26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7AĞUSTOS 1989 DtZİ YAZI CUMHURİYET/1S Saııatm yolu eğitimden geçer Cari Ebert karşısındaki görevliye şaşkın şaşkın bakıyor, "Sınavı kazanan kızlar neden ögrenci olmak istemiyoriarmış" sorusunu tekrarlayıp duruyordu. Bir küçiik bozkır kasabasından bir büyük kente dönüşümün belirtilerini yaşayan 1936 Ankara'sında mayıs ayı oldukça sıcak geçmekteydi. Alışmadığı iklim koşullannda ve ortamda çalışmak zorunda kalan, dünyaca ünlü tiyatro yönetmeni Carl Ebert sınavda başarılı bulduğu iki kızın önlerinde açılan parlak sanatsal kariyer olanağına neden "hayır" dediklerini anlayamıyordu. Carl Eben'i Ankara'ya getiren yine dünyaca ünlü müzikçi Paul Hindemith, Türkiye'yi biraz daha iyi tanıdığından ona sakin olmasıru ve bu tür sorunlann çözülebileceğini anlatmaya çalışıyordu. Hindemith 1 yıl önce, 1935 mayısında Türkiye'ye gelmişti. Türkiye Cumhuriyeti uzun bir süreden beri ulkede çağdaş sanat eğitimi verecek bir konservatuvar kurmak istiyordu. Bunun için resmi kanaUardan Berlin Filarrnoni Orkestrası'nın şefî Furtwangler'e başvurulmuş; Furtwangler Ankara hükümetine Paul Hindemith'i önermişti. Türk toplumunda sanatsalyaratıcılığınf yetenek kadardisiplinli bir eğitim de istediği henüz kavranmış değil ı 'JÇAGA AÇILAN KAPI KONSERVATUVAR Gencay Şaylan Konservatuvarlar zorlu sanatsal eğitimin verildiği kurumlar. Buna göre bir toplumda sanatsal yaratıcılık ve performans düzeyinin belirlenmesi büyük ölçüde konservatuvarlann etkinliğine bağlıdır. Kuruluş çalışmalan * Hindemith 1 yıla yakın bir süre Ankara'da çalışmış, müzik eğitimi ile ilgili sistemin ana hatlannı hazırlamış ve sahne sanatları için de Carl Ebert'in getirümesini istemişti. Ünlü Alman tiyatro adamı Carl Ebert de kendisine yapılan teklifi kabul etmiş ve yeni konservatuvann sahne sanatlan bölümunü kurmayı üst Bugün artık köprülerin altından çok sular akmış görünüyor. Gerek gençler, gerekse anne ve babalar "oyunculuğa", "şarkıcılığa", "çalgıcılığa", "dansçılığa" başka gözlerle bakıyorlar. Konservatuvar eğitiminin ancak yeteneklilerin yararlandığı bir ayrıcalık olduğu ve bu eğitimin parlak bir sanat kariyeh için gerekli önkoşulu oluşturduğu düşüncesi artık genel kabul görüyor. lenmişti. Ama şimdi hiç beklemediği bir sorun ile karşüaşmıştı. Bölüme öğrenci bulmak çok zor gözüküyordu. Ebert, bölüme oğrenci bulmak için Musiki Muallim Mektebi öğrencilerini bir sınava tabi tutmuş ve sınav sonunda iki kız öğrenciyi başarılı bularak konservatuvara öğrenci almak istemişti. Ama smavı kazanan kızlar neredeyse iki gözü iki ceşme ağlıyorlar, "Biz Musiki Muallim Mektebi'ne ögretmen olmak için gelmiştik, şimdi oyuocu mu olacağız" diye konservatuvar öğrencisi olmaya itiraz ediyorlardı. İlk öğrenciler Sonunda Ebert ve diğer yetkililer kızları ikna etmeyi başardılar. Musiki Muallim Mektebi'nden konservatuvara transferlerini sağladılar. Bu öğrencilerin adları Melek Ökte ve Muazzez Kurdoglu idi. Konservatuvarı bitiren bu kızlar korktukları gibi "oyuncu" oldular; oyuncu olarak Türk tiyatro dünyasında parlak Çağdaş estetik Konservatuvar öğrencileri bir bale gösterisinde. ^ 3 ~.. astetjkten bir ruzgâr yısı beşe yükselmiş. Kuşkusuz 55 milyonluk bir Türkiye için bu sayı çok yetersiz. Ama yadsınamayacak bir gerçek, konservatuvar kurumunun kendini topluma kabul ettirmiş olması. Artık Türk toplumu genel olarak konservatuvarlara olağanustu yetenekli çocukların eğitim gördüğü, seçkin sanat okulları olarak bakıyor. Çok daha fazla sayıda konservatuvar kurulması temenni ediliyor. En eski ve en köklü kurum Ankara'da bulunan Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvan. Burada muzikoloji, kompozisyon, piyano, orkestra enstrümanlan, opera ve konser şarkıcılığı, bale ve tiyatro olmak üzere toplam yedi bölümü kapsayan bir eğitim veriliyor. Öğrenciler ilkokuldan sonra konservatuvara ahnıyor, orta ve lise oğrenımlerini tamamladıktan sonra lisans düzeyine geçerek eğitimlerini sürdürüyorlar. Bunun yanında belli dallarda oğrenim goren yarızamanlı öğrencilere de rastlanıyor. Şu anda Ankara'daki konservatuvarda 200 tanesi orta, 180 tanesi lise, 277 tanesi lisans düzeyinde olmak üzere 657 öğrenci eğitimlerini sürdürüyor. Bunlara ek olarak 83 tane de yanzamanlı oğrenci kayıt yaptırrruş bulunuyor. aynı zamanda sanatsal faaliyetlerini yürüten kişilerdendir. 18 öğretim üyesi, 15 yabancı uyruklu öğretici ve 50 yarızamanlı öğretim elemanı tum eğitim kadrosunu oluşturmaktadır. Başka bir deyişle bir öğretici elemana yaklaşık 3.5 civarında öğrenci duşmektedir. Konservatuvarda, her biri 90100 öğrenciden oluşan iki büyük senfoni orkestrası, öğrenci ve öğreticilerden kurulu iki oda orkestrası vardır. Öğrenciler yılda ortalama 200 kadar bale, tiyatro temsili, orkestra, koro konseri ve resitalleri vermektedir. Kısacası konservatuvar eğitimi sürekli olarak bir sanatsal performansı da kapsayacak biçimde yürtıtülmektedir. Eğitim, öğretim kurumlannın çok belirgin niteliklerinden biri dinamizm ya da gizil enerjidir. Çünkü bu kurumlarda genç insanlara bilgi, beceri kazandırılmakta, onlara dünyayı kavrama ve geliştirme surecinin anahtarlan verilmey'e çalışılmaktadır. Bununla beraber konservatuvar için sözu edilen dinamizm ya da gizil enerji çok daha belirgin gozükmektedir. Giriş sınavlannda yetenekli olduklarını kanıtlamış öğrenciler sürekli olarak becerilerini geliştirmeye çalışmakta; orneğin konservatuvarda dolaşan bir gözlemci için bu olgu, sürekli olarak güzel bir müzik parçası, bir tiyatro sahnesi ya da kıvrak bir dans figüru olarak kendini or1 öğretmene 3.5 öğrenci taya koyabilmektedir. Henüz Türk toplumunda sanatsal beceri ya da yaKonservatuvarda loplam 730 oğrenciye karşı 193 tane öğretim üyesi eğitim çalışmalanna katılmaktadır. Bun ratıcılığın, en az doğal yetenek kadar, ağır ve disiplinlardan 112 tanesi sözleşmeli eleman statüsü ile çalışan, li bir eğitime gerek gösterdiği; bu eğitimin yetersiz kal Sayın Yenersu. siz Ankara Konservatuvan mezunusunuz. Bu okulu bitirdiniz ve çok başanlı bir tiyatro kariyerine sahip oldunuz. Önce şunu ögrenmek istiyorum. Konservatuvara nasıl girdiniz? YENERSU Her yıl bir giriş sınavı açılıyordu, ortaokul ve lise mezunlan bu sınava girebiliyorlardı. Sınava girmek için bedensel özürlü olmamak gerekiyordu, konuşurken dil çalmayacaktı, kulak duyarhğı da iyi olacaktı. Sınavda 3 parça oynanıyordu, bunlardan biri trajedi, biri komedi olacaktı ve bir de şiir okunacaktı. Peki sizin giriş sınavınız nasıl geçli? YENERSU Sınavlarda buyuk elemeler yapıldığmı biliyordum ve bir parça heyecanh idim. Ama ben trajedi ya da komedi oynamadım. Anne Franck'tan bir parçayı canlandırdım ve sonra da Poe'nun Anabelle Lee şiirini okudum. Sonra jüriden biri bir mimik verdi ve oynamamı istedi. Sınav sonunda ben konservatuvar öğrencisi oldum. Sayın Yenersu, gelelim ogrencilik yıllannıza. Ne tür dersler okurdunuz ve şimdi döniip gerive baktığınızda konservatuvardaki eğitim programını nasıl değerlendiriyorsunuz? YENERSU Bir defa normal liselerin kültür derslerini okuyorduk, amaönemli olan mesleki eğitimdi. Tiyatro tarihi, mimik, diksiyon, fonetik, sahne ve sahne tekniği, dekorkostüm, makyaj ve tiyatro tekniği gibi branş dersleri okumuştuk. Bunlann yanında mitoloji, şan, bale, eskrim, solfej, akrobasi, folklor gibi yardımcı dersleri de almak zorundaydık. Aslına bakarsanız ders adları fazla bir şey ifade etmez. Önemli olan bu derslerin nasıl okutulduğudur. Yani öğretici kadrodur. Biz öğretici kadro açısından çok şanslıydık. Örneğin edebiyat hocamız Lütfi Ay çok iyi bir öğreticiydi. Bana, "Shakespeare üzerinması halinde sanatsal yaratıcılığın çok düşük düzeylerde gerçekleşeceği pek anlaşılmış değildir. Bu nedenle örneğin her şarkıcı ya da çalgıcı kendini "sanalçı" saymakta bir sakınca görmemektedir. Bu durumun toplumsal kültüre yönelik ciddi bir sorun alanı oluşturduğuna kuşku yoktur. Başka bir deyişle toplumun sanatsal beğenilerinde ve sanatsal performansların değerlendirilmesinde, oldukça esnek bir tutumun egemen olduğu söylenebilmektedir. Yenersu: Eğitim duzeyı duştu KONSERVATUVAR'IN DUNUBUGUNU de çalış ve arkadaşlanna anlal, başanlı olursan seni 5 yıl geçirecegim" demişti. Sozünü de tuttu. Bence burada onemli olan edebiyat hocasının bir tiyatro öğrencisine yaklaşım biçimi. Vedat Örs, Fehmi Baldaş, Ruşen Ferit Kam ilk aklıma gelen değerli hocalarım. Onlardan çok şey öğrendik. Bızım öğrenciliğimiz döneminde pek kjtap yoktu, ama çok iyi hocalar vardı. Peki, Sayın Yenersu, bagünkü eğitim düzeyine bakınca neler düsüntiyorsunuz? YENERSU Pek iyimser olduğumu söyleyemem. Neden son 10 yıldır parlak bir çocuk çıkmıyor. Bu elbet çocukların yetersizliği ile açıklanamaz. Kuşkusuz çok yetenekli çocuklar var, ama eğitim eskisi gibi değil galiba. Bizim zamanımızda hocalar başka işle uğraşmaz, tüm zamanlarını ve gayretlerini eğitime ayırırlardı. Efendim, peki sizin dönemin hiç mi eleştirilecek yönii yoktu? YENERSU Olmaz olur mu, tabii vardı. örneğin yerli oyun oynamak yasaktı. Brcctal'i konusamazdık. Brecht, Ionesco, Beckett yasak kapsamındaydı, resmi ders programlarında öğretilmezdi. Bizim şansımız öğrenci arkadaşımız Ergin Orbey'di. O kendi çabası ile bu adamları öğrenir ve sonra bize aktarırdı. Toplumsal iliskiler, ornegin kızerkek arkadaşlıgı nasıldı? YENERSU Okulda öğrenci iken nişanlanmak yasaktı, nişanlanma karan veren öğrenciler bu işi gizli yapar, yüzükleri boyunlanna asarlardı. Müdür yardımcılarından biri genç ve yakışıklı öğrencilerden birine derste, "Seni genç kızlann kalbinde fırtına yaratmaktan men ediyonım" diye bağırmıştı. Tabii hepimiz çok gülmüştük. Efendim, tiyatro dahil biitiin sanat dallannda bir gerilemeden söz ediliyor. Siz bu görüşe kalılıyor musunuz ve eger katılıyorsanız bir motivasyon yitirme söz konusu oluyor mu? YENERSU Tiyatro açısından 196O'lı yıllann bir patlama dönemi olduğuna kuşku yok, ama ben o zaman da seyirci oyun seyrederken ne düşünüyor, nasıl etkileniyor tam büemiyordum. Seyirci ile sürekli iletişim kurmak gerek. Tiyatronun gelişmesi, etkinliğini arttırması için "Biz neredeyiz, gerçekten seyircinin öaünde miyiz, onlan bir yere götüriiyor muyuz?" gibi sorularm cevabını vermek gerek sanıyorum. Ancak, Türk toplumunda sanatsal beceri ya da yaratıcılığın en az doğal yetenek kadar, ağır ve disiplinli bir eğitime gerek gösterdiği, bu eğitimin yetersiz kalması halinde sanatsal yaratıcılığın çok düşük düzeylerde gerçekleşeceği pek anlaşılmış değil. Bu nedenle her şarkıcı ya da çalgıcı kendini "sanatçı" saymakta pek sakınca görmüyor. ve saygın bir yer kazandılar. Bugun artık köprülerin altından çok su akmış gözuküyor. Gerek gençler gerek anne ve babalar "oyunculıifca", "şarkıcılığa", "çalgıcılığa" "danscılığa" başka gözlerle bakıyoriar. Konservatuvar eğitiminin ancak yeteneklilerin yararlandığı bir ayrıcalık olduğu ve bu eğitimin parlak bir sanat kariyeri için gerekli önkoşulu oluşturduğu düşüncesi genel kabul görmüş. Günümuzde universiteye bağlanan konservatuvar sa kara Konservatuvan değildir. Daha Osmanlı lmparatorluğu döneminde, 1915 yüında lstanbul'da Milli Eğitim Bakanhğı'na bağlı olarak kurulan Darulelhan fNafcmelerevi) ilk müzik eğitim kurumu sayılabilir. Nitekim cumhuriyet döneminde bu kurum tstanbul Belediye Konservatuvan'na dönüşmüştür. Burada sadece müzik eğitimi yapıldığından ünlü tiyatro adamı Mubsin Ertugnıl'un gayretleri ile 1930 yılında, yine lstanbul'da tiyatro oyuncusu yetiştirecek iki yıllık Darülbedayi kurulmuştur. Bir bakıma Darülbedayi amaKonservatuvarlar, zorlu sanatsal eğitimin verildiği tor bir eğitim kurumudur; örneğin burada dersler fahri kurumlardır. Buna göre bir toplumda sanatsal yaratıolarak verilmekte ve kurum şehir tiyatrolarının alt bicılık ve performans düzeyinin belirlenmesi büyük ölrimlerinden biri konumunda bulunmaktadır. çüde konservatuvarlann etkinliğine bağlı olacaktır. Burada "Batı sanatı" ya da "kendi öz sanatımız" gibi ayBuna karşılık Ankara Konservatuvan kapsamlı, uzrımlara gitmenın anlamı yoktur. Eğer bir sanatsal ya man ve profesyonel bir eğitim kurumu olarak tarih sahratıcılık ve performans söz konusu ise bunun esas ola nesine girmiştir. Konservatuvann kuruluş karan bir barak eğitim ile gelişeceği açıktır. Nitekim gelişmiş top kıma modernleşme hareketinin doğal parçası olarak lumlarda geleneksel halk sanatlarmın bile, bir eğitime ortaya çıkmıştır. Kemalist reformların içeriği ve hedekonu edildiği söylenebilmektedir. Turkiye'de de kon fı, toplumun gelenekselliğini değiştirecek radikal ve moservatuvarın kunıluş öyküsü, sözü edilen gereksinme dernleşme olarak tanımlanabilir. Kültürel değişim böyle nin nasıl ortaya çıktığını göstermektedir. Turkiye'nin bir modernleşme girişiminde çok ağırlıklı bir rol oysanat yaşamının abidelerini yetiştiren Ankara Konser namaktadır ve konservatuvann kuruluş karan, sanat vatuvan'nın kuruluşu ve gelişimi üzerinde durmak ge alanında gelişmenin, modernleşmenin gereği olarak orrekmektedir. taya çıkmıştır. Ankara Konservatuvan Aslında Türkiye'de ilk kurulan konservatuvar An SfJRECEK Aydınlıklar ülkesi Fethiye'de yepyenibir TatilKöyü FETHİYECLUB OTEL SAYIN DOKTORLABIMIZ CLUB * •Masatenisi •Her türlü su sporları ve sualtı sporlan (Kano, yeiken, jet ski, su kayağı, Ğaima) Anfi tiyatroda çeşitii anımasyon/ar •Kreş ve çocuk oyun aianiarı •Disko •Alışverişmerkezi dei, bat ALANTUR •••• Alanya • İSTANBUL T1P FAKÜLTESİ VE CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ 1969 Y1LI MEZUNLARI20. YIL SINIF TOPLANTISI 0103 EYLÜL 1989 KERVANSARAY TERMAL OTEL/BURSA • İMMUNO ALLERJİ'89 KONGRESİ 0613 EYLÜL 1989 KIBRIS • İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ 1952 YILI MEZUNLARI 37. YIL SINIF TOPLANTISI 1517 EYLÜL 1989 KERVANSARAY OTELULUDAĞ REZERVASYONLARIMIZ DEVAM ETMEKTEDİR •Klimalı, balkonlu 356 bungalow, 101 otel odası •3 adet restaurant, 5 adet bar 2 yüzme havuzu (1 tanesi ısıtmalı) Solaryum, sauna, fitnes center, aerobik center Steniskortu •Mini goK, açık hava satrancı 1 kapalı, 2 açık yüzme havuzu 4ışıklıteniskortu Masa tenisi Voleybol,basketbol,minigolfsahaları Bilardoveoyunodaları Jımnasf/k sa/onu Su sporlan, wind surf Kuaforvealışverişmerkezi . Konferanssalonları 7 gece 8 gün yanm pansiyon (açtkbCte)415DO0TL CLUB LETOONİA Tel: (6151) 4966 Valikonağı Cad. Başaran Ap. 337 Harbiye İSl Tel:14060031479B11 13150181315019 KAD/KOY. 333 87 76368 46 65 ıslariri ile unutamayacağınız bir tatil geçireceginiz bir TESİS Valikonağı Cad Başaran Ap 331 Harbiye IST. Yetkili Acentesi: ALANTUR: KADIKÖY: 338 87 76 368 46 65 7e/. 1406003 7479611 737 5018 73150 79 Valikonağı Cad. Başaran Apt. 33/1 HarbiyeİST Tel: 140 60 03147 98 11131 50 18131 50 19 (3231) 12244416 Ege ile Akdeniz'in, yeşüüe mavinin birleştiği ufuk çizgisini Telefonlu. duslu genış odalar. MANZARA Otel'de Va ve a^sfKEJ del» TATİL KÖYÜ *••• Sanat Evi Bodrum 7 gece konaklama yarım pansiyon 300.000 TL. 200 kısılık restaurant Açıkkapalı Amenkan bar. Yuzme havuzu. Bıtez ozel pla/a duzenlı ucretsız servıs {MŞâl/abilİrSİnİZ. 7 gece 8 gün Yarım pansiyon (Açık büfe) ÇOMÇA OTEL 310.000 TL. MANZARA OTEL 345.000 TL. Comca /MANZARA OTEL. 96141 2012/1855, 3001 Valikonağı Cad. Başaran Ap 331 Harbiye /S7Î Tel 1406003147981113150181315019 KADIKÖY 33887763684665 Banyolu. telefonlu. televızyonlu. 218 oda. 450 yatak • Türk ve Fransız mutfağının zengin cesitlerinı sunan aok ve kapalı restaurant. 4bar Yüzme havuzu. çocuklar ıçın ozel havuz Sauna. masaısalonu aletlı jimnastık salonu gucgeltstırmemerkezı Aerobik Masa tenısı 2teniskortu . Dısko Su sporlan olanaklan Alışvenş merkezı (Su kayağı. wind surf) Anımasyonlar Rezervasyon: • İstanbul tel.: 144 25 26 (öğleden sonraları) • BodrumTorba tel: 908143889 u Yaşamayı Sanat Edinenlerin Evi" 7 gece 8 gün Yanm Pansiyon (Açtk büte) 5 4 5 . 0 0 0 TL. Valikonağı Cad Başaran Ap 331 Harbiye IST Tei 740 60 0 3 f 4 7 9 8 1 7 1 3 1 5 0 78737 50 79 Kemer Bekjibi Not: Tesısımiz denız kenarında olup Ozel PlâjBar ve lokantamız sürekli hızmetınizdedır. KADIKGY 33887 763684665 (3114)32058 Satılık Benzin İstasyonu E 5 yolu istikâmeti Tel: 9 1886 1468 SİLİVRİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear