02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 AĞUSTOS 1989 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Parlamento, sert tartışmalara yol açan yeni dil yasasını görüştü Moldavya meydan okuyor Rafaancani 'nin büyiik zaferi TAHRAN (AA) tran Meclisi, dün Cumhurbaşkanı Haşemi Rafsancani'nin 22 üyeli Bakanlar fiurulu 'ndaki tüm bakanlara güvenoyu verdi. 270 sandalyeli meclisin 261 milletvekilinin hazır bulunduğu güvenoylaması dün uğleden sonra yapıldı. tran Anayasası'na göre nteclis, kabineye toptan güven veya güvensizlik oyu vermîyor, tek tek bakanlar oylanıyor. Gizli oy usulüyle yapılan güvenoylamasında, en yüksek oyu 246 lehte oy Ue Islami îrşad ve Kültür Bakanı Huccetülislam Muhammed Hatemi aldı. Bundan önce tran Meclisi'ndeki güvenoylamalannda en yüksek oy rekoru Dışişleh Bakanı Ali Ekber Velayeti'ye ait bulunuyordu. Velayeti, dün 261 milletvekilinin 213'ünden olumlu oy alabildi. tran'da devrimden sonra ilk kez bir Bakanlar Kurulu, tüm üyeleriyle birlikte meclisten güvenoyu almayı başardı. Cumhuriyeti Parlamentosu (Yüksek Sovyet) dun toplanarak Moldavya dilinin resmi dil ilan edilmesine ilişkin yasa tasansını görüştu. Görüşmeler sürerken parlamento binası onünde toplanan yabancı işçiler, yasa tasansı aleyhinde gösteri yaptı. Çoğunluğunu Rusların oluşturduğu işçiler yasa tasarısının, diğer cumnuriyetlerden gelen işçiler aleyhinde bir aynm politikasını başlatacağını öne sürtlyorlar. 80 bin yabancı işçi yasa tasansını protesto etmek amacı Ue bir haftadır grev halindeler. Dün sabah Yüksek Sovyet toplantısını açan Moldavya Cumhurbaşkaru Mirctıa Snegur, yasa tasansının kabul edilmesini ve grevci DUNYADA BUGUN AIİSÎRMEN moldavya lisamnın resmi dil olmasını öngören yasa tasansı görüşülürken, Rus işçiler, parlamento binasının Önünde protesto gösterisi düzenlediler. 80 bin Rus ve Ukraynalı işçi, yasa tasansını protesto için bir haftadır grev yapıyor. yabancı işcilere taviz verilmemesini istedi. Moldavya başkenti Kishinev'de, parlamentodaki tartışmalar, televizyon tarafından Moldavya dilinde (Romence) ve Rusça yayımlandı. Toplantının yapıldığı parlamento binasının çevresinde ise polis yoğun güvenlik önlemlerı aldı. Güvenlik kuşağımn dışında ise yüzlerce Moldavyalı merakîa tartışmaların sonucunu bekledi. Muhalefetteki Moldavya Halk Cephesi'nin sözculerinden Konstantin Bogdanash, cumhuriyette 113 fabrikadan 80 bin işçinin grevde oiduğunu ve bir elektrik santralına pazartesi günü sabotaj yapıldığını söyledi. Konstantin Bogdanash, Halk Cephesi'nin karşı gösteri düzenlemeyeceğini, çünkü pazar günü zaten büyük bir gos KİMLİKKART1 Niifuşu: 4 milyon 147 bin (1986) Yüzölçiimü: 33 bin 700 km Başkenti: Kişinov Dili: Rusça (resmi dil), Romence Üretimi: Hububat, meyve, sebze, tütiin, tekstil ürünleri. terı yaptıklarını söyledi. Başkent Kishinev'de duzenlenen dev gösteriye yaklaşık 300 bin kişi katılmıştı. SSCB Komünist Partisi organı Pravda'da gösterinin ertesi günu çıkan bir yazıda, milliyetçi unsurlar tarafından "göstericilerin beyinlerinin yıkandıgı" öne sürülmuştü. Salı günü de işçi sendikalannın gazetesi Tnıd. Moldavya'daki mil liyetçileri sert bıçımde eleştirerek etnik gruplar arasında "düşmaıılığı ve kuşkuyu arttırmakla" suçladı. Moldavya'nın 42 milyon olan nüfusunun % 36'sı Rus, Ukraynalı ve diğer etnik gruplardan oluşuyor. Trud, yeni yasa tasansı kabul edildiği takdirde, nüfusunun "?o 87'sinin Ruslardan oluşan Tiraspol kentinde fabrikalarda Moldavya dilinin (Romence) konuşulmasının zorunlu olacağını belirtti. Trud, Moldavya milletvekillerinin cumhuriyette yaşayan azınlıkların haklannı dikkate almadığını ve toplumda huzursuzluk ortamı yaratıldığını bildirdi. Gözlemciler, Baltık cumhuriyetlerindeki gelışmelerin ardından Moldavya'nın da Moskova'ya kafa tutmasının Kremlin'i güç durumda bıraktığını belirtiyorlar. Ayça'nın Dramı Gazetedeki resme bakryorum; 18 yaşında, akça pakça, gü2el, sevimli bir kız. "Normal bir çocuMuk yaşayamadım. Diğerlerı gibi sokaktaoynayamadım, dondurma yiyerek gezemedim. Protokol beni okulda bile yalnız bırakmıyor. Yaşımdan olgun olmak zorunda kaldım" diyor genç kız Ayça. Ayça, Erkan ile Şenay Gürvit'in kızları, Kenan Evren'in torunu. Rrtoğrafa bakarken dalıyorum. Gözümün önüne, Evren'in yakın arkadaşı Osman Köksal gelivor. 12 Eylül dönemidir. Bir zamanlar Köksal'a mektuplar yazan, isteklerini dile getiren, kendisinden bazı konularda yardım isteyen yakın arkadaşı Kenan Evren, seçimle gelen iktidarı devirmiş, silah zoruyla devlete el koymuştur. Eski mektuplar unutulmuştur, eski dostluklar da mı? Kurmay Albay Osman Köksal'ın oğlu Kudret hapistedir, işkence görür. Kudret'in çocuğuyla ilgilenmek görevi Osman Köksal'a düşmüştür. Onurlu bir askerdir Osman Köksal; onurlu, ama varlıklı değil. Torunuyla ilgilenir. Acaba Osman Köksal'ın torunu, ditediğince dondurma yemiş, dilediğince çocukluğunu yasamış mıdır? Yoksa dedesinin ve annesinin elinden tutarak hapishane kapılarında mı geçirmiştir çocukluk yıllannı? Osman Köksal'ın dolarla kiraya verecek evi yok ki, torununu avutmak için oraya buraya göndersin. Kudret Köksal MİT'te yüksek görevlere gelmemiş ki, oradan ayrılıp Asil Nadir'in yanına girip çalışsın Osman Köksal, onurlu, ama yoksul öldü. Son gunlerinde altı pençeli eski ayakkabılarla gezerdı. Ali'nin kızı Ceren'i düşünüyorum. Güzel mi güzel bir kızdı. Yaşına göre inanılmaz şiirler, duygu dolu mektuplar yazardı babasına. Anası Türkiye'ye dönemez, babası içerden çıkamazdı. Ceren, babaannesinin elinden tutar, Maltepe'ye, Sağmalcılar'a geiir, tel örgüler ardından tiyatrocu babasını görürdü. Ceren'in bu ziyaretlerinde, yaşlı babaannesi ona, yolda dondurma alır mıydı acaba? Ceren'i, Maltepe'de görüş yerine girmeyi beklerken, bahçede kendi kendine oynarken görürdüm parmaklıklı pencereden. "Ceren sokaklarda dondurma yemiş, hapishane bahçelerinde dilediğince oynamışsa, çocukluğunu yaşamıştır protokolden uzakta herhalde" diye düşünüyorum. Erdal Atabek'in kızı geliyor aklıma. Yüksekokul çağında, babasının çocukluk gençlik yıllarındaki sıkıntılarından daha değişikterini yasamış, gönlüne de isyan tohumlan ekilmiş bir kız. Once dişçilik fakültesine gitmişti. Sonradan, toplumsal olaylara merakı, ona okul değıştirtti. Şimdi yetişkin bir genç kız o. Acaba genç kızlığının ilk yıllarını doya doya yaşadı mı? Bir çocuk düşüyor usuma. Sağmalcılar'dan, naylon kirli çamaşır torbalannı yüklenmiş. Torbanın üstünde, babasının adı, koğuş numarası. Çocuk, ziyaret yerinden çıkıyor torba elinde, minibüse binip Bayrampaşa'dan aynlmadan önce, köşedeki manavdan erik alıyor. Torbayı sallayarak yürüyor. "Acaba beni gorenler neler düşünür?" diye geçiriyor mu içinden? Çocuk protokolden yakınmıyor. Demek ki, Ayça gibi geçmemiş çocukluğu, tutuklu babanın oğlu olarak doyasıya yasamış çocukluğunu. Ve babası içerde tutuklu iken, tam davalar görülürken, Ayça^ nın tonton dedesi, televizyonlarda, turizm mevsiminin açılış günlerinde, veryansın ediyordu liseli çocuğun babasına ve arkadaşlarına. Çocuk okulda, bazı görevler için adaylığını koymaktan da çekiniyordu. Ve tam o günlerde, Ayça, zavallı Ayça, çocukluğunu doyasıya yaşayamıyor, protokolden kurtulup rahat edemiyor, sokaklarda gezinemiyor, şöyle keyifle bir dondurma yiyemiyordu. Ve daha nice çocuklar geliyor gözlerimin önüne, babalarının ne zaman çıkacağını bilemeyen, bayram açık ziyaretlerinde jandarmaların arasında, nice aradan sonra ilk kez gördükleri babalarını artık tanıyamayan ve hatta analannın gözyaşlarını içlerine akıtıp boğazlarında düğümlenen hıçkırıklarını tutarak, "Koş, haydi kucağına çık. Bak baban" dediklerinde, babalarından korkup ağlayan çocuklar görüyorum. Ust ranzada oturan, o onurlu elektrik mühendis'min çocuklarının nafakasının hiç değilse bir bölümünü sağlamak için bağdaş kurup çeviri yapmadığı sırada, parasızlık ve yoksulluğu nasıl aşacağını, geride bıraktığı karısının, çocuklann gereksinimlerini nasıl karşılayacağını, çelimsiz bir Buda gibi düşündüğünü anımsıyorum. Hoca'nın kızı Aslı düşüyor usuma. Bir yabancı lisede okuyan Aslı, ünlu bir profesör olan babası birden hapse düştüğünde, genç kızlığa ilk adımlarını atıyordu. Ve acaba neler düşünüyordu? Güzel yüzlü, yürekli, aydınlık kafalı Aynur öğretmeni bir gün ona, babasıyla onur duyması gerektiğini söylediğinde belki rahat bir nefes almıştı. Ama herkes öyle mi davranıyordu acaba, Ayça'nın dedesi içerdekiler için "kansızlar" diye bar bar bağırırken. Evet ve daha nice çocuklar, hapishane kapılannda oynayan, dönüş günü beili olmayan babalarının çıkışını bekleyen, siyasiler koğuşunda yatan analarını, anneannelerinın kucağında tel örgü ardından on beş günde bir, on beş dakika gören çocuklar... Sonra bir kez daha çocukluğunu doyasıya yaşayamamış Ayça'ya bakıyorum. Çocuğun durumu güç, doyasıya yaşanmamış bir çocukluk, örnür boyu taşınacak bir mirastır. Ve Ayça'ya babadan, dededen kalan miras bu olmuş. Zavallı Ayça! KKTC Denktaş'tan Cuellara çağrı Özel Temsilcisi Oscar Camillion'a bu isteğini ilettiğini açıklayan Denktaş, "Bu teklifi bir iyi niyet göstergesi olarak yaptığını ve Vasiliu'nun da aynı anlavışta olraası halinde kendisine bağlanhsular toplantısında konuşma fırsatı verilrnesi gerektiğini" belirtti. Denktaş bu teklifin kabul edilmemesi durumurtda da BM Genel Sekreferi ile aynca görüşmek isteğini duyurduğunu bildirdi. Denktaş, bazı BM yetkilileri ile Vasiliu'nun, "Göriişmelerin kesilmesinden Tiirk tarafını sonıralu tutmaya çalışabileceklerine" işaret ederek, "Göriişmelerin niçin çıkmaza girdiğini Genel Sekretere anlatmak istiyorum" dedi. Cumhurbaşkam, "BM Genel Sekreteri'nin toplumlararası göriişmelerde eşitlik ilkesine uyarak islegine olumlu yanıt vereceğini umduğunu" kaydetti. BM Kıbrıs Özel Temsilcisi Camillion'un isteği üzerine dün gerçekleşen görüşmede kendisine "son dururnun" tekrarlandığım açıklayan Denktaş, meclis karannı satır satır okuduğunu, bunun bir ön koşul olmadığını belirterek, "Masada belge vardır" diyen Vasiliu'nun ön koşul ileri sürdüğünü anlattığını kaydetti. Denktaş, "Tiirk tarafının gönişmelerin kesilmcsinde bir suçu bulunmadığını. gomşraelerin masaya bir belge konulmak istenmesi nedeniyle kesildiğini" vurguladı ve "Mesele göriişmelerin devam edip etmemesi meselesi değildir. Mesele, neden kesUdiği meselesidir" dedi. Denktaş, "Rumlar silahlanarak bize görüşmelerin neden kesildiği konusunda gerekli mesajı vermektedir. Silahlannı bizimle federasyon kurmak istemedikleri şeklinde degerlendiriyoruz" dedi. Gorüşmeyle ilgili olarak bir açıklama yapan Camillion ise gelişmelerle ilgili yorum yapmak istemediğini belirterek, "toplumlararası gönişmelerde son durumu ele almak üzere New York'a gidecegini" açıkladı. YUGOSLAVYA KKTC Cumhurbaşkanı, Belgrad'da Bağlantısızlar toplantısında, Cuellar Ue Vasiliu arasında yapılacak görüşmeye katılabileceğini bildirdi. Denktaş, teklifi kabul edilmezse dahi Cuellar Ue ayrıca görüşmek istediğini açıkladı. LEFKOŞA (Cumhuriyet) KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Veorgios Vasiliu'nun Yugoslavya'nın başkenti Belgrad1 da yapılacak bağlantısızlar toplantısında BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar ile görüşeceğini açıklaması üzerine, kendisinin de görüşmeye katılabileceğini bildirdi. BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs keşifleri PASADENA (AA) Amerikan uzay aracı Voyager2 tarafından keşfedilen Neptün'ün uydusu Triton'un, güneş sisteminde şimdiye dek keşfedilen en soğuk gök cismi olduğu bildirildi. Voyager2 'nin dünyaya gönderdiği bilgileri değerlendiren Pasadena'daki uzay laboratuvarında çalışan araştırmaa Dr. Roger Yelle, gazetecilere yaptığı açıklamada, Triton 'un yüzeyindeki sıcaklığın eksi 240 derece olduğunun saptandığını belirtti. Yelle, Triton 'un yüzeyinin dikkat çekecek derecede parlak olduğunu, diğer gezegen ya da aylarda bulunan karanlık bölgelere rastlanılmadığını belirterek uydu üzerinde karanlık gibi gözüken yerlerin, diğer bölgelerden daha az parlayan alanlar olduğunu söyledi. Papulyas'ın iddiasu Türkiye sorunları arttırıyor' Sri Lanka'da şiddet: 43 ölü COLOMBO (AA) Sri Lanka 'da son günlerde meydana gelen şiddet eylemlerinde toplam 43 kişinin öldürüldüğü açıklanırken, Sinhal militanlannm çağrısı üzerine başiatılan genel grev ülkeyi felce uğrattı. Resmi kaynaklardan edinilen bilgiye göre başkent Colombo 'da banka ve mağazalar Ue ülkenin üçte ikisindeki işyerleri bütün gün açılmadı. ATİNA (AA) Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Yorgo Papulyas, Ankara'nın TürkYunan ilişkilerindeki anlaşmazhk konulannın sayısım arttırmayı amaçladığını iddia etti. Papulyas, Yunanlı gazetecilerle yaptığı basm toplantısında, Yunanistan'daki geçici koalisyon hükümetinin gayesinin, ülkeyi, "Türkjye'nin uluslararası hukuk ve uluslararası anlaşmalara dayanma)in isteklerinden korumak olduğunu" bildirdi. Ege konusunda, Yunanistan'ın tutumunun açık olduğunu öne suren Papulyas, "Biz Ege'deki sorunlann çöziimu için uluslararası hukuk kaidelerini ve uluslararası anlaşmalan temel sayıyoruz" dedi. Kıbrıs sorununun, TürkYunan ilişkilerini olumsuz yonde etkilediğıni de ifadeeden Papulyas, Batı Trakya konusunda hukumetinin "dini azınlıklann haklannın korunmasuu ongoren anlaşmalann korunması ve uygulanması gerektiği" gorüşünde olduğunu belirtti. n f f l t P Q t n Q I I Y V9? s l a v y a < n ı n Voyvodina özerk bölgesinden 5 binden fazla çiftçi p ı u i b o ı u o u hükumetin urunfiyatlannıduşuren politikasını protesto amacıyta önceki gün Belgrad'daki pariamento binası önünde bir gösteri yaptı. Gösteride "İnekler sağılmalı, köylüler değil", "Vergilen ödeyince köylü dongömlek kalıyor" yaalı pankaröar taşındı. Göstericiler, fiyat artşı istemediklerini belirterek, hükumetten ürun maliyetlerini karşılayacak kadar subvansiyon istediler. Hükumetin tarımla ilgili sorunlan eie almak uzere 5 ekimde bir toplantı yapacağı biidirildi. Yugoslavya hukumeti enflasyonu kontrol altına alabilmek ve yiyecek fıyatlannın artmasını önleyebilmek için stokları piyasaya sürmekle suçlanıyor. BASIN HcralbSSribune. Ama günü nüzde lspanya, demokratik siyasal gelişme ve ekonomik kalkınmanın başarılı bir örneğini oluşturuyor. Unutmamalı ki, Polonya'da onlarca yıl gerek ekonomik, gerekse siyasal sistem kapalı sistemler olarak kaldılar. Ekonomide önemli idari mevkiler, siyasal tercihlerle komünist yetkililere verilmiştir. Böylece, hayat standardı tedrici olarak düşmüş ve profesyonellik ortadan kalkmıştır. En yetenekli, hırslı ve yaratıcı Polonyalılar ekonominin dışında bırakılmıştır. Dayanışma, bu insanları seferber etmiş durumdadır. Sendika şimdi, gücünü alacağı ve yeni sistemi yaratacağı bir depoya sahiptir. Ayrıca Polonya milliyetçiliği de yaratıcı çalışma ile kendisini ifade etme fırsatına kavuşmuştur. Başarı, buyuk oranda, Dayanışma'mn ekonomik canlanma programını ne denli hızlı ve etkin biçimde şekillendireceğine bağlıdır. Batı yardımının da desteği ile ekonomi gerçekten canlanabilir. Batıdan gelecek yardımın miktan çok önemlidir. Başkan Bush'un önünde şimdi bir fırsat var. Bu fırsat tarihsel açıdan Başkan Truman'ın 2. Dünya Savaşı'ndan sonra, Avrupa'nın kalkınmasına yardım etmesi kadar anlamhdır. Ayrıca önemli dış politika sorumları var. Batı, Polonya'ya jeopoh'tik olarak sızmaya niyeti olmadığını ve Polonya'nın Varşova Paktı'nda kalması gerektiğini anladığını Gorbaçov'a açıklamalıdır. Batı aynı zamanda Polonya ve Macaristan'da barışçı değişimi destekleyeceğini de açıkça ifade etmelidir. Eğer Sovyetler Birliği'ndeki siyasal ve ekonomik değişimler devam ederse, Polonya deneyi, Avrupa'da daha geniş bir işbirliği sisteminin kurulmasına yol açabilir. Gelişmeler son derece önemlidir. ABD, Batı Avrupa ve Japonya, Polonya için daha enerjik bir ekonomik ve teknik yardım programı hazırlamalıdır. Bu yardım programı, Polonya'daki barışçı devrimin başarıya ulaşmasını ve sadece Polonyalılar için değil Ruslar dahil tüm Avrupalılar için yararlı olmasını sağlamalıdır. (23 ağustos) * Eski Başkan Jimmy Carter'm Ulusal Güvenlik Danışmam olan Zbıgmew Brzezinski, halen Stratejık ve Uluslaramsı Araştırmalar Merkea'nin danifmanhğım yapmaktadır. LübnarCın Hıristiyan kesiminefueloil taşıyan gemideki 9 kişi kayıp Polonya'nın toparlanmasıAvrupa'yayararlı ZBİGNİEW BRZEZİNSKİ* Polonya'da olanlar, bence, Stalin'in ölümünden bu yana komünist dünyada görülen en önemli çalkantı. tki temel beklenti hakkında belirsizlik var. Birincisi Sovyet perestroykasının kaderi dahil olmak üzere komünizmin gelecekteki niteliği. tkincisi ise DoğuBatı detantı ve Mihail Gorbaçov'un ona bağlılığı. Polonya'da olaylar banşçıl bir biçimde gelişir ve komünizmden demokrasiye geçiş başanlabilirse, totaliter komünizm evrimci bir şekilde ilk kez sona ermiş olacak. Her şeye karşın Polonya deneyi kısa ve uzun vadede belirli tehlikelerle karşı karşıya. Kısa vadede, Dayanışma liderliğindeki demokratik iıükümete karşı hâlâ bir darbe ihtimali var. Polonya Komünist Partisi'nin yeni lideri Mieczyslavv Rakowski, ülkesindeki gelişmelerin Doğu Bloku açısından tehlikelerle dolu olduğunu vurgulayarak, Moskova'yı siyasal müdahaleye kışkııtan bir tutum içinde görünüyor. Ordu, gizli polis ve parti aygmndaki bazı unsurların bu görüşe sıcak baktıklan kesindir. Uzun vadeli tehlikelere gelince; Dayanışma önderliğindeki hükumetin ekonomik bunalım karşısında başansız olması ihtimali vardtr. Muhafazakâr komünistler, Dayanışma'mn çabalannı sabote edebilirler ve koalisyon dağılabilir. Komünistler tekrar tek parti rejimini kurmaya kalkışabilirler. Bu bağlamda önemli olan, Dayanışma'mn kilit ekonomik mevkilerden parti aygıtını temizleme gücünü komünistlerin sınırlamayı başarıp başaramayacağıdır. Ayrıca Dayanışma'mn, Komünist Partisi'nin kitle iletişim araçlan üzerindeki tekelini kınp kıramayacağı da önemlidir. Eğer Dayanışma, yetersiz olan yetkilileri değiştiremez ve kitle iletişim araçları hemen demokratikleştirilmezse, tek parti sisteminin şeri gelmesi tehlikesi ortadan kalkmaz. Öte yandan Dayanışma, şimdi Polonya'daki en yaratıcı güçleri, en parlak beyinleri seferber edebilir ve kitlelerin coşkulu desteğini arkasına alabilir. Böylece ülkeyi bunalımdan çıkış yoluna sokabilir. Bazı bakımlardan Polonya, 1960'ların sonlanna doğru Franco'nun tspanyası ile kıyaslanabilir. O dönemde Ispanyol ekonomisi son derece geri kalmıştı ve dikta yönetimi de çözülme sürecine girmişti. Cuellar, israiVi eleştirdi BtRLEŞMtŞ MtLLETLER (AA) BM Genel Sekreteri Javier Perez de Cuellar, İsraU'in 5 Filistinliyi işgal topraklarındaki ayaklanmayı kışkırttıklan gerekçesiyle sınırdışı etmesini eleştirerek, bu kişilerin geri dönmesine izin verilmesini istedi. Perez de Cuellar, bir BM sözcüsü aracılığıyla önceki gün yaptığı açıklamada, tsrail yetkililerinin 5 Filistinliyi sınırdışı etmesini "büyük bir keder ve endişeyle ö'ğrendiğini" kaydetti. Suriye tanker vurdu bir tankerin isabet aldığı ve çıkan yangında 9 gemicinin kaybolduğu, 2 gemicinin de ağır yaralandığı bildirildi. AA'nın haberine gore 11 bin ton tuel oil taşıyan tankerin Malta bandıralı olduğu belirtildi. Alevler içinde kalan tanker, daha sonra Hıristiyan devriye botlan tarafından Okaybe Limanı'na çekildi. Tankerin isabet almasuun ardından Suriye ve Hıristiyan topçusu arasında başlayan şiddetli topçu düellosu 5 saat surdü. Havan topları ve ağırmakineli tüfeklerin de kullanıldıgı çarpışmalarda 3 kişinin öldüğü 16 kişinin de yaralandığı kaydedildi. Böylece martın başından bu yana süren çarpışmalarda ölenlerin sayısı 795'e, yaralananlann sayısı da 2263'e yükseldi. AP'nin haberine göre dün geceki topçu düellosu Hıristiyan topçusunun yanan tankeri limana çekmeye çalışan Hıristiyan devriye botlarını korumak için Suriye mevzilerine karşı ateş açmalarıyla başladı. Bir anda şiddetlenen çarpışma, Beyrut'u ikiye ayıran yeşil hat çevresine de sıçradı. Sea Shell adlı tankerde 2 denizci de ağır yaralandı. Tanker Hıristiyan kıyı koruma botları tarafından Okaybe limanına çekildi. BEYRUT (Ajanslar) Lübnan'da Suriye ve General Aoun komutasındaki Hıristiyan birlikler arasındaki çarpışmalann sona ermesi için diplomatik temaslar sürerken önceki gece Hıristiyan kesimine fueloil getirmekte olan Paris'teki uluslararası konferans başansız Kampuçya'nın geleceği belirsiz SABETAY VAROL pazarhklar sonucu 4 komisyon teşekkül edebilmiş, pazarhklar bavlayabilmişti. Ne var ki, Çin Dışişleri Bakanıtun 'esnek' tutumuna rağmen, konu dönüp dolaşıp kurulacak geçici yönetimde Kızıl Kmer'lerin sahip olacağı koltuklardatıkanmıştı. Dışişleri Bakanı Roland Dumas bu konuda bir türlü sihirlî anahtan bulamadı. Bu kez ne ABD, ne SSCB ne de Çin Dışişleri Bakanları Paris'e gelme zahmetine katlandı. Dumas ve Endonezyalı meslektaşı Ali Alatas iki gün boyunca kulis temaslarını sürdürdüler. Ama Kızıl Kmer'lerin radyo istasyonunun 'Bakanlar Konferansının başarısızlıkla sonuçlandıgı"nı daha pazartesi gunünden açıklaması başarı umuduğunu iyice ortadan kaldırdı. Kızıl Kmer'ler Vietnam'ı ve Kampuçyalı müttefıklerini, barış sürecinde kontrolü BM'ye vermeyi reddetmekle suçladı. Kızıl Kmer Radyosu'na göre Vietnam, işgali başka bicimlerle de olsa devam ettirmek istiyor. Butto korkmuyvr tSLAMABAD (AA) Pakistan Başbakanı Benazir Butto, ülkesinin, başta "komşusu Hindistan" olmak üzere dışarıdan gelecek her türlü nükleer "tehdide" karşı koyacak yeterli "bilgiye" sahip olduğunu söyledi. tslamabad'da, Fransız haber ajansına dün bir demeç veren Butto, bir soruyu cevaptandırırken, "Nükleer alanda yeterli bilgiye sahibiz, ancak tehdit unsurunun olmadığı hallerde bu bilgileri kullanma niyetinde değiliz, çünkü hukümet nükleer silahlarm üretilmesine karşı bir politika izlemeyi kesin olarak taahhüt etmiş bulunuyor" şeklinde konuştu. PARİS Kampuçya konferasında hayal kırıklığı. Avenue Kleber'de, konferansın yapıldığı unlü binanın önünde ülkelerine banş gelmesi için dua eden Kampuçyalı Budist rahiplerin dileklerinin gerçekleşmesi başka bir tarihe kaldı. Uluslararası Kampuçya Konferası'na Endonezya ile birlikte başkanlık ve ev sahipliği yapan Frar sa'nın Dışişleri Bakanı Roland Dumas, toplantıyı çıkmazdan kurtarmak için son dakikaya kadar canla başla mücadele etti. Ama Pekin yanlısı Kızıl Kmer'lerle, başkent PnomPenh'e yerleşik "diişman kardeş"leri, başka bir deyişle Vıetnam yanlısı Kampuçyalı 'öbiir komıinist'leri uzlaştırmak kolay olmadı. Şimdi gozler önümüzdeki en yakın 'dönemec' tarih olan 27 eylülde. Yani, Vietnam birliklerinin Kampuçya'dan geri çekilmelerini tamaralayacağı günde. Hanoi'un 1979'da başlattığı işgale son vermesi bu yorgun Rakjplerin dileklerinin gerçekleşmesi bir başka tarihe kaidı. ülkeye "hozur" mu getirecek yoksa yeni bir iç savaşın başlangıcı mı olacak? Konferans hem bu olası iç savaşı engellemeyi hem de Asya'da uluslararası ilişkileri zehirleyen bu 'bölgesel' sorunu gidermeyi hedeflemişti. Fransa, Endonezya ile uyum halinde, Prens Norodom Sihanuk'un yıllardır özlemini duyduğu bu konferansı duzenleme işini üstlenerek bir taşla iki kuş vurmak istemişti. Bir yandan eski sömürge imparatorluğunun parçası olan 'ÇinHindi'ndeki Kampuçya sorununun çözümünde bir rol oynuyordu, hem de Paris, ikinci başkanlık döneminde Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın izlediği, "uluslararası planda Fransa'ya sahip olması gereken sırayı kazandırraa" ilkesine uygun hareket etmiş oluyordu. Ağustos başında toplanan konferansa, BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi 5 ülkenin dışişleri bakanları gelmişti. Uzun
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear