23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/10 HABERLER 9 KASIM 1990 P A R T 1 L E R D E N P a r t i I U Z U 8 u n e a v k ı r ı y ö n t e m ı e r l e ü y e y a p ı ldığı savı üzerine SHP MKY üyesi Hasan Zengin'in Seyhan ilçe örgütüyle ilgiii işlemleri emniyet ve can güvenliği yoktur gerekçesiyle dondurması partideki kanşıklığı önlemeye yetmedi. llçeden 4 ı , kişi "üyelikler geçerlidir" diye karar l | l alırken iJçe başkanı ve sekreteri bu karann ' 7 geçerli olmadığını bildirdi. Öte yandan SHP Seyhan ilçe yönetiminden Selahattin Çolak yanlısı Turan Özer, Bayram Bilgin, Ramazan Abudak ve Izzet Vezir ilçe başkarn Mehmet Salıcı üe sekreter Süleyman Timur'un "geçersizdir" uyarılanna karşın "sahteliği tartışılan 15 bin üye "geçerlidir" diye karar aldı. (İç Politika Servisi) Hocaoğlu istenmiyor vekâlet eden ANAP'lı TBMM Başkanvekili Yılmaz Hocaoğlu için SHP, TBMM Başkanhğı nezdinde girişimde bulunuyor. SHP Grup Başkanvekili Hasan Fehmi Güneş, Hocaoğlu'nun yöhettiği her oturumun tutanaklarını incelediklerini ve "hemen hemen hepsinde kavga ya da olay çıktığının" saptandığını bildirerek "Bu, öncelikle Meclis Başkanlığı'nın konusu. Buna bir çözüm bulmak dunımundadır" dedi. Hocaoğlu ise dün yaptığı yazılı açıklamada, "anayasa ve içtüzüğe göre tarafsızlık içinde başkanlığın görevini sürdürdüğünü" savundu. (Ankara / Cumhuriyet Bürosu) Yürütmeyi durdurma "yürütmeyi durdurma" kararı alabilmesi için yasa değişikliği önerisinde bulundu. TBMM Başkanlığı'na sunulan yasa önerisinde Anayasa Mahkemesi'nin kuruluşu ve yargılama usulü hakkındaki 2949 sayıb kanuna bir madde eklenmesi öngörülüyor. SHP Grup Başkanvekili Hasan Fehmi Guneş, öneri ile yargının her türünde uygulanan "yürütmenin durdurulması", "ihtiyati tedbir" kararlarının Anayasa Mahkemesi'nce "uygulamanın durdurulması" olarak alınabilmesinin düşünüldüğünü söyledi. Astsubav şehit oldu • BtTLİS (AA) — Bitlis'te bölücü örgüt üyelerinin yola döşediği mayının üzerinden geçen bir askeri araç parçalandı. Olayda bir astsubay şehit olurken bir er yaralandı. Bitlis - Siirt il sınırı Bölükyazj köyü Şahdıman Deresi yâkmlarında görev yapan jandarma timine ait araç, bölüculerin yola doşediği mayından geçerek infilak etti. Olayda Jandarma Astsubay Kaan Şen şehit oldu. Kimliği henüz belirlenemeyen bir er ise yaralandı. Yaralı er Bitlis Devlet Hastanesi'nde ilk tedavisi yapıldıktan sonra Tatvan Askeri Hastanesi'ne nakledildi. 2 TİKKO'cııya 36 yıl hapis • tstanbul Haber Servisi — Yasa dışı TKP-ML TtKKO örgutune üye oldukları, örgüt adına 3 soygun yaptıkları savlanyla yargılanan iki sanık 36'şar yıl hapis cezasına çarptırıldı. lstanbul 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü duruşmasında, geçen yıl Kadıköy Sümerbank, Beşiktaş Şenay Mağazası ve Bakırköy Sağlar Spor Mağazasf nı üye oldukları TİKKO örgütüne gelir sağlamak amacıyla soyduklan öne sürülen Kemal Toprak ve Mazlum tşçi hakkında karar açıklandı. Mahkeme heyeti, suçların sabit görülen sanıklardan Kemal Toprak'a 54, Mazlum Işçi'ye ise 45 yıl hapis cezası verdi. Bu cezalar daha sonra 36'şar yıl hapis cezasına çevrildi. Halkevi yöneticileri davası • tstanbul Haber Servisi — Amaç dışı etkinliklerde bulunduklan gerekçesiyle yargılanan Bakırköy Halkevi yöneticilerinin dosyası, DGM'de görevsizlik karan verilerek, Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. lstanbul 1 Numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi'ndeki dünkü duruşmada, 3 yıla kadar hapis cezası istenen sanıklar Hüseyin özkahraman, Salih Yıldız, Mehmet Erberk, Hüseyin Üzüm ve Halil Ağırdemir hakkındaki suçlamaların DGM'nin görev alanı dışında kaldığı belirtilerek dosya Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Ktirtçe savunma aklandı • DİYARBAKIR (Cumhuriyet) — Eski Belediye Başkanı Mehdi Zana "Kürtçe savunma" yaptığı gerekçesiyle hakkında açılan davadan beraat etti. Diyarbakır 3. Asliye Ceza Mahkemesi karannda, "Kürtçe savunma yapan Mehdi Zana'nın bu hareketinin, savunmanın bir parçasını oluşturduğu" görüşüne yer verildi. Mehdi Zana'nın avukatı Sezgin Tannkulu, duruşmadan sonra yaptığı açıklamada, ana dilin yasalarla belirlenemeyeceğini savunarak, "2932 sayılı yasa, sosyolojik bir gerçeğe ters olarak vatandaşlann dilinin Türkçe olduğunu belirlemiştir. Oysa vatandaşların dilleri yasayla benrlenemez. Sadece devletin resmi dili yasayla belirlenir. En temel insan haklarına ters diişen bu yasaya karşı mahkemenin beraat karan vermesi sevindiricidir" dedi. Apo, ciddiye alınmadı • ANKARA (Cumhmiyet Bürosu) — Yasadışı PKK örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın Türkiye"deki turistik tesislere saldırılar düzenleyeceği yolundaki haberler Ankara'da ciddiye alınmadı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Murat Sungar, belli çevrelerin Türk turizmini baltalamak için asılsız haberler yaydığını belirterek "PKK'nın bu yöndeki tehdidinin bizim için ciddiye alınacak bir yönü yoktur" dedi. Sungar, dunkü haftahk olağan basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlarken turistlerin Türkiye'de güven içinde tatil yaptıklarını, endişe duymalan için bir neden bulunmadığını söyledi. Perinçek: Bilirkişi yalancı • DİYARBAKIR (Cumhuriyet) — Geçen mart ayında Güneydoğudaki çeşitli yerleşim birirnlerinde yaptığı konuşmalar nedeniyle hakkında, "bölücülük" davası açılan 2000'e Doğru dergisi Genel Yayın Yönetmeni Doğu Perinçek, dünkü duruşmada ses kasetleri çözümünü yapan bilirkişi heyetini "yalanalık ve vicdansızlıkla" suçladı. Duruşmada hazır bulunan Perinçek, benzer içerikteki konuşmalanndan dolayı çeşitli mahkemelerde açılan davalardan beraat ettiğini anımsatarak şunları söyledi: "Oysa aynı içerikteki konuşma ve yaalanrndan dolayı burada yargılanıyorum. Kaset çözümünü yapan bilirkişinin ne vicdanı, ne hukuku ne de ahlâkı var, yalancımn tekidir. Ben onu bilirkişi olarak kabul etmiyorum. Ses kaseti çözümlerinin yeniden yapılmasını istiyorum" Mahkeme heyeti duruşmaya kısa bir süre ara verdikten sonra eksik olan kanıtlann toplanmasına ve duruşmanın ileri bir tarihe ertelenmesine karar verdi. YA2ARLARIMLZ ve Kİ'TAPLARI, SİZİNLE... FÜSUN ERBULAK ^ 9.11 Cuma, 14:00 İt Aşk A/ıarştSttfr •k Sokah Ertteğı JAKDELEON * IBanbul Bartan 9.11 Cuma, 16:00 MİNFSAl INİFR 110.11 Cumartesi, 14:00 ic Stnek Sarayt # Panooparrya * Gulun Ötelu Atl, ENGİN BİLGİNER ^ 11.11 Pazar, 14;00 • Babalv Senlona, OBenHtHOsmarSjnyo' Özal, muhalefeîin "alışamadığı"Cumhurbaşkanlığı görevinde biryılını doldurdu Başkanlığa gîden yolda bir yılSeçildiği günden beri ANAP'ın fiili liderliğini bırakmadı. TBMM'de bekleyen idam cezalarının infazı için "işaret" vermekten, ekonomi ve dış politikaya kadar hükümeti devre dışı bırakan uygulamalarıyla eleştirildi- Körfez krızi sırasmda "Silahlı Parlamenter sistemin "yetkisizlik Kuvvetler'i yabancı ülkelere gönderme, kaynaklanan "sorumsuz" yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de cumhurbaşkanlığı konumunu ve bulundurulmasına izin" konusundaki ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Mardin, Silifke ve Sö- ğüt'teki çocukluk yıllan... İTÜ- de ilk gençlik... Sabancı Hol- ding'de genel koordinatörlük... Bir ara MSP'den milletvekili adaylıgı... Demirel'in müsteşar- hğından önce MESS'te başkan- lık... Bankerlik skandalı nede- niyle istifayla son bulan askeri dönem başbakan yardımcılığı... 1983'te ANAP kuruculuğu ve ANAP'lılann oylarıyla 8. Cum- hurbaşkanlığı... Turgut Özal 31 Ekim 1989'da parlamentoda grubu bulunan muhalefet partilerinin katılma- dığı cumhurbaşkanlığı şeçiminin 3. turunda oylamaya katılan 284'ü ANAP'lı, l'i bağımsız 285 milletvekilinden 263'ünün oyla- nnı alarak Türkiye"nin 8. Cum- hurbaskanlığYna seçildi ve 9 ka- sımda yemin ederek göreve başladı. "Bu sonuca göre tstanbul Milletvekili Sayın Turgut Özal, anayasanın 102. maddesine gö- re üçüncü oylamada öngorülen salt çogunluğu saglamış, 263 oy- la Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanı seçilmiş bulun- maktadır." Dönemin TBMM Başkanı Yıldınm Akbulul, Turgut Özal1 ın Cumhurbaşkanuğı'na seçildi- lini bu sözlerle ilan ediyordu. Akbulut'tan sonra kürsüye ge- len Özal, "TBMM'nin bütüd üyelerine 'Allahaısmarladık' di- yor, eo içten sevgi ve sajgıları- mı sunuyonım" sözleriyle veda ediyordu. Ancak özal'ın veda ettiği yal- nızca "muhalefet" mılletvekille- riydi. Seçildiği gunden beri "ku- nıcusu ve UZUD yıllar başkanı olmak" sıfatıyla ilgilenmesin,in kendisi için bir "borç" olduğu- nu sık sık dile getirdiği ANAP1 ın fiili liderliğini bırakmadı. Sa- vaş hali ilanından ekonomi ve dış politikaya kadar hükümeti devre dışı bırakan uygulamala- rıyla kamuoyu ve muhalefet partilerinin yoğun eleştirilerine hedef oldu. Körfez krizi sırasm- da "Silahlı Kuvvetler'in yaban- cı ülkelere gönderilmesi ile ya- bancı silahlı kuvvetlerin Türki- ısrarı ve TBMM'ye tedirginlik yarattı. ye'de bulundurulmasına "izia" konulanndaki ısran ve TBMM'ye "tavsiyesi" ulkede tedirginlik yarattı. Parlamenter sistemin "yetki- sizlik"ten kaynaklanan "sorumsuz" cumhurbaşkanlığı konumunu ve anayasal yetkile- rini aştığı yönünde muhalefet sözcüleri ve hukukçulann eleş- tlrilerini dikkate almadı. Eleşti- riler karşısında muhalefet par- tileri yöneticilerine "Kıskaıuyor- lar", hukukçulara "Anayasayı bilmiyorlar, yeterince okumu- yorlar" suçlamalarını yöneltti. Anayasada değişiklik yaparak parlamento ve cumhurbaşkanlı- ğı seçimlerinin bir arada yapıl- ması önerisini sık sık yineledi. "Kooumum degişti diye na- maz kümamazjık edemem" di- yen ve cumhurbaşkanlığma se- çildikten üç gün sonra çok sayı- da partili milletvekili ve bakan- la Kocatepe Camisi'nde ilk cu- ma namazını kılan Turgut özal, 6 Kasım 1989'da da cumhurbaş- kanlığını kutlamaya gelen 'tavsiyesi" ülkede ANAP'h milletvekillerini kabu- lünde, "Cumhurbaşkanı olmam politika ile uğraşmayacagım an- İamına gelmez" diyerek kamu- oyunun tepkisini çekti. Turgut Özal'ın 7. Cumhurbaşkanı Ke- nan Evren'den görevi devraldı- ğı 9 Kasım 1989'dan bugüne tar- tışma yaratan girişim ve uygula- maları tarih sırasıyla şöyle: — Görevine "fıilen" başladık- tan 24 saat sonra ilk cuma na- mazını Küçükesat Merkez Ca- misi'nde kıldı. — 1990 ocak ayında Sovyet- ler Birliği'nde Azeri-Ermeni ça- tışmaları doruğa ulaştığı sırada ABD'de gazetecilerin "Azerile- rin bağımsızlık talep etraeleri karşısında Türkiye"nin reaksiyo- nuaun ne olacagı" seklindeki sorularına, "Onlar Şii, biz Snnniyiz" şeklinde yanıt vermesi yoğun eleştirilere neden oldu. — Çanakkale Zaferi'nin 75. yıldönümü nedeniyle düzenle- nen törenlerde SHP'li Belediye Başkanı tsmail Özay Cumhur- başkanı geldiğinde ayağa kalk- anayasal yetkilerini aştığı yönünde muhalefet partileri ve hukukçulann eleştirilerini dikkate almadı. madığı gerekçesiyle görevinden alındı. Eleştirel bir konuşma ya- pan Belediye Başkaru'ndan son- ra kürsüye gelen Özal, Özay'ı kastederek "Soyu kınk" dedi. Olay TBMM'ye de yansıdı. Özay, hâlâ görevine dönemedi. — 2& Mart 1990'da Güneydo- ğu olaylarının artması ve Ela- ağ'da Etibank Ferrokrom Tesis- leri'nde çalışan 7'si mühendis 9 kişinin öldürülmesi üzerine Ak- bulut, luönü ve Demirel'i tırma- nan terör olaylannı görüşmek üzere zirveye çağırdı. Zirveden — 10 Mayıs 1990'da başkan- lığında toplanan Bakanlar Ku- rulu, kabul ettiği 424 sayıb ka- rarnameyle 413 ve 421 sayılı ka- rarnameleri bir metinde topladı. Sınırlamalara "ek önlem" nite- liği kazandınlarak yargı yolu en- gellenmeye çalışıldj. — 17 Mayıs 1990'da Türkiye ile Pakistan arasındaki heyetler arası görüşmelere program dışı katıldı ve hükümeti devre dışı bı- rakarak "Keşmir soruou" için Butto'ya destek sözü verdi. — 28 Haziran 1990'da 424 sa- yılı kararname hükümleri uya- rınca ilk sansür uygulaması ger-sonuç çıkmadı. — 9 Nisan 1990'da başkanlı- çekleştirildi. 2000'e Doğru ve ğında toplanan Bakanlar Kuru- lu, kamuoyunda "SS" (sansür ve sürgün kararnamesi) olarak adlandırılan 413 sayılı kararna- me>'i kabul etti. Kararname ile OlağanustU Hal Yasası, birçok yönden Sıkıyönetim Yasası'na paralel hale getirildi. 13 nisan- da tekrar özal baskanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, 413 sayılı kararnameye ek yaparak kapsamını genişletti. Cumhurbaşkanıve Başbakan — tkisine yönelik eleştiriler göreve geldiklerinden bu yana hiç Mtmedi. Bir yılını dolduran Akbulut hükümetinde 4 istifa oldu Fıkralarla anılan BaşbakanBakanlar arası koordinasyonu sağlamamakla eleştirilen Başbakan Yıldınm Akbulut, cumhuriyet tarihinde en hızlı' hükümet kurma rekorunu kırdı. ANKARA (Cumhuriyel Bü- rosu) — Başbakanlık görevinde bir yılı bugün dolduran Yıldınm Akbulut döneminde hükümet- ten dörî bakan istifa etti. Akbu- lut, "Bakanlar arası koordinas- yonu saglayamama" ve "efkisiz" kalmakla ANAP grubunun eleştiriJerini alırken, icraata Cumhurbaşkanı Turgut Özal damgasını vurdu. Akbulut dö- neminde bütun önemli siyasi ka- rarlar, Cumhurbaşkanı'nın bas- kanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'nda alındı ve boş bakan- lıklara atamalarda Özal doğru- dan etkili oldu. Akbulut'un etkinliği ANAP grubunda Özal'dan hükümeti kurma görevi aldığı 9 kasımdan itibaren tartışılmaya başlandı. Cumhurbaşkanı Özal'ın TBMM Genel Kurulu'nda yemin etme- sinin ardından cumhuriyet tari- hinde "en hızlı" hükümet kur- ma rekorunu yanm saatle kıran Akbulut, ilk günlerde ANAP'- ta büyük tepki gördu. Genel başkan adaylarından Mesut Yıl- maz, Dışişleri Bakanlığı'nda 60 kadar milletvekili ile bir toplantı yaptı. Liberal eğilimli ANAP 1 lılar Yılmaz'a hükümetten çekil- mesini ve genel başkan adaylı- ğını açıklamasını önerdiler. An- cak Yılmaz o dönemde Özal'ın işareti doğrultusunda davrana- rak Dışişleri Bakanlığı'ndan is- tifa etmedi. Hasan Celal Güzel, Özal'ın cumhurbaşkanlığına adaylığmın belli olmasından hemen sonra ANAP genel başkanlığma aday olduğunu açıkladı. Akbulut'un genel başkanhğı için toplanan birinci olağanüstü kongrede Ha- san Celal Güzel 382 oy aldı. Ak- bulut, oluşturulan "dengeli kongre hükümeti" nedeniyle kongreden genel başkan olarak çıktı. Ancak Akbulut, bir yıllık hü- kümeti döneminde, "geciş döne- mi başbakam" eleştirilerinden kurtulamadı. Kabinede ilk çat- lak Mesut Yılmaz'ın Dışişleri Bakanlığı'ndan istifasıyla su yü- züne çıktı. Dış politikada Özal ve hükümetle uyumsuz olması Yılmaz'ı bakanlık koituğundan ederken, genel başkanlık yanşı içerisine soktu. tkinci çatlak, başkan adayla- rı arasında gösterilen Ekrem Pakdemûii'nin Maliye ve Güm- rük Bakanlığı"ndan istifası ile ortaya çıktı. Pakdemirii, ANAP grubunda hükümetin genei gidi- şini sert bir biçimde eleştirdi ve Başbakan Akbulut'u koordinas- yonu sağlayamamakla suçladı. Mesut Yılmaz'ın istifası ile boşalan Dışişleri Bakanlığı'na Başbakan Yardımcısı Ali Bozer kaydınlınca, Başbakan Yardım- cılığı görevine atama tartışması başladı. Ancak Akbulut, ANAP içerisindeki dengeleri bozabile- ceği düşüncesiyle bu göreve ata- ma yapmamayı yeğledi. Ekrem Pakdemirli'den boşa- lan Maliye ve Gümrük Bakan- lığı'na da Özal'ın isteği üzerine Adnan Kahveci'nin aianması, grubun büyük tepkilerine neden oldu. ANÂP grubu, başta mu- hafazakârlar olmak üzere Kah- veci'nin atanmasından büyük rahatsızlık duydu. Kahveci, ANAP grubunda da en fazla eleştirilen bakan oldu. Üçüncü çatlak, yine Dışişleri Bakanlığı'nda yaşandı. Bu kez Ali Bozer, Mesut Yılmaz'ın isti- fa gerekçesine benzer gerekçeler- le Dışişleri Bakanlığı'ndan aynJ- dı. Körfez krizinin yaşandığı bir dönemde bölgeye asker gönder- me ve Türkiye'de yabancı asker bulundurma konusunda Mec- iis'ten yetki alınması başta ol- mak üzere Bush-Özal görüşme- sine katıimaması ve izlenen dış politikadan soyutlanması Ali Bozer'i istifa noktasına getirdi. Körfez krizi nedeniyle izlenen politikadan rahatsız olan Safa Giray ise seçim bölgesi Kadı- köy'de delege seçimlerinin iptal edilmesini, Milli Savunma Ba- kanlığı'ndan istifasma gerekçe olarak gösterdi. Akbulut hükü- metinin iki önemJi bakanlığı, Körfez krizinin surdüğü kritik bir dönemde istifalar nedeniyle erozyona uğradı. Dışişleri Ba- kanlığı'na, Özal'a yakınlığı iie bilinen Ahmet Kurtcebe Alpte- mocin, Milli Savunma Bakanlı- ğı'na ise Özal'ın yeğeni Hüsnü Doğan getiriidi. Kavgalı bakanlar Akbulut'un bakanlar arası koordinasyonu sağlamakta ye- tersiz kalması giderek bakanla- rın, "bagımsızlığını" ilan etme- lerine yol açtı. Her bakan ken- di bakanlığıyla ilgiii icraatını hü- kümete getirmeden uygulmama- ya koyarak zaman zaman Akbu- lut'a da ters düştüler. Temel po- litikalarda bile Akbulut'un etkili bir görüş ortaya koyamadığı gö- rüldü, kavgalı bakanlann sayısı giderek arttı. Genel sağlık politikası nede- niyle Çalışma ve Sosyal Güven- lik Bakanı İmren Aykut ile Sağ- lık Bakanı HalU Şıvgın, Devlet Bakanı Cemil Çiçek karşı kar- şıya geldiler. Devlet Bakanları Isın Çelebi ile Güneş Taner, üst düzey bürokraside koordinas- yonsuzluk nedeniyle ekonomik konularda birbirlerine ters düş- tüler. Güneş Taner'in enflasyo- nun sahibinin kendisi olduğunu söylemesi de diğer bakanlar ara- sında rahatsızlık yarattı. Akbulut hükumetinin Özal hükümetlerinin devamı olduğu- nu, bu nedenle yeni projeler beklenmemesi gerektiğini, eski- den başlayan projeleri devam et- tirmekle yetineceklerini söyleyen Yıldınm Akbulut'un başbakan- lığı döneminde "başbakan fıkralan" üretildi. Turkiye'de hakkında ilk kez bu kadar çok fıkra üretilen, ki- tabı yazılan Başbakan unvanını kazanan Akbulut'un bu ünü ya- bancı basına da yansıdı. TSTANBÜL'dan HİKMET ÇETİNKAYA Yeni Arayışlar... İSTANBUL — DYP Grup Başkanve- kili Köksal Toptan dört gün önce şöy- le diyordu: — 1987 genel seçimleri baskın biçi- mindeydi. Eger ara seçim yapılacaksa, tarihi önceden açıklanmalıdır... SHP Uderi Erdal İnönü'nün "Savaş istemiyoruz, seçim istiyoruz" dediği gün ise Başbakan Akbulut ilginç bir açıklama yapmıştı. Başbakan, "Muha- lefet seçim istemıyor" diyordu. Akbu- lut, muhatefetin ne demek istediğini şöyle anlatıyordu: — Biz seçime gidelim desek. onlar kaçarlar... Cumhurbaşkanı Özal, aynı günün akşamı ANAP Edırne Milletvekili Ismail Üğdül'ün evine gidiyordu. Gece gez- mesinden Başbakan'ın haberi yoktu. Üğdül'ün evinde 15 kadar ANAP mil- letvekili de bulunuyordu. Geç saatler- de Devlet Bakanı Güneş Taner de Üğ- dül'ün konuğu oluyordu. Acaba bu ani gece gezmesi nereden çıkmıştı? ANAP'lı ismail Ûğdül, "Telefon gel- di, Sayın Cumhurbaşkanı'nın evime çay içmeye geleceğini öğrendim" di- yordu gazetecilere. Ancak Üğdül'ün içine bir kuşku da düşmüştü. İçinden, "Acaba işletiliyor muyum" diye de geçmişti. Sordu soruşturdu. Doğruydu. Özal gerçekten çay içmeye gelecekti. He- men hazırlıga başladı. Pasta. çörek ne bulduysa alıp eve taşıdı. Ardından da diğer milletvekili arkadaşlarına haber verdi. Çoğu da liberal kanattan millet- vekilleriydi. İki gün sonra gazeteler Cumhurbaş- kanı Özal'ın gece ziyaıetini yazdı. De- ğişik yorumtar çıktı. Kimi haberler de Özal'ın Mesut Yılmaz'a destek verdi- ği yolundaydı. Kimileri Cumhurbaşka- nı'nın yeni planları olduğunu yazıyor- du. ANAP milletvekilleri birbirlerine sor- maya başlamışlardı: — Neler oluyor, bizim manevi lider bir arayış içinde galiba... Bir başkası değişik havadaydı. — Herkese usfu uslu oturun diyor ol- malı. Belki olası bir erken seçim hazır- lığı var. Bağınp çağırmayın, birlik ve beraberliği bozmayın diyor. Her kafadan bir ses çıkıyordu. He- men hemen her yörededelegeseçim- lerini yitiren liberaller bir arayış içindey- diler... — Olası bir erken seçimde belki ön- seçim yapılmaz. Bizlere de yine Mec- lise girme şansı dogar... SHP lideri Erdal İnönü, Cumhurbaş- kanı Özal'ın kafasındaki planı önceden sezinliyordu. Özal, Körfez bunalımını iç politikaya taşımıştı. Üç ay önce, bir- den Türkiye'nin gündemine Körfez bu- nalımıyla birlikte Cumhurbaşkanı Özal da girmişti. İnönü şöyje diyordu: — Sayın Özal keyfi olarak başkan- fık sistemi uyguluyor... Cumhurbaşkanı'nın gece ziyaretle- rine başlamasıyla birlikte ortaya çıkan plan artık belirginleşiyordu. Giderek halkın desteğini yitiren ANAP iktidarı önce Anayasa değişikliğinin yapılma- sını sağlayacak, ardından erken seçim yapacaktı. Üçlü bir plandı bu. Başkan- lık sistemine geçişti üstelik. Cumhur- başkanını halk seçecek, milletvekili se- çimleriyle birlikte belediye seçimleri de yapılacaktı. Cumhurbaşkanı Özal'ın hesabı boy- le... Biz kimi ANAP milletvekilleriyle ko- nuştuk. Hesabın tutup tutmayacağını sorduk. İzlenimlerimiz "tutmaz" yolun- daydı. Kimileri ise "tutar" diyorlardı. Bunlar da muhafazakâr milletvekilleriy- di. Halkın Gerçeği dergileri süresiz, bunları basan İstanbul'daki Ih- cak Matbaası da 10 gün süreyle kapatıldı. — 18 Temmuz 1990'da kendi- sine brifing yeren ekonomi kur- ' maylarına "Özelleştirmeyi hız- landınn" talimatım verdi. — 21 Temmuz 1990'da Malat- ya'da yayımlanan bir yerel gaze- teye verdiği demeçte, "Bugünkü hükümet programı bizim dü- şüncelerimizden farklı degildir. Yani ben cumhurbaşkanı oldum diye tarafsızlık kisvesi altında düşüncelerimizden fedakâriık etmemiz mürakün degildir" de- mesi kamuoyunda tepkiyle kar- şılandı. Özal'ın Körfez diplomasisi — Irak'ın 2 ağustosta Kuveyt'i işgalinin ertesi günü ABD Baş- kanı Bush'la telefon görüşmesi yaptı. Bush, Irak petrol boru hattınm kapatılmasını istedi. Petrol boru fiattı ertesi gün Dev- let Bakanı Keçeciler'in talimatıy- la, BM Güvenlik Konseyi karar- ları doğrultusunda kapatıldı. — 4 Ağustos 1990 tarihinde tran Cumhurbaşkanı Haşemi Rafsancani ve Suriye Devlet Başkanı Hafu Esad'ı telefonla arayarak krizi değerlendirdi. Ay- nı gün bu görüşmelerle ilgiii ola- rak Başkan Bush'a da telefonla bilgi verdi. Irak Başbakan Birin- ci Yardımcısı Taha Yasin Rama- zan, Saddam Hüseyin'in mesa- jını hükümeti atlayarak Çanka- ya'ya iletti. — 10 ağustosta ABD Dışişle- ri Bakanı James Baker ile Köşk 1 te Türkiye'deki üslerin kullanı- mı konusunu göruştü. Ertesi gün çeşitli ülke liderleri ile hü- kümeti "devre dışı bırakarak" görüşmesinin gerekçesini "bu H- derlerle yakın ilişki içinde olması" biçiminde açıkhyordu. — 17 ağustosta tran Cumhur- başkanı Rafsancani ile yaptığı telefon görüşmesinin hemen ar- dından Bush'a da telefonla bil- gi aktardı. — 20 ağustos günü Bush'un planlanmış basın toplantısının başlayacağı sırada kendisini te- lefonla arayarak Başkan'ın top- lantıya gecikmesine neden olma- sı, CNN Televizyonu'ndan dDn- yaya duyuruldu. Aynı gün, Suudi Arabistan Krab Fabd Bin Abdülaziz, Ku- veyt Emiri Şeyh Cabir El-Abmet El-Sabah ve Birleşik Arap Emir- likleri Devlet Başkanı Şeyh Za- id Bin Sultan El-Nahayan ile te- lefon diplomasisini sürdürdü. Ertesi gün Irak'ın Ankara Büyü- kelçisi aracılığıyla Saddam Hü- seyin'i rehineler konusunda uyardı. — 24 ağustosta Ingiltere Baş- bakam Margaret Thatcher'ı te- lefonla arayarak ticari kısıtlama- ların kaldırılması ricasında bulundu. — 25 ağustos günü SSCB li- deri Mihail Gorbaçov ve Al- manya Başbakam Helmut Kohl'ü de telefonla arayınca Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Ka- ya Toperi, Özal'ın "herkesle gö- rüsen lider" imajını kazandığı- nı söyledi. 15 eylülde Rafsanca- ni ile bir kez daha telefonla gö- rüşen Özal, 26 eylülde ABD'de Başkan Bush ile görüştü. Bu gö- rüşmeye meslektaşı Baker'ın ka- Ulmasına karşın Dışişleri Baka- nı Bozer'in alınmaması eleştiri- lere neden oldu. Yetki tavsiyesi — 1 eylül günü TBMM'nin açılışında yaptığı konuşmada, yabancı ülkelere asker gönderil- mesi ve yabancı silahlı kuvvet- lerin Türkiye'de bulundurulması konularında "şartsız" izin iste- mini yineJeyerek "Huzurunuzda hükümete. anayasamızın 92. maddesinde kayıtlı, savaş hali ilanı izni hariç, diğer izinlerin verilmesini tavsiye ediyorum" dedi. ANAP grubunda da şaş- kınlık yaratan tavsiyeye 5 eylül- de TBMM'de uyuldu. SHP lideri [nönü dün şöyle diyordu: — Sayın Özal başkanlık sistemini yasallaştırmaya çalışıyor. Fransız sis- . temini gündeme-getirip işin içinden sıy- Bakanlann atanmasi rılmak istiyor. Biz parlamenter sistemi savunuyoruz. Evet, Cumhurbaşkanı Özal'ın gece ziyaretlerinin nedeni anlattıklarımızda yatıyor. ANAP'ı ayakta tutarak, kimseyi kaçırmadan başkanlık sistemine geç- mek Özal'ın amacı. Bunu denemek istiyor... — Ali Bozer'den bosalan Dı- şişleri Bakanlığı'na kendisine ya- kın olarak bilinen Ahmet Kurt- cebe Alptemocin'i, Safa Giray'ın istifasıyla boşalan Milli Savun- ma Bakanlığı'na da 28 ekı'm ge- cesi dayısının oğlu Hüsnü Do- ğan'ı atadı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear