02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURIYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER laşmanın önemını vurgulamaktadır Çunkü, uzlaş güce dayanmasındadır" (P Valery) özdeyışını kamazlık, bu ülkelerde demokratık çarelen dışlamak rutlarcasına şahlanır, gücün, adalete, hukuka ve tadır O zaman da ya hukuk yennı zorbalığa bı kendı nzasma yaslanmasını ıster Çünkü, hukukun rakmakta, kaynağında sakat olan meşruluk, kul olmadığı yerde halk "surü" (GoyardFabre), ınlanımında daha da sakatlanmaktadır ya da uzlaş san ıse "köledır" (Mauchaussat) Insanı ınsan yama ıçınde oldukça ıtaatlı olan ordu, uzlaşmazlık pan özgurluk, dolayısıyla ınsan yadsınmıştır Onurıçınde kolayca başkaldırmaktadır Böylece zıncır İu hıçbır halk buna katlanamaz HaksızJık ve zor leme darbelere (coups d'Etat en cascades) yol açı baük önunde eğılen bu topluluk, önce ınsanca haklıyor (Duverger, op cıt , s 390, 391) Ordu dış larıru, sonra da onurunu yıtırır duşmanlara karşı kullanacağı sılahı, halkın ıstenane ve yönetıcılere yönelüyor Artık demokrası son Sonuç bulmuş, dıktatörluk başlamıştır Bu ıse çözümle1Ardı ardına yazdığım ıkı yazıda sergılenenrın en kötüsüdur Çünkü, her dıktatörluk, "bır ler, tanhsel deneylenn ışığında toplumbılım, humeyve koparmak ıçm ağacı devınr " (Montesquı kuk ve etık dısıpünlennın söyledıklendır Bılım obeu) Teknık dıktatörluklerın en çok rastlanan turu jektıftır Evrenseldır, "yaşamda en gerçek yol gösolan pretoryen (asken) dıktatörluk ıse ıktıdarda tencıdır " O yuzden bılıme göre davrananlar, kendı tutunmak ıçın ünıversıteyı, aydınları ve basını ez deyışıyle "Atatürk'ün manevı/gerçek mırasçılanmek zorundadır (Duverger, De la Dıctature) Bu dır " Alınganlığa gerek yok "Bılım zar atmaz " dıktatörluk, demır yumnıkla yönetüğı halkın bey Karanlıkta bütün renkler aynı görunür, ayırtedınım, Bourdıeu ve T C Passeron'un "sembohk lemezler Ancak, bılım obskurantızmı (karanlığı) zorbalık" dedığı yöntemle yıkamak zorundadır kovar O zaman her renk nasılsa öyle görünur Bu Dıktatörluk üretmez ve beslemez, ama her zaman yuzden büımın "kestığı pannak acımaz" Eğnotusalgılar ve tüketır (Duvarger) rup doğnı konuşahm Türk halkını ve Atatürk'ü gerçekten sayanlar ve sevenler, bılımın dedıklen Tanhm ıkı bın yıllık senivenı, halkların hıçbır ne uymalı, gereğıru yenne geürerek, Atatürk'ün mı darbeyı meşru görmedıklennı, ılk anda coşkuyla rasçısı olduklarını göstermehdırler Ataturkçülük onaylanan ve ıyı nıyetle yapılan ıhtılallenn bıle hıç boş söz degıl, eylemdır bır cıddı gerekçeye dayanmadıklannı göstermıştır 2Yasallık meşruluğun karınesıdır Ancak, cüSorunlan çözmek ıçın "darbe yapmak ve dıktatör luğu seçmek, polarıs fuzelerıyle keklık avına çık rütülebılır bu kannesı Çeşıtlı tuzaklarla halkın, kımak gıbıdır " (Duverger, de la Dıctature) Esasen mı bölgelerde o bölge çoğunluğunun ıstencını ve gerçek temsücılennı parlamentoya yansıtamayan, olağanustu durumlarda, demokratık ulkelenn ana yasalannda bır tür yasal asken dıktatörlüğe ızın ve hukukun gerçekçı (toplum) ve eük (adalet) boyutnlmıştır Bu, sıkıyönetım rejımıdır Çünku, "or lannı göz ardı eden bu seçım yasası, hukuka aykıdu>a karşı ıhtılal yapılamayacağım" (Troçkı) ıh ndır Hukuka bağh devleün yasama organının kaytılalcıler ıyı bılırler Yozlaştınlrruş ve sulandınlmış nağı da hukuksal olmak zorundadır Hukuk kobır sıkıyönetımı gerekçe edınerek, sıkıjönetım öte şullannda oluşmayan bır ıktıdann meşruluğu dasmde bır pretoryen dıktatörlüğünü benımsemek, ha doğarken sakatlanmış, uzlaşmazlık (dıssensus) kaş yaparken, göz çıkarmaktır Esasen "ıhtılaler rejımın ıçınden rejımın üzerıne taşmış demektır bır çırpıda vapılırlar, ama bıraktıklan dumanlar Buna kımsenın hakkı yoktur yuzyülarca surer " (Malraux) Nıtekım, 1789 Fran3Bu ülke hepımızındır Bırbırımızı anlamaya sız Devnmı'nın ve 27 Mayıs'uı akıttığı kanlar hâlâ çalışmahyız Özellıkle ıktıdar kendme bellı bır uzakkurumamıştır lıktan bakarak özvenyle durumunu değerlendırmePretoryen dıktatörluk, dıştan geien etkenlerle ku lıdır Halk, 26 Mart 1989 yerel seçımlennde yukarulduğundan, sıvüleşmeye ne denlı özen göstenrse nda sergılenen sürecı hızlandırmış, gıttıkçe ıhtılalgöstersın, yığınlarla asla bütünleşemez Halk onu cılerle yakınlasan bır yönetımı ıstemedığım vurgulamıştır Daha nasıl ve ne yapsın' Halkın ıstencı, hep ığretı ve gayn meşru görür (Duverger, Ins , s 390, 391) Bu gayn meşruluk mesajını da ıhtılal "halk bızı uyardı" vb gıbılerden bıltmdışı obskülerden yana görünen kışı ya da partılerı kıyıya ıte rantıst yorumlarla saptınlamaz, sulandınlamaz, rek, (penphensatıon), zaman ıçınde yok olup gıt kırletılemez Böyle bır ıktıdar, ne ıçte ne de dışta melennı sağlayarak ya da pretoryen dıktatörlüğün ınandıncı olabılır Çünkü güçsüzdür, boşluktadır dışladığı önderlenn ceşıth yollarla yenıden sahne Rıza bıtmıştır Zorakı ıktıdar olunamaz Bugüvende görunmelenne fırsatlar tanıyarak venr Böyle sızlık oylaması karşısında tek çöztım, pusuda bekce ıhtılal dıyalektığının en venmlı sürecı başlamış leyen yem terör ve darbe heveshlennı kışkırtmak olur Pretorven dıktatörlüğün yıkımı ve Duverger' pahasına ıktıdarda kalmak değıl, çoğunluğu temrun gönınmeyen gerçek nöbetçı dedığı halkın bı sıl eden muhalefetın de katıldığı bır seçım hükühnçlenmesı Bu aşamada, dıktatörlüğün ezdığı, mo metıyle tezelden seçıme gıtmektır Demokrasımn ralce çökerttığı halk, dıktaya boyun eğdığı ıçın o evrensel kurallanmn gereğı budur Bu yurtseverlıdünyaca hor görülen halk, "gücün güçsüzlüğü, salt ğı ve halkseverlığı herkes göstermelıdır astalığı Demokra Meşruluk Buııalıııılan II Demokrası, buyuk balıkların kuçuk balıkları yutamadığı bır rejımdır. Varlık nedenı budur. Tersı, yonetımın zorbalaşmasıdır. Zorba yönetımse, yalnızca kurşunla kurulmaz. "Kurşun yerıne oy" kullanarak kurulan çoğunluk dıktasıyla da gerçekleşır. Montesquieu 'nun erdem rejımı demokrası, hukukla yasa özdeşleşîirılerek yıkılmış olur. (Lıpson) ADİL EMİNLER Hukuk "HJç lamse benı sasturamtu / Çonku bana %mç wreo bilimdlr" Atlıla Jozsef (ftlacar o z u ı ) PENCERE 2 MAYIS 1989 KârFaizRant Toplumu Yıl 1961 Inönu Başbakan Ismet Paşa 1950'de Çankaya'dan ayrılmıstı 12 yıl cumhurbaskanlığı yapan bır kışının bu görevden ayrıldıktan 11 yıl sonra başbakan olması ılk bakışta anlaşılır bır şey değıldır Ne var kı Turkıye Cumhurıyetı'nın son yarım yüzyılı devrım ve karşıdevrım tarıhı olarak yaşandı, Ismet Paşa'nın 27 Mayıs'tan sonra başbakan oluşu, ancak bu geçmışın anlamında aydınlanabılır Paşa başbakan olduktan sonra Istanbul Gazetecıler Cemıyetı'nde kapalı bır basın toplantısı yaptı Her şey konuşulacaktı 27 Mayıs devrımının ruzgârları esıyordu vergı reformu ıstenıyordu Vergı vermeyen buyuk sermaye takımına öfke buyuktu Bır gazetecı Başbakana şu soruyu yönelttı Vergı reformu yapacak mısınız? Hangı ışadamının ne kadar vergı ödedığı bılınmıyor, vergı daırelen bilgılen gızlı tutuyor Yurttaşın ödedığı vergıler açıklanamaz mı? Inönü'nun bu soruya verdığı yanıtı hıç unutmadım Paşa kendı deyışıyle "aslanlar gıbı" öksürdukten sonra soze başladı Hımmm Önemlı bır konudur bu toplumun gelışmışlığıyle Ilgılıdır Osmanlı Imparatorluğu'nda Istanbullular askere gıtmezIerdı Kımse de bundan rahatsız olmazdı Askeriık ödevını yapmak bır onur sayılmazdı Sonradan mıllı duygular kuvvetlenınce toplumda yenı bır anlayış belırdı artık yurttaş askerlığmı yapmakla âvunüyor Vergı konusu da böytedtr, zaman gelecek vergı vermeyen ışadamı toplumda ayıptanacak çok vergı vermekle ınsanlar övunecek Bız vergı sıstemını lyıleştırmek ıçın çalışmalar yapıyoruz Inönu ışı doğal akışına bırakıyordu Paşanın sabırlı yaklaşımı devrım rüzgâıianyla etkılenen benlığımde olumsuz bır etkı yaratmıştı # 1940'lardakı "toprak reformu" gıbı 1960'larda ' vergı reformu" rafa kaldırıldı, ama toplum zamanla ıster ıstemez değışıyor Inönü'nun dedığı gıbı gun geldı, gazeteler 'vergı rekortmenlen"m her yıl açıklamaya başladılar olumlu bır dönuşümdu bu Askeriık anlayışında da bır değışım gerçekleştı Eskıden yedek subay okulundan çavuş çıkarılarak bırlıklere yollananlara toplum kuşkuyla bakar, kötu düşünürdü, artık bu sanı da gerıde kaldı, günümüz toplumunda "sakıncalıpıyade"\et onur ve saygınlığı vurguluyor Ancak ben Ismet Paşa'ya ılışkın anımı dün bızım gazetede yayımlanan "Vergı yarası" başlıklı haber nedenıyle anımsadım Arkadaşımız Abdurrahman Yıldınm'm sağladığı bılgılere göre "vergı cephesı"nüe durum şöyle "1980'den sonra vergı kanunlannda 21 kez değışıklık yapılarak kârfaızrant gelırterının vergı yükü hafrfletılırken ücretlı kesımın vergı yüku ağırtaşbnldı Kârfaızranfın mıllı gelırden aldıkları pay yuzde 52 36'dan yuzde 70 20'ye yükselırken ucretmaaşm payı yüzde 24 75ten 15 80'e ındı Maaş ve ucretlerden bugun ortalama yüzde 30 gelır vergısı alınırken ozel sektor kuruluşlan, çeşıtlı ıstısnalar sayesınde kârlarının ortalama yuzde 15 ını vergı olarak ödüyorlar Dolaylı vergılenn toplam vergılere oranı 1981de yuzde 35 ıken, 1988'de yüzde 53'e yukseldı Kurumlara getınlen vergı ıstısnası 1988'de 5 tnlyona ulaştı" Insan bu sayılar karşısında kuçuk dılını yutar, vergı adaletı 1960'lara göre kat kat bozulmuştur, gelır dağılımı da kuşkusuz İsmet Paşa'dan bu yana daha beter çarpılmıştır * Ancak olayın "kapıtalıst ekonomı" ya da Iıberal ekonomı" açısından daha acıklı bır yanı var Gerçekten kapıtalıst bır ülkede özel kesımın ustünden vergı yükünun kalkması yatırımları pompalar 12 Eylül ekonomı modelı de bu umudun üzerıne kurulmuştu Çalışan kıtlelerı açlığa talım ettırırsın, holdıng ve tekellerı "teşvık" edersın, belırlı elierde odaklaşan sermaye bırıkımı yatırıma dönüşur, ekonomının lokomotıfi olur Ne var kı bu varsayım tutmadı Holdıngler ıçın "vergı cennetı" ve emekçıler ıçın "vergı cehennemı" Türkıye'de yatırımlar durdu, ımalat sanayıınde genleme saptanıyor Öyleyse sorabılırız Ey ümmeti Muhammet, nerede bu paralar'* Yanıt Dısarı kaçıyor Evet, sermaye dışarı kaçıyor, Türkıye ekonomısı kanıyor, "model" de gumbür gumbür ıflas ettı Yapılacak ış, köktencı bır vergı reformuyia hem "tasarrufu" zorlamak hem de temelden bozulan gelır dağılımını duzeltmektır Bır noktacık daha var Enflasyon canavarı dızgınlenemıyor, hükümet şaşkın, uzmanlar çareler arıyorlar, tartışıyorlar Hepsıne başarılar dıleyerek yıne soruyoruz Mıllı gelırın yuzde TO'ı "rantkârfaız"e gıden bır toplumda azgınlaşan enflasyon nasıl durdurulabılır? Kımsenın aklına ve ışıne vergı reformu gelmıyor değıl m ı ' Doktoru lar hıyerarşısmm doruk noktasıdır Işte bu ıkj boyuta göre bıçımlenen bır metın, pozıtıf/yanh yasaya dönuşerek üçuncu boyutuyla yasama kavuşabılır Her yasa gıbı seçım yasaları da bu boyutlara uymalıdır Toplumsal uzlaşma (consensus), ıktıdann en buyuk gucüdur Ona kolaylıkla boyun eğılır Meşruluğu tartışılmaz Uzlaşılan adıl bır yasayla kurulan ıktıdar, buyurma gücünu kolay başarır Her devletın yetkısını bu demokratık/etık felsefe>e davandırma çabasının anlamı da zaten budur Halk böyle bır ıktıdara yetkı verdığı ıçın venlen ve uyulan buyruklar bır bakıma artık kendısınındır (Lıpson) Vergı tahsıldarına nıtelığı meşru olduğu ıçın ınanılır Iktıdara da, halkın nza gosterdıklerının olduğu ıçın uyulur (Aron) Uzlaşmaya göre elde edılen guç, nzaya dayandığı ıçın adıldır (Jeffer son) Böylece demokrasıde aşağıdan yukarıya doğ ru çoğunluk azınlığa hukmetmış, bu nzaya dayanarak da vukarıdan aşağıya doğm azınlık çoğun luğa buyurmuş olur Uzlaşma ve nza yoksa, kışı ya da azınlığın >a da çok olmakla haklı olmaklığı bırbırıne karıştıran çoğunluğun zorbalığı var demektır Demokrasımn eük ılkelennden bırı de, tek bır kışının ınsanca ve ılışılemez haklarına çoğun luğun saygı duymasıdır Büytlk Fredenk'e "Berlın'de yargıçlar var" dıyerek kafa tutan değırmencının öykusunde kralın gücü hakka saygıda bıtmıştır ArcherShee davasında îngılız donanmasının saygınlığına sanığı feda edenlen, adaktsız de olsa duzen ıçın Dreyfus'un Şeytan Adası'na sürulmesı m savunan Liautaud'yu demokratık ahlak reddeder Demokrası, büyuk balıklann küçük balıklan yutamadığı bır rejımdır Varlık nedenı budur Tersı, yönetımın zorbalaşmasıdır Zorba yönetımse, yalnızca kurşunla kurulmaz "Kurşun yenne oy" kullanarak kurulan çoğunluk dıktasıyla da gerçek leşır Montesquıeu'nun erdem reumı demokrası, hukukla yasa özdeşleştırılerek yıkılmış olur (Lıpson) Tanhsel gözlemler, gelışmekte olan ülkelerde uz Dunku yaamda geleneksel ve kanzmatık ıktıdarlarm meşruluk teraellenne değınnuştım Bu yazımda hukuksal ıktıdarı ve meşruluk temelını ırdelemek ıstıyorura Hukuksal (akıla) ıktıdann meşruluğunun temeh, elbette seçımdır Iktıdarı zorla (darbeyle) ele geçı renler büe, bu buyulu yöntemle geldıklen ızlenınunı vermeye hep özen göstermışlerdır Sözgelımı, şu se naryo sık sık vınelerup durmuştur Seçmek en az ıkı kışı arasında bır yeğlemeyı zorunlu kıldığı hal de, tek adayla yığınların karşısına çıkılmış, zorakı ve yuksek oyla atanılmıştır Yozlaşmış seçım hıle lerı kullamlmıştır Karşıt göruşler susturulmuştur Böylece ıktıdara görunuşte (sözde) seçımlerle (pseudoelectıon) gelınmış, ama meşru görünmek kavgısıyla özgıirlukçü demokrasıye sık sık referanslarda bulunulmuştur Kuşkusuz bütun bunlar halkın onuru ve sağduyusuyla alav edercesıne yapılagelmıştır (Duverger, Instıtutıons polıtıques et droıt consıtıtutıonnel, Pans, 1975,1, s 62, 63, 97, 108, 109) Burada meşruluğun ıktıdann kaynağında saklandığı kuşkusuzdur Yasa bukuka uygun degilse... Demek, seçım de yetnuyor meşruluk ıçuı Seçım, herkesın üzennde uzlaştığı (consensus) demokrasımn öğretısıne uymalı, özgtır ve eşıt olanaklar ıçınde azınlığa ıktıdar fırsatı ve parlamentoya onun da yansımasını sağlamalıdır Seçımın vasal olması yet mez Yasanın hukuka uygun olması gerekır Yüzyıhmız sentez çağıdır Bu özellık, uç boyutun sen tezı olan hukuka da yansımıştır Bır yasanın hukuka uygun olması ıçın yasa koyucunun toplumsal/gerçekçı venlerı gözetmesı zorunludur Toplumun haklı ısteklenne kımse kulaklanm ükayamaz Bu da yetmez Yasa, hukukun ıdeal/etık boyutuna, yanı herkesın vıcdanında sezınledığı adalet öl çütüne uymalıdır özellıkle adalet ölçütu, boyut HESAPLAŞMA BURHANARPAD OKURLARDAN Rkokullarda suııfta kalma 1988 yılı aralık ayının ilk gunlerınden bınnde televızyondan Sayın Milli Eğitım Gençlik ve Spor Bakanı'nın, "îlkoğretımde reform yapıyoruz" cumlesiyle başlayan beyanatını dınledık içıklamalarından oğrendık kı ılkoğretımde Turkçe dersı hanç, dığer derslerden suııfta kalmayı kaldıracaklarmış. Buna karar vermışler, onumuzdekı yıUan ıtıbaren uygulamaya koyacaklarmış. Sayın bakammızın reform dedığı buymuş. Bu karann hangı gerekçelere dayandığını bümıyoruı. Kımın veya kimlenn veya hangi kuruüann bu karart verdığını de bumıyoruz.. Ancak karan ganpsememek mumkun değıl. Hele karann sınırlan ıçıne, sekız yıllık ılkoğretımm gırdiği duşunuluyorsa, dehşete kapümamak hıç mumkün değU. tlkoğretimde suııfta kabnanın kaldınlması, öğretmen, öğrencı, aıleler ve genel olarak eğitım sıstemunız uzerutde kuçumsenemeyecek menfi etkiltr yaratır: 1. öğretmenın, içmdeki cıddi çahsma duygusunu oldurur. Bu da oğrencıterm her sene oğrenıp pekıştvrmesi gereken bilgılen yetennce eduımesuu onler. 2. Öğrencıleri, lakayt kımseler yapar, fikn gelişmelerı ıçın gayret sarf etme alışkanlığt kazanmalannı sekteye uğratır. 3. Orta oğrettmın, ılk sınıfuıda yığümalara ve başansızuk oranlannuı çok yukselmesuıe neden olur. aıleienn çocuklarının tahsıl hayatlan ilkokul ıle bırlıkte sona erer Daha uen basamaklardakı tahsıl, sadece zadegân sınıflanna mahsus hale gelir. 6. Eğıtunde fırsat ve imkân eşıtlıği, kuçuk bır grubun lehıne, buyuk kıtlenın aleyhıne bozulur. Tophunumuz, bugünku dunyanın hıçbır tarafında goruuneyen bır ortaçağ toplumu hahne gelır. gonılen, değişik sartlar içinde ve eğitım sıstemmm butunluğu arasında başanlı sonuç veren bu parçanın alınarak Turk eğitım sıstemıne monte edılmeye kalkışılması, sayın bakammızın beyan ettığı gıbı reform değıl, deform nıtehğı taşımaktadır. Milh eğıtimm yetkılı kurullanndan geçınlmemıs, ılkokulda gorev yapan sayın uygulayıcı oğretmenlere danışılmadan alınmış böyle btr karara, vakıt geçırılmeden, yaratacağı buyuk çaplı kötu sonuçları dusunülerek, ısrarla karşı çıkıunası uygun olur kanmndayız. Yapılması gereken nedir? Hedef ne olmalıdır? 1. Yeter sayıda, daha yuksek kalıtelı öğretmen yetiştırmek. 2. Öğretmenlerı, daha şevkle çahşır hale getırecek malı ve maddı unkânlan yaratmak. 3. Mıllı Eğitım Gençlik ve Spor Bakanüğı merkez teşkılatında oğretmenin gorüslennı etkın küacak bır sıstem yaratmak. 4. Mıllı eğıtunın ele ahnmasında bır zıhnıyet değısıküğuıe gıtmektv. CEVATKORKUT / Konak Izmır Şarlo Dolayısıyla... 1920 lı yıllarda Istanbul sınemalarında ılgınç bır programlaştırma uygulanırdı Şöyle sıralayabılırız bunu Önce bır manzara filmı, haberler filmı, sonra kısa komedı fılmı, son olarak da konulu fılm Projeksıyon makınesı ıkı bobınden fazla fılm taşıyamadığı ıçın ıkı bölumde bır kısa ara verılerek yenı bobın takılırdı Her bolum yaklasık on dakıka surerdı ve altı bobınlık konulu film, bır saatte gösterılırdı Alman Fntz Lang, Amerıkan Grıfıth, Fransız (aslı beyaz Rus olan) Tourjansky'nın adını taşıyan o filmler, dünya fılm tarıhınde yer almış bulunuyor O fılmlerde rol almış oyunculann çoğu ıse yazık kı unutulmuş bulunuyor Çok yönlü bır karakter kışılığıne sahıp Emıl Jannıgs ve sessız fılm dönemının güçlu aktoru (beyaz Rus) bıle unutuldu Şu günlerde yuzuncü doğum yıldönumu dunyanın hemen b j t u n kultür ulkelerınde kutlanan Chapiın (Şarlo) bu acımasız kuralı değıştırdı Şarlo, zamanaşımını yenmeyı başardı Şarlo'nun sıkça görunmeye başladığı (ıkışer bölümluk kısa fılmlerde) başkaları da vardır beyazperdede Zıplayıp hoplamalarla kendıne ozgu bır bıçem uygulayan Italyan Zıgoto, Şışko Fathy (Amerıkaiı) bağa gozluklerının arkasından şaşkın şaşkın bakan Horold LouıdLuı yuzunun hıçbır çızgısı değışmeyen Buster Keaton (Malek) Olıver Hardy ıkılısının öncüsu dıyebıleceğımız Danımarkalı komıkler Pat ve Patachon (Türkçe adları Düztaban la Bastıbacak), zuppelerı alaya alan komedılerıyle ünlenmış Fransız Max Lınder, aşırı hareketlı ve koşuşmalı Amenkan komedılerının örnekleyıcısı Max Sennet, sessız fılm dönemının sonlarına doğru beyazperdede görunmüş olan LorelHardy ıkılısı hep unutuldu Tek başına bır Chapiın, bu acımasız alınyazısını yendı Yenmeyı başardı Sınema tarıhıne geçmış butun fılm komıklennın gerçekten en yucesı olduğunu kanıtladı Şarlo, kısa komedılerle başlayan toplum yergısı denemelennı, özellıkle bırıncı savaşı ızleyen yıllarda gelıştırır Bu yönde çalışmaları arasında 'Şarlo Asker", ' Şarlo Rahıp" ılgı çeker Küçük oyuncu Jaeckı Kogan'la çevırdığı The Kıd (Türkıye'de Yumurcak adıyla gösterıldı) fılmının özel bır yerı vardır Kısa kısa Şarto komedılerının surata pasta fırlatma koşuşma, polısten kaçma gıbı kalın çızgılı komedı bıçımının yennı, hüzünle gülumseyış karışığı ınce bır yergı denemesı almıştır Sırk, Altına Hücum Şehır Işıkları Dıktatör Monsıeur Verdou, bu donemın gıttıkçe daha ınsancıl çızgılerle gelıştığını gösterır Kapıtalızmın acımasız çarklarında makıneleşmış gunumuz ınsanlarının trajedısını gozler önüne seren Modern Zamanlar, her yanıyla bır Şarlo başyapıtıdır Şarlo'nun yaşamöykusü de dıyebıleceğımız 'Sahne Işıkları', bır bakıma bır hesaplaşmadır Bır sanat hesaplaşmasıdır< Şarlo'nun fılmlerı gülünç değıl buruk bır gulümseyıştır Sahne Işıklan'nın Kolvero'su bır mesajdır Zamanla sanat gucünü yrtırmış Kalvero, yatalak olmaktan kurtardığı guzel balerıne bır gece kulubünde rastlar Kızın yanında bır erkek vardır Kız onu tanımaz ya da tanımamazlıktan gelır Erkek, gecelerı lokallerı dolaşıp şarkı soyteyerek geçımını sağlamaya calışan Kalvero'ya para verır Şarlo önce dırenır parayı almamak ıçın, sonra kendını toplar, gülumser Yaşamak ıçın gereklıdır Parayı alırken yüzünde bslıren acılı anlatımı unutamazsınız TRT'nın yerınde bır davranışla sunduğu Chapiın programını ve Modern Zamanlar'ı heyecanla ızledım Kımı kısa ya da uzun fımlerını yenıden ve yenı baştan ızlemek olanağını buldum Şarlo, dünya sınemasının Wıllıam Shakespeare ıdır Bthndığı gıbı, mıllı eğıtunde alınan kararların sonuçları, en 4. Aılelen, çok kuçuk yaştakı az beş altı sene sonra ortaya çocukuuı ıçın ozel oğretmenlere çıkar. Bu sure ıçuıde öğrencı ve özel dersanelere yoneltir. olanlar, daha sonrakt yaslarda telafl edemeyeceklen zararlara 5. Boyle dersanelenn olmadığı uğrarlar. Bu nedenle baska yerlerdekı oğrencılenn ve ozel ulkelerden herhangı bınnde derslere para ayıramayacak KAMUOYUNA ÇAĞRI 12 yıldır cezaevinde yatan HAMDULLAH ERBtL kan kanserı teşhisıne rağmen halen Ankara Kapalı Cezaevı'nde tutulmaktadır. Gereklı tedavınin yapılabılmesı ve bu amaçla Hamdullah Erbıl'ın kalan 4 yıllık cezasının ertelenmesı ıçın kamuoyunu, YETKİLİLERİ UYARMAYA çağınyoruz. HAYDAR DURAN, HASAN SEVER, ŞEVKETZEHRA OZTURK, FATMABtLAL DAL, HUSEYtNFATMARANAGOMJL DURAN, VELİHESNA ARDA Bilgi için telefon: 5 2 5 8 9 3 3 ECE'DE BAHAR M U T F A G l B U T U N LEZZETI ILE ÖĞLEN VE AKŞAM YEMEKLERİNDE S I Z L E R I B E K L I Y O R 168 66 60 168 66 61 Can eşimi HamretHmi kaybettim. Cemal Mutver Çok yakın dostumuz, arkadaşımız, sevdığımız Değerli İnsan kaybettik. Acımız büyük. Cenazesi Salı günü (bugün) Levent Camii'nden öğle namazını müteakip Yeniköy Mezarlığı }na defnedilecektir. AİLESİ Çtçek gondenlmenıesı dtle\enlewı lk\ e bağıştıı bulunmalan rtca olunur Hamret Mutveri ANA DİUNIZI 9lLMEk foDAY MERVERDE CIKAN SA[İT INulLIZCE BlLMEk TURSEMJM ÇEMBERLI6IKJDE INÛILTEREDE S E U I N D!L SIZ DE INölLIZCE VAZACAk VE kONUSACAkS'hlZ HAMRET MUTVER'i beklenmedık bır şekılde kaybettık LaleAhmet Kayaak PoUtîka Eleştiren, değerlendıren, tartışan bır gazete, Işçı smıfının hafızası olacak bır gazete, • Baskıya karşı bir ses, Sevgılı dostumuz HAMRET MUTVER'İ sureklı bırlıkte olmaya hazırlandığımız bır sırada ansıan ka>bettık Acımız sonsuzdur CananIlhan Büge Yonetım Kurulu Uyemız Cemalettın Mutver'ın Esı, Arkadaşı, Iş Ortağı kuruluşumuzun gonullu ve gorunmeyen çalışanı tursem Cumhuny«t Cad 173 4BEhıadaO lsta*ul 80230 Hfton Otdı k^şeı T«l (1)148 39771487943 Tlx 27498 TUSM TR Fax (1) 132 97 29 İngiliz Lisan Okulları Danışma Merkezı Hamret Mutver kaybettık. Eşıne, yakınlarına, tum dostlarına sabır dılerız. GRAFIKERLER MESLEK KURULUSU BAŞSAĞUĞI Değerli arkadaşımız ÖZEL BORA SÜRÜCÜ KURSU Trafıkte ımtıhansız Ağır • Sosyalist bır işçı gazetesı... CEMAUETTİN MUTVER'in eşı HAMRET MUTVER'in vefatını üzuntü> le öğrendık Sevgılı Cemalettuı'e ve kederlı aılesıne başsağJığı, merhumeye Tann'dan rahmet dılerız Dostluk Yolu 3o* No 8/9 Bınbırdırek Cağaloğlu Istanbul Tel 528 26 94 İNGİLİZCE 140 73 87 147 07 34 25 000 aylıkla dıledığınız • Yer ve zamanda • Öğretıyoruz Pasomu mavı kartımı, kımlığımı kaybettim, geçersızdır HÜRKAN KA VAK REKLAMCHJK TİCARET A.Ş. BODRLM DA Kale ve Denu manzarah, >uzme havuzlu, tenıs kortlu VİLLA Tel.: 147 91 05 Vasıta ve Profesyonel Surucu Belgesı verılır Der^hane: 343 67 82 Tarabya: 162 08 18 Kozyatağı: 362 47 33
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear