Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
7 OCAK 1990 KÜLTUR-SANAT CUMHURİYET/5
'Son Defter'e 3 günde 2 baskı
• ANKARA (AA) — Araştırmacı Baskın Oran
tarafından hazırlanan "Kenan Evren'in Yazılmamış
Anıları-2 Son Defter", üç gün içerisinde 2. baskısının da
tükenmesiyle yeni bir rekor kırdı. Kitabı, Kenan Evren'in
üslubu ile çeşitli görüşlerinden yola çıkarak hazırlayan
Oran, mizah ve gülme olgusunun, eleştirilmek istenen
düşüncelere karşı çıkmanın en çarpıcı biçimi olduğunu
söyledi. Oran, "Evren'i ilk kez ben yazmış oldum.
Evren'in uslübu rnizaha yatkın. Çok konuşan bir lider
olarak Evren'in söylediklerini aktarırken mizah yönünü
seçtim" dedi. Ikinci kitap "Son Defter"in, birinci
kitaptan daha çok ilgi görebileceğini belirten Oran,
"Birinci kitap mizah yönü olan bir belgeydi. İkincisini
belge yönü olan bir mizah kitabı olarak tanımlıyorum.
Birinci kitaptan sonra bana aktarılan değişik anıiann
eklenmesi, o dönemde gazetelerde yer almayan
hikâyelerin bana anlatılması ikinci kitabı doğurdu" diye
konuştu.
Flüt-piyano resitali '
• Kültiir Servisi — Flütçü Dominique Etievant ve
piyanist Sylvaine Wiart 8 ocak tarihinde Beşiktaş Resim
ve Heykel Müzesi'nde bir resital verecek. Versailles
Konservatuvarı'nda oda müziği dalında birinci seçilen
Wiart-Etievant iküisinin 1988 yılında katıldıklan
Uluslararası Trieste Oda Müziği Yarışması ve yine aynı
yıl katıldıklan Vierzon Sonatlar Yarışması birincilikleri
de bulunuyor. Avrupa Müzik Konservatuvan mezunu
Wiart ve halen Nancy Senfoni Orkestrası'nda flütçü
olarak görev yapan Etievant, konserde Doppler,
Prokofiev, Schubert, Jolivet ve Poulenc"in yapıtlarını
seslendirecek. Konser, saat 19.30'da gerçekleşecek.
Jack Lang yardınu az bııldu
• PARtS (AA) — Fransa Kültür Bakanı Jack Lang,
1990 yılında, kültür koruyucularından yaklaşık 1 milyar
frankhk bir yardım beklendiğini açıkladı. Lang, devletin
kültür çalışmalarına bu yıl 40 milyar frank ayırdığı
gözönünde tutulduğunda,.kültür koruyucularının ayırdığı
payın çok düşük olduğunu belirterek, bunun
yükseltilmesi için gerekli bazı girişimlerde bulunulacağını
söyledi. Lang, 1990 yılına yönelik bakanlığının
çalışmalanyla ilgili yaptığı açıklamalar sırasında, bir
yandan büyük girişimcilerin bu alandaki çalışmalan
dolayısıyla vergi indirimlerinin arttınlarak, kültür
korumacılığırun harcamalarınm gider sayılması gibi
önlemler alınacağmı, bir yandan da kültür alanında
büyük girişimcilerin vakıflar kurmalarının
özendirileceğini belirtti.
Gökçek-Bartu sergisi
• Kültür Servisi — Suzan Gökçek ve Alp Bartu'nun
karma resim sergisi Ramko Sanat Merkezi'nde açıldi.
1951 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nü
bitiren Suzan Gökçek, yurtiçinde 15, yurtdışında ise 3
kişisel sergi açtı. Türkiye Amatör Ressamları
yarışmasında ikincilik, Türkiye Güney îlleri yanşmasında
ise birinciük ödülü kazanan sanatçınm, yurtdışında ve
yurtiçinde çeşitli resmi ve özel koleksiyonlarda yapıtları
bulunuyor. 1977 yıjında Atatürk Eğitim Enstitüsü Resim
Bölümü'nü Resim-İş öğretmeni olarak bitiren Alp Bartu
ise (yukarıda bir yapıtı görülüyor) 6 kişisel sergi açtı ve
çeşitli karma sergüere katıldı. Sanatcılarm yapıtları 23
ocak tarihine kadar görülebilir.
\aşar Kemal
c
En iyi 100'içinde
• STOCKHOLM (ANKA) — İsveç'te yayınlanan
"Tidningen Boken' Dergisi, Yaşar Kemal'in "Ince
Memed" adlı romanını tüm zamanlann en iyi 100 kitabı
arasına seçti. Dergi tarafından yapılan açıklamaya göre
aralannda Isveç Akademisi üyeleri, Isveç Yazarlar Birliği
üyeleri, gazetelerin kültür sayfası yöneticileri ile
üniversitelerin edebiyat bölümü öğretim üyelerinin
bulunduğu 100 uzmandan her biri dünya klasiklerinden
10 kitap seçti. Uzmanların önerileri üzerine toplanan bin
kitabın arasmdan 100'ü "Tüm Zamanlann En tyisi
Olarak" belirlendi. Seçilen kitapların bir kısmı şöyle:
"Incil, Cervantes (Don Kişot), Homeros (Odysseia),
Shakespeare (bütün eserleri), Dostoyevski (Suç ve Ceza,
Budala, Karamazof Kardeşler), Dante (llahi Komedi),
Marquez (Yüz Yıllık Yalnızlık), Carol Lewis (Alis
Harikalar Ülkesinde), Dickens (David Copperfield),
Tofstoy (Anna Karenina), Sofokles (Kral Oidipus).
Aka'dan piyano resitali
• Kültür Servisi — Piyanist Ilgın Aka, 9 ocak salı günü
saat 18.30'da Atatürk Kültür Merkezi'nde bir piyano
resitali verecek. Piyano çalışmalarına 4 yaşında başlayan
ve New York'ta müzik öğrenimi gören Aka, Türkiye'de
Gülseren Sadak, Ersin Onay, Gülsin Onay ve Esin
Kamberoflu ile sürdürdüğü müzik çalışmalarını halen
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda Tuvana
Alton'un öğrencisi olarak sürdürüyor. 1969 doğumlu
sanatçı, resitalinde Scarlatti, Beethoven, Chopin, Lîszt ve
Prokofiev'in eserlerini seslendirecek.
YILINDA ISTANBUL'DA TIYATROYA BİR BAKIS
Devlet yardum £îyaskosuBir ülkenin tiyatro
yaşamı salt devlet ve
belediye tiyatrolarıyla
sürdürülemez. Kendi
yağlarıyla kavrulmak
zorunda bırakılan özel
topluluklar tiyatroya •
ticari yaklaşmak
zorunda kalıyor, sanat
verimlilikleri
engelleniyor.
DÎKMEN GÜRÜN
UÇARER
1989, birkaç olumlu girişim dı-
şında çırpıntılı bir yıldı. 89'un en
önemli olayı bence Ferhan Şen-
soy'un kişisel cabalanyla Ses Ti-
yatrosu'nu yeniden Istanbul'a ka-
zandırmasıdır. Bu, hele devletin
özel tiyatrolara 150 milyon lira gi-
bi komik bir yardınu öngördüğü
bu talihsiz dönemde, tarihi altı çi-
zilerek atılacak bir başarı.
Bir diğer önemli girişim de
Uluslararası İstanbul Tiyatro Fes-
tivali'ydi. 19-31 mayıs tarihleri
arasında kentimizde her gece beş
sahnede birden perdeler açıldi ve
salonlar doldu. Bu, ülkernizde ti-
yatro olayırun düşünsel, kuramsal
ve estetik acıdan değerlendirilmesi
kapsamında atılmaya çalışılan
adımlara kültür alışverişi yönün-
den olumlu bir katkıydı. Örneğin
Yunanistan'dan gelen Volos Tiyat-
ro grubu çok ilginç bir deneme
sergiledi. Sofokles'in "Antigone"-
si dilde müzikalite anlayışından
hareket ederek yorumlanmıştı ve
tiyatro sanatı ile tiyatro biliminin
kaynaşmasını amaçlayan bir çahş-
maydı. Yönetmen değişik uygar-
lıklar arasında köprüler atarak
bunların birbirleri içinden geçişi-
ni belirliyordu. Kuşkusuz bu çiz-
gide bir yorum-tiyatronun uflcu-
nun genişliğini bir kez daha vur-
gulaması bakımından önemliydi.
Aynj şekilde îtalya'dan gelen
Deneme Tiyatrosu'nun sunduğu
**Güg«mış"ta da felsefenin ve vü-
cut dilinin kaynaşmasından gide-
rek duşünce ağırlıklı deneysel ti-
yatronun önemi vurgulanıyordu.
Asya mitolojisinden hareket eden
yazar, oyunda bir uygarlıklar sen-
SAHNELERDE FESTtVAL CANLILlGl — İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nca başlatılan Uluslararası
tstanbul Tiyatro Festivali, geçen yılın önemli girişimlerinden biriydi. Festhale ttalya'dan gelen Deneme
Tiyatrosu'nun sunduğu "Gılgamış"ta, düşünce ağırlıklı deneysel tiyatronun önemi vurgulanıyordu.
tezine yönelmiş ve yorumcu da bu
arayışa yine vücut dili ve müzik
kullanımıyla katılmıştı.
"Gılgamış"ta bu iki unsunın
öne çıkması, yönetmen ve koreg-
raf Mehmet Akan'ın uzun süre üs-
tünde araştırmalar yaptığı, ama
olanaksızlıklar nedeniyle surekli-
lik kazandıramadığı "HASAD"
çalışmalarını çağrıştınyordu. Dı-
şarıdan gelen rneslektaşlannın
kendi çalışmalarına yaklaştıkları
gibi Akan da "HASAD"ı bir la-
boratuvar olarak görüyor ve halk
danslarının işlevi, biçemi, kökeni
üzerinde incelemeler yaparak bi-
limsel bir yöntemle cağdaş bir an-
latıma varmayı amaçlıyordu.
Görüldüğü gibi bizde bu çizgi-
de bir çalışma gerekli maddi des-
tek sağlanamadığı için geliştirile-
mez ve tiyatro dilimize kaynaklık
yapamazken tiyatro festivaline ka-
tılan konuklar, tiyatro sanatında
mitolojiden elektronik çağa uza-
nan deneyselliğin önemini bir kez
daha gündeme getiriyordu. Bu
açıdan bakıldığında da festival
bizde irdelenmesi gereken arayış-
lar yönünden de ilgi çekici bir et-
kinlik.
Aynı yıl içinde gerek Uluslara-
rası Tiyatro Festivali'nin başlatıl-
ması, gerek Ses 1885'in açılması
kültür yaşamımızdaki yozlaşma
ortamında bu sanata gönül vermiş
olanlar için birer umut jşığı. Ama
devletin 150 milyonu 28 tiyatroya
"yardım" adı altında dağıtması da
aynı derecede tedirgin edici bir
kültür politikası. Bir yanda festi-
val, tiyatromuzun kapılarını dün-
yaya açmaya yönelirken, öte yan-
da olmayan devlet yardınu özel ti-
yatrolann soluklannı kesiyor. Fer-
han Şensoy'un iğneyle kuyu kaza-
rak actığı Ses 1885 ile devlet yar-
dımının "nJufe" karakteristiği ara-
sındaki çelişkiyi yakalamamak da
olanaksız. Bu yıl tamamen bir fi-
yaskoya dönüşen "yardnn" konu-
sunda artık devlet öncelikle poli-
tikasını saptamak zorundadır.
Eğer özel tiyatrolar gerçek anlam-
da devlet desteği göreceklerse, bu
yardımın ana hatlarının yeniden
ve sağlıklı bir biçimde belirlenmesi
için Kültür Bakanlığı'nın atması
gereken ilk adım sanatçılardan,
yazarlardan, araştırmacı ve eleş-
tirmenleıden, öğretim görevlüerin-
den oluşan bir kadroyla birlikte
çalışmalara yönelmektir. Sorun,
özel tiyatroların sorunlannın kö-
kenine inmektir. Bu bugüne kadar
yapılmamış, konunun üstüne cid-
diyetle eğilinmemiştir. Sorun sa-
lon sorunudur, vergi sorunudur,
prodüksiyon sorunudur, turne so-
runudur. Kısacası sorun, özel ti-
yatrolan sağlıklı bir biçimde ya-
şatma sorunudur.
Bir ülkenin tiyatro yaşamı salt
devlet ve belediye tiyatrolan ile
sürdürülemez. Bugün dünya tiyat-
rolan kapsamında kendinden söz
ettiren ülkeler incelendiğinde de-
neysel tiyatrolar, alternatif tiyat-
rolar, politik tiyatrolar devletten
destek alan özel tiyatrolardır. Biz-
de ise kendi yağlarıyla kavrulmak
zorunda bırakılan özel topluluk-
lar, genelde tiyatroya tamamen ti-
cari bir olay olarak yaklaşmak zo-
runda kalmakta ve ister istemez
sanatta verimlilikleri engellen-
mektedir.
1989'un olumsuz yönde dikkat
çeken olaylanndan biri de Büyük-
şehir Belediyesi ile Şehir Tiyatro-
lan Genel Sanat Yönetmeni ara-
sında gelişti. Gencay Giirün,
84/85 sezonundan bu yana görev-
deydi ve bu kuruma getirdiği ha-
reketlilik göz ardı edilemezdi, he-
le Muhsin Ertuğrul'un gidişinden
sonraki yülar düşünülürse. Bir yö-
neticinin artı puanlan olduğu gi-
bi eksileri de olabilir. Artılar ve
eksiler nesnel bir yaklaşımla sap-
tanmalı ve Şehir Tiyatrolan yöne-
timinde var olduğu öne sürülen
eksikler yaratb bir tartışma orta-
mında karşılıklı diyalogla çözüm-
lenme yoluna gidilmeliydi. Çün-
kü Şehir Tiyatrolan her şeyden
önce bir sanat kurumudur.
Bu arada Tiyatro ve TV Yazar-
lan Derneği'nin de Şehir Tiyatro-
lan'nı boykot etmesiyle olay baş-
ka bir boyut kazandı. Bugün Türk
üyatrosunun karşı karşıya olduğu
önemli sorunlardan biri "oyun
yazan" sorunudur. Sahnelerimiz-
de hâlâ 60'ların mirası yennıekte-
dir. Böylesi kısır bir ortamda -ki
bu kısırlık Gencay Gürün olayın-
dan ayrı değerlendirilmelidir- bir
boykot hareketine yönelmek ve
salt Şehir Tiyatrolan'nı boykot et-
mek yazar sorununa çözüm ara-
makta sağlıklı bir yol mudur, tar-
tışılabilir?
Sanırım sorunlara tek taraflı
bakılması yerine özeleştiriye ve
nesnel değerlendirmelere önem
vermek, oyun yazarhğınuzuv özde
ve biçimde yeni arayışlara yönele-
cek bir düzeye gelmesini sağlaya-
cak kalıcı çareler aramak ve bu-
nu tüm tiyatro insanlannın katı-
lımıyla gerçekleştirmek ko'nuya
boykottan çok daha olumlu ve
sağlıklı bir içerik kazandıracaktır.
Evet, 1990'da daha yenilikci,
daha dengeli, daha pınltılı bir ti-
yatro yaşamı umuduyla.
Yarıa: 1989 Yılında
Türkiye'de Fotoğraf Sanatına
Bir Bakış (Mehmet Bayhan)
Albert Camus 30yıl önce öldüğünde Jean Paul Sartreşöyleyazmıştv
Katlanıhnaz bir saçmalıkKültür Servisi — Fransız Haber
Ajansı AFP, 4 Ocak 1960 günü sa-
at tam I6.37'de acil ibaresi ve
"dikkat flaş flaş" çınçmlı uyarısı
ile telekslerden iki satırlık bir ha-
ber geçti: "Yazar Albert Camus,
UYonae vilayetinde Sens kenti ci-
vannda geçirdigi bir trafik kaza-
aı sonucu öldii."
47 yaşında ölen Camus, Fran-
sız edebiyatında iki temel temayı,
"b«şlcakün
I
'yı ve "saçma"yı (ab-
sürd) gündeme getirmiş, derin fel-
sefi ve edebi tartışmalara yol aç-
mıştı. Bu tartışmalarda Camus
:
nün tezlerini eleştirenlerin başın-
da Jean-Paul Sartre gehyordu. Va-
roluşçu felsefenin bu unlü yazarı,
1947-64 yülan arasında dört cilt-
ten oluşan "Situations" (Durum-
lar) başhkh denemelerinde, çağda-
şı diğer yazarlann yanı sıra Ca-
mus'nün ve eserlerinin de tahlili-
ni yaptı. Sartre, o zamanlar Ca-
mus'nün nihilizmini eleştiriyor ve
militan bir tutum almasını talep
ediyordu. Aynca felsefı alanda,
Camus'nün materyalizmden
uzaklaştığuu öne surüyor, toplum-
cu olrnadığını beürtiyordu. En
önemli eleştirisi de Camus'nün,
Sartre'ın geliştirdiği "aydmlann si-
yasi batıtlanma zornnİBİugana"
(politik angajmanıru) reddetme-
siydi.
Ancak Sartre, uzun süre Ca-
mus'nün en yakın arkadaşlann-
dan biri olmuştu, ölümünden he-
men sonra da bugünkü "Noovel
Obs«rv«tenr" Dergisi'nin babası
konumundaki "Fntace Observa-
teur" Dergisi'nin 1960 yüı ocak
ayında çıkan bir sayısında Ca-
mus"yle ilgili bir yazı yayımlamıştı.
Camus'nün ölümünün 30. yıldö-
nttmünde bu yazıdan bölümler su-
nuyoruz:
"Bundan altı ay önce, hatta dün
bile, soruyorduk: 'Camus ne ya-
pacak?' Saygıyla karşılanması ge-
reken çelişkileri nedeniyle geçia
olarak güç bir durumdaydı ve sus-
Albert Camus (1913-1960)
kunluğu yeğlemişti, ama o, tutum
almak için süre tamnabilecek en-
der insanlardan biriydi, çünkü c
da tercihini ağır ağır oluşturup on-
dan sonra bu seçime sadık kalan
insanlardandı. Bir gün konuşacak
diye bekliyorduk. Onun söyleye-
bilecekleri konusunda herhangi
bir olasüık öne sürmeye bile cesa-
ret edemiyorduk. Ancak hepimi-
zin yaptığı gibi, onun da değişen
üünya ile birlikte değiştiğine ina-
nıyorduk. Bu da onun varüğının
hâlâ aramızda bulunmasına yeti-
yordu.
Ikimiz tartışmıştık, ayn safla-
ra düşmüştük. O tarihten sonra
birbirimizi hiç görmememize rağ-
men, bu anlaşmazlık çok çok
önemli bir şey değildi. Sadece, bi-
ze sunulmuş olan küçücük dünya-
da birbirimizi yitirraeden, bir baş-
ka şekilde beraber yaşamaktı. Bu
durum da beni onu düşünmekten
alıkoymamıstı.
Benim, olaylara ya da havama
göre, kimi zaman çok temkinli ki-
mi zaman da acıli olarak değer-
lendirdiğim suskunlukları, her-
Fransız edebiyatının
"başkaldıran
yabancı"sı Camus,
tam 30 yıl önce bir
trafik kazası sonucu
ölmüştü. Siyaset,
felsefe ve edebiyat
konulannda
Camus'yte derin
tartışmalara giren
Sartre, Camus'nün
ölümünden hemen
sonra "Yabancı" ve
"Düşüş"ün yazarının
ölümünü "saçma" ve
"skandal" diye
nitelemişti.
TURKÇEDE
ALBERT CAMUS
• Başkaldıran tnsan /
Tahsin Yücel
• Caliguta / Benan
Onaran
• Ectıtniler / Aziz
Çalışîar
! • Sürgün ve Krallık /
NihalÖnol
[ • Tersi ve Yiizü / Tahsin
I Yücel
[ »Veba/NihalÖnol
• Yabancı / N. Ankan
' • Düşüş / Yalçın Tura
• Sis>phos Söyleni /
Tahsin Yücel
hangi bir günün niteliği gibiydi.
Yani sıcaklık ya da aydınlık gibi
bir şeydi, ama her zaman insan-
cıldı. Camus'nün kitaplarında da
yazdığı uzere (özellikle de en gü-
zel ve en az anlaşılmış olan
"Düşüş" adlı kitabında) insanlar,
kendi düşünceleriyle banşık ya da
kavgalı olarak yaşıyordu, ama her
halükârda düşünceleriyle yaşıyor-
du. Bu aslında bızim kültürümü-
zün özel bir macerasıydı ve biz bu
hareketin asamalannı ve nihai du-
rağım çıkarsamaya çalışıyorduk.
Son yıllardaki suskunluğun bi-
le olumlu bir yönü vardı. Saçma-
nın bu Descartesçı düşünürü, ah-
lakın emin ve sağlam alanını terk
edip, pratiğin kesin olmayan yo-
luna bağıtlanmayı reddediyordu.
Bu davranışımn ve suskunluğunu
koruduğu diğer çauşmalardaki tu-
tumunun nedenlerini tahmin ede-
büiyorduk. Çünkü, tek başma ah-
lakçılık yapıhrsa hem başkaidın-
yı gerektirir hem de başkaldınnın
mahkûm edilmesini.
Bekliyorduk, beklemek gereki-
yordu, bilmek gerekiyordu: Ne ya-
parsa yapsın ve daha sonra da ne
karar verirse versin Camus, bizim
kultürel dünyamızan temel güçle-
rinden biri olmaya devam edecek-
ti. Aynı şekilde o, kendine göre,
Fransa'nın ve yaşadığımız çağın
tarihini temsil etmeye devam ede-
cekti. Yaşasaydı onun güzergâhı-
nı bilecek, belki de anlayacaktık.
O aslında her şeyi yapmıştı, koca-
man bir yapıt dikmişti ve her za-
manki gibi her şey daha yeni ya-
pılacaktı. Kendisi de 'Benim yapı-
bm önümde duruyor' derdi. Şimdi
artık bitti. Bu ölümün özel olarak
yarattığı skandal, insani düzenin
gayri-insan tarafından ortadan
kaldmlmasıdır.
İnsani düzen hâlâ bir düzensiz-
liktir. Çünkü adaletsiz ve geçici-
dir. Aynca bu duzende insanlar
vuruluyor ya da açlıktan ölüyor.
Ama hiç olmazsa, bu düzen, in-
sanlar tarafından kuruldu, onlar
tarafından ayakta tutuluyor ve yi-
ne onlar tarafından devrilmeye ça-
hşılıyor.
Camus'nün ölümüne yol açan
trafik kazasına ben skandal diyo-
rum. Çünkü bu kaza, insani dün-
yanın yüreğine, bizim en derin ta"
leplerimizin saçmalığını sergilıyor.
Camus, henüz yirmi yaşındayken
bir hastalığa tutulmuş ve bu has-
talık da onun hayatııu altüst et-
mişti, o da bu sırada 'saçma'yı
keşfetti. *Saçma' insanın aptalca
olumsuzlamasıydı. Camus, 'saç-
ma'mn içine yerleşti, 'saçma'nın
dayanılmaz koşullarını düşüadi
ve böylece yakasım 'saçma'dan
kurtardı. Oysa, onun sadece ilk
yapıtları nın kendi hayatının ger-
çeklerini yansıttığına inanırdık.
Çünkü hasta tedavi olmuş ve iyi-
leşmişti, ama sonunda başka bir
âlemden gelen ve beklenmeyen bir
ölüm tarafından ezilmişti. *S«ç-
ma', artık kimsenin ona sormadı-
ğı bir soru olr^alı. 'Saçma' artık
onun da kimseye sormadığı bir so-
ru olmalı. Zaten bu soru yani bu
suskunluk da artık bir suskunluk
bile değil, bu suskunluk artık hiç-
bir şey değil.
Ama ben böyle olduğuna inan-
mıyorum. Gayri insan, herhangi
bir şekilde tezahür ettiği zaman,
insani olanın bir parçası haline ge-
liyor. Biten her hayat, çok genç bir
insanın hayatı bile olsa hem kın-
lan bir plaktır hem de tüm bir ha-
yat. Camus'yu seven herkes için,
bu ölümde katlanılmaz bir saçma-
lık var. Ancak paramparca olmuş
bu yapıta bütünlüklü bir yapıt
olarak bakmasını öğrenmemiz ge-
rekecek. Camus'nün insancılhğı,
onu şaşuian ölüme karşı da insan-
cıl bir davranışı içerdiği düşünu-
lürse, aynca Camus'nün mutlulu-
ğu, kibirli ve saf bir şekilde ara-
yışı, ölümün gayri insani bir ge-
reklik, hatta talep olmasını zorun-
lu küdığı da göz önünde tutulur-
sa, Camus'nün birbirinden soyut-
lanamayacak olan yapıtlan ve ha-
yatını varlığının her anını gelecek-
teki ölümüne galebe çalmak için
saf ve muzafferane bir mücadeleye
vakfettiği kabul edilecektir:'
199O miîZİK YILIDIR!
ORHANGENCEBA K " Timur Selçuk'un davranışı bana oöre kompleksliydi ve kompJeksli kişilerie, ûstelik Türk
mûziğini bilmiyorlarsa, bu konuyu tartışmak çok yarar saglamıyor..."
muzîK
DİKKAT
1990
MÜZİK YILI
OOHAN GINCI»»T . PHIl COLLINS
KATkHAN . AJOA I>EKKAN
2. ROCK KUSATMASI . SEIDA . KATE «USH
POP-SAV . EHOl CVCİN . TES
POSTER
LED ZEPPEUN
ÎÜTÜN BAYİLERDE
KAYAHAN. "Nilüfer"i ikind kez ben keşfettim..."
AJDA PEKKAN •Kşndime bakmaktan başkalannı göremiyorum..."
BÜLENTORTAÇGIL "Benim yaptığım entelekt bir mûzik ve
ben de entelektuelim..."
CAN YÜCEL 'Bizim hafif müzik
dalaveresinin altında sözde şiır-müzik
işbiriiği var. Oysa müziği de
bHmiyorlar, şiiri de...'
SEİDA BAĞCAN "Fraksiyon
seçmiyorum diye, çok kızardı Cem
Karaca bana..."
Aynca; PHIL COLUNS ile Ö Z a bir sfiyieşı,
JIMIHENDRIX, BIUY OCEAN, TEN YEARS
AFTER, İKİNCİ ROCK KUŞATMASI, KATE
BUSH, THE NEVILLE BROTHERS. EROL
EVGİN vs POP-SAV, YES, POP MÜZİĞİN
ÇIPLAK GÛZELLERİ, SONER aGU^fun,
ORHAN KAHYAOĞLLMuı, SİNA
KaOĞLLTnun, YAVUZ BAYDARn yazıiarı,
KEMAL URGENÇIn dzgileri ve LED ZEPPEUN
posten MÛZİK OERGtSrnin OCAK saysnda.
Türtdye'nintekBLUES.ROCK
veHÇAVYMETAL Detgisi
MERIDYEN1 Müzik Dergisi ite
btrtkle istemeyi unutmayın. U
Vmuf filmine yasak kalktı, ama Fatoş Güney soruyor:
Oteki filmleri ne olacak?
SABETAY VAROL
PARİS — "Umut" filminin Damştay ka-
rarıyla serbest bırakılmasından sonra Fatoş
Güney, Paris'teki "Pere Lachaise" mezarlı-
ğında Yılmaz Güney'e anıt yapma calışma-
larının devam edeceğini açıkladı. Yılmaz Gü-
ney'in eşi, tüm yapıtları özgurlüğe kavuşma-
dıkça Güney'in cenazesinin ülkeye getirilme-
sinin soz konusu olamayacağını sözlerine ek-
ledi. 21 ocak gunü 6 bin kişilik Zenith Müzik
Salonu'nda yapılması planlanan toplantıda,
anıt yarışmasının sonucu da açıklanacak.
Fatoş Guney, ünlü sanatçınm 1970'te yap-
tığı "Umut" filmi dışında kalan diğer tüm ya-
pttlarına yasağın surdüğüne dikkat çekti. Yıl-
maz Güney'in yazılarına da değinen Fatoş
Güney, "Evet, romanlannın bazılan Türki-
ye'de saülıyor. Ancak Yılmaz Güney'in üç dlt
tutan siyasal yazılan var. Yalnızca bunlarla
ilgili kesinleşmiş 100 yılı aşkın hapis cezası
mevcul. Dolayısıyla bu yazılara yasak siirü-
yor. Aynca bir 'Yol' filmi, ya da Fransa'da
yaptığı 'Duvar' filmine yasagın bu aşamada
kalkacağına ibtimal vermiyorum" dedi.
Stockholm'de de anıt yapımı için gece dü-
zenlendiğini hatırlatan Fatoş Guney, bu iki
toplantıda en az toplam 10 bin kişinin Yılmaz
Güney'e anıt yapılması için güçlerini seferber
edeceklerini vurguladı. Şubat aymda "Umut"
filminin vizyona girmesiyle birlikte Türkiye'de
de bir gece düzenlenmesinin ongorüldüğünü
ifade eden Güney, "Umut'a yasak kalktıktan
sonra bazılan 'Artık Yılmaz Güney serbest bı-
rakılıyor. Paris'te anıta ne gerek var' diye dü-
şünebilir. Ancak Türkiye'de Yılmaz Güney'in
yapıtlanna karşı yapılan resmi muamele ne-
deniyle cenazesinin Türkiye'ye getirilmesi için
girişimde bulunmak Yılmaz'ın anısına saygı-
sızlık olur. O, Türkiye'de demokrasinin yer-
leşmesine katkıda bulunmak için Türkiye'yi
terk etmişti" dedi.
Bayan Güney, eşinin, Kürt halkının özgür-
lüğüne sahip olması ile Türkiye'deki demok-
rasi mücadelesini butünleştirdiğine işaret ede-
rek, son fılmlerinde bunun açıkça göruldüğü-
nü helirtti. Fatoş Güney, bu özelliği göz ardı
edilen Yılmaz Güney'in, gerçek Yılmaz Gü-
ney olmayacağını sözlerine ekledi. Fatoş Gü-
ney, "O, ne sadece bir sanatçı ne sadece bir
politika adamı ya da sadece bir mücadele ada-
nuydı. Dolayısıyla bir yönünü benimseyip
öbür yönlerini silmeye -çalışmak kabul
edilemez" dedi. Yıhnaz Güney'in eşi kocası-
nın yapıtlarımn durumuyla ilgili şu bilgileri
verdi:
"Guney Film kurulduktan sonra gerçeldeş-
tirdiği 10 filminin kopyalan biz çıkmadan ön-
ce yurtdışına gönderilmişti. Bunlann negatif-
lerinin Türkiye'ye getirilmesi düşunülemez.
'Umut' dışında kalanlann tamamı yasak. Ör-
neğin 1970 öncesinde yaptığı 'Aç Kurtlar'
Türkiye'de hiçbir zaman gösterilemedi. Ay-
nca 'Umut'a yapıldığı gibi her biri için teker
teker önce sansür kunıluna sonra da Danış-
tay'a başvurmak gerekecek. Bn da zaman ve
yogun mücadele gerektiren bir iş. Kaldı ki ba-
zılannın serbest bırakılacagına ihtimal vermi-
yorum. 1968 öncesine ait, Yılmaz'ın oyunçu
olarak yer aldıgı 104 filmin ne olduğu bile bi-
linmiyor."
Eyuboğlu
anıbyor
• Kültür Servisi — Yazar
Sabahattin Eyuboğlu
olümunün 17. yıldönümünde
Kadıköy Belediyesi Kültür ve
Sanat Merkezi'nde 13 ocak
saat 15.00'te anılacak. Anma
gününde Mehmet Başaran,
Cevat Çapan, Vîdat Gunyol
ve Hilmi Yavuz konuşmalar
yapacaklar. Kadıköy
Belediyesi Kültür ve Sanat
Merkezi'nde aynı gün
"1980'li Yülarda Türk Şiiri"
konulu bir panel de
gerçekleştirilecek. Panele
Akgün Akova, Enver Ercan,
Küçük tskender, Turgay Nar
ve Sunay Akın katılacaklar.
îtalyan
seramikleri
• Kültür Servisi —
ltalya'nın Faenza Kentindeki
Uluslararası Seramik
Müzesi'nden gelen yapıtlar 9
ocak -18 şubat tarihleri
arasında Türk ve Islam
Eserleri Müzesi'nde
sergilenecek. 'Fayans'
sözcüğünün kaynağını
oluşturan Faenza
seramiklerinin 14. yüzyıldan
günümüze kadar üretilen
seçkin örnekleri sergide
sunulacak. tznik seramikleri
sergisinin ardından yer alan
Faenza seramikleri sergisi
Dışişleri ve Kültür
Bakanlıklan ve Îtalyan
Kültür Merkezi'nin
işbirliğiyle gerçekleştiriliyor.
^Cüzamla
• ANKARA (AA) —
Cüzam hastalığı ile
mücadelede sanatçı
desteğini sağlamak
amacıyla düzenlenen
"Cüzamla savaşta
sanatçılar" adlı karma
resim ve heykel sergisi,
İstanbul Vakıfbank Taksim
Sanat Galeresi'nde 12 ocak
cuma günü açılacak.
Vakıflar Bankası ve
Cüzamla Savaş Derneği
tarafından düzenlenen
karma sergide, aralannda
Ibrahim Balaban, Şükriye
Dikmen, Mustafa Plevneli,
Hale Sontaş, Berna
Türemen, Gürel Yontan,
Süleyman Saim Tekcan,
Nuri lyem gibi Türk plastik
sanatlarının ünlü
isimlerinın bulunduğu 57
sanatçınm çalışmalan yer
alacak.
BUGÜN
• İstanbul Trio Sadako
Yokoyama (flüt), Sevil
Gökdağ (viyolonsel) ve Seher
Tanrıyar'dan (piyano) oluşan
îstanbul Trio, saat 18.00'de
Alarko Merkez Konser
Salonu'nda bir dinleti
sunacak.
BİLSAK'TA
BU HAFTA
8 Ocak Pazartesi:
19.00 GÜNLERİN
GÖTÜRDÜĞÜ:
"Hava Kirienmesi,
Kaynaklan, Çözüm YoUan."
Prof. Dr. Celal Ertuğ, Prof.
Dr. Ümit Serdaroğlu, Prof.
Dr. Tolga Yarman, Prof.
Dr. Ekrem Ekinci.
9OcakSafa:
19.00 SEMINER:
Edebiyat, T«rih, Zaman.
Yön: Enis Batur.
10 Ocak Çarşamba:
19.00 DERGI YAZI
KURULLARIYLA
TANIŞMA, SOHBET:
İD VİVO.
19.00 GÜNLERtN
GÖTÜRDÜĞÜ:
"Günbegön İnsan Haklan"
Av. Emel Ataktürk
11 Ocak Perşembe:
19.00 SANAT ESERİNİN
OBJEKTİF ANLAMI:
"Mavi Kadife" Erol
Coşkuner.
19.00 SEMİNER: Edebiyat,
Tarib, Zaman.
Yön: Enis Batur
12 Ocak Cuma:
19.00 GÜNLERİN
GÖTÜRDÜĞÜ:
"141, 142, 163" Turgut
Kazan, Mehmet Ali Aybar,
Bülent Tanör, Süleyman Arif
Emre.
19.00 TİYATRO: "Işte Baş,
Işte Gövde, Işte Kanatlar."
Yazan: Sevim Burak,
Oynayan: BİLSAK
TİYATRO ATÖLYESİ
13 Ocak Cumartesi:
14.00 GÜNLERİN
GÖTÜRDÜĞÜ:
"İstanbul Belediyesi'nin
Dayanılmaz Beledıyesizliği."
Kent Belediye'ye Direniyor.
Faruk Birtek, Kürşat Bumin,
Erhan Acar, Leyla Tüfenk.
19.00 TİYATRO: "Işıe Baş,
tşte Gövde, lşte Kanatlar."
Yazan: Sevim Burak,
Oynayan: BİLSAK
TİYATRO ATÖLYESt.
19.00 KONSER: Grup
KAMERTON (KORO)
GÖRSEL SANAT
ATÖLYELERİ
Mehmet Güleryüz'le Resim
Çalışmalan.
Perşembe-Cuma
Ta'i Chi Chu'an
Hareketli Meditasyon
llhan Güngören'le.
BİLSAK Herkese Açıktır.
BtLSAK Sıraselviler
Soğancı Sok. No: 7
CİHANGİR
143 28 79-143 28 99