24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER olağan bir parlamentodur ya da bir devrim sonucunda egemenliği eline geçirmiş olağanüstü bir güçtür. Ne var ki ister bir devrim sonrasında, isterse normal bir dönemde olsun, anayasa yapımınin ve anayasa değişikliğinin, seçilmiş bir meclis tarafından gerçekleştirilmesi demokrasinin ana kuralıdır. Dev rimle ya da darbeyle işbaşına geçen seçkin ve güçlü bir takımın yapacağı ya da atama yolu ile belirlediği bir kurula yaptıracağı anayasaların demokratik oldukları hiçbir zaman ileri sürülemez. Hele atanmış bir meclisin hazırladığı bir tasarının, birkaç kişi tarafından değiştirilerek çeşitli baskılarla halkoyuna sunulması, demokrasilerin taramadığı bir eylem ve işlemdir. 21 AĞUSTOS 1989 linmeler karşısında seyirci kalmışlardır. Anayasanın değiştirilmesi artık kaçınılmaz duruma gelmiştir. Gelmiştir, ama bugün Meclis'te 292 sandalyeye sahip olan, iktidardan uzaklaşmış bir iktidarın öncülüğünde yapılacak bir degişiklik, deAnayasa değişikliği bir politika oyunu değil, bir ülke sorunudur. mokrasiye yine aykırı olacaktır. Beş ay önce ülkeAnayasa değişikliğini azınhkta kalmış bir iktidar değil, ancak ulusun mizde bir yerel seçim yapılmıştır. Bu seçimde iktiçoğunluğu yapabilir. Anayasalan, siyasal iktidarlardan çok ulusal dar partisi üçüncü parti durumuna düşmüştür. O günden bu yana oy oranımn biraz daha eksildiği dengeler belirler. Parlamentonun dengelerini yerel seçimler altüst kamuoyu yoklamalarıyla belirlenmiştir. Böyiesine etmiştir. Erken bir seçimde ANAP'ın iktidar olamayacağı ortadadır. bir ortamda ve 1987 genel seçimlerinden önce adaBu nedenlerle bugünkü Meclis anayasa değişikliğini gerçekleştiremez. letsiz bir seçim yasası çıkararak, °/o36 oy oranıyla %65'lik bir Meclis gücü eide eden siyasal bir iktiBu Meclis cumhurbaşkanı da seçemez. Bunun tersi bir davranış, darın, anayasa değişikliğinde başrolü oynamaya demokratik kural ve gelenekleri hiçe saymak olur... kalkışması, anlaşılır bir girişim değildir. Anayasayı uygulamada başannın Anayasa değişikliği bir politika oyunu değil, bir M . İ S K E N D E R Ö Z T U R A N L I , İzmir Barosu Avukatlanndan gerekleri ülke sorunudur. Anayasa değişikliğini azınhkta kal26 Mart 1989 yerel seçimlerinde oyların tirilmek istenmesi çok olumlu bir girişimdir. ÇünAnayasa sorunlannda tılsım yoktur, başarı var mış bir iktidar değil, ancak ulusun çoğunluğu yaTo21.80'ini elde edebilen Anavatan Partisi iktida kü bu anayasanın nasıl hazırlandığı, hangi koşul dır. Başarı ise, ne anayasanın kendisinde ne de sis pabilir. Anayasaları, siyasal iktidarlardan çok ulurı, muhalefet partilerinin erken seçim istekleri kar larda halkoyuna sunulduğu ortadadır. Anayasayı temdedir. Asıl başarı, anayasayı uygulamakla yü sal dengeler belirler. Parlamentonun dengelerini yeşısında, düşünceleri başka yöne çevirmek amacıy 160 kişilik bir danışma meclisi hazırlamıştır. An kümlü devlet adamlarının ve onu yorumlayan yargı rel seçimler altüst etmiştir. Erken bir seçimde la anayasa değişikliğini gündeme getirmiş, bu ara cak bu Meclis, seçimle gelen bir meclis değildir. organlannın beceri, usralık ve yeteneğinde, anaya ANAP'ın iktidar olamayacağı ortadadır. Bu nedenda bazı çevrelerin desteğini alabilmek için de, Ce Üyelik için yapüan başvurulan Milli Güvenlik Kon sal düzen içinde yaşamak isteyen vatandaşların ka lerle bugünkü Meclis anayasa değişikliğini gerçekza Yasası'nın ünlü 141, 142 ve 163. maddelerinin seyi değerlendirmiş ve sonuçlandırmıştır. İşlem, beş rakterindedir. Böyiesine bir bilinç, en kötü anaya leştiremez. Bu Meclis cumhurbaşkanı da seçemez. Bunun tersi bir davranış, demokratik kural ve gekaldınlabileceği görüşünü ortaya atmıştır. Aklı sıra kişilik bir kurulun atama işleminden başka bir şey salan bile iyi duruma getirebilir. lenekleri hiçe saymak olur... paneller, seminerler düzenleyerek anayasa değişik değildir. Bundan başka hazırlanan tasarı, gene bu Anayasayı uygulayacak ve yorumlayacak olan liği konusunda kamuoyu oluşturacak, erken seçim kurul tarafından düzeltilerek, değiştirilerek, anlamsız yasaklar getirilerek halkoyuna sunulmuştur. Oy insandır. Başka dünyalardan insan getirecek deği Sonuç yolundaki istekleri donduracaktır. lama sırasında tüm kişi, kurum ve kuruluşların gö liz. Bu işi kendi insanımızla yapmak zorundayız. Demokrasinin yaşatılması, her şeyden önce devlet Niyetleri özgürlük kısmak rüş açıklaması yasaklanmış, bu hak yalnızca dev Tersi durumda, 1980'li yıllarda "yepyeni bir poli adamlarının ve politikacıların, demokratik kuraltikacı tipi" yaratmak amacıyla, işe başlayan kişiSiyasal iktidar tarafından şimdilik bölük pörçük let başkanının tekeline verilmiştir. Ulusun özgür is lerin gereksiz yasaklar ve yasaklamalar sonucun lar içinde kalmalarına bağlıdır. Yerel seçimlerle ve biçimde ortaya atılan degişiklik önerileri, hiç de tencine değer verilmemiş, demokratik ilkeler göz da ortaya çıkardıkları politikacı tipleri karşısında, başkaca göstergelerle azınlıkta kaldığı açık seçik "hukuk devleti kuralı", "hukukun üstünlüğü önünde tutulmamıştır. Bu nedenle de ortaya çıkan bugün düştükleri acıklı durumiara ve umutsuziuk belli olan bir siyasal iktidarın, değil anayasayı deilkesi" ve "özgürlüklerin genişletilmesi" doğrul anayasa, halktan kopuk kalmış, Türk ulusunun öz lara düşeriz. Bu duruma düşmelerinin başlıca ne ğiştirmesi, öteki yasaları bile çıkarma yetkisi kalmamış demektir. Buna aykırı davranışlar, "demoktusunda değildir. İktidar liderinin "kısa ve özlü lemlerine ve beklentilerine yanıt verememiştir. deni, demokratik kurallardan ayrılmış olmalandır. anayasa" isteği, 1924 Anayasası özleminden kayAnayasalar, "devletin yönetim biçimini, yurttaş Çünkü en gerçekçi ve olumlu anayasalar, ulusla rasicilik oyunu oynamak"tan başka bir şey değilnaklanmakta, öteden beri, "devlete ortak ların hak veözgürlüklerini" belirleyen özgün ve üs rın serbest istençleriyle gerçekleşen anayasaJardır. dir. olduğunu" savladığı yargı organlarının yetkilerini tün hukuk kurallarını içerdikleri için, yasalar aşa Demokrasinin erdemi buradadır. Ülkemizde gerçek bir demokrasi kurulması istekısmak amacını içermektedir. 1971 ve 1982 yılla masında en başta yer alırlar. Ayrıca anayasalar, yalniyorsa, vakit geçirmeden tüm siyasal partilerin karındaki kısıtlamalar yetmiyormuş gibi, Anayasa nız yasama, yürütme ve yargı organlarını değil, tüm 1982 Anayasası demokratik bir anayasa değil tılımıyla adaletli bir seçim yasası çıkanlmalı, seçimMahkemesi'nin, Danıştay'm ve Vüksek Seçim Ku kurum, kuruluş ve kişileri bağlar. Ve yasalann, dir. Daha yürürlüğe girer girmez demokratik ya ler bu yasa ile yapılmalı, cumhurbaşkanı seçiminrulu'nun yetkileri bir kez daha daraltıimak isten anayasaya uygun olması gerekir. Bu nedenledir ki pısı tartışma konusu olmuş, ona "kefil" olanlar, den sonra da demokratik bir anayasa yapımı günmektedir. anayasalar, her zaman her yerde "kurucu iktidar" çok kısa bir süre sonra kefaletten vazgeçmişlerdir. deme getirilmelidir. Türk toplumunu içine düştüÖncelikle belirtelim ki 1982 Anayasası'nın değiş lar tarafından çıkarılır. kurucu iktidarlar ise ya "Bu anayasayı deldirtmeyiz" diyenler, çeşitli de ğü çıkmazdan kurtarmanın başka bir yolu yoktur. Anayasa ve Politika CUMHURIYETTE^ OKURLARA... OKAY GÖNENSİN HBM L EVET/HAYIR OKURLAKDAN Güvencemiz nedir? rağmen hâlâ asgari ücret alıyorum. Lise mezunuyum. Dairede 12 kişiyiı hepimiz aynı koşullarda çalışıyoruzBen 16.6.1980 ytlmdan beri kadastro miidürlüğünde geçici Hiçbir sosyal hakkımız ve güvencemiz yok. Sadece işçi olarak çalışmaktayım. ikramiye alıyoruz; o da yılda Her yıl martta giriyor, dört defa, bir aylık tutarında kasımda çıkışımız oluyor, üç oluyor ve her yıl işe girmemiz ay boş kalıyorduk, ama son iki yıldır vali onayı ile işlerin güçleşiyor. Bizler ne çokluğu nedeni ile bir ay boş yapacağımızı bilemiyoruz. Aylığımız çok gülünç bir kalıyoruz. Ücretimiz asgari ücret, kaç senedir çahşmama rakam. Burada muhasebe müdürlüğüne soruyoruz, doyurucu bir yanıt alamıyoruz. Dairedekiler de bilmiyorlar, şöyle ki, ben uzun yıllardır çalışmama rağmen ilk ytllar böyle bir şey söz konusu değildi, iki yıldır martta girince (Bizim işçi kadrolan genel müdürlükten geliyor, on iki kişi ve 9 aylık olarak) bizim aylıklar asgari ücretten % 25 zamlı, ama aynı yıl içinde asgari ücret ağustosta zamlanınca eşitleniyor ve aynı asgari ücret olarak gidiyor. Benim sormak istediğim, bizim sosyal yardım hakkımız yok mu, kıdem farkı yok mu, biz hep asgari ücret mi alacağız ve her yıl tekrar girebilmek için güvencemiz nedir? Şimdiden teşekkür ederim. Elif TATAR / Denizii "12 Eylül heyetinin görevi bırakmalarına şurada iki üç ay kaldı. Sayın Evren ve arkadaşları geride ne bırakıyorlar?" Bu soru hepimizi düşündürmelidir. Soruyu soran kim olursa olsun! Ki, bu soru on yıl Başbakanlık yapmış, şimdi de büyük bir partinin lideri Sayın Demirel tarafından sorulmuş olsa da! Demirel'e de sofulacak sorular vardır! Yanıtlaması, açıklaması gereken konular... Yalnız onun değil, Sayın Ecevit'in de... Bir kitabıma 'Yarınlar Hesap Sorar' adını vermiştim, bir başka kitabıma da Tarih, En Büyük Yargıç...' Hepimiz gördüğümüzü, bildiğimizi yazdık soyledik, zaman zaman savcılar, mahkemeler önünde de bunların hesabını verdik. Yazarlann, düşünürlerin, gazetecilerin hesap vermeleri doğal oluyor da ülkeyi, ulusu yıllarca yönetenlerin birtakım sorulara yanıt vermeleri neden yanlış sayılıyor? Son günlerde basında karşılıklı suçlamalar, sataşmalar birbirini izlemekte. CHP'nin es<i lideri, bu ülkede üç kez başbakanlık sorumluluğunu yükienmiş Bülent Ecevit 12 Eylül öncesini, sonrasını anlatırken Sayın Evren'le ilgili bazı önemli noktalara değindi. DYP lideri Demirel, 12 Eylül olayı ile bu olayın öncesi ve sonrasıyla ilgili birtakım açıklamalar yaptı. Sayın Evren de bunlara karşı bir çeşit savunmaya, hatta karşı saldırıya geçti. Gerçı Sayın Evren doğrudan doğruya kamuoyu önünde konuşmuyor, basın danışmanı aracılığıyla Demirelin ve Ecevit'in ileri sürdükleri savlara kendi açısından değinmekle yetiniyor. Kamuoyu da on yıl öncesi ne ait Önemli kördüğümlerin çözülmesini ilgiyle izliyor. Bu düğümlerin tam bir açıklıkla ortadan kalkmasını, 12 Eylül öncesinin gerçeklerini, 12 Eylül'ün gerçekleştirilmesinin nedenlerini bütün ayrıntılanyla anlamak istiyor. DYP Genel Başkanı Demirel, Evren ve arkadaşlarının gerilerinde nasıl bir Türkiye bırakacaklarını bakın nasıl özetfemiş: "Yüzde 100 enflasyon içinde bir Türkiye. 50 milyar dotar dış borç. 30 trilyon iç borç. Yüzde 22 işsizlik. GSMH'nin yüzde 10'u kadar dış ve iç borç taiz ödemesi. Geri kalmış bölgelerle diğer bölgeler arasında açılmış farklılık. Gelir dağılımında en kötü on ülke arasına girmiş bir Türkiye. Bulgaristan huduttarından zorla atılmış 300 bin göcmen. Güneydoğu bölgesinde her gün dökülen kan. Durmuş bir sanayileşme." 12 Eylül kadrosu, tek aday olarak seçilen cumhurbaşkanı ve dört Konsey üyesi ile birlikte birkaç ay sonra işbaşından ayrılacaklar. Emekli bir general yaşamı sürecekler. Hepsinin yaşı da yetmişi ya aştı ya aşmak üzere. Ne yapacaklar? Oturup anılarını mı yazacaklar ya da yazdıracaklar? 12 Eylül olayını nasıl savunacaklar, 12 Eylül'ün Türk ulusu için nasıl mutlu bir olay olduğunu nasıl anlatacaklar? Şu ana kadar bu sayın kişilerin ağzından yalnızca 12 Eylül olaytnın övgüsünü, daha doğrusu kendi övgülerini duyduk. Şurda yanlış yaptık, burda büyük bir yanılgıya düştük, iyilik derken en büyük kötülükleri gerçeklestirdik, diyebilecekler mi? DYP lideri, 12 Eylülcülerin gerilerinde neler bıraktığını sıralarken pek çok şeyi de unutmuş. Bunların birkaçını anımsatmak isterim: Atatürk diye diye Atatürk'ün en güzel yapıtlarını yıkmak. Atatürk devriminin en sağlam ilkelerini yozlaştırmak. Gericiliğe, yobazlığa bilerek bilmeyerek ödunler vermek. Aydınlan, sanatçıları, yazarları, düşünürieri türlü acılardan geçirmek. Özal diye bir işveren sendikası yöneticisini, Sabancı'ların yanında çalışan birini memleketin yazgısına egemen kılmak. Ülkemizin saygınlığını dış dünya karşısında önemsiz hale getirmek... Demirel'in, benim de ıçtenlikle katıldığım şu saptamasıyla yazımı bitireyim: "12 Eylül siyasi partileri kapatmıştır, siyasi hayatı allak bullak etmiştir. 83 çarpık rejimini getirmiştir. Himaye ettiği bugünkü iktidar, seçim kanunlarında 11 defa degişiklik yapmış, yüzde 365 oyla yüzde 65 sandalyeye oturtmuştur. Şimdi arkasında yüzde 13 oyun bile zar zor bulunduğu halde ona Çankaya'ya çıkıp oturma olasılığını getirmiştir 12 Eylül..." Bakalım 'tarih önünde' bütün bu sorular nasıl yanıtlanacak? NOT 6 ağustosta Hiroşima olayının yalnız Muğla'da anıldığını yazmıştım. Oysa Yeşiller Partisi, "Hiroşima'yı Anma ve Marmara'yı Kurtarma Kampanyası"nda bu konuyu ele almış, Celâl Ertuğ, Fikret Baykut, Tolga Yarman bu toplantıda konuşmalar yapmışlar Ankara Milletvekili Kâmil Ateşoğulları'ndan aldığım bir mektupta da Altındağ Belediyesi ile Nüshed Hekimler Derneği'nin Altındağ'da bir 'Hiroşima Günü' düzenlediği bildiriliyor. Bu toplantıda Nüshed Başkanı Prof. Dr. Leziz Onaran, Belediye Başkanı Halil Vural konuşmuşlar, ayrıca bu konuda bir de panel düzenlenmiş... Ben bu toplantıları sonradan öğrendim. Hiroşima olayının ülkemizde bu denli sessizce geçiştirilmesinden duyduğum üzüntü biraz olsun azaldı. Hiroşima olayı bütün insanlığı ilgilendiren bir konudur. Ülkemizde hiç değilse birkaç yerde bu olayın anılması barışa, dostluğa, insanca yaşamaya inançla bağlı yurttaşların sanılandan çok olduğunu gösterir. Bu Hesabı Nasıl Verecekler? OKT4YAKBAL MÜHENDİSLİK, MİMARLIK, HUKUK, tKTİSAT, İŞLETME, TIP, EDEBİYAT, FEN ve HER TÜR YÜKSEK ÖĞRETİM MEZUNLARINA... İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İŞLETME İKTİSADI ENSTİTÜSÜ "İŞLETMECİLİK İHTİSAS PROGRAMI"nın GÜNDÜZ ve GECE Bölümlerine Aday Öğrenci Kaydı Devam Ediyor. YÖNETİCtLİK ÇAGINDA YAŞIYORUZ; djplomanız başan için artık yeterli değildir. Günümüzde, büyüyen ve çapraşıklasan kunüuşlann yönetilmesi, her geçen gün güçleşmektedir. Gerek kendi sorunlanmzı çözerken, gerek başkalanna işgördürürken karşınıza çıkacak engelleri etkili ve verimli olarak aşabilmeniz içir. VAK'A YÖNTEMt ve UYGULAMAYA YÖNELİK BİR YÖNETtCİLtK ÖGRENtMİ Ue geliştirilecek bilgi, yetenek ve niteliklere de şiddetle ihtiyacıruz vardır. Ülkemizde bu ihtiyacınızı karşılayabilecek en iyi imkân, "tŞLETMECİLİK İHTİSAS PROGRAMI"nın Giindiiı ve G«ce bölümleridir. 19891990 öğretim yılında Gündüz Bölümü 33., Gece Bölümü 16. dönemlerine ulasan bu programın gündüz ve gece bolümleri 1 akademik yıl sürelidir. İŞLETME İKTİSADr ENSTtTÜSÜ "YÖNETİCILİK EĞİTİMİNDE 34 YILLIK DENEYtM" Aday kaydı I Eylül 1989 günü akşamı sona erecek; seçim sınavı 9 Eylül 1989 saat 10.00'da yapılacaktır. Aday kaydi için; 2 fotoğraf ve mezuniyet ya da son sınıfta bulunduğuna ilişkin belge gerekir. Bilgi için: l.Ü.işletme Fakültesi İşletme Iktisadı Enstitüsü RumeiihisarüstüİSTANBUL Tel: 165 97 50/266 165 98 91 165 97 61 Basın: 29053 MALİYE VE GÜMRÜK AKANLIGFNDAN STAJYER MUHASEBAT KONTROLÖRLÜĞÜ GİRİŞ SINAVI Maliye ve Gümrük Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü'nce, 4 Kasım 1989 Cumartesi günü saat: 09.00'da Ankara, tstanbul ve İzmir illerinde stajyer muhasebat kontrolörlüğü giriş sınavı açılacaktır. SINAVA KATILABİLMEK İÇİN a) Devlet Memurlan Kanunu'nun 48'inci maddesinde belirtilen özdlikleri taşımak, b) Sınavın yapılacağı yıhn ocak ayı başında 30 yaşını doldurmamıs olmak, c) Üniversitelerin en az dört yıllık öğrenim veren siyasal bilgiler, hukuk, iktisat, işletme ve iktisadi ve idari bilimler fakültelerini veya bunlara eşitliği Milli Eğitim Bakanlığı'nca kabul edilen yerli ve yabarıa öğretim kurumlarından birini bitirmiş olmak, d) Askerlik hizmetini yapmış, erteletmiş olmak veya muaf bulunmak gerekmektedir. SINAV KONULARI Yazılı ve sözlü smavlar zorunlu ve seçmeli konulardan yapılacakür. Sınava giriş şartları ile sınav konuları ve değerlendirme yöntemlerini ayrıntılanyla gösteren kitapçık ve başvuru formu aşağıda belirtilen adreslerden sağlanabilir. İstekhlerin gerekli belgelerle birlikte en geç 16 Ekim 1989 Pazartesi günü çalışma saati bitimine kadar Muhasebat Genel Müdürlüğü Denetim Birimi Başkanlığı'na bızzat veya posta ile başvurmaları gerekmektedir. Postadaki gecikmeler dikkate almmayacaktır. ADRESLER Muhasebat Genel Müdürlüğü Denetim Birimi Baskanlıgı S.S.K. İş Hanı A2 Blok kat: 9 Kızılay/ANKARA Tel: 134 04 06 134 37 18 Muhasebet Kontrolörleri İstanbul Grup Başkanlığı Yahköşkü Caddesi Yahköşkü İşhanı Kat: 4 No: 414421 Eminönü/İSTANBUL Tel: 528 31 26 526 13 92 Muhasebat Kontroiörleri İzmir Grup Başkanlığı SSK tşhanı A3 Blok Kat; 1 Konak/İZMİR Tel: 14 04 41 Basın: 28452A.9528 İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İŞLETME İKTİSADI ENSTİTÜSÜ DENİZ İŞLETMECİLİĞİ İHTİSAS PROGRAMI Ue Üniversite ve Yükstk Okul Mezunlanna Yeni Bir Mesleğin Kapısını Açmış Bulunuyoruz Ülkemizin hızlı kalkmma ve dısa açıima süreci içinde uiaştırma sektörümüzün önemi giderek artmaktadır. Dış ticaretimizin yüzde 90'a yakın bir bölümünün denizyolu ile taşınmakta oluşu, son yıllarda uluslararası deniz ticaretimizin ülke ekonomisindeki yerini ve onemini ön planaçıkarmış; özel ve kamu denizcilik kuruluşiarımızda çağdaş işİetmecilik bilgi ve deneyimine sahip üst ve orta kademe yöneticiye olan ihtiyacı şiddetlendirmiştir. ENSTtTÜMÜZ, bu ihtiyacı karşılamak üzere ilk kez 19881989 öğretim yılı içinde gece ve gündüz bolümleri olmak üzere bir akademik yıl süreli "DENİZ İŞLETMECİLİĞİ İHTİSAS PROGRAMP'nı açmıştır. Başta, Deniz Ticaret Odası olmak üzere birçok kamu ve özel denizcilik şirketinin maddi ve manevi desteğiyle açılan bu programa kaydolan öğrencilerin büyük bölümüne bu kuruluşlardan tüm öğrenim masraflarını karşılayacak şekilde burs temin edilmiş ve öğrenciler mezuniyetlerini takibeden çok kısa bir süre içinde denizcilik sektörünün belli başlı kuruluşlarına yerleşmişlerdir. 1989 1990 ders yılında 2. Donem öğretimine başlayacak olan programın ilk yarıyıhnda yönetim ve organizasjon, iklisal, hukuk, pazarlama, finans, muhasebe, personel yönetimi, bilgi işlem gibi temel işletmecilik dersleri; ikinci yanyılda ise deniz ticaret hukuku, deniz ulaşlırma ekonomisi, kiralama, brokerlik, deniz sigortacdığı, liman işletmeciligi. gemi vatınm ve finansmanı gibi tahsisi dersler yer almaktadır. Egitim uygulamaya dönük ve "vak'a yöntemi" ağırhklı olarak yapılmakta olup, programın gündüz ve gece bolümleri ile Türkçe ve lngilizce öğretim yapan bolümleri vardır. Programa katılabilmek için en az 4 yıllık bir yüksek öğretim kurumundan mezun olmak gerekir. (1989 Güz Döneminde mezun olacaklar da aday kaydı yaptırabilirler.) İyi derecede İngilizce bilen adaylara çeşitli kuruluşlarca burs sağlanacak ve programı başarıyla bitirdiklerinde özel ve kamu kuruluşlarında iş imkânı elde edeceklerdir. Aday kayıtları 1 Eylül 1989 günü akşamı sona erecek, seçim sınavı 9 Eylül 1989 saat 10.00'da yapılacaktır. Aday kaydı için; 2 fotoğraf ve mezuniyet ya da son sınıfta bulunduğuna ilişkin belge gerekir. Bilgi İçin : l.Ü. İşletme Fakültesi İşletme İktisadı Enstitüsü RumeiihisarüstüİSTANBUL Telf: 165 97 50 / 266 165 97 61 165 98 91 Basın: 29050 SATILIK ŞİRKET Faaliyet konusu dış ticaret ve turizm 511 09 66 ATÖLYE CİMITLER Seramik Dersleri, Duvar Panolan, Heykeller İcadiye Cad. No: 86 Kuzguncuk Tel: 3423632 (İş) 3430252 (ev) Bomonti'de biranaokulu var... ..Ağaçlarla kaplı,2000m2 bahçe içinde... e Monde bir "misyon" gazetesi olarak kuruldu. Bugün dünyadakitirajınınötesinde etkinliğe sahip bütün nitelikli "misyon" gazeteleh gibi kuruldu. Kurucusu Hubert BeuveMery geçenlerde öldüğünde, ardında yalnız dünyanın en etkili birkaç gazetesinden bin olan Le Monde değil, sık sık tekrarlanmaya değer birçok ilke de bıraktı. Etkili gazete, bugün her ülkede bir "güç"tür. Basına "4. güç" özelliğini veren "güç", o "gazete"d/r İşlevi gereği, bütün güç merkezlerini didik didik eder. Dolayısıyla düşmanı çoktur. Kendi etkinliğine titizlikle sahip çıkar, gerektiğinde özür dilemesini bilir. Her türlü siyasal ve parasal güç odağına karşı bağımsızdır. Tarafsızdır, ama ülkenin temel sorunlannda çekinmeden, gocunmadan taraf olur. Hep bir bağımsızlık simgesi, eleştirel düşünce simgesidir. Yine Hubert BeuveMery, dostlarının deyişiyfe HBM, Le Monde'u 1944'te De Gaulle'ün desteğiyle kurdu. Ama gerektiği zaman diğer iktidarlarla çatıştığı gibi onunla da çatıştı. Bu tür dengeleri şöyle özetliyor HBM: "Gazetecilik, ilişki ve mesafedir. Her ikisi de zorunludur. Bazen fazla ilişki olur ve mesafe azalır. Bazen de tersi olur. Bu, güç bir dengedir." HBM yönetimindeki Le Monde, zaman zaman sarsıntılı günler de geçirdi. 1951'de ilginç yönetim bunalımını atlattıktan sonra 1952'de büyük bir siyasal tartışmanın odağı oldu. Amerikalı Amiral Fechteler'e atfedilen bir l raporu yayımlaması, Le Monde'un üzerine büyük şimşekler çekti. Gerçek olup olmadığı da çok tartışılan rapor, soğuk savaş ortamındaki tedirgin I Avrupa'da bomba etkisi yapmışü. Rapor, özetle şöyle diyordu: "1960 yılına kadar Sovyetler Birliği ile bir savaş kaçınılmazdır. Avrupa'daki birlikler, Sovyet orduları karşısında etkisiz kaiacaktır. Hatta Sovyetler, 150 bin paraşütçüyle İngiltere'yi de işgal edebilir. Avrupa hiçbir bakımdan Sovyet saldırısına karşı koyamaz. Bu durumda Avrupa'nın savunulması da olanaksızdır. Amerika da Batı Avrupa'yı terk edip Doğu Akdeniz'de karşı saldırıya geçmelidir. Bu durumda petrol nedeniyle Ortadoğu ve Arap ülkeleri önem kazanmaktadır; ABD de bu ülkelerle özel anlaşmalar yapmalıdır." Sahte olduğu iddia edilen bu rapor üzerine yapılan tartışmalar sırasında Le Monde'un "bağımsız dış politika" ve "soğuk savaşta tarafsızlık" tezleri iyice billurlaştı. Bağımsız ve etkin Le Monde, çok iktidar odağını rahatsız ediyordu ve 1956'da bir grup işadamı bir araya gelerek büyük bir sermaye ile Le Monde'a rakip bir gazete çıkarmaya kalkışblar. Gazetenin adı da, Le Monde'un hukuksal devamı olduğu, savaş öncesinin etkili gazetesi Le Temps de Paris'fen alındı. Ancak 66 gün dayanabilen bu rakip, Le Monde'a dokunmadı. Ama HBM, daha temel bir uyarı yapıyordu: "Basın Özgürlüğü yeni müesseselerin olabilmesine elbette yeşil ışık yakar. Ve böyle kuruluşların büyük w sermayeler olmaksızın gerçekleşebilmesinin ' olanaksızlığı açıktır. Ayrıca bu sermayelerin kaynağr açıkça bilinmelidir. Günlük bir gazete giderek daha büyük bir sanayi ve ticaret girişimi olacaktır, şimdiden de öyledir. Bir insana haber vermek, yorum ve yargı unsurları vermek, ona şapka ya da ayakkabı satmaktan çok farklıdır. Basın sanayileşebilmeli ve sağlıklı kalmalıdır. Ama basın, sanayi basını olmamalıdır." Yıl 1956. Vietnam batağından güç kurtulan Fransa, Süveys sorunundan sonra Cezayir direnişiyle karşı karşıyadır. Yönetimde Guy Mollet başkanlığında sosyalist hükümet vardır. Le Monde'un tutumu çok nettir; hükümetin felç olmuş poliü'kası da aynı biçimde eleştirilmektedir. Cezayir'de Fransız askerlerinin yaptığı işkence ve baskılar da... Şöyle anlatıyor HBM: "Cezayir savaşı sırasında çok okuyucu kaybettik, ama tiraj büyüsüne kapılmayı reddediyorduk. Sorun, ne yapmak istediğimizi ve ne yaptığımızı bilmekti." Sıkışık durumdaki hükümet, Le Monde'a baskı için bir olanak bulur. Gazete bu sırada mali güçlük içindedir ve fiyatını iki frank arttırmak ister, hükümet yetkisini kullanır, bu zammı reddeder. Sonunda... hükümet gider Le Monde kalır. Sonra gelen De Gaulle de Le Monde'un eleştirilerinden hoşnut değildir ve Beuve Mery'ye "Mefisto" adını takar; ikisi arasındaki ilişki de böyle bir atışmanın ardından sona erer. Ve 1968 gelir. Bütün Fransa'nın yaşadığı sarsıntıyı Le Monde da yaşar. Olaylar başladığında HBM Madagaskar'dadır. Bir süre önce Le Monde'da yayımlanan bir röportajı beğenmeyen Madagaskar hükümeti, gazetenin ülkeye girişini üç ay yasaklamıştır. HBM'nin bu yasağa yanıtı da üç ay boykot olmuştur ve bu karşılıklı meydan okumanın ardından sorunu Madagaskar yetkilileriyle çözmeye gitmiştir. Dönüşte karmakarışık bir Fransa bulur ve bu değişimi en iyi anlatan gazete olan Le Monde, tiraj patlaması yapar. HBM hep ihtiyatlıdır: "Gazeteyi her türlü militanlığın uzağında tutmak gerekir. Ama istendiği zaman angaje olunabilir." Çocuklar tavşanlar,civcivler.balıklarla içiçe... lngilizce,satranç,halk oyunları,bale, tiyatro, müzik. derslerine ayrı ayrı öğretmenler geliyor... Servislerde gözetici öğretmenler var...Veli ve çocuklara psikolog, pedagog desteği... İlkokul öğrencileri için öğretmen gözetiminde EtüdProgramı... Çocuklannın mutluluğunu önemseyen ana babalar bilgi almak ve kayıt için, CumartesiPazar dahil 147 87 90'dan Hatice Ses hanıma başvurabilirler. ÖZEL BORA SÜRÜCÜ KURSU BCE SÜRÛCÛ BELGESİ VERİLİR ÜSKÜDAR KOZYATAĞI MALTEPE TARABYA 343 67 81 362 47 33 352 21 21 162 08 18 Fırın sokak no:7 Bomonti Şişli ANAOKULU HBM, Le Monde'u 1944'te kurdu, uzun süre tek yaprak olarak çıkardı. 1946'da 150 bin tiraja ulaşan gazete, bu durumunu on yıl korudu, bu arada 114 bine kadar düştüğü de oldu; sonra yavaşça gelişti, 1964'te 260 bine kadar çıktı. HBM'nin işin başından ayrıldığı 1969'da tiraj, 480 bindi, 1980'lerdeki khzde 400 bine indi, şimdi yine 500 binlerde. HBM 87 yaşında öldü. Çağdaş gazetecil/ğe çok şey kattı: "Büyük sayılarda oynadığı zaman insanın dostları azalır." "Le Monde'un olan biten her şeye karşı mesafesini ve katılığını koruyarak, okurların beklediği şeyler olmasa bile düşündüğü her şeyi söyleyen bir referans gazetesi olmasını istedim." "Yaşama olanaklanmızın, yasam nedenlerimizi bozmasına izin vermemeliyiz." LIŞKUR SÜRÜCÜ KURSU Trafikte sınava girmeden ehliyetinizi bizden alın. Aracınızı güvenle kullanın. KADIKÖY 336 02 79 336 02 06 MALTEPE 352 24 21 ERENKÖY 359 30 68 363 77 86 İRT SAYHJ GÜNLER Muzaffer Buyrukçu 2000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğlulstanbul SATILIK 1988 YAPIMI KARAVAN Elekıro lux buzdolabı "Akü elektrik gaz" Avrupa portatif tuvalet Tel: 359 71 35 TEŞEKKÜR Yaptığı başarıh ameliyatımdan ötürü, Proktomed Kliniği Operatörü Sayın OKULUMUZDA 25. DÖNEM KAYITLARI BAŞLAMIŞTIR Düzelti Scrvisi için deneyimli düzeltmen aranıyor. Güneş Yayınları A.Ş. Tel: 141 36 36 Basınköy'de sahibinden satılık deniz manzaralı, ön arka bahçe. Yeni dekore edilmiş 185 m ! triplex ev. Müracaat: 571 35 28 HALKAL1 Giriş Gümrük MdMüğünün 29/3/1989 tarih ve 17292 sayılı giriş beyannamesi ile G. Kamınu'nun 119/4 a mad. göre girişi yapüan etiketlere ail Halkalı G.G. Müdürlüğü Saymanhk Müdürlüğü'nün depo alındı makbuzu zayi olmuştur. Hükmü yoktur. ESÎN SANAYİ VE TARIM ÜRÜNLERİ DIŞ TİCARET A.Ş. Dr. COŞAN TALU'ya teşekkürü bir borç bilirim. SEVİM AYDEN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear