23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahıbı- Cumhunjvt Malbaacilık *e (iazcieıilık Turk Anonım Şırkeıı adına N«*r Sm* 0 Crncl Yiyın Muduru H n ı O u l . Moosnc Muduru Emıar Utakh(l. Vüı Ulfn Mudunl Ok*j Gi«r«ii». # Habcr Mcrkeu Muduru Yalpa kgn, Sjyfa Ouzmı Yöactmcıu: An A w 0 Trmsıkrılrr ANkARA AfeMf Tıa. İZMİR Hikart ÇrtMkmym, AOANA U Putmfca (|W HaflSBtK. D<> Hahcrler trtam BaJcı. Ekortomı C«*u Tvftu. 1>-Sfndtij Ş«IUM Krlrsct Kutrur CcW L'Oer. luanhji HıMricn Knaal l « . l Egnm G m ^ıta. >"'" Hatalcn Ntrtrl Dotaa. Spot Danomaıu <M.ltH» Yittlmm. Duı ruılat I n a Ç>k>Ua. •.raıı.-ma JaMa Alp». Dıud.mc \Uallak V«IKI 0 KoordmaiOf Afaoef I n h ı 0 Malı lilcr Lrei t/t« 0 Munajrt*- •*•! W«r 0 Bıınc PlaaUnu Sc<tl CHm«(»^oJlo 0 Rrtiam Vx Tonı 0 Ek V.ymlâr Hrin »k<«l • IdJn U W U Ganr 0 bkınt O«dtf Ç<U 0 Bılj, lüem >ıil lul Hikaci Çctiakm. OkMy ar U ı x ı . Ükaa Sdçak. Ab S k m AIM T». &19» f Npar Cıımhunyn MubMoiık w Gueualık TA-Ş. Turt Oa* Cıd 39/41 Cı|aloih 143)4 İI! Pl 246 Ituahll TcL 512 0! 05 (20 bst). Teta 22244, Fu (!) 52» «0 72 # Bıiımnr Aakan. Zıym GOUlp B)>. lokılap S No: 19/4. fct 133 II 4I-T>. TdcC- <2M4, pu. (41 IJ3 05 65 0 lıalr H Zıyı Blv 1352 S 2/3. Ttt 13 12 30. Tda. S23». Fu. (51) 1» 93 «0 InSnO C«d II» S. No 1 Ku 1. 1» 19 J7 52 (4 h«l) Tcta U155. FW- (71) I» 13 71 TAKVİM: 16 KASIM 1990 Imsak: 5.17 Guneş: 6.45 Ögle: 11.53 Ikindi: 14.28 Akşam: 16.52 Yatsı: 18.16 Başkent'in Marko Paşası Halkdanış TAYFUN GÖNÜLLIİ ANKARA — "Alo, Halkda- nış raı? Benim sorunuma çö- züm bulabilecek misiniz?" "Sorunlannıza en dognı, en gerçek yanıtı bulmaya çaltşaca- gız, ama önce adresinizi. istni- nizi ve (eiefon numaranızı ala- yım. Sonra da şikâyetinizi." Halkdanış görevlisi ile şikâ- yeti olan yurttaş arasında ilk konuşmalar böyle başlıyor. Şi- kâyet alındıktan sonra kısa bir seküde bilgisayara kaydediliyor. Şikâyetçinin problemine göre aynı gün veya bir iki gun sonra araması isteniyor. Zaman za- man da elemanlar kendileri şi- kâyetçi yurttaşı arayıp sorunu- na ilişkin yanıtı veriyorlar. Öğle saatleri... HaJkdanış'tan içeri, "Benimle kim iigilene- cek?" der gibisine etrafına ba- ksnarak 50 yaşlannda biri giri- yor. Bir mdsanın önune yakla- şıyor. Gorevli "Bujrun oCunın" diyor. Şikâyetlerini daktilo ile küçük bir kâğıda aktarmış. Kâ- ğıtta 4 ayrı sorun. Bir tanesi şöyle: ğı gün 35 başvuru olurken ikin- ci gün bu sayı birden 135*e fır- lamış. 10 kasım günu 4 saatte 35 şikâyet kaydedilmiş. Murat Demiray, "Biz bu hizmete baş- layabilmek için 4 ay hazırlık yaptık. Ama hazırlıklarımız sessiz ve sakin bir ortamdaydı. Başvurular başla>ınca birden şaşırdık. Sanlu halk >ikâ>elini bildirmek için beklivordu"' di- yor. Halkdanış'ta 10, zaman za- man da 12 kişi çahşıyor. Çoğu bayan. Çalışma saatleri 10.00 ile 19.00 arası. Bu saatler dışın- da telesekreter devreye giriyor. Çalışma saatleri içinde telesek- reter bantı çozülüp, sorunlar bilgisayara aktarılıp, oradan da ilgili birimlere iletiliyor. Selanik Caddesi üzerindeki Halkdanış bürosu aydınhk, sa- de döşenmiş, ferah bir yer. 6 masa var. Masaların üzerlerin- de bilgisayar ve telefonlar bu- lunuyor. Onlerinde kırmızı ve mavi renklerde ikişer koltuk. Çalışma sistemi bakımından bir gazete bürosunu andırıyor. En buyük rahatlığı zemin kat- Ankara Anakent Belediyesi'nin 8 aralıkta başlattığı Halkdanış uygulaması, "halkın belediye hizmetleriyle ilgili istek, sorun ve şikâyetlerine çözüm getirmek amacıyla" oluşturuldu. Hatır sektörü hızlıHemen hemen her semtte Müslümanlar için türbe ya da yatır, Hıristiyanlar için ayazma bulmak mümkün. Her iki dinden insanlar, dilekte bulunmayı sürdürdükçe, yüzlerce yıllık geçmişe sahip olanların yanı sıra on yıllık, yirmı yıllık türbeler, yatırlar, ayazmalar çoğalıyor İstanbul'da. Ya bez, ya plastik gül, ya bir mum, ya telle pekçok kişi. şifa, mutluluk, para arıyor türbe ve yatırlarda. İnsanlar birinde tutmazsa diğerine gidip geliyorlar suçu kendilerinde görüp. Adak tutmazsa, "Nasıl isteneceğini bilemedik" deyip başkasına yöneliyorlar. BERAT GLNÇIKAN Galatasaray Lisesi'nin yanın- dan Yeni Çarşı Caddesi'ne giri- niz. Tophane'ye uzanan yolun sağdan dorduncu sokağına dö- nünüz. Hiçbir yere çikmayan bu sokağın adı Gulbaba'dır. Birkac ev sonra da yeşil boyası tümiiy- le dökülmüş mezarı vardır Gül- baba'nın. Gülbaba, Telli Baba, Yuşa Nebi, Çifte Sultanlar, Zuhurat Baba, Helvacı Baba, Koyun De- de Tezveren Dede, Loğusa Ha- tun, Kahhar Baba, Yavedud Sul- tan, Aziz Mahmut Hudai, Çif- te Gelinler, Sümbül Efendi, Merkez Efendi, Karacaahmet Sultan, Karacaahmet'in Atı... Bunlar İstanbul'da saptanabilen 523 turbe ve vatırdan sadece bir- kaçı. Hemen hemen her semtıe Müslümanlar için turbe ya da yatır. Hıristiyanlar için de bir ayazma bulmak mümkün. Her iki dinden insanlar, dinlerinın kutsal saydığı gunlerde bir dilek- te bulunmadan edemeyince yuz- lerce yıllık geçmişe sahip olan- lar bir yana, on yıllık, 20 yıllık türbeler, ayazmalar, yatırlar gi- derek çoğalıyor İstanbul'da. Ev- liyalara. padişahlara, Osmanlı hanedanı uyelerine ya da devlet adamlarının mezarlarına, yani kimliği belli olanlara turbe adı verilirken adsız herhangi bir kö- şe başına gomulenlere yatır deniyor. Türbelerden en ünlüsü Eyüp Sultan. Cumaları, kandil günle- ri, bayram arifelerinde yüzlerce kişi sorunlarından kurtulmak için Eyüp Sultan'ın yeşil örtüsü- ne yüz sürer. Burada, sorunlar- dan kurtulmak, isteklerini ger- çekleştirmek amacıyla caminin avlusundan toplanacak guver- cinlere 40 mısırı her biri için bir dua okuduktan sonra beze bağ- larlar. Dilek gerçekleştikten son- ra güvercinlere yine mısır atılır. Sanyer'in denize nazır tepe- sinde gerdeğe girmeden gelin ve damatlann son ziyaret durağı Telli Baba. Gelin, telinden bir tutam koparıp kendisine mutlu- luk ve istediği kadar çocuk ver- mesi için Telli Baba'nın üzerine bırakıyor. Vakıflar'da "resmi" kaydı bulunmayan, Sarıyer Be- lediyesi tarafmdan "işletilen" Telli Baba'nın nereden çıktı|ı belli olmayan bir oykusü var. Duvara da yazılan bu öyküye göre, birkaç yüzyıl önce Fatih- te Yunus adında bir esnaf var- mış. Dürüstlüğuyle diğer esna- fın saygısını kazanan Yunus kı- zını evlendirmiş bir gün. Yeni ge- lin duğün yemeğrnden sonra fe- nalaşarak olmüş. Yunus da o günden itibaren evlenenlere yar- dım etmeye başlamış. Yeni gelin- ler eşleriyle birlikte Yunus'un el- lerini öpmeye gelirlermiş. Bu alışkanlıklarını Yunus ölünce, mezarına gelerek sürdürmüşler ve ortaya Telli Baba yatın çıkmış. Kocamustafapaşa'da Helveti- ye tarikatının Sümbüuye dalırun kurucusu Sümbülefendi, kayıt- lı türbelerden ve ziyaretçisi en bol olanlardan. Hemen hemen her hafta Sümbülefendi'yi ziya- ret etmeden duramayan 70 yaş- "Yaşamımızı sağlay'an ağaç- lara biç bakıimıyor. tnsanlann uzayan tınıakları ve saçları gi- bi kunıyan dallar sanki bizi de bunlardan temizleyin diyor. Hemen her agaçta kuru dai var. Bize bakın, havanızı temizleye- lim diyorlar." Görevli, "Nerede bu agaçlar" diye soruyor. "Her yerde. Çıkın biraz dolaşın. Baş- kanlannız dolaşsın" diye biraz sertleşiyor. Görevli bir diğer sorunu okuyor: "Kaldırımlan çöp bidonları ve otomobiller işgal eltiginden, ya.valar, vasıtalar ve çop bidon- bm ile arkadaş gibi y ünıyoriar. Neden oluyor?" Öğretim üyesi olduğunu öğ- rendiğimiz bir kişi betberlerden şikâyetçi. "Taraklann sterilize edilmesi gerektiğini, her kişiye aynı onluğun kullanılmaması- nı, bunun zabıtalarca denet- lenmesini" istiyor. Göre\üler şaşınyor, "Peki nasıl yapacağız bunu?" "Basit. önlüklerin kaç tane olduğunu sayarsınız ortaya çıkar" yanıtı- nı veriyor. Bu sorun da bilgisa- yara geçiyor. Ankara Anakent Belediyesi 1 nin 8 aralıkta başlattığı "Halkdanış" uygulaması, "Halkın belediye hizmetleriyle ilgili istek, sorun ve şikâyetle- rine çözüm getirmek" amacıy- la oluşturulmuş. Halkdanış ko- ordinatoru de gazeteci Murat Demiray. Halkdanış, hizmete başladı- ta oluşu. Bir parkın lambalannın yan- madığına ilişkin şikâyet ileten bayan, yanıtını almak üzere arı- yor. Görevli bilgisayardan bakı- yor. Yanıt bölümündeki yazıyı okuyor: "Parktaki lambalann hepsi degişürilmiş. Ajın 17'sinden iti- baren yanacak. Siz de artık parktan geceleri korkusuzca ge- çebileceksiniz." Gorevli telefonda konuştuğu bayanın sevincini arkadaşlarına anlatıyor. Bayan inanamamış. Yurttaşlann bir guvensizh'ği var, "Acaba bizim şikâyetimizle il- güenirier mi?" diye Bazılan ür- kek urkek içeri giriyor. Ancak sorunlar genellikle telefonla ile- tiliyor. Şikâyetler genellikle doğal- gazda toplanıyor. "Halkdanış- ın bu konuda yapacağı pek bir şey yok. Daha çok pratik so- runlar olursa bunlar kısa za- manda çözümlenebilir" diyor görevliler. Bir de kış dönemine girildiği için EGO'dan alınan doğalgaz sobalarının anzala- rından çok şikâyet bildiriliyor. Bürodaki görevliler sonınlar- la ve yurttaşlarla yakından ilgi- leniyorlar. Özellikle kapı giri- şindeki iki masaya çok iş düşü- yor. Murat Demiray, Halkdanış çabşanlanrun sorunlara karşı il- gilerini canlı tutabilmek ve ön- dekilerin yorulmamaları için büro içinde "rotasyon" uygula- ması yapıyor. Halkdanış'ın 1991 yılı bütçesi 1 milyann üze- rinde. ıııadeni zehir saçacak' (ZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Bergama'ya bağlı Ovacık köyunde bulunan al- tın madeninin işletmeye açıl- ması çalışmalan sürüyor. Ancak çıkanlan altının arıtılması konusu bölgede yaşayanlan tedirgin etti. Uz- maniar altın arıtımı konu- sunda iki yöntem olduğunu beürtiyorlar. Birircisi akar- suda yıkama diğeri ise arse- nik ve siyanür gibi kimyasal maddelerle arıtma. Altını çı- karacak şirketin arıtma için siyanur ve arsenik gibi zehirli maddeleri kulanacağını açık- layan Bergama Belediye Bas- kanı Sefa Taşkın şunları söy- ledi: " Avustralya ve Turk firmalanndan oluşan bir or- tak girişimin bölgemizde, si- yanür ve arsenik gibi zehirli maddeleri antmada kullana- cagı belirtilmektedir. Bu du- rum zehirli maddelerin top- raga verilmesi nedeniyle bol- gemiz topraklan, yeraltı su- lan ve canlılan açısından bii- yük sıkıntı yaratacak, Bakır- çay ovasının ölümüne yol açacaktır." Altın arıtımı konusundaki uygulamayla ilgili olarak çevreye etkisi için bir ön arastırma bile yapılmama.sı- nı eleştiren Taşkın, "Böyle- sine tehlikeli olabilecek bir kontı öncesinde mutlaka çev- resd etki degeriendirmesi ra- porian haarianması gerekir. llgilileria harekete geçmesi- ni ve bu konuda yanlış adım atılmasının önlenmesini bekliyoruz" diye konuştu. TELLİ BABA — Sanyer'in denize nazır tepesinde,gelin ve damatlann ziyaret yeri. Gelin, telinden bir tutam kopanp, kendisine mutluluk ve istediği kadar çocuk vermesi için Telli Baba'ya bırakıyor (solda). Balat'taki Ermeni Kilisesi de şifa dagıtmasıyla ünlü. Vılda binlerce Hıristiyan, kiliseye geliyor. (Fotograflar: Erdogan Köseoğlu). lanndaki GülHdan Çoban, san- ki bir anısını anlatır gibi Süm- bülefendi'den öyküler sıralıyor: "Sümbülefendi'nin oturduğu evin tuvaletine bir sarhoş dadan- mış. Geceleri gelip Sümbülefen- di'ye bağırırmış; 'sen de iç, dün- yanın (adına var, o secdeye ka- panınca ne oluyor' diye. Sümbü- lefendi hiç ses etmezmiş. Bir gün Sümbülefendi'nin yardımcısı da- yanamamış, sarhoşu kovmuş. O gece yardımcısı rüyasında Süm- bülefendi'yi görmüş, ona bir to- kat vurmuş sonra da bağırmış; 'Sen neden benim sarboşumu kovdun? Sana ne zararı vardı' diye" Kaynaklarda Beyoğlu Baiık Pazan'nda Koyun Dede Yatın yer alıyor. Bu yatır bir meyha- nenin arka bölümündedir, yara- maz çocuklar uslanmalan için götürülür. Anne ya da baba du- adan sonra meyhanectye biraz kandil yağı verir, meyhaneci de bu yağı Koyun Baba'nın meza- rının basucunda yakar. Şimdi- lerde kimse bu yatınn nerede ol- duğunu bilmiyor. Koyun Dede artık sadece kaynaklarda, nasıl kaybolduğu ise meçhul. Beyoğlu'nda Üç Horon Kiü- sesi'nin bahçesinde Aziz Agop Ayazması: Divan Oteli'nin insa- atı sırasında yer değiştiren ayaz- maya şifa arayan Hıristiyanlar geliyor, adaklar adamyor. Ba- lat'ta Hıreşdagabet Ermeni Ki- lisesi de şifa dağıtmasıyla ünlü. Yılda iki kez binlerce Hıristiyan kiliseye geliyor. Meryem'in res- mi karşısında iki gün geçirdik- ten sonra tekerlekli sandalyeyle gelmişse sandalyesiz, kucakta gelmişse yürüyerek evine dönen- lerin olduğuna inanılıyor. Ayaz- malann diğer ünlüleriyse Çen- gelköy, Yeniköy, Hasköy ve Piri Paşa. Türbeler ve yatırla: bunca il- giye karşın "bakjmsızlıktan" kurtulamıyor. Gül Baba Türbesi buna örnek. Duvarları dökülen Gül Baba'ya Vakıflar yeni sahip çıkıyor. 480 >ılhk geçmişe sahip Gül Baba'ya bugüne kadar komşuları bakmış, temizlerniş- ler, çiçeklerle donatmışlar. EJif Kızılkaya, Gul Baba'nın bitişik komşusu ama ona biraz kırgın. Gösterdiği onca özene karşın Gül Baba, kocasımn geçen yıl ölmesini engelleyememiş. Meza- rın neden plastik çiçeklerle do- lu olduğu sorusuna ise "Çingeneler" yanıtıru veriyor Kızılkaya. Ona göre, Çingeneler işin kolayına kaçıp plastik çiçek- lerle Gül Baba'yı oyalıyorlar. Ya çaput, ya plastik gül, ya bir mum ya da telle şifa, mutluluk, para aranıyor bu türbe ya da ya- tırlarda. İnsanlar, biri tutmazsa diğerine gidip geliyorlar suçu kendilerinde görüp. Adak tut- madıysa, istek gerçekleşmediy- se "Nasıl adanacağını, istenece- ğini bilemedik" diyorlar ve bir başkasına yöneliyorlar. Foça, devletîn el uzatmasını beklîyorKültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu, bugün Foça'da toplanıyor. Belediye Başkanı Dirim, arkeolojik alan yerine kentsel SİT alanları oluştürulmasını önerdi. SERDAR KIZIK İZMİR — İonya'nın önemli antik kentlerinden birisi olan Phakai, bugünkü adıyla Foça- nın geleceği ne olacak? Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nun bugün Foça'da yapacağı toplantı öncesinde ilçede değişik kesim- ler bu soruyu tartışıyor. Son 10 yılda büyüİc bir değişime uğra- yan, yapı yoğunluğu giderek ar- tan beldede 100 yılı aşkın tarihi eski evlerin büyük bir bölümu yıkıldı. Müteahhitlerin kat kar- şılığı saldırısına uğrayan Foça- nın doğal dokusunun hızla kay- bolmasıyla ilgili eski yerel yöne- timler ağırlıklı olarak suçlanı- yor. Bu arada hükumet konağı temel kazısı sırasında ortaya çı- kan antik duvak ve diğer bulgu- larla birlikte harekete geçen bir grup korumacı, Foça'nın korun- ması için değişik imza kampan- yaları başlattı. Kültür Bakanlı- ğı ve Koruma Yüksek Kurulu1 na ulaştırılan imzalarda Foça1 nın her geçen gün doğal doku- sunu yitirdiği vurgulanarak on- lem alınması istendi. Bu çerçe- vede başlatılan kampanyaların ilkinde beldenin en guzel yeri Küçuk Deniz'deki bir bölumü 1. derecede SİT alanında yer alan tarihi Tuzhan'ın yıkılıp yerine otel yapılması protesto edilerek şu görüşler vurgulandı: * "Tuzhan'ın yok edilerek yeri- ne otel yapılmasına izin veren tz- mir 1 Nolu Kültür ve Tabiat Var- lıklarını Korurna Kurulu 1. de- recede arkeolojik SİT alanında yapılanma karan alarak kanun- lan hiçe saymıştır. Daha sonra dunımun kurtarılması için bir dizi kararlar alınarak inşaat de- vam ettirilmiştir. Bu sırada çok sayıda eski eser tahrip edilmiş ve antik surlann buyuk bir bolümü ortadan kaldınlmıştır." Söz konusu inşaatla ilgili ola- rak Foça'da 1950'li yıllarda ka- zı yapan ve kentteki Athena Ta- pınağı'nın bulgularını çıkaran Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal şunları söyledi: "Foça, çok önemli bir antik kent. Burada dünyanın en güzel yerlerinden birisine çok büyük bir inşaat yapmak, son derece- de yanlış bir karardır." Bu kampanyanın yanı sıra Ta- biat ve Kültür Varlıklannı Ko- ruma Yüksek Kurulu'na gönde- rilen başka bir dilekçeyle de Fo- ça'nın her geçen gün özelliğinin kaybolduğu, koruma kurulunun yanlış kararlar aldığı öne sürü- lerek bazı örnekler verildi. Ay- rıca 3. derecedeki SİT alanları- nın altında önemli bulgular ol- duğu vurgulandı. Foça Belediye Başkanı Nihat Dirim de yasaklamalarla, arsa- lan birinci derecede arkeolojik SİT alanı ilan etmekle Foça'nın sorunlarının çözülmeyeceğini belirtti. Dirim, Foça'ya ivedilikle bir açıkhava müzesi kurulması, kalenin onarılması, yerleşim bolgelerinde arkeolojik alan ye- rine kentsel SİT alanları oluştü- rulmasını önerirken şunları söy- ledi: "Daha da önemlisi takas yö- netmeligini işletmek. Bu yönet- melik Kültür ve Maliye Bakan- lıgı tarafından yüriitülüyor. Biz Kültür Bakanlığı'na başvurduk, buradakj takas edikcek arazileri belirieyin diye. Yasaklamak, 'in- şaat yapma' demek çözüm de- ğil, alternatif de yaraülmalı. Ay- nca takas edilecek alanlann alt- yapısını hazırlamak belediyenin altından kalkacağı bir iş değil. Foça'ya, devlet, elini uzatsın. Her şeyden önce 1. derecedeki arkeolojik SİT alanlannda ka- zıya başlansın ki biz de yurttaş- lanmıza tarihi dokunun önemi- ni anlatalım." Prof. Erşen'e ödül • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Fransız Uzay ve Havacılık Akademisi, sivil havacılığa ve uzay çalışmalanna katkılarından dolayı Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yılmaz Büyukerşen'i ödüllendirecek. Prof. Erşen'in Türkiye'de ilk sivil havacılık okulunu kurması nedeniyle layık görüldüğü Ödul 23 kasımda Tuloise'de düzenlenecek törenle verilecek. ABD'de hindi şöleni • WASHINGTON (AA) — ABD'nin geleneksel 'Şükran Gunü' kutlamaları, Beyaz Saray'da Başkan George Bush'un katıldığı 'hindi" töreniyle resmen başladı. Başkan, dev bir beyaz hindiyi Beyaz Saray bahçesinde karşıladı, konuşma yaptı. Tören hem çok sayıda çocuk hem de TV kameralannca izlendi. Bu yıl 22 kasımda kutlanacak Şükran Günü'nde bütün ülkede aile üyeleri bir araya gelip hindi yiyecekler. Ancak Bush, standartlara göre oldukça büyük olan 31 kiloluk 'Jün' adlı beyaz hindinin kesilmeyeceğini ve hayvanat bahçesine yollanacağını söyledi. Jim, gelenekler uyannca törenden önceki geceyi 'VVashington Otel' de geçirdi. Bilffl hizmetleri • Haber Merkezi — Enformasyon teknolojisi alanında bilgi hizmetleri veren dünyanın önde gelen kuruluşu International Data Group'un sahibi Patrick J. McGovern Uluslararası Fuarcılık ve Tanıtım Limited Şirketi (UFT) ile lisans anlaşması imzalamak üzere 19 kasımda Türkiye"ye geliyor. IDG ile UFT arasında, 19 kasımda imzalanacak lisans anlaşması ile IDG'nin bilgisayar sektörüne yönelik olarak dünya çapında yayınladığı tüm gazete ve dergilerin Türkiye'deki telif hakları UFT tarafından kuilanılacak ve korunacak. UFT'nin bilişim sektörüne yönelik olarak yayınladığı Monitör Gazetesi ise Computerworld Monitör adını taşıyacak. Antalya Havaalanı • ANTALYA (AA) — Yılda 3 milyon yolcu kapasiteli Antalya Havaalanı'nın büyütülmesi ve 40 milyon yolcuya kadar hizmet verebilmesi için proje yanşması düzenlendi. Antalya Havaalanı Müdürü ömer Vanlı'dan alınan bilgiye göre Antalya Havaalanı'nda 1991 turizm sezonu için ocak ayında başlanacak tadilatlarla 3 milyon olan yıllık yolcu kapasitesi 5 milyona çıkarılacak. Alanda bulunan kargo binası özelliği bozulmadan ilave tesislerle dizayn edilerek gelen yolcu bölümü olacak. Karadeniz'in yıınuslan • TRABZON (AA) — Karadeniz'de yaşayan yunus- balığı miktarının 400 binden asağı olmadığı bildirildi. Karadeniz Teknik Üniversitesi Sünnene Deniz Bilimleri ve Teknoloji Yüksek Okulu Müdürü Prof. Sumru Ünsal, "Karadeniz'deki yunus- balığı sayısının azalarak 100 bine kadar düştüğü"ne ilişkin iddialarla ilgili olarak 1988'de yapılan araştırmaya göre yunus sayısının 450 bin civannda tahmin edildiğini söyledi. 'Kardelen A.Ş.'ye çiçek soğanı ihracatçılan ortak olacaklar 5 yılda 8 milyon kardelen satılacak Hollanda çiçekçileri, kardelenin tohumundan yetiştirilebilmesi ve neslinin yok olmasını önleyici önlemlerin alınması için Doğal Çiçek Üretici ve İhracatçıları Derneği'ne 100 milyon lira civannda yardım yapacak. Hollanda'nın çiçek soğanı ithalatçıları bu ay Türkiye'ye gelerek görüşmeler yapacaklar. BÜLENT ECEVtT ANTALYA— Doğadan asırı sökümü nedeniyle yok olma tehlikesinde olan kardelen (ga- lanthus) çiçeğinin dış ülkelere tek merkezden satışı amacıyla bir "Kardelen A.Ş."nin kurul- ması çalışmalanna başlandı. Bu şirkete çiçek soğanı ihracatçıla- rı ortak olacaklar. Bakanlığın 30 milyon adet kardelen soğanı kontenjanı ta- nımasına karşın, mart ayında kurulan ve "otokontrol" sistem- le denetlemeyi amaçlayan "Do- gal Çiçek Üretici ve Ihracatçıları Derneği" aldığı kararla 5 yıl bo- yunca 8 milyon adet kardelen soğanı satmayı kararlaştırdı. Ay- rıca diğer soğanlı bitkilerin sa- tış miktarları da belirlenecek ve kurulacak olan Kardelen A.Ş. tarafından satılacak. Bu arada Hollanda çiçekçile- ri kardelenin tohumdan yetişti- rilebilmesi ve neslinin yok olma- sını önleyici önlemlerin alınması için derneğe 100 milyon liranın üzerinde para yardımı yapacak. Dernek Başkanı Hasan Tahsin Veliağagil, her firmanın ayrı ayrı satış yapması sonucu çok ucu- za soğanların satıldığını belirte- rek, şunları söyledi: "Artık bu şirketi kurarsak, tek elden satılacak ve bizim belirle- yecegimiz fiyatla Hollanda ala- caktır. Yani az malla çok para kazanacağız. Dolayısıyla doğa- dan söküm de azalacak. Bunu ben çok önceleri önermeme kar- şın kabul ettirememiştik. Şimdi- ye kadar rekabet nedeniyle do- ğada yabani çiçeklere çok zarar verildi. Bu zarann telafisi için en az 5 yıl sökümün kontrollü ya- pılması gerekli. Tohumdan üre- timde başan sağlayamadık ama çalışmalara devam edilmesi ge- rekiyor. Büyütme olayında da başarı elde edilememişti". Gazi Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bö- lümü Başkanı Prof. Dr. Tuna Ekim. ihracatçı firmaların bir- leşerek bir dernek kurması ve re- kabeti önleyerek otokontrol sağ- lamış olmalarının sevindirici ol- duğunu belirterek, "Türkiye'de geofitler konusunda önemli adımlar atılmısıır. Artık doga- daki çiçeklerin de konınması ge- rektiği anlaşıldı. Bu sevindirici. Bu konuda derneğin yaptığı ça- lışmalan takdirle karşılıyoruz. Silah zonıyla dağdaki soganla- nn kopanlması engellenemezdi" dedi. Geçen eylül ayında İngiltere 1 de "Avrupa'da nesli kaybolma tehlikesinde olan ve koruma al- tına alınması gereken bitkilerin listesi" ile ilgili yapılan toplan- tıda kardelen ve cygJamen'in bir türü de dahil edildi. Bunların da dikkate aJınıp dernek tarafından hazırlanacak olan rapor, bilim adamlarınca incelenecek ve da- ha sonra bakanlığa verilecek. Bakanlığın denetimı sonunda, vereceği karar söküm için uygu- ianacak. Tuna Ekim, bu yolun hükumet ve bilim adamlarının yanı sıra dernek tarafından da uyulması açısından iyi olduğu- nu belirtti. Hollanda'nın çiçek soğanı it- halatçılarının kasım sonunda Türkiye'ye gelerek dernek yöne- ticileri, bilim adamlan ve ba- kanlık yetkilileriyle görüşmeler- de bulunacaklan öğrenildi. Bir ooooh çektim ki! "Yurtdışına mal satıyoruz. Hemen yüklememiz gerekiyor. Gemi Romanya'dan doiu geimiş. Bizim mallan alabilecegi son dakikada belli oldu. Mal yüklendi,gemi kalkacak, nakllyat sigoıtası yok. Halk Sigorta'ya bir telefon... Anında poliçemi yetiştirdiler. Gemi düdügü gibi bir oooh çektim kl!" « p Halk 111 Sigoıta Bir yaşam Nakllyat Slgoftası I Ekim 1990 dan itibaren yargın ve naklı>at oranşlamda başlayan serbest prım üy^ularTnası Halk Sıgorta cta 'özel'dır
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear