26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 MART 1989 CUMHURİYET/17 Budist kedi Lumpur'dakı bir Budist tapınağına geçen görülen sevimlı kedi girdı Malezya'nın başkenti Kuala Ankara'daki açlıkgrevi sona erdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde 1 mart günü meydana gelen "toplu dayak" olayı üzerine başlatılan açlık grevi, dün sona erdi. 13 gündür açlık grevinde bulunan ve aralarında TBKP Iiderleri Haydar Kutlu ile Nihat Sargın'ın da bulunduğu 59 siyasi tutuklu, Ankara Cumlıuriyet Başsavcısı Akın Önciil'ün kendilerine soruşturmanın yansız bir biçimde sürdürüleceğine ilişkin güvence vermesi üzerine bu eylemlerine son verdiler. Yeni Bizans KültOr Evi'nde, tutuklulan desteklemek için açlık grevinde bulunan 64 kişi de eylemlerini noktaladıklan bildirildi. TTB,Kalemli'nin doktorlıığıınıın iptal istemini reddetti ANKARA (UBA) tçişleri Bakanı Doç. Dr. Mnstafa Kalemli'nin doktorluğunun ipıaline ilişin başvuru Türk Tabipler Birliği Yönetim Kurulu tarafından reddedildi. Yönetim Kurulu SHP Httay Milletvekili Doç. Dr. Ali Uyar'ın İçişleri Bakanı Doç. Dr. Mustafa Kalemli'nin meslekten menedilmesi başvurusunu siyasi nitelikb olduğu gerekçesiyle onaylamadı. SHP Milletvekili Doç Dr. Ali Uyar, Kalemli'nin, Mardin'in Cizre ilçesi Yeşilyurt Köyü'nde yurttaslara insan dışkısı yedirilmesini örlbas ettiğini öne sürerek bunun hekimük meslegi ile bağdasmayacağını belirtmiş ve İçişleri Bakanı Doç. Dr. Mustafa Kalemli'nin meslekten ihracını istemişti. yıl fotoğrafta tapınağı kendine ev edinen kedi, budisöer gibi oturmaya ve Buraya kadar olağandışı bır şey yok. Ancak dua eden pençelerini aşağı yukan hareket ettirmeye başlayınca başkentte günün konusu oldu. (Fotoâraf: AP) AlflmcîİT fîîno 1960'larda beyazperdenin seks tannçaU I U I I İ O İ 1 £ U I I K I larından İtalyan oyuncu Gına Lollobrigîda günümuzde 50'sini çoktan aşmış olmasına rağmen guzelliğinı ve çekiciliğini hâlâ koruyor. Lollobrigida, geçenlerde Fransa'da yapılan akademi ödüllerinın dağıtımı töreninde Fransız yönetmen Bruno Nuytten'den ödülünü alırken seyirciler kendisini hayranlrtda iztiyorfardı. İngıltere'nin başkenti Londra'da bir moda haftası düzenlendı Hafta dolayısıyla sergilenen ultra modern çızgılere sahip modacı Pam Hogg'un imzasını taşıyan giysiler büyük beğeni topladı. Hogg'un koleksiyonunda yer alan portakal rengi bu giysiyı gümüş bir taç ve gümüş rengi bir korse süslüyor. Ortaçağ havasını taşıyan giysiyi sunan manken savaşan kraliçeye benziyor. (Fotoğraf: AP) Savaşçı kraliçe ANAP'ın Içerisindeki Saatli Bomba. (Baştarafi 1. Sayfada) tavanından tabanına doğru dalga dalga yayılan bu hava, örgütü olumsuz yönde etkileyerek, onun yer yer seçime tam anlamıyla asılmasını engellemektedir. ANAP'ın bu duruma gelmesindeki temel neden, yıpranmış ve inişe geçmiş olmasıdır. Bu durum sonbaharda yapılacak cumhurbaşkanı seçimiyte de birleşince, ANAP'taki rahatsızlığı anlamak kolaylaşır. Özal Çankaya'ya çıkacak mı? Çıkabilecek mi? Çıkarsa, çıkabilirse, parti içi iktidarı kim ele geçirecek? Partideki ve hükümetteki halefi ya da halefleri kim olacak? Seçim sonraşı Dalan ne yapacak? Özellikle bu son soruyla ilgili olarak politika kulisleri bugünlerde bir hayli yüklüdür. İstanbul Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'ın 26 Mart sonrası bir şeyler yapacağı konusunda belirii çevrelerde bir görüş birliği dikkati çekiyor. Dalan'ın kendisiyle Özal arasında sürekli olarak belli etmeye özen gösterdiği mesafeye dikkat edilirse, seçim sonrasında İstanbul Belediye Başkanı'ndan bir siyasal çıkış şaşırtıcı olmayacak. Böyle bir beklentiyi destekler nitelikte bir işaret, bugünkü gazetelerin İstanbul baskılarında görülebilir. Dalan'ın seçim için vermiş olduğu iki tam sayfalık ilanda, ne ANAP'ın amblemi vardır ne de ANAP'tan tek kelimeyle de olsa söz edilmlştir. Dalan, 26 Martta ANAP'ın Türkiye ortalamasının üzerine, eğer umduğu gibi çıkabilirse, öyle anlaşılıyor ki rahat durmayacaktır. Özal'ı rahatsız ettiğini sandığımız bir başka gelişme, ANAP İzmir Milletvekili Kaya Erdem'in dün "türban'la ilgili yapmış olduğu bir açıklamadır. Partisinin bu konudaki tutu munu eleştirirken şunlar söylüyor Sayın Erdem: "Türban konusunun aleiacele bir kanun maddesi haline getirilmesinin ardından, o gün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında hareketin yanlış olduğunu dile getirmiştim. Hatırlıyorum, Sayın Başbakan da bu hususta bana hak vermişlerdi. işte, o gün önemsiz gibi gözuken bir yanlış tavır, bugün Ataturk Cumhuriyeti'nin ilkelerine karşı bir tahrike ve istismara yol açmışbr. Böyle bir kanunun referanduma götürülmesine karşıyım ve hepimizin bu konuda aynı duyariılığı göstermesi gerektiğine de inanıyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkeleh hiçbir şekilde oylama konusu yapılamaz." Kaya Erdem'in bu çıkışının ANAP içinde desteği vardır. Ayrıca bu açıklama, Başbakan Özal'a dönük bir eleştiriyi de içeriyor. Nedenine gelince... Başbakan Özal, bu konuda Kaya Erdem'e Bakanlar Kurulu toplantısında hak vermekle birlikte. daha sonra yine bildiğini okumuştur. Cumhurbaşkanı Evren'in ilk vetosundan sonra, ANAP Meclis Grubu'nun "turban"a ilişkin tutumunda ısrar etmesine karşı çıkmayan, yine Başbakan Özal'ın kendisi olmuştur. Böyle yapmakla, iyi mi etmiştir, kötü mü? Bu sorunun karşılığını bugün herkes verebilir. ANAP'ın içerisinde bir saatli bomba var; şimdilik tiktak çalışıyor. Ne zaman patlayacağını kestirebilmek için, önce 26 Mart yerel seçimlerinin sonuçlarını beklemekten başka çare yok. Evreırden açıklama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Silahlı Kuvvetler'in laiklik konusundaki duyarlığını "tabii" bulduğunu söyledi, "Genelkurmay Başkanhğımızdan yapılan açıklama gayet veciz ve nettir" dedi. Cumhurbaşkanlığı Basın Danışmanı Ali Baransel, Evren'in son olaylar konusunda ne düşundüğunü Cumhuriyet'e anlattı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Torumtay, geçen pazartesi günü gazetemizde yayınilanan demecinde, Silahlı Kuvvetler'in son türban olaylannı "yalundan izledigini" soylemişti Bu demecin yayımlanması üzerine SHP Genel Başkanı Erdal İnönii ve DSP Genel Başkanı Biilent Ecevit, bu tür sorunların "demokrasi içinde çözümlenmesi gerektiğini" bildirmişlerdi. Yapılan bu değerlendirrneler üzerine Genelkurmay Başkanhğı yazılı bir açıklama yaparak, "Torumtay "m demecinin basında farklı yorumlara yol açtıgı"nı duyurmuştu. Genelkurmay'ın dünkü gazetelerde yayımlanan açıklamasında, 'Türk Silahlı Kuvvetleri, demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ordosu ve milletin aynlmaz bir parçası olarak anajnsal düzen içindeki yerini ve görevlerini bilen ve tiim fertleri ile parlamenter demokrasiye göniilden inanmış ve bağlı bir kitledir. Yiice milletinin her zaman güvenine mazhar olmakla gurur duyan Türk Sflahlı Kuvvetleri'nin bu niteliğini koruması başta gelen görevidir. Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır" denmişti. Cumhurbaşkanlığı Basın ve Halkla tlişkiler Danışmanı Ali Baransel, Cumhuriyet'te son günlerde ortaya çıkan yorumlar ve haberler karşısında Cumhurbaşkanı'nın ne düşündüğünü Cumhuriyet'e anlattı: Son getişmeler siyasal nnnanış gösteriyor. Cumhurbaşkanının degerlendirmesi nedir? BARANSEL Sayın Cumhurbaşkanınuz çeşitli vesilelerle yaptığı konuşmalarda demokratik parlamenter sistemi gönulden benimsediğımizi ve bunu yaşam biçimi olarak seçtiğinıizi sürekli vurgulamaktadırlar. Ve özellikle övünmemiz ve gurur duymamız gerektiğine işaret etmektedirler. Mületimizin karakter yapısına en yaraşır yönetim şekli olan demokratik parlamenter sisteme sahip çıkılarak onu yozlaştıracak her türlü tutum ve davranışa karşı koymanın herkese düşen görev olduğunu ifade eden Sayın Cumhurbaşkanımız, sistemin kesintisiz devamı için milletçe elden gelen her çabanın gösterilmesi gerektiğini düşünmektedirler. Milletimizin bütün güçlüklerini halledeceği yer olarak kendi seçtiği ve vekaletini devrettiği kişilerden oluşan TBMM'yi görmenin ve güvenmenin gerektiğini vurgulamaktadırlar. Olaya bu çerçeve içinde bakan Sayın Cumhurbaşkanımız, bu sistem içinde iyiyi ve güzeli bulmaya yönelik tartışmaları doğal karşılamak gerektiği inancındalar. Son günlerde Silahlı Kuvvttler ile ilgili kimi yonımlar da yapılıyor? BARANSEL Sayın Cumhurbaşkanımız demokratik sistemin erdemine yüıekten inanarak, anayasal düzen içindeki yerinin ve görevinin bilincınde olan kişi ve kuruluşlann laiklik konusundaki duyarlılıklarım tabii görmek gerektiğini ifade etmektedirler. Genelkurmay Başkanhğımızdan yapılan açıklamanın hiçbir yanlış anlamaya yol açmayacak şekilde veciz ve net olduğunu hatırlatan Sayın Cumhurbaşkanımız, ülke gündemindeki olaylarla Türk Silahlı Kuvvetleri arasında bağlantılar kuruimasına çalışmayı doğru bulmadıklannı kaydetmektedirler. Fakat Cumhurbaşkanrmn özellikle fonlarla ilgili araştırma yapılması için Devtet Denetleme Kurulu'nu harekete geçirdiğine ilişkin habcrler de basında yer alıyor? BARANSEL Bu değerlendirmeye neden olan Devlet Denetleme Kurulu'nun tanıtma fonlan üzerindeki çalışmalanyla son olaylar arasında bağlantı kurulmaması gerekir. Devlet Denetleme Kurulu çalışmalan her yılın başında belirlenmektedir. Cumhurbaşkanı tanıtma fonlannın incelenmesine neden gerek gördü? BARANSEL Onu bilemem. Bu tamamen Sayın Cumhurbaşkanınuzın takdirleriyle orantüı bir husustur. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımız bu konularda karar verirken basında ve kamuoyunda oluşan görüş, düşünce ve iddialann yaru sıra yurttaşlardan gelen mektup, telgraf ve benzeri istekleri de dikkate almaktadır." Alınan bilgilere göre, türban olayıyla ilgili yüksek düzeydeki görüşmelerde varılan bir anlayış birliği, sonradan gelişen olaylar biçim değiştirdi. Türban konusu yasaya bir maddeyle eklendiği sıralarda, Köşk'te durum, Evren'le Özal arasında ele alındı. Cumhuroaşkanı'na göre, türban olayının boyutlanmasımn önüne geçmek için yasa maddesine gerek yoktu. YÖK'ün yönetmeliklere alacağı bir madde ile sorun kolay ve tartışmasız yoldan çözülebilirdi. Yasaya giren madde anayasaya ters duşecek, Cumhurbaşkanlığı bu noktaya gelen yasayı Anayasa Mahkemesi'ne götürmek zorunda kalacaktı. Bu sıralarda Özal da, olaya aynı gözle bakıyordu. Nitekim Kaya Erdem'in de doğruladığı gibi konu Bakanlar Kurulu'nda görüşülürken, Özal da türbanın yasa maddesi olmasını doğru bulmadığını soylemişti. Varılan mutabakata göre, Cumhurbaşkanı usul yönünden yasayı Meclise geri gönderecek, yasa ikinci kez konuşulur ve kabul edilirken, birincide yer alan türban maddesi metne konulmayacaktı. YÖK yönetmeliği ile sorun çözülürken, yasada maddenin yer almamasıyla başka girişimlerin ve gelişmelerin önüne geçilecekti. Fakat, Mecliste ANAP'lıların, DYP desteğinde türban maddesini yasa metnine almalanyla Cumhurbaşkanlığı konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götürmek zorunda kabyordu. Özal'ın ANAP grubundaki etkinliği dikkate alınırsa, yasanın yine aynı içerikte hazırlanmasından Başbakan'ın haberi olduğu, en azından engellemedığı görüşü de kimi çevrelere egemendi. Görüş birliğinden sonra gelen gelişmelerle Köşk ile Başbakan arasındaki anlayış farkı bütunüyle yasanın Anayasa Mahkemesi'ne gittiği günlerde ortaya çıkmıştı. Çankaya'yı tedirgin eden başka husus, Anayasa Mahkemesi kararını Başbakan'ın eleştirmeyi sürdürmesi, türban eylemlerine karşı açıktan demeç vererek karşı çıkmamasıydı. Olaylar daha sonra Genelkurmay Başkanı'nın Köşk'ü HABERLERIN DEVAMI iki kez ziyaretiyle siyasal açıdan daha da genişledi. Cumhurbaşkanı, geçen pazartesi özal'la konuşurken, yasa maddesindeki direnmeyle başlayan eylemlerden "duyulan ve duydugu kaygryı" dile getirdi. UGUR MUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) GOZLEM Ne olacak? Siyasal gözlemciler siyasal olayların bugünkü noktada durduğuna inanmıyorlar. Başbakan özalın hâlâ suskunluğunun sürmesine de siyasal açıdan anlam veremediklerini dokunduruyorlar. Ancak, Başbakan Özal'ın türbanlı bir yasa yapabihnek için elinde yeni bir manevra aracı olmadığını söylüyorlar. lktidann, yeni yasa yapabUmesi için anayasayı değiştirmesi gerekiyor. ANAP çoğunluğu ile kabul edilecek anayasa değişikliğini Cumhurbaşkanı'nın veto etmesine kesin gözle bakılıyor. Vetodan sonra yapılacak tek işlem, konuyu halkoylamasına götürmek. ANAP kadrolan yeni bir "referandum macerasına" asla yanlı görünmüyorlar. Ayrıca, duyarlı konunun halkoylamasına gitmesiyle kamplaşma olasıhğırun daha büyüyeceğini öne sürüyorlar. Köşk çevreleri ise türban konusunun başladığı yerde, yani YÖK yönetmeliğiyle çözulüp kapanmasına yanlı görünüyor. Ne var ki, siyasal çevreler türban olayının özellikle ANAP içinde yeni olaylara yol açabileceğini, bu nedenle olayın siyasal yönunün henüz kapanmadığını belirtiyorlar. CÜNEYT ARCAYÛREK yanyor rar alınmamaiı, bu maddeden arındırılan metinle yetinilmeli. Başbakan Özal da o sıralar bu görüşe hak veriyor. Daha yumuşak zeminde çözüme ulaşmaya yanaşıyor. O nedir? YÖK yönetmeliği ile türbanı bir ölçüde özgürlüğe kavuşturmak. Tersine davranış neler getirebilir? Mecliste ikinci kez görüşulen yasa Cumhurbaşkanfnın önüne yine türbanla gelirse Anayasa Mahkemesi'ne başvuru zorunluğu doğacak. O sırada Özal, Evren gibi düşünüyor, ama ne yapıyor? Gazetelerin "korsan önerge" dedikleri girişimle türban yine yasada kalıyor. Önergeyi veren ANAP'lılar. ANAP'lıların nefes ahşlarını bile saptayarak ona göre parti içi ve siyasal yönelişler yapan lider Özal'ın bu girışimden sanki haberi yok. Dediğim dedik, yasa çıkıyor, Özal'dan ne ses ne nefes. Tabii Cumhurbaşkanı Evren Anayasa Mahkemesi'ne gidiyor. Laikliğe ve anayasaya aykırı bulduğu son davranışı mahkeme kapısından geri çeviriyor. Özal, Evren'in görüşünü bile bile türban maddesinin ikinci kez yasaya girişini engellemiyor. Diyelim ki Evren'den Anayasa Mahkemesi'ne gideceğini kesinkes ögrenemedi, hiç değilse sezmiş olmalı. Buna karşın Mecliste ANAP çoğunluğunun DYP'lileri de yedeğe alarak yaptıklan son girişimi önlemiyor. Anayasa Mahkemesi'ni seymiyor, içine sindiremiyor Özal. Önceki gün "her şeyin mahkemeye gittiğinden" yakınırken, her yasayı anayasaya aykırı özde hazırladığı gerçeğini nedense görmezlıkten geliyor. Özal arada sırada özeleştiri yaparak yasaların mahkemeden dönmesinde iktidarın, hükümetin yanlışlığı var mı, yok mu diye bir araştırma zahmetinde bulunmuyor. Türban olayı tartışma zemininde kalsa kimsenin söyleyeceği yok. Demokratik özgürlüklerin kullanımında böylesine tartışmaları yadsıyan ya da yadsıyacak tek kul görünmüyor. Hatta ılımlı, sağduyulu kimi sağ çevreler bu yargıyı savunuyor. Türkiye'nin siyasal dokusunu anlayamayarak, Özal'ın türbanla başlayan seri yanlış adımlannı eleştiriyor. Tartışma eyleme dönüşmüş. Hele geçen cuma. Kara çarşaf, türbanla birlikte, türbanın desteğinde. İşte o noktada, geçmisteki girişimleri, görüş birliğini, görüşmeleri bilen Cumhurbaşkanlığı, olayın aldığı yeni çehreyi yadırgıyor, Genelkurmay Başkam: yla iki kez görüşüyor ve Başbakan'ı "Köşk'e çağırıyor." Son haberlerde Köşk'teki son görüşmede Evren, duyduğu ve duyulan kavgıları dile getirmemiş gibi bir manzara çiziliyor. Tersine bir davranış Özal'dan Evren'e. Başbakan Köşk'e "Türban konusunun çok fazla karıştırılmaması gerekir" demiş. Türban eylemlerini hükümetin denetım altına alması gerektiği yolundaki kaygıları bir yana atıyor ve sanki (Baştarafi 1. Sayfada) Köşk'ün tutumuna "karşı çıkmış." Haberın sağlığından kuşku duyulmaması gerekiyor Evren'e siyasal nezaketi bilmesek adeta Köşk'ü tersleyen diyeceğiz yol gösteren bu haberi Özal'la geceyarıları telefonla konuşan Oaily Nevvs'un genç sahibinin kaleminden öğreniyoruz. Daity News habere Genelkurmay Başkanı'nın kısa demecini ele alarak "sol çevrelerin orduyu karıştırmak için çaba sarf ettikleri" özünde garipsenecek bir yorumda katıyor. Oysa genç bir kalem. ordunun siyasete karışmasından, andığı çevrelerin geçmişte yaşadıklan ömek olayları bilerektedirginlik duyacağını bilmeliydi. Ordu siyasete girdiğinde, her darbeden sonra kimlerin yüzler ce ıstırabı yaşadığını anımsayarak göztemler öne sürebilmeliydi. Olay bu aşamalara geldikten sonra, Başbakan özal ne yapacak? Kısa yanrt: Hiçbir şey! Ne yeni bir yasa çıkarabilir, ne de bu yolda bir anayasa değişikliğine gidebilir. Dün YÖK Başkanı Doğramacı, Çankaya Köşkü'ndeydi. Eski formül canlanabilir. Yönetmelik çıkışlarıyla, türban sorunu nefes alabilir. Bu dakikalarda Köln'de maça giden Özal'ın da özel uçağında son bir iki günde bulduğu yorumlarla kamuoyunu yanına çekecek irdelemeler yapması olası tabii. Bir iki gün geçmez, öğreniriz. Özal'ın içinde bulunduğu yangını söndürmeye hevesli çok! EvrenDoğramacı Cumhurbaşkanı Kenan Evren, türban sorunuyla ilgili olarak Başbakan Turgut Özal ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Torumtay ile yaptığı görüşmelerden sonra dün de YÖK Başkam Prof. Dr. thsan Dogramaa'yı Köşk'e çağırdı. Doğramaa, görüşmeden sonra Evren'e üniversitelerdeki genel durum hakkında bilgi verdiğini belirterek, "Türbanla ilgili yeni yönetmeliği YÖK'un hazırlayacağını ve uygulamanın da tamamen üniversitelere kaldıgını" söyledi. Görüşmede YÖK Başkanımn Evren'e türban sorunu ve üniversitelerdeki gelişmelerle ilgili bilgi verdiği öğrenildi. Prof. Dr. Doğramaa, Cumhurbaşkanhğı Koşkü'ne saat 14.15'te geldi. Saat 14.30'da başlayan DoğramaaEvren görüşmesi, yaklaşık 30 dakika sürdü. Doğramacı, Köşk çıkışında Cumhuriyet muhabirinin sorulannı şöyle yanıtladı: İçeride hangi konular görüşüldü? DOCRAMACI Sayın Cunıhurbaşkammızın daveti üzerine geldim. Zaman zaman universitedeki durumlar hakkında bilgi istedüer. Durumu arz ettim. Üniversitelerimizde genelde durumun iyi olduğunu söyledim. Her zaman olduğu gibi tek tük kışkırtıcılar oluyor. Çok büyük çoğunluk sağduyulu ve vaziyete hâkim. Herhangi önemli bir sorunun olmadığını arz ettim. Son günlerdeki türban olaylan konusunda görüşmede neler ele alındı? DOĞRAMACI Türban hakkında sormadılar. Üniversitenin genel durumu konuşuldu. Yalnız şunu söyledim, üniversitelerimizin, bilhassa öğrenci yemeklerinin tahsisatuun yetersiz olduğunu, bunun üzerine ödeneklere ihtiyaç olduğunu ve 10 gün içinde yemek parası olarak sosyal yardımlaşma fonundan kaynak aktarılacağını dile getirdim. Bezmi Âlem konusunda bir göriişme oldu mu? D O Ğ R A M A C I Konuşulmadı. Siz yurtdışından yeni döndüniz. Tnrbanla ilgili olaylar konusunda neler diyeceksiniz. Bu olaylar neden böyle gelişti? DOĞRAMACI Gazetelerden de izlediğim kadarıyla söyleyeyim. Bunların arkasında bazı güçlerin olduğu maalesef tespit ediliyor. Aslında şimdiye kadar böyle bir sorun olmamıştı. Öğrencılerimizın tamamı Atatürk ilkelerine bağlıdır. Tektük saçlarını örtmek isteyenler olmuştur. Biz bunların tamamma hoşgörüyle bakmışızdır. Anayasa Mahkemesi'nin karan size ulaşınca disiplin yönetmeliğinizi yeniden duzenleyecek misiniz? DOĞRAMACI Anayasa Mahkemesi'nin kararı bize ulaşır ulaşmaz biz toplanacağız. Bir değişiklik gerekiyorsa onu gundeme alabiliriz. İSTANBUL HAZIR GİYİM VE KONFEKSİYOM İHRACATÇILARI BİRLİĞİ İSTANBUL DERİ VE DERİ MAMULLERİ İHRACATÇILARI BİRLİĞİ İSTANBUL TEKSTİL VE HAMMADDELERİ İHRACATÇILARI BİRLİĞİ İSTANBUL HALI İHRACATÇILARI BİRLİĞİ ÜYELERİNE ÛNEMLİ DUYURU GENEL KURULA ÇAĞRI 1988 Olağan Genel Kurul toplantı günleri ve gündemleri aşağıda yazılı olduğu gibidir. GÜNDEM: 1. Açılış, 2. Genel Kurul Başkanlık Divanı'nın seçimi, 3. Yönetim Kurulu çalışma raporunun okunması ve görüşülmesi, 4. Bilanço gelirgider hesaplannın incelenmesi, 5. Denetçi raporunun okunması ve görüşülmesi, 6. Yönetim Kurulu'nun ibrası, 7. Denetçilerin ibrası, 8. Müteakip yıl bütçe ve iş programlarının görüşülmesi, 9. Yönetim Kurulu üyeleri ile denetçiler ve yedeklerinin seçilmesi (Halı ve Deri Birlikleri'ni kapsamamaktadır). 10. Dilek ve temenniler. I. TOPLANTININ I. TOPLANTIDA GEREKLİ NİSAP SAĞLANAMADIĞI BİRLİĞİ ADI TARİHİSAATİ TAKDİRDE YAPILACAK II. TOPLANTI TARİHİSAATİ İst. Haz. Giy. ve 31.03.1989 07.04.1989 Konf. ihr. Birl. Saat: 16.00 (Cuma) Saat: 14.00 (Cuma) İst. Deri ve Deri 31.03.1989 07.04.1989 Mam. İhr. Birl. Saat: 11.00 (Cuma) Saat: 10.00 (Cuma) İst. Tekstil ve 31.03.1989 06.04.1989 Ham. ihr. Birl. Saat: 14.00 (Cuma) Saat: 14.00 (Perşembe) İst. Halı İhr. 31.03.1989 06.04.1989 Birl. Saat: 09.00 (Cuma) Saat: 10.00 (Perşembe) TOPLANTI YERLERİ 1'inci Toplantılar yukarıda belirtilen tarih ve saatlerde İ J.K.İ.B. Toplantı Salonlarında (Maya Sk. Maya Han. No: 10 Gayrettepe/İSTANBUL 2'nci Toplantılar yukarıda belirtilen tarih ve saatlerde O.T.İ.M. Toplantı Salonu'nda (Orta Doğu Ticaret ve İhracat Merkezi Ihlamur Beşiktaş), adreslerinde yapılacaktır. GENEL KURULA İŞTİRAK EDECEK ÜYELERİMİZE ÖNEMLİ NOT Genel Kurul'a a) İlk Toplantı tarihinden en az 6 ay önce üye olmuş, b) Biten takvim yılı itibariyle aidat borcu olmayan ve vecibelerini yerine getirmiş, ç) VEKÂLET VE TEMŞİL BELGELERİNİ İLK TOPLANTI TARİHİNDEN EN AZ 3 İŞGÜNÜ ÖNCE BİRLİĞİMİZE İBRAZ EDEN ÜYELER iştirak edebiieceklerdir. bii grev de. Yasa, Mılli Savunma Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Koruma Komutanlığı işyerlerindeki grevi yasaklıyor. Sendikanın grev hakkı yok Bu yasa, bir "12 Eylül Vasas/"dır; bu yasa, 1963 tarihli Toplusözleşme, Grev ve Lokavt Yasası'm yürürlukten kaldırmıştı. Gerçi eski yasada da bu işyerlerinde grev hakkı sınırlıydı. Ancak "piyasadaki benzer işyerlerindeki ücret vesair çalışma şartlan işçi aleyhine" ise bu durumda bu işyerierinde çalışanların grev hakkı doğuyordu. 12 Eylül yasası, Milli Savunma Bakanlığı işyerlerindeki grev hakkını büsbutün kaldırdı. işçilerin pazarltk gücünü azaltan ve sendikaların kolunu kanadını kıran bu yasa 12 Eylül döneminde "Milli Güvenlik Konseyi Sosyal İşler Komisyonu" tarafından hazırlanmıştı. Bu yasayı hazırlayan "ruh ve felsefe", ANAP'ın işçilere ve sendikacılığa bakış açısını da yansıtıyordu. Belki de bu yüzden Komisyon Başkanı Albay Talat Sargın, 1983 seçimlerinden sonra ANAP'tan milletvekili oldu. Sargın, şimdi ANAP Tokat Milletvekili olarak görev yapıyor. Sargın'm bu yasayı hazırtarken yardımcılığını yapan Ögretmen Albay Erbek Inan da şu anda Harbiş Sendikası ile Milli Savunma Bakanı adına görüşmelen sürdurüyor. Milli Savunma Bakanlığı işyerlerinde çalışan 15 yıllık ustaların eline geçen net ücret 129 bin TL., 14 yıllık işçinin ücreti 122 bin TL., 11 yıllık işçıye ise 103 bin TL. veriliyor. Tank, denizaltı ve uçak yapımında, araç, gereç, silah ve mermi üretiminde, en güç ışlerde çalışan Harbİş işçileri grev hakkından yoksunlar. Eskişehir'de ve Götcük Tersanesi'nde yaşanmakta olan "toplu vizite" ile Balıkesir'deki servis otobüslerine binmeme eylemleri, toplusözleşmenin henüz imzalanmamış olmasından kaynaklanan bir tedirginliğin sonucudur. Bu eylemde, Gölcük'e özgü nedenlerin de payı var. SEKA grevi sırasında yöredeki "Kutusan" ve "Toprak Kâğıf' işyerlerinde çalışan işçi ücretlerine önce zam yapılmış; böylece SEKA grevi sürerken özel sektörde üretim artmış, SEKA grevi bittıkten sonra da bu işyerlerindeki işçilerin bir kısmının iş akitleri feshedilmişti. Adı "serbest piyasa düzeni" olan bu "arabesk liberalizm", işçilerin emeklerini serbestçe pazarlamalanna yasak üzerine yasak koymuş ve işçi ücretlerini Başbakan'ın iki dudağı arasında bir "resmi takdir"e bırakmıştır. Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan, 21 Kasım 1988 günü Çorlu'da Belediye Sarayı'nın açılışında yaptığı konuşmada, işçilere "28 şubat gününe kadar beklemelerini" söylemiş vesair Yahya Kemal, Ahmet Haşim ya da Abdülhak Hamidr\ kısKandıracak sözcüklerle şu müjdeyi vermişti: 40 bin savunma sanayii işçisi, bu sözleşmeye altın sözleşme diyeceklerdir. 28 şubat geldi, sözleşme imzalanmadı. 14 şubatta başlayan görüşmeler sürüyor. Türkİş'e bağlı kamu işyerlerinde yaklaşık 560 bin işçiyi kapsayan toplusözleşme görüşmeleri uyuşmazlıkla bitti. Bu 560 bin işçinin yaklaşık 380 bininin grev hakkı var. Nisan ayının basında kamu kesiminde yaygın grevler gün, demdedir. Grev hakkı olmayan Harbİş, belki de nisan ayıhın başını bekliyor. 15 yıllık bir usta, eviyle, barkıyla, çoluğu ve çocuğu ile bir ayda eline geçen 129 bin 75 TL. iie nasıl geçinsin? Bir "sefalet ücreti"tiir bu.. Milli Savunma Bakanlığı işyerlerinde çalışan işçiler, sözleşmenin altınından, gümüşünden, bakırından çoktan vazgeçmişler. Ekmek parası istiyorlar.. Çocuklarına pabuç alacak para istiyorlar. Emeklerinin ve alınterlerinin karşılığını istiyorlar. Milli Savunma Bakanı Vuralhan, büyükelçi olmadan önce Dışişleri Bakanlığı İdari ve Mali İşler Daire Başkanı'ydı. Zırhlı araç ve gereç alımı başta olmak üzere bütün akçeli işlerde söz ve karar sahibi olan Vuralhan, sözleşme nedir, ihale nedir, ihalede usul nedir, ne değildir, bu konuları herkesten iyi bilir. Vuralhan, zırhlı araç ve gereç alımiarında gösterdiği "altın sözleşme" düzenleme hünerini, niçin bakanlığında en yetkili koltukta otururken gösteremiyor?.. E^rdeırfîn çıkışı ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) Eski Başbakan Yardımcı Kaya Erdem, türban konusunda " A N A P tzmir milletvekili" sıfatıyla sürpriz bir açıklama yaptı. Erdem, türban konusunun referanduma götürülmesine karşı olduğunu söyledi, "Tartışılan basil bir baş örtiinmesi olayı değil, Alatürk'ün bize emaııet etliği cumhuriyetin temel ilkeleridir" dedi. Kaya Erdem, dun birden yaptığı yazılı açıklamada, bir yandan türban olayının geçmişiyle ilgili bilgiler verdi, öte yandan da turbanın yasa maddesi haline sokulmasının yanhşlığına Bakanlar Kurulu'nda da değindiğini, Özal'ın da kendisine hak verdiğini anımsattıktan sonra, "İşte, o gün önemsiz gibi gözüken bu yanlış tavır, bugün Atatürk cumhuriyetinin ilkelerine karşı bir tahrike ve istismara yol açmıştır" dedi. sinin ardından o gün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında hareketin yanlış olduğunu dile getirmiştim. Hatırlıyorum, Sayın Başbakan da bu hususta bana hak vermişlerdi. İşte, o gün önemsiz gibi gözüken bir yanlış tavır, bugün, Atatürk cumhurivetinin ilkelerine karşı bir tahrike ve istismara >ol açmıştır. Bö>le bir kanunun referanduma götürülmesine karşıyım ve hepimizin bu konuda aynı duyariılığı göstermesi gerektiğine de inanıyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkeleri hiçbir şekilde o>lama konusu yapılamaz. Atatürk Cumhuri>eti'nin bize sağladığı hak ve özgürlükleri kaybetmek istemiyorsak. onun ilke ve inkılaplanna sahip çıkmak ve korumak mecburiyetindeyiz." Bayindırlık ve Iskân Bakanı Safa Giray, Cumhuriyet muhabirinin Erdem'in açıklamasıyla ilgili sorusuna, "Ben bu konunun tartışıldıgı Bakanlar Kurulu loplantısını hatırlanu>orum" yanıtını verdi. Giray, sozlerini şoyle sürdürdu: Kaya Erdem'in açıklaması şoyle: "Son günlerde, lürban konusunda meydana gelen olaylar, millelçe üzülmemiz ve üzerinde dikkatle durmamız gereken bir hususu bize hatırlatraalıdır. Tar" O madde, bazı milletvekiHetışılan, basil bir baş örtünme olayı rinin önergesiyle getirildi. Bakandeğildir. Tarlışılan, Atatürk'ün lar Kurulu'nda goruşülmuş de bize emanel ettiği cumhurivetin olabilir. Belki ben katılmamışımtemel ilkeleridir. Laiklik bir fan dır, ama ben de türban serbestitezi değildir. Laiklik bir erdemdir sinin ayn bir yasa maddesiv le v eve Türk milletinin çağdaş bir lop .. a kanunla düzenlenmesine karlum olarak yaşamasının güven şıyım. Kaya Erdem'in böyle bir cesidir. açıklama yapacagından haberim Türban konusunun aleiacele bir voklu. Konuşması benim için kanun maddesi haline gelirilme sürpriz oldu."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear