22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/14 HABERLERİN DEVAMI 20 KASIM 1990 PARIS'TEN AHMETTAN (Baştarafi 1. Sayfada) de Cuellar'ın Kıbns sorununu gündeme getirerek "27 yıldır çözülmüyor" demesi ne ise, Kürdistan örgütünün "insan haklanna saygılı konferans üye- si ülkeleri Türkiye'ye baskı yapmaya" çağıran bildiriler da- ğıtması o. Başkan Bush'un Şansölye Kohl'e söylediği "Avrupa. sınır- lar ötesine bakmalı, Birieşik Al- manya ortak refah için önder sorumluluğu üsllenmeii" sözle- ri, Gorbaçov'un "AGİK, NATO ve Varşova Paktı'niD yerlerini almalı" değerlendirmesi de ay- nı fırsatın uzantıları. Cumhurbaşkanı Özal ise Fransa'da bulunmanın yararını Türk gazetecilere, "Fransız baş- kaolık sisteminin fırsatını" or- taya koyarak değerlendiriyor. Fırsat değerlendirenlerin asıl amaçlarını kescinnek kolay de- ğil. BM Genel Sekreteri'nin su- nuş konuşmasında, Avrupa'da- ki anlaşmazlıklardan söz edip Kıbrıs sorununu örnek verme- sinin anJamını kimse çözemedi. Senyor de CueUar "Biz bu işi BM'de halledemedik, alın AGtK olarak çözün" mü de- mek istemişti, yoksa Kıbns Türk tarafını sıkıştırmak için arada bir başvurduğu gibi kur- nazlık mı yapıyordu? Öyle ya, Rum Lideri Vasiliu bugün zirvede imzacı iilke ola- rak konuşacak. Türkiye ise dün konuşmuş olduğu için bir yaaıt veremeyecekti. Ancak BM Ge- nel Sekreteri'nin, Kıbns soru- nunun başlangıç yılını 1974 ha- rekâtı değil de 1963 olarak gös- termesi, Türk tezine bir destekti. Ama "kaiıcı çözüm" isterken "iki eşit toplum" sözünü etme- mesındekı amaç, Türkler aley- hine bir denge yaratmaktı her- haide. Perez de Cuellar'a yanıtı, Lefkoşa'dan Denktaş verecek- tir. Çünkü KKTC, konferansta gözlemci bile değil. Türk heye- ti içinde yer alan seyirci. Avrupa Güvenlik ve Işbirli- ği Konferansı, Bush'un deyişiy- le sınırlarm ötesindeki Avrupa 1 yı gerçekleştirecek, "insani de- ğerteri öne çıkaracak" ittifak- lar üstü bir örgüt. llk günün verdiği izlenim, AGİK'te tank- ların eritilip toplann jilet yapıl- ması işi çözülürken, insani bo- yutun öne çıkacağını gös- teriyor. Sunuş konuşmalannda altı çizilen nokta şu: "Demokrasinin yayıiması vc kökleşmesi, insan haklan stan- dardının yiiksek tutulmasıyla gerçekleşir ve gerçekleşecektir." tstikrar içinde özgürlük... Zirveye başkanhk eden Mit- terrand, Avrupa'nın 2000'li yıl- larındaki hedefini, "Avnıp» konfederasyonu"na olan inan- cını vurgulayarak şöyle ortaya koydu: "Kırk yıllık özgfirlöksüz is- tikrar yerine şimdi istikrar için- de özgürlük." Artık özgürlük; Avrupa için, Avrupalılar için değişmeyecek gundem maddesidir. Cumhurbaşkanı Özal, bu- nun ayrımında olmalı. Büyü- kelçilikteki davette gazeteciler- le sohbet ederken Türkiye'de Kürtlerin kendi dülerini konuş- malanna karşı olmadığını ima ederek "Her şeyin bir zamanı var" dedi ve "Şunu yapamaz- sın, bunu yapamazsın tavnnda- ki baskılar kişiler üzerinde lers tepkiler ortaya çıkarıyor" diye ekledi. Kürtlerin kendi dillerini ko- nuşmalan konusunda bir "tak- vim" vermeyen Özal'ın bu ara da türban konusuna değinme- si, "bu konuda baskılar uygu- landığını ve bunun da ters tep kilere yol açtığını" söylemesi il- ginçti... Yeniden biçimlendirilmekte olan Avrupa'da gündemin bi rinci maddesinin azınlıklar ola cağı çok açık. Bunu özal zir- vede yaptığı konuşmada orta- ya koydu, ulusal azınlıklanr "komşu ülkeleri yakınlaştıran bir ilaye bağ" olabileceğini söy- Iedi. Özal, "bu karmaşık ko- nuyla ilgili olarak konunun geçmişteki acı deney imlerin ye- niden ortaya çıkmasına yol açmayacak" bir işbirliği ile ek alınmasına olan inancını be- lirtti. Özal'ın konuşması yedi say- fa tuttu. Azınlıklar konusuyla ilgili bölümün oldukçg "özenle" hazırlandığı belli olu yordu. Bu bölümde bazı söz- cükler ve deyişler, üst üste dü- zeltmelerle yeniden yazılmıştı. Öte yandan Özal, başkanhk sistemiyle ilgili herkesin artık öğrendiği hedefini bir kez da- ha açıklamak için en uygun ye- rin Fransa olduğunun bilinciy le bazj açıklamalarda bulundu. Özal'ın hedefi, 5 yılda bir aynı anda yapılacak cumhurbaşkan- lığı, genel ve yerel seçimler ile cumhurbaşkanını halkın seç- mesi için anayasa değişikliği... DYP lideri Sükyman Demi- rel'in, bunun koşulu olarak yaptığı erken seçim cağnsına da yanıt veren Özal, Demirel ana- yasa değişikliğine "evet" derse, hemen seçime gidilebileceğini söyledi. Paris'te, Avrupa'nın Atlan- tik'in ötesine de uzayan gelecegi projelendirilirken Türkiye, "iç" siyasetinin müsveddelerini ha- zırlamakla uğraşıyor... Yüzyılın antlaşması imzalandı TBKP, birlik partisine (Baştarafi 1. Sayfada) rand toplantıya son gelen lider oldu. Yaptığı konuşmada Fransa Devlet Baş- kanı kısaca şöyle dedi: "Bazdan zirveyi 1815 Viyana Kongre- si'ne benzetiyor. Bana kalırsa bu, bir ta- rafın maglup, bir tarafın galip olarak masaya oturduğu Viyana kongresinin tam altı... Muzaffer ülkeierle yenik ul- ke yok. Bundan önceki AGtK toplantı- lan güçler dengesi hesaplarına dayanı- larak yapüıyordu. Bu kez her şey tama- meo farklı. 40 yıllık özgürlüksüz istik- rardan sonra özgürlük içinde istikrar devri açılıyor." Fransa Devlet Başkanı Mitterrand, "Başlangıçta bir kâğıt par- çasından ibaret olan 1975 Helsinki Ni- hai Senedi'ni, özgürlük meşalesi haline getirenlerjn bu sonuçta baslıca rolü oynadıgım" hatırlattı. François Mitter- rand AGİK ilke ve yönteminin aradan geçen 15 yıllık süre içinde geçerlüiğini ka- nıtladığını vurguladı ve dünyanın diğer bölgelerine de teşmil edilmemesi için ne- den olmadığını sözlerine ekledi. Mitterrand, daha sonra sözü RM. Ge- nel Sekreteri'ne verdi. Perez de Cuellar, Avrupa'hlann AGİK süreciyle elde etti- ği bu başansına deginerek "Tarih bazen halklan umutsuzluga sevk edecek kadar yavaş ilerler. bazen de aşın derecede hız- İanarak insan belleklerinde iz bırakır" dedi. BM Genel Sekreteri, Avrupa iie Birleşmiş Milletler örgütü arasında ufuk- ta yeni işbirliği olanakları gördüğünü de belirtti. BM Genel Sekreteri konuşmasında Kıbns konusuna da yer verdi. Türk de- legasyonunda sürpriz etkisi yapan Sek- reter'in bu davranışı, çeşitli yorumlara neden oldu. Perez de Cuellar bu konu- ya ilişkin olarak Kıbns'ta iki toplumlu federatif yapının kurulması gereğinden söz etti. Kendi yoğun kişisel çabalanna karşın sorunun çözümsüz kalmasının "anlaşdmaz" olduğunu belirten de Cu- ellar, 27 yıldır sürüncemede kalan soru- nun barışçı yoldan çözülmesi için AGİK ülkelerinin ağırlığını koymasını istedi. BM Genel Sekreteri bir yandan "eşit haklara sahip iki toplum" cümlesini kul- lanmayarak Rumlara göz kırptı. Bir yan- dan da sorunun başlangıç tarihi olarak 1974 çıkarmasını değil de 1963'ü göster- mesi, Türkiye'nin tezlerine daha uygun bazı anlamalara yol açtı. Zirve nedeniyle Paris, üç günlüğüne dünya siyaset sahnesinin merkezi haline geldi. ABD Cumhurbaşkanı George Bush'un Helmut Kohl'le samimi bir şe- kilde konuştuğu dikkatlerden kaçmadı. Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın "Avrupa Konfederasyonu" fikrinden kendi kişi- sel umudu olarak da olsa söz eden ko- nuşmasından sonra lngiUere Başbaka- nı Bayan Thatcher'ın, Mitterrand'ı, Gorbaçov, Kohl ve Bush'un tersine al- kışlamamas; söylentiye neden oldu. ABD Başkanı George Bush, Avrupa'- daki demokratik ilkelerin başarısının dünyanın her yerinde uygulanmasına bağlı olduğunu bildirerek AGlK ülkele- rini, Irak'ın Kuveyt'ten çekilmesini sağ- layarak bu ilkeleri Körfez'de de savun- maya çağırdı. Sovyet lideri Mitaail Gorbaçov da AGİK zirvesinde yaptığı konuşmada Gorbaçov, bundan böyle Avrupa'da si- lahsızlanma ve yumuşamada daha ileriye gitmek için "topyekûn güven saglayıcı yeni önlemier" alınması gerektiğini be- lirtti. NATO ve Varşova Paktı'nın gelece- ğine de değinen Mihail Gorbaçov, pak- ta üye ülkelerin muhtemelen yıl sonun- A K K A dan önce Varşova Paktı'nın niteliğini değiştirmek için önemli kararlar abna- yı planladıklannı belirtti. Bu gelişme gözlemcüerce, Gorbaçov'- un, BM'den bu karann çıkarılması ko- nusunda Bush'a "şimdilik" destek ver- mediğini biçıminde değerlendiriliyor. Gorbaçov yemekten önce yaptığı açık- lamada, güç kullammını onaylayıp onaylamayacaklarının sorulması üzeri- ne, "Sabra gereksinimimiz var. Ancak bu, gevşediğimiz, geri çekildigimiz an- lamına gelmemelidir" dedi. Bu arada Fransa da güç kullanırmnı öngören bir karar konusunda ABD Dı- şişleri Bakanı James Baker'a "destek sözü" verdiklerini yalanladı. Gorbi'den destek yok George Bush, Irak'a askeri müdaha- le yetkisi veren bir BM Güvenlik Kon- seyi kararımn çıkarılması konusunda Mihail Gorbaçov'dan destek alamadı. Beyaz Saray Sözcüsü Marlin Fitzvva- ter dün yaptığı açıklamada, akşam ye- meğinde bir araya gelen iki liderin, "Irak'ın Kuveyt'i ete geçirmesi sorunun- da ülkeler arasında daha kapsamlı gö- hiş alışverişinde bulunulmasına gerek- sinim bulunduğu konusunda anlaştıkla- nnı" söyledi. Fitzwater ayrıca, "Güç kullanımının gözden uzak tululmaması konusunda da fikir birliğine vardık" dedi. Ozal (Baftara/ı 1. Sayfada) teligi ile Avrupa güvenlik düze- ninin kalıcı bir ogesi olmaya de- vam edecektir" dedi. Özal şöyle devam etti: "Bütün dünyanın ülkü ve esin kaynağı olarak bizlere baktığı şu sırada, ne duraksayacak, ne de kuşkularla kaybedecek tek bir dakikamız vardır. Bu safhada yapmamız gereken, gerçekten birieşik bir Avrupa için gayret- lerünizi iki misüne çıkartmaktan ibarettir. Avrupa'da askeri bir çatışma tebdidi azalırken, toplumlanmı- zın istikran açısından daha az tehlikeli sayılama.vacak (ebditle- re karşı da uyanık olmalıyız. Bu baglamda terorizmle mücadele, demokratik kurumlann doku- sunun korunabilmesi açısından artan bir işbirliği gerektirmek- tedir. Dolayısi) la, Paris Yasası : nın bu konuya ilişkin bükümle- rini memnuniyeüe karşılrjonız." Ulusal azınlıklar özal, "ulusal azınlıklan ko- nusunun tatminkâr bir şekilde ele alınabilmesinin ancak de- mokratik bir çercevede mümkiin olabileceğini" söyleyerek şöyle devam etti: "Yeni Avrupa'da ulusal azın- lıklar önemli bir konu nieeligi kazanraıştır. Bu konu insani ve siyasi boyutuyla karmaşık bir görunüm arz etmektedir. Ulusal azınlıklar özellikle komşu dunı- mundaki katılımcı devletler ara- sında bir işbirliği köprüsu ya da bir uyuşmazlık ve güvensizlik kaynağı olabilmektedir. Biz Türkiye olarak bu gerce- gi gayet iyi bilen bir ülkeyiz. Ma- mafin gelecege baklıgımızda ulusal azınlıklann komşu ülke- leri yakınlaştıran ilave bir bag da olabilecekieri umudunu görüyo- ruz." özal, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine l.S milyar dolar ka- dar kredi açtığını konuşmasın- da vurgulayarak, "Avrupa'da as- keri bir çatışma tehdidi azalır- ken, loplumlanmızın istikran açısından daha az tehlikeli sayıl- mayacak tehdütlere karşı da uya- nık olmalıyız" dedi. Körfez krizi konusuna da değinen Özal şöy- le konuştu: Helsinki Nihai Senedi'nin getirdiği prensiplere baglılığımı- zı teyil ederken. bu prensiplerin dünyanın diğer bölgelerinde ih- laline kayıtsız kalamayacağımız şuphesizdir. Paris Zirvesi, ulus- lararası toplumun, Körfez bol- gesinde devletler hukukunun açık ve vahim tarzda ihlaiinden kaynaklanan bir krizle karşı karşıya bulunduğu bir zaman kesitine tesadüf etmektedir. Bu- nalımın yansımaları tüm AGİK ülkelerinde bissedilmektedir. ZİRVEDE SOHBET — Zirveye katılan devlet başkanları hatıra fotoğrafı çektirmek üzere bir araya geldikleri sırada, Cumhurbaşkanı Özal, ABD Başkanı Bush, Almanya Başbakanı Kohl ve Belçi- ka Başbakanı Martens ile sohbet etme fırsatını kaçırmadı. (Fotoğraf: AA) Özal'ın zîrve progranu yüklü Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Fransa'nın başkenti Paris'te dün başlayan AGlK zirvesinde en yoğun görüşme trafiğini bu- gün yasayacak. Cumhurbaşkanı, bugün ilk ikili görüşmesini TSİ 12.00-13.00 arasında Ingiltere Başbakanı Margaret Thatcher ile yapacak. Cumhurbaşkanı, TSİ 14.45'te de ABD Başkanı George Bush ile biraraya gele- cek. Her iki görüşmenin de, gü- venlik nedenleriyle AGlK zirv e- sinin düzenlediği Uluslararası Konferanslar Merkezi'nde yapı- lacağı bildırildi. Cumhurbaşkanı, konferansın öğleden sonraki oturumu ile TSİ 18.00'de başlayacak kapa- lı oturuma da başkanhk edecek. Bu arada, Cumhurbaşkanı özal'ın, Fransız televizyonunun birinci tanalı (TF-1) ile ülkeniıı en etkin gazetesi olan Le Mon- de'a birer mülakat vereceği kay- dedildi. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, ayrıca TSİ 10.00'da, kendisin- den gelen talep üzerine BM Ge- nel Sekreteri Javier Perez de Cuelar ile de bir görüşme yapa- cak. Kaynaklar, Özal-De Cuel- lar görüşmesinde Kıbns konu- sunun ele alınması olasılığının kuvvetli olduğunu belirtiyorlar. Cuellar dün AGlK zirvesinin açıiışmda yaptığı konuşmada Kıbns sorununa kısaca değin- miştı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, dün Yugoslavya Devlet Başka- nı M. Joviç ile bir görüşme yap- tı. Başbakan Yıldırım Akbulut ile Dışişleri Bakanı Alptemo- çin'in de hazır bulunduklan bil- dirilen görüşmede Türkiye ile Yugoslavya arasındaki ikili eko- nomik ve kültürel ilişkiler üze- rinde duruldu. Her iki cumhur- başkanı, ülkeleri arasında her- hangi bir sorun bulunmamasın- dan duyduklan memnuniyeti de dile getirdiler, ikili ilişkilerin ge- liştirilmesi imkânlannın araştı- rılmasını istediler. Özal-Joviç görüşmesinde Körfez krizi ve uluslararası so- runlar üzerinde de genel çerce- vede durulduğu öğrenildi. TEPKİLER Inönü, Ortadoğu Güvenlik ve işbirliği Konferansı önerdi (Baştarafi 1. Sayfada) zırhklarının sürdüğünü, gezinin ulusal bir- liğe aykın olmadığını söyledi. tnönü, dün düzenlediği basm loplantısın- da AGİK zirvesinde imzalanan Avrupa Konvansiyonel Kuvvet Antlaşması'nı (AK- KA) "tarihi bir antlaşma" olarak nitelen- direrek "Avrupa ülkelerinin silahlannı bir ölçüde yok etmekle bundan sonra savaşma- yacaklannı ilan etliklerini" söyledi. 22 ül- kenin yayımladıkları deklarasyonla ilişki- lerinde yani bir dönemi başlattıklannı da anımsatan tnönü, "Türkiye Cumhuriyeti'- nin de bu antlaşmaya kalılmasını büyük muÜulukJa gözlüyonım. Cumhuriyetimizin bu antlaşma içinde bulunması hepimiz için kutlanacak bir olaydır. Bizim katılımımız doğal dts palitikamızın bir sonucudur"dedi. Antlaşmanm teknik özelliklerinin bir so- nucu olarak silahlannı azaltmak durumun- da olan ABD'den bazı tanklar ve silahla- rın Türkiye'ye verileceğini kaydeden lnö- nü, "Bu antJasmanın doğal bir sonucu. Bu- nu, bir süre önce iktidarın ve en başta Sa- yın Özal'ın Körfez krizindeki hareketleri- mizin beğenîlmesinin karşılıgı olarak sun- maya çalıştıgını gördük. Mesele böyle de- ğil. AKKA çerçevesinde yeni tanklar alına- cak, eski tanklar devreden çıkanlacak" de- di. İnönü, bu düzenlemenin, Türkiye'nin silahlannı modernleştirmesinin yanı sıra si- lahlanmaya harcanan kaynaklan azaltma olanagını da s<tgı<ıdığını kaydetti. NATO ve Varşova Paktı'nın sürekli so- ğuk savaş ortamında olmasının Türkiye'- ye NATO içinde büyük yükümlülükler ge- tirdiğini vurgulayan İnönü, antlaşma ile birlikte bu yükümlülüklerin ortadan kalk- tığını belirtti. İnönü, "Bu elbette silahlı kuvvetlerimize bir ferahlama, ülkenin sa- vunma politikasına da yeni bir yaklaşım getirecektir" dedi. Antlaşmanın "larihi bir aşama" olarak sonuçlanması kadar geçen sürecin, soğuk savaş ortamında 1970'li yıllarda Helsinki'- de toplanan AGİK ile başladığını, ilk ant- laşmanın da 1975 yıhnda imzalandığını anımsatan İnönü sözlerini şöyle sürdürdü: "Daha soğuk savaşın sürdüğü yıllarda, ikinci bir adıtn olarak ABD ve SSCB'nin kendi başlanna nükleer füzeleri azaltma yo- luna gitmeleri Avrupa'da yani bir süreci başlattı. Süper güçlerin silahlan yükseltme baskısı kalmaymca, Doğu Avnıpa'daki ül- keler demokrasiye dönduler, Batı'dakiler de silabsızlanmayı >e şimdi imzalanan ant- laşmanın göriişmelerini süratle sonuçlandır- maya yöneldiier. Bunu Avrupa ülkeleri yaptı ama dünya Avrupa'dan ibaret değil. Ortadoğu'da savaşlar işgaller ve savaş teh- ditleri hâlâ devam ediyor. O halde şimdi düşünmemiz gereken Avrupa'daki banş an- layışını nasd Ortadoğu'ya götüriiriiz olma- hdır." Ortadoğu'da barışı sağlama için AGİK örneğine bakılması gerektiğini kaydeden İnönü, Ortadoğu'da süper güç olarak ABD'nin bulunduğunu, silahlanma düze- yi açısından Irak'ın da büyük güç oluştur- duğunu kaydetti. İnönü, "O halde ilk ya- pılacak şey ABD ile Irak'ın birbirleriyle sa- vaşmayacaklarını söylemeleridir. Ama onunla birlikte Irak Kuveyt'ten çekilecegi- ni kabul eimelidir. Çünkü AGİK'in başlan- gıcındaki temel ilke, komşu ülkelerin sınır- larına saygı olmuştur" dedi. Hitler döneminde, Çekoslavakya'nın iş- gali sonrası imzalanan Münih Antlaşması'- nda Fransa ve İngiltere'nin Almanya'nın gücünü görmelerine karşın Hitler'in şart- larını kabul etmelerini "bir teslimiyet banşı" olarak nitelendiren İnönü, "ABD bu örneği gösteriyor. Irak'ın Kuveyt'i işgali Münih antlaşması gibi bir antlaşma ile bi- tirilemez. Ama bu tek örnek değildir. tşte onumüzde AGİK örneği, ülkelerin birbir- lerinin sınırlanna tecavüz etmeyeceklerini söylediklcri bir konferans örneği var. Bazı çevreler, 'Irak'ın işgalini ancak bir savaş önler' diyorlar. Ben de diyonım ki bir kon- feransla bütün ülkelerin baslırmasıyla Irak Kuveyt'ten çekilir ve bununla birlikte Or- tadoğu'da da Ortadoğu Güvenlik ve İşbir- liği Konferansı (OGİK) diye bir AGİK sü- reci başlatılırsa 10 ya da 20 sene sonra bu- nun sonucunu alınz" dedi. Paris'te dün, 16 NATO ve 6 Varşova Paktı üyesi tarafından imzalanan AKKA (Avrupa'da Konvansiyonel Kuvvet Ant- laşması) ile Avrupa tarihinde yeni bir sayfa açılıyor. Antlaşma NATO ve Var- şova Paktı'nın her birinde 20 bin tank, 30 bin zırhlı savaş aracı, 20 bin ağır si- lah, 6800 savaş uçağı ve 2 bin saldın he- likopteri bulundurulmasını öngörüyor. Tarihin en kapsamlı ve kanşık olan antlaşması uyannca Varşova Paktı'nın Avrupa'daki silah üstünlüğü sona erer- ken bir sürpriz saldın olasılığı da orta- dan kalkıyor. En büyük indirimler ise Orta Avrupa'da gerçekleştirilecek. Başkan Bush, AKKA'nın imza töre- ninde yaptığı konuşmada "Bu, tarihin en kapsamlı silah antlaşmasıdır. Doğmak- ta olan yeni dünya düzeninjn işaretidir" dedi. Orduya (Baştarafi 1. Sayfada) Kafkasya, Odesa askeri bölgle- ri ile Romanya ve Bulgaristan- da bulunan silahlara denk mik- tarda silaha sahip olacak. He- saplaşmaya, aynı bölgede yer alan Yunanistan'un elindeki si- lahlar da dahil edilecek. — Kanat bölge için tespit edi- len tavan, Türkiye açısından tat- minkârdır. — AKKA, Türk Silahlı Kuv- vetleri'nin modernizasyonuna olanak vermektedir. — Türkiye'nin elindeki eski silah sistemleri, bu sayede yeni- leri ile değiştirilecektir. Adının saklı kalmasını isteyen yetkili daha sonra şöyle devam etti: "Türk ordusunun en fazla ib- tiyaç duyduğu zırhlı muharebe araçlan açığı FMC-Bradley ya- punı araçlaria giderilecek ve bu araçlar üretildikçe Türk Silahlı Kuvvetkri'ne teslim edilecektir. Aynca müttefiklerin imha ede- cekleri modern silahlar, Türki- ye'nin elindeki eski sistemlerle değiştirilecektlr. Bu degişiklik Türk ordusunun vurucu gücünü ciddi biçimde arttıracakür. Çün- kü TSK, elindeki eski 'M-4T tanklannı safdışı ederken iki ku- şak daha yeni 'M-60-A3' ve 'Leopard-r tanklannı alacak. Bu tanklar, halen Körfez bölge- sine gönderilen ullra-modern tanklardan sadece bir kuşak da- ha eskidir." Antlaşmayla Türkiye, 751 uçağa sahip olma olanağına ka- vuştu. Türkiye'nin elinde halen 589 savaş uçağı bulunuyor. An- kara, gerekli gördüğü takdirde uçak sayısını arttırabilecek. Aym şekilde Türkiye'nin 40 saldırı helikopteri alma imkânı bulunuyor. 2O0O'li yıllarda bu sayının 250'ye çıkacağı bildiril- di. Aynı diplomatik kaynak, ant- laşma ile Türkiye'nin de yer al- dığı kanat bölgedeki baskının azaldığı görüşünü de savundu, buna gerekçe olarak halen Sov- yetler'in elindeki 9000 tankın 185O"ye indirüecek olmasuıı gös- terdi. Ankara (Baştarafi 1. Sayfada) Doğu Avrupa'da bu olgudan aşın milliyetçi ve şoven grupla- nn yararlanacağma ilişkin işa- retlerin şimdiden alındığım kay- deden gözlemciler, Türkiye'de ise bunun dinci kesimlere yeni siyasi olanaklar sağlayacağından endişe ediyorlar. Türban tartışmalannda bu kesimlerin sık sık "insan haklan" ve "demokrasi" gibi kavramlan telaffuz etmeleri ise bunun açık bir sinyali olarak gö- rülüyor. AGİK'in bu çerçevedeki mad- delerinin hiçbir bağlayıcılığı ol- mamasına karşın bunlara uyup uymamak "iyi niyetin bir ölcütü* 1 olarak değerlendirilece- ğinden, Türkiye üzerindeki in- san haklan ve demokrasi baskı- lannm özellikle Moskova'da ge- lecek yıl yapılacak "AGİK İnsa- ni Boyut Konferansı" yaklaştık- ça yoğunlaşacağı tahmin ediliyor. Dışişlerine yakın kaynaklar, bu beklentiler karşısında Tür- kiye'nin AGlK sürecini olumlu karşıladığı ve sürecin gerekleri- ni yerine getirme iradesine sahip olduğunu bildiriyorlar. Buna karşın terorizmle mücadele eden birçok Batı Avrupa ülkesinde ol- duğu gibi devletin yüksek çıkar- lannın her şeyin üstünde bulun- duğunu bildiriyorlar. Yine Batı'da olduğu gibi Türkiye'de de laisizmin, devletin temel taşlanndan biri olduğuna da işaret eden bu kaynaklar, "Demokrasinin kendini koruma hakkına sahip olduğunu hiçbir ülke inkâr etmiyor" görüşüne yer veriyorlar. Söz konusu çevreler, dünya- daki gelişmeler çerçevesinde Türk Ceza Kanunu'nun 141 ve 142. maddelerinin revize edilebi- leceğini, ancak 163 sayılı mad- denin "farklı bir değerlendirme- ye tabi tutulması gereğinin do- ğabileceğini" kaydediyorlar. (Baştarafi 1. Sayfada) direrek karara bağladı. Bir so- nuç bildirisiyle kamuoyuna du- yurulan ve Birlik Partisi'ne ka- tılma konusunu da içeren eği- lim kararı için, "Bir öneri ola- rak büyik kongreye gölürüle- cektir" dendi. TBKP'nin yasal bir parti ohnayı başardıgını ve toplumsal meşruiyetini kanıtla- yarak pekiştirdiği beürtilen bil- diride şu görüşler yer aldı: "Henüz yasal engeller orta- dan kalkmış değildir. Partimiz yısaklann ortadan kalkması için bütün gücüyle mücadele edecektir. Aynı zamanda TBKP, kendini yenileme süre- cine gelraiştir. Diğer yandan bugün artık TCK'nın 141,142, 163. maddelerinin kaldınlma- st ve komünist partisinin yasal- lıgı sorununun ivedilikle çözü- mü konusunda loplumumuzda demokratik bir mutabakat oluşraaktadır. Tüm diğer tabu- lann yıkılması, özellikle Kürt sorununun barışcı, adil, de- mokratik çözümü için yurtdı- şında olan ve yurttaşlıktan çı- kanlmış bulunanlann ülkeye özgürce dönebilmesi için daha yapılınası gereken çok sey var- dır." TBKP'nin, birlik girişiminin oluşumuna başından beri katıl- dığı ve girişimin sonuçlanma noktasına geldiğinin açıklandı- ğı bildiride, partinin "Birlik Partisi"ne bakışı da şöyle anla- tıldı: "Bu noklada partimiz, doğa- cak Birlik Partisi'ne bizim de partimiz olarak bakmaktadır. Aynı zamanda komünist parti- sinin yasallıgı böylece Birlik Partisi'nin sorunu olacaktır. TBKP, başından beri içinde ol- duğu Birlik Partisi'nin kunılu- şuna önkoşubuz olarak kaiıla- caktır. TBKP, Birlik Partisi'nin adı konusunda üyelerini serbest bırakacaktır. Bu süreç içinde komünist partisinin önündeki yasaklar kalkmamışsa TBKP üstlendiği görevi, yani yasalbk için mücadeleyi sonuna kadar götürecektir. Ancak partimizin merkez, il, ilçe yönetiminden bir kısım kadrolar aynlarek partinin tüzel kişiliğini, varlığı- nı sürdiirecektir." Parti Meclisi'nin, TBKP üye- lerinin Birlik Partisi'nde yer al- masını da önerdiği bildiride, "Yasaklann kalktığı durumda, TBKP ayn kalarak variığını sürdürmeyecek ve bunun için gerekli tüm önlemier alınacak- tır" dendi. Eğilim karanyla ilgili olarak görüşlerini aldığımız TBKP Genel Sekreteri Haydar Kntln, "Bu komünist isminden vaz- geçme anlamı taşıyor mu" şek- lindeki bu soruya, "Bu ismi, tartışmak için en sona bırak- mıstık. Bu aniamda yepyeni bir karar değil ama eğilim somut- laması anlamında netlik getiri- yor. Bu da çok açık, katıiımda 'Hiçbir önkoşulumuz olmaya- cak' dendiği için komünist parti ismi olmasa da kurulacak Bir- lik Partisi içinde yer alacagız" yanıtını verdi. Kutlu, "TBKP tabanından bir baskı geldi rai" sorumuza ise şu yanıtı verdi: "Hiçbir baskı gelmedi. İki şey somutlandı. Biri; TBKP, il ve ilcelerini kurdu, kongreleri- ni başlattı. Bizim karşımızda 141, 142 konusunda 'Toplum henüz hazır değü' diye argü- man vardı. Biz, TBKP'nin mes- ruluğunu kanıtladık. Bo argü- manları da ortadan kaldırdık. Ama hâlâ onumüzde 141, 142 var. Ve partimiz Anayasa Mah- kemesi'nde yargılanıyor. Kasun ayımn 24'ünde 'birlik kurultayı' var. Orayv çok somut bir tu- tumla gidebilmek için böyle bir karar aldık." EMEKLİ SANDIĞI îlaç yolsuzlıığuANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Emekli Sandığı arşi- vinden ödenmiş ilaç faturala- nndaki fiyat kupürlerini çala- rak bazı eczanelere satan bir şe- beke ortaya çıkanldı. Olayla il- gili olarak iki memur, iki ecza- ne sahibi, eczacı kalfalan, ba- zı doktorlar ve kupür ticareti yapan çeşitli kişilerin gözaltına alındığı bildirildi. Emekli Sandığı müfettişleri 'Sağlık Hizmetleri Dairesi'nde görevli bazı personelin ve ecza- nelerin çaünan kupürleri tekrar fatura ettiklerini ortaya çıkar- dı. Reçeteler üzerindeki fiyat kupürlerinin de sahte olduğu Istanbul'daki ilaç firmalannda yapılan kontrollerde belirlendi. Ankara Emniyet Müdürlüğü incelemeleri sonunda, iki ecza- ne sahibinin Sağhk Dairesi ar- şivinden görevli bir memur ve bir dağıtıcı ile ortak çahştıgı ve memurların kupürleri bu ecza- nelere sattığını tespit etti. Ec- zane sahibinin çalınan ve bazı kişilerden aldığı kupürleri An- kara Hastanesi'nde görevli bazı doktorlara yüzde vererek yaz- dırdığı reçeteler ekleyip Emekli Sandığı'ndan para aldığı orta- ya çıktı. Çiçek'ten evlat edinme açıklaması Batıida rahibe sorarlar ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Devlet Bakanı Cemil Çiçek, evlat edinme usul ve esaslarına ait yönergenin, bü- tün dünyada kabul gören "İn- celeme Kılavuzu"ndan alındığı- nı bildirdi. Çiçek, ailelere iliş- kin bilgilerin başta muhtar, ög- retmen ve din görevlisinden so- rulmasının, yalnızca evlat edi- nilecek çocuğun gelecegi için düşünülen bir araştırma oldu- ğunu savundu. Çocuklann di- ni inançlanna gerekli saygının gösterilmesi için, dini inançlar- la, dini yaşantısındaki uyum ve davranışlann önemine dikkat çeken Çiçek, "Bu bilgileri Ba- tı'da rahipler veriyor" dedi. Gazetemizde dün yayımla- nan "evlat edinmede imam onaji" başlıklı haber nedeniy- le yazılı bir açıklama yapan Ba- kan Çiçek, bu konuda daha ön- ce yapılan sosyal incelemenin son derece ilkel kaidığını savu- narak, kendilerinin bu konuda Milletlerarası Sosyal Hizmet Teşkilatı'nca hazırlanan kılavu- zu esas aldıklarını belirtti. Bu kılavuzun 7. bölümünde din, 8. bölümünde ise rahip ve yapa- cağı ziyaretlerin yer aldığını anımsatan Çiçek, kılavuzun din ile ilgili bölümünde şu değer- lendirmenin yapıldığını kaydet- ti: "Gerçek ailelerin istekleri göz önüne almarak çocuklann dini inançlanna gerekli saygının gösterilmesi amacıyla. dini inançlarla, dini yaşantıdaki uyum ve davranışlarla ilgili ge- rekli bilginin verilmesi çok önemlidir." Çiçek, aile hakkındaki araş- tırmanm 21 ayn kişiyi kapsadı- ğını da söyledi. Bakanlık 6 milli aile'de (Baştarafi 1. Sayfada) bölümleri "kesilerek" TRT'ye tekrar verildi. Devlet BakanlıgYnm "sakın- calı bulunduğu varsaydan" bö- lümleri ayıklayarak TV Daire Başkanlığı'na teslim ettiği dizi hakkında Yayın Denetleme Ku- rulu, "dizinin içerik olarak" TRT ilkelerine aykın olduğu görtişünü savunuyor. Denetle- me Kurulu yetkilileri, denetim raporunda "Belli bölümlerin çı- karılması koşuluyla yajımlanır" ibaresinin yer al- madığına dikkat çekiyorlar. Devlet Bakanlığı'nın "milli Türk ailesi" imajını yerleştir- mek amacıyla hazırladığı dizi- lerin üçüncüsü olan "Bizim Ev", 6 bölüm olarak hazırlan- dı. Devlet Bakanhğı özel Ka- lem Müdürii Ergün Maraşlı, di- zide Denetleme Kurulu tarafın- dan dinsel içerik bulunduğu ifade edilen ve şiddet unsuru olan bölümlerin çıkanldığını söyledi. Maraşlı, dizinin Tele- vizyon Dairesi Başkanlığfna iletildiğini. ancak Başkan Ön- der Ulay'ın yurtdışında bulun- ması nedeniyle son durumu hakkında kesin karann veril- mediğini ifade etti. TRT Genel Müdürü Kerim Aydın Erdem'in ise dizinin ya- yımlanması yönünde görüş bil- dirdiği belirtiliyor. Dizinin, Ya- yın Denetleme Kurulu'nun "olumsuz" raporuna karşın ge- nel müdür emriyle yayımlana- bileceği de kaydediliyor. Gazete satıcısına Goncourt PARIS (AFP) — Fransa'nın en eski ve en büyük edebiyat ödülü olan Goncourt'u 38 yaşın- daki gazete satıcısı Jean Rouaud "Les Champs d'Honneur" (Şe- ref Tarlalan) adlı ilk romanıyla kazanırken Paris edebiyat çevre- lerinde büyük şaşkınlık yarattı. Paris'te dün açıklanan Gon- court ödüllerinin yanı sıraRena- udot ödülünü de 45 yaşında ikin- ci romanını yayımlayan ve bir si- gorta şirketinde çalışan siyah ya- zarJean Colombier "Les Freres Romance" (Romans Kardeşler) başlıklı kitabıyla kazandı. 1903 yıhnda Goncourt kar- deşler tarafından kurulan ve o günden bu yana verilen ödül mikrarı değişmeyen (50 frank, yaklaşık 30.000 TL.) Goncourt ödülünü kazanmak tek başına en az bir milyon satı_> yapıimasını Jean Rouaud - 39 yaşında Gon- court'u aldı. sağlıyor. Rouaud'a ödül kazandıran yapıtın önümüzdeki günierde Simavi Yayınları tarafından Türkçe olarak yayımlanacağı öğrenildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear