02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER bakmakta kendi açılanndan hakbdırlar da. Gerçekten en azından 10 yıldır işsizliğin sürekli arttığı AT ülkelerinde yine de "tam istihdam" amacı varlığım korumakta ve gerek AT genelinde, gerek üye ülkeler bazında çok çeşitli uygulamalarla sosyoekonomik politikalara yön vermektedir. Örneğin AT'nin kuruluşundan bu yana istihdamı arttırma amacı taşıyan Avnıpa Sosyal Fonu'nun dağılımmda gençlere ve işsizliğin yaygın ve uzun süreli olduğu bölgelere öncelik verilmektedir. rek iş bulma olanakları açısından son derece sınırlı kaldıklan da görülmektedir. Türkiye, hızlı nüfus artışı, sürekli artan işgücü fazlası ve belirli bir büytime hızı gibi nesnel veriler karşısında, istihdam sonınunda bugünkü bireysel, geçici ve verimsiz çözümlere teslim olmuş gibidir. Işin daha da düşündürücü yanı, bu teslimiyetin önümüzdeki yıllarda daha da artacağı kuşkusunu doğuracak koşullann gündeme gelmesidir. Türkiye uyguladığı dışa açık büyüme modeli ve AT üyeliği istemiyle rekabet gücünü sınama yoluna girer• AT ülkeleri açısından işsizlik sorununun günde ken ister istemez, istihdam sorununu daha da geme gelrnesi, büyümenin duraklaması, ekonomik ya rilere atmak durumunda kalacak gibi görünpı değişiklikleri ve işgücüne katılım oramnın art mektedir. masına bağlanabilir. Bu ülkelerde nüfus artış oranı yavaşladığından, genç nüfus da azalmakta, an TJmut vermeyen göriinüm cak işgücüne katılma istemi artmaktadır. Öte yanHer şeyden önce Türkiye'nin dış satım gücunün dan dünyadaki iki başka ekonomik güç karşısında gerilemiş göriinen AT, eski rekabet gücüne önemli sınırlamalan bulunduğu bilinmektedir. Rekabet gücünün olduğunu varsaydığırruz emekulaşmayı aramaktadır. Bunun için bir yandan büyiımeyi hızlandıracağını düşündüğü "tek pazar" yoğun endüstri mallannda bile bir yandan yeni enuygulamasma geçmeyi planJamakta, öte yandan düstrileşmiş ülkelerin rekabeti, öte yandan henüz teknolojik gelişme ve verimülik artışı açısından öte bu sektörlerini tümüyle terk edememiş gelişmiş ülki iki gücü yakalamaya çahşmaktadır. Bu çabala kelerin kısıtlamalarıyla karşıkarşıyadır. Bu rekarın istihdam açısından anlamı ise teknolojik işsiz bet ortamında olumlu sonuçlara ulaşıldığını varliğin gündeme gelmesi ve işgücünde hızlı bir nite saydığımızda ise ihracat artışı yeni endüstriyel yalik değişiminin yaşanmasıdır. Çalışanlar arasında tırımlara dönüşmedikçe, istihdam açısından fazla niteliksiz işgücünde sürekli bir düşme gerçekleşir bir değişiklik olmayacaktu. Öte yandan bu koşulken bunlar arasında işsizlik oranı yükselmekte, bu lar Türkiye için yoğun bir verimlilik hesaplaşması na karşın nitelikli işgücü oranında artış görülmek gerektirecektir. Bugün % 2 dolayında kalan verimtedir. Buna bağlı olarak tüm gelişmiş ülkeler gibi lilik artış hızının ^b 34'lere çıkarılması gerekeceAT ülkelerinde de büyüme hızı ve teknolojik ge ğınden, bazı sektörlerde istihdam azalacağı gibi kelişme varsayımlanna dayalı çeşitli senaryolar ha sinlikle işgücünün yeniden eğitimi gerekecektir. Ayzırlanmakta, istihdam olanakları kadar, istihdam rıca iç pazarlarda dış rnallarla rekabet, küçük ve olanağı azalacak işkolları ve mesleklerin saptanma zayıf işletmelerin kapanmasıyla da sonuçlanabilecektir. Tanmda işgücü fazlası bugün olduğundan sına çalışılmaktadır. daha çok ve yoğun olarak kendini duyuracaktır. Oysa Türkiye'de "tam istihdam" henüz kuram Yaşam koşullarının değişmesine bağlı olarak işgüsal ve soyut bir anlam taşıdığı gibi istihdam soru cüne katılım oranının artacağım da varsaydığımıznunun temel bir sosyoekonomik politikaya dönüş dan, artan işgücüne ve verimliliği düşürmeden enmediği de görülmektedir. Tersine işgücü fazlası ve düstri ve hizmet sektörlerinde yeni iş olanaklarıişsizlik sorunu bir yandan nicelik olarak olduğun nın yaratılması gerekecektir. dan küçük gösterilmeye çalışılmakta (bu, yalnız biTurizm dışında hizmet sektörünün gelişmesi ise reysel bir sorunmuş gibi) ve sorunun çözümü eko büyük ölçüde, endüstriyel gelişmelere bağlı oldunomik politikalardan çok "iyi niyetli beklentiler" ğundan, sorunun çözümü yine endüstriyel yatınm'e emanet edilmektedir. Ote yandan açık işsizler ko ların artmasına bağlı olacaktır. Dışsatım artışının nusunda da sosyal politika içinde önemli bir ön endüstriyel yatırıma dönüşmesi ve yabancı sermalem alındığı görülememektedir. Ne acıdır ki işsiz ye girişinin hızlanması gibi temelde iki olumlu beklik sigortası, iş güvencesi, çalışma hakkı gibi lentiye dayalı AT "olası" üyeliğinin bu beklentikavramlar Türkiye'de ders kitaplannda anlatılan leri ne ölçüde karşılayacağı ise birçok soru işareti konular olarak kalmaktadırlar. AT genelinde işgü taşımaktadır. Dışa açılma politikasının ne ölçüde cü piyasasını düzenleme görevini üstlenen tş ve Iş yeni yatırımlara dönüştüğü konusunda henüz elde çi Bulma Kurumu (llBK) Türkiye'de sınırlı kalan somut veriler yoksa da pek olumlu gelişmelerden işlevi konusunda bile kuşkulara yol açmaktadır. söz edilememektedir. Sonuç olarak rekabet koşulllBK'nin işe yerleştirme ve umut oramnda giderek larının yaratacağı olumsuz koşullarla, sınırlı gelişdüşme görüldüğünden, başvuru sayısında da azal melerin yaratacağı olumlu koşulların birlikte ve malar başgöstermektedir. Gerçi son yıllarda işsiz "net getiri" olarak Türkiye'deki istihdam olanaklere beceri kazandırma yönünde birkaç adım atıl larını arttıracağı konusunda kuşku duymamızı gedıysa da bu tür uygulamalann gerek kapsam, ge rektiren haklı nedenler bulunmaktadır. llkemizde tstihdam \ apısı ve AT Türkiye'de "tam istihdam" henüz kuramsal ve soyut bir anlam taşıdığı gibi istihdam sorununun temel bir sosyoekonomik politikaya dönüşmediği de görülmektedir. Tersine işgücü fazlası ve işsizlik sorunu bir yandan nicelik olarak olduğundan küçük gösterilmeye çalışılmakta (bu, yalnız bireysel bir sorunmuş gibi) ve sorunun çözümü ekonomik politikalardan çok "iyi niyetli beklentiler"e emanet edilmektedir. Doç. Dr. MERYEM KORAY Dokuz Ey. Üni. Ikt. İd. BilimlerFak. Türkiye'de istihdam yapısıyla ilgili olarak birkaç temel özellikten söz edilebüir. Bunlardan birincisi, istihdam açısından Türkiye'nin hâiâ bir tanm ülkesi görünütnü tasıdığıdır. lstihdamın % 57'si tanmda yer alırken endüstride çalışanlann oraru yaklaşık *lo 14, hizmet sektöriinde çalışanlann oranı ise fo 29 dolayında kaJmaktadır. Bir ikinci önemli özellik, Türkiye'de büyük bir işgücü fazlası olduğu gerçeğidir. Bu açıdan °?o 16 dolayında gösterilen işsizlik oranı gerçeği yansıtmaîclan uzaktır. 1960'larda 30 milyonu geçen nüfus içinde 14 milyonu geçen bir işgücü çalıştıran Türkiye'de bugün 16 milyonu biraz geçen bir işgücü istihdam edilmektedir. Nüfusun 50 milyonu geçtiği ve % 60'ının 1465 yaş arasındakilerden oluştuğu düşünülecek olursa, işgücüne katılma oranınm °!o 50 dolayında kaldığı ve bu nedenle 30 milyonu geçen calışabilir (aktif) nüfus içinde ancak 16 milyon dolayında bir işgücüne iş bulunabildigi ortaya çıkmaktadır. dığı gibi, gelecek kuşaklann hazırlanması açısmdan da büyük boşluklar bulunmaktadır. 1224 yaş arasındaki grup 14 milyonu geçmekte, bunun ancak yaklaşık 4 milyonu orta ve yüksek öğrenim içinde yer almaktadır. PENCERE 4 NİSAN 1989 Futbol Cumhuriyeti!.. "İşgal Kuvvetleri Komutanı General Harrington, işgal kuvvetlerine kesin emrini veriyordu: 'Fenerbahçe'yi yeneceksiniz!..' 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Antlaşması'yla Osmanlı İmparatorluğu silahlan bırakıyor, bundan iki hafta sonra 13 kasımda elli beş parçadan oluşan Fransız, ingiliz, italyan ve Yunan donanmaları Istanbul'a giriyordu. Bundan on bir gün sonra, 24 Kasım 1918 günü oynanan Fenerbahçe Fransız İşgal Kuvvetleri karşılaşması, sanki Mondros Mütarekesi'nin bir rövanşı gibiydi. Fenerbahçe ilk kez işgal Kuvvetleri takımına karşı oynuyordu ve böylelıkle yaklaşık beş yıl süren bir serüvene adım atıyordu." Peki, maçın sonucu ne oldu? Yalçın Doğan, "Fenerbahçe Cumhuriyeti" adlı kitabında (Tekin Yaymlan) olayı şöyle anlatıyor: "...Fenerbahçe önce nasıloynamak gerektiğine karar verememiş gibiydi. Fransız subayının hakemliğindeki maçta ilk golü yedikten sonra kendine geliyor ve ardından Galip, Refik ve Alaattin'in golleriyle Fransız İşgal Kuvvetleri'ne karşı sahadan 31 galip ayrılıyordu. İşgal Kuvvetleri'ne karşı kazanılan ilk zaferdi bu. Belki de kimsenin fark etmediği ilk aleviydi." • Kimi zaman futbol nitelik değiştirir, futbol olmaktan çıkar; başka bir anlamda simgeleşir. Arjantin 1978'de Dünya Kupası'nda şampiyon olunca, diktatör Videla kendlsini koltuğunda daha güvenli görmeye başlamıştı. 1930'lar italyası'nda milli takımın orta forveti "MeazzaPiolaFerrari" idi. Bu üç oyuncu futbol sahalarında tozu dumana katarlarken sanki Mussolini'nin kara faşizmi hesabına topu ağlara takıyorlardı. Yalnız futbol mu? Sporun her türünde göstergeler zamana ve mekâna göre değişiyor. Unutulmaz Joe Louis, ringde beyaz rakiplerini tuzla buz ederken zenciieri aşağı gören Amerikalılara ders veriyordu. 1936 Olimpiyatları'nda Jesse Owens 100 metrede dünya rekorunu kırarken ırkçı Hitler kuplere biniyordu. • 1980'den beri Batı'da çok itilip kakılıyoruz. Demokratik düzenden uzakta yaşayan, işkence ve zulüm ülkesi görüntüsüne büründük. Hepimizde dışlanmışlık duygusu ağır basıyor. Batı Avrupa sınır kapılarındaki görevliler, ay yıldızlı pasaport taşıyanlara tepeden ve kuşkuyla bakıyorlar. Ezılmişlık duygusu yüreğimize öylesine sinmiş ki Galatasaray, Avrupa Kupası'nda yarı finale yükselince çıldırdık; sokaklara uğradık; ne yapacağımızı şaşırdık... Mustafa Denizli demeç veriyor: ' Avrupa'da her takımı deviririz." Latin Amerika'da bir süreden beri yaşananlar, Türkiye'de de yinelenecek mi? Oralarda "futbol cumhuriyetleri" var; Brezilya, Arjantin, Uruguay gibi... * Arkadaşımız Yalçın Doğan'ın "Fenerbahçe Cumhuriyeti" zamanlama bakımından 12'yi vuruyor. Çünkü bugün futbol, Türkiye gündemınde birinci maddedir. Futbol ile politika arasındaki ilişkileri irdeleyen ilk kitap, ilk araştırma... Siyasal iktidarlarla kulüpler arasındaki bağıntılar mütarekeden bu yana yetkinlikle izleniyor, akıcılıkla dile getiriliyor Ya iş dünyasında futbolun yeri ne?.. Ünlü bir futbol kulübünün başkanı olmak, iş dünyasına açılan kapıların da maymuncuğudur; Yalçın Doğan'ın kitabında örnekler sıralanmış.. 198587 arasında yapılan bir anketin sonuçlarına göre halkın yüzde 53.6'sının gönlü Fenerbahçe'de, Galatasaray yüzde 22'lik oranla ikinci sıraya yerleşiyor. Beşiktaş yaklaşık yüzde 20 ile SanKırmızılıları izliyor: üç büyükler futbolda taşranın gelişmesine karşın egemenliklerini sürJürüyorlar. 1988'de yapılan son ankette, Fenerbahçe yüzde 30.4, Galatasaray yüzde 29.2, Beşiktaş yüzde 13.5... Apcak kulüp yandaşlarının azalıp çoğalmasına karşın Türkiye'de futbola merak çığ gibi büyüyor, görülmemış boyutlara ulaşıyor, toplumu biçimlendiriyor. Yalçın Doğan, işte bu dünyaya. şirndiye dek açılmamış bir kapıdan girıyor; spor meraklısı olmayanların da okumaları gereken bir kitap "Fenerbahçe Cumhuriyeti..." Bunca düşük okullaşma oranı yanında, teknik olmaktan çok klasik bir öğrenim verildiği de bilinmektedir. Mesleki ve teknik liselerdeki öğrenci sayısı yaklaşık 495 bin dolayında kalırken bunun 90 bine yakın kısmı imamhatip liselerinde öğrenim görmektedir. Görülüyor ki çeşitli yönlerden tartışılabilecek durumdaki öğrenim koşullan, Türkiye'de insan etmenine (faktörüne) yeterince önem verilmediğini ortaya koymaktadır. Işyerinde yeniden eğitim uygulamalan açısından da çok sınırlı kalıııdığı bilindiğinden, bugün ve gelecek kuşaklar açısından Türkiye çağın hızlı değişimine ayak uydurmakta güçlükler çekecek gibi görünmektedir. Eğitimdeki eşitsiz ve ayncalıklı koşullarla dış dünyaÖzellikle kadın nüfusun işgücüne katılma ora ya ayak uydurmaya çalışan Türkiye, tekerlekleri nımn düşüklüğü büinmektedir. Bir yandan nüfu pek iyi işlemeyen bir lokomotifin buhar gücünü artsun yarısından fazlasının hâlâ kırsal kesimde ya tırmayı deneyecek diyebiliriz. Oysa tüm gelişen ülşaması ve geleneksel değerlerin korunması, öte yan kelerde olduğu gibi, AT ülkelerinde de insangücü dan orta sınıfta kadının çabşmasını gerektirmeye planlaması ve insanına eğitiminin önemi çoktan ancek maddi koşulların bulunması, eğitim ve beceri laşılmış ve istihdam içinde nitelikli işgücünün süyetersizlikleri nedeniyfe kadımn çalışma yaşamına rekli arttınlması yoluna gidilmiştir. katüması bugün için sınırlı kalmaktadır. Oysa kentleşmenin sürmesi, dışa açılına ve AT üyeliğine yönelik politika uygulamalarıyla geleneksel değerler AT üyelerinin amacı: Tam istihdam olduğu gibi, maddi koşullar da değişecek ve bu deTürkiye istihdam yapısı nicelik ve nitelik açısınğişmeler kadınlar ve gençlerin bugün olduğundan dan bu derece olumsuz koşullar taşırken AT gibi çok daha fazla çalışma yaşamına katılmalannı ge sosyoekonomik politikalannda "Tam istihdam"] rektirecektir. Bu nedenle bir yandan tarımdaki iş benimsemiş bir topluluğa katılma isteminde bugücü fazlasının, öte yandan kentlerdeki yeni iş is lunmaktadır. Topluluğun bu istenıi nasıl kuşkuytemlerinin karşılanması gerekecektir. tstihdamla il la karşüadığı da hepimizce bilinmektedir. Toplugili üçüncü bir özellik de işgücünün nitelik açısın luk üyeleri tam istihdam amacından vazgeçemez, dan hızlı kalkınmayı yüklenecek özelliklere sahip ancak bu amacı gerçekleştirme konusunda eskiden olmamasıdır. özellikle teknolojik gelişmelere uyum olduğundan büyük sorunlarla karşılaşırken işgüaçısından bugünkü işgücünün nıteliği yeterli olma cü fazlasının pek iyi bilindiği Turkiye'ye kuşkuyla BURHAN ARPAD HESAPLAŞMA •• Yerel seçimlerde istanbul'da kıyasıya çekişen partiler, gecekonduda oturanlara sık sık seslendıler. 'Tapu vereceğiz sözlerıni dillerinden düşürmediler. Verilen sözlerin ne denli tutulacağını kısa sürede göreceğiz. Büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da gecekonduculuğun bir sorun olarak ortaya çıkması, İkinci Dünya Savaşı sonrası yıllarına rastlar. Marshal yarıdımı yoluyla Turkiye'ye giren traktörler tarım emekçileri arasında büyük ölçüde işsizliğe yol açmıştır. Doğup büyüdüğü yerlerde yitireceği bir şeyi bulunmayanlann göçü başlar. Göç kısa sürede hızlanır. Dünün tarım emekçileri kısa süreli de olsa kimi işler bulurlar. Gezici satıcılık, hamallık. biraz açıkgöz olanları işyerlerinde hademelik, hatta fabrikalarda işçilik gibi... Ne var ki, çok büyük sorunları vardır. Başlarını sokacak bir damaltı bulabilmek çok güçtür. Olanak dışıdır. Kimilerinin akılvermesiyle yaygın bir yapılaşma başlar. Sahibi bilinmeyen ya da belediyelenn, devletin malı bilinen boş topraklarda, yasalann açık kapısından girerek bir gecede temel atıp, çatıyı şöylesine kapattılar mı, bir bakıma konut edinmiş olurlar Gecekondu deyimi bundan ötürüdür. 1950 seçimleri gecekondunun gücünü göstermiştir. Gecekonducular Derneği kurulur. Partili muhtarlar aracılığıyla gecekondulara tapu için söz verilir. Bir yandan da jandarmayla çatışmalar olur, gebe kadınlar çocuklarını düşürür. Politikacılar hep söz verirler, arada bir tapu seneti, çok seyrek de tapu dağıtırlar. Yıllar geçer, gecekondu sorunu dahada artar. Zira gecekonduculuk 'Bir Damaltı' ele geçirmekten öteye bir güç edinmiştir. Dünün tek odalı kulübesi gecekondu, birkaç katlı ve bahçeli bir eve dönüşmüştür. Partiler de bunu körüklemektedir. Geçenlerde ANAP Genel Başkanı Turgut Özal'ın: "Müteahhitle kat karşılığı anlaşarak birkaç katın da sahibi olun!" demesi gibi! Oysa gecekonduluğun sorun olmaktan çıkarılabilmesinin sağlıklı yolu başkadır. Büyük şehirlerde yapılacak yeni fabrikalarda çalışacaklar için çalışacakların sayısı kadar lojman yapımını zorunlu kılmak ve zorunluğu yerine getirmeyene işletme izni vermemek. Dünün kapkaç toprak ağaları buna hiçbir zaman yanaşmamışlar ve oylarıyla Meclise soktuklan uyduları adamlarıyla bu gibi tehlikeli girişimleri hemen önlemişlerdir. Arkada kalmış olan yerel seçimlerde konut sorunu yine sömürü konusu yapılmış, partiler bu alanda bol bol söz vermişlerdir. Bununla da yetinmeyip Şişli'nin hemen bitişiğinde Halide Adıvar Mahallesi'nin bir sel baskını sonucu ne acınacak bir duruma düşmüş olduğunu nerdeyse yaşlı gözlerle basına gösterirken ANAP'lı belediyeciler de bir miktar sosyal konutu yurttaşa verdiklerini ileri sürmüşlerdir. Ne var ki köyden kente göç ile günlük ekmek parasından ötesini düşünecek duruma ulaşamamış, yığın 'yaşa, var oldan'öteye geçememiştir. Son yerel seçimlerde İstanbul'da izlediğim iki gezi, yığının durumunda hâlâ bir bilinçlenme olmadığını yineledi. SHP Genel Başkanı'nı dostça pankartlarla karşılayan semt insanları, ANAP'lıları da güleryüzle karşıladılar. İstanbul'un öteki yüzü sloganı bence pek doğru değildir. Bu söz, bu deyim, dış görünüşler için belki geçerliydi. Fakat aralarına kanşıp biraz konuşunca, ayrı toplum katlarında yerlerini almış insanların arasında kcyu bir bilinçsizliğin ağır bastığı görülüyordu. Ancak 26 Marttaki yerel seçimlerde açık bir bilinçlenme görerek sevindik. OKURLARDAN Onaruması gereken okııl Geçenlerde mezun olduğum Ortaklar öğretmen Lisesi'ne gittim. Gördüğüm manzara karşısında hayal kınküğına uğradım. Bakımsız, harabe bir okulla karşılaştım. Sanki bizim Öğretmen Lisesi gitmiş, yerine başka bir okul gelmişti. Binalar badanasız, çatılan açılmtş, pencere çerçeveleri ve kapılan çürümüş, camlarının çoğu kınk durumdaydı. Kapalı spor salonunun taban tahtast yer yer kmktı. Idare binası önündeki o güzelim bahçesirtden eser kalmamıştı. Köy çocuklannın üniversiteye girebilmesi için ilk basamağı teşkil eden bir Öğretmen Lisesinin bu durumda olması beni çok üzdü. Tüm yetkililere ve hayırsever vatandaflara sesleniyorum. Bu durumun bir an önce diizeltümesini yürekten arzuluyorum. SER VET KANDEMİR kadar gösterdik ve göstermeye Fakat kütüphanemizdeki kitap sayısı yetersiz olup gereken devam edeceğiz. Okulumuz ihtiyaclanmıza cevap kenar semtte ve gecekondu verebilecek sayıda değildir. Bu önleme bölgesinde olup tamirat, araçgereç gibi birçok sebepten dolayı siz değerli' basın organımız olan sorunları bulunmaktadır. Cumhuriyet Gazetesi'nden de Mahalle halkunız, dar gelirli bizim mahallemize ve tüm ilk isçi kesimi olduğu halde, ve orta dereceli okul okuüan içiıı eüerinden gelen her türlü yardım ve desteklerini öğrencilerine armağanımız olan bu en büyük kültür hizmetine esirgemiyorlar. Ancak çok her çeşit basılı yayın yetersiz kalmıyor. (Anabiritanika Ansiklopedisi, Bugün okulumuzun ve mahallemizin en önemli ihtiyacı Islam Tarihi Ansiklopedisi ve olan kütüphane sorunumuz da diğer ansiklopedi çeşitleri, çeşitli kaynak kitaplar ile vardır. Biz, her türlü hikâyeler ve romanlar) dan imkanlanmızı zorlayarak bağış yapılması için sesimizin okulumuzun bir köşesinde duyurulmasuu istiyor şimdiden halka açık bir kütüphane öğrencilerim, öğretmenlerim ve kurduk. Bu kütüphaneden hem mahalle halkunız adına 1400 öğrencimiz, hem de teşekkürlerimi sunuyorum. mahallemizdeki 4 ilkokul, 1 Saygılarımla. lise, 3 ortaokul ve mahaüeden diğer orta dereceli okuüara tSMA/L USTA giden öğrenciler AU Rıza Bey tlkokulu Müdürü yararlanmaktadtrlar. Ertuğrulgazi Mah. Yıldırım/Bursa İstanbul'un "Öteki Yüzü. Okulumuza yardıtn gerekli Bursa ilinin Yıldırım ilçesine bağlı ErtuğrulgazJ mahallemizde bulunan okulumuz, 1963 yıhnda halkımızın hizmetine sunulmuştur. Ve büyük önder Başöğretmen Atatürk'ün babasmın adını almıştır. Ne yazık ki o günden bugüne kadar doğru dürüst bir yardım ve destek görmemiştir. AU Rıza Bey tlkokulu yöneticileri ve öğretmenleri olarak bizler, okulumuzu o büyük önderin babasmın adına layık duruma getirmek için elimizden gelen çabayı bugüne ACIKAYBIMIZ Sevgili eşim, hayat arkadaşım, babamız; VEFAT Merhume Nilüfer Çöygün, Sadun Aren, Cengiz Aren ve Adnan Aren'in kardeşleri; Fatma Ülke Aren'in sevgili eşi IKTISATÇILAR HAFTASI 678 Nisan 1989 İstanbul Sheraton Oteli ERDEM HANÇER'i 3 Nisan 1989 Pazartesi günü kaybettik. Aamız sonsuzdur. Yann (çarşarnba) Pendik Çarşı Camii'nde kilınacak öğle namazından sonra Pendik Mezarhğı'nda toprağa verilecektir. Türkiye için alternatifler 6 NİSAN 1989 Saat: 10.00 12.30 ASİYE, NÜKHET VE DENİZ HANÇER ALİ BÜLENT AREN vefat etmiştir. Cenazesi 4 nisan salı günü (bugün) öğle namazından sonra Erenköy Galip Paşa Camii'nden kaldırılarak Başıbüyük Mezarhğı'nda toprağa verilecektir. ACIKAYBIMIZ l.Ü. tktisat Fakültesi 1968 mezunu Halk Ekmek Fabrikalan kurucusu, belediyeci, güzel insan "İKTİSAT POLİTİKALARI" Ahmet C. Özkan, Akın İlkin, Sümer Oral, Birgen Keleş. (•) 6 NİSAN 1989 Saat: 14.00 17.00 ERDEM HANÇER'İ kaybettik. Yann (çarşamba) Pendik Çarşı Camii'nde kilınacak öğle namazından sonra Pendik MezarlığYnda toprağa verilecektir. AİLESİ VEFAT Üyelerimizden 1964 mezunu "İKTİSAT POLİTİKALARI, GENEL TARTIŞMA VE ELEŞTİRİLER Talat Orhon, Ege Cansen, Gülten Kazgan. Erol Manısalı. Izzettm Önder. Osman Ulagay DOSTLARI BÜLENT AREN vefat etmiştir. Cenazesi 4 Nisan 1989 Salı günü öğle namazından sonra Erenköy Galip Paşa Camii'nden kaldırılacaktır. Yakınlarına, dostlarına, üyelerimize başsağlığı dileriz. STUDENTS! Courses offered at London Cıty Coltege ın Central London are: Hotd and Catering • Computing • Marketing Travel and Tourtsnt • Shtpping and Transport Exporting and Importing • General Business. L.C.C. ıs recognısed by A.R.B.S. and ıs a member of B.T.M.E.C. and the I.T.D. START DATES January '89 and September '89. Most L.C.C. Courses provıde part exemptıon tovvards Degree Programmes of Schiller International Unrversrty. ; Wrrte or tetephone n Greek or English to London City College (Dept TCH48) 51/55 «Vaterloo Road. London SE1 8TX. Tei: 01928 0029/0938. Telex: 8812438. 7 NİSAN 1989 Saat: 10.00 12.15 AaKAYBIMIZ "SOSYAL VE SİYASAL POLİTİKALAR" Deniz Baykal. Yuksel Ülken, Tevfık Ertüzün, Cevdet Selvi. (*) 7 NİSAN 1989 Saat: 14.00 17.00 "SOSYAL VE SİYASAL POLİTİKALAR, GENEL TARTIŞMA VE ELEŞTİRİLER" Nusref Ekın. Önder Aker, Necati Doğru. Tuğrul Kuladgobilik. Taha Parla. Burhan Şenalalar. 8 NİSAN 1989 Saat 10.00 • 12.15 ERDEM HANÇER'İ yitirdiler. 5 Nisan 1989 çarşamba günü (yann) Pendik Çarşı Camii'nde öğle naraazında buluşacağız. 68'liler her zeminde mücadeleci bir arkadaşlarını, MÜLKİYELİLER BİRLİĞİ İSTANBUL ŞUBESİ Güref SanaUar Dargfc/ 68'LİLER Bedri Baykam Muhsin Kut Remzi İren "DIŞ POLİTİKALAR" İSTANBUL BAROSU KURULUŞ PROGRAMINDA BUGÜN: İSTANBUL GAZETECİLER CEMİYETİ • II.00 Yargılgnmıs Kitaplar Sergisi • 14.00 Panel"lşkenceyi Onlemenin Yollan ve Gözaltındaki Sanıgın Avııkattan Yararlanma Hakkı' Yön.: Av. Gülçin ÇAYUGIL, Miss Anne BURLEY, Prof. Eralp ÖZGEN, Av. Turgut Kazan. YÂRIN: İSTANBUL GAZETECİLER CEMİYETİ • 14.00 Panel: "Yurttaslık Hakkı" Yön: Av. Hasan Basri AKGİRAY, Prof. Dr. Aysel CEUKEL, Prof. Dr. Rona AYBAY, . Doç. Dr. Yıicel SAYMAN. Süleyman Demirel. Erdoğan Alkın, Mehmet Dülger, Erol Ağagil. (*) 8 NİSAN 1989 Saal 14.00 17.00 AaKAYIP Değerli arkadaşımız, parti üyemiz; "DIŞ POLİTİKALAR, GENEL TARTIŞMA VE ELEŞTİRİLER" Halit Soydan, Haluk Gerger, Coşkun Kırca, Ah Koçman, Ilter Turan (*\ Yerct •»eı.ımler sonrası. kabinc değışıklığı nedcnıvic ANAP temsıkılcrı henuz bellı olmamı^tır Kcsınle^ırtce aynca duyurulacattar ERDEM HANÇER'İ Ani ve amansız bir rahatsızlıktan dolayı kaybettik. AiJesine ve bütiin dostlanna başsağlığı dileriz. Cenazesi çarşamba günü (yarın) öğle namazından sonra Pendik Çarşı Camii'nden kaldınlacaktır. Stüdyo BM ŞahikaEsat Tekand Genç yetenekler... Bütün bayilerde ALDINIZ Ml? Telefonla Abone olailirsiniz. Tel: 130 03 22 İle söyleşi... GİRİŞ SERBESTTİR. SHP PEMDİK tLÇE BAŞKANLIĞI EsentepeGazeteciler Mahallesi 175 m ! bahçeli yeni 5 oda 2 banyo Tel: 144 38 44 EVLENDİK IFMC İSTANBUL UNIVERSİTESİ İKTİSAT FAKL'LTESİ MEZUNLARI CEMİYETİ: Cumhurıyeı C 27/6 Taksim istanbul Tel: 150 50 3 4 1 5 0 16 42 KİRALIK SEMİN SERDAR CENGİZ YEKER 30.3.1989 BOSTON U.S.A
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear