23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 HAZİRAN 1990 CUMHURtYET/17 HAVÂ DURUMU TURKIYEDE BUGUN raeteoroloji Genel Müdûrlü- ğü'nden alınan bilgıye göre yur- dun kuzeybatı kesimleh parçalı buluttu, diğer yerier az bulutlu ve açık geçecek. HAVA SICAK- LIĞI. Artmaya devam edecek. RÜZGÂR: kuzey ve doğu yön- lerden haflf, ara sıra orta kuv- vette esecek. Denizlenmizde Adana Adapazarı Adıyamai A 34° 18° Dıyartakır A 33° 15° Edıme A 32° 14° Erancan A 30° 10° Erzurum A 20° 5°Esfcset»' A 32° 14° Gaaantep A 30° 21° Sresun AnBlya A 35° 18° Gûmüştune A 1 2 1 denTm?hda es?cek Van Gölü'nde hava, az bulutiu ve açık geçecek. Rüzgâr kuzey ve dogu yönlerden haflf. ara Slfa Orta kuvvette esecek - Gö1 10 k m Balılesır Bıledk Bmflöl BıUıs olacak, **•' Buısa ÇanaUoıe Corum Denofı A 24° 14° teJdn A 37° 20° IsparO A 34° 12° Istanöuı A 31° M° lanr A ° W K A A A A A A 21° 8°Kastamonu A A 29° 11° Kaysen A 35° 14° Kırtcıarei A 32° 16° Konya A 31° 8°Kütahya A 35° 19° Malatya 35° 16° Manısa 32° 16° K Maraş 27°10°Meran 22° 5°Muâla 30°12°Muş 35° 16° Nıgde 26°16°Oıttu 22° 8°RBB 27° 10° Samsun 31° 10° Sıın 30° 17° Sınop 35°21°&vas 21° 4°İ8lanlae 27°10°!abn>n 27°10»lmc«i 28° 11° Van 3r > 11°Vtagat 30° M° ZonguUak : açtt > buluttu "•yUmurtu ısısi A-açık B-Ouıutıu G-guneşiı K-kark S-asH V-yaOmırtu DUNYA'DA BUGUN Lenıngrad Londra Madnd Mılano Montrea Mostora Münh Nmtork Osıo Parıs Prag ftyad Roma So*ya Şam «Avrv TuriüS Vırsova Venedık Vıvana Kafııre • BULMACA SOLDAN SAĞA: ' 1/ Sürekli olarak ka- lan, daimi. 2/ Biri Er- zanunin, diğeri Ercis- li olarak arulan ikı halk ozanınuzın ortak adı... örnek, kalıp. 3/ Lantan elementinin sımgesi... Sofrada kullanılan sahan alt- hğı. 4/ Iri bir hıyar türü... Eski ve bilin- meyen bir tarihi an- latmakta kullanıtan deyim sözO. 5/ Al- raanya ve Avusturya1 da kullanılmış eski 1 2 3 4 gümüş para... Belirli bir işi ya da hiz- meti başarabilecek güçtekı en küçük askeri birlik. 6/ Pulluğun toprakta aç- tığı iz... Bir cetvel türü. 7/ Şöhret... Za- yıf yapıtı, güçsüz. 8/ Demir atmış bir geminin zincirinin su içindeki bölümü. 9/ Mal alıp karşüığında mal vererek ödeşme... Hücre yapısında bulunan ve proteinlerin oluşturulmasında önemli rol o>Tiayan asit gnıbunun kısa yazüışı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir tür sağlam ve yumuşak dana ya da öküz derisi. 2/ Asma kütüğü... Iran Türklerince "ağa" yerine kullanılan sözcük. 3/ Krip- ton elementinin simgesi... Ekkmek. 4/ Dikenli postuyla okiukirpiyi andıran bir hayvan... Bir nota. 5/ Fütüvvet seyhi... Ege denizinde Yunanistan'a ait bir ada. 6/ Hafniyum elementinin simgesi... Ze- hir. 7/ Bir dinin öğrenilmesi gereken inançlannın ve tapınma ku- raJlarının tümü... Hava basınca birimi. 8/ Afrika'da bir ırmak... Uluslararası Tiyatro Enstitüsü'nün simgesi. 9/ Şeftali ile yapılan dondurmaya benzer bir tatlı. 60 YIL ÖNCE CumhuriYeT Kraliçenin zayıflaması 23 HAZİRAN 1930 Etibba Odası kongresinde; Selim Sırrı Beyin kızlannın Kralıçe Mübeccel H. rru zayıflattıkları için tecziyelerini istiyen Gülhane Seririyatı tabiplerinden Osman Şevki B. Selim Sırrı Beyin dıinkü cevabına karşı demiştir ki: "— Ben Mübeccel H. la şahsî alakadar değilim ve takriri de şahsî hususat için vermedim. Mes'ele bir prensip mes'elesıdir. Bir insanın kilosunu indirmek tababete ait bir mes'eledir. Selim Sırrı B. in bundan (23) sene evvel Tıp Fakültesinde Terbiyei Bedeniye için tatbflcatlarda buiunduğunu biliyorum. Fakat doktorlara kendisinin öğrettiği şişmanlık tedavisi gibi bazı usullerin ne derece doğru olduğunu Selim Sırrı Beyden ben de ders almış olduğum halde bilmiyorum. Selim Sırn B. Avrupa'da beden terbiyesi ile uğraşan bir çok müesseseler olduğundan ve bunlann sahipleri doktor olmadığından bahsediyorlar. Selim Sırrı Beyin kızlannın teşrih ve fiziyoloji okuduklarını işittim amma bu acaba kâfi midir? Fotuloji denilen emraz tahsilinden de vesikaları varsa ve bu vesikaları tescil ettirdilerse üç kilodan fazla da tenzil etmeğe haklan vardır. Kanunda insan vücudü üzerinde kilo indirmek istiyenlerin tıbbiyeden mezun olmalarına dair kayıtlar vardır. Bu husus için evvelâ doktordan müsaade ve taJimal alınsa bile bu talimatı tatbik için de salâhiyet lâzımdır. Ben esas itibarile doktor olmadan, "emraz" okumadan kilo indirmek mes'elesinin bir cürmü adlî teşkil edeceğine kanüm. Üstat Selim Sırrı Beye hürmetlerimin iblâği ve teşekkür kaydi ile sözüme nehayet veriyonım" 30 YEL ONCE Cumhuriyet 16 milletvekili Hristiyaki Yoannidis 23 HAZİRAN 1960 Sabık ve sâkıt D.P. iktidarınm bugüne kadar tevkifı kabil olmıyan 16 milletvekili kalmıştır. Ekserisi Türkiye dışında olduğu için muhafaza altına alınamıyan sâkıt milletvekillerinin isimleri şunlardır: Ahmet Hamdi Sezen (Çanakkale), Ali Çakır (Tekirdağ), Hakkı Kirmel (Kayseri), Hamit Koray (Amasya), Hristaki Yoannidis (Istanbul), Isak Altabej' (tstanbul), Muzaffer Akdoğanlı (Kastamonu), Muzaffer Kurbanoğlu (Manisa), Münip Hayri Ürgüplü (Nevşehir), Nazmi Ataç (tstanbul), Necdet Azak (Bursa), Necdet Davran (tzmir), Rıza Çerçel (Afyon), Şükrii Uluçay (Samsun), Vamık Taysi (Izmir), Yusuf Salman (lstanbul). Reşide Bayar Bir müddetten beri kızı Nilüfer Gürsoy ile birlikte Çeşme'de kalmakta oln Reşide Bayar muhtemelen yarın sabah uçakla tstanbul'a sevkedilecektir. Alâkalı makamlar tarafından bildirildiğine göre, Reşide Bayar'ın son inkılâp hareketleri etrafında birkaç gün evvel Türk Gençliğine hücum eden bazı sözler sarfettiğine dair çıkan gazete haberlerinden sonra Çeşme'de kalması emniyet bakımından mahzurlu görülmüş ve kendisinin kızı ile birlikte Istanbul'a sevki kararlaşmıştır. Bu akşam 20 ye kadar Ankara'dan herhangi bir emir alınmarnış olmasına rağmen, yolculuğun yarın ilk uçakla olacağı tahmin edilmektedir. Reşide Bayar'ın bugün Çeşme'de tevkif edildiğine dair çıkan haberler Izmir Emniyet Müdürii Nevzat Emrealp tarafından katiyetle yalanlanmıştır. GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyel TÜSİAD Özal'a sert 23 HAZİRAN 1989 Türk Sanayici ve tşadamlan Derneği'nin (TÜStAD) Yüksek lstişare Konseyi'nin Ankara'daki dünkü toplantısında, iktidann ekonomik politikası sert şekilde eleştirildi ve siyasi sorunların çözüme kavuştunılması istendi. TUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, "Siyasi meseleler çözüme kavuşmadan hükümetimizin güven ortamı oluşturarak, halkla yeniden bütünleşerek gorevi sürdurüp sürdürmeyeceği konusunda bulutlar dağılmadan, ekonomik meselelere kalıcı ve uzun vadeli çözumler getirilebileceğini fazla iyimser bulmaktayız" dedi. Başbakan Ozal ise TÜSlAD'ın verdiği öğle yemeğinde yaptığı konuşmada, işadamlanna hitaben, "1992'ye kadar iktidardayız. Yazılanlar, çizilenler hayali işlerdir. Bir iki arkadaşımızın şöyle, böyle fikri olabilir. Ama netice, bu söylediğımin dışına çıkmayacaktır" dedi. 1ARTIİSMA Tarih ve Sosyoloji Semineri Artık dünyada çağdaşlaşma ve uygarlaşmanın bir tek yolu vardır; o da Batılüaşmadır. Bazılannın sandığı gibi Batıblaşma, Batının emperyalist ve sömürgeci amaçlarına alet olmak demek değildir. Batılılaşma, Batının emperyalist amaçlarına "rağmen" bunu bilerek çağdaşlaşmak ve uygarlaşmaktır. 28-29 mayıs tarihlerinde, Istanbul Üniver- sitesi Edebiyat Fakültesi'nde düzenlenen Ta- rih ve Sos>oloji Semineri oldukça ilginç geç- ti. Semineri gerçekleştiren, Edebiyat Fakühe- si'nin Tarih ve Sosyoloji bölümleri idi. Semi- nerde, tarih ve sosyoloji bilimlerinin birbiri- ne yakın, hatta komşu disiplinler olmasına rağmen birbirlerine ilgisizüklerinden, yöntem- sel uzakhklanndan soz edildi. Oysa her iki di- siplinin birbirine yakm disiplinler olması ve sorun nesnesinin aynı olması dolayısıyla işbir- liği içinde olmalan gerektiğinden söz edildi. Bu işbirliğinin, birbirine yakın yöntemler kul- lamlması, ortaklaşa çalışmalar yapılması ve yardımlaşma ile olanaklı olacağından söz edildi. Ancak seminerde asıl ilginç, hatta kaygı ve- rici olan, ülkemizdeki tarih ve sosyoloji eğiti- minin eleştirisi adı altında, tümüyle "Cumhu- riyet Devrimlerine" cephe ahnmasıydı. Semi- nerde tebliğ sunan konuşmacıların birçoğu, özellikle sosyoloji bölümünden konuşmacılar, "resmi tarih" diye adlandırdıkları Cumhuri- yet Tarihi'nin, "yönetimce tek yanü olarak, nesnel olmayan biçîmde ve yeni devletin ide- olojisini kitlelere kabul ettirmek amacıyla" oluştunılduğu iddia edildi. Devlet tarafından oluşturulan her türlü efitim aracının ve eğiti- min yansızlıgı ve nesnelliği taruşılır. Ancak bu tartışma ve eleştiri yapıhrken duyulan kaygı önemlidir. Eğer bu eleştiriler tüm eğitım mal- zemelerinin ve egitımin daha çağdaş, nesnel ve gerçekçi olması kaygısıyla yapılıyorsa olum- lu işlevini yerine getirir. Seminere sunulan bü- dirilerin bir kısmında duyulan "kaygı" ise Cumhuriyet Devrimlerine cephe almak kay- gısıdır. Hatta sosyoloji bölümünden bir dok- tora öğrencisi seminerin özetini "çok özlü" bi- çimde yapmıştır. Söz konusu öğrenciye göre; "Cumhuriyet Devrimleri, geri kalmışlığın or- tadan kaldınlması ve çagdaşteşma için tek yo- hın Baütılaşma oktugunu göstermiş ve bu yön- de aygnlamalarda buhınmuşnır. Ancak bugün BaOulaşmaBin çağdaşlaşma için bir yol olma- dıgı göriilmüstiir." lşte "iddia" budur. Semi- nere özellikle sosyoloji bölümu üyelerince su- nulan bildirilerde özetle, "BaUlılaşmanın çağ- daşlaşma için bir yol olmadıgı" tezi işlenmiş- tir. Hatta Osmanh döneminin Türk tarihi bo- yunca en parlak Türk uygarhğıru yarattığa sa- vunularak Osmanlıcılık dolaylı olarak savu- nulmuştur. özetle, Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fa- kültesi'nde düzenlenen "Tarih ve Sosyoloji Se- mineri"nde Batılılaşma, uygarlaşma, çağdaş- laşma karşıthğının bilimsel tabanı oluşturul- maya çalışılmıştır. Seminere Zafer Toprak ve Über Ortayh tarafından sunulan bildiriler ise anılan kaygıdan uzak olduğu için seminere ka- tılanlar tarafından tepkiyle karşılanabilmiştir. Artık dünyada çağdaşlaşma ve uygarlaşma- nın bir tek yolu vardır; o da Batılılaşmadır. Bazılarının sandığı gibi Batılılaşma, Batının emperyalist amaçlarına "rağmen", bunu bile- rek çağdaşlaşmak ve uygarlaşmaktır. Batılı- laşma, Batının kültür kalıplarını aynen alıp kötü birer benzerini yapmak değildir. Batılı- laşma, Batının kültür değerlerini, normlannı örnek alıp onları ülkemize, insanımıza özgü olarak yeniden üretip yaşama geçirmektir. Çağdaşlaşmanın tek yolu Batılılaşmadır. Do- guiulaşmak, tslamlaşmak, hatta Osmanlılaş- mak çağdaşlaşmamn yolu olamaz. Doğu kül- turleri çok büyük uygarlıklar yaratmışlardır, ancak bu uygarlıkların her biri bugun çağdışı kalmış, tarihe mal olmuştur. Bu yüzden her- hangi bir Doğu uygarlığına yönelmek bugün için hiçbir ülkeyi çağdaşhğa götürmez. MUAMMER TUNA İstanbnl Okımianın Önenıi ve Süreklîlîgi tzerîne Okumak, bilimsel bilginin sağlanmasında ve kavranılmasında zorunlu bir eylem halini alır. Böylece insan, içinde yaşadığı toplumu ve dünyayı daha geniş bir perspektiften algılayabilir, yorumlayabilir ve sonuçta nesnel bir bilgiye varabilir. On yıldır Avrupa'da yaşayan yazar Demir Özlü Türkiye'ye dönduğünde ülkenin bir "okuma çölü"ne dönüştuğünü belirtmiş. Ne yazık ki doğru bir saptama bu. öteden beri az okuyan bir toplumuz. Bunun sosyal, kül- türel ve ekonomik birçok nedeni var. Fakat bu yazının amacı anılan nedenleri irdelemek de- ğil, okumanın genel değeri ve ülkemizde oku- maya verilen yanlış bir anlam üzerinde bazı değerlendirmelerde bulunmaktır. İnsanın bilgi edinme yollarından en önem- lisi ve güvenilir olaru okumaktır. "Adi" ya da "Hayat" bilgisinin elde ediimesinde sözsel ile- tişim gereken işlevi gerçekleştirebüirse de "bi- iimsel bilgi"nin sağlanmasında ve kavranılma- faktör de çıkar güdüleridir. Şu haWe hayat fe- nomenini doğru tanımada ve çozumlemede en güvenilir bilgi (genellikJe) "bilimsel bilgi'den eide edilebilmektedir. Okumak, bilimsel bilginin sağlanmasında ve kavranılmasında zorunlu bir eylem halini alır. Böylece insan, içinde yaşadığı toplumu ve dünyayı daha geniş bir perspektiften algı- layabilir, yorumlayabilir ve sonuçta nesnel bir bilgiye varabilir. Çok bovuüu bir fenomen olan hayatı, tek ve dar bir bakış açısından kav- ramaya çalışmak tehlikeli bir düşüncedir. Çün- kü hayatı eksik veya yanlış tanımak sonucn- na götürür böyle bir diışünce. Burada diğer önemli bir bilgi türü olan "felsefı bilgi"nin iş- sında okumak ve araştırmak zorunlu eylem bi- çimlerini oluştururlar. Bu bilgi türünün elde ediimesinde aktif çabaya ve objektif bir ba- kış açısına gereksinim duyan insan, adi bilgi- ye ulaşmada bu denli zorlanmaz. Onu kendi gözlem ve deneyimleriyle ya da başkalarından aktanlan (ayıu zamanda değer yargılanyla be- zenmiş) bilgilerde bulur. Kolayca sahip oluna- bilen adi (hayat) bilgilerinin doğnıluğu ve gü- venilirliği her zaman tanışılabilir. Çünku bu bilgi alanı toplumdan topluma, kişiden kişi- ye ve değer yargılarına göre değişebilen (gö- reli) bir karaktere sahiptir. Yine bu bilgi tü- rünün oluşumunu etkileyen diğer olumsuz bir levi de bilimsel bilgiden az değildir. Zira fel- sefi bilgi, sorgulayıcı ve çözümleyici bir dü- şünce yönteminden elde edilmektedir. O hal- de okuma eyleminin felsefe alanına da yabancı kalmaması gerekir. Kuşkusuz okuma eylemi bilimsel ve felsefı bilgi alanına özgü olarak düşünülmemelidir. Sanat yapıtları da insan kişiliğinin gelişmesin- de ve yetkinleşmesinde önemli bir işleve sahip- tirler. Okumaya dayanan roman, öykü, şiir, deneme, anı gibi yazınsal etkinlikler yaşamı ve insanı kavramada çoğu zaman bilimsel eser- lerden daha etkilidirler. Goetbe'nin Faust'u ya da Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza"sı buna en iyi örnekleri oluştururlar. Okuma eyleminin yönelebüeceği alanlar yu- karıda belirtilenlerden ibaret değil kuşkusuz. Burada, kendimce önemli gördüğüm alanlarda okumanın vazgeçilmez bir çaba olcuğunu vur- gulamaktı amacım. Şimdi toplumumuzda genel geçerli bir dü- şünceye değınmek istiyorum. O da okumanın bir meslek ya da diploma elde etmekle eş an- lamlı olarak kavranılmasıdır. Bu düşünce ne- deniyledir ki akademik (veya mesleki) eğitimi- ni tamamlayarak meslek yaşamı na atılan in- sanlar genellikle okuma çabasından uzaklaş- maktadırlar. Daha doğrusu, mesleklerini yü- rütmek bakımından zorunlu olan yayınlar dı- şında kitap, vs. okumamaktadırlar. Bunlar, okulu bitirmekle gerekli tüm bilgileri aldık- lannı sananlardır. "Bundan sonra okuyup da ne olacak?" diye duşünenlerdir. Oysa bu dü- şüncede temel yanlış şudur: Öğrenmek (ki bu en saglıkh şekilde kitaplarla, okumayla olmak- tadır) okul yılları ile sınırlı bir çaba değildir; o ömür boyu süren bir uğraştır ya da öyle ol- malıdır. Çünkü hayat. diyalektik ilkesi gere- ğince sürekli değişen ve gelisen bir fenomen- dir. Kaçınılmaz olan bu devinim ve değişim, belirli kesitlerde edinilen ve yenilenrnejen bil- gilerie kavranılamaz. Kaldı ki akademik veya mesleki eğitim daha çok kişiye bir iş (meslek) kazandırmaya yönelik olduğundan, belirtilen alan dışındaki bilgilerin elde ediimesinde oku- maya olan gereksinim devam eder. Ne yazık ki ülkemizde okul sonrasında böyle bir oku- ma alışkanlığı yerleşmiş değil. Hatta bırakın meslek dışı konulan, mesleki alanda dahi ye- nilikleri takip etmeyen, bu alandaki yayınlan okumayan insan sayısı bir hayli fazla. "Kafa tembelliği"ne sürüklenen bir toplumdaki in- sanlar ise ülkede ve dünyada olup bitenlere karşı kayıtsız, duyarsız kalmakta, basit ve bas- makalıp yorumlarla yetinmektedirler. Böyle- ce bir topluraun u>^arlaşmasını sağlayan (hız- landıran) ve aynı zamanda insanı diğer canlı- lardan ayırrnada en önemli ölçü olan kiiltü- rel ve düşünsel alan cılız kalmakta, yerini akıl ve çagdışı eylemlere ve etkinük alanlanna bı- rakmaktadır. MEHMET AKİF TUTUMLU Hukukçu/Elazığ TC İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ İSKİ İSTANBUL SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İHALE DUYURUSU Aşağıda özellikleri belirtilen kapalı zarf ile teklif alma yöntemindeki ihale ile ilgilenenler, ihale dosyasını İSKİ GENEL MÜDÜRLUĞU TİCARET İŞLERI DAİRE BAŞKANLIĞI'NDA görebılir ve dosya bedelını İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ merkez vezneslne yatırarak alabilirler Isteklilerin şartnameye uygun hazırlayacakları kapalı teklif mektuplarını ihale tarihinde saat 11XX)'e kadar aşağıda belirtilen adreste GENEL EVRAK MÜDÜRLÜGÜ'ne giriş, tarih ve rtumarasını içe- ren alındı makbuz karşılığında teslim etmelerı gerekmektedir. Teklif zarflan saat 14.00'te İhale Ko- misyon Başkanlığı'nca açılacaktır. . . . KeşH İhale Geçici Dosya İSKİ No: Işin Adı Bodeli Tarihi Temlnat Bedeli V-7929 Çeşitli akümûlatör naOOO.OOO 11.7.990 \A4173 Oto yedek parçaları 204.479.650 12.7.990 V-7380 Bedford yedek parçaları 486.024.500 117.990 Not: 1- Postadakı gecıkmeler d.ikkate alınmaz. 2- İSKİ 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na tabi olmayıp ihaleyi yapıp yapmamakta, dilediği- ne kısmen veya tamamen yaprnakta uygun bedelin tespit ve takdirinde serbesttir. ADRESI İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Aksaray Meydanı 34410 Aksaray-İSTANBUL TEL . 588 38 00 (35 hat) TELEX : 23923 ISU-tr FAX : 588 38 83 5500.000 10.223583 24501.225 35.000 60.000 145.000 DUYURU İZMİR TOKSEK ÖĞRETMEN'LİLER buluşuyoruz. 1) 27 Hazıran çarjamba 20.00 Fuar Düek Restoran'da yemek 2) Eski binalar.mızda gecdeme 3) 28 Haziran perşembe "Yuva'da Yemek." Haberkşme: 9 (51)213230-461808 İSA AYKANAT Türkiye'nin en güzel düğün salonlan NİŞANTAŞI I RfcSTAURANT Düğün Salonlan 150 kışi için: Yemekİ 1.785.000 Yemekli mezeü. 2.175.000 Rez:147 62 39-147 74 40 • Sahnkmrmz klimalıdır • UTEM BAYRAM İÇİN SON FIRSAT ALANYA BODRUM CALAXY " Y P 470.000 TL KUSADASI ADAKULE~*" 770.000 TL CLUB SOLARA (TK) 500.000 TL DALYAN CAUNOS MUT OTELI ~ Y.R 550.000 TL EDEN OTELI (yenı) 550.000 TL TURKUAZ OTELI (yenı) Oda+lcahvaltı 340 000 TL YALI OTELI— 545.000 TL "Fıyatlanmıza 7 gece 8 gun Yarım Pansıyon Konaklama (yemekler açık bü- fedır) KDV ve REHBEHLİK hızmetierı dahıkjır GENİŞ BİLGİ İÇİN ACENTAMIZI ARAYIN Adres: Boğazkesen Cad Hasan Efendı Işhanı 123/1 80020 Tophane/İST Tel: 15254 24 1525404-05 06 Fax: 149 13 22Tetex: 25 650 UTIM TR ORTADOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN 1990 öğrencl Yerleştlrme Sınavı'na girecek adaylanmıza 1990 ÖYS'de ilk 1000 kişi arasına girenlerden Orta Doğu Teknik Üniversitesi bünyesindeki programlara kabul ve kayıt edilen öğrencilerin üniversite yurtlarına kabulünde öncelik verilecektir. Adaylanmıza duyurulur. * SATILIK Selimpaşa Demirören Sitesi'nde 85 metrekare möbleli daire 579 29 75 POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Babıâli Kitapların basılıp satıldığı, dergılerın, gazetelerin çıktığı sem- tin adı Babıâli'ydi, şimdi Cağaloğlu deniyor. Nâzım Hikmet ve onun kuşağının yazı ve şiir pazarı Babıâli idi. "Nereye üstat?" "Babıâli'ye..." Bir yazar, bir şair için Babıâli'de görünmek, yazarlığının ve şa- irliğinin kanıtı demekti. Yazarların harman olduğu yerdir Babıâ- li. Her yazarın emeği orada alınır, orada satılır. Bir yazar Babıâ- li'den geçmedi mi yazarlığı onanmış sayılmaz. Babıâli neresi- dir? İlk yaşayanlar için Sirkeci'nin ucundan başlar, Divanyolu- na değin uzanır. Sonraları buraya 'bizim yokuş' diyenler de ol- muştur. Gerçekten Babıâli bir yokuştur. Babıâli üstüne olsun, bi- zim yokuş üstüne olsun, çok kitaplar yazılmıştır. "Biz buralara Babıâli'den geldik..." dedi mi biri, bilesiniz ki övünmüyor, kökenıni söylüyordur. Hep sorartar Babıâli neresi- dir? Nasıl anlatmalı ki çoğu yeri değişti. yıkıldı, yeniden yapıldı. Gazete yerı, kitabevi olmaktan çıktı. Kimileri de kırtasiyeci oldu. Nâzım Hikmet, Babıâli hamallarından başyazariara değin önü- ne gelene 'üstat' dermiş. Bunda bir küçümseme, bir saygısızlık var mı, bilemeyiz. Onun üstat deyişini içine sindiremeyen üstat- lar çokmuş. Günümüz yazar ve şairleri buraya şimdi pek Babıâli demez- ler. Yazarları yokuşun başında görenler, sorarlar, "Nereye üstat?" "Cağaloğlu'na..." Belli ki yazı verecek, para alacak, bir yerlere uğrayacak, ya- zacak yeni yerler arayacaktır. Artık buraya Cağaloğlu deniyor. Hamamı iie ünlü semt, şimdi bir yazarlar otağıdır. Şair Ataol Behramoğlu, ölüm yıldönümünde Nâzım'ı nasıl sev- mek gerektığinı anlatırken onun Cağaloğlu'na geliş gidişlerini düşler. Öyle ya, nasıl gelir, nasıl gider, yokuşu nasıl çıkar, nasıl iner, bunlann hepsi şimdi birer düştür, imgedir. Ataol, yokuşta Nâzım'ı şöyle anlatır: "Moskova'da bir apartmanın merdivenlerini dinlene dinlene çıkan Nâzım, gözlerimin önünde, Babıâli yokuşunu da öylesine çıkıyormuşçasına canlandı. Tıpkı Aziz Nesin'le, Yaşar Kemal'le, Dinamo'yla, Melih Cevdet'le, A. Kadir'le, Mehmed Kemal'le, ve- dat Türkali'yle karşılaşırcasına; Sait Faik'le, Orhan Veli'yle kar- şılaşabilırcesine Nâzım'la da Babıâli Yokuşu'nda, bir yayınevin- de, istanbul'un herhangi bir yerınde karşılaşabilir olmayı duyum- sadım." Babıâli üstüne yazılan kitaplardan ikisini, yusuf Zrya'nın 'Bi- zim Yokuş'la, Rıfat llgaz'ın 'Yokuş Yukan'sını anımsıyorum. El- bette bunlardan başka yazılmış epeyce yazı, çizi vardır. Bunlar bir araya toplansa ne iyi olur? Eskiden kitap belli kimselerce ba- sılır, gazeteler belli kimselerce çıkarılırdı. Öyle her önüne gelen gazete, dergi çıkaramazdı. Yasal bir engel yoktu, ama ehli ol- mayanlar çıkardığında tutunamaz, batardı. Anlatırlar, Falih Rıf- kı, Kâzım Şinasi, Necmettin Sadak, birkaç yüzer lira koydular mı hemen bir gazete çıkarabilirlermiş. Yunus Nadi, Mehmet Ze- keriye, Ali Naci, Ahmet Emin, Halil Lütfü için de öyle. Gazeteler daha çok yazarları için okunduğundan, dışardan kimse araları- na giremezmiş. O dönemin yazarları da bir gazeteden ötekine geçtiler mi, artlarından okurlarını alıp giderlermiş. Sömürülen yazarların hakkını yiyen patronlar da kınanırdı. Sömürülen ya- zartarın başında Mahmut Yesari gelirmiş. Sonradan kendi de ga- zete patronu olan şair Fethi Giray, bir şiirinde, sömürücü pat- ronları şöyle kınar: "Kaldırın başınızı patronlar Mahmut Yesari Bey geçiyor Babıâli Caddesi'nden..." Bugün gazeteler de dergiler de Babıâli'den yavaş yavaş uzak- laşıyorlar. Şimdilik birkaç gazete kaldı. Basına da daha çok ba- sın dışı sermaye egemen oluyor Çoğu da basın dışı işler çevır- mektedir. Son günlerde neredey^e bütün gazeteleri satın ala- cak bir sermaye, tepelerde dolaştı. Bugünkü Babıâli'nin nesini, neresinden tutarak anlatmalı, bilmem ki!.. Bu da yenisi... ÇALIŞANLARIN SORULAR1/SORUNLARI L YILMAZ ŞİPAL "İntibakım hesaplanırken" SORU: 1972-1977 yıllan arasında SSK kapsamında 1656 güm sigortalı çalışmam var. 1979-1982 yıllan arasında ise TC Emekli Sandıgı iş- tirakçisi olarak 1287 gün çahştım. 1982'den bu yana, öğretmen olarak görevliyiın. Ög- renmek istediğim: 1) Sigortalı hizmetim ile memur olarak çalışüğım hiz- metlerim Emekli SandıgYnda toplanmış ve birleştiril- miştir. Bu hizmetlerimin intibakım hesaplanırken göz ÖBÖ- ae alınıp alınmayacağı, alınacaksa kaç derece hak et- miş sayılınrn. ŞD anda, 7. derece 2. kademeden aylık alıyorum. SSK'da 1656 ve Emekli Sandığı'nda 1287 gün çabşmış olmam, aylık aldıgım derece ve kademeyi oa- sıl etkiler? ca YANFE Devlet Mertjurları Yasası'nın, "Memurluktan Çekilen- lerin Yeniden Atanmaian" ile ilgili 92. maddesine göre memur- luktan kendi istekleriyle aynlan ya da çekilmiş sayılanlar, yeniden bıraktıkları hizmet sınıfında görev aldıklarında "aynldıklan ta- rihte almakta olduklan aylık derecesine eşit bir derecenin aynı kademesine" getirilir. Aynldıkları hizmet sınıfından bir başka sı- nıfa ataması yapılarak sınıflan değişenlerin, "eski sınıflannın de- recesinde elde ettikleri kademelerde geçirdikleri sürder yeni sınıflarındaki derecelerinde dikkate alınır:' 657 sayüı Devlet Memurları Yasası kapsamı dışında geçen ça- lışma sürelerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümler ise 657 sa- yıb yasanın 36. maddesinde belirlenmiştir. Gerek sosyal güvenlik kurumlan kapsamında gerekse hiçbir sos- yal güvenlik kurumuna bağlı olmaksızın geçen çalışraa süreleri, hizmet sınıflanna göre farkh değerlendirilmektedir. Bu değerlen- dirmede "Özel okullarda öğretmenlik veya yöneticilik yaptıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı emrinde memuriyet kabul edenlerin özel okullarda geçen hizmet sürelerinin 2/3'ünün (üçte iki) her yı- lı bir kademe ilerlemesine ve her üç yüı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde degerlendirilir?' Sorunuza kesin bir yanıt verebilmek için eski memurluğunuzun hangi hizmet sınıfında geçtiğinin ve hangi derece ve kademede iken ayrıldığınızın ve Sosyal Sigortalar Kurumu'na bağlı çalışmanızın, özel okullarda öğretmenlik ya da yöneticilikte gecip geçmediğinin bilinmesine bağlıdır. Yukarıda değinildiği gibi özel okullarda öğretmen ya da yöneti- ci olarak SSK kapsamında çalıştıysanız, 1.656 günlük sürenin 2/3'ü olan 1.104 günlük süre (3 yıl 24 gün) bir derece ilerlemenize neden olacaktır. 12.6.1990 tarihinde bir iş kazasmda yitİTdiguniz. SÜLEYMAN GÖKDEMtR Çelik gibi ışıyan gözlerinle bakıp Bize dost sözler söyler gibisin yine DtKtLfDEN ARKADAŞLARI ADENA tMRAN ADSAY VEEAT ve BAŞSAGUĞI Lisemizin 116. dönem mezunu sevgili ağabeyimiz İLHAN İPEK'i Genç yaşında kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Değerli ağabeyimize Tanrıdan rahmet, Ipek ailesine ve ailemize başsağhğı dileriz. GALATASARAY LİSESİ ÖĞRENCtLERİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear