26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYFT'2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ba aıılamayan olabilir mi? Kaldı ki türctilccck vcrilerin çoğunluğu da yiııc ekonomik kapsamlıdır. Ştı haldc hcrkes kolayca akıl ctlcbilir ki bu iş iktisat plaıılayıcısının, iktisalçının işidir, ötckilcr isc bu görcvdc, plaııın bcyııi veya yapımcısı değil emckçisidir. Öyleyse toplumun yanlış vönlcndirilmc tchlikcsindcıı bir an önce kurtanlması gcrckir. Bu engcl aşıldıktan sonra da zaman gcçirmcksi/in bolgescl plan yapılmaya başlanılmalıdır. Zaman gcçirıncksi/in, v'ünkü bu plan bitirilmeden bölgeye iliskiıı olası tkonomik ve sosyal kararların doğruluk dereccsini anlamak mümküıı değil. Zaman gcçirmcksizin. çünkü ötcki bölgelcrle bu bölge arastndaki gclişmişlik l'arkı ancak bu planla kapatılabilir. Bizcgöreçok kısa olarak, söz konusu plan, bölgcnin olası sektörleri arasındaki bağıntıları vc bölgenin dışalım vc dışsalımını dikkate alabilen bir modclc dayandırılmalı vc bolgescl inpuloulpul tekniği kullanılmalıdır. Bu çerçevede bölgenin gelişme hızı, sektörlerin üretim düzeyleri, bolge ya da ülke dışına satılacak ürün miktan, bölgenin yatırım vc tüketim düzeyi... Ve daha pek çok tcmel sayısal değer dönemler halinde hesaplanabilecektir. Bütün bunlara bağlı olarak da ikineil sorunlar başarıyla tanımlanabilecek ve çözüm yolları aranabilecektir. Ama gelin görün ki bölge kendi kuralını kendisi koyuyor; gerekli midir değil midir, bilinmeden GÂP'la bağlantılı diye birçok araştırma yapılıyor. Bu araştırmalar içinde örneğin pazar araştırmaları yok gibi. Oysa pazar araştırmalanmn bu planlama çalışması sırasında büyük bir önem kazanaeağı şimdiden belirtilebilir. Pazar araştırmaları bir yandan tutarlılığın, yani sunum (arz) ile istemin (talebin) eşitliğinin sağlanmasında, bir yandan da gelirlerin bölge dışına çıkmasına engel olunmasında, dolayısıyla da gelişmişlik farkının azalmasında yardımcı olacak temel çahşmalardır. Pazar araştırmalanndan hareketle, örneğin ticaret hadleri bölge yararına sonuç veren sektörler ve giderek de bölge için, ülke için, dış dünya için çalıştırılatak sektörler vc bunların üretim hodcflcri sağlıklı bi'vimdc ortaya konulabileccktir. Denilcbilir ki ö/clliklc bu plan için, konuya pazar araştırmalanndan yaklasmak temel ilkedir. "Hangi ürün bol isc onu böHgc ya da ülke dışına satarım" mantığı kcsinliklc yanlı^tır, scktör hedefleri bclli olmalıdır. 7 AĞUSTOS 1989 Güıteydoğu Anadolu'ya Plan Görülüyor ki kapsamlı bir planlama görevi karşısmdayız. Bu görevi kimler ya da hangi örgüt gerçekleştirecektir? İşte bu noktada sorumsuz bir tutum sergi/endiği söylenebilir. Şöyle ki, iktisatla ve özellikle iktisadi planlamayla uzaktan yakmdan ilgisi bulımmayan birtakıtn çevreler, olsa olsa bazı planlama çalışmalarında veri derlemiş kişiler, ortalıkta çok görünen ve akla geliveren kişiler, ağzı kalabalık kişiler, sözünü ettiğimiz planlama görevinin sahibiymiş gibi bir görüntü çizmeye çalışnuşlardır. CUMHURtYETTEV OKURLARA... OKAY GÖNENSİN Sonuç Güneydoğu Anadolu Bölgesel Kalkınma Planı'nın savsaklanması durumunda ise başlıca iki nedenden dolayı bölgenin göreceli yoksulluğu sürebilir. Bu ncdenlerden ilki, uyarılacak sektörlerin rastgelc seçimine bağlı olarak harcamaların bölge dışına yapılması; ikincisi ise bölge dışına satılan ürünlerin ticarct hadlerinin uygun gelişmemesinden dolayı gelirin bölge dışına kaçmasıdır. Dolayısıyla bu savsaklamanın anlamı; olağanüstü kaynak harcamak, ama bölgenin azgelişmişliğini bir türlü önleycmemektir. Öte yandan Japonların bölgeye bir plan yaptıkları ve bazı öneriler getirdikleri öğrenilmektedir. Eğer bu planı bizler ısmarladıysak beceriksizliğimizin ilanı demektir ki ülke buna layık değildir. Üstelik bu tip örnekler son yıllarda sık sık yaşanmış, paramız heba olmuş ve dağ fare doğurmuştur. Japonlar kaç ayda, hangi bilgileri nereden aldılar, hangi bilgileri kendileri türettiler de plan yapabildiler? Yok eğer bu plan ilcriki "işlerine" mahsuben bir "hediye" ise daha da dikkatli olunması gerekir. Hem neden Beş Yıllık Kalkınma Planları'nı da dışarıya ısmarlamıyoruz? Bu olay, devletin görevlerini başkalarına göçermesi anlammdadır. Özetle, belli önlemler mi alınacak, bazı sektörler mi teşvik edilecek, bazı sektörlerde üretim tekniği mi geliştirilecek, belli konularda araştırma mı düşünülüyor... Bunlann her biri ancak bu türden bir plana göre doğrudur ya da yanlıştır, ancak böyle bir plan varsa bunların anlamlı olup olmadığı kolayca kararlaştırılabilir. Görevin emanet edileceği ellerin önemi ve bir an önce plana kavuşmanın anlamı buradan kaynaklanıyor. Avrupa, Japonya ve Biz... vrupa basını 1992 düzenine uyum sağlamak için her ülke koşullannda yapısını gözden geçiriyor, kendi iç rekabetinin yani sıra Avrupa çapında işbirliği arayışlannı yaşıyor. Hemen her Avrupa ülkesinde yazılı basın yakın dönemlerde bir bunalım yaşadı. Şu anki görünüme bakıldığında, ABD'nin her kentte tekel kurmuş gazeteleri ya da Japonya'nın dev tirajlan Avrupa basınını imrendirmeye devam ederken Avrupa ülkelerinde basının 80'lerdeki sıkıntılı dönemleri atlattığı söylenebilir. ingiltere'de 1985'te hemen tüm büyük gazetelerin batma noktasında olduğu sıkıntılı hava dağılmış, prestijli Independenfın da katılmasıyla canlı bir rekabet havası içinde yüksek tirajlar sağlanmaya başlanmıştır. Bütün gazetelerin bir arada bulunduğu, eski teknolojinin kalesi Fleet Street artık bir nostalji simgesi. ingiliz basınının sağlığına kavuşmasında en önemli adımın, en büyük basın tekelinin sahibi olan Rupert Murdoch'un yaptığı teknolojik atılım olduğunu tüm gazeteciler kabulleniyorlar. ingiliz gazeteleri yeni ulaştıklan tirajlardan şımdilik memnun görünüyorlar Daily Telegraph 1.129.000, Financial Times 278.000, Guardian 440.000, Independent 397.000, Times 440.000, Daily Express 1.619.000, Daily Mail 1.751.000, Daily Mirror 3.165.000, The Sun 4.225.000, Daily Star 947.000, Today 561.000. İngiliz basınındaki son dönemin en önemli tartışma konusu bazı gazeteterdeki "magazinleşme" eğilimleri ile iki büyük basın tekelini oluşturan Murdoch ve Maxwell gruplannın durumu. Fransız basınında ise "büyük" Le Monde'un "büyük" bunalımını başarıyla atlatması ve hızla yeni atılımlara geçerek sayfa düzeni, fotoğraf, canlı bölümlerle daha rahat bir üsluba yönelmesi en çok ilgi çeken konu. Bu hareketlenme sağın "büyük" gazetesi Figaro'yu da hareketlendirdi ve "solcu" Nouvel Observateur'ün yazı işleri müdürünü transfer ederek gençleşip yenilenmeye girişti. Entelektüel çevrelerde büyük etkisi olan ve bir ölçüde 68 kuşağının gazetesi gibi görülen Liberation ise 150200 binlik bir tirajı aşabilmek yeni atılım olarak yakında renklehecek ve sayfa sayısını arttıracak. Alman basını da geçen yıllarda bir tiraj sorunu yaşamış olmasına karşın, Bild dışında sıkıcı ve tekdüze görünümünü hiç bozmadan başanlı durumunu koruyor. Dev Springer grubunun eğlenceli, kanlı, lotaryalı, asparagaslı Bild'i 5 milyon tirajıyla hâlâ Alman basınının her eve gerekli gazetesi durumunda. Almanya'da toplam günlük gazete satışı 20 milyon 700 bin, yani her üç Alman yurttaşından biri gazete alıyor, her aileye birden fazla gazete düşüyor. Bild dışındaki ciddi gazeteler arasında tirajı en yüksek olan gazete Essen'de yayımlanan Westdeutsche Allgemeine: 670.000. Diğer tirajlar da şöyle: Die Welt 215.000, Frankfurter Allgemeine Zeitung 350.000, Suddeutsche Zeitung 370.000, Frankfurter Rundschau 200.000, Hannovershe Allgemeine 435.000, Sudwest Presse 410.000, Rheinische Post 390.000, Berlin BZ 305.000. Japon basını ise bütün dünya gazetecileri için gerçek bir cennet. Bu cennetin ardında çok iyi bir dağıtım ağı var. Bütün Japonlar sabahm 6'sında kapılarının önünde gazetelerini buluyorlar; bu dağıtımı sabah 4.30'da bisikletleriyle yollara koyulan çocuklar yapıyor ve gazete satışlarının yüzde 92.6'sı bu yolla sağlanıyor. Her 1.000 Japondan 569'u gazete satın alıyor. 23.533 gazete dağıtım merkezi var, abonelere gazeteleri ulaştıran bisikletli çocuk sayısı 448.762. Her gün 70.358.602 adet gazete satılıyor (sabah 47.811.871, akşam 22.456.731). En büyük gazete ılımlı Yomiuri'nin tirajı 14 milyon, liberal ve entelektüel Asahi 13 milyon, az prestijli Mainichi 7 milyon, büyük prestijli Nikkei'nin tirajı ise 4 milyon. Komünist Parti'nin organı Kızıl Bayrak'ın tirajı ise 3.5 milyon. Bu dünyada biz neredeyiz? Biz kendimizi nasıl değerlendirirsek değerlendirelim, küçülmüş dünyada başkaları tarafından nasıl görüldüğümüz de büyük v önem taşıyor. İngiliz The Independent'"m 2 ağustos *r sayısının "Medya" sayfasında Türk basınıyla ilgili bir yazı yayımlandı. Yazının başlığı: Muhabirlere karate öğrenmeleri tavsiye edilen yer... Yazıda TV'de kesilen film, toplatılan kitaplar, yasaklanan yazı dizileri anlatıtıyor, 12 Eylül sonrası basındaki sansasyon ve magazinleşmeye değiniliyor ve bunlardan bir tek Cumhuriyet'in dışarıda kaldığı ekleniyor. "Bir tek Cumhuriyet..." iyi de genel görünüm kötü... Prof. Dr. UÇKUN GERAY Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP) sosyal ve ekonomik av'idan yaşamsal bir öneme sahip olduğıı kesin. GAP'a yüzleree milyar tutarında kaynak harcanmakta olduğunu bilnıeyen yok. GAP'ın yalnızca bir enerji üretiıni \e tarım projesi olmadığı da bir o kadar doğru. Bütün bunların anlamı, bölgenin bugünkü GAP'ı da içerecek biçimde tez elden bir plana kavuşturulması gerekıiğidir. Bu plan tüm sektörleri ve bunların arasındaki bağıntılan dikkate alabilen bir plan olmalıdır. Doğal olarak da bir anıav. lıedef. sirateji yapısına kavuşturulmalıdır. Başka bir deyişle bölgeye amaç ve hedef verilmeksizin. bu amaç ve hedefler belli bir stratejiyle bütünleşlirilmeksizin Güneydoğu Anadolu sorununu çözmek olası değii. özellikle iktisadi planlamayla ıızaklan yakmdan ilgisi bulunmayan birtakım çevreler. olsa olsa bazı planlama çalışmalarında veri derlemiş kişiler, ortalıkta çok görünen ve akla geliveren kişiler, ağzı kalabalık kişiler, sözünü ettiğimiz planlama görevinin sahibiymiş gibi bir görüntü çizmeye çalışmışlardır. Bu açıdan iktisat planlayıalarının da hataları olmuştur. Meydanı boş bırakmışlardır, kamnoyunu yönlendirmemişlerdir. Kuşkusuz bu tür kapsamlı bir planlama içcrisinde çok çeşitli disiplinlerden eleman bulunmalıdır. Ne var ki bu elemanların bir bölümü plan modeli kuran, planlama tekniğini saptayan, bölgeye amaç veren, stratejiyi oluşturan... Kısacası karar veren elemanlardır. Öteki bölümü ise karar vermede gerekli olan verileri toplayan veya türeıen elemanlardır. Örneğin, bitkisel bir üretim sırasında, dönüme ne verilir, ne ürün alınır... gibi. Model, planlama tekniği, amaçlandırma, strateji oluşturma vb. konularında çalışanların, yani karar verenlerin iktisadi planlama ve iktisat birikimli olması gerektiğini aca Planlama gereği ve yetersiz kişiler Görülüyor ki kapsamlı bir planlama görevi karşısmdayız. Bu görevi kimler ya da hangi örgüt gerçekleştirecektir? İşte bu noktada sorumsuz bir tutum sergilendiği söylenebilir. Şöyle ki iktisatla ve EVET/HAYIR OKTAY AKBAL OKURLARDAN şekilde bir çözüm bulmalarını birbiriyle kıyaslanmayacak şekilde mağdur edildik. bekliyoruzTemmuz 1989'dan iki ay önce İkramiye konusunda adeta MEHMET BAMYACl emekliye ayrılan 30 yıllık cezalandırılmış duruma Em. Öğrt. öğretmenim. Maaşlarda düştük. Enflasyonun ağır yapılan iyileştirme tüm yükünü temmuz 1989'dan bir, memur ve emekliler gibi berti iki, üç ay önce emekliye de sevindirdL ayrılanlar çekmediler mi? Antalya'da, Türkiye genelinde Ancak; yeni düzenlemeyle Bu ayncalığın doğurduğu olduğu gibi, 19871988 öğretim temmuz 1989'dan itibaren adaletsizlik herhalde ilgililerinyılında yeterli derslik olmadığı emekliye ayrılacaklar bize gözünden kaçmış değildir. için "ikili öğretim" göre tam iki misli ikramiye Sayın milletvekillerimizden, yapılıyordu. Yani bilinen alacaklar. Aynı mati yıl içinde büyüklerimizden ve tüm deyişiyle "sabahçıöğlenci" (1989) emekliye ayrılanlar ilgililerden ikramiye sistemi. 19881989 öğretim arasında yaratılan bu konusuna, bizleri de kısmen yılında ise "normal öğretime eşitsizlik, haksızlık bizleri çok mağduriyetten kurtaracak, geçiyoruz, ikili öğretimin üzdü. Maddi bakımdan eşitsizliği ortadan kaldıracak olumsuz sonuçları var" Haksızlık Hepimiz Suçluyuz! "Bunları asmayalım da besleyelim mi?" Hemen bu sözü anımsadım Meydanda toplanan kalabalığın "evet asalım' diye bağrışmasını!.. Birkaç kez yazmıştım, açlık direnişleri, ölüm oruçları yüreği kara insanları etkilemez! Başka ülkelerde bu tür olaylar yöneticiler için önemli bir uyarı yerine geçer, ama bizde! Günlerdir yazıldı, söylendi, bağırıldı: Bu gençler ölüme gidiyor, bu gençleri kurtarmak gerek, bu gençlerin isteklerini yerine getirmek, bu ölüm oruçlarını durdurmak gerek... Analar, babalar, kardeşler hapishane kapılarında bekledi. Tepkiler, yürüyüşler, başkaldırılar. Boşa gitti hepsi! Yüzde 15 oranında halk desteğine dayanan ANAP hükümeti aldırış etmedi hiçbirine. Adalet Bakanı, içişleri Bakanı, Başbakan, Cumhurbaşkanı kulaklarını tıkadı. Hepsinin düşüncesi "asmayalım da besleyelim mi" anlayışına dayanıyordu da ondan mı? Bunlar devrimci, bunlar eylemci, bunlar bu düzene karşı çıkmış; yaşayıp da ne olacaklar, yine kendi çizgilerinde savaşım vermeyecekler mi? Öyleyse kendi istekleriyle ölüp gitsinler toplumdan! iki genç öldü: Mehmet Yalçınkaya ile Hüseyin Hüsnü Eroğlu... Biri mahküm, biri tutuklu İkisi de açlık grevindeydi. Eskişehir Özel Tip Cezaevi'nden Aydın'a götürülürken öldüler. Resmi açıklamaya göre 'açlık grevi nedeniyle' ölmüşler. Susuzluktan! Gözümüzün önünde, günlerdir yazıldığı, çizildiği, anlatıldığı halde açlıktan, susuztuktan ölmüşler. Göz göre göre bırakmı^ şız ölüme!.. Tutuklu Eroğlu, betki de duruşma sonunda aklanıp özgürlüğe kavuşacaktı. Mahkum Yalçınkaya'nın cezası belki Yargıtayca bozulacaktı. Ama fırsat verilmedi kendilerine... Ne istiyorlardı? O ünlü genelgenin kaldırılmasını... Yakınlarıyla rahatça görüşebilmek, kitap okuyabilmek, havalandırmaya daha sık çıkabilmek, insan gibi, insan onuruna yakışır biçimde sürdürmek hapishane yaşamını... Çok önemli istekler midir bunlar? Karşılanmaz dilekler midir? Hapishanede olmak, insanlıktan uzaklaşmak, insanca duygulardan kopmak mıdır? Ne bileyim, bir Adalet Bakanı Sungurlu ya da içişleri Bakanı Aksu hiç belli olmaz bir gün hapishaneye düşseler, insanca yaşamak koşullarından yoksun bırakılacaklarını niye hiç düşünmezler! Yaşam bu, hiç belli olmaz, bugün bakansın, yarın kendini bambaşka koşullarda bulabilirsin. Menderes'ten bu yana kaç politikacı hapishane acıları çekti; bütün bunlar ne çabuk unutuldu? Vakın zamanlarda İsmail Özdağlar, Mataracı vb. bakanlık yapmış kişiler de kendilerini uzunca bir süre için hapislerde bulmadılar mı? İnsan hakları herkese gereklidir. Devrimci, eylemci diye tutuklanan, yıllar yılı mahkemelerde hesap veren gençlerimizin pek çoğunun aklanarak özgürlüğe kavuştuğunu görmedik mi? Hapishanelerde insan gibi yaşamak isteklerinin karşılığı, neden açlık, susuzluk yüzünden ölmek olsun? Ben açlık grevlerine karşıyım. Bunu birkaç kez yazdım. Ama ellerinde savaşım aracı olarak yalnızca ölüm orucuna yatmak kalmış genç insanlara da diyecek bir söz bulmak zordur! Ne yapsınlar, dileklerini bildiriyorlar, yazıyorlar, konuşuyorlar, aldıran yok. Bir Bay Topaç çıkıyor, bir genelge yayımlıyor, hapisteki genç tutukluların, mahkumlarm insan gibi yaşamak olanaklarını kısıyor Neymiş, hapishanelerde tünel kazılıyormuş! Kim kazmış, nasıl kazmış, yoksa başkaları mı yapmış bu işi de gençlerin üstüne atmış; orası da belli değil. Haydi en doğal insanlık hakları genç tutuklu ve mahkumlarm ellerinden alınıyor... Şımdilik iki genç öldü; açlıktan susuzluktan mı yoksa Eskişehir'den Aydın'a nakil sırasındaki kötü uygulamalardan mı? Burası da belirsiz. Ama ne olursa olsun, bu iki genç göz göre göre, sonucun neolduğu biline biline ölüme gönderilmişlerdir. Daha başkaları da onları izleyecek mi? Hükümet sorumluları, başbakan, bakanlar, ana, yavru muhalefet bu korkunç işlere hep seyirci mi kalacak? Kimse bu ölümlerin sorumluluğunu duymayacak mı? imzalar atıldı, yazılar yazıldı, gereken her uyarı yapıldı. Yine de hepimiz bu ölümlerden sorumluyuz. Daha çok, daha güçlü, daha etkili savaşım vermediğimiz için. Bu iki gencin katilleri kimdir, kimlerdir diye bir soruya kim utanç duymadan yanıt verebilir! Özal'dan inönü'ye; iktidar partisinden muhalefet partilerıne kadar hiç kimse... İkili öğretim denilerek anlamsız ve verimsiz bir uygulamaya geçildi. Şimdi iki sınıf bir dersliğe giriyor, sınıf öğretmenleri de aynı dersliğe giriyor ve eğitim öğretim etkinliği (!) başlıyor. Böyle bir uygulamanın öğretim teknikleri ve insan psikolojisi ile uzaktan yakmdan ilgisi yoktur. Devlet büyüklerimizi, derslik sayısıru süratle arttırarak bu komediye son vermeye çağınyoruz. "Normal öğretime geçiliyor" yalanı ve kara mizahı son bulmalıdır. tZZET BUDAKLI Güzelyurt Köyü ANTAL YA TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI İSTANBUL ŞUBESİ GENEL KURUL SEÇİM SONUÇ İLANI Türkiye Gazeteciler Sendikası istanbul Şubesi'nin 22 Temmuz 1989 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda yapılan seçimlerde, 2821 sayılı Yasa'nın 14. maddesine göre aşağıda isimleri yazılı olanlar Şube Zorunlu Organlarına seçilmiş olup aynı yasanın 9. maddesinin 4. fıkrasına göre üyelerimize ve ilgililere duyurulmak üzere ilan olunur LISKUR SÜRÜCÜ KURSU Trafikte sınava girmeden ehliyetinizi bizden alın. Aracınızı güvenle kullanın. KAMKÖY 336 02 79 336 02 06 MALTEPE 352 24 21 ERENKÖY 359 30 68 363 77 86 İRT. TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI İSTANBUL ŞUBESİ YÖNETİM KURULU YÖNETİM KURULU ASIL ÜYELERİ: Adı Soyadı Meslek ve Sanat İkametgâh Ethemefendi Cad. Arsan Sk. No: 10710 1. YAVUZ ŞİMŞEK Muhabir Erenköy İSTANBUL Ofset Teknisyeni Yıldırım Mah. ikizler Sk. No: 2 2. SADIK YILDIZ Bayrarnpaşa İSTANBUL Muhabir 3. MERDAN YANARDAĞ Hürrıyet Mh. Manolya Sk. 51/6 $işli İSTANBUL Mekanıkçi 4. YUSUF ENGİNKAYA Mevlanakapı Cd. No: 16 1/3 Sehremini İSTANBUL Muhabir 5. ŞENAY KALKAN Yıldızbakkal Ömercemal Sk. Gul Ap. 26/5 Acıbadem Kadıköy İSTANBUL Muhabir Soğanlı Mh. Tuna Sk. 32/6 Bahçelievler 6. ÛNAL TANIK İSTANBUL Kurtçimento Yolu Kahraman Yapı Koop. C1 7. MÜKREMİN GÜNDOĞDU Renk ayrımcısı Blk. D. 4 Bakırköy İSTANBUL Kahpçı Turgut Reis Mh. Okul Cd. 415. Sk. No: 3 8. KAZİ KAYA Atışalanı Bakırköy İSTANBUL )ENETLEME KURULU ASIL ÜYELERİ: Zafer Mh. İpek Sk. 37/3 Y.Bosna Muhabir 1. ÛZCAN YAŞAR İSTANBUL Kozyatağı Oya C Grubu Siteleri Itır Ap. No. Muhabir 2. DENİZ TEZTEL 10 D. 1 Erenköy İSTANBUL Muhabir Kartaltepe Mh. Uzun Sk. No: 7 Sefaköy 3. H İBRAHİM NEBİLER İSTANBUL JİSİPLİN KURULU ASIL ÜYELERİ: Muhabir Sevük Sk. 5/2 Göztepe İSTANBUL 1. ABBAS GÜÇLÜ Muhabir Fetih Cd. Işın Çıkmazı Karaman Ap. 3/1 2. M. ALİ BULUT Kocasinan İSTANBUL Fax Operatörü Fatih Mh. Sümerbank Blk. D. 3 3. LÜTFÜL TENGİZ Küçükçekmece İSTANBUL Ömerpaşa Cd. 47/17 Göztepe İSTANBUL Elektrikçi 4. HALİL YILMAZ OZEL BORA SÜRÜCÜ KURSU OKUL ÜSKÜDAR 343 67 81 KOZYATAĞI 362 47 33 MALTEPE 352 21 21 TARABYA 162 08 18 ÇAĞLAYAN 146 88 30 SÜRÜCÜ BELGESİ VERİLİR İNCİLTERE'de İNCİLİZCE'yİ ucıjza oğrenme* ıçın guvenıhr ten vol A U P A I R ' lık vaomaktır OEKtN LIMITED ŞTI • » t « ı u ı mut. Maıftarpaşa S. 21* ••flfct«ş4»t TMi 1*1 43 »««7 KEMER YAPI VE TURİZM ANONİM ŞİRKETİ'NDEN TASARRUF SAHİPLERİNE DUYURUDUR Ş.rt«nmuın yHMı l ı u ödtmeiı % 80 txüi ubıt taulı I Teriıp uhnllerı 16 8 1 9 M urıhındtn ıtiturm T ü t I M ı d u M S a k »J Maı UnmM SJIISJ sunuUcaktır Bu Mlvillerın tıaHu ı m Scrmly< Piyjusı KiKuhı nun 4 7 1989 tlnli vt 78/K9 uyilı LBMM dayaranaktHttr Anuk bu ızın tativillfnmtan ve onaUı^ımtfui Ktuut vtya Kımuca Mcnulu anUmını getmu t Ortaklnjın a Tıcirel Unvanı b McrkezMresı c Sermayesı ı| Esas Sermayesı ı) Ödenmış Sermayesı d Faalıyel Konusu Koneı Va|» ve Turizm A Ş Buyukdere Cad NıluletHan No 103/4 GayrenepelST 1 500 000 000 Turiım «e kı;aat TL VEFAT ve TEŞEKKUR 3 Ağustos 1989 günü toprağa verdiğimiz basın camiasının güzide isirnlerinden BODRUM Cumhuriyet Kitap Kulübü Temsilciliği Zengin kitap ve kaset çeşitleriyle hizmetinizde C.K.K. r« Cdd » AHMET HAMDİ OKAN'ın (Antepli Ahmet) cenazesine katılan, başsağlığı dileyen, yakın ilgilerini esirgemeyen dost ve akrabalarımıza teşekkür ederiz. 1500 000 000TL AİLESİ e Kunıluş Tarıhı ve Suresı: 2i 4 1983 ısınnsızl I ÇJnmacık tahviaerDefl sajlaracak lonın «ulljnıoı yeıleri Vatrım harcamalarında hullanlacaktır 2 Izahnamenm, a Vacmlandıjı T Ticını Sxm Gantesı ran lanrı n numarası nnı l> Haaun ınceiemesıne açık tutulduOu verler Şirket Merkezı ve Ttrt M t n t a M M «.? Meıkaı 3. ç*arujca» lahyilıerm. a. ihban Değerten Tutan ve Tertıbı: 4 000 000 000 TL I Tertıp b. Kupurter ıtıbanyie Oağılımr Kupur Oeğen 10 000.000TL 5 000 000 TL 1 000 000 Tl 500 000 TL 100 0 0 0 T L M 000 TL 10 000TL T0PIAM c. Satıs Surest lOışgunu Baslangıç Tarihı 16 8 1989 BitıjTanhı 29 8 1989 d Erken Memeye ıiışkm Esas ve $artlar Erken paıaya gevirmt lıahhtıOu yokluı e Satıs Fıyatı Çıkvılxah utiv>ıier satıs suresı içinde nomınal dejeıle satıiacaklır Sayısı Toplam Tulan 1 000 000 000 • T L 1 500 000 000 Tl 700 000 000 •TL «OOOOOrOOO TL 370 0O0O00 T L 25 000 000 •TL 5 0 0 0 000 TL 4 000 000 000 T L I 9 M . ZB3 1 300**! 700 Met lOOAdel SOOAdet 3 'OOAdtt SOOAdet SOOMet 6 6O0MM BAYILERDE SATILIK KAT 3 Oda, 1 Salon Fındıkzade Tel: 516 57 97 f Çıkaniacak lahvıiierin tamamı hamiiıne yaiılıdır. g Va<)esı 2 y* h Ödemesız dönem surnı ? yıl ı TahvıiKnn odeme plan Ödeme Tarıhı Faı; 3 200 000 000 • TL 3 200 000 000 TL Anapara 4 000 000 000 TL 4 000 000 000 • TL TÜRKİYE MÜMESSJLİ GİPAŞ A.Ş. Bünyemizde yeni kurulacak bir departman için satış konusunda yetiştirilmek üzere, 25 yaşını geçmemiş, Prezentabl, Lise ve dengi okul mezunu, Para kazanmayı amaç edinmiş, Mesleğinde ilerlemeyi düşünen BAY ELEMANLAR alınacaktır Müracaatların şahsen yapılması rica olunur. Adres: Boğazkesen Cad. No: 222 Gipaş Han. Beyoğlu İsL Tel: 151 51 574 hat Atatürk Cad. Toprak Seramik karşısı Izgi Pasajı No: 83 19891IN 4OSCAR'U FİLMİ i YAĞMUR ADAM aa IABY L£vwso« I U RAINMAN İ4OFFMAN T O 13H CRUISE AFTA Beftktaş YUMURCAK1610191 Kadıköy Kültür ve Sanat Merkezi 11.0013.301I.M1I.4S21.15 346 0142 29 8 1990 29 8 1991 T0PLAM OLCAY ERİBOL (ÇETİN) ERTAÇ ERİBOL EVLENDİLER 6.8.1989 İSTANBUL İLE 6 400 000 000 TL I Faiı v< Anapara Meme yen T«rt m n t j K f > A.} M t m e n 4 Varsa Anapara ve Faıtfenn öötnmesmı taınnut eden kisı ya da kurum TMIMMMM.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear