Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Turk Anonim Şirketi adma
Nadir Nıdî Q Gcnei Yayın Mudurj: Ha&an Cemıl, Muesscse Müduru:
EmİDc Işakfıgil, Yazı Işleri Muduru: Okay Goncnsin. # Haber Merkezi
Mudürü: Valçtıı Bayer. Sayfa Duzem Yonctmenı: Ali Aor. # Tmsı/ciler
AMCARA AJlmrt Taa. İZMİR Hiluaet Ç«ciaiı?a. ADAN A: Çeün
Iç Pblıtika: Cttal B^baeç. Dıs Haberier E^HD BHa. Ekanomı: O « z Hırtun, İş Soıdika: Şiiluın fefeud, Kullur: Cdal l w .
Egıum: GRKZ; Şaytul. Haba Araslırnıa: İsmet Bokan. Yurt Haberlen: NccdM Do**°. Spor Danışmanı: AbduBudk Yinlnıaıı,
Dız] Yinlar K m Çak^Llıı. Araşlırma: Şahuı \ipr>. Oiuûlme: Abduaah Yua. • Koordınator: Ahmrl korahan. • Malı Işkr
Eral trk«- 0 Muhasrt*: M m teacr 0 İSulçr-Planlama Sc*ji Osnanb^rath • Rcklam: V>V Tonın. # Ek YavınJar Halyı
Atyoi 0 [darc: HIBTVMI Gurtr. 0 Işletmr Onder Çttk. 0 BiIgı-lsloTi. Nail Inl 0 Penonei Scvgj
Saso>T «• tnoı Cumhun)C Malbajolık « Gurtecılık TAŞ. Tlırk Ocağı Cad. M/41 frt
H3-M l«. p
K: 24ft-Isunbul Tel: 512 0? 05 (2Ü hall. Tdoc 222*6 Fajc II) 526 60 1 0
Buroiır- Ankm: Zjva Goluüp Bh Inkılap S. So !9 4. Td: 13! I! 41-47. TrlcL 42344 H i (4) 133
05 6? 0 laar H. ZJ>5> Blv 1352 S i 3. Tü: 13 !2 30, Tdot 52359 Fat (51) M 53 60
:nu Cad [19 S So: 1 kil 1. Td: 19 37 52 (4 ha), Tirfa: 62İ5S. Fajt (71) 19 37 52
TAKVİM: 30 OCAK 1990 Imsak: 5.42 Güneş: 7.10 Öğle: 12.22 Ikindi: 15.00 Akşara: 17.24 Yatsı: 18.46
Öğrenci velileri tepki gösterdi YÖK'ün hazırladığı raporda, üniversite dışından kişilerin yer alacağı mütevelli heyetler savunuldu
'Sevihneyen Rektör seçimle gelmesin
arkadaşın
kim?' anhetiSERDAR KIZIK
İZMİR — Öğreneilere uygula-
nan değişik anketler ve 23 Nisan
kutlamaları için istenen paralar
yüzünden Milli Eğitim Bakanlı-
ğı, İzmir tl Müdürlüğu'nü ince-
lemeye aldı. V'eliierin "fişleniyo-
ruz... Çocuklanınız muhbirliğe
ililiyor" diye değerlendirdikleri
anketler için Milli Eğitim Bakan-
lığı Müsteşan Sener Birsöz "L'y-
gulamalardan baberdar değiliz.
Sorulanrehberlikuzmanları ha-
zıriıyor, ancak kortuyu araşlıra-
cağız, incelemeye alacağız" dedi
İzmir'de bazı okullarda öğren-
cilere yönelik anketlere veliler bü-
yük tepki gösteriyorlar. Alkolik
veli araştırmasından sonra bu
kez de düzenlenen yeni bir anket-
le öğrencilerden, arkadaşları hak-
kında yöneltilen sorulan yanıtla-
maları istendi. Ankette şu tür so-
rulara yer verildi:
"Hiç sevilmeyen kimdir? En
çok sevilen kimdir? Kendini be-
ğenen kimdir? Tertip ve diizenc
boşveren kimdir? Görgüsüz dav-
ranışlan olan kimdir? Sevgiye de-
ğer vermeyen kimdir? Başkala-
rıyla kavga eden kimdir? Bencil
olan, kimseye yardım etmek iste-
meyen kimdir?"
Veliler, çocuklarından arka-
daşları hakkında bu tür bilgiler
istenmesinin yanlış olduğunu, ya-
nıtlarm mantıksal bir dayanağı
olamayacağını belirtirken İzmir
Milli Eğitim Mudürü Muammer
Şanlı sorularımız üzerine şunla-
rı söyledi:
"Bu anketleri rehberlik uz-
manlan hazırlıyor. Sorulara doğ-
nı mudur yanliij mıdır diye bir-
şey söyleyemem. Çiinkü konunun
uzmanı degilim. Aynca bu anket-
ler nerede yapılmıv,. dagıtılmış
bilmiyorum, araşlırıyoruz."
Şanlı, bir süre önce 107 okula
gönderilen 23 Nisan kutlamala-
rıyla ilgili harcamaların karşılan-
ması için her öğreneiden para is-
tenmesi konusundaki yazıyla il-
gili olarak da "Ben her öğrenci
verecek, herkes bin lira verecek
diye bir şey söylemedim. Ayrıca
paralar loplanmazsa idare, tah-
kikal açacak diye de bir emrim
olmadı. Vazıyı yanlış hazırlamış-
lar, bunu yapanlar hakkında tah-
kikal açacağım" diye konu^tu.
İzmir Milli Eğitim Mûdürlu-
ğü'ndeki bu gelişmelerden sonra
görüşlerini aldığırruz Milli Eğitim
Bakanlığı Müsteşarı Şener Birsöz
düzenlenen anketlerle ilgili ola-
rak şunları söyledi:
"Her ilde rehberlik hizmetleri
var. Anketleri de rehberlik uz-
manları hazııiıyorlar. İzmir'deki
anketlerle ilgili herhangi bir bil-
gim yok. Ancak bu soruların ne
l^rgıtay'dan
belediyelere
çöp uyarısı
TURA.N YILMAZ
ANKARA — Yargıtay, çöp ko-
nusunda gerekli özeni gösterme-
yen belediyelere, bu davranışın
"hukuki »orumluluk dogurduğu"
uyarısında bulundu. Yargıtay, çöp
konusunda çevre sağlığım tehlike-
ye atan belediyeler hakkında va-
tandaşlann Medeni Kanun hü-
kümleri uyarınca dava açma hak-
larının bulunduğuna karar verdi.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi bu
"çöp kararını", Elazığ Belediyesi
1
nin çöplük olarak kullandığı ala-
nın yarattığı yoğun çevre kirliliği
üzerine, çöplük yakınında oturan
vatandaşlar tarafından açılan da-
vada verdi. Kararda, Elazığ Bele-
diyesi'nin çöplük olarak kullandı-
ğı alanın yerleşim birimlerine
500-1800 metre uzaklıkta olduğu
belirtildi. Yapılan uzman bilirkişi
incelemeleri sonunda, çöp alamn-
dan gelen koku ve haşareler nede-
niyle etraftaki arazinin kullanıla-
maz hale geldiğinin, bu çöplukten
sızarak gelen suların yeraltı suyu-
nu kirleteceğinin saptandığına da
işaret edildi-
olduğunu soracagız, miidürliik-
len isteyeceğiz."
Müsteşar Birsöz 107 okula
gönderilen ve 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramı
kutlamalarındaki araç giderleri-
nin karşılanması için her öğren-
eiden istenen parayla ilgili olarak
da şunları belirtti:
"Bu bakanlığımızın genel bir
tasarrufu değil. Herhalde sade-
ce İzmir'de yapılmış. Böyle bir
genelgemiz yok, öğrencilerden
para alınacak diye. Geçen sene
gönderdiğimiz bir genelgeye gö-
re ogrenciler kutlamalar için en
asgari diizeyde harcama yapacak-
lı.Konuyu inceleyeceğiz..."
Yüksek Öğretini Kurulu tarafından hazırlanan Toplumun.malı olan üniversitelerin, yine toplum
"Türkiye'de Yükseköğretimin Dünü ve Bugünü" tarafmdan denetlenmesinin bilimsel özgürlük için
adlı raporda, rektör ve dekanların seçimle ya da şart olduğu, aksi takdirde üniversite içinde
atamayla gelmelerinin yanlış olduğu belirtildi. oligarşik yapı oluşacağına dikkat çekildi.
HAKAN AYGÜN
ANKARA — Yükseköğretim
Yasası'ndaki değişıklik çalışmaları
»ırasında gündeme gelen "müte-
velli heyet"e Yüksek Öğretim Ku-
rulu (YÖK) da sahip çıktı. YÖK
tarafından hazırlanan raporda,
rektör ve dekanların seçimle gö-
reve gelmelerinin yanlış olduğu
vurgulanırken ünivçrsitelerin üni-
versite dışından kişilerin yer ala-
;ağı mütevelli heyetler tarafından
yönetilmemesi durumunda, üni-
versite içinde "oligarşik yapf'ların
oluşacağı öne sürüldü.
YÖK tarafından geçen yıl so-
nunda hazırlanan ve "Türkiye'de
Yükseköğretimin Dünü ve
Bugünü" adıyla kitapçık haline
getirilen raporda YÖK öncesi, ağır
bir dille eleştirildi. 1981 öncesin-
de rektör ve dekanların ilgili üni-
versitelerdeki profesörler ve do-
çentler tarafından seçildiğine işa-
ret edilen raporda şöyie denildi:
"Oylama bazı hallerde haftalar-
ca, hatta aylarca surmekteydi. Me-
sela Ege L niversitesi'nde bir rek-
tör secimi alü ay sürmüştü. Oy ve-
ren kişiler arasında gruplar oluş-
ması yanında, seçimlerden sonraki
kurul toplantılannda da pazarlık,
suruncemede bırakma. engelleme
ve usul tartısmaları sürmekte, ka-
rar mekanizmalanna hâkim olan
bu durum, neticede birçok çeliş-
kili kararlar alınmasına yol aç-
maktaydı.
Bir rektör veya dekanın bu gö-
reve gelmesi netice itibanyla ûni-
versitenin kendinden beklenen
fonksiyonlan ifa etmesi için bir
araçür. Ancak belirti gnıplan lem-
sil eden kişilerin bu makamlara
gelmeieri, ülkemizde bir amaç ola-
rak görulmekleydi."
Çağdaş üniversiteden beklene-
nin bir "fildişi kule" olması değil
"toplumun ihtiyaçlanna duyarlı
olması" olduğu kaydedilen rapor-
da, "Ne var ki 1981 öncesinde üni-
versitelerimizin toplum hizmetle-
ri alanındaki faaliyetleri yasalar-
la belirienmiş yöntem ve mekaniz-
malara göre degil, baştaki yöne-
ticilerin dirayet ve uzak göriişlü-
lügü ile yürütülebilmekteydi"
denildi.
Üniversite dışından doçent ol-
marun ve öğretim üyelerinin iş ga-
rantisi olmasınm "olumsuzluk"
olarak nitelendiği raporda, YÖK
ve Üniversite Yönetim Konseyi
(mütevelli heyet) gibi ara kuruluş-
lar övüldü. ABD ve İngiltere'nin
yanı sıra pek çok ülkede üniversi-
telerin "üyelerinin çogunluğu aka-
demik unvana sahip olmayan, top-
lumda temayüz etmiş kişilerden
oluşan ara kuruluşlar eliyle yöne-
tildigi'ne dikkat çekilen raporda,
kurum düzeyindeki ara kuruluş-
ların görevleri arasında "rektör,
dekan ve tum öğretim elemanları
dahil olmak üzere her düzeydeki
Gençler artık AIDS'i takmıyor
EDİP EMİL ÖYMEN
LONDRA — İngiltere'de her 10
saatte bir AIDS teşhisi konuyor.
1989'da ölü sayısı 1.465. Gün ba-
şına 4 kişi. Bu hız, Amerika'da-
kinden az tabii. Orada her 10 da-
kikada bir AIDS teşhisi konuyor.
Ölü sayısı gün başına 40 kişi.
tngiltere de diğer Batılı ülkeler
gibi AIDS'le baş etme çabasında.
Sağlık Bakanlığj, AIDS'i tanıtma-
ya yönelik yoğun bir kampanya-
ya girişti. Uyuşturucu madde kul-
lananların ortak şırınga kullan-
maları, önlem almadan farklı ki-
şilerle cinsel ilişkiye girmek, özel-
likle eşcinsel ilişkiler ve kan nakli
sırasında AIDS mikrobu taşıyan
kanın sağlam bir kişiye verilmesi
ile geçiyor AIDS. Ancak kamuo-
yu yoklamalan, sokaklarda pos-
ter, gazetelerde ilan, televizyonda
tanıtım şeklindeki kampanyanın
AIDS'li doğdu geçen yıl ve bun-
ların ll'i öldü. Sağlık Bakanlığı-
nın tanıtım kampanyasında "Ge-
lişigüzel serbest cinsel ilişkiye
girmeyin" öğüdü bu yüzden genç-
lere bir şey denıedi. Kamuoyu
yoklamalan, gençlerin Sağlık Ba-
kanlığı'nı bu konudaki gerçekleri
gizlemekle suçladıklarını gösterdi.
Magazin basınının en ciddisi sa-
yılan "Daily Express"de konu sen
bir başyazıda ele ahndı ve "Neden
bakanlar ve yetkililer beceriksiz-
liklerini saklamaya çalışıyor? Ne-
den yanlış bilgilerle insanlan kor-
kutabileceklerini sanıyorlar? Ne-
den bize çocuk muamelesi yapı-
yorlar?" dendi.
Kanser nasıl tedavisi zor, hatta
bazen olanaksız bir hastalık ola-
rak görülüyorsa, AIDS de günlük
yaşama öyle girmiş durumda.
Rock Hudson'ın AIDS'ten ölece-
ği anlaşıldığında duyulan şaşkın-
lık şimdilerde artık gösterilmiyor.
İngiltere'de Sağlık Bakanlığı AIDS'i
tanıtmaya yönelik yoğun bir kampanyaya
girişti. Ancak kamuoyu yoklamalan
kampanyanın etkili olmadığını ortaya koydu.
İngiltere'de her 10 saatte bir AIDS teşhisi
konuyor. Bu sayı ABD'de 10 dakikada bir kişi.
etkili olmadığını gösterdi.
Tanıtım kampanyasında hedef,
özellikle gençlerdi. Cinsel bakım-
dan faal olacakları, üniversitede
okurken aile baskısından buyük
ölçüde uzak oldukları takdirde
farklı "cinsel deneylere" girişecek-
leri, dolayısıyla AIDS'e yakalan-
ma olasılıklarının yüksek olacağı
varsayılmıştı. Posterlerde, "Geli-
şigüzel cinsel ilişkiye girmeyin.
Cehaletten ölmeyin" diye yazıyor-
du.
Kamuoyu yoklamaJan ise genç-
lerin, AIDS'e yakalanma konu-
sunda hiç de Sağlık Bakanı gibi
düşünmediğini ortaya koydu.
Gençler, AIDS'e yakalanmak için
artık ille de eşcinsel ya da çok ki-
şiyle gelişigüzel cinsel ilişki gerek-
medigi görüşündeydiler. AIDS için
karşı cinsle doğal bir cinsel ilişki,
hatta hastanede kan nakli yeter-
liydi artık. O kadar ki ana karnın-
da bebekler bile AIDS'li doğabi-
liyordu. İngiltere'de 22 bebek
"Ateş Arabalan" filminin aktör-
lerinden (an Charleson'ın yakın-
larda 40 yaşında AIDS'ten ölme-
si, sanat dünyası için bir kayıp ola-
rak nitelendi o kadar. Ancak has-
tanede kan nakli sırasında AIDS
kapanlar, kamuoyunun ve basının
çok ilgisini çekiyor. Amerikan
hırsız-polis dizisi "Starsky and
Hutch"in sevimli aktörlerinden
Paul Michael Glaser'in eşinin ha-
mileyken kan nakli ile AIDS kap-
ması, sonra doğan kızının 8 yaşın-
da AIDS'ten ölmesi, 5 yaşındaki
oğlunda AIDS çıkması karşısında
kamuoyunun tepkisi büyük oldu.
Kan hastalıkları nedeniyle kan
nakline gereksinen hastalar, örne-
ğin hemofilililer, hükümetin has-
tanelerde AIDS kapanlara tazmi-
nat ödemesini talep ettilerse de bu
isteklen kabul edilmedi. Gençleri
hedef alan, ama gençlere inandı-
rıcı gelmeyen AIDS kampanyası,
bütün bu tartışmalar arasında ses-
sizce kaldırıldı.
DOĞAL İLİŞKİ DE YETERLİ — Gençler artık AIDS'e yakalanmak için ille de eşcinsel ya da çok
kişiyle gelişigüzel cinsel ilişki gerekmediğine inanıyorlar. Dogal bir cinsel ilişki ya da hastanede kan
nakli de AIDS'e vakalanmak için yeterli oluyor.
Gelelim yıılafın yararlarınaThe Nevv York Journal of Medicine'de
yayımlanan bir araştırma, yulafın kolesterolü
düşürmedeki etkisinin diğer tahıllardan daha
fazla olmadığını ileri sürüyor.
Dış Haberler Servisi — Amerı-
ka'da yapılan yeni bir araştırma,
kandaki kolesterolü düşürdüğü id-
dia edilen yuiafın yararlarını sor-
gularken, milyonlarca dolarlık bir
endüstriyi tehdit ediyor.
Newsweek Dergisi'nin haberine
göre The Nevv York Journal of
Medicine'de yayımlanan bir araş-
tırma, yulafın kolesterolü düşür-
medeki etkisinin diğer tahıllardan
daha fazla olmadığını ileri sürü-
yor. Daha önce yapılan birçok bi-
limsel arastırmada günlük beslen-
meye yulaf eklenmesinin kanda-
ki kolesterol orarunı düşürdüğü
sonucuna varılmıştı. Bu araştır-
malardan birı ve en güvenilir ola-
nı Northwestern Üniversitesi 1986
araştırması, düşük yağlı bir reji-
me eklenen yulaf alımı ile kanda-
ki kolesterolün yüzde 3 kadar dü-
şürülebileceğini iddia ediyordu.
Bu sonucun alınmasından bir sü-
re sonra ise Amerikan federal hü-
kümeti halka kolesterolün düşük
tutulması gerektiği uyarısında bu-
lunmuştu. Bu iki olgu Amerika1
da ve kısa sürede bütün dünyada
çılgın bir yulaf tüketimine yol açtı.
Bu hücumun dogurduğu sanayi
giderek buyüdü ve yulaflı biskü-
viden yulaflı ekmeğe ve yulaflı pa-
tates cipsinden biraya kadar yüz-
lerce değişik gıda maddesi market-
leri doldurdu.
Bu arada Roberl E. Kowalski-
nin yulafın yararlarını anlatıp
günlük rejim listeleri verdiği "8
Haftada Kolesterol Tedavisi" ad-
lı kitabı The New York Times en
çok satan kitaplar listesine girerek
burada 1 yıl süreyle kaldı.
Geçen hafta ise sonuçlan The
New England Journal'da yayım-
lanan ve kolesterolleri zaten düşük
olan 20 denek üzerinde yapılan
araştırma, yulafın olumlu özellik-
lerinin abartıldığını öne sürerek
bir anda kamuoyunda ilginin
odak noktası haline geldi. Boston
Brigham ve VVomen's Hospital-
dan Janis Swain, Dr. Frank Sacks
ve ekiplerinin yaptıkları araştırma
günlük diyete 100 gr yulaf kepeği
katılması ile kolesterolün yüzde
7.5 düşürüldüğünü, fakat aynı so-
nucun buğday kepeği ve diğer ta-
hıllarla da elde edildiğini göster-
di. Araştırmacılar kolesterolün
düşüşünün yulaf ile bağlantılı ol-
madığını ve düşüşün diyet esna-
sında doymuş yağların az kullanıl-
masından kaynaklandığını be-
lintiler.
Birçok bilim adamı, sadece 20
kişi üzerinde yapılan bir araştır-
mayı güvenilir bulmadıklarını
açıkladılar. Araştırma denekleri-
nin kandaki kolesterolü zaten dü-
şük kimseler üzerinde yapılmış ol-
ması da tepkiyle karşılandı. Ne
var ki tüm bu tepkilere karşın yu-
lafa bağlı büyük çaplı sanayi bü-
yük bir bocalama içine girdi.
Nâzım'ın şiiri denetime takıldı
ALİ TEVFİK BERBF.R
SHP Karadeniz Ereğlisi ilçe teş-
kilatınca düzenlenen halk gecesin-
de türkü olarak okunmasıyla da-
va konusu olan ve yargılama so-
nucunda aklanan ünlü ozanımız
Nâzım Hikmel'iıı 3 şiiri, bu kez
denetime takıldı. İstanbul Fikir ve
Sanat Eserleri Müdürlüğü, içinde
Nâzım şiirlerinden düzenlenen 3
bestenin bulunduğu Halkozanı
Ali EKber Eren'in "Benden
Söylemesi" adlı kasetine beraat
kararından 3 yıl sonra "kamu dü-
zeni, genel asayiş ve kamu yara-
rına aykırı ve tahrik edici
nitelikle" olduğu gerekçesiyle izin
vermedi. Kaset, ancak adı değiş-
tirildikten ve Nâzım'ın 3 Hasan
Hüseyin Korkmazgil'in bir şiirın-
den yapılan bestelerin çıkartılması
sonrasında denetimden geçebildi.
Halkozanı Ali Ekber Eren'in,
okuduğu türküler nedeniyle başı-
nın derde girmesi, SHP Karade-
niz Ereğlisi İlçe Yönetim Kurulu'-
nun 26.7.1986'da düzenlediği
"Türkülerle Anadolu" adlı halk
gecesi sonrasında başladı. Bu ge-
cede Nâzım Hikmet'in şiirlerin-
den bestelediği 3 türküyü de oku-
yan Ali Ekber Eren hakkında An-
kara DGM Savcılığı'nca soruştur-
ma başlatıldı. Savcılık soruştur-
masında Pir Sultan Abdal. Kara-
caoğlan, Nâzım Hikmel, Fazıl
Husnü Dağlarca ve Dadaloğlu'-
ndan türküler okuduğunu belirten
Eren, Nazım Hikmet'i "halk oza-
nı olarak bildiğini. gecede Dersim
adlı türküyü de anonim olması
nedeniyle" okuduğunu anlattı.
Fakat soruşturmayı yürüten
Savcı Yardımcısı Ülkü Coşkun.
Ali Ekber Eren'in saz sanatçısı
olarak katıldığı gecede, 'Marksist
fikirlere sahip kişilerin sembolü
haline gelen şarkı ve turkuleri ça-
lıp söylediği, Nâzım Hikmet'in
jandarma ile müsademesinden
bahsettiği, TKP'nin simgesi olan
kızıl çiçeklerden söz ettiği, ideo-
lojik mücadele sonucu cezaevine
giren kişilerin mücadelelerinin en-
gellenemeyeceğine yönelik türkü-
ler okuduğu, Dersim'den, Kürt is-
yanına yol açan bölgeden bahse-
den türküler okuduğu" gerekçe-
siyle tutuklanmasını istedi. Bu is-
tek üzerine 8.9.1986'da tutukla-
nan Eren, 22 gün sonraki duruş-
mada serbest bırakıldı. Sadık
Gürbüz, İlyas Salman ile geceyi
düzenleyenlerin de sanık olduğu
dava 12.3.1987'deberaatlasonuç-
landı.
Ali Ekber Eren, Devlet Senfo-
ni Orkestrası eşliğinde 10 Haziran
1989'da başladığı kaset çalışma-
lannı 3.5 ay sonra tamamladı.
"Benden Söylemesi" adını koy-
duğu kasetten 30 bin adel bastır-
dıktan sonra kaseti denetime so-
karak, 15 günlük denetim sonra-
sında İstanbul Fikir ve Sanat
Eserleri Müdürlüğü Rahmi Çu-
bukçu imzasını taşıyan kararda
kasetin çoğaltılmasına ve yayım-
lanmasına izin verilmediği bildı-
rildi. Gerekçe ise, kasette yer alan
sözlerin "kamu düzeni. genel asa-
yiş ve kamu yararına aykırı ve
tahrik edici nitelikte" olması gös-
terildi.
Ali Ekber Eren daha sonraki
gelişmeleri şöyle anlatıyor:
"Fikir ve Sanat Eserleri Mü-
dürlüğü'ne şifahen başvurduğu-
muzda, Nâzım Hikmet'in ve Ha-
san Hüseyin korkmazgil'in söz-
lerini çıkardığımızda denetimden
geçeceğini, yoksa geçmeyeceğini
söylediler. Bunun üzerine Nâzım'-
ın "Açlık Ordusu Yürüyor', 'As-
ker Kaçağı' ve İnsan Olan Vata-
nını Satar mı?' ile Hasan Huse-
yin'in 'Eşkıya' şiirinden yaptığım
besteleri kasetlen çıkardım. Yeri-
ne Pir Sultan'dan iki tane, Nev-
zat Çelik'ten 'Anneler Günü' ve
Sabahatlin Ali'den 'Ben Gene Sa-
na Vurgunum' adlı besleleri koy-
dum."
personelin alamasını yapmak ve
lahsis edilen kaynaklarla birlikte
o yükseköğretim kummunun büt-
çesini ve mal mrlığını yönetmek"
sayıldı.
Raporda, rektörlerin atamayla
geldiği İngiliz üniversitelerinin di-
ğer Avrupa ülkelerindekilerden
daha özerk olduğuna dikkat çeki-
lerek "Rektörün secim veya ata-
mayla gelmesinin üniversile özerk-
liği ile bir ilişkisi yoktur" denildi.
Raporun "sonuç bolumunde"
ise mütevelli heyetler şöyle sa-
vunuldu:
"Önemle belirtmek gerekir ki
üniversiteler toplumun malıdır.
Buna göre üniversitelerin faaliyet-
leri itibanyla topluma karşı olan
sonımluluklannı ne ölçüde yeri-
ne getirdiklerinin denetlenmesi
çağdaş üniversite yönetiminin te-
mel Ukesi olmanın ölesinde, bilim-
sel hurriyet ortamırun tesisi için de
şarttır. Zira bu yapılmadığı takdir-
de üniversite içinde 'oligarşik
yapılar' oluşmakta ve bu durum-
da özellikle genç ve yetenekli bi-
lim adamlannın öne çıkmalarına
imkân bulunmadığı gibi yüksek-
öğretim kurumlarının ülkemizin
çözüm bekieyen sorunlarına eğil-
meleri ve topluma daha fazla hiz-
mel vermeleri de mümkun olama-
maktadır."
Öte yandan YÖK Başkanvekili
Uygur Tazebay, YÖK'ün bir üni-
versite yasa tasarısı hazırlığı için-
de olmadığıru ve buna gerek du-
yulmadığını söyledi. Yükseköğre-
tim Yasası'nın ilk çıktığında "en
ideal biçiminde" olduğunu belir-
ten Tazebav, "Sonradan yapılan
değişiklikler. başla öğrenci afları
olmak üzere fayda yerine zarar
getirmiştir" diye konuştu.
Prof. DOĞRAMAQ
YÖK
kendini
yeterince
tanıtamadı
TUNCAY ÖZKAN
ANKAR.4 — YÖK Başkanj
Prof İhsan Doğramacı, YÖK'de
değişiklık olabileceğini, ancak bu
değişikliklerin yapılırken birçok
görüşlerin alınması gerektiğini
söyledi.
Prof. Doğramacı, son günlerde
YÖK ve üniversiteler konusunda-
ki gelişmelerle ilgili Cumhuriyet'in
sorularını yanıtladı:
— SHP'nin Anayasa Mahke-
mesi'ne başvurması sonucu vakıf
üniversiteleri konusunda değişik-
lik olursa Bilkenl'in durnmu ne
olacak?
DOĞRAMACI — Konu yük-
sek yargıya intikal ettiği için bu
konuda herhangi bir yorumda bu-
lunmam mümkün değil. Ancak
anayasanın 153. maddesinin son
fıkrasında şu hüküm yer alıyor,
'tptal kararlan geriye yürümez'.
Anayasa Mahkemesi'nin üniversi-
telerin adını taşıması konusunda
ne karar alacağını bilemem, ama
karar ne olursa olsun, Bilkent
Üniversitesi adını kullanmaya de-
vam edecektir. Bunu öğrencilerin
ve ilgililerin bilmesinde yarar var-
dır. Aksi takdirde kararsızlık do-
ğacaktır.
— YÖK'de yapılması düşünü-
len değişiklikler konusunda neler
düşünüyorsunuz?
DOĞRAMACI — Yükseköğre-
tim kurumlarının statüleri tüm
dünya ülkelerinde sürekli olarak
değişmekte, bir dinamizm var bu-
rada. Cumhuriyet'ten bu yana
üniversite sistemimizde sürekli de-
ğişiklikler olmuştur. Bazen teme-
li değiştirilmiştir. 1981'dede kok-
lü bir değişiklik oldu, Yüksek Öğ-
retim Kurulu ortaya çıktı. Zaten
bu kurul 1973'te vardı. Ama Ana-
yasa Mahkemesi iptal etmişti.
Başkanının Milli Eğitim Bakanı
olması nedeniyle. Bu anayasaya
girdiği için artık iptal imkânı kal-
madı. Yeni bir sistem ortaya çık-
tı. O günden bugüne geçen 8 se-
nedeepey değişiklikler oldu. Bun-
dan sonra da olabilir. Yalnız bu
değişikliklerin yapılırken görüşle-
rin alınması, bu alındıktan sonra
buniarın incelenmesi, hangisi ül-
ke yararınadır, hangisi yükseköğ-
retimi daha ileriye götürecektir,
butHin üzerinde durulmalıdır.
— YÖK ile iıgili düzenlemeler
konusunda universitelerden tepki-
ler de oeldi. YÖK bir yanılgıdır di-
ye. YÖK bir yanılgı mı? Şimdi na-
sıl düşünüyorsunuz?
DOĞRAMACI — Benim naza-
rımda yükseköğretime yapılmış
olan en büyük iyiliklerden biri bu
2547 sayılı yasanın çıkmış ûlma-
sıdır. Bu benim görüşümdür. Ben
buna inanıyorum. Bu sırada bü-
yük atılımlar olduğuna inanıyo-
rum.
— Şiz 8 yılı değerlendirdiğiniz-
de YÖK'ün en büyük hatası ola-
rak ne görüyorsunuz?
DOĞRAMACI — YÖK'ün en
büyük hatası bence kendisini, yap-
tıklarını yeterince tanıtamaması-
dır. Bunun yanında bir de daha
fazla maddi imkân, yani para bu-
lamamasıdır. Bunları görüyorum!'
Mimari
projeler
• ML'ĞLA (Cumhuriyet)
— Mimarlar odası "mimari
projelerin mimarlarca
çizilmesini" sağlamak için
kampanya başlattı. Oda
tarafından yapılan
açıklamada Türkiye'de
binaların yüzde 20'sinin
mimarlarca çizilebildiği ileri
sürüldü. Mimar
olmayanlarca düzenlenen
projeleri onaylayan ve
ruhsat verenlerin
"çağdışı"lıkla suçlandığı
açıklamada, "Yağmacı ve
spekülatif imar kararlarıyla
kentlerimizi ve kıyılarımızı
yaşamlmaz duruma getiren
çıkar çevrelerinin suçunu
mimarlara yüklejenleri
bilime ve uzmanlığa saygıya
çağırıyoruz" denildi.
Terniz Eskişehir
• ESKİŞEHİR
(Cumhuriyet) — Eskişehir
Anadolu Üniversitesi'nde
okuyan bir grup öğrenci,
"Temiz bir Eskişehir için
birlikte hareket edelirn"
konulu bir imza
kampanyası başlattı. Bir
günde iki bin kişinin
imzaladığı kampanya
sonunda dilekçiler TBMM,
Başbakanlık, bakanlıklar ve
muhalefe: partileri genel
başkanlarına gönderilecek.
Tarihi sinema
kiil oldu
• EDİRNE (AA) —
Edirne'nin 36 yıldır
hizmette olan en eski
sineması, "Ayvazoğlu
Sineması" önceki gece
yansı çıkan yangın sonucu
tamamen yandı. 1954 yılında
açılan sinema, 862 kişilik
kapalı, 798 kişilik yazlık
bahçesiyle Edirne'nin en
lüks ve en konforlu
sineması olarak hizmet
veriyordu.
'\aşlılık ve
Sorunlan'
• ANKARA (ANKA) —
Türk Kadınını Güçlendirme
ve Tanıtma Vakfı
tarafından "Yaşlılık ve
Sorunları" konulu bir panel
düzenlendi. Yann Türk
Standartları Enstitüsü
(TSE) salonunda yapılacak
olan panel, Türk Kadınını
Güçlendirme ve Tanıtma
Vakfı Genel Başkanı Semra
Özal'ın konuşmasıyla
başlayacak.
Elrkek çocuk
daha sorunlu
• İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) — Erkek çocuklar
karşı cinslerine göre
psikolojik açıdan daha da
sorunlu. Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi Çocuk
Psikiyatrisi Bölümü'ne
başvuran çocukların
yaklaşık yüzde 70'ini
erkekler oluşturuyor.
Bölüm Başkanı Prof.
Cahide Aydın, 1980-87
yılları arasında üniversitede
yapılan bir araştırmayı
örnek gösterirken çocuk
psikiyatrisi bölümüne gelen
ve "çalma davranışı"
gösterenlerin yüzde 75'inin
erkek çocuklar olduğunu
belirtti.
Ozürltiler için
deı^i
• Haber Merkezi —
Ülkemizde ilk kez
özürlülere yönelik oiarak
yayın hayatına hazırlanan
'Yaşama Sevinci' Dergisi'nin
reklam filminde Hollanda
Güzellik Kraliçesi Stephanie
Halenbeek (17) rol alıyor.
Çekimleri Vipsaş
Stüdyoları'nda
gerçekleştirilecek tanıtım
filminden Hollanda Güzeli
ücret almayacak.
Halenbeek, beraberinde
özürlülerin tedavisinde
kullanılmak üzere 100
milyon liralık ilaç bağışı
getiren Hollanda Zihinsel
ve Bedensel Özürlülere
Y'ardım Vakfı Başkanı
Bülent Türker ile birlikte
Aksoy Turizm'in davetlisi
olarak bir süredir
yurdumuzda bulunuyor.
Sezer Inanoğlu
gözaltında
• İstanbul Haber Servisi
— Film yapımcısı Berker
İnanoğlu'nun oğlu Sezer
İnanoğlu, sanatçı Harika
Avcı'nın otomobilini
kurşunladığı gerekçesiyle
gözaltına ahndı. Sezer
inanoğlu'nun dün silah
ruhsatını yeniletmek üzere
gittiği Emniyet Müdürlüğü
Ruhsat jşleri Şubesi'nde
gözaltına alındığı belirtildi.
Harika Avcı'nın, 20 ocakta
annesinin Levent'teki
evindeyken Sezer İnanoğlu
tarafından rahatsız edilip
otomobilinin kurşunlandığı
şeklinde bir şikâyette
bulunduğu bildirildi.