Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/10 HABERLER 3 ŞUBAT 1990
P A R T I L E R P E N
înönü
İnönü, dün akşam, uçakla Ankara'dan
İzmir'e geldi. SHP Genel Başkanı İnönü,
Adnan Menderes Havaalanı'nda gazetecilerin
sorularını cevaplandırdı. tnönü bir
gazetecinin "SHP'den toplu istifalar
bekleniyormuş ne dersiniz" şeklindeki
sorusunu şöyle cevaplandırdı: "Partinin
başansı ondan aynlanlarla ölçülemez- Ondan ayrılanlann
sayılannın azlığı veya çokluğu ile ölçülemez. Partinin
başarısı kendi programını nasıl uyguluyor, kendisi için
seçimlere kadar nasıl oy alıyor. Ayrıldı, katıldı onlar kişisel
meselelerdir. Dolayısıyla onlarla, partinin politikasını
değiştirmesi beklenemez"
SHP tstanbul tl
Başkanı Ercan
Karakaş, "Maliye Bakanlığı'nın Jstanbul Büyükşehir
Belediyesi'ne aralık ayı gelirlerini ödememesini tstanbul'da
yaşayan insanlara ve belediye çalışanlanna karşı bir hareket
olarak" değerlendirdi ve "ANAP hükümetini halkı
cezalandırmaktan vazgeçmeye" çağırdı, Yerel secimlerden
önce kesintiler en çok yüzde 10 oranında yapılırken,
SHP'nin belediyelerde göreve başlamasından sonra oranın
yüzde 50'ye kadar yükseltildiğini ve nihayet aralık ayı
gelirlerinin tamamının kesildiğini hatırlatan Karakaş, "SHP
İstanbul il örgütü olarak Maliye Bakanlığı'nın bu
uygulamasını protesto ediyoruz. Maaş ve ücretlerinin
ödenmesi tehlikeye giren belediye çahşanlannın ve
Büyükşehir Belediye yönetiminin bu haksız karara karşı
alacağı her türlü tedbiri destekleyeceğimizi kamuoyuna ilan
ediyoruz" dedi.
Karakaş'tan tepki
Ecevit, m f t ,
yarm Samsun'da partisince düzenlenecek
açıkhava toplantısında konuşacak. Ecevit ve
eşi bugün kara yoluyla Samsun'a hareket
edecekler. Sungurlu'da geceyi geçirecek olan
Ecevitler, yarın Samsun hükümet
. ^ ^ ^ ^ . meydanındaki toplantıya katılacaklar. DSP
Genel Başkanı Bülent Ecevit, Samsun'da iç ve dış önemli
konuların yanı sıra, tütün piyasası konusunda da
görüşlerini açıklayacak. Ecevit ve beraberindekiler yarın
akşam Ankara'ya dönecekler. (Ankara/ANKA)
Genel Başkan Yardımcısı
Metin Gürdere, son günlerde artan terör
hareketlerini deferlendirirken SHP Genel Sekreteri Deniz
Baykal'ı, "terörün tetiğini çekmekle" suçladı. Gürdere,
"Anamuhalefet partisinin genel sekreteri ve
potansiyel genel başkanı, 'Cumhurbaşkanının
yakasına yapışıp onursuzca indireceğiz'
dediği gün terörün tetiğini çekmiştir. Terör
Meclis'in içindedir. Bu terörü hep birlikte
hazırladık. ANAP'ı yıkmak uğruna sistemi
yıpratmak için elimizden geleni
yapmadık mı?" dedi. Gürdere basının da
bir polisi hedef gösterdiğini ve terör olaylannda vebali
olduğunu iddia etıi. (Ankara / Cumhuriyet Bürosu)
ÖLÜM
Prof. Aksoy'un soruşturmasım
yürüten Siyasi Şube Müdürü
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Prof. Dr.
Muammer Aksoy'un öldürülmesiyle ilgili soruşturma
çalışmalarına katılan Ankara Emniyet Müdürlüğü Siyasi
Şube Müdürü Yahya Kütük, önceki gün sabaha karşı
saat 02.00'de geçirdiği kalp krizi sonucu öldü. Afyon'un
Dazkın ve Kayseri'nin Yahyalı ilçelerinde kaymakamlık
yaptıktan sonra bu göreve getirilen Yahya Kütük, daha
önce de İstanbul Ticaret Odası Başkanı Niyazi
Adıgüzel'in öldürülmesi ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a
Başbakanlığı döneminde girişilen suikast ile ilgili
soruşturmaları yürütmüştü. 39 yaşındaki Yahya Kütük,
evli ve 2 çocuk babasıydı.
AÇIKLAMA
• Çetinkan DSP Bursa İl Başkanı Orhan Çetinkan, 29
ocak günü gazetemizde yayımlanan "Ülkücü-Polis
Kavgası" başhklı haberin devamında yer alan "Bursa
mitingi siyasi gösteriye dönüştü" ara başlığı ile verilen
bölümüne açıklama gönderdi. Çetinkan haberde, "DSP
İl Başkanı yuhalanınca alanı terk etti" ibaresinin
bulunduğunu, oysa mitingde DSP ile birlikte Ulu önder
Atatürk'ün ve SHP'nin adı okunduğunda da "yuh"
çekildiğini bildirdi. DSP İl Başkanı, bir konuşmacının
Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözlerini
söylediği sırada alanda bulunan "ülkücü" ve "lslamcı"
gruplann repki gösterdiğini belirtti.
SEVGİLİ HOCAMIZ
MUAMMER AKSOY'A SAYGI
Sevgili hocamız
Prof. MUAMMER AKSOY
karanhk güçlerin saldınsı sonucu yaşamını yitirmiştir.
12 Eylül öncesi ülkemizin bircok değerli bilim adamı, gazeteci,
sendikacı ve politikacısının öldürülmesine neden olan ve bugUne
kadar faili mechul kalan tertiplerin yerüden sahneye konulmaya
başlanmış olması son derece düşündürücüdür. Ülkemizde
demokraıikleşme ve insan hakları savaşımında son derece önemli
engeller oluşturan bırtakım gızii ve korunan güç odaklannın ve
halk düşmanı cinayet şebekelerinin bir an önce ortaya
çıkarılmasuu ve cezalandınlmalannı istiyoruz. Bütün örorünü
ınandığı düşünceleri uğrunda durmadan savaşarak geçiren büyük
Atatürkçü, seckin devlet adamı ve hukukcu sevgili hocamızm arusı
önünde saygı ile ve bugünden başlayan özlemlerle eğiliyoruz.
MÜLKİYE1İLER BİRLİĞİ
GENEL MERKEZ YÖNETİM KLRUID
Ülkemizde demokrasinin en kararlı
kavgacılanndan Hocamız
Prof. MUAMMER AKSOY'un
katledilmesinin acısını yaşıyoruz. Ulusumuza başsağlığı
dileriz.
Tarık Akan. Can Kolukısa, Halil Ergün
Yaman Okay, Fatma Girik, Aytaç Arman,
Menderes Samancılar, Kutay Köktürk,
Nıır Sürer, Kemal Sunal. Ahmet Mekin,
Rutkav Aziz
ANMArMEVLİT
Eyüp eşrafmdan merhum Halit Bey, merhume Ferniyap
Hanımefendi'nin biricik kızları, ornek insan, merhume
F. SABİHABATUMLU
Hanımefendi, çok erken gelen vefatı ile aramızdan ayrılışırun
ikinci yıldönümüne tesadüf eden 4 Şubat 1990 Pazar günü öğle
namazım müteakip Eyüp Sultan Camii'nden merhume Sabiha
Hanımefendi'nin aziz ve temiz ruhuna Yüce Allah'ımızın
mağfiretlerine mazhar olmak üzere Eyüp Sultan Hazretleri'nin
huzurlarında, cami kadrosu, din görevlileri tarafından Kur'an-ı
Kerim ve Mevlidi Şerif kıraat olunacaktır. Akrabalarımızın,
dostlarımızın, yakınlarımızın ve tüm insanlarımızın teşrifleri
bizleri, Batumlu ailesini huzurlu edecektir.
EŞİ VE EVLATLARI
Prof. Aksoy bugün Adliye ve Meclis önünde yapılacak törenlerden sonra toprağa veriliyor
Aksoy'a saygı, teröre nefretANKARA (Cumhuriyel Büro-
su) — Türk Hukuk Kurumu ve
Atatürkçü Düşünce Derneği Baş-
kanı Prof. Dr. Muammer Aksoy-
un cenazesi bugün kaldırılıyor.
Aksoy için bugün saat O9.3O'da
önce Ankara Adliye Sarayı önün-
de, ardından da saat 11.00'de
TBMM'de tören yapılacak. Cena-
ze daha sonra Mahepe Camisi'nde
kılınacak öğle namazının ardın-
dan Cebeci Asri Mezarlığı'nda
toprağa verilecek. Türkiye Baro-
lar Birliği Yönetim Kurulu ve tüm
baro başkanları bugünkü cenaze
törenine katılacak. Baro yönetici-
leri yarın da Anıtkabir'de cüppe-
leriyle saygı duruşunda buluna-
cak. Olayın soruşturmasının "çok
yönlü" sürdürüldüğü bildirilirken
Ankara DGM Cumhuriyet Sâvcı-
sı Binbaşı Ülkii Coşkun "Yurtdı-
şında örgiitlenen, Türkiye'de faa-
liyet gosleren irticai unsurlann
özellikle araştırıldığını" söyledi.
tstanbul Barosu Başkanı Turgut
Kazan, Adalet Bakanı Oltan Sun-
gurlu'ya verdiği mektupta, "Dev-
letin tehlikede olduğunu ve bizzat
kendisi hukuk devieti için tehlike
olan Ankara DGM Cumhuriyet
Başsavctsi Nnsret Demiral'ın böyte
bir soruşturmaya bakamayacagı-
nı" bildirorek görevden alınması-
nı istedi.
DGM Cumhuriyet Savcısı Coş-
kun, çok yönlü olarak yürüttük-
leri cinayet soruşturmasında, tüm
olasılıkları göz önünde tutmaya
çaiıştıklannı söyledi. Soruşturma-
larında özellikle Aksoy'un laiklik
konusundaki düşünce ve tutu-
mundan rahatsız olan irticai un-
surlar üzerinde durduklarını belir-
ten Coşkun, Aksoy'a ölümünden
önce Almanya'dan gönderilen iki
tehdit mektubunun da merkezle-
ri bu ülkede bulunan Avnıpa Milli
Göriiş Teşkilatı ve lslami Cemiyet
ve Cemaatler Birliği isimli illegal
ESİ ÜLKE AKSOY GENÇLERE SESLENDİ
MuammerHoca'nınyolımdangidin
Prof. Aksoy'un yaşamı boyunca mücadeleden
yılmadığını belirten eşi Ülke Aksoy, "Saldırının
aşırı sağ kesimden geldiğini sanıyorum. Zaten
böyle bir tehlike hissediyordum. Horzum^ az bir
ihtimal. Davanın temyiz aşamasında
yapabilirler mi? Pek mantıkh gelmiyor" diye
konuştu.
İDİL GÜRSEL
ANKARA — Ibni Sina Hasta-
nesi'nde tedavi gören Prof. Dr.
Muammer Aksoy'un eşi Ülke Ak-
soy, eşinin hayatı boyunca müca-
deleden yılmadığını belirterek,
"Gençlere Muammer'in yolun-
dan gitmelerini öneriyonım" de-
di.
Ülke Aksoy'un doktoru Prof.
Dr. tbrahim Ceylan, Aksoy'un
tansiyonunun sürekli değiştiğini
kaydederek, sinir sisteminin bo-
zulduğunu söyledi. Ceylan, Ak-
soy'un bugün yapılacak törenle-
re kendi kontrolü altında katıla-
cağını bildirdi.
Ülke Aksoy, Muammer Ak-
soy'un öldürülmesini "Horzum
oiayına" bağlamadığını vurgular-
ken, "Saldınıun aşın sag kesim-
den geldiğini sanıyorum. Zaten
böyle bir tehlike hissediyordum"
diyor.
Evlilikleri süresince Muammer
Aksoy'un Atatürkçülük ve de-
mokrasi savaşımını birlikte ver-
diklerini ifade eden Ülke Aksoy,
Cumhuriyet'in sorularını şöyle
yamtladı:
" — Sık sık tebdit raektuplan
geliyordu, Muammer Aksoy'un
bu tehditkre tutumu ne oluyor-
du?
Ü. AKSOY — Bize genelde bu
mektuplan göstermek, söylemek
istemiyordu. Tehditlere rağmen
hiç yılmıyordu. Bana, devamlı
'Çocuklann gdecegini düşün, biz-
ler bunu yapmazsak ne olacak?'
diyordu.
— Muammer Aksoy'un hayatı
hep mücadeleyle geçti. 1971 yılın-
da hıtuklanması, üniversiteden b-
tifa etraesi... Bu dönemlerden bi-
raz bahseder misiniz?
Ü. AKSOY — Prof. Dr. Tur-
han Feyzioğlu üniversiteden atı-
lınca kendi de, üniversitelerde
özerkliğin bulunması gerektiğine
olan inancından istifa etti. Sıkı-
yönetimce gözaltına alındı. O za-
man oğlum daha küçücüktü. Mali
olanaklarımız yoktu, ama biz
hepsini göğüsledik.
27 Mayıs ihtilalinden sonra üni-
versiteye döndü. Sonra bir ara
parlamentoya girme meselesi var-
dı. 1977'de Meclise girdi. O dev-
re de 12 Eylül'e kadar sürdü. Bu
dönenüerinin hepsinde birlikte
omuz omuza mücadele verdik.
— Horzum davasından sonra
çeşitli tehdit mektuplan geldiği
söyleniyor.
Ü. AKSOY — Horzum'u hiç
duymadım. Bürodan söylediler.
Tehdit mektupları genelde dinci-
lerden geliyordu. Horzum'un az
bir ihtimal olacağını düşünüyo-
rum. Davanın temyiz safhasında
yapabilirler mi, pek mantıkh gel-
miyor.
— Tam bu engeller karşısında
ÜLKE AKSOY — Hayatımda Muammer kadar dinine baglı bir insan görmedim.
tutumu ne oluyordu, yaşama bag-
lılığı nasıldı?
U. AKSOY — Muammer hiç-
bir zaman yaşama sevincini kay-
betmedi. Başına gelen hiçbir şey-
den şikâyet etmedi. Her kötü
olayda 'Allah beni sınavdan
geçiriyor' derdi.
Hayatımda Muammer kadar
dinine bağlı bir insan görmedim.
Bana her gece 'Allah'a dua et'
derdi. Onu öldüren insanların da
dindar olduğuna inanmıyorum.
Dindar olan kişi bunu yapmaz,
onlar kiralık caniler.
Muammer, yaşamı boyunca
hep mücadele edip tehlikelerin içi-
ne girdi. Her şey, doğru bildiği
yolda gitmesinden oldu.
— Cinayet önceden düşünül-
mnş.
Ü. AKSOY — Kesin önceden
planlanmış. Geliş saati, evin sak-
lanacak yerleri tes^it edilmiş. Bir
de birçok telgraf geldi, bir tek Tu-
rizm Bakanı'mdan gelraedi.
— YÖK'ün türban konusunda-
ki tutumunu hep eleştiriyordu, bu
nedenle bir tepkiyle karşılaştınız
mı?
Ü. AKSOY — YÖK'le Ugüi dü-
şünceleri nedeniyle hep tehdıtier
geliyordu. Ihsan Doğramacı, ba-
bamın arkadaşı olduğu halde bir
telgraf göndermedi.
— Eşinizin öldiirülme olayın-
dan sonra Türkiye'deki son olay-
lan degerlendirir misiniz?
Ü. AKSOY — Şeriat gelecek gi-
bi gözüküyor.
— Gençlere ne önerirsiniz?
Ü. AKSOY — Gençler, Muam-
mer'in yolundan gitsinler. Tüm
ağırlığıyla Türkiye'nin geleceği
için savassınlar. Yetkililerin bu
işin peşini bırakmamalanru istiyo-
rum. Unutulup gitmemesini öne-
riyorum. özellikle demokratik
merkezlerin bütün güçleriyle ola-
ya sanlmalarını temenni ediyo-
rum."
BİRLİK BAŞKANLARIORTAK AÇIKLAMA YAPTI;
Aksoy'un vücudu değil^ düştincesi hedef seçîldi
Türkiye Barolar, Mimar, Mühendisler,
Tabipler ve Dişhekimleri Birliği başkanlan
ortak açıklama yaparak Aksoy'un katiüerini,
'düşüncenin aydınlığından korkan alçaklar'
olarak niteledi. Istanbul'da bir toplantı yapan
150 kadar aydın, Aksoy ile îpekçi'nin
öldürülmesindeki benzerliklere dikkat çektiler.
Haber Merkezi — Atatürkçü
Düşünce Derneği ve Türk Hukuk
Kurumu Başkanı Prof. Muam-
mer Aksoy'un öldürülmesine tep-
kiler artarak sürüyor. Türkiye Ba-
rolar Birliği, TMMOB, Türk Ta-
bipler Birliği ve Türk Diş Hekim-
leri Birliği Başkanları ortak bir
açıklama yaptı. Açıklamada Ak-
soy'un katilleri, "Ülke>i ortaçağ
karanlıgına göturmek isteyen, öz-
giir düşüncenin aydınlıgındao
korkan alçaklar" olarak nitelen-
di. lstanbul'da bir toplantı yapan
150 kadar aydın Muammer Ak-
soy ile Abdi Îpekçi'nin öldürül-
melerindeki benzerliğe dikkat çek-
tiler. Toplantıda konuşan yazar
Aziz Nesin, "Cinayete karşı
savaşmalıyız" dedi ve "Bu 4. as-
keri darbenin hazırhklan mıdır?"
diye sordu.
Türkiye Barolar Birliği Başka-
nı Önder Sav, TMMOB Başkanı
Teoman Alpturk, Türk Tabipler
Birliği Başkanı Nusret Fişek,
Türk Diş Hekimleri Birliği Başka-
nı Yümaz Bilgin, Aksoy'un öldü-
rülmesi üzerine yaptıklan toplan-
tıdan sonra dün ortak bir açıkla-
ma yaptılar. Prof. Aksoy'un vü-
cudunun değil, düşüncelerinin he-
def alındığı bildirilen açıklamada
şu görüşlere yer verildi:
"Anayasa hukuku profesörü ve
Ankara Barosu eski Başkanı de-
gerli bilim adamı Muammer Ak-
soy, düşünce özgürtügunü hazme-
demeyen derookrasi duşmanlan
tarafından öldüriıldü. Yapılan
resmi açıklamalardan öldurenin
veya öldürenlerin kim olduğunun
bilinmediği söyleniyor. Ama biz
katilleri, düsüncelerinden, eylem-
lerinden. seçtikleri kurbanlardan
tanıyoruz. Bunlar ulkemizi orta-
çağ karanlıgına çekmek isteyen,
demokratik ortamda yaşamayan,
ashnda demokrasiyi de istemeyen,
özgür düşüncenin aydınlığından
korkan alçaklardır."
Aksoy gibi Atatürkçülükten
odün vermeyen, hukukun üstün-
lüğü kavgasmda ön saflarda yer
almış insanların kolay yetişmedi-
ğine dikkat çekilen açıklamada,
"Muammer Aksoy, kendisini ül-
kesinin sonınlanndan soyutlayıp
sessizce oturmayı yeğleyen, günü-
nü gün eden sözde aydınlardan
değildi. O, gercek bir aydındı.
Akücı, çagdaş ve laik bir aydın"
denildi.
Aksoy'un vücudunun değil, dü-
şünceleri^in hedef seçildiğine işa-
ret edilen açıklamada şöyle
denildi:
"Onu vuranlar, bir gün keşke
Muammer Aksoy yaşasaydı diye
pişman olacaklardır. Aksoy'un
düşüncelerini, onun kavgasmı
sördürenlerin inançlan. karariüık-
lan, özgürlük ve demokrasi anla-
yışlan, katilleri kovalayacak, bo-
gacaktır. Devlet demokrasi düş-
manlanndan güçlü olmak zonın-
dadır. 12 Eylül öncesi yaşanmış
filmleri tekrar sahnelemek iste-
yenler emellerine ulaşamayacak-
lardır."
Olağanüstii toplantı
Türkiye Barolar BirliğTnce ya-
pılan yazılı açıklamada, "Muam-
mer Aksoy'u vuran kurşunlar,
odünsnz Atanirkçulüğe. barolan-
mıza, tüm avukaüanmıza, savun-
ma meslegine ve bilime sıkılmış-
tır. Barolanmızın bu alçakca ci-
nayeti içlerine sindirip susmalan
düşünülemez, beklenemez" denil-
di.
tstanbul Barosu' na bağlı avu-
katlarca da dün tüm ilçe adliye-
lerinde bir protesto metni imzaya
açıldı. Prof. Aksoy'un "hunhar-
ca bir cinayete kurban gittigi" be-
lirtilen metinde, "Katiller, onun
şahsında laik Türkiye Cumhuri-
yeti'ne ve Atatürkçü düşünceye
alçakça bir saldında bulunmuşlar-
dır. Ne var ki Atatürk ideali ve la-
ik cumhuriyet bu türlü tecavüzlere
uğradıkça kuvvetlenecek ve hiçbir
irtica hareketi cumhuriyetçi, laik
Türk aydınlannı yollanndan ge-
ri çeviremeyecektir" denildi.
Nesin, "Darbe
hazırlıklan mı?"
İstanbul Tabip Odası'nda top-
lanan 150 kadar aydın, Aksoy'-
un ölümünü ve Türkiye'nin için-
de bulunduğu durumu değerlen-
dirdi. Toplantıya konuşmacı ola-
rak yazar Aziz Nesin, Prof. Ça-
ğatay Anadol, Prof. Zafer Püs-
kül, Dr. Tank Ekinci, Sıdıka Su
ve Taygun Ersaslan sundukları
ortak bildiride, "Türkiye'de ay-
dın, ilerici. demokrat insanların
büyük tehlike içinde olduğunu ve
insanlann gerici güçler tarafından
katledildiğini" bildirdiler.
Yazar Aıiz Nesin konuşmasın-
da, cinayetin 3 örgüt tarafından
üstlenilmesinin "korknnç" bir şey
olduğunu ifade etti. Nesin, "Ci-
nayetlere karşı savaşmalıyız. Bu
gerici güçler karşısında basın ses-
siz kalmaktadır. GazetecUere ya-
pılan saldınlann yanında Basın
Müzesi bile basıldı, ama basın bu-
na sessiz kaldı" suçlamasında bu-
lundu. Nesin, "Bu ürmanış4. as-
keri darbenin haarlıklan mıdır?"
diye sordu. Daha sonra söz alan
Çağatay Anadol, Fuat Alan sal-
dınnın Türkiye'de demokrasi ha-
reketine indirilmiş bir darbe oldu-
ğunu vurguladılar.
Belediye-lş Sendikası, Denizci-
ler Sendikası, Hava-lş Sendikası,
Deri-lş Sendikası, Kristal-tş Sen-
dikası, Basisen, Tek-Gıda tş Sen-
dikası, Tümtis ve Petrol-lş Sendi-
kası yaptıklan ortak açıklamada,
cinayetin ülkede hızla yükselen
gerici ve anti demokratik düşün-
celerin en somut ifadesi olduğu
bildirildi. Işçi sımfı ile sendikala-
rın verdiği demokrasi ve laiklik
mücadelesinin sürdürüleceği belir-
tilen açıklamada, "İşçi sınıfının
birlik ve beraberligi, bu tertipleri
bozacak ve oynanmak istenen
oyunlan engelleyecektir" denildi.
İzmir'de avukatlar
yüriidti
İzmir Barosu'na bağlı yaklaşık
300 avukat Prof. Aksoy'un anı-
sma bir dakikalık saygı duruşun-
da bulundu ve sessiz bir yürüyüş
yaptı.
Aydın Barosu avukatları da
dün Aksoy'un öldürülüşünü pro-
testo için sessiz yürüyüş düzenle-
di.
SHP bildirisi
SHP Parti Meclisi dün yayım-
ladığı bildiride, hükümetin terö-
rün önemini kayrayamadığına
işaret edilerek, "Ölsek de, öldü-
rülsek de demokrasi mucadelesi
sürecektir. Terör arbk bu ülkede,
demokrasiye ara vennenin bir
araa olamayacaktır" görüşüne
yer verildi.
SHP Parti Meclisi'nin bildirisi
dün Genel Başkan Erdal İnönü
tarafuıdan açıklandı. İnönü açık-
lamasında, Parti Meclisi'nin
Prof.^iuammer Aksoy'un "ka-
ranuk güçler" tarafından öldürül-
mesiyle önemli bir boyut kazanan
terör olaylarıru büyük bir duyar-
lılıkla değerlendirdiğini söyledi.
Hiçbir özürün, hükümetin bu
sorumluluğunu geciktirmesi ve
savsaklaması için bir neden ola-
mayacağı kaydedüen bildiride da-
ha sonra şöyle denildi:
"Sayın Başbakanın ve Içişleri
Bakanı'nın son günlerde ürmanan
terör olaylanyla ilgili açıklamala-
n, hükümetin henüz terörün cid-
diyetini ve önemini kavrayama-
mış olduğu gerçeğini ortaya koy-
maktadır. Sorumlu kişilerden
beklenen, şn ya da bu örgüt ayn-
mı yapmadan bu karanhk güçle-
rin üzerine gitmeleri ve onlan bir
an önce açığa çıkarmalandır."
SHP Genel Sekreteri Deniz
Baykal, hükümetin Prof. Ak-
soy'a yapılan suikasti, siyasal
yönlerini önemseyerek ciddi bir
biçimde değerlendiremediğini
söyledi.
CUNEYT ARCAYUREK yazıyor
Varsayımlarla Yola Çıkılırsa
ANKARA — Karamsariık dal-
ga dalga sarıyor. Toplum yıllar-
dır sarsıntı geçirirken Çankaya
sevdas: siyasetin ana dümenini
paramparça etmiş. Hükümet za-
yıf bir koalisyon görüntüsü veri-
yor. Olaylar yaşam sıkıntılarını
aşıyor. toplumu ucunda aydınlık
görünmeyen tünellere girmeye
zorluyor.
Eğri oturup doğru konuşma-
nın tam sırası Her şey Çankaya
ile başladı Türkiye'nin tek soru-
nu Çankaya. Geçmişe serinkan-
lılıkla bakarsak. geleceğin neler
vaat ettiğini kolaylıkla görebiliriz.
Aksoy olayı toplumu derınden
sarsıyor. Kaygılar sadece terö-
rün başkaldırmasından kaynak-
lanmıyor. Devlet düzeni kişisel
yararlarla allak bullak olunca,
otorite boşluğu doğunca kapıda
fırsat bekleyen "şer güçlerinin"
harekete geçmesi olağan hale
geliyor.
Dün sabah büromuzdaki man-
zara: Aksoy cinayetini çözmeyo
yarayacak hiçbir ipucu, küçük bir
belirti olmadığını arkadaşlar soy-
lüyor. Polis karanhkta, murn ışı-
ğına razı. Siyaset dünyası çeliş-
kiler içinde çalkalanıyor. Demok-
rasiyi teröre kurban etmeyi red-
deden konuşmalaf alkışlanıyor.
SHP lideri inönü, demokrasi-
den hiçbir ödün vermeden "de-
mokrasi içinde yeni terör
harekotlerini" önlememiz gerek-
tiğini savunuyor. Bir inancı
-1978'den beri- dile getiren söz-
ler. Topluma, siyasete moral ver-
meye çalışan irdelemeler. Oysa
sokaktaki insan böyle mi düşü-
nüyor? Ekonomide, sosyal ya-
şamda ve siyasetteki gelişmeleri
yıllardır izliyor. Bir gün öncesini
ararken tam bu sırada karamsar-
lıktan sıyrılıp iyimser bir dûnya
kurmaya zorlanıyor. Toplumda-
ki kaygılarla kuşkular ortadan
kalkmıyor.
Ne olacağımn bilinmediği or-
tamda devletin bilmeceyi çöze-
meyeceği öne sürülüyor. Yetki-
liler, "bazı mihraklardan, karan-
hk güçlerden" söz etmeye hazır-
lanıyor. Tabii, doyurucu olamı-
yorlar. Aksoy cinayetinden son-
ra 141, 142 ve 163. maddelerle
ilgili hazırlıkların rafa kaldınlaca-
ğını itgili kişiler Meclis koridorla-
rında söylemeye başlıyor.
Yüzlerce olasılık piyasada. Bu
maddelerin kalkması ya da de-
ğiştirilmesini istemeyenlerin böy-
le bir eyleme girişebilecekleri,
nedense akla gelmiyor, üzerine
gidilmiyor.
Cinayetten sonra bazı gazete
bürolarına telefon ediliyor. Ak-
soy'u islamcı bir örgütün ceza-
landırdığı bildiriliyor. Polis, ihba-
rın üzerine eğiliyor. Sonuç yok!
Polis, yeni terör dalgasını bir ör-
güte ya da vuranın kimliğinin
hangi kanada bağlayacağını bi-
lemez durumda.
Henüz kurşunlann balistik mu-
ayenesi bile yapılmamış. Ak-
soy'u ziyaret eden İnönü, kimi
kanılar edinmiş gibi. Dolaylı
cümlelerle kimi varsayımlara
ağırlık veriyor. Tesettüre karşı çı-
kan, laikliği savunan Aksoy'un
İslamcı kişilerce öldürülmesi,
kuşkusuz mantık gereği. Fakat
polis, bir yargı söyleyemiyor.
Yetkililer susuyor.
İnönü Mecliste könuşuyor.
Hükümet boşlukta, polis karan-
lıkta. Buna karşın ana muhale-
fet olayı "iddia" adı altında bir
yere bağlıyor. Kubilay vahşetin-
den sonra ilk kez "vahim bir
olayla" karşılaştığımızı söylüyor.
iddiaya göre diyor, ama Aksoy'u
fanatik dinci gruplann kurban et-
tiğinden üç aşağı beş yukarı kuş-
ku duymadığı izlenimi veriyor.
Toplum, sarsıntıtar içinde. Bir
siyaset adamı toplumu daha bü-
yüyecek dalgaların ortasına atı-
yor. İnönü'den sonra kulis, "si-
yaset adamlığı ile polis müfettiş-
liği arasında" hem mesleki hem
de toplum önderliği açısından
önemli farklardan söz ediyor.
Hükümet cinayetin asıl nedeni-
ni aydınlığa kavuşturmakta acz
içindeyken, ana muhalefet lide-
rinin doğruluğu henüz saptan-
mayan varsayımlarla hükümet-
miş gibi gorev üstlenmesi yadır-
ganıyor.
Genel siyaset, ancak vuranın
kişiliği ortaya çıktıktan sonra bi-
çimlenecek. Varsayıldığı gibi Ak-
soy'u İslamcı kanat öldürdüyse,
yapılacak değerlendirmenin, iz-
lenecek politikanın yollan başka.
Terör başka kesimlerden geldiy-
se değerlendirme ve izlenecek
siyaset daha başka kanallara
oturacak.
Bugün sonjmsuziuğunu anım-
sayan TÖ ile elinin altındaki hü-
kümet, kompütürize olmakla
övündüğûmüz polis ne yapıyor?
Soru bu, üzerine gidilmesi gere-
ken noktalar bunlar.
Ancak varsayımlardan arındı-
ğımız ve gerçek göründüğü za-
man Kubilay olayıyla paralellik
kurabilir, hiçbir ödün vermeden
demokrasiyi nasıl koruyacağımı-
zı hep birlikte araştırırız.
Nutuk atan devlet değil, sonuç
çıkaran devlet aranıyor.
Gidişe bakılırsa bulacağımız
da yok ya!
örgütler tarafından gönderilip
gönderilmediğiru araştırdıklarım
bildirdi.
Coşkun, soruşturmaları çerçe-
vesinde Türkiye'deki irticai unsur-
lann üzerinde durarak Türkiye'de
son yülarda gelişen bu yöndeki ey-
lemleri de incelemeye aldıklannı
söyledi.
Soruşturma çerçevesinde, Ak-
soy'un ailesinin anımsatması üze-
rine bir süre önce sonuçlanan
Horzum davası olasıhğıru da dik-
kate aldıklannı anlatan Coşkun,
"Aksoy'un yakınlan, Horzum da-
vasının sonuçlanmasından sonra
Aksoy'un bazı sözlü saldınlara
uğradıgını söylediler. Bu olasıhgı
da araştırmamızı istediler. Gere-
kirse Horzum ve yandaşian hak-
kında da soruşturma acacağız. Bu
yön de araştınlıyor" dedi. Aksoy
1
un öldürülmesinin Türkiye"yi ye-
niden anarşi ve terör ortamma sü-
rüklemek isteyenlerin bir girişımi
olabileceğini de savunan Coşkun,
bu eylemin bir provokasyon olup
olmadığını da araştırdıklarım bil-
dirdi. Coşkun, Aksoy'un Atatürk-
çü, laik ve Türkiye Cumhuriyeti-
nin bütünlüğünü savunan düşün-
celerinin bazı Marksist illegal ör-
gütleri de rahatsız etmiş olabile-
ceğini öne sürerek bu yönde de
araştırma yaptıklarıru belirtti.
Savcı, Aksoy'un bir avukat ola-
rak görev yaptığı sırada çıkarlan
zedelenen kimi çevrelerin de böy-
lesine bir eyleme girebileceklerini,
bu olasılık üzerinde de duruldu-
ğunu söyledi.
Ismi, Prof. Muammer Aksoy'-
un öldürülmesi olayında şüpheli-
ler arasında geçen işadamı Kemal
Horium'un, bu suçlamadan do-
layı "çok rahatsız olduğu" bildi-
rildi. Horzum'un avukatlanndan
Ali Karaküçük, dün cezaevinde
müvekkili ile görüştüğünü belir-
terek, "Müvekkilim, Muammer
Aksoy'un öldürülmesi olayında
isminin şiipheliler arasında geç-
mesine 'Her taşın altında beni
aramaya başladılar' diye tepki
gösteriyor. Eger böyle bir şey var-
sa müvekkilim cezaevinde, alsın-
lar ve sorgulasınlar" dedi.
Eylemciler en az
üç kişi
Olay yerinde ve Aksoy'un bü-
rosunda ilk araştırmalan yaplığı-
m da kaydeden Coşkun, cinayetin
planlı ve soğukkanlı bir biçimde
işlendiği sonucuna vardığını söy-
ledi. Katilin Aksoy'un hemen ar-
dından apartmana girerek Ak-
soy'a seslendiğini, Aksoy'un bu
ses üzerine geriye doğnı dönerken
de kurşunlara hedef olduğunu
kaydeden Coşkun, olay sırasında
bir kişinin gözetleyici, bir kişinin
de kaçmaya yardımcı olmak üze-
re olay yerinde bulunduğunu san-
dığım belinerek eylemin bu şekil-
de en az üç kişiyle gerçekleştiril-
diğinin sanıldığını anlattı. Coş-
kun, katilin Aksoy'a 75
santimetre-1 metre mesafeden ateş
ettiğinin saptandığını da belirtir-
ken üç kurşunun da öldürücü böl-
gelere isabet etmesini katilin pro-
fesyonel olduğunun bir gösterge-
si olarak niteledi.
Yaptığı araştırma sonunda, ka-
tillerin cinayet yeri olarak da en
uygun yeri seçtikleri izlenimi edin-
diğini kaydeden Coşkun, Aksoy'-
un bürosu ile evi arasında başka
bir noktada bu eylemin gerçekleş-
tirilmesi halinde görülme olasılı-
ğının bulunduğunu kaydetti.
Olaya ilişkin yaptıklan soruş-
turmaya yardımcı olabilecek her-
kesle temas kurmaya çaiıştıklan-
nı ve ifadelerine başvurduklarım
kaydeden Coşkun, şu ana kadar
olayın herhangi bir görgü tamğı-
na ya da olayı aydınlatabilecek ni-
telikte bilgı verene rastlanmadığuu
söyledi.
Coşkun, şu ana kadar olaya iliş-
kin şüpheli görülerek gözaltına
aiınan kimsenin bulunmadığını da
bildirdi.
Aksoy'un bugün toprağa veril-
mesinden sonra törene katılanla-
rın cinayetin işlendiği yere çiçek
bırakarak, Aksoy'un öldürülmesi
oiayına protestolannı sürdürecek-
leri öğrenÜdi.
"Demiral görevden
ahnsın"
İstanbul Barosu Başkanı Turgut
Kazan, Beyoğlu Adliye binasının
yeni açılışına katılan Adalet Ba-
kanı Oltan Sungurlu'ya 2.5 sayfa-
lık bir mektup vererek Prof. Ak-
soy'la ilgili soruşturmarun hukuk
devieti ve demokrasi açısından
hep bir tehlike olduğunu ileri sür-
düğü Ankara DGM Başsavcısı'
Nusret Demiral'm görevden alın-
masını istedi.
Kazan mektubunda, Aksoy'un
öldürülmesiyle ilgili soruşturma-
nın sağhklı sonuçlanması için ge-
rekli koşulların sağlanmasını iste-
di. Aksoy'un öldürülmesinin, hu-
kuk devieti ve demokrasiyi tahri-
be yönelik bir tertibin parçası say-
dıklaruu belirten Kazan, bu konu-
da yapılacak ilk işin Ankara DGM
Başsavcısı Nusret Demiral'ın gö-
revden alınması olduğunu söyle-
di. Demiral'ın hukuk devieti ve de-
mokrasi açısından tehlike oluştu-
ran ilk Cumhuriyet Savcısı oldu-
ğunu öne süren Kazan, Savcı De-
miral'ın hukuk dışı olduğunu sa-
vunduğu bazı tavırlarıru sıraladık-
tan sonra, "Ben tstanbul Barosu
Başkanı ve 27 yılını tamamlamış
bir avukat olarak, bu öneriyi bil-
ginize sunuyorum. Aksi halde, ya-
pılacak soruşturmanın selametine
asia inanmayacağımı ve bu kuşku-
mu ısraria anlatma>a caltşacağımı,
gerekirse bir kampanya başlataca-
ğımı belirtiyorum."