22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 16 KASIM 1990 Geleceği Yaşamak MELİH CEVDET ANDAY Bir Avrupalı düşünür, "Dua, günahların en büyüğüdür" demişti. Ters bir söz; çünkü insan dua ederken Tanrı'ya yaklaştığı duygusuna kap- urır kendini. Bütün dinler Tann'yı sık sık anma- mıa isterler. Islam'da tesbih çekme bunun en be- lirgin örneğidir; "süphanallah" ile "tesbih" söz- cüklerinin kökeni bir. Neden günah olsun! Ama biraz kurcalarsak günahın nerede olduğunu bu- labiliriz sanıyorum: Tann'dan dilekte bulunmak, onun işine karışmak değil de nedir? Bize düşer mi ne yapacağını ona duyurmak? Başımıza ge- lenleri, geiecekleri önceden beliriemiştir Tanrı, buna "yazgı" diyoruz. Yazgımıza katlanmak du- rurken, onu değiştirmeye kalkmak küstahlık de- ğil midir? Ama duanın Tann'yla ilişkili olmadığını da dü- şünebiliriz; böyle yaptığımızda "günah" ortadan kalkar. Nasıl mı? Çünkü dua, özünde, "yarın" düşüncesinin itilerinden biri sayılabilir. İnsanoğ- lu, yarın düşüncesiyle yaşayan yaratıktır. Yarın ne demek, biraz sonrası bile onu "şimdi"den alı- koyar. Bu açıdan bakıldığında, hiçbir zaman "jimdi"yi yaşayamaz o, demek daha yaşamadı- ğını yaşamaya yönelir sürekli; yarın onun kafa- sında, belki değişgen, ama belirli imgeler aracı- lığı ile hep canlı durur. Başka bir deyişle, biz dün- yayı pek görmeyiz, bakışlanmız hep o imgeler düriyasında dolaşır durur da ondan. Bütün yolculuklarımda ayırdına varmışımdır, kafam hep gideceğim yerdedir, böylece de yol- culukta geçen zaman güme gider, yaşanmaz. Da- hası var; en mutlu saatlerimde bile, "Bundan sonra ne olacak?" sorusundan kendimi kurta- ramamışımdır. Belki öteki dünya inancı da bu duygudan kay- naklanıyor. Umutlarımızın, dü$lerimizin, beklen- tilerimizin bu dünya ile sınırh olmasına nasıl kat- lanabiliriz! Sonsuz bir yeniliğe açık kalmalıdır önümüz. Bu bakımdan ruhların tümü, sanırım umutsuzluk içindedirler, çünkü onlarda başka bir dünya beklentisinin kökü kazınmıştır artık. Din- ler ile bilimler ve sanatlar arasındaki karşıtlığın nedeni burada aranınalıdır. "Yaratma" ile "son" un çatışkısıdır bu. Yaratma sonsuzdur. Elbet burada, olmuş bitmişlerin bilimi olarak "tarih", karşıt bir örnek olarak aklımıza takıla- caktır. Ünlü bir tarihçi, onu, "Ölüyü sorguya çekmek" diye tanımlamıştı. Niçin sorguluyor ölü- yü? Bir başka deyişle, geçmişte gerçekten geçmişi mi arıyor? Buna kolaylıkla "hayır" yanıtını ve- rebiliriz. Geçmişle uğraştığı sanılan tarihçi, ger- çekte, geleceği aramaktadır. Diyelim, ailenin ta- rihini öğrendiğimizde, bugünkü ailenin nereden geldiğini anlayarak, nereye gideceğinin merakı içi- ne düşmüşüzdür. Biz hiçbir zaman geçmişi ya- şamayız. Ölülerin çarçabuk unutulması bundan- dır. Konumuzu saptırmayalım; tarihçi bize gü- nümüzü de anlatmaz, çünkü günümüzü göre- mez, çünkü günümüz, geleceğin düşlenmesinden başka bir şey değildir. Insanlar hep hayal içinde yaşadılar. Ne güzel! Sanatların insanla birlikte ortaya çıkmasındaki neden şimdi anlaşılıyor. Sonsuzluğa duyulan ge- reksemedir bu. Sonsuzluk ise ancak yaratıcılık- la varedilebilir. Yaşam yaratıcılık demektir. Bu- na doğayı da katmakta ben hiçbir sakınca gör- müyorum. tnsanoğlu, yaratıcılığı başka nerden öğrenmiş olabilir ki? Yeni fıziğin bulgularını öğ- rendiğimce doğayı canlı görmeye başladım ve il- kel topium insanının dinsel inancalannı doğru- bulur oldum. Yaşamak sürekli değişim demek-. tir. Geçmişimiz yarındır. Fichte, İnsanın Kaderi Üstiine adlı kitabında şöyle demiş: "Insanhğın şimdiki durumunu, öyle olduğu gibi kalacak bir durum, onun soncul ve bütün kaderi diye kabul edemem. Edecek olsam, her şey bir düş, bir aldanmaca olurdu. Yaşarpış olmak, bu hep yeniden başlayıp hiçbir şeye var- ma>r an, varamadan sonuçlanan ve hiçbir anlama gelmeyen oyunu birlikte oynamış olmak hiç uğ- raşmaya değmezdi yoksa. Bu durumun, onu da- ha iyi bir durumun koşulu olarak, daha ileri, da- ha kusursuz koşullara geçiş noktası olarak gö- rebildiğim sürece değeri var benim için, yoksa kendi başına hiçbir değeri yok. Şimdiki duruma ancak daha iyi bir durumu şimdiden hazırlıyor diye katlanabilirim" Bu görüş moderndir, çünkü ilerleme inancını içeriyor. Dural toplumlarda ilerleme inancı diye bir şey yoktu, bütün iş, "şimdi-varolan"ı sürdür- mekle olup bitiyordu. Dahası, "şimdi varolan"- ın dışında bir dünya hayal bile edilemiyordu, çün- kü tarih işlemeye başlamamıştı daha; değişmek değil, değişmemekti amaç. Çünkü değişimin ya- salan bilinmiyordu. Bu yasalar dile getirildiğin- de, insanoğlu yaşadığı günü büsbütün gözden çı- kardı, gözlerini gelecek bürüdü onun. Burada korkulacak olan, umut dolu gelecek beklentisinin abret'Ie benzeşmesi ya da karıştı- nlmasıdır. Gerçi yann bu dünyanın icindedir, ah- ret ise, sözcüğün kök anlamından da belli; öteki dünyada alıyor yerini, var olup olmadığını bil- mediğimiz öteki dünyada. öyle ise, geleceği ah- retle karıştırmamak için, günümüzü, dünyamı- zı, bastığımız yeri savsamamaya çok önem ver- meliyiz. Şunu da unutmamak gerekir ki, gelecek, beklenen değil, vapılan, yaratılan bir şeydir. Ge- leceğe adım atmalıyız, onu gerçekleştirmeye baş- lamanın mutluluğunu tatmalıyız. Bizi mistik'ten ayıracak olan bu hilinçtir. Yannı ummak, ahre- te hazırlanmak gibi olmamalıdır. Yarın, bugün- ün icindedir, dünyamızın bir parcasıdır. Tıpkı dün gibi. Dünü, bugünü, yannı bir arada yaşamak ne güzeldir! Burada ütopyacıların durumu, şaşırtıcı bir öğe olarak konumuza karışıyor. Bu sözcük, Yunan- cada "Yokülke" anlamına gelir. Imdi, mutlulu- ğu, olmayan bir yerde aramanın anlamı nedir? Yoksa ütopyacılar, mutlu bir toplumda yaşamak- tan büsbütün mü umut kesmişlerdi? Böyleyse, ütopyacılık, ahret inancından da yıldıncıdır. Iş- te Marx ile Engels, bunun üzerine parmak bas- tılar ve geleceğin yapılanma sürecini, günümüz üretim ilişkiterinin dinamik yasalarına bağladı- lar, böylece de geleceği bir rastlantı olmaktan kurtarmaya yöneldiler. Geleceğirastlantıyakap- tırmamak inancı, modern düşüncenin ürünüdür. Rastlantıyı tümden yok edebilir miyiz? Yoksa o da doğa yasalarınm bir parçası mı- dır? Başka bir konu ile karşı karşıya geldik. Çağı- mızın bilginleri bu tartışmanın içindedirler. Sayın Şiar Yalçın, Gördünüz mü, geçen haftaki yazımda Divan şairi .Nazîm'in bir beytini anmaya kaiktım, diz- gimenlerle dıizeltmenler bana aldırmayıp bu şa- irimizin adını gene Nâzım diye yazdılar. ARADA BİR SERA TOKAY Yeni Bir Sanatın Aşamasında 21. Yüzyıl Heraklit "Savaş, her iyi şeyin doğumevidir" demişti. Bir sanat yaprtının ortaya çıkması için gereken çaba da eski Yunan bilgesinin özdeyişi kapsamındadır. Kutupların sürekli çekişmesiyle doğan yeni denge! Heraklit olağanüstü sezgi- siyle yaşamın devingen işlevini kavramıştı. Gelecek, karşıt- ların çarpıştığı bu eylemde belirleniyor, hiç durmayan devi- nim, evrenin yasalarını oluşturuyordu. Heraklit'e göre savaş sürekli ve canlı eylemdi. Bilimin yetersiz olduğu bir çağda önseziyle algılanan bu gerçek, daha sonra Alman düşünü- rü Hegel'in "diyafektik" adıyla inceleyeceği kavramdan başka bir şey değildi. Diyalektikte eşanlamlı savaş, karşıtların eşzamanlı çarpış- masından doğuyor, ortaya çıkan olgu, sanatsal ya da düşün- sel bir yapıtta, maddesel kazançta ya da politik bir güçte den- gesine vararak tarihin belleğine yazılıyor. Yeni bir dengeye varabilmenin süreci sonunda ortaya çı- kan olgunun tarihsel yorumunu belirleyecek ölçüt nedir? An- cak aklın ve sağduyunun önderliğindekı bir tarihsel bilinç o yaratının yönü ve değerini saptayabilecek evrensel ölçüte ula- şabilir. Bu ölçüt, savaşçı diyalektik işlevin ötesinde, gelişimin en üst evrimi olan barış bilincidir. Barış -savaş gibi- en geniş anlamında ele alınırsa, yalnız siyasal gücün değerlendirilme- sinde değil, sanatsal ve düşünsel bir yapıta da ölçüt olabilir. Bir yapıtın sûrekliliğini koruması için dorukta dengeye ulaş- ması gerekir. Yapıtın getireceği yenilik, keşif ve değer bakı- mından barış kavramı yapıtın en son noktasını, başka deyiş- le dengesini simgeler. Eğer bir savaşım sonucu doğan yapıt, ötekilere kıyasla bir yeni değer içermiyorsa, barışçıl dengesine ulaşmamıştır. Di- yalektiğin temel ilkesini oluşturan çatışma, barışta çozülme- ye yükümlüdür. Müzikteki disonansın, konsonansta vardığı çözelti gibi.... İnsanca hiçbir amaç barındırmadan hedefini salt savaşta belirleyen "savaş için savaş", akıldışı içeriğine karşın ne ya- zık ki tarihsel kronolojiyi büyük çapta oluşturur. Bu konuda sorgulamamız gereken, savaşın ideolojik kökenterindeki haklı ya da haksız yönleri değil, insandaki hangi güdünün inanç ve düşünceleri kanlı kırımlara yönelttiğidir. 15. yüzyılda düşünür Erasmus, en haksız banşın en haklı savastan daha iyi olduğunu savunmuştu. Çağlar boyu sü- ren dinsel ve ideolojik savaşların hangi nedeni bir dogma- nın insandan daha değerli olduğunu kanıtiayabilir? 19. yüzyılda ise Fichte, Müller. Hegel, Treitschke gibi dü- şünürlerin devlet-savaş bağıntısını kuramlaştırarak savaşta yüceltici ve törel bir nitelik görmeleri, 20. yüzyıldaki nazizmi ve dogmatik totalitarizmi hazıriamaktan öteve geçemedi. Ba- rışı yaratıcıhktan yoksun bir yozlaşma, savaşı benliğin dev- let kayramı kapsamında güç istemi sayan bu kuramlar, He- raklit'in düşüncesiyle aynı kökenden çıksalar da önemli bir ayrım taşıyorlardı. Eski Yunan bilgesi, olguların doğuş işle- vinden söz açmıştı. Oysa savaş kuramcılarının önerisi ilkel içgüdünün devlet kapsamında yasalaşmasından başka bir şey değildi. İnsan soyunun ikilisi sayılan bilinç ve içgüdü ya da barış ve savaş, tarih boyu gelgıtli bir gelişim gösteren uygartık için kaçınılmaz bir gereksinim sayılabilir mi? Savaş ve ölümcül silahlanmanın patlayıcı birikimiyte ya- ratılan ortamda barış önlemleri için çaba harcanan 20. yüz- yılda, bu ikilinin en çarpıcı örnekleri izleniyor. Ancak bilincin ilkel güdülere karşı savaşımı yalnız 'insan haklan' ve 'silahsızlanma' alanında verilmiyor. Çağlar boyu sanatsal ya- ratıcılığın en güçlü esin kaynaklarından birini oluşturdu sa- vaş. Truvalılarla Akhalar çarpışmasaydı Homeros'un İlyada: sını okuyabilir miydik? Sayısız şiir, yazı, senfoni ya da tablo- yu tanıyabilir miydik? Sanat bu açıdan belki de her zaman bilincin ilkel içgüdüye karşı duyduğu utancın kurtarıcı sim- gesi olacak. 21. yüzyıla doğru Ortadoğu'da duyulan savaş sıcağı, ken- di içinde birleşmek ve barışmak isteyen Avrupa'ya göre bir karşıtlamı vurguluyor. Alev alev yanacak bir Ortadoğu'yu çöl- lerin Homeros'u sanata dönüştürebilir mi? Bilemiyoruz. An- cak 21. yüzyıl, yeryüzünde barış bilincinin 'ye n ' bir sanat'ı olusturacak aşamaya açılmalı. Çağdaş insan buna hazır mı?. KURS DERSANE EĞÎTİM ÇANAJANS ısıoo44 INGILIZCE KENT'TE ÖĞRENİLİR * 2 Audio Visual Yöntem Sıcak, Uygar Bir Ortam KENT ENGLISH Baharıye C*d Re«s Sın«m«sı Karşıv Kadıköy-IST Tel: 347 27 91-92 kay ıtlar sür üyor Hedefimiz dûşüncede özgûr ve yarahcı çocuklar yetipirmektir.. Gündüz 07.30-19.00 arası GECE BAKIM SERVİSİ 19.00 -24.C0 ÇOCUKEVİ £TÜT EVİ : Levent C. 36 :L<feSk.No:6 Levent Cd. 36 Levert 18000 81 Levert 169 43 Levent 179 90 22 ILM'de INGILIZCE CAMBRJDGE Ûnlversltesi Şınavlan FET-CFE - CSNEL İNGİLİZCE Tttksek Standart Ekonomlk Fiyat INGILTERE'DE INGILIZCE IUTnin ÜCRETSİZ yurtdışt hizmetleri AU-PATR'llk (rıg.aleywıtndaaineyardımaköı) KAMPLARDA öğrencilere çalışarak para kazanma ve Ingilizce geliştirme imkaru ISTANBÜL LISAIV MERKEZI GenctürkCd.No.SOLALELI Tel: 520 61 9 9 way toleam English Başlangıçdüzeyi. Orta düzey. ileri düzex., Proficiency. Toeff.: "; Kurumlara özel dersler. BESTsize Ingilizceyi sevdirir, en iyiöğreiir. Ah Samı Yen Sok. No.2 Kal3-4 Gayrettepe 174 Buyuk Surmeiı Otelı karşısı FAX ısı 4i 55 K A D I K Ö Y LISKÜR SÜRÜCÜ KURSU DevreJer: Haftalçr 19Kasım HaftaSonu: 1 Aralık KADIKÖY (SAğüflOçeşme Cami yanı) 349 18 24-349 18 25 336 02 06-336 02 79 bilgîsa lt fiM ÜCRETStZ BİLGİSAYAR PROGRAMCILIĞI TANITIM SEMtNERLERl Mccidijtkdj Tel: 1750604-1749227 KURS DERSANE EĞİTÎM İLANLARINIZ İÇÎN ÇANAJANS 1510044 1514155 HALKIMIZA İktidarın, emperyalistlerin çıkarları uğruna halkımızı kirli bir savaşa sürükleme çabalarını, idamlann bir şarrtaj olarak kullanılmasını; Dıyarbakır, Amasya, Gaziantep cezaevlenndeki hak gasplarını, Eskişehir hücre tipi cezaevinin açılması çabasmı protesto etmek için 19.11.1990 tarihinden itibaren açiık grevine başlıyoruz. Malatya E Tipi Cezaevl'nden arkadaşları adına M. İLGÜN, İ. KARTAL, N. GÜRBÜZ, H. YURTSEVER, T. SERBEST, H. İŞÇİ, V. TÜRKMEN, A. ALKAYA. ISTANBÜL BAROSU'NUN KONUT HİZMETİ Beylikdüzü mevkiinde, Bıiyükçekmece Belediyesi'nin imara açtığı, E-5 karayolu deniz tarafında 476 konut yapıyoruz. İmar durumu ve proje hazırdır. Tahsis belgesi alınmıştır. Altyapı belediyece tamamlanacaktır. İlkbaharda inşaata başlayacağız. Çağdaş bir mahalle yaratacağız. Yeşiller içinde yaşayacaksınız. 5.12.1990 gününe kadar Barodaki kooperatif merkezine başvurabilirsiniz. Meslektaşlarımıza önemle duyuruyor, hararetle tavsiye ediyoruz. S.S. TÜZE KONUT YAPI KOOPERATİFİ 'BAŞKANI Av. TURGUT KAZAN Tel: 145 63 86 "SÜPER NATO", "DEVLET ÇETESİ", "GLADİO" ADLI CIA + NATO ÖRGÜTLERİNİN İÇ YÛZÛNÜ ÖĞRENMEK Mi İSTİYORSUNUZ? AŞAĞIDAKİ KİTAPLARI OKUYUNUZ Talat Turhan BOMBADAVASISAVUNMAI BOMBA DAVASISAVUNMAII DORUKOPERASYONU (Posta pulu karştltğmda gönderilir.) 9.000 TL & ooo TL Sorun Yaymlan Babıâli Caddesi No: 6/2 Kat/1 Cağaloğlu-lst. 527 45 38 GİDERAYAK YAŞARKEN Vedat Giınyol 6000 lira(KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. S9-4İ Caga/oğtu-fstanbul Ödemeli gonderilmez. PENCERE INATO Terör Örgütü 1982 yılında Venedik yakınlarında üç italyan jandarması bombayla öldürülüyor. Kovuşturmayı yürüten Savcı Caesoni un bulguları çarpıcı bir gerçeği ortaya çıkarıyor: ftalya'da NA- TO'nun gizli bir örgütü var: "Gladio" ya da "Süper NATO" di- ye adlandırılan bu örgüt, terör üretiyor. Belçika Savunma Ba- kanı Guy Coemes bir açıklama yapıyor: "Gladidnun benzer- leri bütün NATO ülkelerinde bulunmaktadtr". "Süper NATO" ör- gütü, CIA denetiminde çalışmaktadır. iş gün gectikte büyüyor, bütün NATO ülkelerinde tepkiler yaratıyor; Almanya'da hükümete verilen soru önergesinde olay, "Batı savunma ittifakının gelmiş geçmiş en büyük skandalı" diye tanımlanıyor. Alman Savunma Bakanı Stoten- berg "Konuyu inceliyoruz, hükümet yakında açıklama yapacak" diye ortalığı yatıştırmaya çalışıyor. Başbakan Lu- bers, 1950'li yıllarda örgütün Hollanda'da kurulduğunu par- lamentoya gönderdiği bir yazılı açıklamayia bıldiriyor. Peki, Türkiye ne yapıyor? Hiç... Batı'da parlamentarizm işliyor; Türkiye'de ise devlet tek adamın ipoteği altındadır. • Almanya, Fransa, italya, Hollanda, Belçika, vb. NATO ül- kelerinde NATO'nun gizli terör örgütünün kıymet-i harbiyesi var mıdır? Batı Avrupa ülkelerinde NATO kurulduğundan bu yana as- keri darbeler mi olmuştur? Demokrasi rafa mı kaldırılmıştır? Ara rejimler mi kurulmuştur? Hayır. "Süper NATO örgütü" onlardan çok bizi ilgilendirir. Çünkü Türkiye son otuz yılda üç askeri müdahale yaşadı. Son iki- sinden önce ve sonra sokaklarda yurulan vurulana!.. Katil- ter bulunamıyor. Niçin? Belli değil. Ülkede "istikrarsızlaştırma" ya da "dengesizleştirme" denilen eylemler tezgâhlanıyor. Her seferinde, terörü durdurmak için sıkıyönetim ilan ediliyor; ama eylemler azalacağına artıyor; darbe ortamı hazırlanıyor. 12 Mart'ın üstünden yirmi, 12 Eyiül'ün üstünden on yıl geçti. Terör yine günceldir. Oyleyse "Süper NATO" örgütü ya da "Gladio" Türkiye'de günceldir. Terör kurbanlarının katilleri neden bulunamıyor? 12 Mart- tan önce otuza yakın öğrenci lideri takır takır öldürüldü. Bir tekinin bile faili ortaya çıkarıiamadı. 12 Eylülden önce nfce yazar, profesör, politikacı, gazeteci belli yöntemlerle vuruldu. tetilleri kimlerdi? Bugünlerde işlenen cinayetlerin ardında kim var? Sakın "Süper NATO" örgütü bu işleri tezgâhlama- sın? Terör eyiemlerinin katilleri bulunamadıkça, bu soru gün- demden inmez. * Talat Turhan, 12 Mart döneminde "kontrgerilla"n\n işkence (Arkosı 17. Sayfada) abc def ghi 4. ATBAACILIK FUARI 30 Yerli ve 94 yabancı firmantn katıltmıyla gerçekleştirilen 4.Matbaacılık Fuarıjürk basım sektörüne DRUPA ' 90 da sunulan en son teknolojik yenilik ve gelişmelerden bir kesitizleme ftrsatmı sağlıyor. Mutlaka zaman ayırın. 1 4 » 1*4= 15 15 15*5 16« 16 30 .8AŞKANI e -14 45 i A 15*5 S -16 X > T6 30 G -17130 U K flGUN &ASKA va^-Bvysl *• n 17 Kı«Mi m i (RMMİr A.Ş) ı nn işwrı m <** AntUMı A Ş ] .Uanrnû Bruıe jFOGRAİ ^ Bast O c e * va 6as* Scrjn*- Sergilenecek ürünler: Kompüterli matbaa makineleri, metin işleme sistemleri ve aletleri, "| 7 " 2 1 K d S l f H 1 9 3 0 metin iletme, dizgi, mizanpaj sistem ve malzemeleri, cilt makineleri ve aksesuarları, reprodüksiyon makineleri, yardımcı matbaa makineleri, makine aksesuarları ve malzemeleri, matbaa mürekkebi, filmler, renkli laboratuvar ekipmanları, kağıtiar ve diğer matbaacılık gereçleri Zıyaret Saatleri Hergün: 11.00-20.00 TUYfcP ISTANBÜL SERGI SARAYI T E P E B A Ş I • I S T A N B Ü L «a«EVAE«I N V IKLÇKAI • « U N no«T • aUEKT « « » « « - « HUJUVİ. HUfNil O*MJ* YEHI • «M MAHGMfHICS 1USAI • MGEP» SAtHV U«MC» «AJTHMA G6İ5T1RME W! 35 T1CJWT I M T H ) S K H • « m r t ; A J • «SHIAMU» S A IISVKHB • AUTDSFT u>v I F B » U L A U W V A OMHMım • mnftnJsm sm*X0Mr ı « » « »IMANY» a»«u«r»Eiiı • ttoto ™ B W A1MMIM OJMHUHffrı • atuw KDESAL UM.N1A :ıM«UWVfT1l • W S atSM AMBA1AI '<E «BUIM Sm LTD Sîl • 8«F ROSRAl AlMAm* O M M U m i • 3AT1MATMACUK vt T1ÜUCT • 8E- KOHÛUIETAŞ »aiMSLTB :i«iii-H<{ı«aıiH<««iTOa«nuu«ıv<a*«<ui«»Fnı»ı«.uı«ı UATHMCUK »CUfllES noflp «S • 9» ıUTE m«TI0N*. «L1AM1AI • «W GflAflSO* IIO«K M t U M M I • Ct« «TSOIAG ISVtÇl • CHEMCD SOCP » W0U*mKr*t''Al • CHOOI (H0UA«0«i • oosmD hicmaıcs LID « M » I W I • couo «svtp • couroaı*mc canpomTiaM nsm • OTImjTBlGESaia<«n<OST«GHIFHieUMAl«YAQ»»<»CTI«C8sr«(TSBA«MtOTmjBGEOS«IHietLAQ»»UCTI«Cs«(SB«t HEnCfflö* « GötÇLÖH Wt A$ • OANAGMtf lüANftüUKA) • OAVE UAIONC ELÖOHCMC İÇ W ÛIŞ Tl CAflH UHFfO giffltPI • DaTA MATBAACIIK UUMÇSSIUK SANAVI Vî TICAflP a 5 « Dptcj GRtfMC OSa • D0WO0U«f flH « 0 t * H t U K 0 J U » n | • » * t O » C lffifflA I N A CJJHüBnCTl • KBM (US»I • EStOfttT A Ş IDAmUMAI • €ü«0B0W INGHTEBE; • fEU» 3CT~MFP HDEKAL « » ı CUMHJKVEH • F0WPAT mutMVVM • KXMAT MAT3AKUI « TH M:L£» -ouır 10 STI • Gtsırnt» u u u t n u M i UMIIH) IWOITBB • SOSMI ımıaoı * K U W A - j t . ı - r ı • : « ı U U » A K S A K A V I M • snvoncssIÇEXOSLOVAICVAI• GIWH»EM S«» KHrn • MHANC S»OI «NettTEI» • HAms«WUCS [JSAI • MAITMAMN OOUCUAIVEIl EMX taeui ALMANVA :J*J<Y1Iİ| • K«*l»«G» »UCIIMASCHmCN AG HDERAl AUHANYA O*I1U««I1I • HfllOMMT lUMMHUI • HU1BI # M . I t » • HU»WIT OfST UATBAACM * GA- ZFTKl» kS • Cf K61THII • IjKSAN ŞN SAHAY1« TCA«T LTD WT • ITEC «GITB1B • «PU AMBAlAJSANAnivCTICAnETA; • M I B » W l a 5ASW MAKNEHffl TKABEI« SBV6 A5 »JOS HUNKELB1LTD fS*?B • «*Uİ fmlKM. KMUCH CumgBYntl • lAVı RDBW ALUNnA 0*1- «UKrET» • vmmAt MAI»A SANArl • LU0T0 UAfmvAI * (JNGaNBEKG IXDEM1 A1MWY« CU*tHyFTl) • «0O« SSO M Ü I M ! • "OLflUS HDtHAı HMUİ" OMtmm • ILONICA UA- "ONYAI• 1HAUSE IfîTJfMt IMUPt CüWHLiPy?Ttl# <L.j VAIPHa Sâf**rl '.î rCARET A5 • tJT[M -TD • J^ffl MiSTER İUSAJ • L'NOTVPÎ ''NarEHfl» MAS M1tLt= (^DeRfl. A.WANTA ClJM** ı»rf~J • MAM R3LAN0 IFECKftu AIMANYA CUMHMrt^ı 0 UAAK WXMC ROEflAı AJMANYA CUMHUİ1 *l~] • MAfflC W)v mC IUSAI • WAT)Ş nrxı STİ • UATSET MATBAA MAKME VE MAÜEUEUH SANA1 VE TlCAflET A S • VAX1UA IÇEı:S-B»Ar'A| • UtC KUtM. AUIANVA a M U M T I ) • METKO MUMtS- SUJCITHAIAT İHAACAT Vf TlCAflET AJ • M6 a£CDK POrSE] mSW. ALMAM^A CUKMJff'rEni • o £ C t ı v b S ) « o j n ötMi. ALMANYA CUMKİIirETt) • UOffTtM tC S«A ı UAaTM|in<CKI*a«ea»muS*«IÜSA f u c m m j t M O H MUHTAP MEMIŞ0&U C0 • MÛU£R M « ! T| n C K I * a « e a » i m S A l ı u I « E S C IUSJ« PTVVAİ • POMMCIHfl HOBIH AIUAVVA CLMHcmrnll • tOU&Oİ SDA {(TAIYAJ • nX Gn«fi VHISHL ALMAMYA CtAWUH>tT1) • CL IINGLTEHE) • «SUOCSS ıFEDERAl UMAAYA CLHVHJK- v n • NEMA MAT8AACHIK KMVASt SANAY1 A T ICAflET A 5 # ReD&MMttflEFAOGRAFIK(SIIMF1 T1C * SAtlAS • «HWSfT MATMA U A I I M vt UALZEMElf» nCAIIET K UAU» AN0HM ««ETI • VOnilEU SMKK SY5TEMS IMG1TBCI • Rau» intUISA] • 1OT0MEC KTA1YAI • r> ırç nuniF ><Li. Gffttt [FEDERAl ALMANYA OMHUKYfT:) • RYO» UAnMYAI • SAHOCH1FEDERAL AUMAMYA OM- -*JWYÎTI># S B S STANOABT OÇM SANAYl VE TlCAflET A Ş • SCmE<DEa SENATCe r*ÇDfBAI AiMANYA OJ»**J*rETI|« SCTÜHBtLClKAl» SITMAıfîALTAl • STAHL ı>*H I^DEHAl A.MAN^A OMHbRı^Tl • S J « İ U ( « { : » S D l S t O » a S « S l A T I V E - C A « r A 5 «TEAV TCft COMPAKV LTO •MGlTEBEl • -M0MAS « L A M JIGITE«EI • TBUVtL (JSAI» TYK* * G «SVÇ- Kt • a T A VHME5SJ* "HAIAT IHRACAT eJ&H SAHA» V€ n c « t A 5 • UHGEH-MtSSEfl KKHAİ AiVANYA W » * ^ ı »IM» EtKîm-ElltTRONk. 8AHM CMMM M*1>T VE H0TAJ -ASRIAS • VACUJMATiC IMGtTEffiJ • »A1CA SE rSPAKTAl • VAN SON BV IIOİAAOAI • VAflrrrftlvTEGIU JüSA, • V 3 t WC- NUUUMEa •*«F«JB»a, ibiiP Gmaı 101 IKOEMi ALMU1>A CUMHWETII C • VAİIFEKM1A1UAV) A a t Seçkin Fuarlar... Seçkin Ziyaretçiler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear