Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/14 PAZAR KONUĞU 3 ARALIK 1989 Çalışmadan özgür olunmuyor Pazar günleri genellikle, alanlarında uzmanlaşmış ve/veya öne çıkmış kişileri konuk ediyoruz bu sayfaya. Bu hafta bir değişiklik yaptık. "Sessiz" çoğunluğun içerisinden bir kadm işçiyi, İlknur Karaca'yı "Pazar Konuğu" yaptık. Türkİş genel kuruluna sekiz gün kala, çalışanlar meslek örgütlenmeleri konusunda ne düşünüyorlar? Sendikal haklann özü gündelik yaşamda ortaya çıkabiliyor mu? Bu hafta içerisinde, Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 55. yılını kutlayacağız. Acaba Türk kadını bu haklann verilişinden 55 yıl sonra, siyasal ve toplumsal alanda ne derecetemsil ediliyor? Kadın hakları, kadın işçilerin sorunları, çalışan kadınlann iş dışı hayatları ne durumda? İşSendika Servisi Şefimiz Şükran Ketenci, bir çocuk annesi ve bir ilaç fabrikasında işçi olan îlknur Karaca'yla iş hayatı, politika ve kadınlar üstüne konuştu. Bir çocuk annesi, 20 yıllık işçi îlknur Karaca: PAZAR KONUĞU diye aday olmadım. Şube yönetim kunılu üyeüğimi surdürürken yeni arkadaşlanma da elimden gelen desteği veriyorum. ttiraf etmeliyim ki, bu demokratik yapı çok fazla sendikada yok. Pek çok sendika işçiye rağmen temsilci atıyor. Hâlâ sendikacılığın başlıca görevi toplusözleşme yapmak olarak görülüyor. Oysa iş toplusözleşme ile bitmiyor. En iyi sözleşmeleri yapıyoruz. Enflasyon silip süpüniyor. Başka ülkelerde bizimkinden çok daha düşük enflasyon oldu mu işçi ayağa kalkıyor. Bizde ses çıkmıyor. örneğin sendikacılanmız bir ara genel grevi ağızlarından düşürmediler. Ama sözlerinde durmadılar. Daha etkili bir sendikacılık şart. Sendi kalan yönlendirme, gucü birleştirmede elbette Türklş çok önemli. Onümüzde genel kurul var. Ben izin alabüirsem gidip izlemek isterim. Yıllardır hep aynı sendikal anlayış, aynı isimler yönetimde. Bu yapının değişmesi lazım. Aslında isimlerden çok sendikal anlayış önemli. Kafakol iiişkisi olmayan bir Türklş bekliyonız. Daha etkili bir Türktş istiyoruz. Biz işçi arkadaşlar bir araya geldik mi, sürekli tartışıyoruz. Geçim derdini, Türklş'i, siyasi gelişmeleri. Türkİş'in bütün eylemlerini destekledik, katıldık. Yararlı, doğru işler yapıldı. Ama sonuç alınamadı. önemli olan sonuç almak. Türkİş'in bu genel kurulundan, sonuç alacak bir yönetimin çıkmasını istiyoruz. Bu genel kurulda artık bu yapının muhakkak değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aynı şeyleri SHP için de söyleyebilirim. Cumhurbaşkanı seçimleri sırasında bir sürü çıkış yapıldı. Ama yapılan işlerin sonuç alıcı bir etkisi olmadı. Erken seçim istemleri de partilerarası sürtüşmeler ağır bastığı için bir sonuç vermedi. Aslında bu yapılaşma değişmediği sürece bu sürtüşmeler, kısır çatışmalar var olduğu sürece, SHP de iktidara gelse, bence hiçbir sorun halledilemez. İşler düzelmez. ttKt^KEkpnomik, siyasal, sosyal alanlardaki gelişmelere ilişkin değerlendirmeleriniz hep'olumsuz İşçilerin cephesinden iç karartıa bir tablo çıkıyor. Bütün bu olumsuzluklarda odakları nasıl sıralarsınız? Fazla televizyon izleyecek vaktim olmuyor. Ancak bütün haberleri dinlerim. Dünyada ve bizde olanlara bakıyorum. Kafamda tartıyorum. Enflasyon çaresiz değil, ama orta direği çaresiz bıraktı. Bizi bitirdi. örneğin ben iki senedir tatil yapamıyorum. Daha önceleri oğlum.a birlikte ucuz bir yerlerde tatil yapabiliyorduk. İki yıldır hayal oldu. Tatillerimi evimde gecirdim. Türkiye"de bir şey yapılmadı değil. Ama yapılanlardan bize birşey yansımıyor. Yapılanlar bizim karnımızı doyurmuyor. Evet gökdelenler yapıhyor. Ama benim babamdan kalan toprağıma, 20 yılhk işçiliğimle bir tek çivi çaktıramadım. Kardeşlerimle birlikte taş üstüne taş koyamadık. Bir rüyordu. Yasa ile 4'e indi. Kıdem tazminatı kuşa döndü. Emeklilik umudu silindi. 12 Eylül'den bu yana hep hak kaybediyoruz. Ben sendika yönetimindeyim. Sendikaların iş yerlerinde eskisi gibi hak alamadıklannı ya da alınan haklann daha az işe yaradığıru görüyorum. Bu anayasa ve yasalarla başarılı sendi kacılık çok daha zor. O kadar çok şey kaybettiğimiz yetmiyormuş gibi, Çalışma Bakanı çıkmış kıdem tazminatının tamamen kalkmasından söz edebiliyor. Bizde başka ülkelerdeki iş güvencesi, işsizlik sigortası var mı? ^••••Ç'oAr zor biryaşammız var. Sabah karanlığında çıkıp, akşam karanlığında eve dönüyorsunuz. Bir de ev işleri. Üstelik ağır geçim sıkıntısı. Sonra da sendikacılık dahil her işle ilgilenmeye çalışıyorsunuz. Çok zor olmuyor mu? Hele de kadın olunca. Evet geçim sıkıntısı çekiyorum. Ama her şeyt rağmen çocuğumu okutacağım. Bütün arkadaşlarım en büyük fedakârlığı çocuklarım okutabil SÖYLEŞİ ŞÜKRAN KETENCİ jyın Îlknur Karaca, dar gelirli çok çocuklu bir esnaf ailesinden geldiğinizi, bu nedenle okuyamadan çocuk yaşta isçiliğe başladığınızı anlattınız. 20 yıllık işçiliğinize rağmen, eşinden ayrılmış, çocuğunu okutmaya ve tek başma yasamaya çalışan bir insan olarak emekliliği düsünmediğinizi, yaşamak iç'm daha uzun zaman işçilik yapacağınıu söylüyorsunuz. *%» doğdum, işçi öleceğim" tanımına uygun düşüyorsunuz. "İşçi" dediğimiz insan nastl yaşar? Ya da siz nasıl yaşıyorsunuz? 20 yıldır işçi olarak çalışıyonım. Üstelik 17 yıldır aynı iş yerindeyim ve sendikal haklardan, toplu pazarlık düzeninden yararlanıyorum. Sosyal haklanm dahil ayda net elime 330 bin lira geçiyor. Tabii bu para ile geçinemediğim için ayda ortalama 55 saat, bazan 70 saate varan fazla mesai yapıyorum. Böylece elime geçen bütün para 550 bin lirayı buluyor. 4 ikramiyemiz, bir de sosyal haklanmız var. GUlbağ'da 16 senedir oturduğum iki odalı eve, eski kiracı olduğum için 75 bin lira kiKısacası özal'a tepkimizi daha etkili, daha canlı koyabilseydik, seçilemezdi. Ben boyle duşünuyorum. Bundan sonra ne olur? ANAP'hlann parlamento içindeki bu durumları değişmedikçe, birşey değişmez. özal'ın gitmesi ile çalışanlar aleyhindeki hükümet politikalannda hiçbir değişiklik olmaz. Fikirler aynı fıkirler, kişiler aynı kişiler. Bizim için halkın çoğunluğu için tek çözüm erken seçimdir. Biz erken seçim istemeliyiz. Tabii bu konuda SHP'den ve sendikalardan daha iyi, daha etkili bir muhalefet bekliyomm. SHP Genel Başkanı Erdal Inönü bana hep güvenilir bir insan göründü. Ama SHP içindeki hiç bitmeyen çatışma, çatlaklar bizi üzüyor. SHP'den birlik ve beraberlik ve daha çok etkinlik bekliyoruz. Parti içi hesaplaşma, kısır iktidar çatışması, hele şu dönemde asla gündeme gelmemeli. Hiç doğru bulmuyorum. İş yapmalannı bekh'yonım. WKKttMANAP ve Sayın Özal'a karşı ve bir SHP'li gibi konuşuyorsunuz. öncelikle kendinizin ve çevrenizdeki işçilerin siyasi yaklaşımlarını biraz açar mısınız? Ben bütün seçimlerde SHP'ye oy verdim. Doğuştan SHP'li gibiyim. Bu sözüm yanhş oldu. Aslında bir işçinin doğuştan sosyal demokrat görüşün yanında ohnası gerektiğini duşünuyorum. SHP'yi aslında çok fazla beğenmiyorum. Ama bize en yakın onu buluyorum. Bir işçinin siyasette taraf olması ve aktif olması gerektiğine inandığım için de ilk fırsatta partiye kaydolup, aktif üye olarak görev yapmayı düşünüyorum. Benim gibi İ L K N U R KARACA Îlknur Karaca 1955 yılında tstanbul'da doğdu. Ailesimn ekonomik sıkmtıları nedeni ile ilkokul dörduncu sınıfa kadar okuyabildL 13 yaşında konfeksiyon işçisi olarak çalışmaya başladı. 17 yıldan bu yana halen bulunduğu ilaç fabrikasında işçi olarak çalışıyor. 1971'de evlendi. 9 yıldır eşinden ayn ve şimdi 16 yaşında olan oğlunu tek başma okutuyor. 10 yıl iş yerinde sendika temsilcıliği yaptı. Bu arada dışarıdan ilkokul diploması aldı. 4 yıldır da sendika şube yönetiminde çalışıyor. Bulabildiği gazete, dergi, kitapları okuyarak, seminer ve toplantılara katılarak kendisini geliştirmeye çalışıyor. 1 ürkiye'de bir şey yapılmadı değil, ama yapılanlar bize yansımıyor. Yapılanlar bizim karnımızı doyurmuyor. Evet, gökdelenler yapılıyor. Ama ben babamdan kalan toprağıma 20 yıllık işçiliğimle bir çivi çaktıramadım. Kardeşlerimle taş üstüne taş koyamadık. Günlük yaşamımı karşılayamayacağım için emekli olmayı düşünemiyorum. Ev sahibi olma, emekli maaşıyla geçinebilme umudu yok. mekte gösteriyor. Ben yoksulluktan okuyamadım. Çocuğum bu kaderi kırsın istiyorum. Hem insan, hem işçi, hem de bir kadın olduğuma göre ne kadar zor olursa olsun, benim yaşamımı ilgilendiren her şeyle ilgilenmeliyim. Çok istediğim halde şimdiye kadar parti çalışması yapamadım. Ama en kısa zamanda parti çalışmasını da programlıyorum. Sendikal çalışmalanma hiç ara vermeyi düşünmüyorum. Sendikal çalışmaların alanının genişlemesi gerektiğini de duşünuyorum. Sendikalararası dayamşmayı arttırmahyız. Yasalar, duzen sendikaları tek başına güçsuz kılıyor. Diğer sendikalarla bütün eylemlerde, grevlerde çok daha etkili dayanışma içine girmeliyiz. Sendikalann eski maddi güçleri yok. İşçiler olarak grevlerde dayamşmayı güçlendirmeliyiz. Birkaç arkadaşın grev dayamşması, başka sendikaların mitinglerine katılması yetmez. Genel merkezler düzeyinde, Türk sendikacıhğı ve işçilerin tamamını kapsayan, güçlü dayanışma gerekli. Türkİş üyesi, bağımsız, sağ, sol ayrımı olmadan gücümüzü birleştiren bir dayanışma sistemi, fonları oluşturmalıyız. İşçi sınıfı bu zor koşullardan ancak gücünü birleştirerek kurtulabilir. Onun için daha çok toplantıya, daha çok dayanışmaya katılmam gerektiğini düşünüyorum. Zamanı yaratmak zorundayım. Kadın olarak zorluklarla karşılaşsak bile, bence yaptığımızın doğruluğuna inarursak bunları aşabiliriz. Petrolİş'te kadın olduğum için zorlandığımı söy Biz işçi arkadaşlarla bir araya gelince sürekli tartışıyoruz. Geçim derdini, Türklş'i, siyasi gelişmeleri... Türk'îş'in bütün eylemlerini destekledik. Yararlı, doğru işler yapıldı. Ama sonuç alınamadı. Önemli olan, sonuç almak. Türkİş'in bu genel kurulundan, sonuç alacak bir yönetimin çıkmasını istiyoruz. Bu genel kurulda artık bu yapının değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. ra veriyorum. Bu para ile oğlumu okutuyorum. Bütün ihtiyaçlanmızı karşılıyorum. Benim durumum iyi sayılır. Aynı paralarla birçok çocukla aile geçindirenler var. Ben sabahlan 5.30'da kalkanm. Evin işini toparlar, kahvaltı hazırlanm. Oğlumu kaldınr birlikte kahvaltı yaptıktan sonra 7.30'da evden çıkarız. Ben yine şanshyım, evim iş yerine yakın. 8.30'da işbaşı yapanm. Mesaiye kaldığundan işim en erken 19.45'te biter. Ahşveriş yapıp eve varmam 20.00'i epey geçer. Yemek, ortalığı toparlama, biraz televizyon, yorgun olduğum için erken uyuya kalınm. Her gün hemen hemen aynı geçer. Ancak beni sadece çalışır, başka hiçbir şeyle ilgilenmez sanmayın. Elimden geidiği kadan ile her şeyle ilgileniyorum. Izin günlerimde, fırsat buldukça komşularımla, yakınlarımla çok ilgilenirim. Elime ne geçerse okumaya çalışınm. Mahallede, iş yerinde arkadaşlar sıra ile gazete alır, hep birlikte okunız. Sendikadan temsilcilik odasına sendikamız Petrollş'in ve diğer sendikaların yayınları dergiler gelir. Onları okuruz. Buldukça kitap da okuyonız. Ben en çok öğlen aralannda, tatil günlerimde okuyorum. 10 yıl işyeri temsikiliği yaptığım için işyerinde çok yoğun sosyal çalışmalanm vardı. Nöbet saatlerinde çok fazla okuyup kendimi yetiştirebildim. O arada ilkokulu da bitirdim. Çcvremde duyduğum, gidebildiğim bütün toplantılara, sosyal faaliyetlere katılınm. Her oıma günü yönetim kunılu toplantısına, sendikaya gidiyorum. Aynca çeşitli seminer ve toplantı, konferanslanmız oluyor. Bazen, yılda birkaç kez toplu sinema, tiyatroya gitmeyi örgütlüyoruz. Anlaşıp daha ucuza bilet alıyor, gideceğimiz oyunu birlikte seçiyoruz. Grevlerle dayanışmaya gidiyoruz. ömeğin yıllık iznimde birkaç arkadaşımla birlikıe dayanışma için çelik işçilerinin Karabük'teki mitingine gittik. Fırsat buldukça siyasi partilerin toplantılanna ve kadm hakları ile ilgili toplantılara da katılıyorum. Çoğunluğu kadm işçi arkadaşlanmı kadın sorunlan ve haklan konusunda bilinçlendirmeye çalışıyorum. Ev çevremde sorunlarına yardımcı olduğum, işe girmeye, çalışmaya ikna ettiğim birçok kadm arkadaşım var. Ne yazık ki herkese sigortalı iş bulmak zor oluyor. Sigortasız, daha düşük Ucretli işler bulmak zorunda kalıyoruz. Ben aslında işçi olarak, aktif siyasal çalışma yapmam gerektiğini de duşünuyorum. Şimdilik sadece sempatizanım. Ancak ileride sosyal demokrat partide kayıtlı üye olarak çalışmam, yerimi almam gerektiğini duşünuyorum. Toplantılarına katılmak, oy vermek yeterli değil. Aktif katılım gerek. W^^KLHer şeyle ve de siyasetle de ilgiiendiğinizegöre, en yakın olaydan, cumhurbaşkanlığı seçiminden başlayalım. Sayın Özal'm cumhurbaşkanı seçilmesi olayı hakkında ne düşünüyorsunuz? ANAP'lı parlamenterlerin oyu ile seçildi. Tabii ki halk çoğunluğunun, hele de biz işçilerin desteği yoktu. Ama biz de dahil Özal'ın seçilmesini istemeyenler, hiçbirimiz görevimizi yapmadık. Siyasi partiler üzerlerine düşen görevi bence yapamadılar. En azından Petroltş olarak üyesi olduğumuz Türklş'ten bu konuda az çok bir şeyler beklerdik. Şevket Yılmaz mitinglerde, toplantılarda Özal'a çattı. Ama cumhurbaşkanlığı seçiminde sesi çıkmadı. Herhalde genel kurulların içinde bulunulması olumsuz etki yaptı diyorum. B i r kadın olarak bütün kadınlara çalışmalarını tavsiye ediyorum. Kadının en önemli özgürlüğü ekonomik özgürlügüdür bence. Türkiye de kadın çahşınca evdeki yük de onda olduğu için çok zor oluyor. Ama özgürlüğün kazanılmasının başka yolu yok. leyemem. Tam tersi bizim sendikada kadm arkadaşlar destek ve teşvik görüyor. Gece işimiz çıktığinda, geç saate kaldığımızda sendikaa arkadaşlanmız bizi evlerimize kadar götürüyor. Sosyal bir çevrede olduğum için kadın olarak saygı da gördüğümü söyleyebilirim. Bizim tabanımız bu anlamda da çok farklı. Türkiye genelinde kadınlann sorunları çok büyük. l Kadın sorunları ile de mi ilgileniyorsunuz? Elbette. Bir kadm olarak bütün kadınlara çahşmalarını tavsiye ediyorum. Kadının en önemli özgürlüğü, ekonomik özgürlüğüdür bence. Türkiye'de kadın çalışınca, evdeki yuk de onda olduğu için çok zor oluyor. Ama özgürlüğün kazanılmasının başka yolu yok. Çalışan kadm bence işlerini planlamalı. Her şeji kusursuz yapmak şart değil. Ama iyi niyetle gereken her işi yapmak şart. İş yerimde çalışan arkadaşlann çfjğunluğu kadın. Bir kadın olarak da ister istemez kadın haklan ile özel ilgileniyorum. Sendikaa da olunca kadm işçilere yönelik programlarda bana daha çok iş düşuyor. Dünya kadınlar günü, kadın haklan ile ilgili özer toplantılar düzenliyoruz. Kadm işçilerin özel sorunlannı aynca işliyoruz. Bütün kadınlara sadece çalışmalannı değil, sendikal yaşam ve siyasal yaşam içindeki yerlerini almalannı da tavsiye ediyorum. Arkadaşlanmı elimden geidiği kadar bu yolda teşvik ediyomm. Ne kadar çok, ne kadar etkili sendikal ve siyasal yaşama katılırsak, haklanmız o kadar kolay gündeme gelir, gelişir. Kadını ikinci sınıf vatandaş olmaktan çıkarmak görevi bize düşüyor. Kadm nasıl bir ana olarak saygın bir yere sahipse, her alanda aynı saygm yere sahip olabilir. Elbette biz kadınlar erkekler gibi rahat olamıyoruz. Gece işi çıktığında telaşlamyoruz. Çocuklann bakunı, evin yükü bizde olduğu için zorlanıyoruz. Bu zorluklan önce bizim kafalarımızda silmemiz gerekmiyor mu? Evli arkadaşlann öncelikle eşlerini kendi görüşlerine getirmeleri gerekiyor. Biz bu anlamda erkek arkadaşlanmızı da eğitmeye çalışıyoruz. Ama inananlar, her alanda çalışmamn gereğini kabul eden arkadaşlar, çoluk çocuk sahibi olsalar da her güçlüğü aşarak sosyal çalışmalanmıza katılıyorlar. Bizim başardığımızı herkes başardığında, Türkiye'de gerek sendikal gerek kadın haklan gerekse siyasal haklarda çok şeylerin değişeceğine inanıyorum. 20 yıllık işçi tlknur Karaca'nın cline ayda 330 bin lira geçiyor. Bazen 70 saate varan fazla mesai yaptyor ve maaşı ayda 550 bin lirayı bulabiliyor. düşünenler partiye girip aktif olurlarsa, partinin yapısının da işçiden yana, sosyal demokrat çizgide duzeleceğine inanıyorum. Partinin adı değil, ne söylediğinden çok ne yaptığı önemli. Bu anlamda da yapdanlan yetersiz bulduğum için bimiş, örgütlenmiş işçiler, ANAP'tan kendilerine hayır gelmeyeceğini öğrendiler. Hele sözleşme yapan işçi, hükumetin kendisine düşman politikalannı apaçık görebih'yor. Sözleşmemiz hiçbir zaman enflasyona yetişemiyor. Bugünün şartlannda en guzel sözleşmeyi yap 3 ay dayanıyor. Enflasyon durmadığı müddetçe işçinin, memurun hali harap. Bizim işyerimizi örnek alalım. 1.5 yıl önce yaptığımız sözleşme tükendi. Ek zamla telafi ettik. Yine bu haldeyiz. Yaşam koşullan sürekli çahşanı eziyor. Biz bir de bordro mahkumlanyız. Bir tüccar bizim kadar vergi ödemiyor. Maaşlanmız aylar içinde artacağma vergi dilimleri, ek kesintiler ile düşüyor. Bir de zorunlu tasarruf çıkardılar. Bıraksalardı da tasarrufu kendimiz yapsaydık. Bizim tasarruf yapacak halimiz mi var? İşçi elbette kendisine karşı politikaları uygulayan ANAP'ın karşısında olacak. ANAP da biliyor işçiden oy almadığını. Biz işçiler başından beri Başbakanhkta da özal'ı istemiyorduk. Hele %15 oy desteği kalmışken cumhurbaskanı seçilmesi hiç hak değil. Aslında sadece seçim yapılması da yeterli değil. Ancak daha adil bir seçim sistemi halkın eğilimlerini parlamentoya yansıtabilir. ••^M Türkİş'in cumhurbaşkanlığı seçimi sırasındakı tepkisızliğini eleştirdiniz. Sendika içi seçimlerin olumsuz etkisi olabiliyor dediniz. Sendikalar ve Türklş içindeki gelişmeleri nasıl gOrüyorsunuz? Ben sendikam Petrolİş'te 10 yıl işyeri temsilcıliği yaptınr. Hep seçimle göreve geldim. Ama yeni insanlar gelsin, başka arkadaşlar da yetişsin, daha çok insan çalışsın ve daha çok şey üretilsin işçi olarak günlük yaşamımı karşılayamayacağım için emekli ohnayı düşünemiyorsam.. hiç değilse kıdem tazminatı da dahil bir ev sahibi olma ve emekli maaşı ile geçinebilme umudu yoksa.. bu, ülkemiz için utanç verici bir durum değil mi? rTâlâ sendikacılığın başlıca görevi toplusözleşme yapmak olarak görülüyor. Oysa iş, toplusözleşme ile bitmiyor. En iyi sözleşmeleri yapıyoruz, enflasyon silip süpürüyor. Başka ülkelerde bizimkinden çok daha düşük enflasyon oldu mu işçi ayağa kalkıyor. Bizde ses çıkmıyor. Örneğin, sendikacılarımız bir ara genel grevi ağızlarından düşürmediler, ama sözlerinde durmadılar. raz zamanım olmadığı, biraz da tereddüt ettiğimden bir türlü aktif partili üye olamıyorum. İşçi çevresinde ANAP'a oy veren "!a\ çıkmaz. Aramızda her zaman tartışınz. Sendikalı olabil İİvet, geçim sıkıntısı çekiyorum. Ama her şeye rağmen çocuğumu okutacağım. Bütün arkadaşlarım en büyük fedakârlığı çocuklannı okutabilmekte gösteriyor. Ben yoksulluktan okuyamadım. Çocuğum bu kaderi kırsın istiyorum. Hem insan hem işçi hem de kadın olduğuma göre, ne kadar zor olursa olsun, benim yaşamımı ilgilendiren her şeyle ilgilenmeliyim. Bir de işçiler olarak apaçık görduğumuz bir durum var. 24 Ocak Kararlan, 12 Eylül sonrası bizim durumumuz iyice kötüye gitti. En basiti benim iş yerimde 6 ikramiyemiz vardı. İşimizi gö