29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 OCAK 1990 EKONOMİ CUMHURÎYET/13 Büyüme lnzı • ANKARA (ANKA) — Başbakanlık tarafından yayımlanan, "Kalkınan Türkiye, 1983-1989, rakamlarla icraatımız" adb yayına göce Türkiye 1989 yılında, büyüme hızında * dünya ortaİamasının yanı sıra sanayileşmiş, gelişmekte olan sosyalist ve yüksek borçlu ülkeler gruplarının da gerisinde kaldı. Kişi başına gelir de 1976'dan bu yana 1988 fiyatlarıyla yalnızca 205 dolar arttı. Devlet ihale genelgesi • ANKARA (AA) — Genel ve katma bütçeli kuruluşlann 1990 yılındaki 100 milyon liraya kadar olan taahhüt ve tasarılan için vize şartı aranmayacak. Tutarı 600 milyon liraya kadar olan taahhütler ise valilikler tarafından vize edilecek. Kamu kunıluşlarımn taahhüt ve tasarılan için, geçen yıl vize aranmaksızın 75 milyon liraya kadar harcama yapılabiliyordu. Maliye ve Gümrük BakanhğYnın 1990 yılına ilişkin devlet ihaleleri genelgesi Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. USAŞ'a yeni mutfak • tSTANBUL (AA) — USAŞ, Türk Hava Yollan'na daha iyi hizmet verebilmek amacıyla 150 bin ABD Doları tutannda yeni mutfak malzemeleri aldı. USAŞ'tan yapılan yazılı açıklamada, bir süre önce yüzde 70 hissesi SAS Service Partner tarafından alınan şirketin, Catering ünitesinin daha iyi hizmet vermesi amacıyla yaklaşık 350 milyon liralık yatınma gidildiği kaydedildi. ATde oto fiyatı karmaşası • BRÜKSEL (AA) — Mcrkezı Brüksel'de bulunan Avrupa TUketicileri Birliği Bürosu (BEUC) yetkililerinin bildirdiğine göre aynı otomobilin fiyatı, değişik AT ülkelerinde iki kata varan farklılıklar gösterebiliyor. BEUC yetkilileri, yapılan araştırmalar sonucunda, 12 AT ülkesini de kapsamak üzere toplam 18 ülkede üretilen 24 model otomobilin, AT ülkelerinde vergi öncesi 230 değişik fıyattan satıldığmın belirlendiğini kaydediyorlar. BEUC'un belirlemelerine göre, ltalyan yapımı Fiat Uno 60S model veya 5 kapılı motor gücü 1400 CC'lik Fiat tipo model bir otomobil îtalya'da, Danimarka'da olduğundan yüzde 60 daha fazla, Belçika'da ise F. Alman yapımı Audi 80 model bir otomobil, lngiltere'de olduğundan yüzde 42.2 daha fazla fiyata satılıyor. Sermaye arttırımı Hazîne'nîn iç borç uyamsı • MERSİN (AA) — Mersin'de kurulu Akdeniz Gübre Fabrikası'nın (Akgübre) sermayesi 32 milyar liradan 80 milyar liraya çıkarılıyor. Geçen yıl sonunda yapılması planlanan sermaye arttınmı, Akgübre'deki grev nedeniyle bu yıla ertelendı. Yetkiüler, sermaye arttınmı ile ilgili prosedürün hazır olduğunu, 32 milyar liralık sermayenin 48 milyarlık arttınmla, şubat ayında 80 milyar liraya çıkarılaeağını kaydettiler. 'Pamukbank güçlüğü yendi' • ANKARA (ANKA) — Eski DPT Müsteşan, Uluslararası ve Pamukbank Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Aktürk 1989 yılında endişeyle bakılan Pamukbank'ın, zor günleri aştığını söyledi. Ekonomik Panorama Dergisi'ne verdiği demeçte, uygulanmakta olan kur politikası ve bankacılık kesimini değerlendiren Yıldırım Aktürk, 1989 yılında zorlanan bankalar arasında adı geçen Pamukbank'ta yapılan uygulama hakkında şu bilgileri verdi: "Yüksek faizli mevduatın çekilmesiyle 1989 sohbaharında bankanın problem yaşayacağı düşünülüyordu. Endişe bu noktadaydı. Ancak ihtiyaç olarak 50-60 milyon dolarlık dışanda pozisyon açıldı. Sonra da 4-5 puan diğer bankaların önünde gidildi. Endişe yaratacak bir olay söz konusu olmadı. Bankanın, bir yıl içinde mevduatı yüzde 112, kredileri yüzde 132, dış ticaret hacmi de yüzde 43 oranında arttı. ESİN SUNGUR Devletin borç yönetiminde dik- katler dış borçiardan iç borçlara doğru döndü. Izlenen kur politi- kasıyla artışı durdurulan dış borç- ların uluslararası kumluşlardan alman kredilerle düzenli olarak geri ödenmesi ekonomi yöneti- minde dış borçlar sorununu ikin- ci plana iterken, iç borçlar hükü- meti kara kara düşündürüyor. İç borç stoğunun özellikle 1990 yılında tehlikeli bir biçimde arta- cağına işaret eden Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı yetkilileri ta- sarruf tedbirlerinden çok, kamu- nun gelirlerini arttıracak önlem- lerin ahnmasını istediler. "Dış borçta başarüı olup. kontrolu sağ- ladık araa iç borçlar karşısında elimiz kolumuz baglandı" diyen yetkililer, sorunun 1990'da çözül- memesi halinde ekonominin iflas edeceğini öne sürdüler. Hazine yetkîlilerinin verdiği bil- giye göre 1989 yılında iç borç sto- ğu 37 trilyon 53 milyar lira ola- rak gerçekleşti. Stoğun 10 trilyon 941 milyar lirası devlet tahvillerin- den, 3 trilyon 537 milyar lirası Hazine bonolanndan, 2 trilyon 539 milyar lirası Merkez Bankası kısa vadeli avans kullanımından ve 20 trilyon 36 milyar lirası kon- İÇ borç StOÇJU (Milyar TL) Devlet tahviü Hazine Bonosu MB Kısa vadeli avans Konsotide borçlar Toplam stok 1989 10941 3537 2539 20036 37053 1990* 15500 4500 3500 35000 58500 "2 - 27 38 75 58 Program hedefi Hazine ve Ehş Ticaret Müsteşarlığı yetkilileri, tasarnıf tedbirlerinden çok kamu geiirlerini arttmcı önlemler alınmasım istiyorlar. "Dış borçta başanhyız, arna iç borçta elimiz kolumuz bağh" diyen yetkililer, sorunun 1990'da çözülmemesi halinde ekonominin iflas edeceğini savundular. solide edilen borçiardan oluştu. Konsolide borçlann geçen yıla göre gerilediğini belirten Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı yetki- lileri, gerilemenin kur farkiarının azalmasından kaynaklandığını söylediler. Yetkililer şu bilgiyi ver- diler: "Türk Lirası geçen yıl beklen- diği ölçüde değer yitirmedi. Bu konsolide borçlann içinde yer alan kur farkmn kalemini düşür- dii. Bu kalemde, 1984 yılında tah- kim edilen KİT borçlan ve kur farklan en biiyiik rakamlan oluş- turuyor. Kur farklan şu anda 18 trilyon civarında bir büyükliikte, tahkim edilen borçlar ise yıl için- de Merkez Bankası'na verdiğimiz 1 trilyon liralık devlet tahvili ile 2.4 trilyon liradan 1.4 trilyon li- raya düştii." 1990 yılında iç borç stogunun ulaşacağı büyükliik konusunda da açıklama yapan müsteşarlık yet- kilileri, bütçenin öngöriildüğü gibi 10.5 trilyon lira açık vermesi ha- linde stoğun 58.S trilyon liraya ulaşacağını bildirdiler. "1990 yı- lında tabvil ve bono satarak 20 trilyon lira toplayacagız" diyen yetkililer şöyle konuştular: "tç borçlarda tehlikeli bir ge- lişme var. Geçen yıl konsolide borçlaria biriikte iç borç stoğunun gayrisafi milli hasılaya oranı düş- me gösterdi, ancak sadece talml ve bono satışıyla yapılan borcun GSMH'ye oranı arttı. Bu 1990'da da sürecek. 20 trilyon liralık tah- vil ve bono salmamız gerekiyor. Eğer bütçe 10.5 trilyon liranın da üzerinde açıkla bağlanırsa iç borç- lanraa geregi daha da artacak. Bu kadar bono ve tahvili kime sata- cağız?" Tasarruf tedbirleri ile kamunun harcamalarının kısılmasının yeter- li olmadığını vurgulayan Hazine yetkilileri, Maliye Bakanhğı'run vergi gelirlerini arttırmak için da- ha etkin önlemler almasını istedi- ler. Yetkililer, "Eğer vergileri art- tıramazsak Hazine'yi ayakta tu- tamayız. Bu borçla ekonomi iflas eder" diye konuştular. Devletin borç yönetimiyle ilgi- li sorularımızı yamtlayan Hazine ve Dış Ticaret Müsteşar Yardım- cısı Mahfı Eğilmez, iç borçta sı- kıntı olduğunu doğrulayarak, "Bu sıkınüyı aşmak için iç borç- lan uzun vadeye yaymaya çahsı- yoruz. 1-12 ocak arasında ibaleli satışlann dışında yapUğımız saüş- larda 1 trilyon 170 milyar liralık 2 yıl ve daha uzun vadeli tahvil pazarladık" dedi. Eğilmez Mer- kez Bankası kaynaklarına başvur- mamak yolundaki politikayı da sürdüreceklerini belirtti. Dış borç yönetiminde sorun ol- madığını vurgulayan Eğilmez, 1990 yılında abnacak 5 milyar do- larlık dış borcun 2.1 milyar dola- rının Hazine tarafından, geriye kalan 2.9 milyar dolarlık borcun ise özel sektör ve KlT'ler tarafın- dan bulunacağını söyledi. Hazine 2.1 milyar dolann 600 milyon dolarını Dünya Bankası'nda 1.5 milyar dolarını ise uluslararası piyasalardan borç- lanacak. "Özel sektör istedigi yer- den borç bulmakta serbest" diyen Eğilmez, liranın 1990 yılında de- ğer kaybının yüzde 30'larda kal- masının borç yönetimîni kolaylaş- tıracağmı vurguladı. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşar Yardımcısı Eğilmez, konvertibilite konusuna da değinerek sözlerini şöyle sür- dürdu: "Biz lam konvertibiliteye geçmeye hazınz. Bunu IMK'ye de söyledik. Gelip ekonomimizi in- ceieyeceklerdi, ancak Doğu Avnı- pa'daki gelişmeler nedeniyle Türidye'ye gelmeyi ertelediler. Bu hafta Amerika'ya gidiyoruz. IMF ile yapacağıraız göriişmelerde zi- yareti erteleme karanndan vazge- çerek, Türkiye'ye bemen gelme- lerini isteyecegiz". Doğu Avrupa'ya ekonomik atak SEMİH tDİZ ANKARA — Türkiye, Doğu Avrupa- ya yönelik bir ekonomik atağa hazırlanı- yor. Dışişleri Bakanlığı'nda ekonomik iş- lerden sorumlu Müsteşar Yardımcısı Büyü- kelçi Tansu Bleda bu amaçla bugün Polon- ya'ya gidiyor. 17 ocakta da Macaristan'a geçecek olan Bleda, her iki ülkenin ileriye dönük ekonomik planlan hakkında bilgi alacak. Bu bağlamda Türkiye'nin bu ülke- lerle yeni dönemde işbirliği olanaklarım araştıracak. Büyükelçi Bleda'nın bu ziyaretlerinin, "uzun bir sürecin ilk halkasını oluşturacagı" bildiriliyor. Bu çerçevede, 29 ocakta Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlene- cek geniş kapsamh bir sempozyumda Sov- yetler Biriiği, Polonya ve Macaristan'daki ekonomik değişikliklerin değerlendirileceği belirtiliyor. Başta Sovyetler Birliği olmak üzere Do- ğu Avrupa ülkeleriyle iş ilişkileri bulunan şirketlerin temsilcilerinin de katılacağı sem- pozyumda Büyükelçi Bleda'nın getireceği bilgilere de yer verileceği kaydediliyor. Şubat ayında ise Türk bankacıları ile işa- damlarının ayrı heyetler halinde Polonya ve Macaristan'ı ziyaret edecekleri ifade ediliyor. Büyükelçi Bleda'nın bugün başlayacak olan gezisi hakkında Cumhuriyet'e bilgi ve- ren Dışişleri çevreleri, bu ziyaretin esas ola- rak iki amacı olduğunu belirttiler. Bunlardan ilkinin Türkiye'nin, OECD bünyesindeki "24'ler grubu" üyesi olarak Polonya ve Macaristan'a yapacağı ekono- mik yardımlann ayrıntılannın görüşülmesi olduğunu bitdirdiler. Anımsanacağı gibi Türkiye, Polonya ve Macaristan'a yardımda bulunmak üzere oluşturulan 24'ler grubu ulkelerın dışişle- ri bakanlarımn 13 aralıkta Brüksel'de yap- tıkları toplantıya katılmıştı. Toplantıda Dışişleri Bakanı Mesut Yıl- maz, Türkiye'nin bu iki ülkeye 1.6 dolar tu- tannda ekonomik yardım yapacağını ve 200 milyon dolar tutannda Eximbank kre- disi açacağını bildirmişti. Yapılacak yar- dımlann ayrıntılannı ise şu şekilde açık- lamıştı: *— Polonya'ya 750 bin dolar, Macaris- tan'a 250 bin dolar hibe yardımı. — Her iki ülkeye bankalar bûiigince sağ- lanacak toplam 600 bin dolar tutannda yardım. — tki ülkeye Türk Eximbank'tan açıla- cak 100'er milyon dolariık ihracat kredisi." Büyükelçi Bleda'nın Varşova ve Buda- peşte"de bu programm aynntılarmı açıkla- yacağı ve aynca Polonya ile Macaristan'ın Türkiye'den ek talepleri olup olmadığını öğreneceğini ifade eden Dışişleri çevreleri, ziyaretin ikinci amacı hakkında şunları söylediler: "Dogu Avrupa"daki degisim Türkiye için yeni ekonomik işbirliği imkânlannı gün- deme getirmiş bulunuyor. Keformlarda en ileriye giden ulkelerin başında ise Polonya geliyor. Arkasından da Macaristan. Bu ne- denle bu ülkelerle işbirliği potansiyelini saptarken ekonomik duzenkri için yeni dö- nemde ne tasarladıklarını ögrenmemiz ge- rekiyor. Büyükelçi Bleda'nın yapacağı zi- yaret de önem taşıyor ve başlatılması urau- lan bir sürecin ilk halkasını oluşturuyor." Daha az,daha pahalıpetrolGeçen yıhn ilk 10 ayında ithal edilen ham petrol yüzde 11.8 azalırken, ortalama varil fiyatı, önceki yılın eş dönemine göre 15.6 dolardan 17.8 dolara ytikseldi. ANKARA (AA) — Türkiye'nin ham petrol ithalatı geçen yıl ocak- ekim döneminde bir önceki yıla göre yüzde 11.8 oranında azaldı. tthal edilen ham petrolün orta- lama varil fiyatı ise 17.8 dolara yükseldi. Hazine ve Dış Ticaret Müste- şarlığı'nın verilerine göre 1988 yı- lının 10 aylık döneminde ham pet- rol, ortalama varil fiyatı 15.6 do- lardan ithal edilmişti. AA muhabirinin hesaplamala- nna göre geçen yıl ocak-ekim dö- neminde ham petrol, en ucuz va- rüi 17 dolardan Sovyetler Birliği'n- den en pahalı olarak da 20.2 do- lara Cezayir'den alındı. Türkiye, 1989 yılının 10 aylık döneminde 2 milyar 47 milyon 379.8 bin dolar karşılığında 15 milyon 727 bin ton ham petrol it- hal etti. Bir önceki yılm aynı dönemin- de ise 17 milyon 839.7 bin ton ham petrol ithal edilmiş ve 2 milyar 43 milyon 330.9 bin dolar ödenmiş- ti. Ocak-ekim döneminde ithal edilen ham petrolün yüzde 65'ini ı'L • K " Ham oetrol ithalatı 5111 ((• 19*8 Uiketef Çin Halk C. Cezayir Irak Iran l\ Hlg^Kuveyt "( lMlL 'b y a "y Ühfls s c B yt (JB§S.Arabıstan Toplam (Ocak-Eklm) Mktar (ttn) 1 380.0 541 0 100257 4792.6 137.2 220.3 600.0 1142.4 17839 7 >e$er (blnS) 37.538 69.643 1121.949 592.792 10.994 30.984 63 492 115.934 _, 2043 330 19S9 Mtrtar (tan) 257.2 936.5 10232.8 1083.2 - 1300.7 848.1 1068.4 157271 (Ocak-Ekta) • Dcfcr (binS) 1 33.731 1 138.059 | 1315.587 1 135.372 1 ~ i 182.216 p 105.365 I 137045 § 2047.379 1 oluşturan 10 milyon 232.8 bin ton lrak'tan alındı. Söz konusu dö- nemde ham petrolün varili orta- lama 17.6 dolardan alman Irak'a, 1 milyar 315 milyon 587.5 bin do- lar ödendi. Eylül ayı başından itibaren ye- niden ham petrol çekilmeye baş- lanan İran'dan ise 10 ayda 1 mil- yon 83.2 bin ton alım yapıldı. Bir önceki yılın aynı döneminde bu ülkeden 4 milyon 792.6 bin ton ham petrol ithal edilmişti. Geçen yıl başında fıyat anlaş- mazlığı nedeniyle İran'dan petrol alımının durmasından sonra bu ülkeden boşalan yeri doldurmaya başlayan Libya'dan da ocak-ekim döneminde 1 milyon 300.7 bin ton, ham petrol ithal edildi. Böylece bir önceki yıl 220.3 bin ton olan Libya'dan alman ham petrol mik- tarında yaklaşık 6 kat artış kay- dedildi. IR MESLEK- SISTEMANALISTLIGI Havacla uçıışaııkâğıtlara karşı ESER ATtLL "Sistem analisti, kullanıcının gereksinimlerini. firma ya da fab- rikanın mevcut durumunu analiz eden ve bunun nasıl bilgisayar otomasyonuna geçirileceğine ka- rar veren kişidir. Bu iş yapılırken titiz ve iyi bir takipçi olmak gere- kir. Hiçbir şeyin atlanmaması la- zım. Her şey en ince aynntılarıy- la düşünülmeli. Yoksa kullanıcı- nın işini kolaylastıralım derken iş- ler iyice Arap saçına dönebilir." Bimsa Bilgi tşlem Merkezi Uy- gulama Direktörii Ali Ne.r zat Bay- raktar, bilgisayar çağını dolu diz- gin yaşadığımız günümüzde, fir- malara bilgisayar ağını inşa eden sistem analistlerini anlatıyor. Ali Nevzat Bayraktar, Deniz Harp Okulu'ndan mezun olduk- tan sonra üst lisansını Kaliforni- ya'da bilgisayar mühendisliği ala- nında yaptı. 1978 yılında Deniz Kuvvetleri'nin Bilgi Işlem Merke- zi'nde göre\e başladı. Birkaç yıl askeri alanda hizmet verdikten sonra askerlikten istifa etti. Türk Hava Yolları'nın uçak bakimı merkezini bilgisayara geçiren pro- jenin sahibi Bayraktar, son 2 yıl- dır şimdiki görevini sürdürüyor. "Bir sistem analistinin ilk görevi ele aldığı işyerini tanımak. Önce mevcut sistemi inceler. Bilgi, iş, yetki akışlannı, trafikteki tum do- kümanların ve bilgilerin akışını analiz eder. Bunu yaparken genel müdüriinden odacısına kadar her- kesle konuşur, onlara sorular so- rar. Daha sonra tüm bulgulannı kâğıda döken bir akış diyagramı hazırlar. Analiz işi bittikten son- ra kullanıcının gereksinimlerine en iyi çözümü getirecek uygulamayı tasarlar." Bayraktar, bu tasanmm önemi- ne parmak basıyor. Nelerin kom- püterize edilip, nelerin edilemeye- ceğinin, bilgisayann nerelerde kul- lanılması gerektiğinin ve kullanı- ğer taraftan sucuk olarak çıkmaz. Çünkü her şey bilgisayaria yapıl- maz, elle yapılan işler de vardır. Burada önerali olan bilgisayann nerelere konacağı ve hangi soru- lara yanıl bekleyecegidir." Sistem analistinin görevi bu ka- darla bitmiyor. Tasarımı yapan analist bunu bilgisayar program- cısına veriyor. Programcı tasarla- Ali Nevzat Bayraktar Sistem analistleri, bilgisayara geçecek işyerlerini analiz ederek otomasyona geçişi projelendirir ve gerçekleştirir. İyi bir analistin, iyi iletişim kuran, takipçi, atak, aktif, titiz biri olması gerekir. Genellikle endüstri mühendisliği disiplininden gelmiş ya da matematik okumuş kişiler sistem analisti oluyor. cı ile diyalog halinde, ona sorular soran bilgisayarların tasarlanma- sının önemini anlatıyor. Ve bunun çok sorumluluk isteyen bir iş ol- duğunu belirten Bayraktar, her şe- yin en ince ayrıntısına kadar dü- şünülmesi gerektiğini söylüyor: "Bilgisa>-ar sucuk makinesi degil- dir. Bir düğmeye basınca inek di- nan projenin dökümünü yapıyor, bunu istenilen bilgisayar diline çe- viriyor. Bu işlemlerden sonra sis- tem analisti yeniden devreye giri- yor. Ortaya çıkan projeyi kontrol edip, uygulamaya sokuyor. Ta ki kullanıcı sistemi eksiksiz kullan- maya başlayana kadar kullanıcı- ya yardımcı oluyor, onunla biriik- te sistemi çahştınyor. Projenin ta- mamlanması 6 ay, hatta 1 yıl bile sürebiliyor. Bu, işin boyutuna, in- san kaynağına ve kullanılan tek- nolojiye göre değişiklik gösteriyor. Ve sistem analisti projesini bi- tirdikten sonra; "Bilgisayara geçen bir firmada havada uçuşan kâğıt- lar, formlar ortadan kalkıyor. Ar- tık kullanıcının karşısında soru soran bir ekran var." Bir sistem analistinin çok kilit bir görevi olduğunu belirten Bay- raktar, iyi bir sistem analistinin hastane için de endüstriyel bir ku- ruluş için de proje yapabilecek ni- telikte olabilmesi gerektiğini söy- lüyor. Türkiye'deki sistem analist- lerinin çoğunun sahip olmalan ge- reken özellikleri taşımamaların- dan yakınan Bayraktar, bu neden- le de kullanıcının ihtiyaçlarına ya- nıt veremeyen uygulamaların ço- ğunlukta olduğuna değiniyor. Bayraktar, bir sistem analistinin taşıması gereken özellikleri ise şöy- le sıralanıyor: "Girgin, tuttuğunu koparan, iyi iletişim kuran, düşüncelerini iyi ifade eden, söyleneni iyi anlayan, takipçi, atak, aktif, titiz olmalı. Pasif, içine kapanık, suskun kişi- ler sistem analisti olamazlar. Bir sistem analistinin aynca dagınık olmaması ve sistem analistliğinin metodolojisini değişik sektörierde uygulayabilecek bir yapıda olma- sı gerekir. Eğitimine gelince... En- düstri mühendisliği disiplininden gelmiş ya da matematik okumuş kişiler sistem analisti oluyor. Bu- nun yanında tecriibe de şart tabü." EKONOMİ NOTLARI OSMAN ULAGAY mezat sistemi YUSUF ÖZKAN ~ -ANTAUfA — Tanm, Orman ve Köyişleri Bakanı Lütfullah Kaya- lar'ın, "Hal Mevzuatında Degişiklik" tasansına ek olarak "mezat sistemi"ne geçilmesi öne- risi ortaya atıldı. Mezat sistemine geçilmesiyle, sebze ve me>'ve satı- mında "hal mafyasT'nın ortadan kalkacağı görüşü öne sürüldü. Tanm ilaçları satıcılığı yapan Zıraat Mühendisi Lütfi înan, ko- operatifleşmeye gidilerek, düzen- li bir mezat sisteminin oluşturul- masıyla, sebze ve meyve piyasasuı- da fiyatlann yükselmesine neden olan aracılann ortadan kaldınla- cağı görüşünü savunarak, "Günü- müzdeki satış sistemleri sonucu üretici, ürettiği malın gerçek de- gerini alaraazken, tüketici de çok yüksek fiyatlarla ezilmiş durum- dadır. Yapılacak düzenlemeler so- nucunda, çiçek piyasasında oldu- ğu gibi sebze ve meyve pivasasın- da da bir mezat sistemi oluşturu- lursa hal mafyası ortadan kaldı- nlarak, üreticiye üriınünu gerçek degerinden satma. tüketicinin de daha ucuza alraa olanağı sağlan- mış olur" dedi. Başta Hollanda, Almanya ve Fransa olmak üzere gelişmiş bir- çok Avrupa ülkesinde bu sistemin geçerli olduğunu söyleyen Lütfi înan, "Avrupa ülkelerinde çiftçi- ler bir araya gelerek bir koopera- tif olusturmıışiar. İçinde satış re- yonu, soğuk hava deposu ve ser- vis arabalanna kadar tüm teknik donanımın tamam olduğu bu merkezlere gelen üriinler, elektro- nik taşı>ıcı bantlar aracılığı ile alı- cılara gösteriliyor. Mailar kalite ve diger özellikleri yönünden tanıtı- lıyor. Her mala bir numara veri- liyor. Abcı kendine aynlan bölüm- den üriınleri inceleniyor. Beğendi- ği malın numarasını bildiriyor. Böylece ürünü satın almış oluyor. Daha sonra bu satış merkezinde bulunan senis arabalanyla üriin- ler alıcının istedigi adrese gönde- riliyor. Bu uygulamay la, üreticinin sömürülmesi önleniyor. Sadece iki elden tüketiciye ulaşıyor." diye konuştu. Tutarsız uygulamalar sonucu Türk çiftçisinin kooperatif siste- mini yanlış tanımasına yol açıldı- ğı görüşünü savunan Înan, "Çift- çiye kooperatifleşme bilinci aşıla- narak bu olay gerçekleştirilebilir. Ya da belediyeler tarafından bu iş organize edilebilir. Zaten şimdiki bal sisteminde belediye bir rüsum vergisi kesiyor. Ama mezat siste- mi uygulanırsa tüm kazanç salt beiediyeye kalır. Aracılann kazan- ması da sona erer" dedi. Türkiye'nin tek üretici hali olan Antalya Toptancı Hali Müdür Yardımcısı Ali Gökpınar, koope- ratifleşmenin tüm sorunlan orta- dan kaldıracağını belirterek, "hal mevzuatında yapılacak değişiklik- te göz önünde tutulması gereken en önerali konu kooperatifleşme konusudur. Üreticinin zor dunım- dan kurtulmasını sağlar. Üretici ürününü peşin parayla ve gerçek değeriyle satması yanında, kurdu- gu kooperatif ten de beiirli bir pay alır." görüşünü savundu. Sanayide Yatırım Atılımı İçin Eksik Halka Hangisi? 1980'lerin deneyimi bize bir gerçeği çok iyi öğretmiş olmalı: Türkiye ekonomisinde sağlıklı, enflasyonsuz büyümeye geçişi sağlamak için kaynakları büyük ölçüde sanayi yatırımlarına yön- lendirmek, ülkenin sanayi malı üretimini hızla arttırmak gereki- yor. Bunu yapamayıp da kamu kesiminin altyapı yatırımlarına yük- lendiğiniz zaman, ekonomiyi yalnızca konut sektörüne yuklene- rek canlandırmaya çalıştığınız zaman birkaç yıl için büyüme hı- zını yükseltebiliyorsunuz, ama enflasyon da tırmanıyor ve sonun- da enflasyonu kontrol altında tutmak için büyümeyi yavaşlatmak zorunda kalıyorsunuz. Imalat sanayiı yatırımlarını canlandırmanın bugün varilan nok- tada çok önemli olduğunu sanırım artık çoğu kimse görüyor. Ör- neğin DPT'nin geçen yılın başından beri bu noktanın üzerinde durduğunu DPT Müsteşan Sayın Ali Tigrel'in çeşitli demeçle- rinden izlemek mümkün. O halde yanıtlanması gereken soru, sanayi yatırımlarında bir atılımın nasıl başlalılabileceğı sorusu. Bugün gelinen noktada bu açıdan bazı olumlu işaretlerin or- taya çıktığını, ortamın örnegin bir yıl öncesine göre daha elve- rişli olduğunu söylemek mümkün. Nedenlerine gelince: • Spekülatif yatırım alanlarmın entlasyonun üzerinde gelir ge- tirmediği inancı yaygınlaşmaya başladı. Borsaya büyük ilgi bi- raz da bunun sonucu. Para sahibi parasını inandığı bir sanayi yatırımı için, inandığı bir girişımciye ya da firmaya kullandırma- ya dünden çok daha hazır. Sanayide iyi yönetilen kuruluşlar için bu yolla finansman sağlama olanağı artık bir hayal değil bence. • Kredi faizlermde neredeyse yüzde 50'lere varan büyük bir düşme var. İyi müşteriler için bugün yüzde 45 dolayında faizler- den söz ediliyor. • Özel sektörde yıllardan beri bir tasarruf fazlası var Bir yan- dan kamu kesiminin cazip şartlarla bu fonlara talip olması, di- ğer yandan özel kesimin daha iyi bir secenek bulamaması ne- deniyle bu tasarruf fazlasını son yıllarda büyük ölçüde kamu ke- simi emdi ve kendi giderlerini karşılamak için kullandı. Demek ki aslında özel sektörde yatınma girişmek için bir birikim potan- siyeli var. • Sanayinin birçok sektöründe kapasite kullanımı geçen yılki düzeylerin üzerine çıktı. Özellikle bazı sektörierde yeni kapasi- teler yaratılması için gerekli şartlar var. • Türkiye'nin döviz durumu iyi ve dış kredi bulma olanaklan- nı kullanabilecek pek çok Türk firması var. Üstelik şu an için it- halat ucuz ve yatırım malı ithalatında birçok kolaylıklar var. De- mek ki bir yatırım atılımında gerekli olacak yatırım malı ithalatını sağlayacak şartlar hazır. • Türk fırmalarının yabancı firmalarla ortak projeler geliştire- rek yeni yatırımlara yönelmeleri için şartlar elverişli görünüyor. Pekiyi, bütün bu olumlu şartlar var da eksik olan ne? Cesaret mi? Güven mi? İstikrar mı? Yoksa başka bir şey mi? Bence en önemli eksiklik, Türk sanayicisinin, Türk yatırımcı- sının önünü görememesi, orta vadeli bir perspektifle geleceği görmekte zorluk çekmesi. Bunun başlıca nedeni de, Türkiye'nin bugünkü siyasal tablo- su. ANAP iktidan bugüne dek öylesine günlük uygulamalarla, an- lık kararlarla ekonomiyi yönlendirmiş, vaatlerini tutmakta öyle- sine başarısız olmuş ki, bu iktidara güvenerek orta vadeli bir işe girişmek zaten zor. Üstelik bu iktidann oy desteğinin yüzde 22'nin altına düştüğü de biliniyor. Herkes bugünkü hükümete kendine göre bir ömür biçiyor, herkes kendine göre bir seçim tarihi tahmini yapıyor. Tipkı enflasyon ve toplumsal uzlaşma konusunda olduğu gibi sanayi yatırımlarımn canlanması konusunda da anahtar, erken seçimde görünüyor. KooperatifçÜikKurultayı lîmartta toplanıyor Kooperatifçilikte yeni yol arayışı Ekonomi Servisi — Son yıllar- da açılan kredilerin kısılması üze- rine sıkıntıya giren kooperatifçi- lik yeni yol arayışına girdi. Kent Kooperatifleri Merkez Birliği ön- cülüğünde '9O'lı yıllarda koope- ratifçilik hareketinin dayanacağı temel ilke ve politikalan belirle- mek üzere Kooperatifçilik Kurul- tayı 17 martta toplanacak. Kent Kooperatifleri Merkez Birliği Baş- kanı Murat Karayalçın, koopera- tifçilikte yeni bir atılım için hükü- mete, yerel yönetimlere ve finans kurumlanna çağrı yaparak yeni işbirliği modelleri bulunmasını ve devreye sokulmasını istedi. Kent Kooperatifleri Merkez BirliğTnın yönetim kurulu toplan- tısı ve inşaat yan sanayiı sektör- leriyle iş birliği toplantıları Siliv- ri Classis Otel'de yapıldı. Toplan- tılardan sonra alınan kararları açıklayan Kent Kooperatifleri Merkez Birliği ve Ankara Beledi- ye Başkanı Murat Karayalçın, Türkiye'de ulusal kooperatifçilik hareketinde yeni bir atılım için 1. Kooperatifçilik Kurultayı'nın 17 Mart '90'da toplanmasmın ka- rarlaştınldığım bildirdi. Bu kurul- tayda '90'lı yıllarda kooperaüfçi- lik hareketinin dayanması gereken temel ilke ve politikaların belirle- neceğini açıklayan Karayalçın, Ulusal Kooperatifler Birliği'nin oluşturulması için de ilke kararı almak istediklerini belirtti. Kara- yalçın, '80'li yıllarda kendisini ka- nıtlayan ve konut üretiminde yüz- de 10 olan payını yüzde 40'a çı- kartan kooperatifçilikte yeni bir atılım için Ulusal Kooperatifler Birliği'nin '90'U yıllarda kurulma- sı gerektiğini vurguladı. Konut sektörü ve kooperatifçi- lik hareketi açısmdan '89'un olumsuzluklar getirdiğini ve çok çeşitli kaynak sorunlannın yaşan- dığını belirten Karayalçın sözlerini şöyle sürdürdü. "tktidar kendi fon ihtiyacını karşılamak için ko- operatifleri ve belediyeleri dışla- dı. Konut ve arsa sertifikalan bu dışlamanın en önemli adımlan olarak göriilmelidir. Bu sıkıntılı durumda artık yeni yönlemleri, yeni finans sislemlerini uygulama- ya koymalıyız. '80'li yıllarda sağ- lanan önemli toplu konut biriki- mine '9O'lı yıllarda yeni boyutlar kazandırmalıyız. Bunun için 1990'lar '80lerin uzanüsı ya da tekran olrnayacak." Karayalçın, toplu konut fonun- dan 1990 yılında bütçeye yapıla- cak kesintinin yüzde 50 olarak be- lirlenmesini kooperatifçilik için "can sıkıcı", ama geçici bir uy- gulama olarak gördüklerini belirt- ti. Bundan kooperatifçiliğin kısa vadede olumsuz etkileneceğini, ama geleceğe ilişkin olumlu bek- lentilerini değiştirmeyeceğini vur- gulayan Karayalçın, "1990'larda daha büyük atılımlar yapmalıyız. Alıcı payı hesabı açümasını ongö- ren ve henüz uygulamaya konul- mayan yeni kredi yönetmeliği bel- ki değişecek. Ekonomide yüksek enflasyon olunca yönetmeliklerde de enflasyon oluyor. Kamu yöne- timini ortaklannın lehine yönlen- direcek lobilerin kurulması için kooperatiflerin harekete geçtigini göriiyonız." DÖVİZ KURLARI Dövizin Cinsi 1 ABD Doları 1 B.Alman Markı 1 Avustralya Ooları 1 Avustıırya Şilini 1 Belçika Frangı 1 Danimarka Kronu 1 Fin Markkası 1 Fransız Frangı 1 Hollanda Florini 1 İsveç Kronu 1 isviçre Frangı 100 italyan Lireti 1 Japon Yeni 1 Kuveyt Dınarı 1 Sterlin 1 S.Arabistan Riyali Döviz Alış 2316.36 1382.49 1840.34 196.47 66.12 357.13 585.68 406 56 1227.86 379.17 1552.00 185.76 1598 7960.00 3870.63 617.71 Döviz Saüş 2321.00 1385.26 1844.03 196.86 66.26 357.85 586.85 407.37 1230.32 379.93 1555.11 186.13 16.01 7975.95 3878.39 618.95 15 OCAK 1990 Efektif Alış 2314.04 1381.11 1809.05 196.27 65.00 353.56 575.72 406.15 1226.63 375.38 1550.45 182.60 15.82 7824.68 3866.76 607.21 • Efektif Satış 2327.96 1389.42 1849.56 197.45 66.46 358.92 588.61 408.59 1234.01 381.07 1559.78 186 69 1606 7999 88 3890.03 620.81 GONPAAŞ IST 134 34S6 • 161 2206* 13287 61 AMK. 1363965 • 1372565 İZM 225215
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear