28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 MA YIS 1989 CUMHURİYET/1B Kimlik arayaıılaıuliııe sığınıyor İşte Almanya'daki Türklerden sık duyulan sözler: "Aslında benim öyle koyu bir dindarlığım yoktur. Ama burada sığınacak başka yer yok. Çocuklanmız serbest bırakınca Alman oluyor. Kızlar kötü yola düşüyor. Tek çare camiye sokmak. Esrar içip sokaklarda dolaşıp suç mu işlesinler, camiye, Kuran kursuna mı gitsinler? Başka seçeneğimiz yok." Camiler; bakkalı, kasabı, lokantası ve kahvesiyle tam bir sosyal merkez gibi. Almanya'dan dönmeyi düşünmeyen Türkler, giderek kendi içlerine kapanan bir "cemaat" oluşturuyor Alamanyalı Türkler ŞÜKRAN KETENCİ Apartmanlar camiye dönüştürülüyor. Kadınlar ve erkekler hoparlör aracılığı ile bağlantı kurulan ayn ayrı katlarda namaz kılıyor. Kadınlar ve çocuklar Türkiye'den daha kapalı giysiler içinde. Küçücük kız çocuklarının namazı bile oyun yaptıklannda, gülüştüklerinde, dehşete kapılan anneleri tarafından azarlanarak namaza zorlandıklarıdikkati çekiyor. Kadınlar, cennette güzelleşecekleri ve kocalarının onları sevecekleri vaazını gülümseyerek dinliyorlar. cu'nun da söylediklerini aynen yazdığmı itiraf ettiler, basın müşavirlerini de çağırmak koşulu Ue bir gun sonra görüşmeyi kabul ettiler. Hamburg ve çevresi Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği'nin tavanında, kubbeye benzetilerek yazılan yazıda Mustafa Kemal Atatürk'ün ünlü sozleri. "Hâkimiyet kayıtsız şarttır AUah'ındır" biçiminde değıştirilmış. MUli görüş sahiplerinin, laik cumhuriyete karşı şeriat düzenirü savundukiannı simgelemişler. ö n sohbette Konya ve Urfa belediye baskanlannın başlanna gelenlerden sonra, konuşmaktan çekindiklerini vurguluyorlar. Ancak teyple birlikte sonılara yanıt veren basın müşavirleri Abdullah Başaran'ı dinledikten sonra boşuna kaygılandıklarını kendilerine de söyledim. Almanlara çok benzeyen giyim ve fiziği ile üst düzey eğitimi ve Batılılan teslim alabilecek yetenekteki demokrat çerçevede yumuşak konuşmalanyia sadece ve sadece sempati toplamaya kurgulanmıştı. Doğrusu kusursuzdu ve söylediklerini reddetmek olanaksızdı. MJlviye Atan 26 yıldır Almanya'da çalışıyor. 5 kız büyütmüş. 19 yaşındaki kızının Alman sevgilisini eve sokmayınca, kız kaçıp yurtta kalıyor. Anne mahkemede Alman delikanlıyı "Eve sokmam" deyince kıztm yurttan alamıyor. Şimdi "Böyle kızım yok" diye onu reddediyor. Pazar günü Hamburg'da bir işçi evine çaya davetliyiz. Kadın kadına rahat sohbet edelim diye, erkekler başka odaya geçtiler. Bazı teknik aletleri, konuşmalar arasında çok sık sokulan Almanca kelimeleri yok sayarsak, geleneksel her şeyin yerli yerinde olduğunu düşttnebiliriz. Acaba öyle mi? Uç beş sohbetten sonra bu görüntünün ne kadar yanıltıa olduğu ortaya çıkıyor. tçimizde tek başı örtülü, oruçlu ve namaz kılan Ulviye Atan 26 yıldır Almanya'da çalışıyormus. 5 kız çocuğu tek başına çalışarak büyütmüş. Şimdi işsiz ve de Türkiye'ye dönmeyi aklmdan geçirmiyor. Kirasını devlet sosyal yardım olarak ödüyormuş. Bir de 300 mark kadar harçlık veriyorlarmış. "Nasıl dönerim? Türkiye'de bana Idm bakar? Kızım Fatma da bem meslek okulunda bem çahşi)or. Az para alıyor, ama idare ediyoruz" diyor. Almana kaçan kızııı dramı Anası affetmiyor, eve dönmüyor 3 Almanya'da dışlanan, horlanan, kendini boşlukta hisseden, yok olma, benliğini yitirme paniğini yaşayan Türkler dine sığınıyorlar. Göruştüğüm AlmanTürk uzmanlar, yetkililer, herkes bu olgudan söz ediyor. Söz etmeseler de değişim gözlemleniyor. Her tarafta cami dernekleri kunıluyor. Tarikatlara bağlı Kuran kurslan öylesine yaygın ki alternatif olarak okullarda Türkiye ile bağlantılı resmi kurslar ve din dersleri geliştirilmeye çalışılıyor. Türkiye'de hiç değilse kıyafet zorunluluğuna bağlı olarak ilkokul, ortaokul çocuklan çağdaş bir görünümdedir. Almanya'da birçok kız çocuğunun bebekliğinden başı açılmıyor. Başı örtulü olarak sokakta oynuyor, ilkokul ve ortaokula gidiyor. Tarikatlara özgü giysiler büyüklerin günlük yaşamına da girraiş. Alman yetkililer bir yandan yabana duşmanhğının Turklere yönelmesinin başhca nedenini din farklılığı olarak açıklıyorlar. Tttrklerin dini inançlan nedeni ile çok farklı yaşamalanndan, görünürnlerinden kaynaklandığmı 'Batri'M ansMtfa Mfislümanlar Hamburg'da kaldığım otel, kentın mersöylüyorlar. Bir yandan da dekezinde Karşımda Alman Işçı Sendikaları Konfederasyonu DGB merfcezı, mokrasinin gereği, tarikatlara köseyi dönînce bıam Merkez Camii var Köşebaşında da Müslüman Gençbağlı sağ akımlann nasıl geliştiler Teşkilatı. Aslında cami ile tçlı dışlılar Fazladan spor kuluplen. gezı faaliğini, Türkiye'den çok daha ağır yerJen, lokalleri var. Rasöantı bu ya, geçerken, yeni yaptırdıklan flamalannı bir tablonun doğduğunu kabul etseler de tarikatlara bağlı özel Ku açmışlar. seyredıyortardı. Arapça yazısının aniamını bılmediğim Hamburg Gençlik Teşkilatı Sancağı'nı çok sevmış olacakJar kı, fotoğraf çektrmeme ran kurslannın, cami demeklerikonusundaki inançlannı birazcık unutup, "Sadece sancağı çekebilirsin" dinin açılmasını engelleyemeyeceklerini belirtiyorlar. Bu dernek ve kurslar devlet güvencesinde ve ra bir cami fotoğrafı çizilerek, bi var. Aynca alıştığı geleneksel gıhatta maddi desteğinde, serpilip nalar camiye dönuşturulmuş olu dalan almak için gelenler, topyor. Almanlan rahatsız edeceği lumdan dışlanarak sığınanlar, gelişiyorlar. düşünülen minare ve ezan sesinin yaşlısı genci çok yönlü gereksinOtobüse binen başı örtülü bir ödünsüz yasaklanmasından son melerine yanıt buluyorlar. Üye olgenç anne ile elinden tuttuğu küra, binaların içinde Türklere ve madan da alışverişle, yardım çücük kızı, boş bir yere oturdukTürkiye'ye yönelik her şeye sımr kampanyalan ile çok büyük filannda, yanlannda oturan Alsız özgürlük ve hoşgörü var. Ca nans kaynağı oluyorlar. Önce bir manların yüzlerini buruşturarak mi dernekleri kadın ve erkeklerin namaz, bir cay içip bir çift laf etaralannda alay ettiklerine tanık birbirleri ile karşılaşmadan ayn mek ya da alışveriş için gelenleolmak, insana keyif vermiyor. apartman katlannda namaz kıl rin zamanla ayaklan alışıyor. Çok Yüzü ifadesiz, tepkisiz genç kadın dıkları, arada sadece çağdaş ho büyük bir hoşgöru ile karşılaruile küçücuk çocuğunda bıraktığı parlör bağlantılarımn olduğu bi yorlar. Sorunlanna sahip çıkılıizleri anlamak zor. Almanya'danalar değil. Bakkalı, kasabı, ma yor. Camiler kendilerini kimlikki yaşamın bu sıradan, günlük navı, lokantası, kahvesi Ue büyük siz duyan insanlar için, Almanolaylan değil mi Türkleri kimlik gelir kaynağı dernek salonlan, ya'da başhca sığınma yeri. bunalımına iten? spor ve toplantı salonlan ile inO kadar çok Türk, inanarak sanlan ideolojik anlamda da bü benzer cümlecikleri kullandı ki... tün boş zamanlannda toplayan "Aslında benim oyle koyu bir Almanya'da cami minarelerine çok yönlü sosyal merkezler. dindarlığım yoktur. Ama burada ,ve ezana.çevreyirahatsızediyor Camilerin bütun sosyal demek sığınacak başka yer yok. Çocukgerekçesı ile izin yok .Yan duva leri katlayan fazla sayıda uyeleri lanrnız serbest bırakınca Alman Alman vatandaşlığına geçme başvurusu yaptıklanru soyleyen ve bunu savunan kadın bile Almanla evlenme, Almanlaşma olgusuna karşı şiddetli tepki gösteriyor. öfkelerini, çaresizlikten okullardaki gezilere, yüzme derslerine yöneltiyorlar. Genç kızlar Almanla evliliği, birlikte yaşamayı savunmaya kalkmadılar. Annelerin öfkesine sessiz kaldılar. Ancak okul, yüzme dersleri ve gezi programlan eleştirilip, yasaklar getirilince, jtirazlar ve tartışma da başladı. Gençler gezilerin yararlı olduğunu, gitmeleri gerektiğini, haklan olduğunu savunuyorlar. Anneler dehşetle tehlikeden söz ediyorlar. Uzlaşamıyorlar. Bu arada giyim, refleksler ve dillerinde de ne kadar büyük uçurum olduğunu gözlemiiyorum. Genç kızlar daha çok Almanca kelime kullanıyorlar. tstediklerini Türkçe anlatamayıp kelimelen birbirlerine soruyorlar. Genç kızlann eğitimle geliştirdikleri kavramlara, anneler ne kadar Derken nasıl oldu ise söz şimçaba gösterseler, smırlı Türkçedi 19 yaşında olan Fatma' nın leri ile yanıt bulamıyorlar. kızkardeşine uzanıyor. Önce di ye ızın verdıler Harun Gümrukçu ile Hakkı Keskin'ı de gençlerie buyukter arasında yapılacak tutbol turnuvasına davet ettiler. Müslüman gençler, taalıyetlerı ıle gençlen kötü yola düşmekten, suçtan kurtardıklarını savunuyorlardı. Muslüman gençler, Afganhlaria da yoğun dayanışma içinde oimuşlar. Çelışkılı gıbı görulebilir, ancak Almanya'da "batıl" dedıklen arasında yasamaktan çok memnunlar Türkiye'de demokratk ortamın yasaklı olduğunu, özgür olmadıklannı, Almanya'da daha rahat olduklannı, yabancı düşmanlığında boy hedefi olmalanna karşın savunabiliyoriar... oluyor. Kızlar kötü yola duşüyor. Tek çare camiye sokmak. Esrar içip sokaklarda dolaşıp suç mu işlesinler, camiye, Kuran kursuna mı gitsinler? Başka seçenefimiz yok.." diye. değil, sakalı ve kavuklu gri renkli şalvarlı özel giysisi nedeni ile ilk görüşte çıkaramadım. Onun için aynı durum söz konusu değildir. Görür görmez, "Ben seninle konuşmam. Senden ögrenciligimizde az çekmedik. Seni de Cumhuriyet Gazetesi'ni de yakından izliyoruz. Hepiniz komünistsiniz. O kadar çok gunahın var ki, cehennem^e yanacaksın" diye bağırmayı seçti. "Suçtan koruyonız" Uzun uzun Almanya'da yaşayan Turklerin somut ve çok yönlü olan sosyal sorunlanm anlattı. Kullanılamayan ve mücadele edilmesi gereken haklan, bütün boyutlan ile gerçek bir sosyal bilündnin ancak çizebileceği çerçeveler içinde saydı. Almanlaria eşit haklar için verilmesi gereken ortak mücadeleden söz etti. Yabana ve Türk düşmanlığırun açtıgı sosyal yaralar üzerinde durdu. Cami derneklerinin Türkler için bir sığınak, sosyal dayanışma işlevini yaptıkiannı anlattı. "Gençler için seks, uyuşturucu, suç işleme sorunu var. Bize gelen gençler, snç işlemekten, bu haslalıklardan kurtuİByortar. Alnuuı kittseleri Ue devlet örgiitienmeleri Ue ayuşrurucu, kötü alışkanlıklara karşı birlikte kampanyalar yüriittnk" diyor. Turklerin artık gidici olmadıklannı, Almanya'da yok olmamalan için tek çare olduklannı söylüyor. Kendileri ile ilgili suçlama ve önyargıların haksız olduğunu savunuyor. "Bizde zoriama yok. Biz iki tophımu yaklaşüna bir rol oynuyoruz. Haftada en az birkaç okul gruba gelip camimizi dolasıyor. Almanlar bizi, Lslamiyeti yakından tanıyorlar. Anlaşmazlıgın sorumlusunan lsiamiyet olduğu, din farkı oldugo asla dogru değil. Biz, uygar insanlanz. Benim iki kızım var. Kendileri istedikleri için başlannı örtüyoriar. Biri istedi; Kuran kursuna gidiyor, digeri gitmiyor.." diyor. Hâkimiyet Allah'mdır Camilere sıgınıyorlar Prof. Hakkı Keskin'in, "Hamburg Türkiye Göçmenler Biriigi'1 çatısı altında sol ve sağın ortak sorunlar için bırleşmelerınden do196466'h yıüarda yükseköğreğan özel dostluğundan yararlana nimde ve öğrenci derneği rak, Almanya'da en güçlü dini ör MTTB'de sağ görüşlü bir militan gütlenmelerden biri ile bağlantı olarak sık sık karşılaştığım imam, kunıyoruz. Millı göruşun öncülü "Orada hesaplaşınz. Kimin cenğünü yapan örgutlenmelerden biri nete, kimin cehenneme gidecegı olan Hamburg Merkez Camıi' orada belli olur" yanıtıma gulndeyiz. öğrencüiğinden yakından mek zorunda kalmca, arada uzun tanıdığım Merkez Camii imamı bir pazarlık başladı. Sonunda danı, aradan uzun yıllar geçtiği için ha önce görüştukieri Ugur Mnm Türk gettosunun hapis kacbııları X Ulviye Atan Al iç« kapaadı Annesı ıle birtikte olmanla birlikte yaşayan kızım bağışla mayı seçen Fatma Atan sonunda içimıyor. Alman sevgıliyı eve sokmadığı ne kapanmış Doğru dürüst Türkçe biliçin mahkemeden kızım yurttan çıkar miyor, ama Almanlaria da arkadaşlık ma izni alamıyor. yapamıyor. ğer konuk kadınlar biraz kızın güzelliğini, nasıl zıyan olduğunu anlatıyorlar. 14 yaşında okulda bir Alman arkadaşı ile flört etmeye başlıyor. Anne izin venniyor. Aralannda sert tartışmalar çıkıyor. Sonunda kız evi terk ediyor. Yasalan ve haklanm okulda öğrenmiş. Bakanlık yurduna yerleşiyor. Anne kızım almak için dava açıyor. Kızın öğretmeni, davamn yargıcı araya girip, anneyi arada bir kjzının sevgilisi Almanı eve kabul eünek için razı etmeye çalışıyorlar. "Ben kızlanmı sıkmadım. Zorlamadım. İşte buyüğıi burada. 3 kızımı da evlendirdim. İstedikleri gibi calışıp, giyindiler, okudular. Ama eve Alman sevgili nasıl sokanm? Razı olmadım. Hâkim, ögretmen, 'şanslısın, iyi bir çocnk. Alman oğlawn ailesi de bu arkadaşlığa izin veriyor. Ses çıkarma' diye zorladılar. Bizim namusumuz var. Komşular, akrabalar var. Nasıl razı olnrum? Olamadım. Kızı bana vermediler mahkemeyi kaybettim. Şimdi zatetı 18'ini geçti. Yurttan çıkıp, oğlanın annesinin evinin yanında ev tulmnşlar. Hâlfi evlenmemişler. Evlense de Almanı evime sokamam ki. Arük benim böyle bir lozım yok.." diye olayı anlatırken, sessiz gözyaşı akıtıyor. Daha önce Ulviye Atan'ı camiye gittiği için onaylamayan evin diğer konukları, kadınlar bu kez onunla özdeşleşiyorlar. Hepsi de ana, yanlannda kızları var. Aynı olayın bir benzerini yaşayabileceklerinin dehşeti tepkilerine yansıyor. Sanki az önce Türkiye koşullarından yakınan onlar değillerdi. Birbirinin sözünü alarak Almanya'da çocuklannı bekleyen tehlikelerden örnekler veriyorlar. Biraz önce Sohbet gelistikçe, hayretle aslında Ulviye Atan'nın kendi inançları dışında baskıcı bir anne olmadığını, iyi yürekli, özverili tipik bir Türk kadını olduğunu da gözlemliyonım. Biraz sonra camiye gitmekten vazgeçliğini, namazını evinde kjlacağını söylüyor. Camide görduğü tarikatlarla Uişkilerden iırkmuş. "Ben Müslümanım, tarikatçı degilim. Kızlanmı da hiç zoriamadım. Sadece büyütmeve, iyi yetiştirmeye çalıştun" sozleri Ue dert yanıyor. Almanla yaşayan kızkardeşini evinin dışında arada bir gören Fatma, seçimini annesinden yana yapmış. Yine de annesinin yapmadığı baskıyı çok ağır olarak duyuyor. Türkçe konuşmakta zorlanarak yaşamındaki yalmzlığı anlatıyor: "Okul ve iş dışında hiçbir şey yapmam. Ben içine kapanık bir insanım. Yalnız yaşanm. Miizik dinler, yüruyuşe çıkamn. Almanlaria arkadaşlık yapamıyoruz. Onlar da bizi istemiyor. Tabü Türkiye'de yaşamayı da hiç düşıinmüyorum. Orada daha çok dışlanacağımı biliyorum. Tatillerde bize nasıl kötü baktıklannı goruyorum. Okul, çalışmam da orada bir işe yaramaz. Burada hiç değilse okulu bitirince daha iyi ücretli bir işin sahibi olacağım. Rahat bir yaşamım olacak. Daha giizel umutlanm, beklentilerim yok. Olamaz. Bizi ne orada, ne burada istemiyorlar. Sevmiyoriar. Biz de işte boyle içimize kapanıyoruz. Bir de aiielerin korkusu, baskısı var. Annemi göruyorsunuz. Arada, düşüncelerde öyle buyük farklar var ki. Arada biz eziliyonız. Onlann korkusu, yasaklan sonunda bizim içimize de işliyor." 'Hamburg'da düşük iralı evlerden oluşan bir Türkj,ettosu. fşveren, Türk işçilerinin sendikadan vazgeçmesi şartıyla buraya bir cami yaptırmış. Gettoda yaşayanların Almanya ile ilişkileri kesik. Kadınlar biriyle ancak kapının arkasına saklanarak konuşuyorlar. Kalabalık Türk işçi grubunun çalıştığı ünlü bir gemicilik firmasında, Türk işçiler etkiü sendikalaşmaya kalkışınca, Nazi sepatizanı olduğu iddia edilen işverenleri bir toplantı yapmış. "Ben Türkleri tarihten severim. Siz komunizme karşısınız. Bugüne kadar sizin babanız oldum. Size özel mahalle yaptım. Sendikadan, başka derneklerden vazgeçin gelin size cami yaptırayım" önerisinde bulunmuş. Sonunda işçileri cami seçimine razı etmiş. Türkler arasında "Istanbul Mahallesi" adı verilen, Hamburg dışındaki, getto denen barakaJardan evlerin oluşturduğu mahalleye gittik. Yan yana iki tanesi, üzerine çizilen resimle camiye dönüştürülmüş. Kadınlar evlerinde namaz kılsınlar dive de bütun evlere hoparlorler bağlannuş. Ünlu işletmenin malı, işçilerinin ucuz kirayla oturduklan barakalar üçer odalı. Almanya için gerçek bir gecekondu. Ancak evlerden konuştuğumuz kadınlar hallerinden pek memnunlar. Üçer odalan var. Gemici ucretleri işlerine ve Almanya ölçülerine göre ne kadar düşuk olsa da kadınlar evlerinin dışına çıkmadığı ve de Türkiye'deki yoksul alışkanlıklannı surdürdukleri için ailelere fazlası ile iyi görünüyor. Gettoda yaşayanlar Almanya ile bütün ilişkilerini kesmiş gibiler. Kadınlar bir kadınla konuşurken bile kapı arkasına saklanıyorlar. Sadece kapı önünde oturan kız çocuklanmn, başlan bebeklikten bağlanmış kız çocuklannın fotoğrafını çekebildik. öylesine kapanmış ki insanlar, Türk olmak da bir işe yaramıyor. Erkeği, kadım, hemen hemen hiçbir konuda konuşmak istemiyor. Neden parasım vercyim, o filmi bana ver" diyordu. Aynı filmde birçok önemli işle ilgili kare vardı. Orada kesme ve ağlayan kadını rahatlatma şansım yoktu. Uzun uzun anlatıp, resmini yaptırmayacağuna söz vermem, çocuğum, namusum üzerine yemin etmem. kadının sicim gibi akan göz y a j larını eksiltmiyor, duvar a başını vurup inlemelerini durdurmuyordu. Belki bir yanm saat uğraştım. Okuma yazma bilen kızma kimliğimi okutup, adres ve telefon numaramı yazdırdım. Sonunda ben de galiba bir kadının böylesine korkutulmuş, bu hale getirtilmiş olmasma duyduğum öfkeden ağladığımda biraz inanır gibi oldu. Bütün gucü ile çektiği kolumu bırakıp, gitmeme izin verdi. Elbette böyle bir korkuyu unutmam, fotoğrafı yapıp kullanmam söz konusu değildi. Fotoğrafların kontağındaki doğal görüntüye huzunle seyredip geçtim. Doğrusu üç gun önce gelen telefonu beklemiyordum. Aym kadın o günden beri uyku uyuyamadığını söylüyor, yine yalvanyordu. Galiba inandırma konusunda bu kez ben ondan Kapaiı dânya İstanbul mahallesinde kadınlar sadece kapalı kapıtar arkasından konuşuyorlar. Kapı önterinde baş çok yalvarmış olacağun ki korkları bağlı küçük kız çocuklan ancak oynayabitiyor. madan uyuyacağına söz verdi. Namusun bu yolla kurtanlacaolduğu anlaşüamayan bir garip, terk ediyor. Yasalardaki hakkını yaygın olan okul gezilerinden ğma koşullanmaya, ilkelliğe lakorku ve içine kapanma var. kullanarak, yargı karan ile aiyakındılar. Annebabalar ile çonet olsun. Uzaktan geldiğimizi gören cami lesinin vesayetinden çıkıp, Alcuklar arasında, okul gezılerine O küçücük tstanbul Mahalleimamı, çocuklanm da içeri alıp man vesayetine geciyor. Baba izin verme ve vermeme konususi 'nden 20 kadar genç insanın kapısını kapadı. dengesini yitiriyor. Olaydan kanun gerçek bir savaş haline gelsayısız suç sabıkası ile yargı önünsını sorumlu tutup her gun diğini gözledim. Hele de gençne çıktıklannı, dosyalan oldukavga çıkarıyor. Sonunda anne lerin okul dışı saatlerde toplanğunu bUiyordum. Zaten suçlu üzuntüye dayanamayıp, geçen dığı gençlik evlerine, aiielerin çocuklarla ilgili dosyalan inceyaz intihar ediyor. çoğunluğu kesin yasak koymuş. lerken, mahalleye gelme en çok Aünanya'da AhnanTürk göÇocuklannın Alman gençlerle suçlu çocuğun çıktığı mekânı rüştüğümüz her sosyal uzman, birlikte oynayıp, dans edebilegörme gereğini duymustuk. Koeğitimci, politikacı, kadınlann cekleri gençlik evlerini nerede ise ruma adına baskıya boyun eğİstanbul Mahallesı'nde, namuslannı koruma adına dört çocuklanm yitirme ile eş tehlimeyi ya da isyanı getiriyordu. Turklerin Alman toplumundan duvar arasına kapatılmalannke olarak görüyorlar. En çağdaş Sosyal uzmanlar bu türden getdışlandığı kadmların evlerine dan yakındılar. Dinlediğimiz anne ve babalarda bile çok detolan tehlikeli bir bomba gibi kapatıldığı gettoda, insansız bi' dramatik öykülerin sonu yok. rin boyutlarda olan bu korkugörüyorlardı. na fotoğrafı çekmemek için ne yu pekiştiren öylesine çok somut Birçoğu öylesine fanatik boyutyapacağımı düşunurken, o sıraFotoğrafı çekildi diye kocası olay da var ki.. larda ki inamlması gerçekten da gelen seyyar Migros türu bir tarafından cezalandınlacağı pagüç. Biz önce masum bir yuzme satış arabasının sinyaline kapıniğine duşen Sıvaslı kadının dersi öyküsüne dönelim; 13 yaş sım açan bir kadını eteklerinde Ne kadar çok insandan, okulköylerinden, Adana'da paınuk larındaki evin genç kızı, öğret çocukları ile çektim. Ve çektiğilardaki yuzme derslerinin bir natarlalannda ne çok işçi kadın meninin desteği ile yuzme der me de pişman oldum. mus sorunu haline getirildiğini gördüm. Kocalarının yanında sine gitmekte direniyor. Alman dinledim. Cami cevrelerinden süt emzirirlerken fotoğraflanm Kadıncağız başını duvarlara ögretmen kıza sahip çıkma adı vurarak ağlamaya, yalvarmaya erkek ve kadınlar değil sadece, çektim. Gazetede yayımlanacana bir mayo armağan ediyor. başladı. "Kocam beni keser. çağdaş giyimli işçi kadın ve erğını da biliyorlardı ustelik. AlBaba mayoyu görünce kuplere Ben 8 yıldır Almanya'dayım. kekler de çocuklann yuzme dermanya'ya gelince çağdaşlaşabinip çöpe atıyor. Öğretmen de Bir kere Banof'a bile gitmedim. sine, kızlı erkekli mayo ile gircaklarına, nasıl böyle olmuslarinatçı, bir mayo daha veriyor. (Metroya binmemiş). Kocam melerini bir sorun olarak gündı. Bu panik, bu kapanma, bu Baba onu da çöpe atıyor. Kız bu komşulara bile gitmemi yasakdeme getirdiler. En çok da Alkorkunun kökenleri nereye, kez isyan bayrağını çekip evi ladı. Bem oldürteceksin. Ne ise hangi yaralara uzanıyor?.. man eğitim sistemi içinde çok İslamın dostu İslamdır Imamdan izin alarak, akşam teravi namazına gidiyoruz. Tabii kadınlar kısmına ayn bir kapıdan ve apartmamn başka katından giriliyor. Bağlantı hoparlör, bir de namaz kılınırken, önceden kapatılmış perde arkasına girmiş, sesinden çocuk olduğu anlaşüan bir erkek imam. Kadınlar ve çocuklar Türkiye'den daha kapalı giysiler içindeler. Yabancıyı dışlamıyorlar. Sadece nama?a katılmamı sağlamak üzere bir kadın uzun etekİk uzatıyor. Küçücük kız çocuklannın namazı bile oyun yaptıklan, gülüştüklerinde, dehşete kapılan anneleri tarafından azarlanarak namaza zorlandıklan dikkat çekiyor. Kuzey yanm kürede çok uzun olan bir orucun ardından, gece ancak 10.30'a doğru kılınabilen bir teravi namazına, sabah çok erken işe gidecek insanlann böylesine kalabalık katılımı gerçekten çok çarpıa. Bir de her yaştan, Alman toplumu ve kültürü ile tam tersine bir akuna kendilerini kaptınnış kadınlann da, Almanya'da yasamaya kararlı olduklannı Türkiye'ye dönmeyi düşünmediklerini söyleyebUmeleri. Vaazda imam dinlediğimi bilerek konuşmastnı değiştirdi mi bilemiyorum. Çok uzun uzun cennet ve cehennemi, hurileri, kadınlann cennette kocalarının yanında nasıl güzelleşeceklerini, kocaların hurilerin yanında kanlannı çok seveceklerini anlattı. Sonra birdenbire yabancı duşmanlığına girdi. "lçimizde Alman olmaya kalkan gaflller vardı. Onlara iyi oldn. Öldürdüler. tslamın İslamdan başka dostu yoktur. İslamın dostu tslamdır. İslama gavnrdan, baramdan dost olmaz.." sozleri, iki toplumun banş içinde yaşaraasına hizmet edecek mi biz pek anlayamadık. Ancak cennette güzelleşeceklerini, sevileceklerıni dinleyen, dünyada olduklanndan daha çirkin görünmek için her şeyi yaptıklan gözlenen, yuzü aşkın kadının yuzleri gülümsüyordu. Milli görüş sahiplen çekindikleri için değil, dini inançlanna ters duştuğu için fotoğraf çekmeme izin vermediler. Namus duvann arkasında Kocam beni keser StBECiK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear