ya başlar Sayın özal, dünyada rejımlenn altust oldu- ğu, sıyasal dengelerın yenıden )apılandığı bır ortamda cumhurbaşkanı olmuştur Bu dö- nemde görev >apan TC hükumetı ve başba- kansa ulkemız kamuoyunda da dış dunyada da yeterlı ıtıbara sahıp değıldır Cumhurbaş- kanının bu durumun farkında olmadığını du- şünmek mumkun değıldır Soru bundan ra hatsızlık duvup duymadığıdır Türkıye'nın soğuk savaş >ıllanndakı strate- jık önemı azalmaktadır Bunun yenne ulke- mıze Ortadoğu ve Islam ulkelenne yönelık Ba- tı'nın ılen karakolu rolu venlmek ıstenıyor (1) Bugune kadar dış polıtıkada rotayı Washmg ton'dan esen rüzgâra gore ayarlamanın sıkın- tılarını >aşadık, bedetını hâlâ odemekteyiz Turkiye, yapılanmakta olan yenı dünyada böy- le bır rol ustlenmevı reddetmelidır Türkıye yalnızca stratejık önemıne gereksinildiğinde hatırlanan ve bu onem nedenıyle Batılılarca kabul edılen bır ulke olmaya yanaşmamalıdır Batı'da da Doğu'da da onurlu yerını, dünya banşına katkıda bulunan, ınsan haklanna say- gılı, ulusal bağımsızlığın savunucusu, çağdaş ve ılerıcı bır ulke olduğu ıçın almahdır Bugun hemen yanı başımızda sıcak savaş rüzgârları esmektedır. Curnhurbaşkanı, ko- nuvla ılgılı olarak bır suredır kendı başına bır dıploması yurutmektedır Ustehk yıirütülen bu dıplomasının başanlı olduğu da söylenebılır Ancak sorun bu değıldır Cumhurbaşkanının görev ve yetkılennı tanımlayan 1982 Anaya- sası'nın 105 maddesınde cumhurbaşkaruna ne boyle bır görev venlmış ne de böyle bır yetkı tanınmıştır Türkıve'yı savaşın eşığıne getıre- cek, ekonomık açıdan onemlı etkılerı olacak bo> le bır konuda yetkılı, kamuoyunun bılgısı dahıunde, TBMM'nın denetımmde hareket edecek hükumet, onu temsılen de dışışlen ba- kanı ya da başbakandır Sonuç Demokrasılerde makam sahıplen, yasal yet- kılennın sınırlannı bılmek zorundadıriar. Ozellıkle de cumhurbaşkanı, anayasayla sınır- lan net olarak çızılmış vetkılennı aşmamalı- dır. Bu vetkiler aşıldıgında bunu anımsatmak karauoyunDn ve bu ulkede j-aşayan her ynrt- taşın hem hakkı hem de gorevidir. Cumhur- başkanı Ozal ulkemn 'tek adam'ı olma >olun- dadır özelhkle de bugunlerde bunun anlamı ulkenın geleceğının, dunyadakı yenı yennın şe- kıllenmesınde tek kışının söz sahıbı olması dır Ulkemızm yazgısının ulusun ıradesı dışın- da belırlenmesıne karşı çıkmalıyız. Bugün, ya rının habercısıdır Bugun tepkı göstermezsek yann doğacak kötu sonuçlardan bız de sorum- lu oluruz (1) Cuneyt Arcayttrek, Salla Başını, Cumhunyet 8 8 1990 Hayatımda hep bir kitabevinde çalışmak isterdim diyenlere, Merkezi Kuşadası'nda bulunan şirketimizin kitabevlerinde çaiışacak; — Kıtaba ılgısı okm ue htapçıhğı meslek edmmek ısteyen — En az bır yarxjncı dıh çok ıyı konuşan — Insaniaria ıletışimı sağlam, — Sontmluluk ahbılecek duzeyde ehmanlara gereksınım vardır Başvurular şahsen veya mektupla yapılabılır Adres Kuydaş Kıtap Yayın Dagıtım San ve Tıc \ Ş Kıbns Cad 16/7 Kuşadası / AYDIN Tek (636) - 11828 - 17683 HAREM 89 ile günlük deniz gezileri • Yemeklı yemeksız, Boğaz turları • Kutlama toplantıları • Aıle yemeklen • Mehtap gezileri •Tel 145 77 93-149 93 87 Tatıl ve mesaı saatlerı dışında telefon 165 54 61 F Doöan 16O78 1 Hamur kağıda çok O Copy 28 T O 60 K TL. temız O P Ortabahçe No:60 Cad. Beşiktaş KEMER'DE BİR HAYAL ÜLKESİ... "Joın ıhe Turtles Club" CO POLOK E M E R • Ç A M Y U V A / T A T İ L K Ö Y U • BUTÜN BUNLARIN DA FİYATA DAHİL OLOUâUNU BİÜYOH MUYDUNUZ? • Vofta ton* • Kılıç şış • Kuyu ksbao • Rakı • Akdeoızm mavı suyu V Pınk Lady • Masaı • Kualordekı mtzarıpte v Fîve odock lea • Banana Bol heyecanı • T»nıs şampıyonası • Veıateryan tnjlss • Lahmacun • OoreJurmada çan sesı • Hamamda got»k taşı • Batıfc dera • Odaianla kasa • 384 Adel ;am ağaa golgssı • Kırmıa şarap • Kaplı-mtağalanr ayak ızı • v andan çafklı ka>w» • Kalbor uslu eğlence • Havuzda de»« guroşı • Kaydtraktan kaymaca f Klımal odada oğl» uykusu • Ham and »ggs t/ Fanaoc Wındsurt • Kr»ma apfaistnjdsl • En güz»l Vıyana valsien • Kakius bahças MARCO POLO OA PARAYA VE BONCUĞA İHTİYAÇ YOKTUR Rezervasyonunuzu yaptır o odemenızj yaotıkan sonra bır daha para prcUemınız olmaz ne yer ne ıçersemz lyerlı) hangı aktıvileye katılırsanız ucretstzd» • 850 Yatak (Tüm Odalar Klımalı) ÇocuUu Aılelere 2 OdalıFamıly Room • 1300 m Yuıro» Havuzu • < Ttnu Kortu • 2 Squa»h Salonu Baskelbol Vokybol Okçuluk • Surt •Y»lk«ı-SuKiyaiı-TurtHamamı-SauM Ooko • JımnajtOı Salonu Hmıkler Kulubu 0KAN TURIZM VE SEYAHAT A.5. 2 Taşocagı Cad Cevdet Bey Işhanı 5 B/1 Mecıdıyekoy 80300 Istanbul Te! ( 90 1) 174 68 50 17 Lınes) Telex 27767 oklu tr Fax (90 1) 174 68 67 IFTEN OKURLARA... OKAY GÖNENSİJS Gazeteci B uyuk olaylann ıçınde yaşamayı, en azından onlan çok yakından ızleme olanağını sağlayan bır meslek gazetecılık Ve gazeteci bu buyuk olaylann en yakın tanığı olarak da her yasadığından ders çıkarmakla yukumlu. Bu yaşam derslerı, buyuk olaylann ıçınde gelışen deneyımler, kendını sorgulamalar gazetec/yı de her ınsan gıbı gelıştınyor, olgunlaştırıyor Meslek çızgısını, zıkzaklan, derslerı, düş kırıklıklanyla sorgulayan gazeteci sayısı da fazla değıl Bu cesareti gösterenlerden bın Jean Lacouture, yarım yüzyıllık gazetecılık yaşamında hem çok başanlı olmuş hem de başanlı görundüğu her olay ıçın kendını sorgulamayı başarmış Lacouture'un gazetecılık yaşamı büyuk olaylann ıçınde sıçrayarak gelışıyor ve her büyuk olay bır gazetecılık dersıyle sonuçlanıyor Yıl 1945 Genç gazeteci Jean Lacouture askerlık gorevını yapmaktadır, gorev yerı Vıetnam'dır Vıetnam henuz Fransız sömurgesıdır Ho Şı Mınh, mıllıyetçı dırenışı orgutlemektedır Sıcak savaşın ruzgârı hızla yaklaşmaktadır Genç gazeteci ve arkadaşları Fransız askerlerıne dağıtılan bır gazeteyı çıkarmakla gorevlıdırler Ama Vıetnam'ı tanıdıkça ulusal dırenışçılere yakınlık duymaya başlarlar ve sonuçta ikilı bır yaşam başlar Sabahları ordunun gazetesı, oğleden sonra barış yanlısı bır özel gazete. Bu ıkılı yaşam bır yılı aşkın sure gıder Fransız komutan da onlann bu faalıyetını oğrenır ve şoyle der "Banşçı gazetenızı çıkarmaya devam edın, ama lutfen bızım ıçın çıkardığınız gazeteyı lyı çıkarın, çünkü askerlerımız burada evlerınden çok uzakta ve çok yalnızlar, boyle bır gazeteye çok gereksınımlerı var " Banşçı gazetenın çabalan da buyük bır etkıde bulunamaz ve genç gazeteci Vıetnam'dan ayrılmak uzereyken her yerde savaş vardır Jean Lacouture ılk duş kırıklığını yaşamış ve ılk gazetecılık dersını almıştır Gazetecıler bır davayı savunmakla değıl, aktarmakla gorevlıdırler Yıl 1953 Jean Lacouture bu kez Mısır'ın başkentı Kahıre'de gorevlıdır Batt, General Necıp'/n önderlığındekı askerı yönetımın gıdışını merak etmektedır Ama General Necıp'ın arkasında gıderek onem kazanacak bır kışının varlığını Kahıre'dekı gazetecıler hemen fark etmışlerdır Cemal Abdulnasır Bu genç subay Ortadoğu'dakı yeni oluşumlann ılk önemlı kışısı olacağını hıssettırmeye başlamıştır Lacouture ve eşı, bır gun henuz golgedekı Nasır'la uzun bır gorüşme yaparlar Çıkarken Lacouture eşıne doner ve Nasır'a ılışkın olumlu yorumlar yapmaya başlar Eşınden gelen yanıt onemlıdır "Bunları nereden bılıyorsun kı butun goruşme boyunca sen konuştun" Ilk kez karsılaştığı bu eğılım, gazetecılık yaşamında çeşıtlı omeklenyle Lacouture'un karşısına sık sık çıkar Ama aldığı ve yıneledığı ders açıktır Gazetecıler devlet adamlarına oğut vermeye bayılırlpr, o zaman da haber alamazlar Yıl 1956 Nasır, Assuan Barajı'nı yapabılmek ıçın Batı ıle kredı goruşmelennı surdurmektedır Bır gun ABD Dışışlen Bmkanı ağır bır açıklama yaparak Kahıre'ye hıçbır borç vermeyeceklerını bıldırır Bıldırı Kahıre'ye yonelık hakaret ıfadelenyle doludur ABD'nın bu çıkışının ıkı gerçek nedenı vardır Bırıncısı Mteır'ın Doğu Avrupa ülkelennden sılah alması, ıkıncısı Amerıka'dakı pamuk lobısının Assuan Baraji'nın gerçekleşmesınden duyduğu kaygı. Nasır"ın yanıtı daha da sert olur Suveyş Kanalı'nı mıllıleştınr Batı bırbırıne gırmıştır, Nasır ıse Arap dunyasının ulusal kahramanı olmaya doğru ılerlemektedır Jean Lacouture, olayı hem Kahırede hem Avrupa'da ızler Gazeteci, ılk kez fısıltı gazetesı ve dezenformasyonun bır sıyasal çatışmada bu kadar etkılı kullanıldığını gormektedır Yenı bır tatsız ders Basın demokrasıde bıle fısıltı gazetesı ve dezenformasyon yoluyla, sıyasal çıkarlar uğruna kullanılabılmektedır Yıl 1957 Lacouture, Le Monde gazetesının dış haberler bolumunde onemlı bır goreve getınlmıştır ve Cezayır olayı patlak venr Cezayır haberlerı Lacouture'un sorumluluğundadır Bu, gazetecının yaşamında yenı bır donemeçtır, çunku "tanımlanmaz bır otorıte, bır tur yargıç ya da kamu gorevlısı nıtelığını taşıyan bır gazetede" sorumluluk almıştır Le Monde'un haberlerı, yorumlan hıçbır başka gazetede olamayacağı kadar etkılıdır ve ondan beklenen herhangı bır gazeteden beklenenden çok fazladır Bu sorumluluk donemınde Jean Lacouture ' 12 yıl once bu mesleğe başladığında elıne venlmış olan sılahın ıkı yanlı kestığının" bılıncıne varır Max VVeber'den aktararak yenı bır sonuca ulaşır Gazetecıde olması gereken, ınanç ahlakı değıl, sorumluluk ahlakıdır Cezayır savaşında Fransızlar ıçın her şey hep bırlikte sorgulanmaktadır Savaşın pohtık bolumu Fransa'da yaşanmaktadır Butun kutsal kavramlar havada uçuşmakta, aydın sorumluluğu gundeme gelmekte, ulusal çıkar kavramı değışmektedır Gazetecılık mesleğı açısından Jean Lacouture, Cezayırlı tarıhçı Muhammed Harbı'nın "O donemın gerçeğını anlamak ıçın Fransız basınını özelhkle okumamak gerekır" sozünü anımsatmaktadır Bunun nedenı basıttır, Cezayır dırenışını destekleyen gazeteler de tarıhsel gerçekler ıçın lyı bır kaynak olamaz, çunku onlar da Cezayırlı devnmcıler tarafından dezenformasyon alanı olarak kullanılmışlardır Savaşın kıtlelere yönelık psıkolojık yanı Fransız basınında ıkı tarafça da bol bol kullanılarak yurütulmüştur Bu gerçeğın kavranması Jean Lacouture'u gazetecılık sorumluluğu açısından yenı bır derse götürur. Gazetecının ıkılemmın bır yanı haklı varsayılan bır davanın değerlendınlmesı tutkusu, dığer yanı ıse gerçeğı kavrama kaygısıdır, bu ıkılemde her zaman ıkıncısı öne çıkmalıdır Yıl 1965 ABD, Vıetnam batağına hızla gömulmektedir Guneydoğu Asya ustune gerçek bır uzman olan Jean Lacouture, Harvard Unıversıtesı'nden bır yıllığına bır çağn alır Bolgeyı ve olayı kavramak ısteyen Amenkan sıyasetçılen, bılım adamlan, duşünurlerı ıçın bu Fransız gazetecının bılgı ve deneyımlen çok onemlıdır Kendı deyısıyle "adlarını mıtolojı kışılen gıbı gördüğü" unlü Amerıkalılardan ınanılmaz bır ılgı gorur, en ünlulerle yemek yer, en onemlı kışılere soylevler venr, TVfere çıkar, kıtapları ust uste basılır ve başının donduğunu hısseder Ortaya çıkan sorun lyı bır habercmın böyle bır zafer dalgasına kapılıp kapılmaması, kendısıne oynatılmaya başlanan rolu kabullenıp kabullenmemesıdır Kendı ımzasının denetımını kaybettığı duygusuna kapılır Jean Lacouture ve yenı bır dersle olay bıter Gazeteci, mesleğının sınırlarından ancak çok bılınçlı olarak ve kafasından gerı donuş fıknnı atarak çıkmalıdır Jean Lacouture, kendını ve mesleğını sorgulamış, çok onemlı dersler çıkarmıştır Bır bolümunu aktardık, ama tumunu değıl
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear