26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Tiirk Tarih Kıınımıı Atatürk'ün tnirasından günümüzde Türk Tarih Kurumu'na sağlanan gelir bir milyarı aşmıştır; bu gelir tahhçiler içindir; Türk tarihini, Türkiye tarihini, dünya tarihindeki gelişmeleri incelemek içindir. Atatürk'ün düşlediği tarih ve TTK, gözetim ve denetimden ırak bir tarih ve kurumdu. Bu isteği yerine getirmek bilimin olduğu kadar mülkiyet hakkının, mirasın güvencesinin ve tüzel kişilik hukukunun gereğidir. CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER kunılamayacağının iyice anlaşılmış oldugunu göstermesi bakımından anlamlıdır"(3). Böyle bir açıklamayı TTK'ya müdahale gerekçesi olarak göstermek büyük bir yanlışlık ve haksızlıktır. Atatürk döneminden 1983 yıhna kadar yapılanlara, eski üyelere saygısızlıktır. (Sağduyulu bir tarihçinin mesleği gereği geçmişten kopmak ya da geçmişi kötülemek gibi belirli bir amacı olamaz; çağının değer yargıianyla geçmişi değerlendirmeye çahşır). Burada önemle belirtmek isterim ki, TTK'mn 1983 yüından sonra yayımladıklannın buyük coğunluğu, çok büyük bir çoğunluğu, 1983 öncesinde yayımlananların yeniden basılmasıyla gerçekleştirilmiştir. TTK'mn 1983 öncesi döneminin eleştirilecek yanlan vardır; ancak bu eleştiriler tarihçiliğin ulaştığı gelişmeler gözönünde tutularak yapılmalıdır. Türk Tarih Kurumu'na 1983 öncesinde de müdahale düşünülmüstü. 1951 yılında Başbakan Adnan Menderes'in ve 1959 yılında Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın müdahale girişimleri; tsmet tnönüden sonra, Ecevit döneminde para sıkıntısı çeken Cumhuriyet Halk Partisi'nin para kaynagj bulmak amacıyla Atatürk'ün tarih ve dil için vakfettiği kaynağa göz dikmesi ne sevinçli bir olaydır ki, sonuçsuz kalmış, kurum bagımsızlığını surdurmüstür (4). Ancak, 12 eylül 1980'den sonraki olağanüstü koşullar 2876 sayıh Kanun'u getirmiş, TTK'mn yeni dönemini belirlemiştir. kapatmak zorunda kalmış otokontrol yerine, bakaiüık bürokratlannın kararlanna boyun eğmiş durumdaki bu yapıdan kurtanlmalıdır. Tarih emirkomuta zincirinde, bakanlık güdümünde yapümaz, yazılmaz, anlatılmaz; tarihçilik bilginliktir, bilgin ise bürokratik engelleri hiç sevmez. Türk Tarih Kurumu (ve elbette Türk Dil Kurumu) eski statüsüne getirilmelidir. Bu da anayasanın 134. maddesini gözden geçirmek ve düzeltmekle mümkündür. Böylece kurum bağımsızlığına kavuşabilir. Başbakanlıga bağlı olmaktan kurtulabilir. Bu, Türkiye Büyük Mület Meclisi'ne düşen bir iştir. Aynca, 1989 yılı sonuna doğnı altı yıUık üyelikleri sona erecek kurum üyelerinin yenilenmeleri ya da değiştirilmelerinin titizlikle yapılması gereğini de belirtmek isterim. Tarih bilincinin ne demek olduğunu kavramış, tarihçiliğin çağdaş gelişmelerini kovalayabilmiş, araştırmalanyla ve topluma yansıtmak istedikleri tarih anlayışlanyla seçkinleşip kabul edilmiş, Türk tarihçiliğini yurtiçinde ve dışında yetkiyle, büimin gerektirdiği değer yargıianyla temsil edebilmiş kişiler üzerinde durulmalıdır (söz gelişi, ülkemizde 19. ve 20. yüzyıl Türkiyesi tarihi üzerinde oluşmuş potansiyel, son 2030 yılda gelişen sosyoekonomik tarih, kurumda yanısıtılmalıdır). UnutmayaJım, tarihçilik eski malzemeye dayansa bileyenilenmelidir, çağın koşullan içinde iletişim kurmak, hesapiaşmaktır, onu yeniden değerlendirmektir. Atatürk'ün mirasından günümüzde Türk Tarih Kurumu'na sağlanan gelir bir milyan aşmıştır; bu gelir tarihçiler içindir; Türk tarihini, Türkiye tarihini, dünya tarihindeki gelişmeleri incelemek içindir. Atatürk'ün düşlediği tarih ve TTK, gözetim ve denetimden ırak bir tarih ve kurumdu. Bu isteği yerine getirmek bilimin olduğu kadar mülkiyet hakkının, mirasın güvencesinin ve tüzel kişilik hukukunun gereğidir. (1) Bakınız: Restni Gazetc, 17.8.1983 18138. (2) U. Iğdemir, Cumhuriyet'in 50. Yılında Türk Tarih Kurumu, TTK/Ankara, 1973 (3) B. Kodaman, "Osmanlı Devrinde Doğu Anadolu'nun İdari Durumu", Eğitim Fakültesi Dergisi, sayı 1, Samsun 1986, s.5. (4) E. Akurgal, "Atatürk ve Osmanlı Tarihi", Cumhuriyet, 5 Ekim 1985. 24 AĞUSTOS 1989 PENCERE Bayramı Prof. Dr. SALİH ÖZBARAN, DEÜ, Buca Eğitim Fak. "1983 başında Türk Tarih Kurumu otiadan kaldınldı, yeni bir kurum oluşturuldu. Ben de on dört yıl dyelikten sonra çıkanldım...'' Prof. Dr. Semavi Eyice'nin yürek yaralayan sözleri bunlar; dört yüze ulaşmış yayını ile sanat tarihçili|inde seçkin bir yeri bulanan bilgin Prof. Eyice'nin Alpay Kabacalı'ya yansıttığı acı gerçek (Cumhuriyet, 10 temmuz 1989). himayelerinde" Başbakanlıga bağlandı. Aıulan yasanın 53. maddesi gereği "Atatürk'ün emir ve isteği" üzerine, ">rüksek koruyuculuğu altında" a)Yükseköğretim görmüş, idari tecrübeye ve devlet memunı olabilmek için gerekli niteliklere sahip adaylar arasından yüksek kurulca yirmi; b)Türk Tarih Kurumu'nun amaçlannın gercekleştirilmesinde yararlı olabilecek elemanlann arasından Yüksek Ögretim Kunılu'nca yirmi olmak üzere kırk kişi belirlendi. Dikkat edilirse, TTK üyelerinin ilk yansı "devlet memuru niteliği" esası üzerine bürokratik yapılı yüksekkurumca, ikinci yansı da içinde tesadüfen bir belki iki tarihçi bulunabilen YÖK tarafından seçilmiş olduğu görülür. Bu tercihleT sonucundur ki Em. General, Em. Diplamat, tlahiyat uzmanı gjbiler TTK'ya üye yapılmış, ama Ekrem Akurgal, Halil Inalcık (nedense sonradan yeniden üyeliğe alınmışür), Semavi Eyice, Şerafettin Turan, Nejat Göytinç ve daha niceleri gibi aJanlarında uluslararası üne sahip profesörler kurumdan çıkarümışlardır. TTK'mn bir üyesi yapılan değişikliklere gerekçe ararken "raaziden kopukluğu" ve "mâzîyi kötülemeyi" buluyor, kuruma müdahalenin bilimsel" açıklamasını şoyle yapıyordu: "12 Eylül 1980 harekâtından sonra Tarih ve DU Kurumlanna yeniden sekil verilerek Atatürk. Dil ve Tarih Yüksek Kurumu çatısı altında toplanmalan tesadufi degildir. Bu teşebbüs hiç şüphesiz maziden kopmakla, maziyi, özellikle Osmanlı Devletini kötülemeklc bir yere vanlamayacagının ve istikbalini 1983'le gelen dönem 11.8.1983 tarihinde 2876 sayılı kanun ile "Atatürkçü döşünceyi, Atatürk ilke ve inkılaplannı, Türk knJtüriinü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan araşbrmak, tanıtraak, yaymak ve yayınlar yapmak amacıyla; Ankara'da Atatürk'ün manevi himayeierinde, Cnmhurbaşkanının gözetim ve desteginde, Başbakanlıga baglı; Atatürk Araşbrma Merkea, Türk DU Kurumu. Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kultür Merkezinden oluşan kamu tuzel kişiligine sahip. "Atatürk KüJtıir, Dil ve Tarih Kurumu" kunılmuştur"(l). 5.9.1938 pazartesi günü Dolmabahçe'de, sahip olduğu "bütün nukut ve hisse senetleriyle Çankayadaki menkul ve gayri menkul emval"inin gelirlerinden bir kısmını Türk Tarih Kurumu'na bıraktığmı bildiren K. Atatürk'ün, 15 nisan 1931'de Türk Tarih Tetkik Cemiyeti adıyla kurulan ve 1935 yılında yine onun tarafmdan Türk Tarih Kurumu olarak adlandınlan bu kurum (2), kuruluşundan elli iki yıl sonra, bağunsızhğını yitirdi, dağıtıldı, bakanlık bürosu oldu. Atatürk adına, onun "manevi TTK'nın gelecegi TTK'mn, şu anda, küçük boyutlu kararlarla statüsünün değiştirilemeyeceğinin farkındayım; anayasamn 134. maddesinin güvencesinde olduğunun bilincindeyim. Ancak, son altı yıldır üyesi olarak yakından izleme olanağı bulduğum Atatürk yadigârı bu kurumun, Türk tarihçiliğini çok daha geniş boyutlarda, tarihçilerin karaılannın geçerli olduğu bir ortamda ve bürokratik engellerden arınmış olarak temsil edilmesi gereğine de inanmaktayım. TTK, tarihçilerin olmalıdır; daha açık söyleyecek olursam, son söz tarihçilerin olmalıdır; bağımsız olmalıdır. Onu eritmiş, küçültmüş 1988 yılında, sürücü, bekçi vb. dışında, çalışanlann sayısınj 120'den (yüz yirmi) 25'e (yirmi beş) indirmiş, indirmek zorunda kalmış, uzmanını elinde tutamamış, elemansızlıktan dolayı kitaplığıru bile bir sure EVET/HAYIR OKT^YAKBAL Geceyarısıydı. Saat ikiye doğru ılerüyordu. Az sonra sınır kapıları kapanacaktı. Türk hükümeti, Bulgaristan Türklerine giriş yasağı koymuştu. Gözümün önüne degişik görüntüler geliyordu: At arabasına varını yoğunu yuklemiş insanlar, at yerine kendini koşmuş gençler, çocuk arabasma nesi var nesi yok doldurmuş kadınlar, zorla yürüyen nineler, dedeler, kucaklarda yavrular. On binlerce soydaş dizılmişlerdi sınırın öteki yanında... Kimi saat ikiye varmadan kendini Türkiye'ye atmak istiyordu. Malını mülkünü Bulgaristan'da bırakarak... Kimi saat ikiye kadar sınırı geçemeyecegini anlamış, yeniden köyüne, kasabasına dönüyordu. Gözleri yaşlı, yürekleri buruk. Yıkılmış umutlar dağlar gibiydi. Uykum kaçtı. Kalkıp balkona çıktım. Gece serindi. Şu anda Edirne'de, Kaptkule'de olmalıydım diye düşündüm. Daha sonra Özal ve arkadaşları gözümün önüne geldi. Bu saatte ne yapıyorlardı? Nasıl uyuyabiliyorlardı? Bu kişilerde duygu diye bir şey yok muydu? Umutla. guvenle yollara düşmüş, Ozal'ın büyük sözlerine inanmış soydaşlarımız sınır kapılarında çile doldururken hiçbir sıkıntı duymadan 'koy kasete neşeli bir şarkı Semra, neşemizi bulalım' mı diyorlardı? Son damla bardağı taşırmıştır. özal ve hükümetinde görev alan politikacıların sonu gelmiştir. Türkiye tarihinde bundan acı, bundan daha utanç verici bir durum yaşanmamıştır. Sen kalk meydanlarda avazın çıktığı kadar bagır, gözdağları ver, 'hepsi gelsin, Türkiye 52 milyon, iki milyon daha fazla olursak ne çıkar, yakında 70 milyona ulaşacağız. Buigarı yaptıklanna pişman edeceğiz, Türkiye büyuk devlettir, soydaşlarımızın hepsine yer var' diye böbürlen, sonra da Vizesiz Türkiye'ye girilemez' diye kes at! Buna verilecek ad, sorumsuzluktur; kendini bilmeyiştir, beceriksizliktir, acizliktir, ülkemizi dünya karşısında bir kez daha küçük düşürmektir. Madem ki birkaç yüz bin soydaşı barındıracak, besleyecek, iş verecek gücün yoktu, öyleyse neden bu vize kararını üç ay önce almadın? Gelmiş geçmiş hiçbir basbakan, Bay Özal kadar sorumsuz davranmamıştır. Büyük büyük sözler söylemek kolaydır. 'Onlara Bulgar domuzu derier. Umüklerine basarız. Hesap sorarız. Asrın sonunda 75 milyonuz. Bir kez ayranımız kabarmasın. Açtım kapıyı, hepsini göndersinler.1 Birkaç ay geçmeden de 'yo yo, bu kadarı fazla, vizesi olmayan soydaş Türkiye'ye giremez, 22 ağustos saat 02.00'ye kadar Türkiye'ye gelemeyenler vize almadan sıntrlanmızda bekleşmesinler!' Anlatyorlar, on binden çok soydaş sınır kapısında bekliyormuş, sokaklar doluymuş, insanlar birbirini iterek bir an önce Kapıkule'ye koşuyormuş. Kadın erkek, çoluk çocuk, yaşlı genç. Bir dram, bir tragedya... Bunun yaratıcısı kim? Bay Turgut Özal... Bay Turgut Özal'ın bir dakika bile hükümet başkanlığı görevinde kalmaması gerekir. Kendiliğinden ayrılmasını bilemezse, ki bilemez! en başta kendi partisi onu oturduğu yüce makamdan aşağı indirmelidir. Muhalefet partileri elbirliğiyle bu beceriksiz, başarısız, Türklüğün saygınlığını sıfıra indiren kişinin dersini vermelidir. Bay Özal'dan kurtulmak, ülkemizi, halkımızı bir karabasandan kurtarmak anlamına gelmiştir. Hani Bulgaristan bir cehennemdi? Orda bir tek Türk bırakmak bile ayıptı, çirkindi! Belene'ler, bilmem neler Türk azınlığı acılar içinde bırakıyordu. Ne yapıp edip Türkleri böyle bir cehennemden kurtarmak gerekliydi. Şimdi birden Bulgaristan değişti mi? Bu ülkede yaşayan 300 bin insan ülkemize geldi. Geri kalan bir milyondan çok soydaş ne olacak? Bu sorular hemen akla geliyor. Bay Özal'ın sonu gelmiştir. 'Sorumsuz ve tutarsız politikalarla devleti küçük düşürmek'le suçlanan ANAP lideri Mecliste kendisinı bakalım nasıl savunacak? Savunmaya cüret edebilecek mi? ANAP grubu hâlâ bu kişiyi 'lider' olarak koruyacak mı? Bunca bozguna, bunca yenilgiye karşın Özal ve takımı Türkiye'yi birkaç yıl daha yönetecek mi? Hatta Çankaya'ya çıkmak gibi bir heveste direnebilecek mi? OKURLARDAN Vergi adaletı Resmi Gazete'de çıkan vergi ile ilgili kararnamede, bazı vergi oranlannm yüzde 25 dolayında indirildiğini ve ithal edilen bazı beyaz eşya ve yatlardan ise tamamen kaldınldığım öğrendik. Bu değişikliklerin kimi kesimlere tanınan vergi ayrıcalığı ile ilgili kazanç temini olduğu artık bilinmektedir. Miçin lüks yatlardan vergi alınmaz ve ithal lüks otomobillerin vergisi büyük oranda duşürülür de asgari ucretten vergi kaldtrılmaz? Bu da ayrı bir vergi adaleti anlayışıdır. Bu ayncalıklann yanında bir de Gelir Vergisi mükellefi profesyonel sporculann transfer ücretlerinin nasıl vergilendirildiğidir. Gazetelerde okuduğumuz milyarlann üzerinde transfer ücreti alan futbol asları ne kadar vergi ödemektedirler? Vergi rekortmenleri listesinde hiçbir futbolcu ismine rastlamadun. Bu kadar büyük kazançların büyük vergileri olması gerekmez mi? Yılda birkaç milyon kazanan esnaf ve küçük işletmecinin defterlerini didikleyen ve borcu için mükellefi sıkboğaz eden maliye müfettiş ve kontrolörlerinin bu büyük boyutlu transfer ücretlerinden haberleri yok mudur? Bu gelirler gizli de değildir. Gazetelerde boy boy resimlerle ve büyük puntolarla ilan edilir. Yoksa 100 doları asamayacağını, bu beyleri Gelir Vergisi'nden mektubu teslim alırken muaf tutan bir yasa maddesi verilen makbuzda bunun mi var? betirtilmiş oldugunu bildirdi. Sayın tstanbul Defterdarı'mn Makbuzda bir kelime Türkçe nazarı dikkatine sunulur. yok. İngilizce yazılu Arka BODRUM'DAN BİR OKUR sayfada taşımayla ilgili şartlann yer aldığı belirtiliyor. Arka sayfayı çeviriyorum. Makbuzun arkası bembeyaz, Ne Türkçe ne de İngilizce yazı var. Öğrenmek istiyo.vm. tngiltere'ye acele bir belge Türkiye'de faaliyette bulunan ulastırmam gerektL DHL bir firma, Türk firması, 60.000 lira vatandaslarına verdiği karşılığında mektubumu 24 hizmetin koşullannı Türkçe saat içinde Londra'ya teslim olmayan, İngilizce yazılı bir koşuluyla büromdan aldırttu belge ile bildirirse Mektup 24 saatte değil, beş aydır alıcıya ulasmadu Noter sorumluluktan kurtulur mu? DHL'ye karşı hakktmı aracılığıyla mektubumun İngilizce mi aramaltytm? akıbetini sorduğumda DHL cevabında, sorunüuluğunun İstanbul ÖzaPın Sonu Gelmedi mi? Türkiye'de İngilizce belge geçerli mi? T.C. AKYAZI SULH CEZA MAHKEMESİ o m p a n y a 5 1 £ ii r ü y o Bu akşam, Anadolu Ekspresi'yle, topladığımız imzaları "Ankara"ya götürüyoruz. Yarın sabah 10.00'da Güvenpark'ta olacağız. Sizleri de bekliyoruz. {\ HÜKÜM ÖZET1 ESAS NO: 1989/143 KARAR NO: 1989/313 Akyazı Çatalköprü Köyü'nde imal edilmekte olan ve KARTAL SUCUKLARI nam ve isminde piyasaya sunllen sucuklann Gıda Maddeleri Nizamnamesi'ne aykın olduğundan dolayı yapılan açık yargılama sırasında: Sanık Kartal Sucuklan sorumlusu ve imalatçısı ORHAN KARTAL'ın mahkememizin yukanda esas ve karar numaralan yazıh karan ile TCK 398. 647 sayıh kanunun 4/1. TCK 72. maddeleri gereğince neticeten 32.000 TL. ağır para cezası ile cezalandınlmasına, 7 gün süre ile Akyazı Çatalköprü Köyü'nde bulunan işyerinin kapatümasına, 3 ay süre ile failin cürme vasıta kıldığı Çatalköprü Köyü'ndeki Kartal Sucuklanndan dolayı meslek ve sanatın ve ticaretin tatiline karar verildi. 6.6.1989 Basın: 29668 Beyoğlu'nda kitap bayramı var. Mis Sokağf nda "Kitap Günleri 89" yaşanıyor. Yazarlar, şairler, okurlar, çizerler, kitaplar iç içe. Cumhuriyet Kitap Kulübü bir kültür eylemini daha gerçekleştiriyor. Beyoğlu Belediye Başkanı Huseyin Aslan, Mis Sokağı'ndaki şenliğin altını çiziyor: Biz Beyoğlu'nda kitap sergisi açmakla sokağa genç aydın insanları soktuk. Bu ilgi ileride düşündüğümüz etkinlikler açısından umutiandıncı olmuşturf' Çirkinlikler son gunlerde ülkenin üstüne kara bulutlar gibi yığılırken; alın size bir güzellik... • İbrahim Müteferrika ile Gutenberg arasında yuvarlak sayıyla 250 yıl var. Ülkemizde ilk kitap 1726'da basıldı. Yazı devrimi 1928'de. O yıla kadar geçen sürede (iki yüzyıl) yine yuvarlak sayıyla 25 bin kitap basılmış... Büyücek bir ev kutüphanesi. Çogu ıvır zıvır yayımlardan oluşan 25 bin kitapla yazı devrimine ulaşmışız. Daha sonra devlet, sorunu çözmek için ise el atmış. 1940'larda Milli Eğitim Bakanlığı dünya klasiklerini Türkçeye çevirtmeye başlamış. Amaç ne? Uygar dünya kültürünü Türk kitaplığına kazandırmak. Kitapsız bir ülke nasıl çağdaşlaşabilir? * Ne var ki sorun kolay çözülmüyor; çok partili rejimden sonra büyüyor. Çağdaşlaşabilmek için ne yapıp edip evrensel sanat ve kültür ürünlerini ulusal kitaplığın raflanna yerleştirmek zorundayız; ama, kitap düşmanlığı bu amaca ters düşüyor. Yarım yamalak demokrasi deneyiminde kitap yasakları sürüyor; fikir özgürlüğü sağlanamıyor; ara rejimlerde olaylar tam bir kültür kırımına dönüşüyor. 12 Mart'ta kentlerin taranması, evlerin aranması, kitaplıkların asker ve polis eliyle alaşağı edilmesi, kitabın "suç unsuru" sayılması, evinde "yasak kitap" bulunduranların gözaltına alınması faşıst İktidarın temel siyasetl olarak başlamıştı. 12 Eylül'de bu eylem inanılmaz boyutlara ulaştı; sıkıyönetim emriyle çuval çuval, kamyon kamyon kitap toplatıldı ve "imha" edildi. Matbaaya Batı'dan 250 yıl sonra kavuşan Türkiye'de Cumhuriyetten yarım yüzyıl sonra yaşanan kitap barbarlığı, en büyük yıkım oldu. • ANAP 12 Eylül'le özdeştir. Özal yönetimi 12 Eylül hukukunu benimsedi; kültür ve kitap düşmanlığını yeni yontemlerle ve pek ustalıklı biçimde yürüttü. Kâğıt fiyatlarını alabildiğine arttırarak, emekçi halkın geçim düzeyini alabildiğine düşürerek kültür yaşamını kökünden bartalamayı bılinçli siyasete dönüştürdü. özal yönetimi, sözde liberal ekonomiyi benimsemişti; ama, kitap piyasasında ne yaptı? Bugün Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı ve {Atatürk'ün vasiyeti çığnendikten sonra birer devlet dairesine dönüştürülen) Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu yayın yaşamında "devtetçitik" yapmaktadırlar. En pahalı kâğıtlara basılıp en ucuz fiyatlarta piyasaya sürülen gerici ve tutucu ideolojinin kitapları, haksız rekabetin önyargılı devlet müdahaleciliğini sımgelemektedir. Kültürde devlet terörü yaşanıyor ve siyasal iktidar okurlara diyor ki: Eğer kendini tehlikeye atmak istemiyorsan, devletin yayım ladığı kitaplan oku!.. Yine de Özal yönetiminin çıkardığı kitaplar satmıyor; halk, özgürlüğünü korumaya özen gösteriyor. Bunu en çok satan kitap listelerinde izlemek olanağı var. • Müteferrika'aan bugüne kadar iki yüzyıl geçmiş; Gutenberg: ten bu yana da 500 yıl... Ülkemizde kitap, yasaklarıyla, tehlikeleriyle, siyasal iktidarın gerici siyasetiyle öyle bir sorun ki ayıbı çok büyük. Çağdaşlaşmak için bu ayıbı ortadan kaldırmalıyız ve uygarlığın bütün kültür ve sanat ürünlerini Türk kitaplığının raflanna bizim dilimizde dizmeliyiz. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ DENİZ BtLİMLERİ VE Ç O Ç R A F Y A ENSTTTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Enstitümüze 19891990 ögretim yılında aşağıda yazıh programlara, belinilen sayıda yüksek lisans ve doktora öğrencisi ahnacaktır. Başvuracaklann h'sansüstü yönetmeliğinde belirtilen şartlara haiz olmalan ve aynca başvurduklan bilim dallan ile ilgili konularda lisans ve yüksek lisans yapmış olmalan gerekir. Adaylar 411 Eylül 1989 tarihleri arasında saat 17.00'ye kadar sınava girmek istediklerini bildiren bir dilekçe ekinde, a) Resmi onaylı diploma veya mezuniyet belgesi, b) Resmi onayh fotoğraflı nüfus cuzdanı örneği, c) 2 adet fotoğrafla birlikte enstitümüz öğrenci bürosuna müracaat etmeleri gereklidir. Programlar Yüksek Lisans Doktora Deniz Biyolojisi 10 5 Deniz Fiziği ve Kimyası 10 5 Deniz Jeolojisi ve Fiziği 10 5 Jeomorfoloji 10 3 Uygulamalı Coğrafya 10 3 a Klimatoloji ve Meteoroloji 10 3 b Uygulamalı Beseri ve îktisadi Coğrafya 10 3 6 Çevre BilimleriGeokoloji 15 5 Yüksek Lisans adaylanmn bilim sınavı 18.9.1989 tarihinde saat 14.00'te, doktora adaylaıının yabancı dil (IngilizceFransızcaAlmanca) sınavı 26.9.1989 tarihinde saat 10.00'da ve bu sınavda basarüı olanlann bilimsel sınavlan 28.9.1989 tarihinde saat 14.00'te a$ağıdaki adreste yapılacaktır. Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü Müşküle Sokak VefaISTANBUL Müracaatlann gerekli belgelerle birlikte II5 Eylül 1989 tarihleri arasında Enstitü Sekreterliğine yapılması duyurulur. Yönetmeliğin öngördüğü devam zorunluluğu vardır. Basın: 29662 KİRALIK KÜÇÛK EV ARANIYOR SAMİ CANER 512 05 05 /512 T.C. DİYARBAKIR 1. SULH CEZA MAHKEMESİ Esas No: 1988/1756 Karar No: 1989/704 C.Sav. No: 1988/41181357 Hakim: Veli DEĞİRMENCl 27897 Katip: Ali Çakır Davacı: K.H. Sanık: NECAT BAYLAN, Sinan ve Sıdıka'dan olma, 1963 D.lu Diyarbakır Merkez Kooperatifler Mah. nüf. kayıüı olup, halen Diyarbakır Akkoyunlu 4. Sokak. No: 5'de oturur. Bekar, okuryazar, sabıkasız, Türk, tslam. Meşrubatçt. Suç: Gıda maddeleri tüzüğüne muhalefet. Suç Tarihi: 23.8.1988 Karar Tarihi: 19.7.1989 Yukanda açık kimliği yazılı bulunan sanığın sübut bulan suçundan dolayı eylemine uyan TCK.nun 396. maddesi gerefince 3 ay hapis cezası ve 5000 lira ağır para cezası ile cezalandınlmasına, 647 S.K.nun 4/1 maddesi gereğince sanığa verilen hapis cezasının beher günü 300 lira üzerinden ağu para cezasına çevrilerek sanığuı 27.000 LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, TCK.nun 72. maddesi gereğince sanığa tayin olunan aym nev'iden para cezalannın içtima Olunarak sanığın NETİCETEN 32.000 LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, TCK.nun 402. maddesi gereğince sanığın suça vasıta kıldığı MESLEK, SANAT VE TİCARETtNÎN 3 AY MÜDDETLE TATİLİNE, Fiüin işleniş şekline göre 7 GÜN SÜRE İLE IŞYERİNlN KAPATILMASINA, Aynca karar özetinin masrafı bilahare sanıktan ahnmak üzere Ankara, İstanbul ve Izmir'de yayınlanan trajı 100.000'in üzerinde bulunan bir gazetede ve aynca Diyarbaku'da yayınlanan mahalli bir gazetede ilan ettirilmesine, yasa yolu açık olmak üzere sanığın yuzüne karşı verilen karar acıkça okunup usulen anlatıldı. Basın: 29611 T.C. POLATLI SULH CEZA MAHKEMESİ ESAS NO: 1987/734 KARAR NO: 1989/55 Sanık FETHİ AKEL'in Polath Cumhuriyet Mah. Ataturk Cad. No: 47/A'daki dükkânında satışa arz ettiği sucuklarda E. Coli butunduğundan, Gıda Maddeleri Tüzüğü'nün 466/b maddesi gereğince; Polath Sulh Ceza Mahkemesi'nden verilen 2.2.1989 gün ve 1987/734 E., 1989/55 K. sayılı ilamı Ue TCK'nın 396,402/1 ve 402/2 maddeleri Ue üç ay hapis cezası müddetine musavi olarak cürme vasıta kıldığı meslek ve sanatın ve ticaretin tatiline ve takdiren işyerinin 7 gün kapatümasına karar verildiği, karann kesinleştiği, TCK'nın 402/2'nci maddesi gereğince ilan olunur. 28.7.1989 Esas: 1988/730 Karar: 1989/296 Noksan ölçüde ekmek satmak suçundan sanık olup Erzurum ili tspir ilçesinin Düz Köyu nüfusunda kayıtlı halen Kavaçık subay evleri Makbule sokak No: 46/6 da ikamet eden Üzeyir oğlu 1956 D.lu MEHMET EKSİYE 304.647/4.402.647/6. maddeleri gereğince OTUZ İKİBİN LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE MAHKÜMİYETİNE, ÜÇ AY SÜRE İLE ÇÜRÜM VASITA KILDIĞI MESLEK SANAT VE TİCARETTEN TATİLİNE, c(?alannın teciline, hüküm özetinin gazetede ilaıuna karar verildiği ilan olunur. 27.7.1989 T.C. ALTINDAĞ 1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ HÜKÜM ÖZETİ ACELEEDIN Satılan cıhaz Seri no Fatura no Fatura tarihi Yetkili Satıcı (kaşe ve ımza) HERKESE AÇIK TELEV Kampanyamız 31 Ağustos Perşembe günü sona eriyor. Bir haftanız kaldı. Yandaki '"ÇeİTi Vestel Yetkili Satıcısf na götürün. 3 yıl garantili televizyonlara. videolara 150.000 TL daha az ödeyerek, ister peşin ister taksitle hemen sahip olun. Bu çric herhangi hir VestelYetküi Saücı televizyon ya da video alırken 150.000 (Yü ifiin) TL yerine eeçer KURTARICINIZ! OSSÖYS Liselerine Hazırlık ANADOLU Fen Meslek ÜSKUR 02 02 30 77 24 DERSANELERI KadıköySöğütlüçeşme 336 336 ErenkoyKantarcı 359 363 MaltepePazançı 352 79 06 68 86 21 VESrtL ELBCTRONİK GEREOER TİCARET LTD. STl Ağustos 31 Agustos 1989 tarihleri arasında geçerlidir Hercihaz için valnız bırçek kullanılır. YVESTEL Vestel t>r U Polty Peck internatıonal PLC kjruluşudur Eyüp 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 3.7.1989 tarih, 1989/241 esas No, 1989/440 karar No'su ile Koçbası olan soyadım, Saltuk olarak değiştirilmiştir. Nüfus cüzdanımı kaybettim, hükümsüzdur. MEHMET PEKUYSAL 'Herkese Uvgun Odeme Tjblo>u gazetelerde ve Vestel Yetkili Satıcılan'ndd
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear