23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 1 MAYIS 1990 REFİK DURBAŞ YAZDJ ÜMİT KIVASC FOTOĞRAFLADIK U Ç U L E N K E N T L E R 11 nüfusuyarım milyon; ilsınırları dışında iseyaklaşık lmilyon Kastamonuluyaşıyor Kastamonulu göçe alışınca...KASTAMONU — Ilgaz geçi- dinde güneşli bir kış günü. Güne- şin ışığı çam dallarının üzerinde- ki kar tanelerinde parlıyor. Beya- zın ve yeşilin tonlan birbiriyle iç içe. Tepede mavi-beyaz bir tabela <Çankın il sınınnın bitip Kastamo- nu'nun başladığını gösteriyor. So- lumuzda bir büyük yapı: Doruk Otel. Sagımızda ikı metreye yakın bir kar duvan. Duvann hemen ar- dında Ilgaz ormanlan... Ağır agır ıniyoruz dağdan. Ne kaldı Kastamonu'ya? Kastamonu... Kaiesi, kulesi, deresiyle ünlü Kastamonu... Ilgaz'ın eteklerinden gelen Ka- raçomak deresinin iki yamaana kurulmuş bir eski kent. Ilgaz'ın ne yeşili var burada ne beyazı. De- rede büek kalınlığında boz bir su. Yüzlcrini dereye çcvinniş boz renkli evler. Boz bir gökyüzü... Karaçomak deresi enine ikiye ayırmış kenti. Ankara'dan geliş- te solda evler, sağda belediye, ad- liye, vilayet binaları. Ve sürgün olduğu söylenen bir saat kulesi. Saat kulesinin öyküsünü aynca anlatmalı. Kent boyuna da ikiye bölün- müş. Ankara tarafı eski Kastamo- nu. Sinop tarafında olanı ise ye- nisi. Kente giriste ilk göze çarpan bu. Doğal yapıya uygun biçimde yapılmıs çarşı ve kale yamacında- ki eski evler terk edilmiş. Halkın bir böiümu yamaçlardaki gece- kondulara çekilmiş, bir bölflmü kent merkezindeki apartmanla- ra... Sinop çıkışı ise ayn bir kent görünümünde. Köy Hizmetleri, DSt, Yongapan gibi kuruluşların ana bina ve lojmanlan burada. Bir zamanlar elma bahçeleri olan tarım alanları, kibrit kutusu gibi birbirinin benzeri apartman yığın- lanna dönüştünılmttş. 1967yılın- da açılan 300 dükkânlık sanayi si- tesi de burada. Merkez ilçede bu- lunan yüze yakın yapı kooperati- finin asıl iş alanı da burası. Yine bu yönde "Kozey-Keııt" adı altın- da yeni bir kent kurma girişimi... Bir zamanlar Kastamonu elma- sıyla ünlüvmüs. Şimdı elma kal- mamış, çünkü elma bahçeleri kal- mamış. Yerinde blok apartman- lar, birbirinin benzeri konutlar... Kastamonu içine kapamk bir kent. Anadolu'nun en eski yerles- me birimlerinden biri olmasına karşın ekonomik ve sosyal açıdan gelişme olanağı bulamamış. Belli sosyal kurumlann gehşmemış olma- sı toplum yaşamının sade ve içi- ne kapamk olmasının bir nedeni. Uzun yıllar istila ve savaşlara da sahne olmamış. örneğin birçok Anadolu kentinde gördüğümüz kurtuluş şenlikleri Kastamonu'da yapdmıyor. Çünkü böyle bir kur- tuluş günu yok. Kastamonu'nun tek kendine özgü bayramı "Kül- Hir, Tarih ve Saaal Haftaaı" ola- rak kutlanan Atatürk'Un 23 Ağustos 1925 tarihinde Kastamo- nu'ya gelerek "Kıyafet ve Şapka Devrimi"ni başlatması... Halkın eski gelenek ve görenek- lere bağlı yaşaması nedeniyle kentte bar, gazino, pavyon, saz, tiyatro gibi eğlence yerleri yok. Devlete ait kuruluşlarda çalışan- lar ya lojmanlann misafirhanele- rinde geçiriyor gecelerini ya da Tabip Odası ile Şehir Kulübü'nde. Bunun dışında benim görçbildi- ğim iki de birahane var... Sedat lşeri, aydınlık, güler yüz- lü bir Kastamonulu. Kastamonu Ticaret ve Sanayi (KATSO) Yö- netim Kurulu Başkaru. İşeri ile Kastamonu'nun sorunlannı ve göç olayını konuşuyoruz. tseri, önce 7 Şubat 1990 tarihinde KAT- SO adına hazırladıgı bir rapoıu koyuyor önüme, 4 sayfalık bu ra- poru okumamı istiyor. Rapordan kimı bolümleri not ediyorum. "1989 yılında 102. yılını kutla- dıgnnız odanuz, Anadolu'da >ol- lann olmadığı, ticari emtialann deniz yolu\la taşındıgı zamanlar iilkemizin iktisadi ve ticari hays- tnun gelişmesinde çok önemli rol oyaanuştır. Ülkede yollann yapüraası, di- ger vüayetlerin kallanması, sanayi yaünmlannın tamamının buyuk vilsyetierde ve babda jogunlaş- ması, ilimizin onemini zamanla yidrtmiştir. Bizler bugiın sadece geçmiş tarihimizk ve Miüi Mıica- dfİe yillannda en çok şehit veren il otmamızia ovunıir hale gelmi- şudir. Bir zamanlar sınırian Üskö- dar'ı kadar uzanan Kastamonu bıgun Ankara'ya 230 km. olma- sına ragmen birçok kişinio hari- tada yerini bilemediği, kenarda, körfezde kalmış, sadece işi olao- lann, işini gormek için gelip git- ti|i bir U olmuştur. tbmizin arazi yapısının müsait otauyışı ve yelerli iş gahalannıa büaımayışı bölgemuden buyıik şcfcirlere goç edilmesine neden ol- Biştnr. Odamızın kunıldugu yıl- UrtU 15 bin olan il nufusu bugiin artdın bir asır geçmesine rağmen 45 bio dolayındadır. Dçarda yaşayan Kastamonulu- lmn sayısı ilçderden gidenler da- aU bır milyon civanndadır." Sedat tşen, Kastamonu'nun so- mnlarının çözumünü yolların bağlantısında arıyor. Yol turizm içuı de önemli, ticaret için de. Kısumonu'nun Karadeniz'de 13S km. sahil şcndi vaı, ama yol Kastamonn'da Yılanlı Camisi'nin karşısında yaslı bir Kastamonolu. Caminin geçmişini mi düşünu>or, geçen gunlennı rai? KİMLİK KARTI Yüzölçümü: 13.108 km 2 Nüfus: (1985) İl : 450.353 Kent: 46.986 İlçeleri: Merkez, Abana, Araç, Azdavay, Bozkurt, Cide, Çatalzeytin, Daday, Devrekâni, tnebolu, Küre, Taşköprü, Tosya. Başlıca tanm ürünleri: Pirinç, buğday, arpa, şekerpancarı, kenevir, elma, sarmısak. Kastamonu içine kapamk bir kent. Anadolu'nun en eski yerleşim birimlerinden biri olmasına karşın ekonomik ve sosyal açıdan gelişme olanağı bulamamış. Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası'nın raporunda şöyle denmekte: "Bir zamanlar sınırları Üsküdar'a kadar uzanan Kastamonu, bugün Ankara'ya 230 km. uzaklıkta olmasına rağmen birçok kişinin haritada yerini bilmediği, kenarda, körfezde kalmış, sadece işi olanların, işini görmek için gelip gittikleri bir il olmuştur!' Kastamonu'da yerel zanaatlar ve yöresel ticaret oldukça kısıtlı. Altyapı sorunlarının başında ise yoP geliyor. ÇANKtffl Kastamonu; kaiesi, kulesi, deresiyle ünlü. Kale tarafı eski evlerden oluşuyor. Lvler, bir kentin kişiliğini simgelemiyor mu? Bu evler de Kastamonu'nun simgesi sayılamaz mı? iyi olmadığından lurizmden ya- rarlanılamıyor. Ilgaz dağı için de geçerlı bu. 30 yıl önce Kastamonu Havaa- lanı'na uçak inıyormuş. Özellikle Şapka £>evrimi'ne rastlayan gün- lerde Turk Kuşu uçaklan gehrmış. Geçen yıl imece usuluyle bir ha- vaalaru yapılmış. Ankara girışin- de mavi-beyaz tebelası gorulebı- liyor. Ama daha uçak indigi yok. Kastamonu'da batmış sanayiye örnek olarak bir de tuğla fabrikası olayı var. Işeri gibi Kastamonu'- da kımle konuştuysam bu olayı örnek gösteriyor. 196O'lı yıllarda bir tuğla fabri- kası kuruLmuş, ama çalıştırılama- mış. İflas etmiş daha kuruluş aşa- masında fabrika. Biranonim şir- ketmış. Tuccardan birkaç kişiyi de beraberınde götürmüş. İşeri, "Aklını kaçıran tuccarlar biie oldu" diyor. Kastamonu'da iki gün pazar kuruluyor. Çarşaınba ve pazartesi günleri. Şimdilerde buna cumar- tesi gunleri de eklenmiş. Cumar- tesi pazan kendiliğinden oluşmuş. Cumartesi memurların tatil gunu. Ancak o gun aJışverişini yapabi- liyor memur. Köylu de bunu btl- diğinden cumartesi gunleri köyün- den sutunu, yağını getirip satıyor. Bu, göreceli de olsa bir hareket sağlıyor. Çarşamba ve pazartesi günleri- nin de fazla bir canlıhğı yok as- lında. Kentin içine kapalı bir pa- zar bu da. Köylü kendi ürettiği bir-iki sebzesini , mevvesini, su- tünü getiriyor. Bunlar da küçuk boyutlarda. Birkaç kılo civannda Öğleye kadar bu malını satıyor, öğleden sonra helvasını, gazını, tuzunu, traktörünun yedek parça- sını alıp koyune donüyor. En ufak bır dış girdi yok. işeri, "Boylece kendi kendimizi utuyo- nız, sonra da topladıgımız para- nın h«psini götürüp İstanbul'a yatınyoruz" dıyor. Ticaret bütunüyle İstanbul'a bağlı. Ankara'da bir ambar bile yok. Oysa Ankara üç saatlik bir yol. Ama tuccar öyle alışmış. Cumhurıyet caddesinde beyaz eşya satan bir dükkân sahıbiyle konuşuyorum. Dış piyasaya göre ucuz sattıklarını söyluyor. Çunku kâr marjları çok duşuk. Taksitler uzun. Satışlar memunın ikrami- yesme, köylünun hasat zamaruna bağlı. Belediye Başkanı Faruk Nu- boghı Kastamonu'da kaJdığım sü- rece yoktu. Gaziantep'te yapılan bir toplantıda bulunuyordu. Bu yüzden Belediye Meclis Uyesi Adil Ata Ulnsoy ile Belediye Caddesi uzerindekı işyennde konuşuyo- ruz. Adil Ata Ulusoy, göcun neden- lenni ekonomik durumun yeter- sızliğine bağlıyor. "Benim gözle- mime göre" diyor Ulusoy, "Mil- let göce alışmış. Göç şimdüerin sorunu degil. Orneğin Istanbul'- da 600 bin Kastamonulu olduğu soyleniyor. Ya kolayına gitmiş o göç ya da oradaküer teşvik etmiş, yanına almıs ailesini..." Goç eskılerde koylerden Kasta- monu'ya doğru. Şimdi köylüler de doğrudan büyuk kentlere goç ediyorlar. Goç edenlerin çofu İs- tanbul ve Ankara'ya gidiyor. Zonguldak'a yakın bir kısım İcöy- luler de mevsimlik işçi olarak Zonguldak'a. Kastamonu'nun su sorunu yok. Belediye temizlıği ön planda tutu- yor. Kanalizasyon sorunu var, çunku yıllardır bu sorunla uğra- şılmamış. Altyapısı yetersiz. Adil Ata Ulusoy, "Elbet en bü- yuk sorunumuz, bülıin belediye- ler gibi parasızlık" diyor. Daha doğrusu beledıyeye yardımın ye- tersizliğinden yakınıyor. Kendi yağıyla kavrulan, kentin iç yapı- sına uygun olarak içine kapalı bir belediye yani... Belediye Meclis Üyesi Adil Ata Ulusoy da ev sorunundan yakını- yor. Ev kıraları Kastamonu'> a göre oldukça pahalı. En değerli yerler ise Karaçomak deresinin iki yanında uzanan yerleşim bölgele- ri. Kastamonu'nun bir başka so- runu da kentin içindeki ahjap ev- ler. Zamarunda korunabilse ikinci bir Safranbolu olabilirmiş. Yüz- yıl öncesine tarihlenebilecek bir evin yanında yeni yapılan beş katlı bir apartmanı görmek mumkun. Herkes eski evini yıkıp apartman kondurmak istiyor. Ulusoy, " B M belediye olarak kentin Ankara gi- rişi yonunde geüşmesini istiyoruz. Ama kent diğer tarafa dogru ge- lişiyor. Çunku orası duz, tanm arazisi" dıyor. Kastamonu merkezde 17 futbol takımı çalışmalanru sürdürüyor. Aslında 18 imiş, ama SSK Spor kapanmış. Futbolun yanı sıra at- letızm, basketbol, gureş, masate- m'si, voleybol faaliyet gösterilen öteki spor branşian. Kastamonu- spor ise 3. Türkiye Ligi'nde sava- şımını sürdürüyor. Kastamonulu futbolcuların yüzde yetmişi Kas- tamonulu. Kastamonu bir hanlar kenti. Atabey Hanı, tsmailbey Hanı, Urgan Han, Yanıkhan, Gökçea- ğaç Hanı bunlardan bazılan. De- ve Hanı kapalı durumda. Kendir- ciler Hanı'nda kendir alım-satımı yapılıyor, Urgan Han'da urgan. Bugun Kastamonu'nun pazan. Kendirini alan gelmiş. Kendirci Mustafa adi kendirin 1500-1700 liradan gittiğini söyluyor. Kendi- rin iyisi ise 3500 lira dolayında. iyi kendırı su tesısatında kullamyor- lar. Kotusunu ise ınşaatlarda al- çıyla kanştınp doigu maddesı ola- rak. Daha kötüsünü ise Taşköp- rü'de kurulu SEKA'mn kâgıt fab- rikasında. SEKA kâğıt fabrikası kendiri sigara kâğıdı yapımında kullanıyormuş. Ama şımdi kendir alnuyor. Onun yerine Pakıstan'- dan aldığı jutu kullanıyor. Adil Ata Ulusoy, "Keııdir dc tamamen bitti diyebilirim" biçi- minde konuşuyor. Kendir Kastamonu'nun baş ürtlnlerinden biri, sarmısağın ya- nı sıra. Ekilen degil, dikilen sa- rmısak ta da birçok sorunu var Kastamonu'nun. Kendir ve sarmı- sak aslında Kastamonu tanmının iki ana ttrünü. Bunlar da başlı ba- şına iki ayn yazının konusu ola- bilir. Kısaca şu söylenebilir: Kas- tamonu'nun özellikle Germeç il- çesi Türkiye'nin sarmısak amba- rı. Ve sarmısak yiyecek dışında parfüm sanayiinde kullanıhyor. Arap ulkeleri en büyük ahcısı. İki ürün de el emeğine dayanan zah- metli bir iş. Ve sarmısakta da ta- ban fiyat uygulanmıyor. Tarım da halkın yasamından çekildikten sonra halk niye dur- sun Kastamonu'da? Ulusoy, "Üaiveniteniz yok" diyor, "Aslceri bMifimiz yok, »e- ker fabrikasından başka bir drr- let yaönmı yok. Halk göçe ahs- masın da ne yapsın?" Iplikçiler Çarşısı'nda yaşlı bir kadın. Dukkânın önüne yemeni- leri sıralamiş. Yaşmağı çenesinin hemen üzerinde. Yemenilere ba- kıyorum. Kadın, yaşmağını indi- rip konuşmaya başlıyor: "Sabah sabah ne yalan söyieyeyim oglam. Banlann hepsi tstanbal'dan geli- yor. Eskiden burada yapüııtfa, ama şimdi Istanbul'dan geliyor." "Peki teyze" dıyorum, "Kas- tamonn'ya bas birsey yok ma?" Tezgâhın altından bir sofra ör- tüsü cıkarıyor. Beyaz kumaş uze- rine siyah geyik baskılı. örtünün bir köşesinde "Ercan Güabatüı 1085 Tokat" yazısı. "BUB« al" diyor teyze. "Yıka- dıkça sryab reakleri pariar. Mem- ••• kahrsın." Sekiz bin lira veriyorura. Tey- ze bir gazete kâgıdına sararken ör- tüytl soyleniyor: "B«gıin siftahım senden." Kastamonu Kurtuluş Savası'n- da bir dokuma merkezı ımış. Bu- gün o dokumalardan bir iz kalma- mış gibi. Kendine kapalı bır eko- nomi icinde el sanatlan buyük yer tutuyor. Bu el sanatlan içinde de çarsaf bağı, oya, baskı işleri, oy- macılık, tesbihçilik, soğüt işleri, bağlama yapımı büyük boyutta. Gün gectikçe bakırcüık gibi bu sa- natlar da yok olmaya hükumlu kılmışlar kendilerini. Kastamonu'da hangi taşı kal- dırsanız altından bir geleneğin izi çıkıyor. Alışveriî geleneksel bi- çimde yapılıyor. Köylu ektiği beş kilo pırasayı getirip pazarda satı- yor. Haftaya bir beş kilo daha ge- tiriyor. El sanatlan öyle, içine ka- palı. Onlar da geleneğin izlerini sürmeye çaiışıyorlar. Konutlarda yeni apartmanlan saymazsak bir geleneğin içinde. Bütün Türkiye'de yaşanan apart- man bozgunu Kastamonu'nun da gündeminde. Orneğin bır pastırması var, Kayseri'ninkinden ünlü. Çemen- siz, ağızda dağılan bir pastırma. Kayseriü gelip almak istiyor. Ama aralık, ocak aylanndan sonra pas- tırma bulmak mümkün değil. Çünkü pastırma da evlerde yapı- lıyor. En ünlü yemeği Kastamo- nu'nun pastırmaJı ekmek. Ama pastırmayı çarşıdan değil evden getirip öyle yaptıracaksın ekrae- ği. Burada da geleneksel ekono- minin kapalı kurallan geçerli. Bu gelenek zinciri içinde önemli bir halka da Kastamonu'da yerel basın. Yerel basının sorunlannı 16 yıldan beri yayımlanan "Kasta- monu" gazetesinin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cemil Özel anlatı- yor. Kastamonu'da üç yerel gazete var: Kastamonu, Nasrullah ve Açıksöz. Üçü de entertipte dizilip tipoda basılıyor. Tirajlan 500-700 arasmda. Cemil özel'e göre en büyük sı- kmtüan çalışacak ekip bulama- malan. özel, dokuz yıldır bu işin başında. Bu dokuz yıl içinde hiç izin yapmamış. Gazeteyi bırakıp Kastamonu dışına çıkması bile ya- sak neredeyse... Kastamonu sağlık sorunlannı çözümlemiş gibi. tlde bolge mü- düriüklerinın bulunmasının bun- da etkisi olsa gerek. Devlet ve SSK hastaneleri görev yapıyorlar. Kastamonululann bır gözlemi ramazan ayında goreceli bir gocün yaşanması. Gece hayatı olmayın- ca, kent kendi içine kapanınca ra- mazanda yemek yemek, sokakta sigara ıçmek bir sorun oluyor. Bu yüzden esnaf, "Ben İstanbul'a bir uzanayım da şu alışveriş işine bir bakayım" diye kendi terk ediyor. Kent neredeyse boşalıyor diyorlar. Bu da göçün başka bir yönü Kas- tamonu'da. Ramazam beklemenin bir anla- mı yok. Ilgaz kar altında. tki gündür durmadan kar yağıyor. Biraz zor geçit verir. Yolumuz Dranaz uzennden Si- nop'a... Yarın: Sinop
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear