Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
75 MART 1990 HABERLER CUMHURİYET/H
Mart ve militarizm"
• tstanbui Haber Servisi — SHP İstanbul tl
Merkezi'nin düzenlediği "Demokrasi Söyleşileri"nin
dördüncüsünde gazetemiz yazarı Ilhan Selçuk konuştu.
"12 Mart Darbesi ve Militarizm" konulu söyleşide,
militarizmin Türkiye'de süreklilik gösterdiğine ve
temelinin de ekonomik olduğuna değinen Selçuk,
"Gerçek militarizm asker-sivil kaynaşmasında sermayenin
etrafında ekonominin örgütlenmesidir" dedi. Çok sayıda
dinleyicinin katıldığı söyleşiyi SHP İstanbul ll Başkanı
Ercan Karakaş yönetti. Söyleşinin soru-yanıt bölümünde
bir soruyu yanıtlayan Selçuk, "Ben belki iyi yazı yazıyor
olabilirim, ancak bu iyi politikacı olabilirim anlamına
gelmez. Bunun için politikaya atılmam konusunda daha
önce gelen teklifleri kabul etmedim" diye konuştu.
(Fotoğraf: Behzat Şahin)
Ilıcak: ÖzaTa hakaret etmedim
• tstanbui Haber Servisi — Tercüman Gazetesi
yazarlanndan Nazlı Ihcak'ın, "Kırk Yıllık Kani Olur mu
Yani" başlıklı yazısında Cumhurbaşkanı Tiırgut özal ve
TBMM'ye hakaret etmekten yargılanmasma başlandı.
özal'ın, şikâyeti üzerine açılan davada Ihcak'ın 1 yıl ile 9
yıl arasında hapsi isteniyor. Bakırköy 2. Ağır Ceza
Mahkemesi'ndeki önceki günkü duruşmada hazır
bulunan Nazu Ilıcak suçlamaları kabul etmedi. Tercüman
Gazetesi'nin 5 Kasım 1989 günlü sayısında yayımlanan
yazıda ileri sürüldüğü gibi Ozal'a ve TMM'ye hakaret
edilmediğini savunan Ilıcak, yazısının eleştiri içerikli
olduğunu söyledi.
Sincar'dan intihar girişimi
• isUnbul Haber Servisi — Bir süre önce kapanan
Gazete Gazetesi muhabiri Satni Başaran'ı öldürmek ve
fbto muhabiri Ahmet Altınkaya'yı yaralamaktan idam
istemiyle yargılanan Cemal Sincar, Bayrampaşa
Cezaevi'nde önceki gece intihar girişiminde bulundu.
Boğazını keserek intihar etmeye kalkışan Sincar
kaldınldığı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde
tedavisi yapıldıktan sonra tekrar cezaevine götürüldü.
Cezaevi yetkilileri Cemal Sincar'ın önceki gece başka bir
suçtan tutuklu bulunan yeğeniyle birlikte kaldığı riücrede
intihar girişiminde bulunduğunu söylediler. Sincar'ın bir
cam parçası ya da tırnak makasıylâ boğazını kesmek
istediğini belirten yetkililer, intihar nedeni konusunda
bilgi vermekten kaçındılar.
KlSA KISA
• Hakkiri'nin Şemdinli ılçesinde terOristlerce bir süre önce kaçınlan 7
kışiden 4'ünıln cesedi dun sabah Bağlıca mezrası yakmlannda bulundu.
• G«ri (jniversıtesi Eğitim Fakültesı'nde yaklaşık 500 kişi türban
yasağını protesto için rektörlük kapısına siyah çelcnk bıraktı.
• Sosyolog Dr. lsmail Beşikci ve 2000*e Doğru Dergisi Sorumlu Yazı
lşleri Müdurü Tunca Arslan'dan sonra dün de Emek Dergisi Yazı lşleri
Müduru Abuzer Kılıç Isıanbul OGM'ce tutuklandı. Dergının toplatılan
15. sayısında komünizm propagandası yapmakla suçlanan Kılıç cezaevine
gSnderiidi.
• özgurluk Dunyası Dergisi Yazı lşleri Müdünı Ünal Aydemir
komunizm propagandası yaptığı savıyla 6 yıl 3 ay ağır hapis cezasına
çarptmldı. Hapis cezası daha sonra 11 tnilyon 400 bin lira para cezasına
donuşturiıldu.
• Şisü Belediye Başkanı Fatma Girik, Batı Almanya'da yaşayan Sosyal
Demokrat Turk vatandaşlan çatısı altında toplayan Halkçı Devnmci
Federasyon'un (HDF) kadın haklan löplaniısına katılmak üzere yann
Almanya'ya gidiyor.
• EnnenisUn'a yaptığı ziyaret sırasında merdivenden duserek olen
Ermeni Patriği Snork Kalutsyan'ın cenazesi dün Sovyet Havayollan'na ait
bir uçakla Istanbul'a gelirildi, bugünden itibaren üç gün Kumkapı
Meryemana Katedrali'nde katafalka konulacak. Cenazesi ise pazar günü
Şişli Ermeni Kabnstanı'nda toprağa verilecek.
DÜZELTME
• 14 mart tarihlı gazetemizdeki "Emeç'in öidürülmesine
kitaplı protesto" haberinde "HH" yayınları yanlışlıkla "Nil"
olarak geçmiştır. Düzeltiriz.
Istihbarat örgütleri silahlı 10 militanın istanbuVa gelmek üzere olduğu uyarısında bulundu
Polisterörist izindeSiyasi şube ve MÎT yetkililerine göre, TKP-
B'den iki ay önce ayrılan DKP, kendisine bağlı
SHB timlerini TKP-B'nin başarısız kaldığı
suikastlara yönlendiriyor.
tstanbui Haber Servisi — İstan-
bul Siyasi Polisi ve Emniyet Ge-
nel Mudurlüğü'nün Mılli tstihba-
rat Teşkilatı (MİT) ile işbirliği
içinde gerçekleştirdiği operasyon-
lar hiçbir sonuç vermeden süru-
yor. tzi sûrülen ve halen Türkiye'-
de oldukları iddia edilen Silahlı
Halkın Birlikleri'nin (SHB) 25 ki-
şilik 8 vurucu timinin son günler-
de artan operasyonlan göz önü-
ne alarak yeniden yurtdışına çık-
tıklan öne sürülürken dün gece
saat 23.00 sıralarında alınan bir
ihban değerlendiren istihbarat bi-
rimlerinden E-5 karayolu üzerin-
den silahlı 10 kişinin iki ayn ara-
bayla lstanbul'a doğru geldikleri
bilgisi verildi. Yol üzerindeki em-
niyet müdürlükleri uyanldı, kent
girişlerinde önlemler alındı. İstan-
bul polisine Urfa ve Mardin pla-
kalı iki otomobille hareket halin-
de olduklarının ihbar alındığımn
bildirilmesi üzerine güvenlik kuv-
vetleri alarma geçirildi. Yetkiliier
polisten dikkatli olmalannı ister-
ken, Boğaz köprülerinde önlem-
lerin arttırılması için talimat ve-
rildi. tstanbui polis yetkilileri ih-
ban doğrulayarak aranan DKP-
SHB militanları ile bağlantıları
olabüecegi olasılığının da değer-
lendirildiğini belirttiler. "Sınar",
"Can", "Deniz", "Mustafa"
kod adlı timin de Ankara'ya gel-
miş olabilecekleri bildirildi. Siyasi
Şube yetkilileri ise basında "SHB
operasyonu" ile ilgili olarak yer
alan asılsız haberlerden rahatsız
olduklannı, söz konusu operas-
yonda PKK'hlann da yakalandı-
ğına dair bilgiler içeren haberle-
rin gerçekleri yansıtmadığını söy-
lediler. Siyasi Polisi yetkilile-
ri yapılan operasyonlarda yakala-
nan kişilerin aranan SHB milifan-
lan olmadığını bildirdiler. Yetki-
liler bu operasyonlarda Kördistan
tşçi Partisi'ne (PKK) üye kişilerin
"SHB ile isbirligi içinde oldukla-
n"nın öne sürülerek yakalanma-
dığını, bazı gazetelerde bu yönde
çıkan haberlerin gerçek dışı oldu-
ğunu söylediler. Siyasi Şube yet-
kilileri şu anda gözaltında bulu-
nan kişilerin, özellikle Türkiye
Komünist Partisi / Birlik
(TKP/B) gençlik örgütlenmesi
olarak bilinen "Genç
Sosyalistler" taraftarı kişilerden
oluştuğunu söylediler. Yine Siyasi
Şube ve MtT kaynaklarından el-
de edilen bilgilere göre halen
Türkiye'de bulunduğu sanılan ve
8 timden oluşan 25 SHB milita-
nının yurtdışına çıtfığı ya da "çı-
luş hazıriığı" içinde oldukları id-
dia edildi. Sıııır kapıları ile hava-
alanlan uyanldı. Siyasi Şube ve
MtT kaynakları, kamuoyunda
SHB ve Devrimci Komünist Par-
tisi (DKP) ayrımının da ortaya
konamadığını belirttiler.
DKP'nın bundaıı iki ay önce
Yunanistan'ın Atina kentinde ya-
pılan TKP-B 3. kongresinde ay-
rılma kararı alraasına da değinen
MtT ve Siyasi Şube yetkilileri,
"DKP'nin tiim SHB liralerini
kendine bağlıymış izlenimi vere-
rek gttçlii bir çıiuş yapmayı arzu-
ladığını" one sürdüler.
Siyasi Şube ve MtT yetkilileri-
nin, TKP-B'den aynlan DKP'nin
özellikle TKP-B'nin başansız kal-
dığı bazı eylem ve suikastlan ger-
çekleştirmek için hazırlık yaptığı
yolunda istihbarat edindikleri öğ-
renildi. Buna göre ANAP Kayse-
ri Milletvekili ve Ankara Sıkıyö-
netim eski komutanı Recep Er-
gun'a yeni bir suikast girişiminin
netleştiğinin de ögrenildiği bildi-
rildi. DKP'nin bu yöndeki giri-
şimlerinin gerçekleştirilmesi için
özellikle suikast amaçlı olarak 6
ay boyunca eğitim gören, "Si-
naıı", "DenU", "Mustafa ' ve
"Can" kod adlı militanlanm An-
kara'ya göndermiş olabileceği de
ortaya konan savlar arasında.
Çetin Emeç cinayetini soruşturuyordu
Siyasi Şube Müdürü görevden alındı
İstanbul Haber Servisi — Hürriyet Gazetesi ya-
zar ve yöneticilerinden Çetin Emeç ile şoförii Ali
Sinan Ercan'ın katledilmesiyle ilgiii soruşturma
İçişleri Bakanlığı'mn müdahalesiyle oluşturulan
"üç özel ekip"e verildi. Bu soruşturmayı daha ön-
ceden yuruten Siyasi Şube Müdürü Osman Çapah
görevinden alınarak Anadolu Bölgesi Müdür Yar-
dımcılığı'na atandı. tstanbui emniyetınin üst dü-
zey yönetiminde de önemli değişiklikler yapıldı.
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, cinayeti sorus-
turacak üç özel ekibin, "olayın aydınJatılması gay-
reti içinde olacaklanm" söylerken, tstanbui Em-
niyet Müdürlüğü yetkilileri değişiküklerle ilgili ola-
rak, atamalarla boşalan yerlere ve mudürlüklere
yeni atamalar yapıldığını ve "bazı müdiirlerin de
yerlerinin değişürildiğini" bildirdiler.
7 Mart 1990 günü Suadiye'deki evinin onünde
pusu kuran katillerce öldürülen Çetin Emeç ile şo-
förü Ali Sinan Ercan'ın soruşturmasında, olayın
uzerinden 8 gün geçmesine karşın önemli bir aşa-
ma kaydedilmedi. Ankara'ya gönderilen mermi çe-
kirdek ve kovanları, görgu tanıklarının ifadeleri
ile saldırganlardan birisinin eşkali elde olmasına
karşın her yerde arandığı belirtilen 4 kişinin iâne
rastlanamadı. Bu arada İçişleri Bakanı Abdülka-
dir Aksu, Emeç cinayetinin hemen ardından ve
Ataköy'deki çatışmada ölen komiser yardımcısı
Mustafa Düzgiin'ün cenaze töreninden sonra İs-
tanbul Emniyet Müdürlüğü'nün GayrettepeMeki
binasında yetkililerle iki ayrı toplantı yaptı. Bu
toplantılardan sonra Aksu, basın mensuplanna,
"Emeç olayıyla ilgili degerlendirme >uptık" de-
mıştı.
İçişleri Bakanı'nın açıklamasından sonra Em-
niyet Müdürlüğü'ndeki değişiklikle ilgili haberler
duyuldu. Dün arayanlar önemli birimlerdeki üst
düzey müdürlerin hemen hiç birisini yerlerinde bu-
lamadılar. Akşam saatlerinde Emniyet Müdürlü-
ğü'nün atamalar ve değişikliklerle ilgili olarak ts-
tanbui Emniyet Müdürü Hamdi Ardaiı, "Perso-
nel Şube Müdürlüğü'nun bilgisi var" dedi. Top-
lam 16 şube müdur ve yardımcısının yerlerinin de-
ğıştinldiği atamalarda Siyasi Şube Müdürü Osman
Çapalı Anadolu (C) Bölgesi Mudür Yardımcılığı-
na atandı. Ali Trak, Beyoğlu (B) Bölgesi Mudür
Yardımcıhğı'na, Emniyet Amiri Halis Bögurcii ve-
kâleten Basın ve Halkla llişkilere, Narkotik Şube
Müdür Yardımcısı Recep An Pasapot Şube Mü-
dür Yardımcdığı'na getirildiler. Yeri değiştirilen di-
ğer müdürler ve yeni yerleri şöyle:
"Ömer Cengiz Basın Protokol ve Halkla
tlişkiler'den-Guvenlik'e, Vedal Kaymış Güvenlik-
ten Ulastırma'ya, Ergun Işık Ruhsat tşlemleri'nde-
nAsayiş'e, Basri Çiftçi Asayiş'tenRuhsat tşlemle-
ri'ne, Mestan Şener Narkotik'ten Bütçe'ye, Kemal
Tosun Personel'denPasaport'a, Nurullah Biilbnl
Bütçe'den Personel'e."
Müdür yapılarak yerleri değiştirilen müdür yar-
dımcıları şöyle:
"Ahmet Köse Siyasi'denSiyasi'ye, MeBb Kiter Si-
yasi'denSilah Mühimmat Kaçakçılık'a, Kemal Şa-
hin Silah Muhimmat'tan Personel Denetleme'ye,
Bayram Akbal Trafık'ten Narkotik'e, Kadir Kuş
Küçükleri Koruma'dan tkmal'e."
COMEYT ARCAYPREK »aııyor
Yeni Kargaşa Belirtilen...
Süleyman Demirel dün tstanbui Barosu'nu ve Körier Federasyonu'nu ziyaret ettikten sonra M.Ü. Rektöriüğii'nde "1980-90" yıllannda fürk
dış politikasını belirleyen etkenler"i anlattı. DYP lideri bogün Türkiye'nin etrafında doslluk degil, karmakansıklık çemberi oldugnnu söy-
ledi. (Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu)
Demirel, Suriye, İran velnak'ta Türkiye'ye çete salan kamplar olduğunu söyledi
'Etrafrmız gül bahçesi değil'
tç Politika Servisi — DYP Genel Başkanı
Süleyman Demirel, dün tstanbui Barosu'nu ve
Körier Federasyonu'nu ziyaret ettikten sonra
Marmara Üniversitesi Rektörlüğü'nde
"1980-90 yıllannda Türk dış politikasını be-
lirleyen etkenler"i anlattı. Bugün Türkiye'nin
etrafında dostluk değil karmakansıklık çem-
beri olduğunu söyleyen «Demirel, Suriye ve
Irak'ın terör, tran'ın da Humeyni rejimi ihraç
etmesine kayıtsız kalınamayacağını vurgula-
dı. Suriye, tran ve Irak'ta Türkiye içine çete
salan kamplar olduğuna dikkat çeken Demi-
rel, "Etrafımız gül bahçesi degil" dedi.
Süleyman Demirel, dün önce tstanbui Ba-
rosu'nu ziyaret ederek Baro Başkanı Turgut
Kazan'la bir süre görüştü. Demirel, hukukun
üstünlüğüne duyduklan saygı nedeniyle tstan-
bui Barosu'nu ziyaret ettiğini belirterek, tstan-
bui Barosu'nun yaşadığı sıkmtılann Türkiye'de
hukukun maruz kaldığı sıkıntılar anlamına
geldiğini, sorunlann konuşarak çözülmesin-
den yana olduklannı ve hangi önlemler alı-
nırsa alınsın hukukun üstünlüğünün zedelen-
memesi gerektiğini söyledi. Kazan da tstan-
bui Barosu'nun yürütme organlarıyla düştü-
ğü bir çelişki sonucu görevden alınmayla karşı
karşıya kaldığını hatırlatarak Demirel'den ba-
roların üyelik, disiplin ve yönetim konulann-
da bağımsızlaştırılması konusunda destek is-
tedi.
Süleyman Demirel, öğleyin Şişli Camisi'nde
Tercüman gazetesi yazarlanndan Rauf Ta-
mer'in kayınvalidesinin cenazesine katıldıktan
sonra Körier Federasyonu'nu ziyaret etti. De-
mirel, Acıbadem'deki Körier Federasyonu bi-
nası önünde, "Başbakan Demirel" sloganla-
rıyla karşılandı.
Öğleden sonra ise Marmara Cniversitesi
Rektörlük binasında Uluslararası tlişkiler Ku-
lübü'nün düzenlediği, "Bir Dönemin Anato-
misi, 1980-90 Yıllannda Türk Dış Politikası-
nı Belirleyen Etkenler" konulu bir konuşma
yaptı. Dış politikayı birkaç hamle sonrasmın
hesaplanacağı bir satranç oyununa benzeten
Demirel, dış politikayı belirleyen etkenlerin ba-
şmda dünya konjonktürünün geldiğini söyle-
di. Dış politikada, ülkelerarası ilişkilerde be-
lirleyici olanın karşüıklı menfaatler olduğu gö-
rüşünü yineleyen Demirel, Türkiye'nin bağım-
sızlık ve güvenlik gibi menfaatlerini iyi koru-
mak zohında olduğunu vurguladı. Türkiye
1
nin komşulanyla olan ilişkilerinden söz eder-
ken, "Etrafımız Jül bahçesi değil" tanımını
kullanan Demirel konuşmasını şöyle sürdür-
dtt:
"Suriye, tran ve Irak'ta Türkiye içine çete
salan kamplar var. Suriye ve Irak'tan terör,
tran'dan Humeyni rejimi ihracına kayıtsız ka-
lamayız. Son günlerde gündeme gelen bir su
meselesi var. Bana göre su sorunu yoktur. Su
haklan, suyun başında kim varsa onundur.
Dünya tatbikan da bu. Efendim suyu tutanz.
Böyle şey olmaz. Suyn tutacaksın da nereye
koyacaksın? Böyle şey yoktur. Bugün etrafı-
mız dostluk değil karmakansıklık çemberiy-
le çevrili. Türkiye'nin sonınlarını çözebilme-
si için gerçek halk iradesine dayalı bir rejim
meydana getirmek gerekir."
Demirel, konuşmasının ardından Hürriyet
gazetesine giderek Çetin Emeç'in öldürülme-
sinden duyduğu üzüntüyu dile getirdi ve Hür-
riyet gazetesi yöneticilerine, çalışanlanna baş-
sağlığı diledi. Demirel, akşam da Ramada Ote-
li'ndeki "Zincirbozan Mektuplan" kitabının
tanıtım toplantısına katıldı.
ANKARA — iktidar ve deviet
yoneümi kaç parça, artık içinden
çıkılması zor bir sorun. Akbulut
hükümeti kurulurken "iki kafa-
dan tek ses" çıkacağını sanıyor-
duk. Zaman geçti, şimdilerde
"her kafadan bir ses" çıkmaya
başladı.
Terör zirvesi iktidar içinde çe-
lişkilerin yeniden su üstüne çık-
masına yol açtı. TÛ, iki açıdan
bozuldu. Gazeteciler, ne nükü-
mete gitmiş ne de Çankaya'ya
başvurmuşlardı. Köşk'ü tanıma-
yan bu davranışın oiumsuz izle-
rini silmeye çalışırken, birden zir-
ve patladı.
TÖ, Akbulut'un Meclis Başka-
nı çevresinde öteki liderlerle bir
araya gelmesıni "apolitik" görü-
yordu. )abancı Sermaye Koor-
dinasyon Derneği Yönetim Ku-
rulu'nu kabulde "son günlerde
meydana gelen olayların basın
tarafından abartıldığını" soylü-
yordu. Tam bu sırada hükümet,
zirveye girerek "aciz beyanın-
da" bulunuyordu.
Kulise yansıyan haberlere gö-
re TÖ, Başbakan'ın zirveyi he-
men kabul etmesini en azından
"kınamıştı". 1992'ye kadar sü-
receğine inanan bir iktidar ve hü-
kümet, muhalefetin desteğini
arar mıydı? Elinde yeterince ço-
ğunluk vardı. Meclis'ten dilediği
yasayı geçirirdı. Muhalefet des-
teği, ANAP çoğunluğu karşısın-
da ne yazardı!
TÖ'den gelen "telkınlerden"
sonra Akbutut, yaptığı açıklama-
laria zirvenin yazgısını hemen çi-
ziverdi. Çünkü TÖ, bir iktidarın
Çeşitli desenlerde, sımsıcak
AHŞAP MEKÂNLAR
Çamsan A.Ş.'nın yeni ürünleri
Lambri, Süpürgelik. Pervaz.
Perde Bantı.
Neme, ısıya ve darbelere
dayanıklı çeşitli ahşap
desenlerde ya da renklerde.
MDF, Dekoratıf Yapı Profılleri
yemek. yatak. çocuk odaları.
kafeterya. pub. restoran otel
ve ışyerlerınde ahşabın
o doyulmaz. sımsıcak
güzellığinı yaşatır.
Su işi bulanık
ÇAMSAN
Ağaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.
GENEL MUDURLÜK
Kırkpınar Sokak No. 13/1
06690 Çankaya-Ankara
Tel. (4) 139 66 25 (4 hat)
Fax: (4) 138 66 62
Telex. 46100 casa tr
FABRİKA:
Uzunısa Kökenlı KöyüOrdu
Tel (371| 14370-71
Fax (3705) 1002
(Baftarnfı 1. Sayfada)
Bunun yerirte kendüeri için gerekli
su miktan konusunda "tek tarafh
beyan" yöntemi Uzerinde ısrar et-
ti kleri kaydedildi.
Dışişleri BakanlığYndan edini-
len bilgiye göre ortak suların pay-
laşımı hakkmdaki bu temel görüş
aynbğı 7-12 mart tarihlerinde An-
kara'da yapılan Türkiye, Suriye
ve Irak Ortak Teknik Komitesi'-
nin 15. toplantısmda ortaya çıktı.
Yapılan görüşmelerde Türk ta-
rafı, Dicle-Fırat havzası sulannın
bir bütün olarak ele alınması ge-
rektiğini belirtti. Bu şekilde pay-
laşım konusunda "alukı, hakca
ve optimum" bir çözüme ulaşma-
nın mümkün olacağım vurguladı.
Törk heyeti bu çerçevede üç
aşamalı bir plan sundu. Söz ko-
nusu plana göre Dicle-Fırat hav-
zasında üç ülke sınırlan içinde su
ve toprak kaynaklannın tespitine
yönelik ortak bir çalışma yüriitü-
lecek, bundan elde edilen verile-
re dayamlarak yapüacak mühen-
dislik çakşmalan ile su kayıplanru
en aza indirecek sulama sistemle-
rine ilişkin öneriler getirilecekti.
Aynı zamanda mevcut projelerin
modemizasyonu ve ıslahı için ola-
naklar araştınlacaktı.
Ancak Türkiye'nin çözüm öne-
risi, Irak ve Suriye'nin böyle bir
bilimsel çalışmaya itiraz etmeleri
sonucu kabul görmedi. Bu iki ül-
kenin ihtiyacı olan su miktarırun
"tek taraflı beyan" yönetimi ile
tespit edilmesi uzerinde ısrarlı ol-
duklan kaydediliyor.
Dışişleri Bakanlığı yetkilileri,
Irak ve Suriye'nin benimsedikle-
ri yöntemin "kaba matematiksel
bir temele" dayandığını belirte-
rek, şunları bildirdiler:
"Her iki ülke 'Kendi ihtiyaçla-
nmıa belirleyelim ve sujrü istedi-
ğimiz gibi kullanalım' diyor. An-
cak ihtiyaca ilişkin rakamlar or-
taya çıkınca, gerekli toplam su
miktannın mevcudun üç katı ol-
duğu göriılüyor. Türkiye, bu şe-
kilde bir yere gidilemeyeceğini be-
lirtirken, "Akılcı, hakça ve opti-
mum kuUanımı için boJgede yeter-
li su var. Ancak ısrafa yer yok"
tezini savunuyor. Buna göre üç
ülkedeki sulama teknolojileri ve
yöntemleri arasındaki farklılıkla-
nn su savurganlığına ve aşın ta-
leplerle gerçekçi olmayan yakın-
malara yol açtığma işaret ediliyor.
Bu nedenle Fırat-Dicle havzası su-
lannın optimum kullanılması için
ortaya atılan planın uygulanma-
sının üç ülkeye yarar sağlayacağı
vurgulamyor. Ancak bu plan ka-
bul görmüyor.
Dışişleri
Suriye'ye
ihtiyatlı'
tutum
ANKARA (Cumburiyet Büro-
su) — Son günlerde artan terör.
olaylan karşısında Suriye"ye yöne-
lik suçlamalar artarken, Dışişleri
Bakanlığı'mn bu konuda
"ibtiyatlı" bir tutum takmması
dikkat çekiyor.
Bakanlık çevreleri, devletin il-
gili birimlerinden bu suçlamalan
doğrulayacak somut kanıtların
kendilerine ulaşmadığıru kaydede-
rek, bu durumda Şam yönetimi
nezdinde diplomatik girişimlerde
bulunulamayacağını bildirdiler.
Söz konusu somut kanıtlann
veritaesi halinde gerekli her tür-
lü girişimin yapılacağmı kaydeden
bu çevreler, "Ancak v^rsayımlar
uzerinden hareket ederek sonuç-
lara vanlmasının arzulanmayan
dnnımlara yol açacağını" ifade
ettiler.
Aynı çevreler, Suriye ile ilişki-
lerin hassasiyetine işaret ederek,
gayri resmi bilgilere dayamlarak
yapılan suçlamaların, mevcut so-
runlann çözümlenmesi için kurul-
maya çalışılan diyalog sürecine ge-
reksiz yere darbe indireceğini de
ifadc ettiler.
Ote yandan Arap diplomatik
kaynakları, terör olaylan karşısın-
da parmakların "otomatik
olarak" Suriye'yi işaret etmesinin
altında başka nedenlerin aranması
gerektiğini iddia ettiler.
3 PARTİDEN
Teröre
karşı yeni
işbirliği
ANKARA (CtuBBnriyet Ba-
?©«•) — TBMM"de grubu bu-
tunan parliler arasında liderler
zirvesinden sonra teTöre karşı
yeni bir işbirliği ortamı doğdu.
SHP Genel Başkanı Erdal W
nü'nün, yasa önerisiyle günde-
me getirilen Ankara'da de-
mokrasi şehitleri anm kurul-
ması konusunda, 3 parti ortak
önerı hazırlayacak. tnönü'nUn
ötıerisi bu amaçla TBMM tçiş-
leri Komisyonu'nun günde-
minden çıkarıldı.
SHP lideri tnönü'nün An-
kara'da anakent belediyesi ta-
rafından parası bütçeden kar-
şılanmak üzere demokrasi şe-
hitleri anıtı yapılması önerisi-
ne İçişleri Komisyonu'nda,
ANAPTılar önce karşı çıktşlar.
Ancak SHP milletvekülerinin
açıklamaları sonunda tnönfi-
nün önerisinin reddedılmesi
yerine yeni bir formülle uzlaş-
ma sağlandı.
Komisyonun ANAPIı üye>
leri Hasan Çakır ve Nejat
Tunçsiper, Türkiye'de demok-
rasinın tum kurum ve kuralla-
nyla yerlesmediği ve milli ira-
denin tam anlamıyla hâkim kı-
hnmadığım gerekçe göstererek
terörü önlemeden böyle bir
anıun kurulmasma başlangıç-
ta karşı çıktılar. Çakır ve Tunç-
siper, bütün dünyada bu hare-
kete gülünecegini de öne sür-
düler. Ancak SHP'liler, olayın
parti çıkan ve siyasi amaç gü-
dülmeden demokrasi ve ma-
sum insantar açısından değer-
lendirilmesi gerektiğini dile ge-
tirince ANAPTüar görüslerini
değiştirdiler. Hükümetin kar-
şı çıkmasına karşın, Tunçsi-
per'in önerisiyle TBMM'de
grubu bulunan üç parti yetki-
lilerinin ortak bir yasa onerisi
hazırlaması görüşü be-
nimsendi.
muhalefet desteği almasını aklt-
na sığdıramryordu. Üstelik seçim
olasılığının birden partiler arası
çözüme sürükleneceğinden kay-
gılanıyordu.
Zirve bilinmeyen bir iki geliş-
menin üstündeki örtüyü kakltrdı.
Başbakan'ın MİT ile Emniyet
Genel Müdürlüğü arasında "is-
tihbarat rekabeti" olduğunu söy-
lemesi, "başka bir örgütten" söz
etmesi, deviet kademelerinde
çok başlı yönetimin sırıtmasına
yol açtı.
TÖ'nün yukarıya tırmanma-
dan önce, MİT'le ilgili kimi ide-
alleri vardı. Kamuoyuna "MİT-
in srvilleştınleceğini" fısıldıyordu.
MİTi sivilleştirmek yerine daha
çok kendine bağlamayı isliyor-
du. Başbakanlığı sırasında ünlü
MİT raporu tartışmaları sürerken
"MİT'e yeni bir çehre" verilme-
si gereğine değiniyor, ama "is-
tihbarat birimlerini ABD'deki bt-
çime oturtmanın" yararlarını du-
yuruyordu.
Kafasmdaki modele göre tç
güvenlik sorunlarına tıpkı FBI gi-
bi Türkiye'de de başka bir birim
bakmalıydı. Emniyet Genel Mü-
dürlüğü'nü yeniden düzenieye-
rek tç istihbarata çevirecekti. Ge-
nel müdürlük ABD'nin FBI'ı ola-
caktı. MİT ise, "dış istihbaratla"
uğraşacaktı.
Bu eğilimlere o sıralar, Eyren
-tabıi askerler- direndi. MİT'in
sürdürdüğü görevleri elinden al-
maya yanaşmadılar. TÖ, bekle-
di, artık yukardaydı. Başbakan-
lıkta da Akbulut vardı, dilediği gi-
bi yeni düzenlemeye geçebilirdi.
Atılan tohumlar yeşerdi. fakat
henüz filız halindeydi. Bu neden-
le Akbulut, yeni istihbarat birimi-
nin kapsamını. içeriğini tam an-
lamıyla söyleyemiyor, TÖ'den
gelen esıntiyle istihbarat işlerini
ikiye ayırma hazırlığında olduk-
lannı kapalı cümlelerie duyuru-
yor.
İstihbarat örgütlerini uzun ça-
lışmalardan geçmeden kurmak,
yeni çelişkilere yol açacak mı,
sorun bir soruyla başlıyor.
1960'larda MİT, Emniyet Genel
Müdürlüğü istihbaratını da buy-
ruğuna almaya çalışmıştı. Fakat
direnmeler oldu, MİT Yasası'na
bu bütünleşme girmedi. Şimdi,
ikiye bölünme tezgâhlanryor. Ül-
kenin iktidar boşluğuna yuvar-
landığı bilinirken, ayrıca terörün
azdığı sırada başımıza bir de is-
tihbarat boşluğunun çıkabilece-
ği varsayılıyor.
Teröristler için gözattı süresi-
nin uzatılmasına gidilebileceğini
Akbulut'un söylemesı, bir başka
çalkantıya neden oluyor. Başba-
kan bu görüşe nereden kapıldı,
hangi etken.lerin dürtüsüyle
"gözaltında ayrım " formülünü
ağzına aldı, bilinmiyor. Güvenlik
güçlerinden gelen baskılarla
böyle bir tasarımdan söz etmiş
olabilır.
Adalet Komisyonu'nda, gözal-
tı süresinin azaltılmasına ilişkin
bir yasa tasarısı dururken, terö-
ristler için ayrı bir süre nasıl sağ-
lanacak, bu da bilinmiyor. Ada-
let Bakanı Sunguriu, en azından
"böyle bir aynmı doğru bul-
madığını" basına söylüyor. De-
diklerinde gerçek payı var. Terö-
risti nasıl ayıracaksın, kişinin te-
rörist olduğuna kim karar vere-
cek ve uzun süreli gözaltına alın-
ması sağlanacak? Hukuksal bir
kargaşa yaratmadan bir formül
nasıl bulunacak?
Kimi haksızlıklar ile kimi işken-
ce savlarını yeniden gündeme
getıreceğe benzeyen yeni tas&-
rım için Akbulut'un muhalefet
desteğıne gereksinımi yok. Ço-
ğunluk elinde. Gönderir tasanyı,
çıkarır.
Zirve toplantısında muhalefe-
tin verdiği açık bonoyu geri çe-
vırerek sadece moral destekle
yetıneceğini ifade etmemiş miy-
di?