23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
75 MART 1990 HABERLER CUMHURİYET/H Mart ve militarizm" • tstanbui Haber Servisi — SHP İstanbul tl Merkezi'nin düzenlediği "Demokrasi Söyleşileri"nin dördüncüsünde gazetemiz yazarı Ilhan Selçuk konuştu. "12 Mart Darbesi ve Militarizm" konulu söyleşide, militarizmin Türkiye'de süreklilik gösterdiğine ve temelinin de ekonomik olduğuna değinen Selçuk, "Gerçek militarizm asker-sivil kaynaşmasında sermayenin etrafında ekonominin örgütlenmesidir" dedi. Çok sayıda dinleyicinin katıldığı söyleşiyi SHP İstanbul ll Başkanı Ercan Karakaş yönetti. Söyleşinin soru-yanıt bölümünde bir soruyu yanıtlayan Selçuk, "Ben belki iyi yazı yazıyor olabilirim, ancak bu iyi politikacı olabilirim anlamına gelmez. Bunun için politikaya atılmam konusunda daha önce gelen teklifleri kabul etmedim" diye konuştu. (Fotoğraf: Behzat Şahin) Ilıcak: ÖzaTa hakaret etmedim • tstanbui Haber Servisi — Tercüman Gazetesi yazarlanndan Nazlı Ihcak'ın, "Kırk Yıllık Kani Olur mu Yani" başlıklı yazısında Cumhurbaşkanı Tiırgut özal ve TBMM'ye hakaret etmekten yargılanmasma başlandı. özal'ın, şikâyeti üzerine açılan davada Ihcak'ın 1 yıl ile 9 yıl arasında hapsi isteniyor. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki önceki günkü duruşmada hazır bulunan Nazu Ilıcak suçlamaları kabul etmedi. Tercüman Gazetesi'nin 5 Kasım 1989 günlü sayısında yayımlanan yazıda ileri sürüldüğü gibi Ozal'a ve TMM'ye hakaret edilmediğini savunan Ilıcak, yazısının eleştiri içerikli olduğunu söyledi. Sincar'dan intihar girişimi • isUnbul Haber Servisi — Bir süre önce kapanan Gazete Gazetesi muhabiri Satni Başaran'ı öldürmek ve fbto muhabiri Ahmet Altınkaya'yı yaralamaktan idam istemiyle yargılanan Cemal Sincar, Bayrampaşa Cezaevi'nde önceki gece intihar girişiminde bulundu. Boğazını keserek intihar etmeye kalkışan Sincar kaldınldığı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavisi yapıldıktan sonra tekrar cezaevine götürüldü. Cezaevi yetkilileri Cemal Sincar'ın önceki gece başka bir suçtan tutuklu bulunan yeğeniyle birlikte kaldığı riücrede intihar girişiminde bulunduğunu söylediler. Sincar'ın bir cam parçası ya da tırnak makasıylâ boğazını kesmek istediğini belirten yetkililer, intihar nedeni konusunda bilgi vermekten kaçındılar. KlSA KISA • Hakkiri'nin Şemdinli ılçesinde terOristlerce bir süre önce kaçınlan 7 kışiden 4'ünıln cesedi dun sabah Bağlıca mezrası yakmlannda bulundu. • G«ri (jniversıtesi Eğitim Fakültesı'nde yaklaşık 500 kişi türban yasağını protesto için rektörlük kapısına siyah çelcnk bıraktı. • Sosyolog Dr. lsmail Beşikci ve 2000*e Doğru Dergisi Sorumlu Yazı lşleri Müdurü Tunca Arslan'dan sonra dün de Emek Dergisi Yazı lşleri Müduru Abuzer Kılıç Isıanbul OGM'ce tutuklandı. Dergının toplatılan 15. sayısında komünizm propagandası yapmakla suçlanan Kılıç cezaevine gSnderiidi. • özgurluk Dunyası Dergisi Yazı lşleri Müdünı Ünal Aydemir komunizm propagandası yaptığı savıyla 6 yıl 3 ay ağır hapis cezasına çarptmldı. Hapis cezası daha sonra 11 tnilyon 400 bin lira para cezasına donuşturiıldu. • Şisü Belediye Başkanı Fatma Girik, Batı Almanya'da yaşayan Sosyal Demokrat Turk vatandaşlan çatısı altında toplayan Halkçı Devnmci Federasyon'un (HDF) kadın haklan löplaniısına katılmak üzere yann Almanya'ya gidiyor. • EnnenisUn'a yaptığı ziyaret sırasında merdivenden duserek olen Ermeni Patriği Snork Kalutsyan'ın cenazesi dün Sovyet Havayollan'na ait bir uçakla Istanbul'a gelirildi, bugünden itibaren üç gün Kumkapı Meryemana Katedrali'nde katafalka konulacak. Cenazesi ise pazar günü Şişli Ermeni Kabnstanı'nda toprağa verilecek. DÜZELTME • 14 mart tarihlı gazetemizdeki "Emeç'in öidürülmesine kitaplı protesto" haberinde "HH" yayınları yanlışlıkla "Nil" olarak geçmiştır. Düzeltiriz. Istihbarat örgütleri silahlı 10 militanın istanbuVa gelmek üzere olduğu uyarısında bulundu Polisterörist izindeSiyasi şube ve MÎT yetkililerine göre, TKP- B'den iki ay önce ayrılan DKP, kendisine bağlı SHB timlerini TKP-B'nin başarısız kaldığı suikastlara yönlendiriyor. tstanbui Haber Servisi — İstan- bul Siyasi Polisi ve Emniyet Ge- nel Mudurlüğü'nün Mılli tstihba- rat Teşkilatı (MİT) ile işbirliği içinde gerçekleştirdiği operasyon- lar hiçbir sonuç vermeden süru- yor. tzi sûrülen ve halen Türkiye'- de oldukları iddia edilen Silahlı Halkın Birlikleri'nin (SHB) 25 ki- şilik 8 vurucu timinin son günler- de artan operasyonlan göz önü- ne alarak yeniden yurtdışına çık- tıklan öne sürülürken dün gece saat 23.00 sıralarında alınan bir ihban değerlendiren istihbarat bi- rimlerinden E-5 karayolu üzerin- den silahlı 10 kişinin iki ayn ara- bayla lstanbul'a doğru geldikleri bilgisi verildi. Yol üzerindeki em- niyet müdürlükleri uyanldı, kent girişlerinde önlemler alındı. İstan- bul polisine Urfa ve Mardin pla- kalı iki otomobille hareket halin- de olduklarının ihbar alındığımn bildirilmesi üzerine güvenlik kuv- vetleri alarma geçirildi. Yetkiliier polisten dikkatli olmalannı ister- ken, Boğaz köprülerinde önlem- lerin arttırılması için talimat ve- rildi. tstanbui polis yetkilileri ih- ban doğrulayarak aranan DKP- SHB militanları ile bağlantıları olabüecegi olasılığının da değer- lendirildiğini belirttiler. "Sınar", "Can", "Deniz", "Mustafa" kod adlı timin de Ankara'ya gel- miş olabilecekleri bildirildi. Siyasi Şube yetkilileri ise basında "SHB operasyonu" ile ilgili olarak yer alan asılsız haberlerden rahatsız olduklannı, söz konusu operas- yonda PKK'hlann da yakalandı- ğına dair bilgiler içeren haberle- rin gerçekleri yansıtmadığını söy- lediler. Siyasi Polisi yetkilile- ri yapılan operasyonlarda yakala- nan kişilerin aranan SHB milifan- lan olmadığını bildirdiler. Yetki- liler bu operasyonlarda Kördistan tşçi Partisi'ne (PKK) üye kişilerin "SHB ile isbirligi içinde oldukla- n"nın öne sürülerek yakalanma- dığını, bazı gazetelerde bu yönde çıkan haberlerin gerçek dışı oldu- ğunu söylediler. Siyasi Şube yet- kilileri şu anda gözaltında bulu- nan kişilerin, özellikle Türkiye Komünist Partisi / Birlik (TKP/B) gençlik örgütlenmesi olarak bilinen "Genç Sosyalistler" taraftarı kişilerden oluştuğunu söylediler. Yine Siyasi Şube ve MtT kaynaklarından el- de edilen bilgilere göre halen Türkiye'de bulunduğu sanılan ve 8 timden oluşan 25 SHB milita- nının yurtdışına çıtfığı ya da "çı- luş hazıriığı" içinde oldukları id- dia edildi. Sıııır kapıları ile hava- alanlan uyanldı. Siyasi Şube ve MtT kaynakları, kamuoyunda SHB ve Devrimci Komünist Par- tisi (DKP) ayrımının da ortaya konamadığını belirttiler. DKP'nın bundaıı iki ay önce Yunanistan'ın Atina kentinde ya- pılan TKP-B 3. kongresinde ay- rılma kararı alraasına da değinen MtT ve Siyasi Şube yetkilileri, "DKP'nin tiim SHB liralerini kendine bağlıymış izlenimi vere- rek gttçlii bir çıiuş yapmayı arzu- ladığını" one sürdüler. Siyasi Şube ve MtT yetkilileri- nin, TKP-B'den aynlan DKP'nin özellikle TKP-B'nin başansız kal- dığı bazı eylem ve suikastlan ger- çekleştirmek için hazırlık yaptığı yolunda istihbarat edindikleri öğ- renildi. Buna göre ANAP Kayse- ri Milletvekili ve Ankara Sıkıyö- netim eski komutanı Recep Er- gun'a yeni bir suikast girişiminin netleştiğinin de ögrenildiği bildi- rildi. DKP'nin bu yöndeki giri- şimlerinin gerçekleştirilmesi için özellikle suikast amaçlı olarak 6 ay boyunca eğitim gören, "Si- naıı", "DenU", "Mustafa ' ve "Can" kod adlı militanlanm An- kara'ya göndermiş olabileceği de ortaya konan savlar arasında. Çetin Emeç cinayetini soruşturuyordu Siyasi Şube Müdürü görevden alındı İstanbul Haber Servisi — Hürriyet Gazetesi ya- zar ve yöneticilerinden Çetin Emeç ile şoförii Ali Sinan Ercan'ın katledilmesiyle ilgiii soruşturma İçişleri Bakanlığı'mn müdahalesiyle oluşturulan "üç özel ekip"e verildi. Bu soruşturmayı daha ön- ceden yuruten Siyasi Şube Müdürü Osman Çapah görevinden alınarak Anadolu Bölgesi Müdür Yar- dımcılığı'na atandı. tstanbui emniyetınin üst dü- zey yönetiminde de önemli değişiklikler yapıldı. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, cinayeti sorus- turacak üç özel ekibin, "olayın aydınJatılması gay- reti içinde olacaklanm" söylerken, tstanbui Em- niyet Müdürlüğü yetkilileri değişiküklerle ilgili ola- rak, atamalarla boşalan yerlere ve mudürlüklere yeni atamalar yapıldığını ve "bazı müdiirlerin de yerlerinin değişürildiğini" bildirdiler. 7 Mart 1990 günü Suadiye'deki evinin onünde pusu kuran katillerce öldürülen Çetin Emeç ile şo- förü Ali Sinan Ercan'ın soruşturmasında, olayın uzerinden 8 gün geçmesine karşın önemli bir aşa- ma kaydedilmedi. Ankara'ya gönderilen mermi çe- kirdek ve kovanları, görgu tanıklarının ifadeleri ile saldırganlardan birisinin eşkali elde olmasına karşın her yerde arandığı belirtilen 4 kişinin iâne rastlanamadı. Bu arada İçişleri Bakanı Abdülka- dir Aksu, Emeç cinayetinin hemen ardından ve Ataköy'deki çatışmada ölen komiser yardımcısı Mustafa Düzgiin'ün cenaze töreninden sonra İs- tanbul Emniyet Müdürlüğü'nün GayrettepeMeki binasında yetkililerle iki ayrı toplantı yaptı. Bu toplantılardan sonra Aksu, basın mensuplanna, "Emeç olayıyla ilgili degerlendirme >uptık" de- mıştı. İçişleri Bakanı'nın açıklamasından sonra Em- niyet Müdürlüğü'ndeki değişiklikle ilgili haberler duyuldu. Dün arayanlar önemli birimlerdeki üst düzey müdürlerin hemen hiç birisini yerlerinde bu- lamadılar. Akşam saatlerinde Emniyet Müdürlü- ğü'nün atamalar ve değişikliklerle ilgili olarak ts- tanbui Emniyet Müdürü Hamdi Ardaiı, "Perso- nel Şube Müdürlüğü'nun bilgisi var" dedi. Top- lam 16 şube müdur ve yardımcısının yerlerinin de- ğıştinldiği atamalarda Siyasi Şube Müdürü Osman Çapalı Anadolu (C) Bölgesi Mudür Yardımcılığı- na atandı. Ali Trak, Beyoğlu (B) Bölgesi Mudür Yardımcıhğı'na, Emniyet Amiri Halis Bögurcii ve- kâleten Basın ve Halkla llişkilere, Narkotik Şube Müdür Yardımcısı Recep An Pasapot Şube Mü- dür Yardımcdığı'na getirildiler. Yeri değiştirilen di- ğer müdürler ve yeni yerleri şöyle: "Ömer Cengiz Basın Protokol ve Halkla tlişkiler'den-Guvenlik'e, Vedal Kaymış Güvenlik- ten Ulastırma'ya, Ergun Işık Ruhsat tşlemleri'nde- nAsayiş'e, Basri Çiftçi Asayiş'tenRuhsat tşlemle- ri'ne, Mestan Şener Narkotik'ten Bütçe'ye, Kemal Tosun Personel'denPasaport'a, Nurullah Biilbnl Bütçe'den Personel'e." Müdür yapılarak yerleri değiştirilen müdür yar- dımcıları şöyle: "Ahmet Köse Siyasi'denSiyasi'ye, MeBb Kiter Si- yasi'denSilah Mühimmat Kaçakçılık'a, Kemal Şa- hin Silah Muhimmat'tan Personel Denetleme'ye, Bayram Akbal Trafık'ten Narkotik'e, Kadir Kuş Küçükleri Koruma'dan tkmal'e." COMEYT ARCAYPREK »aııyor Yeni Kargaşa Belirtilen... Süleyman Demirel dün tstanbui Barosu'nu ve Körier Federasyonu'nu ziyaret ettikten sonra M.Ü. Rektöriüğii'nde "1980-90" yıllannda fürk dış politikasını belirleyen etkenler"i anlattı. DYP lideri bogün Türkiye'nin etrafında doslluk degil, karmakansıklık çemberi oldugnnu söy- ledi. (Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu) Demirel, Suriye, İran velnak'ta Türkiye'ye çete salan kamplar olduğunu söyledi 'Etrafrmız gül bahçesi değil' tç Politika Servisi — DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, dün tstanbui Barosu'nu ve Körier Federasyonu'nu ziyaret ettikten sonra Marmara Üniversitesi Rektörlüğü'nde "1980-90 yıllannda Türk dış politikasını be- lirleyen etkenler"i anlattı. Bugün Türkiye'nin etrafında dostluk değil karmakansıklık çem- beri olduğunu söyleyen «Demirel, Suriye ve Irak'ın terör, tran'ın da Humeyni rejimi ihraç etmesine kayıtsız kalınamayacağını vurgula- dı. Suriye, tran ve Irak'ta Türkiye içine çete salan kamplar olduğuna dikkat çeken Demi- rel, "Etrafımız gül bahçesi degil" dedi. Süleyman Demirel, dün önce tstanbui Ba- rosu'nu ziyaret ederek Baro Başkanı Turgut Kazan'la bir süre görüştü. Demirel, hukukun üstünlüğüne duyduklan saygı nedeniyle tstan- bui Barosu'nu ziyaret ettiğini belirterek, tstan- bui Barosu'nun yaşadığı sıkmtılann Türkiye'de hukukun maruz kaldığı sıkıntılar anlamına geldiğini, sorunlann konuşarak çözülmesin- den yana olduklannı ve hangi önlemler alı- nırsa alınsın hukukun üstünlüğünün zedelen- memesi gerektiğini söyledi. Kazan da tstan- bui Barosu'nun yürütme organlarıyla düştü- ğü bir çelişki sonucu görevden alınmayla karşı karşıya kaldığını hatırlatarak Demirel'den ba- roların üyelik, disiplin ve yönetim konulann- da bağımsızlaştırılması konusunda destek is- tedi. Süleyman Demirel, öğleyin Şişli Camisi'nde Tercüman gazetesi yazarlanndan Rauf Ta- mer'in kayınvalidesinin cenazesine katıldıktan sonra Körier Federasyonu'nu ziyaret etti. De- mirel, Acıbadem'deki Körier Federasyonu bi- nası önünde, "Başbakan Demirel" sloganla- rıyla karşılandı. Öğleden sonra ise Marmara Cniversitesi Rektörlük binasında Uluslararası tlişkiler Ku- lübü'nün düzenlediği, "Bir Dönemin Anato- misi, 1980-90 Yıllannda Türk Dış Politikası- nı Belirleyen Etkenler" konulu bir konuşma yaptı. Dış politikayı birkaç hamle sonrasmın hesaplanacağı bir satranç oyununa benzeten Demirel, dış politikayı belirleyen etkenlerin ba- şmda dünya konjonktürünün geldiğini söyle- di. Dış politikada, ülkelerarası ilişkilerde be- lirleyici olanın karşüıklı menfaatler olduğu gö- rüşünü yineleyen Demirel, Türkiye'nin bağım- sızlık ve güvenlik gibi menfaatlerini iyi koru- mak zohında olduğunu vurguladı. Türkiye 1 nin komşulanyla olan ilişkilerinden söz eder- ken, "Etrafımız Jül bahçesi değil" tanımını kullanan Demirel konuşmasını şöyle sürdür- dtt: "Suriye, tran ve Irak'ta Türkiye içine çete salan kamplar var. Suriye ve Irak'tan terör, tran'dan Humeyni rejimi ihracına kayıtsız ka- lamayız. Son günlerde gündeme gelen bir su meselesi var. Bana göre su sorunu yoktur. Su haklan, suyun başında kim varsa onundur. Dünya tatbikan da bu. Efendim suyu tutanz. Böyle şey olmaz. Suyn tutacaksın da nereye koyacaksın? Böyle şey yoktur. Bugün etrafı- mız dostluk değil karmakansıklık çemberiy- le çevrili. Türkiye'nin sonınlarını çözebilme- si için gerçek halk iradesine dayalı bir rejim meydana getirmek gerekir." Demirel, konuşmasının ardından Hürriyet gazetesine giderek Çetin Emeç'in öldürülme- sinden duyduğu üzüntüyu dile getirdi ve Hür- riyet gazetesi yöneticilerine, çalışanlanna baş- sağlığı diledi. Demirel, akşam da Ramada Ote- li'ndeki "Zincirbozan Mektuplan" kitabının tanıtım toplantısına katıldı. ANKARA — iktidar ve deviet yoneümi kaç parça, artık içinden çıkılması zor bir sorun. Akbulut hükümeti kurulurken "iki kafa- dan tek ses" çıkacağını sanıyor- duk. Zaman geçti, şimdilerde "her kafadan bir ses" çıkmaya başladı. Terör zirvesi iktidar içinde çe- lişkilerin yeniden su üstüne çık- masına yol açtı. TÛ, iki açıdan bozuldu. Gazeteciler, ne nükü- mete gitmiş ne de Çankaya'ya başvurmuşlardı. Köşk'ü tanıma- yan bu davranışın oiumsuz izle- rini silmeye çalışırken, birden zir- ve patladı. TÖ, Akbulut'un Meclis Başka- nı çevresinde öteki liderlerle bir araya gelmesıni "apolitik" görü- yordu. )abancı Sermaye Koor- dinasyon Derneği Yönetim Ku- rulu'nu kabulde "son günlerde meydana gelen olayların basın tarafından abartıldığını" soylü- yordu. Tam bu sırada hükümet, zirveye girerek "aciz beyanın- da" bulunuyordu. Kulise yansıyan haberlere gö- re TÖ, Başbakan'ın zirveyi he- men kabul etmesini en azından "kınamıştı". 1992'ye kadar sü- receğine inanan bir iktidar ve hü- kümet, muhalefetin desteğini arar mıydı? Elinde yeterince ço- ğunluk vardı. Meclis'ten dilediği yasayı geçirirdı. Muhalefet des- teği, ANAP çoğunluğu karşısın- da ne yazardı! TÖ'den gelen "telkınlerden" sonra Akbutut, yaptığı açıklama- laria zirvenin yazgısını hemen çi- ziverdi. Çünkü TÖ, bir iktidarın Çeşitli desenlerde, sımsıcak AHŞAP MEKÂNLAR Çamsan A.Ş.'nın yeni ürünleri Lambri, Süpürgelik. Pervaz. Perde Bantı. Neme, ısıya ve darbelere dayanıklı çeşitli ahşap desenlerde ya da renklerde. MDF, Dekoratıf Yapı Profılleri yemek. yatak. çocuk odaları. kafeterya. pub. restoran otel ve ışyerlerınde ahşabın o doyulmaz. sımsıcak güzellığinı yaşatır. Su işi bulanık ÇAMSAN Ağaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. GENEL MUDURLÜK Kırkpınar Sokak No. 13/1 06690 Çankaya-Ankara Tel. (4) 139 66 25 (4 hat) Fax: (4) 138 66 62 Telex. 46100 casa tr FABRİKA: Uzunısa Kökenlı KöyüOrdu Tel (371| 14370-71 Fax (3705) 1002 (Baftarnfı 1. Sayfada) Bunun yerirte kendüeri için gerekli su miktan konusunda "tek tarafh beyan" yöntemi Uzerinde ısrar et- ti kleri kaydedildi. Dışişleri BakanlığYndan edini- len bilgiye göre ortak suların pay- laşımı hakkmdaki bu temel görüş aynbğı 7-12 mart tarihlerinde An- kara'da yapılan Türkiye, Suriye ve Irak Ortak Teknik Komitesi'- nin 15. toplantısmda ortaya çıktı. Yapılan görüşmelerde Türk ta- rafı, Dicle-Fırat havzası sulannın bir bütün olarak ele alınması ge- rektiğini belirtti. Bu şekilde pay- laşım konusunda "alukı, hakca ve optimum" bir çözüme ulaşma- nın mümkün olacağım vurguladı. Törk heyeti bu çerçevede üç aşamalı bir plan sundu. Söz ko- nusu plana göre Dicle-Fırat hav- zasında üç ülke sınırlan içinde su ve toprak kaynaklannın tespitine yönelik ortak bir çalışma yüriitü- lecek, bundan elde edilen verile- re dayamlarak yapüacak mühen- dislik çakşmalan ile su kayıplanru en aza indirecek sulama sistemle- rine ilişkin öneriler getirilecekti. Aynı zamanda mevcut projelerin modemizasyonu ve ıslahı için ola- naklar araştınlacaktı. Ancak Türkiye'nin çözüm öne- risi, Irak ve Suriye'nin böyle bir bilimsel çalışmaya itiraz etmeleri sonucu kabul görmedi. Bu iki ül- kenin ihtiyacı olan su miktarırun "tek taraflı beyan" yönetimi ile tespit edilmesi uzerinde ısrarlı ol- duklan kaydediliyor. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Irak ve Suriye'nin benimsedikle- ri yöntemin "kaba matematiksel bir temele" dayandığını belirte- rek, şunları bildirdiler: "Her iki ülke 'Kendi ihtiyaçla- nmıa belirleyelim ve sujrü istedi- ğimiz gibi kullanalım' diyor. An- cak ihtiyaca ilişkin rakamlar or- taya çıkınca, gerekli toplam su miktannın mevcudun üç katı ol- duğu göriılüyor. Türkiye, bu şe- kilde bir yere gidilemeyeceğini be- lirtirken, "Akılcı, hakça ve opti- mum kuUanımı için boJgede yeter- li su var. Ancak ısrafa yer yok" tezini savunuyor. Buna göre üç ülkedeki sulama teknolojileri ve yöntemleri arasındaki farklılıkla- nn su savurganlığına ve aşın ta- leplerle gerçekçi olmayan yakın- malara yol açtığma işaret ediliyor. Bu nedenle Fırat-Dicle havzası su- lannın optimum kullanılması için ortaya atılan planın uygulanma- sının üç ülkeye yarar sağlayacağı vurgulamyor. Ancak bu plan ka- bul görmüyor. Dışişleri Suriye'ye ihtiyatlı' tutum ANKARA (Cumburiyet Büro- su) — Son günlerde artan terör. olaylan karşısında Suriye"ye yöne- lik suçlamalar artarken, Dışişleri Bakanlığı'mn bu konuda "ibtiyatlı" bir tutum takmması dikkat çekiyor. Bakanlık çevreleri, devletin il- gili birimlerinden bu suçlamalan doğrulayacak somut kanıtların kendilerine ulaşmadığıru kaydede- rek, bu durumda Şam yönetimi nezdinde diplomatik girişimlerde bulunulamayacağını bildirdiler. Söz konusu somut kanıtlann veritaesi halinde gerekli her tür- lü girişimin yapılacağmı kaydeden bu çevreler, "Ancak v^rsayımlar uzerinden hareket ederek sonuç- lara vanlmasının arzulanmayan dnnımlara yol açacağını" ifade ettiler. Aynı çevreler, Suriye ile ilişki- lerin hassasiyetine işaret ederek, gayri resmi bilgilere dayamlarak yapılan suçlamaların, mevcut so- runlann çözümlenmesi için kurul- maya çalışılan diyalog sürecine ge- reksiz yere darbe indireceğini de ifadc ettiler. Ote yandan Arap diplomatik kaynakları, terör olaylan karşısın- da parmakların "otomatik olarak" Suriye'yi işaret etmesinin altında başka nedenlerin aranması gerektiğini iddia ettiler. 3 PARTİDEN Teröre karşı yeni işbirliği ANKARA (CtuBBnriyet Ba- ?©«•) — TBMM"de grubu bu- tunan parliler arasında liderler zirvesinden sonra teTöre karşı yeni bir işbirliği ortamı doğdu. SHP Genel Başkanı Erdal W nü'nün, yasa önerisiyle günde- me getirilen Ankara'da de- mokrasi şehitleri anm kurul- ması konusunda, 3 parti ortak önerı hazırlayacak. tnönü'nUn ötıerisi bu amaçla TBMM tçiş- leri Komisyonu'nun günde- minden çıkarıldı. SHP lideri tnönü'nün An- kara'da anakent belediyesi ta- rafından parası bütçeden kar- şılanmak üzere demokrasi şe- hitleri anıtı yapılması önerisi- ne İçişleri Komisyonu'nda, ANAPTılar önce karşı çıktşlar. Ancak SHP milletvekülerinin açıklamaları sonunda tnönfi- nün önerisinin reddedılmesi yerine yeni bir formülle uzlaş- ma sağlandı. Komisyonun ANAPIı üye> leri Hasan Çakır ve Nejat Tunçsiper, Türkiye'de demok- rasinın tum kurum ve kuralla- nyla yerlesmediği ve milli ira- denin tam anlamıyla hâkim kı- hnmadığım gerekçe göstererek terörü önlemeden böyle bir anıun kurulmasma başlangıç- ta karşı çıktılar. Çakır ve Tunç- siper, bütün dünyada bu hare- kete gülünecegini de öne sür- düler. Ancak SHP'liler, olayın parti çıkan ve siyasi amaç gü- dülmeden demokrasi ve ma- sum insantar açısından değer- lendirilmesi gerektiğini dile ge- tirince ANAPTüar görüslerini değiştirdiler. Hükümetin kar- şı çıkmasına karşın, Tunçsi- per'in önerisiyle TBMM'de grubu bulunan üç parti yetki- lilerinin ortak bir yasa onerisi hazırlaması görüşü be- nimsendi. muhalefet desteği almasını aklt- na sığdıramryordu. Üstelik seçim olasılığının birden partiler arası çözüme sürükleneceğinden kay- gılanıyordu. Zirve bilinmeyen bir iki geliş- menin üstündeki örtüyü kakltrdı. Başbakan'ın MİT ile Emniyet Genel Müdürlüğü arasında "is- tihbarat rekabeti" olduğunu söy- lemesi, "başka bir örgütten" söz etmesi, deviet kademelerinde çok başlı yönetimin sırıtmasına yol açtı. TÖ'nün yukarıya tırmanma- dan önce, MİT'le ilgili kimi ide- alleri vardı. Kamuoyuna "MİT- in srvilleştınleceğini" fısıldıyordu. MİTi sivilleştirmek yerine daha çok kendine bağlamayı isliyor- du. Başbakanlığı sırasında ünlü MİT raporu tartışmaları sürerken "MİT'e yeni bir çehre" verilme- si gereğine değiniyor, ama "is- tihbarat birimlerini ABD'deki bt- çime oturtmanın" yararlarını du- yuruyordu. Kafasmdaki modele göre tç güvenlik sorunlarına tıpkı FBI gi- bi Türkiye'de de başka bir birim bakmalıydı. Emniyet Genel Mü- dürlüğü'nü yeniden düzenieye- rek tç istihbarata çevirecekti. Ge- nel müdürlük ABD'nin FBI'ı ola- caktı. MİT ise, "dış istihbaratla" uğraşacaktı. Bu eğilimlere o sıralar, Eyren -tabıi askerler- direndi. MİT'in sürdürdüğü görevleri elinden al- maya yanaşmadılar. TÖ, bekle- di, artık yukardaydı. Başbakan- lıkta da Akbulut vardı, dilediği gi- bi yeni düzenlemeye geçebilirdi. Atılan tohumlar yeşerdi. fakat henüz filız halindeydi. Bu neden- le Akbulut, yeni istihbarat birimi- nin kapsamını. içeriğini tam an- lamıyla söyleyemiyor, TÖ'den gelen esıntiyle istihbarat işlerini ikiye ayırma hazırlığında olduk- lannı kapalı cümlelerie duyuru- yor. İstihbarat örgütlerini uzun ça- lışmalardan geçmeden kurmak, yeni çelişkilere yol açacak mı, sorun bir soruyla başlıyor. 1960'larda MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü istihbaratını da buy- ruğuna almaya çalışmıştı. Fakat direnmeler oldu, MİT Yasası'na bu bütünleşme girmedi. Şimdi, ikiye bölünme tezgâhlanryor. Ül- kenin iktidar boşluğuna yuvar- landığı bilinirken, ayrıca terörün azdığı sırada başımıza bir de is- tihbarat boşluğunun çıkabilece- ği varsayılıyor. Teröristler için gözattı süresi- nin uzatılmasına gidilebileceğini Akbulut'un söylemesı, bir başka çalkantıya neden oluyor. Başba- kan bu görüşe nereden kapıldı, hangi etken.lerin dürtüsüyle "gözaltında ayrım " formülünü ağzına aldı, bilinmiyor. Güvenlik güçlerinden gelen baskılarla böyle bir tasarımdan söz etmiş olabilır. Adalet Komisyonu'nda, gözal- tı süresinin azaltılmasına ilişkin bir yasa tasarısı dururken, terö- ristler için ayrı bir süre nasıl sağ- lanacak, bu da bilinmiyor. Ada- let Bakanı Sunguriu, en azından "böyle bir aynmı doğru bul- madığını" basına söylüyor. De- diklerinde gerçek payı var. Terö- risti nasıl ayıracaksın, kişinin te- rörist olduğuna kim karar vere- cek ve uzun süreli gözaltına alın- ması sağlanacak? Hukuksal bir kargaşa yaratmadan bir formül nasıl bulunacak? Kimi haksızlıklar ile kimi işken- ce savlarını yeniden gündeme getıreceğe benzeyen yeni tas&- rım için Akbulut'un muhalefet desteğıne gereksinımi yok. Ço- ğunluk elinde. Gönderir tasanyı, çıkarır. Zirve toplantısında muhalefe- tin verdiği açık bonoyu geri çe- vırerek sadece moral destekle yetıneceğini ifade etmemiş miy- di?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear