25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 OCAK 1990 Mısır'da sert önlemler • KAHtRE (AA) — Mısır'ın yeni lçişleri Bakanı Muhammed Abdül Halim Musa, ülkede huzursuzluk yaratmak isteyen aşırı uçtaki Islamcı gruplara karşı sert tedbirler alınacağını açıkladı. Eski Jçişleri Bakanı Zeki Bedr'in yerine önceki gün atanan Musa gazetecilere yaptığı açıklamada, "Kendilerini dinci olarak adlandıran gruplann varlığı yasal değildir"dedi. Ote yandan, Mısır Insan Hakları örgütü, güvenlik görevlileri tarafından, 1989 yılında, siyasi tutuklulara karşı işkence eylemlerinin arttırıldığını bildirdi. İngiltere'de ttirban sorunu • LONDRA (AA) — Kız öğrencilerin derslere başörtüsüyle girmek istemeleri, Fransa'dan sonra Manş'ın öte yakasında da sorun yaratmaya başladı. Ingiltere'nin kuzeyindeki bir kız okulunda, 2 Müslüman öğrenci, okul müdiresinin derslere başörtüsüyle girmelerini yasaklaması üzerine, dersleri protesto etmeye başladılar. Sorunun okul yönetim kurulunda salı günü görüşüleceği kaydedildi. Gristiani'den itiraflar • SAN SALVADOR (AA) — El Salvador Devlet Başkanı Alfredo Cristiani, silahlı kuvvetler mensubu 9 kişinin, geçen kasım ayında meydana gelen 6 Cizvit rahibin katledilmesi olayına kanştıklannın sanıldığını söyledi. Cristiani, radyo ve TV'den yaptığı açıklamada, söz konusu 9 kişinin arasında askeri akademi komutanı olan bir albay ile 2 teğmenin de bulunduğunu belirtti. Devlet Başkanı Cristiani, bu kişiler hakkındaki yasal işlemlerin hükumetin soruşturma komisyonu tarafından yürütüleceğini bildirdi. Columbia'dan basın toplantısı • HOUSTON (AA) — ABD'nin fırlattığı Columbia uzay mekiğinde buJunan astronotlar bir basın toplantısı düzenledi. Astronotlar, dünyaya düşme tehlikesi buiunan, 6 yıldır yörüngedeki Bilimsel Araştırma Uydusu'nu (LDEF) dün "yakalayarak" Columbia'ya almalarını "çok önemli bir adım" diye nitelediler. Columbia'nın Dan Brandestein başkanlığındaki 5 mürettabatının iyi ve dinlenmiş olduklan gözlendi. SSCB'den göç hızlandı • MOSKOVA (AA) — Sovyetler Birliği'nde geçen yıl içinde başka ülkelere göç edenlerin sayısının, 1988 yılına göre yaklaşık iki kat artış gösterdiği açıklandı. Sovyet Komünist Partisi'nin yayın organı Pravda'da yer alan habere göre, geçen yıl Sovyet vatandaşlanrun en fazla göç ettiği ülke lsrail oldu. 200 bini aşkm kişinin göç vizesi aldığı 1989 yılında 102 bin kişi tsrail'e, 95 bin 700 kişi Federal Almanya'ya, 13 bin 900 kişi ABD'ye ve 10 bin kişi de Yunanistan'a gitti. KKTC'de sayım yapıldı • LEFKOŞA (AA) — Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nde dün genel sayım yapıldı. Seçmen kütükJerinin düzenlenmesine esas olacak sayım ve yazım işlemi nedeniyle dün sabah saat 05.00 ile 18.00 arasında sokağa çıkma yasağı uygulandı. Sayım sonuçlaruın şubat ayında alınması bekleniyor. KKTC'de en son 10 Man 1985'te yapılan sayımda, nüfusun 143 bin 307, 18 yaşını doldurmuş seçmen sayısının da 92 bin 710 olduğu belirlenmişti. DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Cumhurbaşkanı ÖzaVın Etnos Gazetesi'ne demeci: Atina ile diyalog istiyoruzATİNA (AA) — Cumhurbaşkanı Tar- gut Özal, Yunanistan'da güçlfl bir hüküme- tin iktıdara gelmesi durumunda, Türk - Yu- nan sorunlarının diyalog yoluyla çözüm- lenmesi için yeniden gayret gösterileceğini söyledi. Cumhurbaşkanı özal, Yunanistan'ın en yüksek tirajlı gazetelerinden Etnos'a ver- di|i demecte, Türk - Yunan ve Türk - Bul- gar ilişkileri, Kıbns sorunu, Türkiye'nin AT üyeliği ve Doğu Avrupa'daki son gelişme- lerle ilgili görüşlerini açıkladı. Tflrk-Yunan ilişkileri Türkiye ile Yunanistan'ın ortak idealle- ri buiunan iki komşu ve müttefık ülke ol- duklarını ve Türkiye'nin anlaşmazlıkların ikili müzakereierle çözümünde ısrar ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı özal, "Bu ne- denle Davos'ta başlattıgımız diyaloga bü- yük önem veriyoruz" dedi. Mersin konusunun ikinci derecede önemli bir konu olduğunu kaydeden Cum- hurbaşkanı Özal, "tki ülkede de pek çok kez ciddi konular yerine, ikinci derecede önemli konulara önem veriliyor. Bu duru- mu kökunden degiştirmek isterdim. Zaten, Davos'taki ortak bildiride bu yargımız da beUrtiliyor. Yunanislan'daki guçlü bir hü- kiimetle, anlaşmazlıklan diyalog yoluyla yeniden çözmeye gayret edecegiz" şeklin- de konuştu. Türk - Bulgar ilişkileri Cumhurbaşkam özal, Bulgaristan'daki Türk azınlığı konusuna değinirken bu ko- nunun sadece Türkiye ile Bulgaristan'ı de- ğil, bütün insanlığı Ugilendiren bir trajedf olduğunu söyledi. Bulgaristan'daki yeni yönetimin, bu ül- kedeki Türk azınlığın yeniden haklanna ka^ışacağını açıkladığını, ancak dunımun henüz kesinlik kazanmadığını belirten özal "Bulgaristan'da eski yönetim döneminde başlayan baskılara ciddi şekilde son veril- mesini iımit ediyonız" dedi. Balkanlar'daki Türk dış politikasının te- mel taşının, bölgedeki tüm ülke halkları- nın insan hakları, güvenliği ve ekonomik çıkarlanna saygi göstererek, barışın, iyi komşuluk Uişkilerinin ve işbirliğinin korun- ması olduğunu da kaydeden özal, çok ta- Özal, Türkiye'nin garantör güç olarak Kıbrıs'taki Türk toplumunun korunması için adada asker bulundurduğunu kayde- derek, "Turk askerleri hâlâ aynı nedenle ve kabul edilebilecek bir çözum bulunun-, caya kadar Kıbns'tadır. Tıirk askerlerinin adadaki varlığı Kıbns sonınunun nedeni degildir. Türk askerleri kıbns sorununun getirdigi sonoçlar yüzunden adadadır" şek- linde konuştu. Yunanistan'ın en yüksek tirajb gazetelerinden Etnos'un sorularını yanıtlayan Özal, "Türk askerleri Kıbrıs'ta kabul edilebilir bir çözüm bulununcaya kadar adada kalacaktır" dedi. Özal, Kıbrıs'ta "iki toplumun çözümü aralarında bulmaları" gerektiğini söyledi. raflı çözümlerden önce ikili anlaşmazlık- lann çözülmesi gerektiğini belirtti. Kıbns Demecinde, Kıbns konusunun Türkiye1 nin Avrupa Topluluğu'na üyeliği ile bağ- daştınlmasının ters sonuçlar verebileceği- ne işaret eden Cumhurbaşkanı özal "Kıb- ns'ta iki loplum, çözümü aralannda bul- malıdır. Bu çözumun. Kıbns'taki iki top- lumdan birisine zorla kabul ettirilmesi ha- linde daimi sonuç vermesi beklenemez" dedi. Türkiye'nin hedefinin Avrupa Toplulu- ğu üyeliği olduğunu, bu hedefin de Türki- ye'nin Batı'ya doğru eğilimini gösterdiğini belirten Cumhurbaşkam özal, ATyi sade- ce büyük bir ekonomik forum değil, güç- lü bir siyasi birlik olarak gördüğünü ve bu nedenden ötürtl Türkiye'nin üyelik başvu- rusunda bulunduğunu söyledi. ATnin 13. tiyesi özal, "Atatürk'ün 1923'teriiyasıve ne- defi Türkiye'ıtin modern ve demokratik bir ülke olmasıydı. Türkiye'nin 8. cumhurbaş- kanı olarak sizin hedefinjz ve riiyanız nedir" sorusuna ise şu cevabı verdi: "Atatiirk'ün hedefinin son 10 yıl içinde gerçekleştiğini söyleyebilinm. Ben doğuş- tan çok faal bir insanım. Türkiye'nin AT1 nin 13. üyesi olması için anayasanın bana tanıdıgı bütün olanaklardan faydalanaca- gım." Demecinde, AT Komisyonu'nun Türki- ye'nin üyeliği ile ilgili son raporu hakkın- daki bir sonıyu da cevaplayan Cumhurbaş- kanı özal, raporda Türkiye'nin üye oiabil- mek için tüm haklarım koruduğunun be- lirtilmesinin büyuk önem taşıdığım söyle- di ve "Bu, Türk ekonomisinde son yıllar- da saglanan gelişmenin tanınması anlamı- na eelir" şeklinde konuştu. özal, "Türkiye'nin Avrapa Ue ilişkileri sadece çıkaıiara değil. gerçek bir itlifak ve işbirligine dayanmıştır. Bugün daha iyi bir gelecek için Avrupa'da saglanan getişme- leri dikkatle izliyoruz. Bu gelecekte biz de yer almak istiyoruz" dedi. Türk-SSCB ilişkileri Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un ülke- sinde uyguladığı yeni politikayı memnuni- yetle karşıladığını da kaydeden Cumhur- başkam Özal, perestroykanın etkisini, Türk - SSCB ilişkilerinde daha şimdiden göster- diğini belirtti. özal bu konuda "SSCB ile ticari ilişki- lerimiz 1 milyar dolann üzerinde. Kısa sü- rede iki misline çıkacak. Perestroyka, Türk - SSCB ilişkilerine, ornegin Kafkasya'da doğalgaz hattı kunılması gibi yeni boyut- lar açıyor. Batı perestroyka'yı destekleroe- lidir. Ancak Doğu Avrupa'daki degişiklik- lerin nasıl sonuçlar verecegi kesinleşnieden, NATO varlıgını korumalıdır" şeklinde konuştu. INGİLTERE UNANISTAN Kıbns îktidar partîsînî böldü Londra hükümetinin resmi tutumu ile Muhafazakâr Parti'nin sağ kanadı arasında Kıbns konusundaki görüş ayrılığı büyüyor. Thatcher hükümeti Kıbrıs'ta sadece Rumları Kıbrıs'ın meşru yönetimi olarak kabul ederken, partinin sağ kanadı "bir adada iki ulus" görüşünü savunuyor. EDtP EMİL ÖYMEN LONDRA — Kıbrıs sorununa çözüm arayışları, Ingiltere'de ik- tidardaki Muhafazakâr Partı için- de bu konuya ilişkin görüş ayrı- lıklanm daha da keskinleştirdi. lngiltere hükümeıinin resmi tutu- mu ile partinin sağ kanadı arasın- da Kıbrıs'a çözüm konusundaki görüş ayrüığımn büyüdüğü görü- lüyor. Hükumet Kıbns'ta sadece Rum kesimini Kıbns'tn meşru yö- netimi olarak kabul ederken, par- tinic "dalıa muhafazakâ/^' sağ ka- nadım temsil eden bazı milletve- killeri, "bir adada iki ulus" görü- şünü açıkça savunuyorlar. Avam Kamarası'nda Kıbns konusunda Türk ve Rum tezierini benimseyen iki ayn grup vardı. Her partiden milletvekiUerinin yer aldığı bu gruplara, şimdi bir de iktidar par- tisi içindeki aynlık eklenmiş du- rumda. lngiltere hükümeti adada bir tek meşru yönetim tanıdığım, bu nedenle KKTC Cumhurbaşkanı Raaf Denktaş'ı sadece Türk top- lumu lideri olarak gördüğünü her fırsatta belirtiyor. Hükumetin tu- tumunu Cumhuriyet'e yorumla- yan Muhafazakâr Partîli bir'mîl- letvekili, "Devietler bukukuna gö- re bağımsız bir ülkeye askeri bir mödahale olmuşlur. Adada oldu bittiye dayalı bir bölünme vardır. Bu kabul edilemez" derken, par- tinin sağ kanadının görüşlerini açıklayan bir başka üye, "Statü- ko sürdokçe, Kıbns Rum yöneti- mi anlaşmaya yanaşmayacaktır. Nitckim BM Gead Sekreteri'nİD planlannı kabal etmediler. BM Genel Sekreteri'nin cabalan süre- siz ve sonucsuz devam edemez, Tıirkler iki kez bu planlan kabul etti. Çözüm konusunda adadaki iki topluma eşit davranma zama- nı gelmiştir" dedi. Ancak sağ ka- nat, hükümete dış siyaset telkini yapacak güçte değil. Dışişleri Ba- kanlığı'na yakın kaynaklar, hüku- metin adada "fiili durum" diye ni- telediği durumu, "Türk Urafının laviz vererek yumuşatması ge- rektiti" görüşünde olduğunu be- lirtiyor. Beklenen tavizlerin başın- da, Türkiye'nin adadan asker çek- mesi ve Maraş bölgesinin Rumla- ra iskâna açılması geliyor. Aynı kaynaklar, ABD Başkanı George Busb'un da "statüko, çözüm degildir" seklindeki görüşüne pa- rakl olarak, beıizer bir senaryo- nun Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Başkan Bush'la yapacağı görüşmede de dile getirileceği ka- naatindeler. Kıbns konusu, Muhafazakâr Parti içinde, son zamanlarda Do- ğu Avrupa'daki gelişmeler bağla- mında da değerlendirildiği, demir perdenin yıkılması ve sınırlardan geçişin serbest bırakılması ile Kıb- ns arasında kurulu "zoımki" pa- relellik, Muhafazakâr Parti'nin hükümete yakın kanadı ile sağ ka- nadı arasında farkh yorumlandı. Hükümete yakın kanat, Kıbns'ta da sınırın açılmasını, Rumlann kuzeyde diledikleri gibi yerleşme- sini savunur, KKTC Cumhurbaş- kam Rauf Denktaş'ı katılık ve ta- viz vermemekle suçlarken, parti- nin sağ kanadında çok farkh gö- rüşler öne sürüldü. Bunları Cum- huriyet'e özetleyen bir milletveki- li, "Doğu ve Batı Almanya halkı bir arada yaşamak istiyor. Onun için duvar yıkılınca sevindiler. Kıbnslı Rumlarla Türkler bir ara- da yaşamak istemiyor, Rumlar sa- dece adanın tümünde kendileri egemen olmak istiyorlar " dedi. tngjltere DışişkriBakanlığı'na yakın kaynaklar, hükumetin şim- diki tutumunu şöyle özetliyorlar: "Sorunun çözümüne yönelik so- mut bir program olmalıdır. Bu, ilerleme sağlama yolunda güven- cedir. Her koşulda taraflar arasıo- da diyalog sürmelidir. Ancak di- yalog yapıcı olmalı ve tnesafe ka- tedilmelidir. Sorunun daha fazla zamana bırakılacak tarafı kalma- mışlır" IspaııyaVla diskotek faciası: 44 ölü ZARAGOZA (Ajanslar) — tspanya'nın Zaragoza kentinde bir diskotekte çıkan yangında 44 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı. Yangının, diskoteğin bodrumun- da dektrik kontağından cıktığı sa- nılıyor. Dün sabaha karşı başlayan yangın sırasında diskotekte 130 kişi bulunuyordu. Görgü tamkla- rı, facia kurbanlannın çoğunun, dumandan boğularak öldüklerini bildirdi. Zaragoza itfaiyesi yetkilileri de, iki katlı diskotek binasımn için- de bulunanlann, yangın başlaym- ca neden dışan çıkmadıklanmn bilinmediğini kaydettiler. Belediye Başkan Yardıması Luis Garcia olay yerine giderek incelemede bulundu. Garcia, itfa- iyecilerin yangım söndürdüünü, ancak diskonun bodrumunda mü- zik dinlemekte olanlann duman- dan boğulmalarını engelleyeme- diklerini söyledi. Garcia, duma- mn havaiandırma borularından bodruma sızdığım belirtti. Ispanya'nın başkenti Madrid'- de 1983'te bir diskotekte çıkan yangında, 80 kişi ölmüştü. Diskotek faciasında yaşamlanıu yiürenlerin cesetleri itfaiyeciler Urafından toplandı (FotografrAP) AKKUM GÖRÜŞ3VIELERİ Yiınanistan yeni taktik peşinde ATİNA (AA) — Yunanistan'- da Dışişleri Bakanlığı ve Genel- kurmay Başkanhğı yetkilileri ara- sında yapılan bir toplantıda, per- şembe günü Viyana'da başlayan AKKUM görüşmelerinin yeni tu- runda izlenecek poutikanın belir- lendiği bildirikü. Söz konusu toplantı ile ilgili bir açıklama yapılmamakla birlikte, Yunanistan'ın Mersin konusunu gündeme getirerek, bu konuda aralık ayı başında NATO Dışiş- leri Bakanları Toplantısı'nda alı- nan kararın kendisine getirdiği avantajlardan yararlanmaya çalı- şacağı iyi haber alan kaynaklar- dan öğrenildi. Edinilen bilgilere göre, Viya- na'daki görüşmelere katılan Yu- nan heyeti, NATO Genel Sekre- teri Manfred Wörner'in Mersin konusunun açık olduğu seklindeki sözlerini gerekçe göstererek Tür- kiye'nin AKKUM görüşmelerin- deki indirim alanımn yeniden be- lirlenmesini isteyecek. - Atina'dan verilen haberlerde, gerek AKKUM görüşmelerinin başlaması ile ilgili olarak 16 Ocak 1989'da NATO ile Varşova Pak- tı arasında imzalanan metinde Mersin'in müzakereler dışında bı- rakılmasımn öngörülmesi, gerek- se ABD, SSCB ve Federal Alman- cak Moskova'mn da bu isteğe karşı çıkmasımn beklendiği öğre- nildi. Atina'daki haberlere göre, Yu- nan heyeti Viyana'daki görüşme- lerde indirim alanı dışındaki böl- gelerden, indirim alanı bölgeleri- ne yapılacak asker ve silah nakli Atina, AKKUM görüşmelerinde izleyeceği yeni politikayı belirledi. Buna göre, Mersin konusunda ısrarlı olunurken, Türk jandarma birliklerinin müzakereler dışında bırakılmasına karşı çıkılacak. ya'mn bu konuaa Turkıye ile henifikir olması nedeniyle Yunan heyetinin Viyana'da önemli zor- luklarla karşılaşacağı kaydedildi. Yunan heyetinin Viyana'daki görüşmelerde Amavutluk ile sını- rının ve Girit Adası'nın indirim bölgeleri dışında bırakılmasım da istemefinin mümkün olduğu, an- konusunda da çekincelerini dile getirerek, bu nakillerle ilgili ön- ceden duyuru süresinin uzatılma- sını, nakledilecek silah sayısı için öngörülen tavamn da azaltılma- sım isteyecek. Yunanistan'ın indirim bölgeleri dışından indirira bölgelerine yapı- lacak askeri nakilierle ilgili olarak Türkiye'nin yapacağı duyurulann "güvenfliriigi" konusunu da or- taya atacağı ve bu konuda Bulga- ristan'ın desteğine güvendiği de Atina'daki kaynaklar tarafından öne sürüldü. Atina'daki haberlerde, ayrıca Yunan heyetinin "iilkenin güven- Kgi ve özeffikle Ege adalannın teh- dit edildigi" iddiasıyla Türk jan- darma birliklerinin görüşmeler kapsamı dışında bırakılmasına karşı cıkacağı kaydedildi. Bu hareketin ardındaki art ni- yetin ise Türkiye'nin önümüzde- ki yıllarda bölücü teröristlerle mü- cadele imkânlannı kısıtlamak ve bölücülere dolaylı bir destek me- sajı iletmek olduğu öne sürüldü. Yunanistan, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'nda, Türkiye'nin Mer- sin Limanf nı kullandığını gerek- çe göstererek, bu limanın yenj bir askeri operasyonda da kullanıla- bileceği iddiasıyla indirim bölge- lerine dahil edilmesini istiyor. Silah alııııı yolsuzlugu için soruştiırma Mirage-2000 ve F-16 jetlerinin alımına ilişkin yolsuzluk iddiaları ile ilgili olarak eski bakan ve komutanlann ifadeleri ahnıyor. ATİNA (AA) — Yunanistan'- da sekiz yıllık PASOK iktidan dö- neminde satın alınan Mirage- 2000, F-16 tipi savas ucakları, Magic-2 tipi füzeleri, Meco tipi firkateynler ve Yunan silah sana- yiindeki yolsuzluklarla ilgili ola- rak savcılık tarafıodan üç ayn soruşturma açıldı. Mirage-2000 Ue F-16 savaş ucakları ve Magic-2 füzelerinin satın alımında, komisyon almıp alınmadığının belirlenmesi ama- cıyla açılan soruşturma çerçeve- sinde ilk olarak, PASOK iktidan döneminin savunma bakanı yar- dımcılanndan Stetis Yotas ifade verdi. Atina SavcılığYnda beş saat sü- reyle ifade veren ve perşembe gü- nü yeniden ifade verecek olan Yotas, gazetecilere yaptığı açıkla- mada, "PASOK ve savunma ba- kan yardımcılığı görevinden istifa edişimin nedenlerini anlattım" dedi. Yotas, önceki yıl aralık ayında Mirage-2000 ve F-16 savaş uçak- lanyla, Magic füzelerinin gerçek fîyatlanndan çok daha pahalıya alınması sonucu 3 trilyon lira za- rar edildiğini ve Yunan silah sa- nayiinde milyarlarca liralık yolsuzluk yapıldığım söyleyerek istifa etmişti. Yotas'ın, savcılığa eski Başba- kan Andreas Papandreu'nun ya- kın arkadaşı Yorgo Luvaris'in Magic füzelerinden komisyon al- dığım gösteren bazı belgeler ver- diği bildirildi. Yeni Demokrasi Partisi, savaş ucakları ve füze satın alımı konu- sunda Papandreu ve üç PASOK'- lu bakanın Yüce Divan'a sevkini istemişti. Ancak Sol tttifak'ın ko- misyon alındığı iddialanm kanıt- layacak yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle bu öneriyi destekie- memesi üzerine, Yunan parla- mentosu Papandreu ve bakanlannı bu konuda Yüce Di- van'a sevk etmemişti. Bu arada eski Savunma Baka- m Yannis HaraJambopuJos ve es- ki Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Koramiral Leonidas Vasi- Ukopulos da Federal Almanya'ya sipariş edilen 4 adet Meco tipi fir- kateynden komisyon alınıp alın- madığının belirlenmesi amacıyla yapılan ön soruşturma için savcı- lığa ifade verdi. POLmKADA SORU1NLAR ERGUNBALa Türkiye ve Dış TürklerTürkiye Hükümeti, basını ve muhalefet lıderleri ile çok dikkat- li davranması gereken bir dönemden geçmektedir. Komşu ülkelerde yaşayan soydaşlanmızı düşürunek, onlar hak- sız muamelelere hedef olduklan zamanlar bu davranışların in- san haklan doğrultusunda düzetölmesini istemek kuşkusuz Tür- kiye'nin vicdani görevidir. Insan haklarının sınır tanımadığı günü- müzde bu tür girişimlerden ötürü Türkiye'yi kimse suçlayamaz. Ancak bu gtrişimleri yaparken, komşu ülkeleri kuşkulandıra- cak, Pan-Türkizm çağnşımları yapabilecek davranışlardan kaçın- maya da özen göstermek ve ulusal çıkarlarımıza en uygun tutu- mun, dengeli, diğer ülkeleri tedirgin etmeyecek bir politika izle- mek olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir. Buna yeterince dikkat ediyor muyuz? Bulgaristan'da milliyetçi şoven çevrelere karşı Türk azınlığın haklarım savunan "Demokratik Güçler Birüği" grubunun sek- reteri Peter Beron, AA'nın 10 ocak tarihli haberine göre BBC'ye verdiği bir demeçte şöyle demiştir: 'Türkiye'dekı gazetelerde 'Bul- garistan dize geldi, Bulganstan teslim bayrağını çekti' ve bu- nun gibi bazı başlıklar yer almakta, bu da Bulgaristan'da Türk- ler aleyhindeki hareketi körüklemektedir." Bulgaristan gibi Yunanistan ve Irak da aynı kaygıyı paylaşmak- ta, topraklannda yaşayan Türk azınlıklann Ankara tarafından yü- reklendirildiklerinden ya da kışkırtılabileceğinden kuşkulanmak- tadırlar. Hemen belirtmek gerekir ki Ankara'nın kesinlikle boyte bir po- litikası yoktur ve Türkiye'nin dış politika teknisyenleri, başka ül- kelerdeki aynlıkçı hareketleri desteklemeye yönelik tutumun as- tarının yüzünden pahalıya mal olacağını çok iyi bilirler. Ûzellik- le Türkiye'nin Güneydoğu'da aynlıkçı eylemcilerle mücadele et- tiği şu sıralarda. Ancak gerek basında çıkan bazı başlık ve yazılar, gerekse la- fını bilmeyen kimi yetkililerin yaptığı sorumsuz açıklamaların kom- şu ülkelerde bazı tedirginlikler yaratiığı da anlaşılıyor. Bunun son ömeğini Sovyetler Birliği ile ilgili bir haber oluş- turdu. Kuzey komşumuz, bilindiğı gibi yoğun bir milliyetçi kay- naşma içindedir Baltık Cumhuriyetleri'nden, güneyde Kafkas- ya'ya kadar aynlıkçı hareketler giderek güçleniyor. İşte bu ortamda, 9 ocakta Sovyetler Birliği Yazarlar Sendika- sı'nın organı "Literaturnaya Gazeta'da çıkan bir yazıda, Türki- ye'nin Nahcivan olaylarında "kışkırtıcı bir tutum" takındığı ileri sürüldü; buna karşılık İran'ın tutumu övüldü. AA'nın haberine göre yazıda, Türkiye'nin Nahcivan olaylannı "Azerbaycan'ın özgür var- lığı için bir arayış" olarak nitelendirdiği öne sürülerek, "SSCB- İran sınırında oynanmaya başlayan oyununun Pan-Türkizmle ya- kından bağiantılı olduğu" iddia edildi. Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkiler son zamanlar- da en sıcak ve en yumuşak bir dönemden geçiyor. Sovyetler'in durup dururken, ilişkileri sertleştirmek ve gerginlık yaratmak is- tediklerinı düşünmek zordur. Demek bir şeyden işkillenmişler. Bu bir beyanat, yazı ya da yanlış anlamaya yol açabilecek bir açıklama olabilir. Aslında kuşku tümüyle yersiz ve haksız da ola- bilir. Ancak olay, Sovyetler Birliği'nin milliyetçi hareketlerle kay- naştığı bir sırada bu konuda ne denli duyarlı olduğunu göster- mesi bakımından anlamlıdır. işin ilginç yanı, Türkiye ile Sovyet- ler Birliği çıkarlarının aynı doğrultuda olduğu bir konumdadır- lar. İki ülke de aynlıkçı güçlerle karşı karşıyadır ve iki ülkedeki aynlıkçı güçler de dış çevreler tarafından bir ölçüde kışkırtılmakta, istismar edilmektedir. Bir ülkede yaşayan tüm topluluklar ara- sında eşitliği, sosyal adaleti, demokrasiyı sağlamak başka, o ül- kenin parçalanmasına yol açacak tehlikeli serüvenlere sürük- lenmek başkadır. Bu ortamda Devlet Bakanı Ercüment Konukman'ın geçen hafta Hürriyet Gazetesi'ne buram buram Pan-Türkizm kokan bir de- mqç vermesi büyük bir talihsizlik olmuştur. Adama, "Sen önce kendi evinin içini düzene sok, sonra dışarıya bak" derler. Boyle demenin yanı sıra, kişinin evinin içini büsbütün de kartştırabilrr- ler. Soruna bu açıdan bakıldığında, Sayın Konukman'ın demeci büyük bir siyasal gaf olmasının yanı sıra, Türkiye'nin ulusal çı- karlanna ters düşmektedir. Bu tür yönetıcilerin görevde kalması ülkemize herhalde zarar- dan başka bir şey getirmez. ISPANYA Ayrılıkçılık Sîrüsü' eyi karıştırdı Katalonya bölgesinin hükümet başkanı Jordi Pujol'un "otodetenninasyon" hakkı istemesi tepkilereyol açtı. MtNE G. SAULNIER MADRİD — Doğu Bloku'nda- ki son gelişmeler ve en önemlisi iki Almanya'nın birleşmesi ko- nulannda Gonzalez hükümeti- nin dışarıda aldığı diplomatik tavır, lspanya'da hiç umulmadık bir iç soruna yol açtı. Her şey bundan bir süre önce AT üyesi devlet ve hükümet başkanlannm Doğu Avrupa ağırhklı konsey toplantısı sonrasında tspanya Başbakanı Felipe GouaJez'in bildirdiği görüşle başladı. Feli- pe Gonzalez, Doğu ve Batı Al- manya'nın birleşmesi konusun- da özetle böyle bir birleşmeye karşı olmadıklarını söylemiş ve "Böyle bir karan almak üzere Almanlann otodelenninasyon haklan oldağnna inanıyoraz" demişti. Otodeterminasyon, uluslararası devietler hukukun- da; bir ülkedeki siyasal yönetim tüzüğünün, yurttaşlann özgür seçimleriyle (genellikle halkoyu) belirlenmesi anlamı taşıyor. Fe- lipe Gonzalez'in tspanya dönü- şü yinelrdiği bu sozler, otonom (özerk) Katalonya hükümet baş- kanı Jordi Pujol tarafından bomba gibi patlayan bir karşı- lık gördü: "Almanlann otodeler- minasyon hakkı varsa Kalalon- ra'mn da var demektir!" Katalonya otonom hükümet başkanı Jordi Pujol, yurt çapın- da büyük tepkı yaratan bu sözle- rini sonradan "Madrid yöne- timi kim daba çok mızıkçıiık ediyorsa (BASK'ı kastediyor) ona daha çok verdiği için böyle konuştum" diye çevinneye kal- kıştıysa da ok yayından çıkmış bulunuyordu. Şu sıra Madrid merkez hükümetiyle başını der- de sokmaya hiç niyeti olmayan ve otonom hukümet ve Gonza- lez'in Sosyalist Işçi Paıtisi'yle koalisyon durumundaki BASK Milliyetçi Partisi PNV, BASK halkımn pek gıdıklandığı otode- terminasyon konusunda Kata- lanlardan geri kalamazdı. Dola- yısıyla BASK hükümeti de aynı türden bir açıklama yaptı: "Oto- detenninasyon, bizim de hakkı- mızdır. KataJoma ile oirtikle ha- reket etmeye hazınz." Ciddi gazeteler her iki oto- nom bölge yönetimini değil des- teklemek, tam anlamıyla sorum- suzluk ve istikrarsızlık yarat- makla suçlayarak, "tspanya'mn sınır btitünliiğiinü canlan paha- sına korumaya hazır oMuklannı" beiirttiler. Başbakan Felipe Gonzalez'in tepkisi de yabana atılır gibi de- ğildi: "Ispanyol halklannca ve büyük çoğunlukla kabul edilmiş buiunan anayasa, otodetenni- nasyon hakkı tanımaz. Gere- kirse olaganüstü hal koşulla- nnı uygulamaya sokanm." AJNMA Ailemizin değerli büyüğü Tosun Tokdil'in ve bizim çok sevgili kıymetli annemiz NESİBE TOKDİL'i kaybedişimizin on birinci yılında saygıyla anıyoruz. SÜHEYLA ÇEVİK - AZADE TOKDİL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear