25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/16 DIŞ HABERLER 26ŞUBAT1990 WASHINGTON ABD, Kıbrıs zirvesi için iyimser değil DENKTAŞ — Tedirgin VASİLİU — EsnekHk yok. W ashington'un bugün Denktaş ve Vasiliu arasında başlayacak olan görüşmelere ilişkin en önemli beklentisi, hızlı sonuç alınması değil, taraflann anlaşamaması halinde dahi sona ermeyecek bir müzakere mekanizmasının yaratılmasi. UFUK GÜLDEMtR WASHINGTON — ABD yönetiminin bugün New York'ta başlayacak olan Kıbns donığuna donuk en öncetikli beklentisi hız- la sonuç alınması değil. tarafların anlaşa- maması halinde dahi sona ermeyecek bir müzakere mekanizmasının yaratılmasi.Was- hington bunu doruğun başanlı olduğu şek- linde kabul edecek. Ancak bu konuda faz- la umutlu oldukları da söylenemez. Bu umutsuzluklan sohbetlerde Washing- ton'un daha doğrudan devrede olacağı bir müzakere yöntemi kurulmadan Kıbns ko- nusunda bir ılerleme kaydedilemeyeceğini giderek daha sık bir şekilde ifade etmele- rinden anlaşılıyor. ABD, New York doruğuna genel hatla- nyla şoyle bakıyor: Her şeyden önce Enmeni tasansının gündeme alınmayışı ABD baş- kanının özel Kıbns Koordinatörü Nelson Ledsky'ye rahat bir nefes aldırdı. Washing- ton, tasarının kabulunün Rauf Denktaş'a donük baskıları daha görünür kılacağını, Kıbns işini çıkmaza sokacağını duşünüyor- du. Bu atlatıldı. ABD'nin şimdi beklentisi, tarafların BM Genel Sekreteri'nin şu ana kadar açıklamadığı müzakere yöntemi çer- çevesinde gundemın bütun maddelerini ele alabılmelerine olanak sağlayacak makul bir sure için bir araya gelraeleri. Hedef ise Denktaş'ın "Anlasamadık" demesiyle gö- ruşme surecinin belirsizliğe girmeyeceği bir yapı ortaya çıkarmak. Bu durumdan da Washington'un New York doruğundan ke- sin bir sonuç almak yerine tarafları uzun vadede masaya bağlayacak bir sürecin me- kanizmasının yaratılmasından tatmin ola- cağı anlaşılıyor. Çunkü Turk tarafmın bi- linen ılkelerden hiç taviz vermeyeceğinin far- kındalar. Eğer koparabilirlerse kendilerıni şanslı sayabilecekleri tek şey Denktaş'ın KKTC'deki seçimlerden sonra konunun özune dönük birtakım anlaşmalara yönel- me konusunda mutabakata vardığını açık- lamayı kabul etroesi, ancak bunun dahi güç olduğunu biliyorlar. Bu dorukla ilgili Ankara'dan beklentile- ri de çok fazla değil. Bunun nedenlerinden biri, artık Türkiye'nin Kıbrıs'ı "verip kurtulamayacağının" iyıce kafaJarında net- leşmiş olması. Bir satış sonucunda Türki- ye'nin AT'ye giremeyecegini Ankara'run bil- diğini kaydediyorlar. Aynca Cumhurbaşka- nı Turgut Özal son Washington ziyaretin- de Beyaz Saray'da elindeki kâğıtta ne yazı- yorsa aynen onları okudu. "Bu iş Denktaş 1 ın uhdesindedir. Kendisi Kıbns'ta çözrimu sağlayacak en yetkili kişidir" dedi. Nitekim New York doruğundan once de AT dahi An- kara nezdinde kararlı girişimler yaparken Washington en a^mrian burada yeni bir me- saj vermedi. Ledsky bu yuzden New York'a ancak "kozroeük bazı formüller" göturebiliyor. Örneğin "Daha önce de vanlmış olan rnu- tabakatlar paralelinde kamuoyunu BM Giı- venlik Konsevi'ni rataatiaücı actklamalar ya- palım. Müzakere siırecinden kopraavalım. Ilerisi için daha özlü adımlara kendimizi hazırlavalım" turünden açıklamalar yapıl- ması gibi önerilerle gidıyor. New York doruğunda Denktaş kaynaklı bir kriz çıkarsa ABD yönetiminin artık Denktaş'a açıkça "nzlaşmaz" damgasını vu- racağı anlaşılıyor. Bunun iki boyutln yan- sıma yapması mumkün, birincisı Rumlann konuyu tekrar uluslararası forumlara suruk- lemesine, "icazet verilmesi." ABD şimdiye kadar buna engel oluyordu. "Artık iş birim kontrolumitzden çıktı, frene basamıyonız" diyebilir. tkmcisi de "Yöneürn olarak kong- reyi zaten zor zaptediyoruz. Şimdi artık hiç tutamayız" havasına girebilir. Kongre bu- na zaten yatkın. Nitekim geçen ay kongre- de Kıbns konusunda özel oturumlar duzen- lendi. Kongre'deki Rum lobisimn tum adamları konuştu. tşin ilginç yanı Kıbns özel oturumunda Turkiye aleyhine kimler konuştuysa Senato'daki Ermeni tasansı gö- rüşülürken konuşanlar yine onlardı. Eğer New York doruğu "kesintiye" uğrarsa Kong- re"nin tam istım Kıbns işine yükleneceğini kestirmek mumkun. NEW YORK Zirve gergin bir ortamda başlıyor ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile Kıbns Rum Lideri Yorgo Vasiliu arasında BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın gözetiminde yapılacak görüş- meler bugün New York'ta başlıyor. Denk- taş ve Vasiliu, cumartesi akşamı New York'a geldıler. Bugün öğleye doğru başlayacak ve öğle yemeği ile devam edecek olan görüşmele- rin ne kadar sürecegi en bilyük merak ko- nusu. BM sekretaryasının Denktaş'ı New York'a gelmeye ikna etmiş olması önemli bir başarı olarak değerlendiriliyor. Bir kere ma- saya oturulunca kolay kolay görüşme orta- ABD Kohl, 'sınır' içintaahhütte bulunmuyor *CAMP DAVID (AA) — Federal Alman- ya Başbakanı Helmut Kohl, ABD Başkanı George Bosh ile Camp David'de yaptığı gö- ruşmeleri tamamladı. Kohl, goruşmeler sonunda, "HükSme- tinin. Almanya'nın btrieşmesi sonınunu, sı- nıriann degiştirilmesine bağlama niyetinde olmadıgım" bildirdi. Kohi ve Bush, ortaklaşa bir basın top- lantısı duzenlediler. Kohl, sınır sorununun, birleşik Almanya'da seçimle işbaşına gele- cek hükumet tarafından kesin bir çözüme bağlanacağını ıfade etti ve "Bütün devlet- lerin güvenlik alanındaki meşnı haklannı tanıyontz" dedı. Bilindiği gibi, Polonya 2. Dünya Sava- şı'ndan sonra Almanya'dan aldığı toprak- larda gözü olmadığı konusunda Bonn'dan güvence istiyor. Bush da Helsinki Nihai Senedi'nde be- lirtildiği gibi, şu anda Avrupa'daki sınır- ların ihlal edilemez olduğunu belirtti ve F.Almanya ile bu konuda "nem fîkir" ol- duklarını kaydetti. Bush, birleşik Almanya'nın NATO'da kalması gerekeceğini, bununla birlikte SSCB dahil, bütün ulkelerin çıkarlannm göz önune alınması gerektiğini ifade etti. Bush, ulkesiyle F.Almanya'nın temel ko- nularda benzer görüşler taşıdıklanm belirt- ti. mınm terk edilemeyecegini belirten Batılı diplomatlar, ilk masadan kaikanın kim ola- cağını merakla beklıyorlar. Genel sekreterliğin bir hafta surmesinı beklediği görüşmeler için sadece bugun (pa- zartesî) ve salı günü için bir buluşma prog- ramı saptanmış durumda. Gerisini iki lide- rin ve Cuellar'ın görüşmeler esnasında sap- taması bekleniyor. Cuellar, bugün yemek öncesinde bir açı- lış konuşması yapacak. Açılış konuşması- nın, özel temsilci Oscar Camillion tarafın- dan 31 temmuz buluşmasında göruşülmek uzere taraflara ilettiği "anlaşma taslağı piam" önerisıni kapsaması bekleniyor. Açı- lış konuşmasından sonra genel sekreter, iki lideri öğle yemeğinde ağrrlayacak. Öğleden sonraki buluşmada Denktaş ve Vasiliu, bu konuşmaya karşı kendi göruşlerini dile ge- tirecekler. Türk diplomatlanna göre Denktaş, bir anlaşma taslak metnine ilişkin kendi göruş- lerini dile getirdikten sonra ilkeleri kapsa- yacak bir ortak bildiri konusunda ısrar ede- cek. Türk diplomatlar, Vasiliu'nun bu göruş- leri duyduktan sonra göruşmelere fazla de- vam etmeyeceği kamsındalar. Vasiliu'nun son olarak International Henüd Tribune ga- zetesinde yayımlanan ımzah yazısında da Turk tarafıhın kabul edemeyeceğı görüşle- ri savunduğunu anımsatan Türk diplomat- lan, bu nedenle görüşmelerin ikıncı gunde kesilebileceğini kaydediyorlar. Sonuç beklenmiyor Denktaş, ABD Kıbns Koordinatörü Nd- son Ledsky ile de görüşecek. Başlangıçta Güvenlik Konseyi ile görüşme planlanmış- tı; ancak Güvenlik Konseyi'nin persembe gunu yaptığı toplantıdan sonra bu temas- lardan vazgeçıldı. Genel kanı, görüşmelerin sonuçsuz kala- cağı yolunda. Camillion, görüşmelerin iki önemli olumsuzlukla başladığına dikkat çe- kiyor. Birincisı, iki lider arasındaki ilişki- nin son derece gergin düzeyde olması. Ikin- cisi ise Denktaş'ın tarih konusunda goster- diği tepki. Her şeye rağmen bugün başlayacak gö- rüşmelerin devamı için Cuellar'ın bütun diplomatik mekanizmalan kullanması bek- leniyordu.Taraflar uzerinde yeterince bas- kı oluşturmak için sekreterlik bütün önlem- leri almış durumda. Mart başında, görüş- melerdeki gelişmeleri içerecek alan rapor, Güvenlik Konseyi'ne verilecek. Litvanya'da önceki gün yapılan secimdc Komunist Parti lideri Algerdas Brazauskas. Yiiksek Sovyet'e girmeyi başardı. (Fotoğraf: Reuter) LİTVANYA Sandıkgeldi Komunist Parti gitti Dış Haberler Servisi — Sovyetler Birli- ğı'run Litvanya Cumhuriyeti'nde onceki gun yapılan Yuksek Sovyet seçimlerinde Komu- nist Parti'nin yenilgiye uğradığı bildiriliyor. Resmi olmayan sonuçlara göre SSCB'den aynlma yanlısı bağımsız SAJUDtS hareke- tinin buyük farkla önde gittiği belirtiliyor. SSCB'de 1917 Ekim Devrimi'nden bu ya- na ilk kez gerçekleştinlen çok partili par- lamento (Yuksek Sovyet) seçimlerinden sonra, milliyetçi SAJUDİS (Halk Cephesi) örgutu, Yuksek Sovyet'te sak çoğunluğu el- de ettiğini ilan etti. Ajanslar, Sovyef tari- hinde ilk kez olarak komünistlerin, bir parlamentoda azınlığa duştuğunü bildiri- yorlar. Litvanya'da onceki gün yapılan seçimler- de Komunist Partisı'nin yanı sıra, SSCB'ye bağlüığı savunan "Altematir' KP'den başka Yeşiller, Sosyal Demokrat Parti ve bağım- sız adaylar katıldılar. Milliyetçi SAJUDİS orgütu, KP dışındaki tum adaylan destek- liyorJu. AA'nın haberine göre SAJUDlS'in basın merkezindeki yetkililer, elde edilen sonuç- lara göre 141 sandalyeli Litvanya Yuksek Sovyeti'nde 72 sandalyeyi kazandıklarını söylediler. Resmi olmayan bu sonuçlara gö- re seçimlerdeki başan şansını artırmak ama- cıyla geçen aralık ayında Sovyet Komunist Partisi'nden bağımsızlığını ilan eden Litvan- ya Komunist Partısi 23, SBKP'ye bağlı kal- maya karar veren "Allernatir' Komunist Parti'nin de 7 sandalye kazandığı belirtili- yor. Ancak 141 milletvekilliğinin üçte birine yakınının çıkanlacağı seçim bölgelerinde, adayların hiçbiri gerekli oy çoğunluğunu sağlayamadığından birkaç hafta içinde ikın- ci tur seçime gidilecek. Moldavya seçimleri Yerel parlamentonun yeni üyelerini beür- lemek amacıyla halkın dün sandık başına şittiği Moldavya Cumhuriyeti'nde de seçim <ampanyasını "aşamalı bağımsızhk" plat- formuyla yurüten Moldavya Halk Cephe- si'nin de seçimden başanh çıkacağından ümitli olduğu haber veriliyor. Moldavya 1 da, nufusun çoğunluğunu Rus ve Slav kö- kenli öteki azınlıkların oluşturduğu Bundery ve Trıspol kentleri dışındaki yer- leşim merkezlerinde Moldavya Halk Cep- hesi'nin, Komunist Parti adaylarını geride bırakabileceği belirtiliyor. BÎRLEŞMENÎNEŞlĞİNDE ALMANYA Türkler için ne getirecek, ne götürecek?ŞAHİN ALPAY BONN — Doğu Avrupa devriminin et- kilerini en yoğun olarak yaşayan ülke kuş- kusuz ki Batı Almanya. Geçen yıl Doğu Av- nıpa ülkelerinden Federal Almanya'ya yer- leşmek üzere Alman kökenli 720.000 kişi göç etti; bunlann 340.000 dolayında bir bö- lümu Doğu Almanya'dan geliyordu. Bu yı- lın ocak ayında 74.000 kişi daha Batı'ya geçti. Göçun gunde 2.000 kişi hızıyla de- vam ettiği bildiriliyor. Resmi kayıtlara gö- re iki milyona yakın kişinin işsiz olduğu, 2 milyona yakın Polonyalının da yasa dışı yollardan bu ulkede çalıştığı tahmin edilen Batı Almanya'da iş ve konut piyasasmda büyük bir sıkıntı yaşanıyor. Doğudan ge- len Alman kökenli göçmenlere her konu- da öncelik tamnması, yalmzca Batı Alman- ya'da yaşamakta oian yabancüan değil, Ba- tı Alman yurttaşlarını da buyuk ölçude te- dirgin ediyor. Doğu Alman ekonomisini iş- lemez hale getiren ve Batı Almanya'yı güç durumda bırakan bu kitlesel göç hareketi, Almanya'nın birleştirilmesi çabalannın bir numaralı itici gücunü oluşturuyor. Federal Almanya hükümeti para birliğini bir an ön- ce sağlayarak Doğu Almanya yurttaşlan- na birleşmenin mutlaka gerçekleştirileceği ve Batı Almanya'nın sahip olduğu refahm Doğu'ya da taşınacağı konusunda güven- ce vermek ve böylelikle kitlesel göçü dur- durmak için çaba harcıyor. Doğudan gelen göç, Federal Almanya'- da yaşamakta olan Türkler bakımından ne gibi sonuçlar getiriyor? Bu yıl içinde ger- çekleşeceğine inanılmaya başlanan Alman birliğinin, Almanya'daki Türkler açısından sonuçları ne olabilir? Essen, Duisburg, Bonn ve Batı Berlin'deki temaslanm sıra- sında bu ve ilişkili soruları gerek Alman- ya'daki Türk topluluğunun temsilcıleriyle gerekse Alman politikacılarıyla göruşmek olanağını buldum. "Goç, yalmzca bizleri değil Almanlan bi- k ikinci sınıf vataodaş donımuna düşurdü. Göçmenlere, geldiklerinde belirli bir mad- di yardım saglanıyor. Bu yardımın yapıl- masına bir itirazıınız olmaz. Ama her alan- da onlara öncelik verilmesi adil değil. Du- nım göçten önce şoyleydi: Konutlar once Ahnanlara sonra AT ülkelerinden gelen ya- bancılara, en kotuleri de Türkler ve Arap- lar gibi AT ülkeleri dışından gelen yaban- cılara veriliyordu. Şimdi birinci sıra Doğu- lu göçrnenlere veriliyor. Bu dnrum Alman- lar arasında bile büyük tepki doğnruyor. Biz Türkler ise bir kademe daha asağı io- miş oldnk. tş piyasasında da dunım aynı. Gelenler bir an önce zengin olmayı tasar- layan, meslek eğitimi ve iş disiplini olan kimseler. İş bulmalan tabii ki daha kolay oluyor." Turkıyeli Göçmen Derneklen Fe- derasyonu'nun (GDF) başkanı Arif Ünal, Doğu'dan gelen göçun sonuçlannı böyle anlatıyor. Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Fede- rasyonu (HDF) Genel Başkanı Işık Aydın, göçun başka bir olası sonucuyla ilgili kay- gıları dile getirmekte; "Dogu Avrupa ül- kelerinde, Doğu Almanya'da meydana ge- len halk devrimlerini bıiyuk bir mutlnluk- la karşıladık. Ancak Dogu Almanya'dan gelenler arasında insanlann hangi kultıir- den gelirlerse gelsinler, hangi uiustan olnr- larsa olsunlar eşit olduklan anlayışının pek yerlesik olmadığı izlenimi var. Tabii bu biz- de, Federal Almanya'da varbklannı yaban- cı duşmanlığı yaparak konıyan yeni faşist akımlann, Cumhuriyetçi Parti'nin daha da mı guçleneceği endişesini uyandınyor." Yabancılar Yasası'nda değişiklik . Yakında Yabancılar Yasası'nda yapıla- cak degışikliklerk yabancılann haklannı kı- sıtlayıcı yönde hükumler getirilmesi, Turk göçmenler arasında başka bir endişe kay- nağı. Oturma izinlerinin verilmesi ve uza- tılmasını güçleştiren, izinlerin iptalini ve sı- mr dışı etme koşullannı kolaylaştıran, idari makamlann takdir yetkilerini arttıran, on- lara yabancılar hakkında bilgi toplama yet- kisini veren, yeni yasaklama ve kısıtlama- lar getiren tasarının yakında parlamento- dan geçmesi bekleniyor. Özellikle gençler bakımından Alman vatandaşlığına geçişi ozendirici onlemler de içeren tasarı, Fede- ral Almanya'daki yabancı sayısını olabil- diğince azaltma ve yenilerinin katılmasını önleme mantığına dayanıyor. Yeni kanu- nun, işsiz kalan ya da yasanın öngördüğü "yeterli" konuta sahip olmayan yabancı- ler. "Tabii ki Almanlar işi olmayan, bir meslek edinememiş olan, hiçbir işe yarama- yan, gidip meyhanede kafa çeken, adam ya- ralayan, dükkân soyan yabancüan iste- mez" diyor. Tepkiler artabilir Federal Almanya'da görüştüğümüz po- litikacılar arasında Doğu'dan gelen göçun özellikle Türkler bakımından olumsuz so- nuçlar doğurabileceği fikrini taşıyan Yesil- ler (Die Grünen) Partisi'nden Karitas Hen- sel oldu. Hensel'e gore önceki yıllarda bü- tün Türkleri evlerine yollarsak Alman eko- nomisi işlemez hale gelir diye düşunülüyor- r ederal Almanya'da yeşiller, doğudan gelen göçün özellikle Türkler açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceğine inanıyorlar. Sosyal demokratlar ise o denli karamsar değiller. Sosyal demokratlara göre göçün Türkler üzerindeki etkisi en çok konut sorununda görülebilir. ların ülkelerine geri gönderilmeleri için kul- lanılacağı kaygısı yaygın. Hürrıyetçi Türk Alman Dostluk Cemi- yeti (Hürturk) Başkanı Nihat Ülkekul ise "genel kanaatin aksine" son gelışmelerin Almanya'daki Türkler açısından önemli so- runlar' doğurmayacağı görüşünde. Ülke- kul'a gore oturma hakkı kazanmış olan Türklerin Almanya'dan çıkarılmaları çok zor. Öte yandan "işlerine bağhhklan ve ba- şanlan yonunden. Alrnanlann >alvarsanız dahi Türkkri çıkarmayacağı işkollan var." Alman makamlarını esas rahatsız eden du- rum, yabancılar arasında Almanya'daki sosyal hakları "kotuye kullanan" kimse- du. "Şimdi artık böyle değil. Yerine Al- manlar gelir deniyor." Yine Hensel'e göre Doğu'dan gelen göç ile "Federal Alman- ya'da yabancuara karşı tepkiler artabilir." Aynı konuda görüşünü aldığımız Fede- ral Almanya Parlamentosu Ekonomi Ko- misyonu Başkan Yardımcısı Sosyal Demok- rat Peter Reuschenbach ise Doğu'dan ge- len göçün Almanya'da yaşayan Türkler ba- kımından olumsuz sonuçlar doğurmasının söz konusu olmadığı görüşunde. Reuschen- bach'a göre göçün Türkler üzerindeki et- kisi en çok konut sorununun güçleşmesi açı- sından düşunulebilır. Fakat "Almanya'da oturan Türklerin evleri vardır. Çoğu da ev- lerinin sahibidir. Onian evlerinden çıkar- mak diye bir şey herhalde söz konusu ola- maz." Yabancılar Yasası'nda yapılacak değışik- liklerle Federal Almanya'ya daha fazla ya- bancı gelmesinin onleneceğini, fakat halen Almanya'da yaşayan yabancılann daha bü- yuk bir guvenliğe kavuşacağını ileri süren CDU milletvekili Heinz Schvvarz'a göre Türklerin endişeleri yersiz. Bu endişeleri, Türklerin daima olaylan dramatize etme eğüunlerine bağlayan Sch»arz'a gore ilginç olan 1970'lerin sonlarında ?ık sık duyulan "Türken raus" (Türkler üışarı!) sloganırun artık Almanya'da duyulmaz olması. Türk- Alman Parlamento Gruplan Başkanı da olan Schwarz, "Almanya'da yaşayan 1.5 mihon dolayındaki Türkleri ele alırsak. on- lann bazen gazetelerde >azıldığı gibi buyük sorunlan olduğunu sanmıyorum" diyor. Federal Almanya'da yaşayan Türkler açısından, kısa vadede Doğu'dan gelen Al- man göçünün olası sonuçlanndan ziyade, Almanya'nın birieşmesi durumunda neler olabileceği belki daha önemli bır konu. Al- manya'nın birleşmesinın hemen ardından bugun Doğu Almanya olan, Almanya'nın "geri kalmış" bölgelerinde buyuk bir ona- rım ve inşa faaliyetinin başlayacağına ke- sın gozüyle bakılabilir. Heinz Schwarz'ın bu baglamda söyledikleri ilginç: "Doğn Al- manya'nın çok yakında bir ekonomik ge- lişme dönemine girecefine inanıyorum. Orada yapılacak çok şey var. Almanya sa- vaş sonunda bir yıkıntı durumundaydı. Ama mesleki eğilimi yuksek bir insan gü- cune sahiptik. Marshall yardımından yarar- lanarak Alman ekonomik mucbesiıü bu sa- yede gerçekleştirebildik. Aynı şey Doğu Al- manya'da da olacak. Komunist rejim, Al- manlann geleneksel meslek egitimi sistemini ortadan kaldırmadı. Gerekli olan egitimu ve becerikli işgucu mevrul. Birle>mi>> M- manya bütün Avnıpa için bir ekonomik mo- tor olacak. Bundan butun Avrupa yarar görecek. Federal Almanya kuruluşundan bu vana ozgurluk. demokrasi, insan haklan ve banş ideallerine bağbdır. Abnanva AT'nin bir üyesidir. AT ulkeleriyle kopanlması rnümkün olmayan bağlanmız vardır. Al- manya'nın miüiyetçi bir devlet olarak kendi başına bir yol izlemesi olanagı yoktur." Birleşmiş Almanya, sınırları bütün Av- rupa'yı kapsayacak bir ekonomik gelişme- nin motoru, AT'nin aynlmaz bir parçası olan bir demokrasi kalesi mi olacak? Yok- sa bazı bakımlardan dunyanın en güçlu ül- kesi olan bir yeni süper devlet olarak tarihte görüldüğü gibi milliyetçiliğe saplanarak dunyanın başına yeniden işler mi açacak? Alman ulusunun başından geçen bunca sa- vaş ve diktatörlük deneyimlerinden sonra nihai olarak barış ve demokrasi tercihleri- ne bağlanacağını düşünmek için pek çok ne- den var. Yine de bu sorular, yamtlan bili- nemeyecek sorular. Ancak belki piyasa ekonomisine geçişin sıkıntılannın yaşanacağ) birkaç yılın ardın- dan Almanya'nın doğusundan Avrupa'nın doğusuna doğru yayılacak bir ekonomik canlanma ve gelişmenin eşiğinde olunduğu- nu söyleyebiliriz. Bu orta ve uzun vadeli perspektif içinde Almanya'da yaşayan Türkler ıçın pek çok iş olanaklan doğması beklenebilir. Nitekim özeüikle Berlin'de gö- ruştuğum . Turklere göre Almanya bir- leşip büyük olasılıkla Berlin yeniden ülke- nin başkenti olacak. Berlin'in doğusunda yapılabilecek işler. kazanılabilecek paralar uzerine duşünmeye başlayanlar var. Anla- tılanlara bakılırsa, Almanya'nın doğusun- da restoran, dukkân ve benzeri işler kurmak hesabında olan bazı "oncu" Türkler araş- tırmalanna başlamışlar bile. Kuşku yok ki Almanya'nın birieşmesi butun dunya için ol- duğu gibi Almanya'da yaşayan Türkler için de yeni utuklar açnor
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear