24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 NİSAN 1989 DİZİYAZI CUMHURtYET/15 Eyüp'te lıalk kameraya salcbrdı Benden sonra tufan olmasın [Muhsin ErtuğruVun anüan 1922 'de film çekme önerisini kabul edip Türkiye'ye döndüğüm zaman İstanbul'da ne film yıkayacak bir laboratuvar ne bir stüdyo nefılm çekme makinesi ne de bir basma makinesi, tek sozcükle teknik adına hiçbir şey bulunmamaktaydı. Önce bir film çekme makinesi edinmek için İpekçi kardeşlerin Selanik Bonmarşesi'ne başvurduk. men başlayıp akşamcılann gelmesine kadar taraçanın boşaltılması için başımızda bekhyorlardı. Boyle bir durumda ne olursa olsun çekmeye başlamak gerekiyordu. Objektifin gücü ve ışıklandırma zamanı hiç denenmeden, ortadaki koşulların baskısı altında, ilk sahneyi fılme almak uzere kolu çevirdi Cezmi! Berlin'de sık sık yapıldığı gibi, deneme çekiminin hemen yıkanmasına ve ustasının "Helmuth" diye seslenmesi üstüne çırağının deneme kasetini derhal değiştirmesine alışan zavallı Cezmi, burada bunlann hiçbiri olmaksızın zor bir sınava çekiliyordu. Masraf edilerek ekiple birlikte buraya gelindiği ve Sirkeci'den Galata rıhtımına kadar uzanıldığı için o gün çekim şarttı. Ingilizler, Fransızlar, Italyanlar Jstanbul'u paylaşmışlardı. Halka göz açtırmıyorlardı. Arasıra uygarlık dersleri vermek için de "tavuğu ayağından tutup başaşagı taşıma"yı yasak etmişlerdi. Hayvan canına o kadar onem veren bu işgalciler, ote yandan uyuyan Turk askerlerine baskın yaparak hepsini öldurmeyi kahramanhk sayarlardı. Muhsin Ertuğrul, işgaltstanbulu'nda Seden kardeşlerin kurduğu şirketle Türk sinemasının temellerini atıyor İVwr Baba filminin dış sahnelerinin çekimi çok tehlikeli olaylara yol açtı. Bir gün Eyüp Camisi'nin avlusundafılm çekerken, korkunç birsaldınya uğradık. Film çekme makinesini parçalamak için belki yüzlerce kişi kameranın üstüne saldırdı.. Derviş kıyafetinde rol yapan ünlü aktör Vahram Papazyan kaçarak canını zor kurtardı. Biz de film çekmeden uzaklaştık. termek amacıyla gelen alıcılar, filme harcanan paranın tutarından daha fazlasını peşin olarak ödediler. YAŞAMÖYKÜSÜ7 1967: tstanbul Üniversitesi'nin tktisat Fakultesi Gazetecilik Enstitüsu'nde tiyatro eleştirisi dersleri verdi. LCC Tiyatro Okulu'nda Beklan ve Ayla Algan'la birlikte sahne çalışmalan dersleri ni yonetti. 1968: 24 ekimde LCC Tiyatro Okulu'nda sahne çalışmalanm yurutmekte olan Muhsin Ertuğrul, Istanbul Belediye Meclisi'nce yeniden goreve çağrıldı. Bir yandan da çeşitli dergilerde ve gazetelerde yazan sanatçı, odun vermeyen, onurlu kişiliğiyle bu çağrıya olumlu yanıt vermedi. 1969: Martta Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarıh Coğrafya Fakultesi Tiyatro Kürsüsü'ne bağlı olarak kurulan Tiyatro Araştırmaları Enstitüsu'nun yönetim kurulu, yönetmeliğinin 6. maddesi uyarınca, Muhsin Ertuğrul'a törenle şeref uyeliği belgesini sundu. 23 Aralık 3 Ocak 1970 arasında Muhsin Ertuğrul'un 60. sanat yılı büyuk bir programla kutlandı. Sir Laurence Olivier de sanatçıyı kutlayanlar arasındaydı. 60. Sanat Yılında Muhsin Ertuğrul'a Saygı adını taşıyan 130 sayfalık bir yapıt yayımlandı. 1970/72: Tiyatro anılannın yanı sıra, gazete ve dergılere yazmayı sürdurdu. 1973: 23 aralıkta Muhsin Ertuğrul'un özendirilmesi ve yönlendirmesiyle kurularak yıllar boyunca "en iyi özel çocDk tiyatrosu" niteliğini surdüren, yurtdışında da gösteriler veren Anadolu Çocuk Oyunları Kolu (AÇOK) çalışmasına başladı. 1974: Ocakta Muhsin Ertuğrul, Şehir Tiyatroları'nın başına genel sanat yönetmeni olarak atandı. Şubatta daha koltuğuna oturmadan, Gultepe'de Yapı Ustası Okulu'nda bir semtte bir çocuk tiyatrosu açma duşüncesini gerçekleştirmek için çalışmalara başladı. Ekimde 1974/1975 tiyatro dönemi için programını şöyle özetledi: 1. Halka açık provalar, 2. Ucuz biletler, 3. Okullarda tiyatro, 4. Amatörler Olimpiyadı, 5. Akşam ustlerı gençlık sanat programları, 6. Yedıkule surları ve Rumelihisarı gosterileri, 7. Yurtdışındaki işçilere tiyatro, 8. İlkokul öğretmenleri ve öğrencileri için oyunlar, 9. Tiyatro eğıtimi, 10. Yayınlar, II. Sergiler, 12. Ozel tiyatrolara sahne vererek destek olma, 13. Tiyatro otobusleri, 14. Ataturk Kultur Merkezi'ni (AKM) canlı bır sanat ve kultur merkezi durumuna getirmek için doyurucu programlar yapmak. Kasımda Taksim'deki yeni AKM Sahnesi, Şehir Tiyatroları'na verilince, Harbiye'deki sahneyi tumuyle çocuk tiyatrosu gösterilerine ayırdı. AKM yapısı, Şehir Tiyatroları yonetiminden alınıncaya kadar Harbiye sahnesi Çocuk Tiyatrosu olarak çalıştı. Aralıkta Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde, "Rehabilitasyon ve sosyal adaptasyon çalışmalan"na moral eğitimi sağlamak amacıyla sanatçılardan kurulu bır ekip gorevlendirdi. 1975: Ocakta îstanbul'u güzelleştirme kampanyasını başlattı. Bayrampaşa Tiyatrosu'nu açtı. Şubatta bir suredir yeniden duzenlenen Şehir Tıyatrolan'nın Tepebaşı'ndaki Marangoz Atolyesi'nde, Beklan Algan yonetimindekı Deneme Sahnesi oyunlarının provalarım başlattı. Ayrıca geleneksel Turk tiyatrosu programı çerçevesinde Gözlemeci adlı ortaoyununu uygulattı. Nisanda Rcrlın ve Paris'e gitti. Çeşitli tiyatrolarda yeni oyunları ve sahne tasarımlannı inceledi. Ekimde o gune kadar tiyatroya gelmeye fırsat bulamamış seyirci için ücretsiz bir oğle paydosu tiyatrosu kurdu. Bu tiyatro çalışma gunlerinde saat 12.15'ten 13.15'e kadar Beyoğlu'ndaki Yeni Komedi Tiyatrosu'nda gösteriler sundu. 1 Kasımda kahvelerde gezıcı tıyatro programıyla seyircinin ayağına giden bir topluluk kurdu. İlk oyun, Nazım Kurşunlu'nun İpler Elimizde Değil adlı yapıtı oldu. VlYANA'da bulunduğum 1922 yılmda, Kemal ve Şakir Seden kardeşlerden İstanbul'a gelerek birlikte çalışmak uzere bir çağn aldım. Kemal (Seden) Bey, Mulkiye'yi bitirdikten sonra memurluk yaşamına girmişse de onu meslek olarak surdürmek istememiş, bir si Negatifler karanlık çıkınca... nema tutarak işletmeciliğe yönelmişti. Sirketlk gun bu koşullar altında ne yaptığını, ne ci'de "Kemal Bej Sineması" adlı salonla, amcaları lokantacı Ali Efendi adına da yine Sir yapacağını şaşıran zavallı Cezmi Ar, sonuca keci'deki başka bir sinemayı işletmeye başla güvenmeksizin, 120 metrelik film kaseti çekmıştı. Yahudi mahallesi olarak tanınan Ho ti. Gun ilerlemişti; guneş Yenicami arkasına capaşa semtiyle taşra oteüerinin bulunduğu çevrede yer alan bu iki sinemadan birinde Amerikan kovboy filmleri, ötekinde de Avrupa'nın o döneminde geçerli olan Italyan ve Fransız dramlan gösteriliyordu. Istanbul Lisesi'nde mudur yardımalığı yapan kardeşi Şakir (Seden) Bey de, Kemal Bey'in kurduğu kuçük işletmede çalışıyordu. Istanbul duşman işgali altındayken, okul arkadaşları olan Namık Zeki (Aral) bu kurumda onlara mali işlerde yardımcı oluyordu. Ali Efendi Sineması'nın üstündeki mini mini odada, tek bir masa başında, bu uç arkadaş her iki sinemanın işletilmesini sağlıyorlardı. Işte, bu küçuk odaya ben de dorduncu kişi olarak girdım. Önerilerinı kabul edip Türkiye'ye dondüğum zaman İstanbul'da ne film yıkayacak bir laboratuvar ne bir studyo ne bir film çekme makinesi ne de bir basma tnakinesi, tek sozcükle teknik adına hiçbir şey bulunmamaktaydı. Teknik işlerle uğraşan üç kişi vardı: Fuat Uzkınay, Cezmi Ar ve laboratuvarcı Huseyin Be>. Bunlardan Cezmı Ar, Berlin'de çalıştığım zaman bana başvuran gençti. Kendisini, Isviçreli kameraman Gustav Preiss'in yanına vererek teknik öğrenimini sağlamıştım. Fuat Uzkınay'la henuz tanışmamıştım. pazyan, kadın rolünü Madam Sarmatova, meydancıyı Behzat oynuyorlardı. Nur Baba filminin çekimi, birinci filmin karşılaştığından da büyük zorluklara uğruyordu. Çunku, roman daha yayımlandığı sırada yıldınmları üstüne çekmişti. Kutsal diye bilinen tekkenin mahremiyetine sokulup açık saçık ayinlerini açıklamak, belirli bir zumrenin aleyhine oluyordu. Şimdi bu yaşamı beyazperKadın oyuncular yüzünden deye aktararak halka göstermek, büyuk bir gunah sayılıyordu. Gunahı işlemek değil de, saldırılar işlenen bir gunahı açığa vurmak bazı çevreTurklere goz açtırmayan böyle bir dönem lere uygun duşmüyordu. de, Istanbul'un şurasında burasında film çevirmek guçtu. Öte yandan kimi bağnazlar, bu guçlere dayanarak melunluklannı sürduruyor Eyüp'teki korkunç saldırı... lardı. İlk filmin çekilişi sırasında birkaç yerFılmın iç sahnelerini Defterdar Dikim Sade aşırı saldınlara uğradık. Çarşaflı kadının lonu'nda çevirdik. Dış sahneleri çekmek çok fılme çekilişi en büyük gunah sayılıyordu. Ta tehlikeli olaylara yol açtı. Bir gün Eyup Caki, çarşaflar içinde rol almış kadınların Er misi'nin avlusunda film çekerken, korkunç bir meni sanatçısı Aznif Hanım ya da Rus sanat saldırıya uğradık. Film çekme makinesini parçısı Andreyevna olduğunu saptayıncaya ka çalamak amacıyla belki yüzlerce kişi kamedar.. . Onlann bile çarşaf giymderi göz yumu ranın üstüne saldırdı. O aralık derviş kıyafe İlkel koşullarda da film çekilebilirdi... • Sinema uğruna gösterdiğim butun çaba, bir savın gerçekleşmesi içindi. En ilkel koşullar altında bile, istenirse, çağdaş çalışma yöntemleri uygulanarak Türkiye'de de film yapılabileceğini göstermek istemiştim. Teknik olanaklardan tumüyle yoksun bir çalışma ortamında da seyredılecek değerde film yapılabileceği artık anlaşılmıştı. Bundan Öte film yapımında çalışmak benim için önemini yitiriyordu. Lokantadaki itibar Bir yıl içinde arka arkaya ortaya çıkan ve seyirciler tarafından ilgiyle karşılanarak beklenmedik bir gelir sağlayan uç film, bu işin önemini ve paranın tadını anlattı. Para ka Kamera anyoruz Ilk toplantıda Seden kardeşlerle şöyle gorüşmeler geçti aramızda: "İstanbul'da film çevirraek ister misiniz?" "Seve seve. Ama bilmem; teknik olanak bulabilir miyiz? Örneğin, iç sahneleri çevireceğimiz bir stiıdyo. onu a>dınlatacak ışık araçlan, film çekecek bir makine, yıkayacak bir laboratuvar ve elemanlan, baskı ve montaj makineleri..." "Bunların hiçbiri yok." "En önemlisinden başlayarak bir film çekme makinesi elde etmeye çaiışalım. Bunun için Eminönü Meydam'ndaki Selanik Bonmarşesi'ne başvuralım." Errünönü'nde Ipekçi kardeşlerin iki dükkâm vardı. Biri Selanik Bonmarşesi, öteki ise Ipekçi Kâni Kumaş Mağazası. Gerçekten, tpekçi kardeşlerin Selanik Bonmarşesi o dönemde îstanbul'da fotoğraf malzemesi getiren biricik yerdi. Agfa filmleriyle fotoğraf kâğıtları orada bulunurdu. Mağazayı Ipekçi kardeşlerin buyüğü Fabir (İpekçi) Bey yönetiyordu. Kemal Bey'e, parası taksitlerle birkaç yılda odenmek uzere, Ernemann marka bir film çekme makinesiyle bir baskı makinesi sağladı. Cezmi Ar, Berlin'de ustasırun Pathe makinesine alışmıştı! Laboratuvar bulunmadığı için Ali Efendi Sineması'nın apteshanesinı laboratuvar olarak kullanmak uzere marangozlara ilkel kuvetler ve çerçeveler ısmarladık. Çatı arasındaki bir küçük bölmeye kopva makinesini koyarak baskı ve montaj odası yaptık. Slnemada temel taslan Muhsin Ertuğrul, 1922'de "İstanbul'da Bir Facıai Aşk" fılmını çekerek Türkiyede sınemacılığın ılk temellerini atıyordu. Kurtuluş Savaşı'nı anlatan Halıde Edıp'in 'Ateşten Gömlek" doğru eğilmeye başlamıştı. Akşamcılann meyhaneye dadanma saatleriydi. Todori Efendi'nin taraçaya her çıkışı, bizim elimızı, eteğımizi birbirine dolaştırmaya yetiyordu. O gune kadar sinemada oynamaya alışmamış iki aktör arkadaş da, güneş altında oturmaktan bitkin duşmuşlerdı. Şakir Seden, yelek cebinden sık sık çıkardığı saate bakarak içini çekıyor, goğüs geçıriyordu. Belliydi ki umutsuzluğa kapılmıştı. İçinden: "Gitti bizim paracıklar!" diyen bir hal takmmıştı. Bu koşullar altında o gunku çalışmayı bitirip Ali Efendi Sıneması'mn şimdi laboratuvar olan apteshanesine donduğumüz zaman, Kemal Bey'in kapı önünde beklediğini gordük. Hüseyin Bey negatifleri banyo ederkeıı, hâlâ pislik kokan o eski apteshanede ben ve Cezmi, kapının önünde de Şakir ve Kemal Bey'ler heyecandan nerdeyse dört doğuracaktık. Negatifier gereğinden çok ışıklandınlmıştı. Elde edilen sonuç kontrast olmuştu. Huseyin Bey panığe uğramıştı. Banyodaki o taze ilacın zamanından once negatifleri koyulttuğunu, bunun da kendi sorumluluğu olduğunu sanıyor; etekleri tutuşmuş, ne soyleyeceğini bilmiyordu. Onun için negatifler yanmıştı. Cezmi, süt dökmuş kedi gibi ağzını açamıyordu. Hüseyin Bey'e, boyle durumlarda Muhsin Ertuörul "Ateşten Gömlek' fılminde. karanlık negatifi açmanın teknik yontemlerini anlattım ve umutsuzluğa kapılmamasını lacak günah değildi. O siyah giysi, başlıbaşısöyledim. na kutsal bir simgeydi. Bu yüzden birkaç kez Laboratuvar kapısı açılıp da Şakir ve Ke saldınlara uğradık; birkaç kez de taşlandık. Çekim sırasında yaşanan zorluklar ne olurmal Seden kardeşlere "sonucun iyi olduğunu" soylediğim zaman, denn bir " o n " çektiler. 26 sa olsun, gişeye para akımı her şeyi unuttulira kurtulmuştu. Negatifier açılıp kontrast racak kadar çekiciydi. Kemal ve Şakir kardeşlığı giderildikten sonra pozitif basılarak beyaz lerin bu sonuç karşısında iştahları açıldı. Heperdede gösterildiğinde, guneşin gdz altları men bir ikinci filme başlamamı istediler. Bina düşürduğu gölgeden başka bir kusur bu rinci filmin iç ve dış sahneleri tümüyle güneş lamadılar. Böylelikle İstanbul'da Bir Faciai ısığında çekilmişti. Oysa, kapalı bir studyo geAşk filminin ilk gunku çekimi başarıya bağ rekliydi. Kemal Film adına Kemal Bey, Defterdar Dokuma Fabrikası'na ait boş bir tezlandı. gâh hangarını kiraladı ve Birinci Dunya Savaşı'nda Mudafaai Milliye Cemiyeti'nin Biİlk filmle gelen büyük gelir can Efendi filminı yapmak ıçın getirttiğı altı Çalışma ilerledikçe, senaryo sahneleri bı jüpiter lambasını kirayla aldı. Böylelikle bir rer birer ortaya çıkıp geceleri montaj yapıl studyoya girmiş olduk. dıkça çevrede kendine inanç kökleşiyordu: Hele İstanbul'da Bir Faciai Aşk filmi tamamlanarak Beyoğlu sınemalarında gosterilmeye Nur Baba'dan Bo&azici ve seyirciden olağanustu ilgi gormeye başla Esran'na... yınca, yalnız Kemai ve Şakir kardeşlerin deİKİNCI filmin konusunu tanınmış bir Turk ğil, butun film piyasasının gozleri yerli film romanından almayı uygun bulan Kemal ve üstüne faltaşı gibi açıldı. Ilk film, umulanın Şakir Seden kardeşler, Yakup Kadrı Karaosdeğil umulmayanın üstunde gelir ve başarı manoğlu'nun Nur Baba adlı romanını seçtisağlamıştı. Gişeye para akmaya başlayınca da ler. Nur Baba, Çamlıca tepesindekı bir Bekyerli filmin değeri, kalitesi ne olursa olsun, taşi tekkesinin şeyhi ve yaşayan bir kişiydi. bin kat arttı. Filmin maliyet gideri, Beyoğlu' Istanbul'un tanmmış varlıklı kadınlarının nun en büyuk sinemasında ilk gosterilışinde ayınlerine katıldığı bir tekke ve oranın şeyhigelir olarak sağlanıyordu. nin surduğu ozgür yaşam, filmin konusu olaİlk filmin çekilişi epeyce olaylı geçti; Istan caktı. Nur Baba rolünu, birinci filmde Mebul işgal altındaydı. Duşman güçlerin parsel diha'nın âşığı olan Hamdi Bey'i canlandıran lenmiş gibi egemen olduklan semtler vardı. Emin Beliğ, dervişlerden birini Vahram Pa romanının sınemaya aktarılmasında da yıne Muhsin Ertuğrul'un imzası vardı. Ateşten Gömlek ile birlikte Türk sinemasının Bedıa Muvahhıt ve Neyyıre Neyır gibı ılk kadın oyuncularını beyazperdeye çıkardı. tiyle rol yapan unlu aktor Vahram Papazyan ancak kaçmak suretiyle yakasını ve canını kurtardı. Biz de film çekmeden oradan uzaklaştık. Vahram'ın kaçmasıyla boşalan Derviş Figani rolünu ben yüklenmek zorunda kaldım. Bu filmin kameramanlığını Fuat (Uzkınay) Bey yapmıştı. Filmı, dinci çevrelerin karşı tepkilerinden kurtarmak amacıyla adını değiştirerek Boğazanmakla hiç alışverişim olmadığı için elime topluca bir para verilmiyordu. Yalnız, Ali Efendi Lokantasf nda bir hesap açılmıştı. Öğle yemeklerim orada yiyorduk. Filmlerin rağbeti çoğaldıkça. benim lokantadaki itibarım artıyordu. Ama para konusundan hiç söz edilmiyordu. Ben de olanca varlığımla ve Almanyap.labüeceğıru kanıtlamanın İstanbul'da Bir Faciai Aşk tŞGAL yıllarında tstanbulluları sarsan bir "Mediha cinayeti" işlenmişti. Bunu konu alan bir filmin gelir sağlayacağına inanılarak ise başlandı. Başrolleri Dr. Emin Beliğ ve Vahram Papazyan'a, Mediha rolunü beyaz Ruslardan güzel bir kıza (Anna Mariyeviç) ve katilin annesi rolünu de Aznif Hanım'a vererek filmi çekmeye başladık. Filmin adı, İstanbul'da Bir Faciai Aşk olacaktı. Gerçeğe uyması için de olayın geçtiği yerlerde çekilmesi düşünülmüştü. Olayla ilgili gazete haberleri ve mahkeme tutanaklanndan yararlanılmış ve konuyu hiç abartmayan bir senaryo yazılmıştı. Bu filmin kameramanlığını Cezmi Ar yapacaktı. Birahanenin taraçasında Filmin çekimine başladığımız gün, KemalŞakir Seden kardeşlerin elinde, iki sinemanın bir gecelik geliri olan 26 lira vardı. Bununla, bir evin balkonu olarak kullanacağımız, Karaköy'deki Ziraat Bankası Galata Şubesi'nin rıhtıma bakan köşesinin bitişiğindeki bir birahanenin taraçasına, yollu basmadan perdelikler aldık ve reflektor olarak yararlanmak amacıyla patiskalar gerdiğimiz çerçeveler yapük. tleride bunları aluminyum yaldızla değiştirecektik. Güneş dururnu, karşı yakadaki Yenicami çevresini iyi aydınlatması açısından öğleden önceleri daha uygundu. Fakat, meyhane taraçasını ev balkonu görünümune sokmak \ için uğraşmak epey sürdü. Güneş gittikçe ters ' yönden yansımaya başladı. Bir masada oturan iki arkadaşı, Dr. Emin Beliğ ve Vahram Papazyan oynuyorlardı. Guneş tstanbul üstüne yatmaya başlayınca, onde oturanların yüzleri karararak silüet olmayabaşlayacaktı. Bundan korktuğum için acele ediyordum. Ama ilk günun yardımcısız hazırlığı başa duşmuştu. Hepsine yetişmeye de zaman yetmiyordu. Cezmi Ar, eline ilk aldığı bu yeni makinenin, çekimin ilk günunde \ gdrdisini çıktısını henuz oğrenememişti. Ne ya; pacağjnda kararsızdı. 26 lira gibı büyük sermaye yatırımı yapan Şakir Seden ve müşterilerini ürkuttüğümuz meyhanecı Todori, he baya verecek param da bulunmuyordu. da temelıne tümuyle oturan yeni Turk huku1976: Nisan sonunda, donemın belediye Seden kardeşlerin Kemal Film'i için 1923 metinin temsilcisi olarak Dr. Adnan Adıvar I başkanı, "\erinde yönetim" konusunda yılında kısa sürede şu filmleri çevirdim: istanbul'a gönderilmişti. ortaya çıkan tartışmalara ve tiyatroda Takfor Nalyan ve Dikran Çuhacıyan'ın ay ^rtan iç gerilime bir son vermek Ateşten Gömlek ve ilk Türk nı adlı operetinden Lebiebici Horhor, P. Au gerekçesıyle Şehir Tiyatroları yönetimiııe tıer \e P. Cloqumelin'in Gardien de Phares el koyunca Muhsin Ertuğrul göreve kadın oyuncular oyunundan Kızkulesi Faciası ve İstiklal Kısa bır süre içinde başarılı iki film ortaya Savaşı'nda buyuk yararlılığı dokunan Fahret gelmedı. çıkaran Kemal Film, bu kez daha büyük gi tin Aitay Paşa'nın Süvarı Kolordusu'yla Af Eylulde Şehir Tiyatrolarfndaki genel rişımde bulunmak uzere Halide Edip Adıvar' yon'dan Izmır'e kadar hucumunu canlandı sanat yonetmenliği gorevini bıraktığını ın Ateşten Gömlek adlı romanına el atacak ran Zafer Yollannda... Filmlerin her biri yıl jbildird'i. kadar güçlenmişti. Filmin savaş sahnelerinin lar yılı Kemal Film için gelir kaynağı oldu. ! 1977/78: Muhsin Ertuğrul, amlarını çekimine ordu yardım sağlamıştı. Bağımsızlık savaşının bir kesitini veren bu ulusal film Bunlara 1924 yılında, Peyami Safa'nın ünlu i yazmaya yeniden başladı. Gazete ve de, kadın rollerini de Turk kadınlarına oyna romanından yapılan Sözde Kızlar filmi ekle dergilerde bolge tiyatroları, çocuk tarak bunu ileride sahneye yönelebilmeleri için necekti. tiyatrosu ve tiyatronun yaygınlaştırılması Butun bu film işlerini yaparken asıl tutkum gereklıliği üstüne yazılar yayımladı. kaçınılmaz bir fırsat biçiminde değerlendirmek istedim. Aleşten Gömlek'teki hemşire ro olan tiyatroyu da hiçbir zaman gözden ve yülünü Muvahhit'in eşi Bedia (Muvahhit) Ha rekten uzak tutmadım. Bır yandan film çevi 1979: Muhsin Ertuğrul'un 70. sanat nım'a önerdim. O günlerin kısıtlı düşünce or rirken, öte yandan tiyatro çalışmalannı da yılında, Ege Üniversitesi'nce, Guzel tamına sığmayan bir cesaretle bu öneri uygun surduruyordum. Sozgelişi, Leonid Andreyev' Sanatlar Fakultesi'nin onerısi durumuna karşılandı. Romandaki koylü kızı Kezban rolü den çevirdiğim Dusünceİhtilal piyesıyle Sha gelen Prof. Dr. Ozdemır Nutku'nun için gazetelerde duyurular yaptık. Bir tek baş kespeare'in Othello'sunu, bu film çahşmala baş\urusu \e Ege Üniversitesi Senatosu'nun 20 şubatta oybirliğiyle vuran oldu: Münire Eyiib1*1 adında bir oğ rıarasındaoypa.'ık. aldığı karar uyarınca Muhsin Ertuğrul'a, retmen okulu mezunu... O aralık dilbilgisi için koleje gidiyormuş. Halide Edip, kadın rolle * "Sonradan \ey>ire Vjir adını alan w Muhsm fcrıuğruK Turk tiyatrosu ve sinemasına yaptığı rinin Türk kızlarınca oynanmasına pek sevin la c\ lenen sanalcı. Turk ııyaı rosumm on büyuk kadın oyun | hizmetlerden dolayı "fahri doktor" sanı di. Başrolu de benim oynamamı istedi. tlk kez cularıııddn bırısı olacaklır. i verildi. hem oyuncu hem rejisör olarak bir film çevi BI1TI 23 nisan pazartesi günü saat 2O.3O'da riyordum. Ege Üni\ersitesi Rektorlüğü'nce Devlet Filmin çekimi sırasında ordu birliklerinin lfitnn n/llt*»l' Tiyatrosu'nun Konak'taki sahnesinde duzenlenen doktora torenine ikinci eşi, yakınındaki Bahçecik koyunu karargâh olai tiyatro sanatçısı Handan (Uran) Ertuğrul rak seçmemızi, Genelkurmay Başkanı Fevzi Muhsin Ertuğrut'un 7 günluk dizimiz ile birlikte gelen sanatçı, çok hastaydı ve Çakmak Paşa onayladı. Böylelikle yoğun bir boyunca ancak bazı Dölümlerim doktoru kendısine İzmir'e gitmemesini çalışmayla kısa sürede filmi bitirdik. Filmin rebildiğimiz amlan.an tamamı onernıişti. Ertuğrul, "Bu yolda olsem de yuzde yüz başarısına inanan Kemal Şakir Se ve Vakfı R EczaCıbaş, gideceğim" diyerek Izmir'deki görkemli ocn kardeşler burada kendilerince bir yol tut y a k m d a Nejat "Benden Sonra Tufan tarafmdan torene katıldı. 1 sahneleri çoğaltılmış bir film ortaya çıktı. Birinci bolumu görenler, kaçınılmaz olarak sonunu ızlemeye geleceklerdi. Bu suretle filmi seyirciye iki bılet parası karsılığında gosterme yoluna saptılar. Zaferin coşkusu içinde. Kurtuluş Savaşı'nı konu alan Ateşten Gomlek filmi,.beklenilenin çok üstunde bir gelir sağladı. Yalnız Izmir ve çevresinden filmı gos tiyatro tarihine ilişkin önemli bir boşluğu doldurduğu gibi bir dönemin toplumsal kesitinden renkli sahneler sunuyor. Muhsin Ertuğrul'un anılartnın gazetemizde yaytmlanmasma izin veren Ec ac ^ 'başı Vakfı'na teşekkür ederiz. CUMHURİYET 29 nisanda İzıııir'de yaşama veda etti. 2 mayısta Levent Camisi'ndeki törenden sonra Zincirlikuyu Mezarlığı'nda. daha onceden kendisince duzenlettirilen mezara konuldu. Istanbul Belediye Meclısi karartyla, Harbiye'deki sahneye Muhsin Erııığıul Tiyatrosu adı \erildi. BtTTt
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear