25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 14 MART 1990 tlahiyatçı Öğretnıenler Seferberligi mi? Ağırhklı bir dinsel formasyon kazandırılan ilahiyatçı oğretmenlerin laik cumhuriyetin okullarında oğretmen olarak gorev yapmaya yetkili kılınmalarımn yanı sıra şimdi de yukarıda içeriğini verdiğimiz ders programlarını televizyondan yayımlayacak bir ilahiyat bolumunu açık öğretim fakultesi bunyesinde kurmak ne anlama gelmektedir? Cumhuriyetin temelleri yülardır sinsice yonlendirilen bir teokratik eğitim seferberliği ile sarsılmaya çalışılmaktadır. Prof. Dr. NECLA ARAT tstanbul Üniversitesi 24 Şubat 1990 tarıhlı Cumnurijet'te Dıyanet Iv len Başkanhğı'nın ımam hatıp hsesı mezunu 40 000 p>ersonehnın "meslekı formasyonlannı gelıştırmek, eğıtım sevıvelennı yukseltmek ve özluk haklarını ıyıleştırmek ' amacıyla açık oğretıra fakultesıne bağlı bir ilahiyat bölumu kurraak ve derslen tele- vizyondan yayunlatmak ıçın gırışımde bulunduğu- na, YÖK'un de dıyanetın bu çalışmasından bılgı- lerı olduğuna ılışkın bır haber yer aldı Gıderek artan bır kaygı ıle gözledığımız, teok- ratik eğıtımı her duzeyde ya> gmlaştırma eğılımı, acaba bazılarınca ozlenen teokratik duzenın gele- cektekı kadrolarını oluşturmaya katkıda bulunmak mı*> Aşağıda çızmeye çalışacağım "manzara-ı umumıye" bu sorunun yanıtını yansıtmakta Devletın resmı ıstatıstıklerıne gore 1986-87 öğ- retım yılında savıları 718'ı bulan ımam hatıp okul- larında (1) 249 863 öğrencı okumaktavdı Bu sa yının 1989'da 326 OOO'ı aştığı ve ortaöğretımdekı öğrencüenn sekızde bınnın ımam hatıplı olduğu gö- rulmektedır (2) 1986-87 öğretım yılında Kuran kur su sayısı 2994, bu kurslara kayıtlı öğrencı sayısı 122 798'dı (Bu sayının 52 489'unu 12-18 yaş ara sı kız oğrencıler oluşturuyordu ) Bu öğretım döne- mınde 299 Kuran kursuna karşıhk yalnızca 305 trı kotaj, 51 kooperatıfçılık, 19 tarım, 17 konservecı lık, 712 halıcılık kursu açılmıştı (3) 1989'da ıse Kuran kursu savısı 4715'e, öğrencı sayısı 160 OOO'lere tırmandı Dıyanet Işlen Başkanlığı >eru >ayımladığı bır ra porda her vıl ortalama 234 Kuran kursunun hız mete gırdığını, 62947 camıde ve 4715 Kuran kur sunda dın hızmetı sunulduğunu açıklamaktadır Bu sayılara yasadışı ışgören yatılı->atısız Kuran kurs- lan dahıl değıldır Kurslara de\am edenlenn çoğun- luğunu ıse 12 14 yaş arasındakıler oluşturmakta dır Bozulan eşitlik ilkesi Ortaoğretımden vukseköğretıme geçtığımızde 9 ilahiyat fakultesi ve 4 ilahiyat yıiksek meslek oku- lunda dın öğretımı yapüdığmı görmekteyız YÖK'un 1988 ıstatıstıklenne göre, 1987-1988 öğretım yılın- da ilahiyat fakultelenne kayıtlı lısans oğrencısı sa- yısı 6647, yüksek lısans - doktora oğrencısı sayısı 465'tır Aynı dönemde 7 edebıyat fakultesme kayıtlı felsefe lısans oğrencısı sayısının 1432, yuksek lısans - doktora oğrencısı sayısının ıse yalnızca 155 olması oldukça düşündurucudür Buna ek olarak 15 Ha- nran 1989'da TBMM'de kabul edılen ve 4 Temmuz 1989 tarıhlı Resmı Gazete'de yayımlanan 3580 sa- yılı "öğretmen Yetıştırmede Bursluluk ve Yatılılık Kanunu", ilahiyat fakultelerını orgun ve vavgın egi- tim kurumlannın oğretmen ve uzman gereksınme- sıni karşılayan öğretmen yetıştiren kurnmlar arası na almıştır Ama fen, edebıyat ve öbur fakultele- nn öğrencılerıne bu yasanın kazanımlarından ya rarlanma olanağı tanınmamış, ilahiyat fakultesi öğ- rencılen ayncalıklı kılmarak eşitlik ılkesı bozulmuş tur llahıyatçılara tanınan bu ayncalık, hıç kuşku vok kı dın oğrenımını ozendırıcı bır rol oynayacaktır Asıl ışlevı uzman dın adamı, dın bılgını ve araştır- macısı yetıştırmek olan ılahıvat fakultelennın oğ retmen ve eğıtım uzmanı yetıştiren yüksekoğretım kurumlan olarak ışlev yapmalannın sakıncalan, ge lecekte daha açık bır şekılde görulecektır Daha şım- dıden Çocuk Esırgeme Kurumu'na bağlı vetıştırme yurtlanna, yuva ve kreşlere bu tur uzmanlann atan- ması hazırlıkları başlamıştır Butun bunlar "gaflet ve delâlet" değılse nedır9 Alınması gerekli onlemler Şımdı bıraz da oğretmen yetıştiren ilahiyat fakul- telennın ders programlarına goz atalım Bu prog ramlarda Kuran, Arapça, Islam dırunın esasları, ts lam ahlakı, husnuhat, tezhıb, tefsır usulu, hadıs usu- lu, tslam hukuk tarıhı, Osmanhca, Farsça, mantık, tslam hukuku usulu, ılkçağ felsefe tarıhı, venıçağ felsefe tanhı, dın sosyolojısı, dın psıkolojısı kelâm, Turk-lslâm sanatı, dın felsefesı, Islam felsefesı ta- nhı, tasavvuf tanhı vb gıbı dersler yer almakta- dır4 Bu dersler, ilahiyatçı olarak uzmanlaşacak gençler ıçm gerekli formasvonu oluşturabılırler, ama örgun ve yaygın eğıtım kurumlannın oğretmen ve uzman gereksınmesını karşılayacak çağdaş ve laık öğretmenlerı yetıştırıcı ıçerık ve nıtelığe sahıp mı- dırler'' örneğin, bu program çerçevesınde eğıolen ve 3580 sayıh yasa ıle tum eğıtım kademelennde öğretmen olma hakkım kazanan ılahıvat fakultesi mezunla n, bınncı sınıfta bır vanvıl haftada 2 saat Islam ah- lakı, ıkıncı sınıfta bır yarıyıl, haftada 3 saat man- tık, uçuncü sırufta bır yanyıl haftada 3'er saatten ılk çağ felsefe tanhı ve yenıçağ felsefe tanhı göre- rek lıselerde felsefe mantık-sosvolojı, dın kulturu ve ahlak bılgısı derslen öğretmenı olmaya hak ka- zanmaktadırlar Hem de edebıyat fakultelerı felse- fe bölumlennde dört yıl boyunca her ıkı yarıyılda da her hafta 12'şer saat felsefe tarıhı ve sıstematık felsefe ve mantık derslen gören oğrenalerle aynı for- masyonda olduklan varsayılmakla kalmamakta, öğ- retmenlığe ve yönetıcılıklere atamalarda onlara ter- cıh edılmektedırler Ağırlıklı bır dinsel formasyon kazandırılan ıla hıvatçı öğretmenlenn laık cumhuriyetin okulların- da öğretmen olarak gorev yapmaya yetkılı kılınma- larımn vanı sıra şımdı de yukarıda ıçenğını verdı ğımız ders programlarını telev ızvondan yavımlava- cak bır ilahiyat bolumunu açık öğretım fakultesi bunyesinde kurmak ne anlama gelmektedir'' Cum- hurıvetın temelleri yıllardır sınsıce vonlendırılen bır teokratik eğıtım seferberlığı ıle sarsılmaya çalışıl- maktadır Anadolu Unıversıtesı Rektörluğü, YÖK ve Mıllı Eğıtım Bakanlığı, bu konuda olağanustu duyarlı davranmalıdır Turkıye dekı laık guçler, oğ- retım bırlığını ortadan kaldırma amacına bılerek >a da bılmeyerek hızmet eden herkese v» her kuruma karşı dırenmelı, laıklık ve cağdaşlaşma savaşımını surdurmelıdırler Bu konuda belırlenecek stratejı- nın ılk aşamalarında ıse şu onlemler mutlaka yer almalıdır 1- 8 vıllık zorunlu temel oğretıme hemen geçıl- melı, ısteklı öğrencüenn Kuran kurslanna temel öğ- retımden sonra gıtmelerı sağlanmah, Mıllı Eğıtım Yasası'ndakı 16 vaşından kuçuklenn meslek kurs- larına devam edemeveceklerıne ılışkın maddeye ış- lerlık kazandırılmalıdır 2 tmam-hatıp ortaokullan, sağhk, tanm, endüst- rı meslek okullarına donuşturulmelı, ımam-hatıp lıselerı, "aydın dın adamı" gereksınmesı sayısal açı- dan goz önune alınarak sayıca sınırlandınlmalı, bu okullann mezunlan, ılahıyat fakultelerı dışındakı yüksekoğretım kurumlarına gırmeyıp kendı alan- larında uzmanlaşmalıdırlar 3- tlahıyat fakultelerı, öğretmen vetıştıren kurum- lar olmaktan çıkarılmalı, sayıları da DPT ıle eşgu dum ıçınde ıstıhdam talebıne cevap verecek şekıl- de azaltılmalıdır 4 Dın kulturu ve ahlak bılgısı derslen ıçerık ve kıtaplan yenıden duzenlenerek yalnızca lıselerde okutulan secimlik dersler hahne getınlmelıdır 5 Felsefe ve sosyolojı derslen, ıçerık ve kıtapla- rı yenıden duzenlenerek vıne zorunlu dersler ara sında ver almalı ve yalmz edebıvat şubelennde de- ğıl, fen şubelennde de okutulmalıdır 1 Bkz Türkıve bıatıstık Cep Yıllığı 1988, s 54 376 ımam hatıp orlaokulu '41 ımam hatıp hsesı, 1 ımam hatıp Ana dolu hsesı 2 Bkz Cumhurı>-et 23 Şubaı 1990 3 Bkz A Arat Türkıye'de Çocugun Durumu, s 99 4 Bkz. Marmara Unıversıtesı Öğrencı Rehben 1988-1989 s 129, 130 131 EVET/HAYIR OKTAYAKBAL Savaş'tan Barış'a Geçmek İçin... "Adın n e ' " 'Savaş " Yan apartmanın on bınncı katındakı 45 no'lu daıreye kapan- mış Savaş Cumhurıyet' muhabın Fuat Kozluklu'nun sorusu- na bu yanıtı venyordu Adı Savaş'tı ama ne uğruna, hangı ınanç hangı ülku adına savaştığı sorusuna 'Daha düşünemedım dı- yordu Her şey çok hızlı gelışmıştı ikı arkadaşını yakalamışlardı Sa- vaş kendını Ataköy'e atmış bır gökdelenın asansöruyle on bı- nncı kata çıkmıştı Bır daırenın kapısı açıktı ıçerıde mobılyacı- lar çalışıyordu O sırada bakkalın çırağı da evın hanımına bır şeyler getırmıştı Savaş daldı ıçerı Teslım aldı uç kışıyı Evın hanımı bır yolunu bulup kaçmıştı Şımdı saatler sürecek bır ger- gınlık başlıyordu Cumartesı akşam üstunun saat dördunden pa- zar oğlesının on bırıne kadar aşağı yukarı on sekız saat Yazı makınemın başındaydım Bır kaç el sılah sesıyle pence- reye koştum Insanlar kaçışıyorlardı Ardı ardınakurşun seslerı gelıyordu Bırden karşı kaldırımdakı çöpluğun ıçınde kanlar ıçın- de bır adam gördum Dakıkalar sonra yaralı adamı çıkarıp has- taneye yolladılar Göğsünde kırmızı bır gul açmıştı Kanlar ıçın- deydı her yanı Savaş, katın tüm pancurlarını ındırmıştı Üç rehıneyle kapan- mıştı eve Çıkışı olmayan bır tuzaktı oysa sığındığı yer Olsa ol- sa ancak olusü çıkacaktı oradan Başka çıkış olabılır mıydı 7 Çok surmedı gazetecı arkadaşlar geldıler Karşı daırenın te- lefon numarasını almışlardı Uzun sure uğraşıldı Kımbılır kım- ler konuşuyordu onunla? Fuat, dırendı, aramasını surdurdu, so- nunda ele geçırdı onu Uzun bır konuşma oldu Gazetemızde okudunuz konuşmalan 1967 doğumlu bır gençtı Savaş yırmı üç yaşında bır savaşçı Neyın savaşçısı? Hangı düşuncenın, han- gı göruşun? Adının Talat Coşkun olduğunu sonradan öğrendığımız genç, adı sorulduğunda neden Savaş demıştır'? Savaşın gereklılığı- ne, savaşın kaçınılmazlığına pek mı ınandığından 1 ? Oyleyse, çok geç kalmıştır Gunumuzde duşünce savaşımları tabancayla tu- fekle, bombayla yapılmıyor Hele uç beş kışılık ordu'larla hıç 1 Üç beş genç adam btr araya gelecek devlet guçlerını sındırme- ye yenık duşurmeye çalışacak 1 Bunun olanaksız olduğunu 12 Mart öncesının 12 Eylul oncesının kanlı olayları bıze kanıtla- madı mı' Demokrası, butün koşullarıyla bır ülkede yerleşmelı Herkes görüşlerım açık açık yazıp söyleyebılmelı Halkoyu bu duşün- celenn hangısının haklı, doğru olduğuna karar verebılmelı Ka- rar verebılecek guçte olgunlukia olmalı Beş ahı kışıyte şu ban- kayı soymak, bu karakolu basmak şu kışılerı rehın tutmak ya da gıdıp bırını vurmak neyı çozumlüyor? Hıç bır şeyı1 Düşün- ce adına nıce ınsan oldüruldü Sonuç nedır? O savunulan du- şunce toplumda ustünluk mu kazandı"? Hayır tam tersı oldu Dünyamızda değışık duşunce akımları var Ayrılıkçı polrtıka- lar bagımsızlık arayışları yaygın Ama gorüyorsunuz gerçekçı ınsanlar bu ışı sılah zoruyla gerçekleştırmek ıstemıyor Inandı- rarak duşundürerek amaca varmak daha yararlı, daha sağlam bır tutum sayılıyor Kaba guç vurup kırmak, oldurmek geçmı- şın eylemlerı oldu artık' 'Benım adım Savaş demek bır yanlışlığın ıçınde olduğunu göstermektır Yırmı üç yaşında yaşam savaşında yenık duşmek- tır Kendıne kıymaktır 10-11 mart günlerı Ataköy'de gözümü- zün önünde yaşadığımız kanlı olaydan alınacak nıce ders var En başta 12 Mart ve 12 Eylul öncesınde tanığı olduğumuz çe- şıtlı terör olaylannda gorduğumuz gıbı şıddete başvurarak ya- rarlı bır sonuca varılmadığıdır Muammer Aksoy'un, ardından Çetın Emec'ın öldürülmelerı bu cınayetlenn şımdıye dek aydınlığa kavuşturulmamaları, Uğur Mumcu'nun geçen gunku yazısında belırttığı gıbı Emeç cına- yetınde kullanılan aracın bırordu sılahı olduğunun anlaşılması, ardından Atakoy de on sekız saat uç kışıyı rehın tutan, sonun- da ağır yaralı olarak ele gecen genç adamın topluma yaşattık- ları ulkemızde bır karanlık yone doğru gıdışın belırtılen sayıl- malıdır Bu gıdış ancak demokrasıye gerçek bır ınançla, dort elle sa- nlmakla önlenecektır O da en kısa sürede yenı bır yasayla er- ken bır seçıme gıtmektır Demokratık hakları tum toplumda yay- gınlaştırmaktır Duşünce ozgurluğune genış kapılar açmaktır Terör, korku bezgınlık kanlı olaylar, umutsuzluk yaratan bu- tun nedenler ancak gerçek bır demokratık düzende ortadan kal- dırılacaktır Ancak o zaman Savas'lar, 'Barış'a donuşecek, top- lum sılahların değıl, duşünce ve goruşlerın carpıştığı bır orta- ma kavuşturulacaktır ŞİŞLİ TERAKKİLÎLER 25 Mart 1990 Pazar gunu saat 10.30'da G e l e n e k s e l Talaş Böreği Günümüzde buluşaltm. Not 1940 mezunlanna SC yıl onur belgelen verılecektır lefrıflerı rtCu olunur Parlanıeııtoda Seçilmiş- Seçilmemiş Ayrımı mı? Anayasalarla guvence altında bulunan hakların, hangı haklı gerekçeyle gozardı edilmek istendiğıni anlamaya olanak yok. FAHRİ ÇOKER Kapatılan Cumhurıyet Senatosu Kontenjan Uyesı Zaman zaman çeşıtlı vesılelerle suskun bır toplum olduğumuzdan söz edılır Bunun canlı bır örneğmı son gunlerde vasadık TBMM'nın 18 ocakta ekspres bır goruşme ıle kabul ettığı "Yasama Organı Uyelığınden Emeklı Olanla nn Özluk Haklanna Daır Kanun"dan söz et mek ıstıyorum Aynı gun ardı ardına kabul edılen ve "Kıyak Emeklılık" olarak nıtelenen kanun hakkında başyazarlardan köşe yazar- larına, muhabırlere kadar basın ve çeşıtlı ke- sımlerden bırçok kışı, tepkılerını dıle getırır ve kanunu önerenlerı sert bır bıçımde eleştı- nrken emeklı üvelenn özluk haklanna daır ka- nun, basında sadece haber olarak kısaca >er aldı Oysa bu kanun da özellıkle anayasa hu- kuku bakımından en az ötekı kadar ayrıcalı hukümler taşımakta ıdı Çunkü 27 Mayıs ve 12 Eylul hareketlenmn getırdığı ve vıllarca u> gulaoan atıayasa kurallafı gözatdı edıtıyordu Ama ne bır bılım adamı ne eskı ve yenı polı- tıkacı ve ne de basın buna bır tepkı gösterdı Bu davranışta belkı gazetelerın haber olarak verdığı kanunun ıçenğınden söz etmemesı bır etken Ancak Sayın Cumhurbaşkam da açık- lanan gen gönderme yazısında sadece emeklı üyelere ödenecek aylığın hesabındakı yanlış- lık ve aykırüıklar ve dıplomatık pasapon üze- nnde durdu, kanunun ıcenğındekı temel ana- yasa] yanlışlıklardan söz edılmedı Temel yaniışlık Ne ıdı bu temel yaniışlık'' Bunu belırlemek ıçın kanun nasıl oluştu, önce onu görelım TBMM uyesı 93 mılletvekılı, dönem başm- da konu üzerınde bır kanun teklıfi hazırlaya- rak başkanhğa sunmuşlardır Genel gerekçe- lerı şöyledır "Tarıhı gelışım ıçınde demokratık parla menter vönetımın kökleşıp kurumlaşması, parlamentonun ustun saygınlığının ve vazge çılmezlığının yenıden vurgulanması ıhtıyacı nı doğurmuştur Cumhunvetın önde gelen or- ganı mıllı ıradevı temsıl ve kullanma vucelı ğıne sahıp parlamento> r u oluşturan uyelerın emekhlennın özluk sorunlanna çözum getır- mek ıçın demokrauk Batı ulke örneklen de dıkkate alınarak yenı bır düzenlemeye gıdıl- mıştır Yasama organı uyelığınden emeklı olanların toplumda onurlu bır hayat surdur- me zorunluğu, geçmışte kamu kurun ve ku ruluşlarının üzennde tum mılletı temsıl etme gıbı yuce bır sıfata sahıp olmalannın sonucu ve yaptıklan hızmetm gereğıdır Önerıde, top- lam sayılan 2000 dolayında olan yasama or ganı emekhlennın özluk ve sosyal hakları da ğınıklıktan ve belırsız durumdan çıkarılarak günun koşullanna uygun hale getınlmıştır" önerınm bınncı maddesınde, emeklı u>e- lerın aylıklan, mılletvekıllennın almakta ol- duğu yolluk dışındakı her türlu ödemenın av- hk toplamı uzennden, hızmet suresı bakımın- dan emeklı avlığına esas alınan oranlara göre hesaplanacağı, en yuksek makam tazmınatı göstergesı uzennden makam tazmınatı ödene ceğı, ödemelerde kesenekle karşılanmayan kı- sımlann Hazıne'ce karşılanacağı saptanmıştır 4ncak Danışma Meclısı ve Mıllı Guvenlık Konseyı harıç' denılmek suretıyle bunlar uy- gulamanın dışında tutulmuştur Sosyal haklar başlıklı ıkıncı madde, mıllet- vekıllerı ve yasama organı (bırıncı maddede belırtılenler dışında) emeklı uyelenmn proto kol, tedavı, ulaşım, haberleşme ve benzen sos- yal hızmet ve haklardan, kamu kurum ve ku ruluşlannda çalışanlara tanınan haklar da dık- kate alınarak yararlandınlmalanrun, y'ararlan ma usul ve esaslannın TBMM Başkanlık Dı- vanı ve Bakanlar Kurulu'nca hazırlanacak yo- netmelıklerle behrlenmesım, TBMM Başkan- lık Dıvanı'nca çıkarılacak yönetmelık ve ka- rarların ılgılı kamu kurum ve kuruluşlarınca uygulanmasını öngörmüştür Üçüncu maddede, mılletvekıllenne ödenen ölum yardımımn yarısının aynı bıçımde yasa ma organı emeklı üyelenne de verılmesı hü küm altına alınmıştır Dört ve beşıncı mad- deler yurürlük ve vürutmeve ılışkmdır Tekhf 28 Kasım 1989'da Butçe ve Plan Ko- mısyonu'nda gönışülmuş, Danışma Meclısı uvelerının de 1%1 Kurucu Meclıs üyelen gıbı yasama görevı ıfa ettığı, bunlara verılen hak- ların ötekılerden esırgenmesının doğru olma- yacağı göruşundan hareketle teklıfin bır ve ıkıncı maddelerınde parantez ıçınde yer alan 'Damşma Meclısı ve Mıllı Guvenlık Konsevı dışında' ıbaresı ve kışılenn doğrudan kendı malı hakları ıle ılgılı konularda Hazıne'ye yuk getırılmemesı amacıvla da bırıncı maddenın son fıkrası, a>Tica uvgulama >önetmelığının hem TBMM ve hem de Bakanlar Kurulu'nca muştereken hazırlanması mumkun görulme dığınden ıkıncı maddenın ıkıncı fıkrasında yer alan "Bakanlar Kurulu" ıbaresı metınden çı karılarak teklîf bu şeklı ıle kabul ve genel ku- rulun onayına sunulmak uzere 30 Kasım 1989 tanhlı raporla baskanlığa gondenlmıştır Kanun teklıfi ve komısyon raporu 18 Ocak 1990'dakı 66 bırleşımde genel kurulda goru- şulmuş, tümü üzennde söz ısteven olmayınca maddelere geçümesı kabul edıldığı sırada baş kan, ıkı değışıklık önergesı verıldığını soyle- yerek bunlan okutmustur önergelerden bınn- de, emeklı aylığının, mılletvekıhnın almakta olduğu yolluk dışındakı her turlü ödemenın aylık toplamı tutannın % 7O'ı uzerınden, hız- met suresı bakımından emeklı avlığına esas alınan oranlara göre hesaplanması, ANAP ve SHP Mechs grup başkanlan (Ü Güne> ve H F Güneş) dahıl 7 uyenın ımzasım taşıyan ötekı onergede ıse vasama organı uyelığınden (Mıllı Bırhk Komıtesı, 1961 Temsılcıler Mec- lısı uvelen, kontenjan senatövlen, Danışma Mechsı ve Mıllı Guvenhk Konseyı uyelennın harıç tutulması suretıvle) ılk önergedekı esa- sın kabulu önenlmıştır Ikı mılletvekılı son önergenın alevhınde söz almış, Plan ve Butçe Komısvonu Başkanı, komısvon çoğunluğu bu- lunmadığı ıçın katılmadıgını, Malıye Bakanı ıse takdıre bıraktığını söylemıştır tkıncı mad- denın görüşulmesınde, maddeye 1 maddeye konulan kavdın eklenmesını ısteyen 13 ımzsdı bır önergenın aynı şekılde kabulünden sonra kanunun tümu oya sunularak kabul oluıjnuş tur Ancak kanun, yukarıda kısaca değınılen gerekçe ıle 3 Şubat 1990'da Cumhurbaşkam tarafmdan bır daha göruşülmek üzere TBMM Başkanlığı'na gen gondenlmıştır Kanımızca, kanunun uygun olmayan >önu, sadece mılletvekıllerınm yasama görevınde ıken almakta olduklan ış guçluğu, ış nskı te- mınınde guçlük zammı, aıle yardımı odeneğı ve fazla çalışma ücretı gıbı yan ödemelerın emeklı avlığının hesabında dıkkate alınması, dıplomatık pasaport verılmesı vanında bazı ekstra haklar tanınması değıldır Asıl üzenn de durulması gereken husus, bu vesıle ıle Mıllı Bırhk Komıtesı, 1961 Temsılcıler Meclısı uye- lerı, kontenjan senatörlen, Danışma Meclısı ve Mıllı Guvenlık Konseyı üyelenmn yasama organı uyelığınden dışlanma gınşımıdır Pe- şınen şunu söylemelıyım kı dışlanmak ıstenen bu uyelenn buyuk çoğunluğu, bu görevlere gelmeden ya da sonradan devlet memuru, as- ker ya da polıtıkacı olarak 1 derecenın 4 ka- demesınden emeklı olmuş, yıllardır bu aylığı almış, dolayısıyla öngörulen sıstemdekı daha fazla aylığa ozlem ve gereksımm duyan kışı- ler değıldır Konuyu bu rahatlık ıçınde ırde- lemelıyız Mıllı Bırhk Komıtesı uyelerı 27 Mayıs ıhtı- lalını gerçekleştırmış ve Terasılcıler Meclısı ıle bırlıkte hazırladıklan anayasa halkoyuna su- nularak kabul edılmıştır Komıtenın başkan ve uyelerı ıle eskı cumhurbaşkanlan, 1876'dan bu vana sıvası tanhımıan en ılerı belgesı ola- rak kabul edılen bu anayasanın 70 maddesı ıkıncı fıkrası ıle Cumhurıyet Senatosu'nun ta- bıı üvelerı sayılrruştır A>TU maddenın kuru luş başlıklı bırıncı fıkrasında da Cumhunyet Senatosu'nun genel oyla seçılen 150 üve ıle cumhurbaşkarunca seçılen 15 üyeden kurulu olduğu belırtılmektedır Bu üveler 26 Ekım 1961'den 12 Evlül 1980 tanhıne kadar 20 yıl, seçımle gelen uveler gıbı yasama görevı yap- mışlar, parlamento kurullarına seçılerek Turkıve'vı ve TBMM'yı uluslararası plat- formlarda temsıl etmıştır Bu, anayasal bır ol- gudur ve bunu bır kanunla kaldırmak huku- ken mümkün değıldır Kaldı kı kanun, ılgılı herhangı bır kanunu değıştırmedığı gıbı ytırurlükten de kaldırma- dığma göre bu uyeler, halen yururluktekı emeklılık statulerıne gore en vüksek gösterge uzennden emeklı aylığı ve en yüksek devlet memuru başbakanlık musteşannın gösterge sıvle makam tazmınatı almaya devam edecek lerdır Bu şekılde seçımle >a da anayasa hu- kumlen ıle —seçılmemış olarak— parlamen toya gıren ıkı tur parlamenter ıcat edılmış ola- caktır Böyle bır aynmın dunya parlamento tanhınde eşı, emsah yoktur PENCERE Duvarın Ustündeki Tilki Tılkı bırgün başını aldı gezmeye koyuldu, köyün meydanına vardı bır duvann ustune cıktı çevreyı seyretmeye başladı Ora- dan geçen muhtar şaşırdı — Aaa bır tılkı' Köyun hocası camıye gıdıyordu, duvarın ustundekı tılkıyı go- rünce durakaldı — Aaa, tılkıye bak1 Bakkal, muhtaria hocanın baktıkları yere başını çevırınce ba- ğırdı — Hay Allah, bır tılkı' Kahvedekıler merak edıp dışarı çıktılar, ama, onlar da tılkıyı gorunce kendılerını tutamadılar — Tılkıyı gördunuz mu7 — Vallahı bır tılkı bu> Kalabalık çoğalıp sesler uğultuya dönusünce tılkı ormana kaç- tı, dışı tılkıye dedı kı — Bugun öğle vaktı koye ındım, orada herkes benı tamyor ben hıçbınnı tanımıyorum •k Öykuyu Melıh Cevdet Anday anlattı Bız dınleyenler çok gülduk Anday bır de yorum ekledı, ak- lımda kaldığına göre şöyle — Tekılle çoğulun kanştınlması Masanın çevresınde kalabalıktık başka lafa geçıldı ama, ben öyküye mım koydum sıralı sırasız tılkıyı düşunmeye başladım, "Narıskın'ın Sazı 'nı anımsadım Çarlık Rusyası nda soylulardan Nanskın, kölelennden bır çalgı oKışturmuş Oyle kı, her bır köle dıyelım pıyanonun bır tuşunu sımgelıyor Insanlardan meydana gelen bu tuhaf sazı "koro' ıle karıştırmayalım, Narıskın'ın her kolesı yalnız bır notayı dıle getırıyor, bu ad ıle çağrılıyor — Nanskın 'ın fa 'sı — Nanskın'ın do'su — Narıskın'ın mı'sı Iş o kerteye gelmış kı adamların adları sorulduğunda verılen yanıt değışmış — Sen kıms/n' — Ben Narıskın'ın la'sıyım — Ya sen? — Sı'sıyım Kışılığın yok edılmesı Bıreyın sılınmesı * Sokaktan geçen bır erkeğı ya da kadını tanımasak bıle bır adı olduğunu bılırız Ad ınsanın bıreye donuşümünde bır aşama- dır, kuşkusuz dılle bırlıkte ortaya çıktı ve yayıldı, daha öncekı dönemlerde yoktu Köyün meydanına varıp duvarın ustune çıkarak ınsanları ız- leyen tılkımn adı yok Daha doğrusu ozel adı yok , Tılkıyı hepımız tanırız pek kurnazdır, cın gıbıdır kara karga- yı aldatıp peynırı elınden alan yaratıktır La Fontaıne ın öyküle- rıne bıle geçmıştır Koy meydanındakı bütün ınsanlar tılkıyı ta- nıyorlardı Ama hangı tılkıyı? Duvarın ustündeki tılkıyı değıl genelde tılkıyı tanıyorlardı An- cak tılkı de ne muhtarı ayırt edebılırdı, ne hocayı ne de bakkalı, hepsı de ınsandı değıl mı' • Insanlar arasında bıreysellesme, uzun bir tarıh sürecınde ger- çeklesebılmıstır Gunumuzde bıle kışıler bağlı olduklan toplum- lar halklar uluslarla bırlıkte anılıyorlar çoğul ıçınde enyorlar Sozgelımı yurtdışına çıkan bır kımse Avrupa da gümrukten geçerken nedır' — Bır Tûrki Bu gıbı durumlarda Türk kavramının ıçınde bırey erır, ulusu- muzun toplumsal doğası belırleyıcı olur Yabancı gumruk gö- revlısinın elındekı pasaportun çağrışımı yaygınlaşan ve genel- leşen bır kanıya göre değerlendırılır, Türkün ortak çızgılerı, bı- reyın kışılığını ezecek bıçımde derınleşır Dıyeceğim şu kı hıç kımse Batı karşısında kendısını Turklu- ğünden ayn gormesın duvarın ustündeki tılkıye döner TEŞEKKÜR Çok Sevgılı Babamız ve BırKik Eşım ERDOĞAN ÖZER'in rahatsızlıgından topraga verılışıne kadar gerçek dostluk \e vardımlarını esırgemeven Cumhurıvet Gazetesi Müessese Mudüru EMÎNE UŞAKLIGİL'e CUMHURİYET GAZETESİ ÇALIŞANLARINA, İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞINA,- derın acımızı pavlaşan butun dost ve akrabalarımıza en ıçten teşekkurlerımızı sunarız Eşi: YILDIZ ÖZER Çocukları: MUSTAFA ve OSMAN SELÇUK You wıll fînd the tru lıfe, freedom and peace wıthın yourself Your fate lıes ın your hands Free ınformatıon Uruverselles Leben, Abt 9 12, P O Box 56 43, D-8700 Wuerzburg, West-Germany 14 MART TIP KUTLÂRfZ^ "' ^iA ti-AÇ SANAYİ ve TİCARET A.Ş. j£ OZEL BORA SÜRÜCÜ KURSU Sürucu sertıfıkası verılır Okul Usküdar 343 67 82 Kozyatajı: 362 47 33 Maltepe: 352 21 21 Tarabya: 162 08 18 LISKUR SÜRÜCÜ KURSU EHLİYETINIZI BİZDEN ALIN 4 TAKSITLE ÖDEYIN Kadıkoy 336 02 79 Erenkoy Malıepe 359 30 68 352 24 21 MİS-PAK Halılannız ve koltuklarınız yerınde ıtına ıle yıkanır Genel temızlık hızmetlerı yapılır 159 98 91 159 97 34 Fatıh 2 Aslıye Hukuk Mahkemesı'mn E 988/124" 7 K 990 16 S ve 26 1 1990 t lı karan uyarınca munsımız Kadrıye Güler'ın soyadının Almışguler olarak tashıh edıldığı ılan olunur AHMET CÖMERTER
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear