23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunyet Matbaacıiık ve Gazetecıhk Turk Anonım Ştrkelı adına N»*r Nadı 0 Gcnel Vavın Vtuduru H«sa» Ctm*l. Mutsscsc Muduru t m i H I jıktıgîl. Yazı IjJrrı Muduru Okt> Conmsın. 0 Haber Mcrkezı Muduru tılçtn Bayvr, Sa\fa Duzenı >one'menı Ah A«r 0 Ttmsılcıler ANKARA AhınO T». 1ZVIIR Htknrel Çtfink»»». AD<\".'A Çetin \ijnıotf. Polılıki ClU - i l » | [ Dü Habtrkr U ( n fctn. Ekoaooı. CrafU T atKTlcn kraul Kafiık. Efclım GvKaj >ytea. Haber Araslırma- ba MalMSV VantoM. Di?ı >l7ılarft>f*aaÇakfkMm. Antfı/ma Şaaia Upm. Du 0 Malı Hlc En>l IAM 0 Muhasrte Bateffl teacr 0 Buıçc PUflbma »<nljı Hrtja «yol 9 Idarc Hnnıı Oaıt 0 islcıme ÖMfer ÇdK # I) ScndıU *•*••• b m n . kuklır CtM lıatr. Isunbul Haberıcn Scc^ct Dafaa. S|x>r Dam*Riaru M imaet 0 Koorfıaatör t 0 Rrtlam An* Toraa Bılg. Clkro Na» taal 9 Pmontl St»|i hm« Auru/u Ba>kan Naaür N*« Iftar M. Sudn vv tatwı Cumhurıyct Malbaacılık ve Gajeleojık TA.Ş. Türk Ocafc Cad 39/41 Cajaioflu' «134 Isı PK 2 « [slanbul Tcl 512 05 05 (20 haı>. Ttto 22246. Faj (I) 5 » 60 72 0 BuıcUr A a t a n Zıva GOkafp Bl. fakılap S No 19/ 4. Td 133 I! 4I-4T T d o 42344. Fu. (4) 133 05 65 0 Itaıır H Zı>a Bh 1)52 S. 2,3 Td. 13 12 30. Tefcı 523». Fa* (51) 19 53 «0 InOnu Cad IHS.No I Kaı I W n 37 52 (4 hal), TUa 621'5. Fax- (711 » 2S 1» TAKVİM: 8 KASIM 1990 Imsak: 5.08 Guneş: 6.35 öğle: II.52 Ikindi: 14.34 Alcşam: 17.00 Yatsı: 18.21 TYS'nin açıklaması: NobePe aday saptanabilir TYS Başkanı Oktay Akbal, TYS'nin bünyesinde kurulacak bir ödül kurulunun Nobel Komitesi'ne Türk yazarları arasından aday önerebileceğini söyledi. LEYLA TAVŞANOĞLU tsveç Akademisi üyesi ve Nobel Komitesi Başkanı Kjell Espmark'ın geçen pazar günü gazetemizde yayımlanan söyle- şisinde "Türkiye'nin Nobel edebiyat odülune aday gosterip göstennediği konusunu Tiirki- yc Yazarlar Sendikası (TYS), PEN Kulüp ve yazın ve dil pro- fesörierine sormak gerektigi" yolundaki sözlerine TYS Baş- kanı OkUy Akbal ve PEN Ku- lüp'ün eski yöneticileri yanıt verdiler. Akbal, TYS'nin bir ödül ku- rulu toplayıp Nobel Edebiyat Odülü'ne aday gösterebileceği- ni söylerken eski PEN Kulüp yöneticileri daha önce Isveç Akademisi'ne adaylar gösteril- diğini, ancak bunlann o dö- nemde seçilemediklerini söy- ledıler. TYS Başkanı Oktay Akbal'- ın açıklaması şöyle: "Türkiye'de Nobel Edebiyat ödülü'nu almaya bence çoktan hak kazanmış birçok değerli şa- ir ve yazanmu vardır. Bunu bir yemekte Sayın Espmark'a da söyledim. Şiirleriyle şöyle böyle yarım yüzyıldır önemini kabul ettiren, Türk şiirinde apayrı bir kişilik taşıyan Fazıl Hüsnü Dağlarca, Melih Cevdet Anday, Sabahat- tin Kudret Aksal, Necati Cu- malı gibi isimler her zaraan uluslararası bir ödülün adaylan olabilirler. Geçmiş yı1larda bir Nâam Hikmet, bir Sait Faik böyle bir ödülü almalıydılar. TYS Başkanı olarak ben res- men herhangi bir üyemize ay- ncalık tanıyamam, ancak TYS Yönetim Kurulu ve kongrede bu iş için seçilmiş bir ödül ku- rulu birlikte toplanıp bir yaza- nmızı, bir şairimizi TYS'nin adayı olarak Isveç Akademisi'- ne bildirebilirler. Bunun yanı sıra edebiyat konulanna ciddi- yetle yaklasan ve aydın sorum- luluğu taşıyan dernekler ve ku- ruluslar da kendi olanakiarıy- la aday bildirebilirler." PEN Kulüp'ün 12 Eylül 1980 öncesi ve hemen sonrasın- da başkanı olan Prof. Tabsin YüceJ de şu açıklamayi getirdi: "Nobel Edebiyat odülü'ne adaylık benden iki kere sorul- du. Kişisel olarak aday göster- mem istendi. Ben de uygun za- manda aday gösterdim. Gös- terdiğim her iki aday da kendi ülkemin yazarlânydı. Bunlar- dan birincisi Nobel ödülünü al- ması başka zamanlarda da söz konusu olmuş ünlü bir yazan- mızdı. Diğeri de o dönem bas- kı altında tutulan, politikayla da yakın ilgisi olan bir yazar ve şairdir." PEN Kulüp eski genel sekre- terlerinden Alaeddin Asna şun- lan söyledi: "Ben PEN Kulüp genel sek- reteri iken kulübün yurtdışı iliş- ki izni Bülent Ecevit'in başba- kanlığı sırasmda ve uzun süren ugTaşmalardan sonra ahnmış- tır. Dernekler Yasası, resmi iliş- kiler için bu izni zorunlu tutu- yordu. Bu izin alınmadan bi- zim yurtdışı, özellikle Ameri- kan PEN'i ile ilişkilerimizi Ta- lat Halman sağlıyordu. Bir ara Dünya PEN kulüpleri başkan- hğı için de iki adaydan biri olan Halman'ı biz buradan gayri resmi olarak ancak mektupla destekleyebilmiştik. ölümüne kadar PEN Kulüp Başkanı olan Yaşar Nabi Nayır, dış da- vetlere ya da uluslararası kong- relere kendi parası ile giderdi. Yönetim kurulu üyesi Hiisa- mettin Bozok da bu tür etkin- liklere kendi parasıyla katılır- dı. Toplantılanmızı Yasar Na- bi Bey'in evinde, kongrelerimi- zi de Gazeteciler Cemiyeti'nin kütüphane odasında yapardık. Ayda bir de Taksim Kulübu'n- de ya da başka bir yerde ye- mekli sohbet toplantılan yapı- lırdı. O sıralar PEN Kulüp ayakta durma kavgası veriyor- du. Bunu başardığı sırada da yıl 1980'e geldi, dernekler ka- patıldı. Bizim dernek de yıllar- ca açılamadı. ,lçinde bulunulan koşullan yeterince aniatabildirn tni? Bu durumda biz Nobel'e aday gös- teremez, olsa olsa Talat Hal- man için olduğu gibi Türk ada- yı destekleyebilirdik. •• Caretta, yıuıııırtlamak içinkum arıyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bttrosu) — Deniz kaplumba- ğalanna yumurtlayacak alan kalmıyor. Kıyılar bir yandan turistik tesisler, diğer taraf- tan ikinci konutlarla hızla betonlaşıyor. Kumsallar ise kum alımlarıyla bozuluyor. Doğal Hayatı Koruma Der- neği uzmanlan, betonlaş- mayla birlikte dünyada hız- la tükenen deniz kaplumba- ğalarının yaşam şansının da azaldığını belirterek, "Be- tonlaşma deniz kaphımbaga- lan için en bii>ük tehlike" diyorlar. "Dünyada milyonlarca yıldır yaşaraayı başaran de- niz kaplumbağalan >ok ol- maktan kurtulabUecek mi?". Bu sonıya bir yanıt vermenin güç olduğunu belirten DHKD Müdürü Nergfc Yaz- gan, Türkiye'nin güney sa- hiilerinin tüm Akdeniz'de deniz kaplumbağalarının en önemli yumurtlama alanları olduğuna dikkat çekiyor. "Bu nedenle de deniz kap- lumbağalarının neslinin tii- kenip tükenmemesi konu- sunda Türkiye'nin lutumu büyük önem taşıyor" diyor. Son olarak Antalya ve yö- resinde incelemeler yapan DHKD uzmanı Berna Bayın- dır ise Tarım Orman ve Kö- yişleri Bakanlığı'nın deniz kaplumbağalarının üreme alanlarından kum ve çakıl alınmasını çıkardığı bir sir- külerle yasaklamasına kar- şın, deniz kaplumbağalarının yumurtlama alanı olan Ma- navgat'taki kumsalda kum alımının surduğünü söyledi. Bütün kumsahn "mahvedil- digiıü" belirterek, "Bu kum- salın artık kendini düzeltme- sine olanak yok" diyen Ba- yındır şu görüşleri dile getir- di: "Oysa Anlalya'da Ma- navgat ve Betek bölgeleri Ba- yındıriık ve tskân Bakanlığı haritalarına kaplumbağa üreme alanı olarak geçmisti. Türkiye'de özei çevre koru- ma alanlan dısında bakanhk haritalannda sadece bu iki yer kaplumbağa üreme ala- nKdiye geçiyor. Kum alınma- sı yasak denijor, araa knm- sal yağma ediliyor. " Dayak, hâlâ birçok okulda minik öğrencilerin korkulu rüyası 'Dövme öğretmenim'Psikologlara göre çocuk eğitimi ve mutluluğu açısından, dayağa ne evde ne okulda yer olmalı. "Dayak kesinlikle bir eğitim aracı değil. Öyle olursa çocuğun ruh sağlığını etkiler. Çocuğun çevreye, aileye, topluma karşı saldırgan duygularının ön plana çıkmasım sağlar" diyor psıkologlar. FİGEN ATALAY GÜNSELt KARSAN BlR ÇEŞtT İŞKENCE — Egitimciler, psıkologlar, "bir çeşit işkence" diye tanımlıyoriar dayagı. Çocuğun iç dünyasında kaygı, endise, korku, dtş dünyasında kızgınlık ve öfke olarak açığa çıkıyor. "Ögretmenim bana kızdığı zaman kulağımın üzerindeki saclan kıvırarak yukarı kaldın- yordu. Bu da canımı çok acıtı- yordu. Bir keresinde bir kızı dö- ve döve altına işetti. Sopayla el- lerimize, kafalanmıza vuruyor- du, bazen de sınıftan dışan atı- yordu. Okula gitmeyi hiç sevmi- yordum, teneffusleri bile sevmi- yordum." Bu yıl takdir alarak ilkokul 4. sınıfa geçen 10 yaşındaki Emre, daha önceki okulundan nasıl so- ğuduğunu, önceleri çok sevdiği, ama sonra canını çok acıttığı, çok bağırdığı için sevmekten vazgeçtiği öğretmenini böyle anlattı. Eğitimcilerin, psikologların, "bir çeşit işkence" diye tanımla- dıkları, ne evde ne okulda, ço- cuğun eğitimi ve mutluluğu açı- sından asla yer alamayacağını vurguladıklan "dayak" hâlâ bir- çok okulda, öğrenim yaşamlan- nm ilk basamağındaki minik öğ- rencilerin korkulu rüyası. Kartal'daki, bir özel okulun, ilkokul bölümünde 2 yıl oku- yan Emre de kendisini bir yıl okutan öğretmeninden nasıl da- yak yediğini, bu oğretmenin sı- nıftaki tüm cocuklarc nasıl dav- randığını şöyle dile getirdi: "Öğretmenim beni çok kez dövdü, başkalarını da dövdü. Kulağımın üzerindeki saçlan kı- vırarak yukarı kaldırıyordu. Bir kızı döverek sınıfın ortasında al- tına işetti, sopa>la kafasına vu- ruyordu. Ogrelmenimi önceleri seviyordum. ama sonra gittikçe kotuleşti. Okula gitmeyi somi- vordum. arkadaşlanmı sevmi- yordum, öğlen teneffuslerini bi- le sevmiyordıun. Öğretmenimiz sopayla ellerimize vururdu, ba- Mfl dışan atardı, ruvaJete gilmek isteyenlere de kızardı, bazen izin verirdi, bazen vermezdi. Yeni okulumdaki öğretmenimi sevi- yorum. Yapamazsak kızmıyor. Kalp kıizi-kolesterol ilişkLsi tardşıbyor Tek başına yemek yeme alışkanlıklannı değiştirmek, enfarktüs riskini azaltmıyor. Yunanhlar zeytinyağını, Hollandalılar tereyağ ve peyniri tercih ediyor. Ama her iki halkın da ortalama ömür süresi 76.5 Dış Haberier Servisi — Koles- terol ne denli tehlikeli? Enfark- tüsten kaçınmak isteyen, yaşamı boyunca yumurta ve tereyağdan vazgeçmek zorunda mı? Bilim adamları arasında, ölümcül kalp enfarktüsüne yol açan en büyük risk faktörünün kolesterol olup olmadığı uzun yıllardan bu ya- na tartışılıyor. Alman "Der Spieger" dergisinin kapak konu- su yaptığı yazıda, kolesterol tar- tışmasının tüm dünyadaki bilim adamlannı iki kampa ayırdığı belirtiüyor. Kolesterol "düşmanlan n nın Amerika'daki taraftarlan yalnız- ca yemek yeme abşkanlıklannm kökten değiştirilmesi gerektiği- nin propagandasını yapmakla kalmıyorlar, yiyecek maddeleri- nin üzerine içerdekileri koleste- rol ve yağ değerlerinin oranları- nın da belirtihnesi zorunluluğu- na inanıyorlar. Bu bilim adam- Iarına göre vücudun aynı za- manda en önemli yapı taşların- dan biri olan kolesterol, nikotin kadar tehlikeli. Enfarktüs-kolesterol ilişkisine kuşkuyla yaklasan ötekı kamp- taki bilim adamları koroner kalp hastalıklan ile kandaki yüksek yağ oranı arasındaki doğmdan bağlantıyı reddetmi- yorlar. Ama enfarktüsün mey- dana gelmesinde sigara içmek, yüksek tansiyon, yaş ve kalıtım- sal faktörlerin de önemli bir rol oynadığma dikkat çekiyorlar. Enfarktüs ölümleri ile ilgili is- tatistikler de, "baş düşman kolesterol" diyenleri her zaman doğnılamıyor. Örneğin Federal Alman vatandaşlanmn ortala- ma kolesterol duzeyi Amerika- lılannkinden daha yüksek oldu- ğu halde, enfarktüs ölümlerinin sıklığı ile ilgili uluslararası ista- tistiklerde Federal Almanya, Amerika'dan dört ülke sonra ge- liyor. Yunanlılar zeytinyağını, Hollandalılar tere- yağı ve peyniri tercih ediyor. Ama her iki halkın da ortalama ömür süresi 76,5. 16aralıkta düzenlenecek müzayedede Osman Hamdi Bey'in bir tablosu dayer alacak 'Kaplumbâğa Terbiyecisi'ne rekor fiyat Boyutlan 2.21 metreye 1.20 metre olan tablo 850 milyon TL. ile satışa sunuluyor. CEM HAMULOGLU Tablo koleksiyonculan, ara- lık ayını heyecanla beküyor. Çünkü 16 aralıkta bir müzaye- de düzenleyecek dlan Macka Mezat, "çok özel" bir tabloyu satışa sunuyor. Bu eser, ünlü or- yantalist ressamlardan Osman Hamdi Bey'in 1906 yılında yap- tığı "Kaplumbağa Terbiyecisi" adlı tablosu. Boyutlan 2.21 metreye 1.20 metre olan ve Os- man Hamdi'nin en basanlı eser- lerinden biri olarak değerlendi- rilen tablo, şimdiden koleksi- yoncuların rüyalanna girmeye başladı. Ama bu esere "sahip olmak" için Türkiye sınırlarında "rekor fiyat" ödemek gerekiyor. Çün- kü Osman Hamdi Bey'in tablo- su cumhuriyet tarihinin en yuk- sek "muhammen bedeli" olan 850 milyon TL ile satışa su- nuluyor. Maçka Mezat'ın yöneticile- rinden olan ve antika piyasasın- da "Sakallı Ahmet" olarak ta- nınan Ahmel Utku. tablo ile il- gili bilgi verirken heyecanını giz- leyemiyor. 9-10 yıldır Resim Heykel Müzesi'nde sergilenen tablonun sahibi ise Birkökler Vakfı. Osman Hamdi'nin tablosu ile sayısı 30'u bulan ve hepsi Türk ressamlarına ait olan tablolarla birlikte vakıftan muzayedeye çı- karmak için alman eserlerin toplamı 200'e ulaşıyor. Tabio- PORTRE OSMAN HAMDİ BEY Büyük boy figürler Ressamlığının yanında muzeci, arkeolog ve yönetici olarak da tanınan Osman Hamdi Bey, (1842-1910) İstanbuPda doğdu. Resim eğitimini uzun yıllar Paris'te yapan sanatçınm eserleri, yerli yabancı pekçok muze ve koleksiyonda yer alıyor. Türk resim sanatı tarihi içinde ayrıcalıklı bir yeri bulunan Osman Hamdi Bey'in, portre, peyzaj ve naturmortları yanında asıl önemli tabloları, oryantalist konulu, tarihsel bir mekânın önünde ya da içinde geçen buyük boy figürlü kompozisyonlandır. Belgin Demirsar, Osman Hamdi Bey'in oryantalist konulu tabloları ile ilgili şu bilgileri veriyor: "Osman Hamdi Bey. Türk resminde ilk kez figürii bu derece büyük, tabloda hâkim unsur olarak kullanan ressamdır. Onun oryantalist konulu tabloları, Batı'daki örneklerinden farklı olarak Türk sanatının güzelliklerinin sergilendiği belgesel nitelikli resimlerdir. Ustalıkla kurduğu kompozisyonlardan oluşan tablolarında aynntıya çok önem vermiş ve resmeltigi her şeyde tumuyle gerçeğe sadık kalmıştır. Çağdaşı pekçok sanatçı gibi Osman Hamdi'nin de fotoğraftan çalıştığı bilinmektedir." lar arasında Osman Hamdi'nin yanı sıra Halil Paşa, Nazmi Zi- ya, Sami Yetik, Hoca Ali Rıza, Şevket Dağ ve Şefîk Bursalı gi- bi sanatçıların eserleri bu- lunuyor. Yalnızca tabf8lann muham- men bedellerinin (başlangıç fi- yatı) 2-2.5 müyir lirayı bulaca- ğını söyleyen Utku, eserlerin öy- küsünü şöyle anlatıyor: "Bunlar, Türkiye'nin ilk ar- matöni ve tersaoe sahibi olan Saim Birkök'ün eşyalan. Öiu- münden sonra varisleri olmadığı için Sulh Hukuk Hâkimliği'nce tablolar, korunması için resim heykel muzesine yerilmiş. Daha sonra eğitim alanında etkinlik göstermek için kurulan 'Birkök- ler Vakfı' bu eserlerin paraya çevrilerek vakıf amaclan için kuUanılmasuıa karar vermiş. Bu eserter müzayede >olu>la satma- nuz için bize verildi. fçinde bu eserlerin de yer alacağı müzaye- deyi 16 aralıkta yapacağız." Antika dunyasının tanınmış adlarından Mesat Hakgüden, Osman Hamdi Bey'in tablosu- nun fiyatının, 850 milyon lirayla başlayacak arttırma sonunda 1 milyar smıruu geçebileceğini be- lirtiyor. Birkökler Vakfı'nın tablolan arasında yer alan öte- ki Osman Hamdi eseri içinse 350 milyon liralık muhammen bedel isteneceği söyleniyor. Eserler arasında ünlü Türk res- samı Halil Paşa'nin da bir tab- losu bulunuyor. 3 parcadan olu- şan ve Halil Paşa'nın resimledi- ği paravan için 100 milyon lira isteniyor. Hakgüden, Halil Pa- şa'nın bu eserde Çengelkoy'de- ki yahsını resmettiğini belirterek orta bölümde yer alan kadın fı- gürunün büyük bir olasılıkla sa- natçının karısı olduğunu söylüyor. Osman Hamdi Bey'in 'Kaplumbağa Terbiyecisi' adlı tablosu. doverek aniatmıyor, ı on kez yeniden anlatıyor, ama dövmüyor." Yeni öğretmenin kendilerine kızmamasını, dövmemesini, "10 kez anlatmasmT şaşkınlık ve se- vinçle anlatan Emre'nin önceki okuluna giderken içine kapanık, sessiz bir çocuk haline geldiği- ni, harta anneannesinin "Bu ço- cuk aptallasıyor" dediğini anla- tan Emre'nin babası, şunlan söyledi: "Emre her zaman basanlı bir çocuktu, bu yd da sınıfını tak- diıie geçti. Evimize yakın diye verdiğimiz özel okulda birinci a- nıfta hiçbir sorun joklu, ama ikinci sınıfta bu ögretmen geldi ve buzursuzluk başladı. Bu öğ- retmenin sınıftaki çocuklan dövdağünü ve çocuklara. 'bun- lan antatırsanız daha kötusünö yapanm' diye tehdit ettiğini du- yuyorduk. Sonuçta çocuğumu- zn bn okuldan akbk ve başka Mr özel okula verdik. Emre yeni okuluna başladıktan sonra oramlu yönde değisıneter göster- di. Sessiz, içine kapalı bir çocuk olmuştn, şimdi gayet normal, canlı bir çocuk." Olduğu gibi kabul Çağdaş eğitim anlayışı ve uy- gulamasına göre, eğitim süreci- nin odak noktasında ögrencinin yer aldığnu belirten Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinin bu konu- daki görüşleri şöyle: "Buna göre, çağdaş eğitim - öğretim açısuMİan en öoemH hu- sus, çocuklanmtn oldukları gi- bi kabul etmek, olmak istedik- leri ve olabilecekleri şekilde ol- malanna, hayata hazırianmala- nna imkân ve fırsat vennek, on- lan bizim istediğimiz gibi olma- \ih için zorlamamak, kendileri- ni tanımalanna yardımcı olmak, onlara kendi kendilerine seçim vapabUecrk çok ve çesitli sece- nekler sunmak, bu konnlarda rehberlik etmektir. Eğitimde, 'otoriteye itaat modeli' uygula- masmın binlerce yılda getirdiği davranışlan. 'öğrenci merkezli' uygulamasının gerektirdiği dav- nuuşlara dönüştürmek kolay de- ğildir. Bu zoriuğu en çok oğret- menler dnymakta ve yasamak- tadır." Bakanlığm, öğrencilerine fı- ziksel ceza uygulayan öğretmen- lere ne gibi işlemler yapüdığı so- rusuna yanıtı da şöyle: "Dayak konnsunda veya diğer konnlarda bakanlığımıza gelen şikayet dilekçeleri ve basınımız- da yer alan haberier, ihbar ka- bul edilerek değeriendirilmekte, bir bölümünün bakanhk müfet- tişlerince inceienmesi, gerekti- ğinde sonışturmaya geçilmesi sağlanmakta, bazHan da mahal- len incelenip soruşturulmak üzere ilgili valiliklere gonderil- mektedir. Son yülarda bu tur şi- kâyetlerde önemli oranda azal- ma olduğu gözlenmektedir." Peki, uzmanlar bu konuda neler diyorlar? Psikolog Suna Tanaltay'a göre "dayağa" ne okulda, ne de evde çocuk eğiti- mi ve çocuk mutluluğu açısın- dan hiç yer yok. Prof. Dr. Öz- can Köknel'in bu konudaki gö- rüşleri de şöyle: "Otoriter eğitim tarzında da- yağın yeri var. Dayak, çocuğun iç ve dış dünyasında değişiklik- lere yol açıyor. İç dünyasında kaygı, endişe, korku, dış dünya- sında kızgınlık, öfke olarak açı- ğa çıkıyor. Huzursuz, öfkeli, topluma güç uyum sağlayan, korkak. rahat iietişim kurama- yan ve ruh sağlığı yerinde olma- yan bir kişi ohıyor. Bu duygula- rın hepsi kişiliğin oluşumunu olumsuz yönde etkiliyor. Pasif ya da saldırgan bir çocuk orta- ya çıkabilijor. Dayak, kesinlik- le bir eğitim aracı değil. Dayak atıian çocukta bu duygulardan bir ya da birkaçı muhakkak or- Uya çıkıyor. Dayak eğitim aracı olmamalıdır. Olursa, çocuğun ruh sağlığını etkiler ve çocuğun çevreye, aileye, topluma karşı saidırgan duygulannın on plana çıkmasını sağlar." Çocuklar hiç mi cezalandırıl- masın? Ödevini yapmayan, çev- resini süreklı rahatsız eden, ar- kadaşlarına sataşan, öğretmeni- nin sözünü dinlemeyen çocukla- ra ögretmen ne yapsın? Prof. Dr. Özcan Köknel'e gö- re en doğru cezalandırma biçi- mi, "Çocuğu çok fazlasıyla ilgi duyduğu bir şeyden bir sure için mabrum etmek." Prof. Köknel, bu ceza biçımini şöyle ta- nımlıyor: "Bu çocuğun itişiHfini örsele- yen değil. kişiliğinde yer tutan bir sey olmalıdır. tstediği bir >e- re gitmesine bir süre izin verme- mek, istediği bir şeyi bir süre al- mamak gibi." Atatürk'ü Anma Haftası • ANKARA (AA) — Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ulu önder « Atatürk, ölümünün 52. yıunda da matem havası dışında, günlük hayatın akışı bozulmadan amlacak. Atatürk'ü Anma Haftası dün başladı. 13 kasıma kadar devam edecek hafta boyunca yurtiçi ve yurtdışmda çeşitli törenler, toplantılar düzenlenecek, konserler ve gösteriler gerçekleştirilecek, Atatürk ile ilgili sergiler açılacak. 10 Kasım gunü Kültür Bakanüğı'na bağlı kuruluşlar, bütün mekânlannı Atatürk'ü anmaya ve tanıtmaya yönelik faaliyetlere ayıracaklar. Haber Uğruna için 4 ödül • tstanbul Haber Servisi — Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu'nun, cemiyet üyesi muhabir ve foto muhabirlerinin görev sırasında karşılaştıklan hayati tehlikeler nedeniyle "Haber Uğruna" ismiyle koyduğu özel ödül, Oktay Şengüler (Hürriyet), Rafet Ballı (Milliyet) ve Mücahit Buber'e (Milliyet) verildi. Seçici kunıl özel ödülünün de trfan Sapmaz'a (Günaydın) verilmesi uygun görüldü. özel seçici kunıl, "Haber Uğruna" ödülünün çok sayıda saldırıya uğraması ve ağır yaralanması nedeniyle Oktay Şengüler'e, Azerbaycan oiaylannı izlerken üç aya yakın süre gözaltında tutulmaları nedeniyle de Mücahit Büber ile Rafet Ballı'ya verilmesini uygun gördö. Bu arada Azerbaycan olaylarında görev yapan Irfan Sapmaz'a da "seçici kunıl özel ödülü" verilmesi kararlaştmldL ödül töreni yann 17.30'da Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu'nda yapılacak. Pirelli'nin 100. yıh • Haber Merkeri — Ünlu lastik üreticilerinden Pirelli'nin 100. kuruluş yıldönümü Antalya'da düzenlenen "Türk Gecesi" ile kutlandı. Geceye Türk Pirelli Şirketi Genel Müdürü Alberto Pirelli ile eşi Gabriella Pirelli de katıldı. Antalya Sera Oteli'nde düzenlenen "Türk Gecesi"nde Italya'dan gelen lastik bayileri ve eşlerinden oluşan 250 kişilik grup da haar bulundu. Pirelli Genel Müdürü Alberto Pirelli ve konukları, 100. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenledikleri gecede Osmanlı dönemi giysilerine bürünerek eğlendiler. AÖFde kayıt yenileme • ANKARA (AA) — Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'ne (AÖF) 12 kasım pazartesi günü başlayacak kayıt yenileme işlemleri dolayısıyla 246 bin 318 öğrenciye gerekli dosya ve belgeleri gönderildi. öğrenciler, en geç 27 kasım salı günune kadar kayıtlarını yenileyecekler. Kayıt yenileme işlemlerinin postayla yapılamayacağını belirten yetkililer, kayıt sırasında öğrencilere ders kitaplarının birinci setleri ile kimliklerinin de verileceğini bildirdiler. Bilgisayarlı tomografi • tstanbul Haber Servisi — Bilgisayarlı tomografi- manyetik rezonans, renkli eko kardiografı görüntüleme merkezi "Betemar" dün Sağlık Bakanı Halil Şıvgın'ın katıldığı bir törenle Şişli Nova-Baran Iş Merkezi'nde hizmete açıldı. Göztepe sağhk tesisleri ve Tomomed öncülüğünde ve 100 doktorun ortakhğıyla 6 milyar sermaye ile kurulan "Betemar"ın açılışını yapan Bakan Şıvgın, bu tür girişimlerin devlet tarafından saygıyla karşılandığını belirtti. Betemar, Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mahir Tevruz açılış nedeniyle yaptığı konuşmada General Electric'in gelişmiş teknolojisiyle donatılmış bilgisayarlı tomografinin yanı sıra ileri ülkelerin tercih ettiği manyetik rezonans görüntüleme sistemi ve kalp hastalıklarından teşhisi kolaylaştıran renkli eko kardiyografinin de merkezde 24 saat hizmet vereceğini söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear