02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER = Venvirkung'a uğramış olması nedeniyle de) davanın mahkemece görevden ötüru reddedilmesi gerektiği meydandadır..." 16 MA YIS 1989 haksızlıklar örtbas edilmek istenmişse de bıraz aşağıda açıkça "hak düşürücü sure"den söz edilerek açığa vurulduğu üzere, burada doğrudan doğruya mülkiyet hakkına ilişkin olup bu hakkın kendisini Nitekim, bu gerçekJer, Yüksek Yargıtay'm tapu ortadan kaldıran bir kısıtlamanın söz konusu ollama davalanna bakmakla görevli 7. Hukuk Dai duğu apaçıktır. Eski Tapulama Yasası, md. 31, fıkra 2 ile yeni Kadastro Yasası, md. resi'nin uzun yıllar başkanlığını yapmış olan SaSayın Nusret Ozanalp da "Yargıtay Dergisi"ndeyın Nusret Ozanalp tarafından da dile getirilmiş ki incelemesinde (1988, sayı 3, s.273), uzun yıllar 12, fıkra 3'teki hak düşürücü süre, Medeni Yasa, md. 638/639 daki tir. (Tapulama Kanunu Şerhi, 2. baskı, Ankaıa süren gözlem ve deneyimlerine dayanarak, "tutarsız Medeni Hukuk'un en önemli kurumlarından olan kütük ve kütük dışı 1976, s. 253.) bir gerekçeyle konulmuş olup ülke gerçeklerine ters (olağan ve olağanüstü) kazandırıcı zamanaşımı kurumlanmn varlığım Ne yazık ki, bütün bu hukuksal ve toplumsal ger duşen on yıllık hak düşürücü sürenin yol açtığı ve tümüyle gözden kaçırmış olmak yolundaki bağışlanmaz yanılgıdan çekler hiç göz önünde tutulmadan, 3402 sayılı ye açacağı büyük haksızlıkları aynen şöyle vurgulani Kadastro Yasası, md.12, fıkra 3'te de yine on maktadır: ileri gelmiş olup, her türlü varlık nedeninden ve hukuksal yıllık hak düşürücü süreye yer verilmiştir. Büyük "...Bilindiği gibi, Kadastro ıCanunu'nun 12. dayanaktan yoksun bulunmaktadır. haksızlıklara yol açmış ve açacak olan bu kurala maddesi hükmünün paraleli olan hüküm, kaldırıyer verilirken de 766 sayılı Tapulama Yasası, lan 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 31/2. fıkraProf. Dr. tSMET SUNGURBEY l.Ü. HukukFakültesi md.31, fıkra 2'nin ve Anayasa Mahkemesi'nin sında yer almaktaydı. Uzun yıllar boyunca bu hükHalkın ev, tarla gibi taşınmaz mallarındaki raül lumsal gerçeklerdır. Bütün bu hukuksal ve toplum 8.2.1973 gün, 52/5 sayılı karanrun gerekçesi aynen mün uygulanmasıyla pek çok haksızlıklara neden benimsenerek (Resmi Gazete, 23.10.1973, sayı olunmuştur. Mahkemelere intikal eden uyuşmazkiyet haklannı belirleyen, bundan dolayı herkes için sal gerçekler göz önünde tutulursa, yukarıda 1) al14694, s.4/5), büyük giderlerle yapılan kadastro lık ve Yargıtay'a gelen işler göstermektedir ki, özelyaşamsal önem taşıyan bir yasa olan 3402 sayılı yeni tındaki tapu kütüğüne tescil edilmiş nesnel haklaKadastro Yasası, 9.10.1987 gününden başlayarak ra ilişkin çözümün, tapu kütüğüne tescil edilme ya dayanan tapu kütüklerinin "süresiz olarak as likle kırsal kesimde yaşayan vatandaşlarımızın çoyürürlüğe girmiştir. Bu yasanın geçici 4. maddesi miş nesnel haklarda da kabulttnün bir zorunluk ol kıda bırakılmasının" kamu duzenine, kamu yara ğu, tapu idaresine başvurup taşınmazlarının sicil nin 3. fıkrasında şöyle bir kurala yer verilmiştir: duğu apaçık anlaşılır. Böylecc, tapu kütüğüne tes rına aykırı olacağı, bundan dolayı bu kütüklerin durumunu öğrenmeye tevessül etmezler. Kültür seon yıl geçtikten sonra bozulmamasımn amaçlan"2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Kanunu cil edilmemiş nesnel hak sahiplerinden de, ancak dığı ileri sürülmüştur. (TBMM. Tutanak Dergisi, viyesinden kaynaklanan bilgisizlik ya da ihmal, güile diğer kanunlar gereğince özel kadastrosu yapı itirazda bulunarak Tapulama Kanunu, md.31, II' Cild 43, yıl 1987, S. Sayısı 590, s.7.) Oysa, bu amacı nün birinde, yıllardan beri sahibi olduğu taşınmalan ve tutanaklan kesinleşmiş bulunan taşınmaz deki arıtım sürecıne katılmış olup da itirazı Tapu hiçbir haksızlığa yol açmayıp hakkaniyete uygun zın elinden gitmesine sebep olur. Örneğin, vatanlar için 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş ise bu lama Komisyonu'nca esastan reddedilmiş bulunan bir yolda sağlayacak kurallar, hatta kurumlar Me daş bir tapu işlemi için tapu idaresine başvurduğu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl ların hakları, itirazcmın 30 gün içinde Tapulama deni Yasamızda zaten var olup, bunlar Medeni Ya zaman, on yıl önce kesinleşen kadastro tespiti nedeniyle taşınmazırun Hazine adına (ya da başka biri Mahkemesi'nde dava açmadığı gibi, tescilden başiçinde hak sahipleri dava açabilirler." sa, md. 638'deki gene on yıllık kütük (olağan) ka2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Yasası, md. layarak on yıl içinde asliye mahkemesinde de da zandırıcı zamanaşımı kurumu ile tapu kütüğüne adına, 1. S.) tescil edilmiş olduğunu öğrenir. Ya22, bend H ile 766 sayılı Tapulama Yasası, md. 31, va açmaması durumunda hak düşümüne uğraya yolsuz tescil edilmiş kötü niyetli elmen'in (zilyedin) pacak bir şey yoktur. Hak düşürücü süre işlemişfıkra 2'deki on yıllık hak düşürücü süreleri geçir bilir. Buna karşıhk, tapulama tutanağma itiraz et de yararlanabileceği Medeni Yasa, md. 639'daki tir. miş olan yurttaşlar da yeni Kadastro Yasası'ndaki meyerek arıtım sürecine katılmamış olanlann hak yirmi yılhk kütük dışı (olağanüstü) kazandıncı zaKanımca, hak düşürücü sürenin tutarsız bir gebu açık kurala güvenip on binlerce dava açarak ları ise hak düşümüne uğramaz. manaşımı kurumudur. (Bkz. Sungurbey, Isviçre rekçeyle tapulama ve kadastro kanunlannda yer alhaklarının verilmesini istemişlerdir. Türk Hukukuna Göre Iktisabi Müruru Zaman, ması, ülke gerçeklerine ters düşmüştür." Biz, "Medeni Hukuk Sorunlan" adlı yapıtımı 10 yülık pusu! 1956, s.24/26, Medeni Hukuk Eleştirileri, Cild I, Yukarıda belınildiğı üzere, Tapulama Kanunu' 1963, s. 66/70, Medeni Kanun Öntasarısırun Nes Sonuç zm V. cildinde (Istanbul 1984, s. 356/400), 2613 ve 766 sayılı yasalardaki on yıllık hak düşürücü sü na göre yapılan duyuruya, aynı kanun, md.85, fık neler Hukukunun Eleştirisi, 1972, s.90/101.) GöYukarıda açıklanan hukuksal ve toplumsal gerrelerin hukukun temel ilkelerine olduğu kadar, yurt ra 1 (yeni Kadastro Yasası, md. 11, fıkra 4)'teki ve rülüyor ki, eski Tapulama Yasası, md. 31, fıkra çekler karşısında, 3402 sayılı yeni Kadastro Yasagerçeklerine de aykırı kurallar olduğunu belge ve Medeni Kanun'un 928. maddesinin son cümlesin 2 ile yeni Kadastro Yasası, md. 12, fıkra 3'teki hak sı'nın yukanya geçirilen geçici 4. maddesinin 3. fıkkanıtlanyla ortaya koyarak bu kurallann olabil deki varsayımlara karşın, itirazda bulunmak yo düşürücü süre, Medeni Yasa, md. 638/639'daki rası uyannca 2613 sayılı yasadaki on yılhk hak düdiğince dar yorumlanması gerektiğini şöyle vurgu luyla Tapulama Kanunu, md.31, fıkra H'deki arı Medeni Hukukun en önemli kurumlanndan olan şürücü sürenin geçmiş olması durumunda olduğu tım sürecine katılmamış olan, böylece gerçekte ta kütük ve kütük dışı (olağan ve olağanüstü) kazan kadar, 766 sayılı yasadaki on yıllık hak düşürücü lamıştık: "Isviçre'de taşınmazlann kadastrosunun eskiden pulamayla yapılan yolsuz tescilden haberi bile ol dırıcı zamanaşımı kurumlarınjn varlığmı tümüyle sürenin geçmiş olması durumunda da hak sahipleberi büyük ölçüde tamamlanmış olup tapu kütü madan tarlasını işlemeyi sürdüren gerçek maJikin gözden kaçırmış olmak yolundaki bağışlanmaz ya rinin bir yıl içinde dava açabileceklerini kabul etğune yazılmamış nesnel (ayni) hakların pek az ol yolsuz tescili öğrenip uyanarak tapu kütüğünün dü nılgıdan ileri gelmiş olup, her türlü varlık nedenin menin, böylece o yasalardaki hak düşürücü süreması, halkın büyük çoğunluğunun ilk öğretimden zeltilmesi davası açmasına fırsat vermemek için, den ve hukuksal dayanaktan yoksun bulunmakta lerin doğurduğu haksız sonuçları bir ölçüde olsun geçirilmiş olup hakkını arama alışkanlık ve olanak yolsuz tescil edilen kimsenin tarlanın işlenmesine dır. sınırlayıp daraltmanın, modern hukukta egemen larına sahip bulunmasına karşıhk; Türkiye'de ta hiç ses çıkarmayıp, dava açmadan on yılın geçmeolan amaçsal yorum yönteminin ve hakkaniyetin şınmazlann yansından çoğunun tapuda kayıtlı ol sini bekledikten sonra, bir öriımceğin pusuya yatbir gereği olduğu apaçıktır. Kısıtlama madığı, büyük bir bölümü okumayazma bümeyen tığı yerden birdenbire fırlayıp avımn üstüne atılması gibi, Medeni Kanun'un 618. maddesine göre Nitekim, bu gerçek, Sayın Doç. Dr. Sermet AkAnayasa Mahkemesi'nin sözü geçen 8.2.1973 yoksul köylümüzün başlıca yaşam ve geçim kaynağı olan tarlalarının yanlış tapulama yüzünden dava açarak taşınmazı almaya kaJkışmasının, ay gün, 52/5 sayılı karanrun gerekçesinde olduğu gi man'ın "3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun tnceyolsuz olarak başkası adına tescil edilip edilmedi rıca Medeni Kanun'un 2. maddesindeki dürüstlük bi (Resmi Gazete, anılan yer), bu kuralla "mulki lenmesi ve Eleştirisi" adlı Profesörlük Takdim Teğini tapu dairelerinde herkesçe bilinen bürokratik kurallanna aykırı ve hakkın kötüye kullanılması yet hakkımn değil, sadece hak arama özgürlüğü zi'nde de (Istanbul 1988, s.40, not 49) büyük bir engelleri aşarak kovalayıp araştırmasının uygula niteliğinde bir davranış olduğu, bundan dolayı böy nün kısıtlanmış olduğundan" da söz edilerek isabetle vurgulanmıştır. Gelecek hafta bu yazımın mada insafla düşünüldükte kendilerinden bekle le bir durumda aynca bu nedenle de (davacının (TBMM. Tutanak Dergisi, anılan yer), mülkiyet ikinci bölümünde bu konuyu işlemeyi silrdünemeyecek kadar guç olduğu da yadsınamayan top mülkiyet hakkımn MK.2 uyarınca hak düşümüne hakkına hak düşürücü süre koymanın doğuracağı receğim. Yeni Kadastro Y asasu Halkın Güveni ve Kamu JMaHarı Talanı PENCERE Arabesk Köçekçe1 Saçma sapan görünen bir gazete haberi, kimi zaman, çarptcı bir toplumsal değişimin ipuçlarını yapısında taşıyabilir. Geçenlerde renkli basınımızın "magazin" eklerinden birinde, bu türden bir haber yayımlandı: "Sosyetede erkek dansöz modası başladı." "Erkek dansöz" olur mu? "Gazetedeki arkadaşlar mizah yapmışlar" derken bir haber daha patladı: Almanya'da "Gurbetçi Erkan" hayatını "oryantal dans" yaparak kazanıyormuş. Gurbetçimiz tuttuğu işin kuramını da oluşturuyor: "Sadece kadınlar oryantal yapar diye bir kurala karşıyım; bu iş Allah vergisi bir yetenektir." "Erkek dansöz" ve "oryantal dans" eğlence yaşamının sözlüğünde "kıyak" anlamlar taşıyor; kişinin düşüncesinde yeni bir şeyler çağrıştınyor. Bir süreden beri düğünlerde, toplantılarda, gece kulüplerinde kadınlı erkekli kıvırmak moda olmuştu; demek ki şimdi ortaya profesyoneller çıkıyor; bu iş gerçekten bir mesleğe dönüşüyor. Peki, eskiden "meslek" değil miydi? • Dilimizde "köçek" diye bir sözcük var; artık pek kullanılmıyor; ama eskiden kadın kıhgına girip çengilik eden erkeklere takılan addı. Köyde, kasabada, kadın kılığına girsin girmesin göbek atan, kıvıran, bu işi zenaat edinen kişilere denir. Tarihimiz bu yolda oldukça zengin örneklerle dolu bir geçmişi sergiliyor. Bir vakıtler padışah saraylarında resmi köçek takımları bulunurmuş. Köçekler kız gibi giyinir, saçlarını kadın gibi uzatırlarmış. Etek yerine şalvar giyenlere "tavsan" denirmiş. İstanbul'da ün yapmış, bütün imparatorlukta tanınmış köçekler varmış. Oğlan çocukları yedi sekiz yaşlarında seçilir; öğretimden geçirilir; on üç, on dört yaşlarında köçek takımına katılırlarmış. Uç kişiden iki düzineye kadar oluşurmuş köçek takımları... Sultan Abdülmecid 1856'da "cinsel sapık olduklan ve ahlak kurallanna uymadıklan" gerekçesiyle köçeklerin çalışmalarını yasaklamış. Ne yapsınlar köçekler? Mısır'a kaçmışlar; Mehmet AN Paşa1 ya sığınmışlar; aralarında büyük ün yapmış olanlar varmış: Büyük Afet, Attıntop, Tazefidan, ysnidünya, Kıvırcık, 7Wf/gibiortalığı yakıp kavuranlar paşanın hoşgörü şemsiyesinin altına girmişler. Ne var ki padişah sarayından dışlandıktan sonra da köçeklik, toplumsal yaşamda sürmüştür. • Cumhuriyet döneminde hem çengilik, hem köçeklik toplum dışına düştü; kuytularda iş aradı; ama ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra yeniden göze girdi, canlandı. Sosyete mi desem, seçkinler mi desem, İstanbul'un alafranga çevreleri 1930'larda eğlenmek için tango, vals ya da fokstrot yapar; gece kulüplerinin sahnelerinde Romen, Macar, ispanyol artistlerinin marifetlerini izlerlerdi. 1950'lerde istanbul'da ilk kez Nana ortaya çıktı. Bu esmer kız, ilk "oryantal dansöz"ümüzdü. Annesi Emil Zola'nın ünlü romanı "Nana"y\ okumuş, etkisi altında kalmış, kızına bu adı takmış, büyüyünce eğlence piyasasına sürmüş. Birdenbire Taksim Gazinosu'ndan başlayarak her yeri göbek salgını kapladı. "Oryantal dansöz"ler birbiri ardından ünlenmeye başladılar; gâbek atmak kurumsallaştı; seçkin gece kulüplerinde aranır oldu; piyasası kızıştı; analar kızlarını "oryantal dansözlükte parlasın" diye yetiştiriyorlardı; gecekondulaşan kentlerde sosyeteden ortadirege kadar her katman, benligini arabeske ve oryantale kaptırdı; kıvır da kıvır, çalkala yavrum çalkala... Oh, oh, oh... Paralar havada uçuşsun, oryantal dansözün göbeğine doldurulsun, alnına yapıştırılsın; haydan gelen huya gider, bizim huyumuz da "oryantal" değil mi? • Artık yeni bir aşamaya geçiyoruz; "oryantal dansöz"öen "erkek dansöz"e... Arabesk köçekçe desenize!.. HESAPLAŞMA BURHANARPAD Kitap okumak OKURLARDAN yerden duydum, belki de içimden öyle geldi bilemiyorum 'beylik bir laf Kitap okuma aüşkanüğmuzı olsun diye söylemedim', yitirdiğimiz ve kazanmadığımız şu günlerde, "kitaplarım benim için en iyi dosttan daha dosttur." kitap okumanın önemi Arkadaşım şaşırdı, 'Ne yani konusunda yazmak istedim. bizden daha mı dost Bilimsel düşünen ve laik bir kitaplann?' dedt Evet, sen de Türkiye'nin ancak kitap dostsun, fakat sen her okuma alışkanlığımızın aradtğımda benimle değilsin; arttınlması ile mümkun üzüntüm, sevincim, olacağı kanısındayım. Ben okuma aüşkanhğımı yeniden düşüncelerim vs. duyduklanm kazandığım bu günlerde eski ancak onunla yoğunlaşır, bir "dostuma" yeniden kavuşmuş anlam bulur ve doğru çözüme ulaşır dedim. Evet, kitaplarla gibiyim. Evet, kitaplarıma birliktetiklerim tartfsiz bir "dostum" derim. Bir gün bir dostumla kitaplar konusunda huzur verir bana. Onlar her yerde bazen otobüste, konuşuyorduk, ona kitaplanmı gösteriyordum ve işyerinde, çekmecemde, evde ettmin altında, klasörümde, ona şunu söyledinu Belki bir kısacası her yerde benimledirler. Kitap reyonlanna adımımı attığımda dostlanma kavuşmuş gibi olurum. Her biri bir raftan bana seslenirler. Onlarla selamlaşmz, dost sıcağım duyanz, Her birine tek tek dost elimi uzattnm. Pek çoğunu alamasam da onlar bilirler, bu defa değilse bile bir dahaki defa yine gelip birini götüreceğimL Onlarla birlikteliğimizde zaman nasü geçer anlamam. Saatler sanki dakikalara dönüşür, ben de dostlarla beraber olmanın sıcakhğım duyannu Bazen okunmuş kitaplar satılan kitapçüara giderim. Onlar kimbüir kaç bin defa elden geçmiş, kaç bin defa dost edinmişlerdir. Onlann arasında eski bir dostu görmüş gibi olurum. Bana Emine'den, Sultan'dan, ya da uzak bir dosttan selam getirirler. Onlar daha deneyimli dururlar raflarda. Binlerce dost edinmenin gururunu tasırlar sayfalar arasında. Tüm dostluğunu kesmiş ya da dost sıcağı duymak isteyen insanlığa kitaplarla olan dostluğunuzu kurun, onlan yaşatın. Unutmayın kitaplar insanlar için yazümış eserlerdir. GÜLŞEN DEMİR / ANKARA Alanlar İstanbul 'da alanların hükümet ve belediye eliyle yıktınlması 1958'de başladı. Beyazıt'ta! Önce o güzelim mermer havuz parçalandı ve yok edildi. Oysa her biri bir başyapıt olan mermer iştemeleriyie ne de yakışmıştı Beyazıt alanına. Ösmanlı İmparatorluğu Harbiye Nezareti (şimdilerde İstanbul üniversitesi) dış giriş kapısıyla tam bir uyum durumundaydı. Oysa ayrı bkpim özellikleri taşırlardı. Beyazıt havuzu, İstanbul şehir zemini (Belediye Başkanı) Haydar Bey döneminde yaptırılmıştı. İki yıl kadar sürmüştü bu yapım. Bahri Haydar (Haydar denizi) diye önceden alay konusu yapılırdı. \fefa'da oturuyofduk. Tıcaret okulu Sultanahmet'teydi. Birkaç arkadaş, bu uzunca yolu yaya yürürdük. Havuzun önünden geçerken bir süre durup çalışmalara bakardık. Günün birinde havuz bitti. Fıskiyeler çevreye serinlik ve rahatlık püskürrtü. Beyazıt genel kitaplığının kaldırımına serpiştirilmiş masalarda oturanlar sabah kahvelerini ya da akşam çaylarını höpürdettiler. Kanapelerde oturup yaşamın tadını çıkaranlar mutluydular. Sait Faik'in kalemiyle Türk edebiyatına bile girmişti Beyazıt havuzu: Günün birinde Adnan Menderes el atıncaya kadar! Menderes. sallabaş mimariarla şehri ddaşmaya çtkıyordu. Arada bir elini biraz kaldırsa ertesi gün o yapı ya da yapılar adası yıktırtılıyordu. Kısacası Menderes döneminde İstanbul imarında kimi terslikler oluyordu. Beyazıt alanında olduğu gibi! Menderes, Sultanahmet'ten gelip Aksaray'a uzanan anavolun Beyazıt'ta birieşmesini bir türlü beğenmiyordu. Birteştiği noktada bir tümsek oluşmasına ya ona öyle gelmesine sinirleniyordu. Beyazıt aianı kazısı yeniden başlıyordu. Sonra yine kazılıyordu. Kimi topraklar kazılıyor ya da yükseltiliyordu. Fakat sonuç srfırdı. Beyazıt alanı da sıfır oJmuştu. Yeşil örtülerden ve parklardan yoksun İstanbul'da alanlar da azdır. İmar Bakanlığı İstanbul Nazım Burosu'nun 1978'de yayımladığı "Ybk Edilen Bir Kültür Mirası Olarak İstanbul" başlıklı yazıda şunlan okuyoruz: "Bir zamanlar doğa güzellikleri ve bol yeşilligiyte ülkemizin en görkemli kenti bilinen İstanbul'un genellikle 1950 yılından bu yana sağlıksız bir kentleşme oigusu içinde, kent içi ve kent dışı, yani park, bahçe, koru, ırmak, mezarlık yeşilliği bitki ve hayvansal üretim yapan yeşil alanlarını yitirmek üzere olduğu aci bir gercektir. Bugün taş ve beton yapı yığınları içinde ve arasında sıkışmış, pislikten, çöpten ve gürültüden bunalmış her yaşta İstanbullu için yeşil alan gereksıniminin önemi kat kat artmaktadır. Kanımızca İstanbul'da yeşil alan yetersizliğine neden olan faktörler şöyle özetlenebilir: Kent planlaması ve yapılaşmaya ait yasa ve yönetmeliklerde yeşil alan oluşturulması yönünden eksiklik vardır. İmar ve iskân Bakanlığı ve İstanbul Belediyesi kentlerin yeşil alan gereksinmesine bugüne kadar önem vermemiş ve hatta mevct/t alanların yok edilişJne engel olamamışlardır. Sayın Prof. Besalet Pamay'ın imzasını taşıyan bu satırlar, ne yazık ki yeterince değerlendirilmemıştir. Bu konuda yapılan iyi niyetli ve özverili bütün çabalara davranıldığı gibi. Beyazıt alanında başlayıp Sultanahmet, Sirkeci, Eminönu, Karakoy, Tepebaşı üzerinden Taksirn alanına ulaşalım. Taksim Cumhurtyet Alanı, alan niteliğini çoktan yitirdi. italyan Konika'nın imzasını taşıyan Cumhuriyet Anıtı'nın çevresi özellikle son yılllarda alanlıktan çıktı. Her yerde bir bilgisizlik, görgüsüzlük, çıkarcılık çabaiarı. İki yıl önce 100 milyon liraya yapılan Taksim Aianı projesi de kazanana kâr oldu. Ses yok. İstanbul'da "alan" kalmadı. Yeni yönetimden bilgiye dayalı ilgi bekliyoruz. Kusursuz görür Kodak S10O EF'in 1 yıl garantisl var. Üstellk özel kutusu içinde: Kodacolor Gold Film, Turkçe kullanma kılavuzu, kılıfı ve kendlnden flaşlı sistemi için iki adet Kodak alkalin pili var... Kodak S100 EF TURSEMYüKSaDİ/.. AVNlAORBSTE K I ı k ı.. Bu ses. harıka bir fotoğrafın habercısıdır. Eğer Kodak S100 EF fotoğraf makınesinden çıktıysa. Çunku Kodak S100 EF'ı benzerlerinden ayıran onemlı bir üstunluğu var: Cam objektıfi Daha pahalı makınelerde bulunan bu cam objektıfi sayesinde herşeyi çok canlı. çok net gorur.. Ve yakaladığınız o "an"ı aynen çeker. Ne goruntude, ne renklerde değişiklik yapmadan. Tek bir ayrıntıyı kaçırmadan .. Kodak S100 EF. en yakın fotoğraf bayinizde sizi beklıyor. tursem İNGİÜZLİSANOKULLARI DANIŞMAMERKEZİ Cumhunyet Cad. 173/4B Elmadağ 80230 istanbul Hilton Oteli Karşısı Tel 148 39 77148 79 43132 96 84 Fax 132 97 29, Tlx • 27498 tusm tr ÖZEL BORA SÜRÜCÜ KURSU SÜRÜCÜ BELGESİ Ü OKUL ÜSKÜDAR 334 22 69 KOZYATAĞI362 47 33 MALTEPE 352 21 21 TARABYA 162 08 18 Felekbeni adım adım kovaladı tımplakve kosetçiienk MAJOR PLAKÇILIK, Tel 512 5832 Istanbul OĞLEN VE AKŞAM YEMEKLERİNDE S I Z L E Ri 168 6 6 6 0 ECE'DE B Ü T Ü N BAHAR MUTFAGl LEZZETİ İLE, B E K L İ Y O R 168 6 6 6 1 % 60 Malezya malı, Tabii LATEKS ithal malı Td: 522 27 65S27 94 75 İstanbul KİRALIK KuzguncukKandilli hattında ahşap veya kâgir ev anyoruz. Müstakil ya da kat olabilir. 152 82 72 Kodak SÎ00 EF Fotoğraf Makinesi İyi G ö r ü r . . . İ y i Ç e k e r . lngiltere'de Ingüizce'yi ucuza ögrenraek için güvenilir tek yol AUPAlR'lik yapmaktır. llgilencn 1727 yaşlan arasındaki lise mezunu bayanlar: Türkiye'nin ilk AUPAİR acentesi Oerin Limited'e bafvunınuz. Bt?ik(«ş, Mazharpa^a Sokak 2/9 11S8 53 42 1161 43 87 Kemer Tekirova'da denize 30 metre, ful döşeli kiralık villa. Çok hesaplı. 366 56 90
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear