Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/6 DİZİRÖPORTAJ 1 ARALIK 1989 Siyaset deryasında înatçı bîr tekne Vatan Partisi KERtM KORCAN Kuruluşunu gerçekleştiren Vatan Partisi, çalışma hayatıyla yakın ilişki kurmaya çabalamaktadır 2 Bunlardan Dr. Hikmet Kıvılcımh'yı Genel Başkan, A.Cansızoglu'nu Genel Sekreter seçiyor ve yukarıdaki arkadaşlann öncülüğün4e harekete geçiyorduk. Doktor'un başa getirilişi, ittifakla seçilişi, genel bir istekten degil, öyle bir görevde yerinin doldurulmaması zorunluluğundan ileri geliyordu belli ki. Daha ilk günden kendisine soğuk ve çekingen bakanlar, elbette gözlerden kaçmıyordu, ama böyle bir kuruluşun fıkir temelini oluşturan, onun başkanlıgına yaraşan tek aday da oydu. leyerek: "Cumhuriyet esaslarından ayrılacağıma" diye yapmıştı yeminini. Sonra şaşkın bakışlarımız altında kendini toparlamış, yanlışını düzeltrnişti. Oluyordu böyle şeyler, T.B.M. Mecüsinde bile oluyordu. Böylece partimiz tüzel kişiliğine de kavuşuyor, biz de çalışmalara koyuluyorduk. 1954 yılmdan başlayarak, kapatıldığı güne kadar yaklaşık olarak 3 sene faaliyet yapabildi Vatan Partisi. Az değil, nankörlük edemeyiz. Bu süre içinde uye sayısı kesinlikle 200'ü bulrnadı, 1200 olsa ne anlam taşıyacaktı sanki? Çünkü hiçbir zaman canla başla çalışan kişüerin sayısı 1015 sayısını gecmedi. Partiyi sırf etiket, övünme ya da başka maksatlar için kullananları, Haysiyet Divanı karanyla partiden atma teklifinde bulunduğumda Genel Başkan: " Ne yapalım yani, sen, ben, bizim oğlan mı kalalım, hiç değilse görünüşü kurtarmak için onlara ihtiyacımız var" diyordu. Hayli düşündürücü, ama buz gibi bir gerçek değil miydi bu? Evet, taa Osmanlıdan kalan garip bir ahşkanlıkla, partinin üyelerden beklediklerini, onlarm çoğu da partiden bekliyorlardı. Bunun yanına kışkırt cük inatçı tekneyi, yügın, bir takım küçük hesaplar tutan tayfalar terketmeye, istifa etmeye başladılar. Bu, şükür ki bozgun ve paniğe dönüşmedi, çünkü gidenlerin yerine yenileri geliyor, boşluğu dolduruyorlardı. Merkez Heyet otunımlannda, bilinen kişiîerin djşında hemen hiç kimse teklif getirmiyor, işi dedikoduya döküp, hareketi soysuzlaştırmaya çalışıyorlardı. Tahrike kapılmamak için kendimizi zor tutuyorduk. öte yandan sendika kongrelerini izliyor, onları yazılarımızla, ziyaretlerimizle güçlendirmeye çalışıyor, biz de parti olarak çalışma hayatıyla yakından ilişki kurmuş oluyorduk, kitabi bilgilerle yetinmemek için. Bu her zaman sevimli bir iş ve ugraş olmuyordu, onun da gördük ki bir takım sakıncalan vardı. Tepebaşı Gazinosu'nda Akaryakıt tşçileri kongresini izliyorduk. Sarı sendika başkanlan bizim varlığımızdan çok tedirgindiler, konuşurlarken devamlı bizi gösteriyor: "Biz Türk işçi hareketini bozgunculara kaptırmayız! Bu alanı solcuların cirit attığı kör dövüşünden uzak tutacağız!" gibilerden bir takım bayat, klişe naralar atıyorlardı. Bakır genel kuruluna katıhyorduk. Bu bizim en mutlu gecemizdi. Başta Dr. Hikmet olmak üzere, bizi teker teker kaldınp işçi topluluğuna alkışlatıyor, arkidaşlanna: "Böyle değerli, işçi dostu bir partinin, seçkin idarecilerinin huzurunda kongrelerini başlatmakla bahtiyar olduklarım" kaydediyorlardı. Sanınm Genel Başkanımız organize bir işçi topluluğundan ilk defa alkış alıyordu. Yukarda anlamklarımız, olumlu ya da olumsuz, ama aslında elle tutulur, gözle göriılür bir şeydiler. Ancak, bir gelişmeyi, bir serpilmeyi de kanıtlamıyorlardı. Bizim iki ayak üstünde durabilmemiz, göğsümüzü tersliklere, tehlikelere karşı açabilmemiz, elbette Övünülecek bir olaydı. Şu var ki, bir yerinde sayma olayı değil miydi bu aynı zamanda? Evet öyleydi ve ardından birçok öneri de getiriyordu bu kısır döngüden kurtulabilmemiz için. Bunlardan hangisi dost, hangisi düşman önerisiydi? Ayırmak, ayıklamak son derece zor, içinden çıkılmaz gibi görünüyordu. Dostların üzerinde durduklan, biran evvd çözümlenmesi gereken en acil sonın şuydu, eğer ona çare bulunursa, Vatan Partisi'nin önemli bir en olarak katılmışiun bu harekete veöylede kalmakta kararhydım. Hem sonra olaya soğukkanlılıkla teşhis koymaktan neden kaçmıyorduk? Partinin esas yükü fedakâr üçbeş kişinin sırtında değil miydi? Doktor yiğit, son derece bilgili bir kişiydi ve insanı genellikle inandınyordu da, ikna gücüne diyecek yok. Ama onun da bu ilgisizlik, bu yerinde sayma karşısında yenilgiyi kabul etmediğmi nereden bilecektik? "Ben bana yapılan genel başkanlık teklifıni biraz da bu açıdan değerlendinyorum, ne dersin Kerim arkadaş?" diyordu, Muzaffer Bey. Ben verecek cevap bulamıyordum. Biz galiba onda başlayan yılgınlığı, aşın korkuyu daha önce sezememiştik? Nitekim bu konuşmamızdan sonra istifa edecekti partiden. Ama biz bu yöndeki, bu konudaki çahşmalarımızı artık durduramazdık, hem görünüşü kurtarmak, hem de: "Vatan Partisi'ni komünistler yönetiyor!" Gizliaçık suçlamasını önlemek çahşmalarımızı sürdürdük. Bunun için, bu sefer Doktor girdi devreye, Yusuf Kemal Tengirşenk'le temas kurdu. Onun uzaktan uzaktan bizlere sempatisi olduğunu bili Parti tüziiğü Parti Merkez Heyeti'ni oluşturup görev dagıtımı yapıhrken, beni Haysiyet Divanı'na başkan seçtiren, Doktor'dur. Böylece, olası bir iç komploya karşı, daha ilk adımı atarken, tedbir almış bulunuyorduk. Ikimiz de Anadolu yakasında oturduğumuz için, çoğusu buluşur beraberce gelirdik partiye. Ama vilayetten yukarı tırraanırken ayrılır, teker teker girerdik partiye. Yttzde yüz anlaşık kişiler değil, mesafeU olduğumuz kanısını vermek isterdik yeni arkadaşlanmtza. 15/Kasım/954 tarihli Güven Gazetesi'nde yayıralattığımız parti tüzüğümttz, özet olarak şöyledir: Vatan Partisi adlı siyasi kurulun merkezi tstanbul'dur. 1... Gaye ve konu: A... Devleti milletten üstün değil, milleti devletten önde tutan gerçek hürriyeti getirmek, antidemokratik kanunlan ayıklamak. B... lşsizlik ve hayat pahablığına karşı ikinci Kuvayi Milliye seferberliğine girişmek, kalkınmada ağır sanayii başa almak. C... Milli üretim savaşırnızm para maddesini, ucnz devlet, bilinçli ticaret yoluyla sağlamak. D... Bunun için, başta işçi sırufımız gelmek üzere, bütün değer yaratan insanlara, yarırruz olan kadına, gençli je güven duymak inancıyla yola çıkıyoruz. 2... Üyelik: A... Üye olabilmek için, T.C. Anayasası 16. maddesindeki şu yemini yapmak gerekir: Vatan ve milletin saadet ve selametine ve milletin kayıtsız şartsız hâkirniyetine mugayyir bir gaye takip etmeyeceğime ve cumhuriyet esaslarına sadakatten aynlmayacağıma, namusum üzerine söz veririm! Hareketimize katılanlar, öncelikle bu yemini yapıyorlardı. Yalnız marangoz Lütfü tek TÜZOÖO PROĞRAMI TAKİHÇESİ ISTA M• U L 1•7t öiyaset deryasında güçlükle yol alan bu küçük inatçı tekneyi, yılgın, bir takım küçük hesaplar tutan tayfalar terketmeye başlamışlardı. Bu, şükür ki bozgun ve paniğe yol açmadı, çünkü gidenlerin yerine yenileri geliyor, boşluğu dolduruyorlardı. Merkez Heyet oturumlarında, bilinen kişiîerin dışında hemen hiç kimse teklif getirmiyor, işi dedikoduya döküp hareketi soysuzlaştırmaya çalışıyorlardı. Öte yandan sendika kongrelerini izliyor, onları yazılarımızla, ziyaretlerimizle güçlendirmeye çalışıyor, biz de parti olarak çalışma hayatıyla yakından ilişki kurmuş oluyorduk, kitabi bilgilerle yetinmemek için. köy Bez Fabrikası'ndan ihtiyar sakallı bir işçiyi çıkardılar kürsüye, adam diyorku ki: "Evlâtlarım yumuşak olun, her zaman anlayışh olun, insan çahşır, nzkıru AUah verir. Sakın bunun için işverenle caüsmaya durmayın. Grev hakkı istemeyin. Rusya'da Çarlığı böyle yıktılar!" Ne diyeceklerdi buna, adam grev hakkının alınmasım değil, tartışmasını bile yasaklıyordu? Ziya Hepbir söz alıyor, kızara bozara: "Biz babayı severiz, ama grev konusunda söylediklerine katılmıyoruz!" diyordu. Sonra, sendika başkaru titrinin arkasına sığmmış birtakım iktidar aslanlan, bize verip veriştiriyorlardı. Demek onlan rahatsız eden bir yönümüz vardı, bundan gurur duyuyorduk. geli aşabileceğini umabilirdik: Onlara göre, Dr. Hikmet, yalnız karşı güçleri değil, bizi sevenleri de tedirgin eden bir kişiydi, biz ne dersek diyelim, yaak ki objektif durum buydu? Onun için içimiz yana yanabu dopadoğru fedakâr kişiyi genel başkanlıktan alıp, meselâ Haysiyet Divam Başkaru Kerim Korcan'ı bu göreve geürmeliydik. Böylece dostlanmızın kuşkulannı yatıştınr, karşı güçlerin elinden de karalama silahını alabilirdik. Yoksa bu son derece karışık durum de'vam eder. Biz tek adım ileriye atamadığımız gibi, kurbanlık koyun misali beklerdik acaba bize ne yapacaklar? diye Sorun kolay çözülür cinsten değildi, kesin tavır alıyor, karşı çıkıyordum, ben de sabıkalı bir kişi değil miydim? Donanma mahkemesi 19 yaşımda bana 12 yü ceza kesmemiş miydi? Onlann, Dr. Hikmet kadar afişe bir kişi olmadığırru ileri sürmeleri pek akıllıca bir buluş, düğümü çözen bir öneri sayılamazdı. öte yandan, küçük de olsa bir partiyi yönetmek için, bilimsel bir güç, belli bir ölçüde tecrübe gerekmez miydi? Kaldı ki ben bir nefer ki onun bu yönü nasıl olmuştu da gölgede kalmıştı. tnanılması güç olan taraf onun partimizin genel başkanlığı alması teklifımize olumlu cevap vermesi: " N e yapalım, su testisi su yolonda kınlır" demesiydi. Ama yazık ki kendisi çok çok ihtiyarlamış, fızikçe çökmüş, bu sebepten sanırım bize genel başkan olamamıştı. , ö t e yandan şu hayat da durmuyor, Feriköy'de genel başkaru hedef alan, partiyi ana hattından saptırmayı planlayan, hemen de kuruculann yansımn katıldığı gizli bir toplantı yapılıyordu. Bunlar partiye gelecekler, genel başkanı düşürecekler, sonra da basına açıklama yaparak: "Komünist genel başkanı attık, bundan böyle parti bizim ellerimizdedir!" diyeceklerdi. Ama önceden hesabedemedikleri bir şey olmuş, ertesi gün Osman Sercan acele durumdan beni haberdar etmiş, ben de hemen genel başkanla temas kurmuştum. Şimdi işler iyice kanşıyordu. Genel başkanın kendiliğinden görevini başkasına devretmesi ayn şey, onun komünistlik suçlamasıyla, hem de kendi kurduğu partiden uzaklaştınlması ayn şeydi, bu manevrayı kesinlikle önlemeliydik. O günün akşamı doktorla Kadıköy tskelesi'nde buluşup Üsküdar'a doğru yürüdük, ortalık kış, kar yerde çıpıl çıpıl, biz dikkatleri çekmemeye çalışarak kurulan tuzağı nasıl parçalayacağımızı konuşuyoruz. malan, korkutmalan da katarsanız, son derece hazin bir tablo çıkıyordu meydana. Bu nanköT şartlar altında didinen, çırpınan bir avuç insan, ya da çölde savaşa durmuş, azıksız, cephanesiz, fedakâr bir cesur manga? Bununla beraber en elverişsiz şartlarda canını dişine takıp direnmiş, kendiliğinden silinip gitmemiş, dostu aglatmamış, düşmam kendine güldürmemiş bu inanmış kişiler? Partinin Izmir'den başka, Istanbul'dan gayrı, il çapında bir örgütlenmesi olmadı. Merkezde, Kadıköy, Taşhtarla, Beşiktaş, Ortaköy, Kasımpaşa, Beyoğlu, Zeytinburnu'nda teşkilât ve taraftarlanrruz olduğu gibi, Samsun, Konya Ereğlisi, Adapazarı ve Trakya'yla temas ve ilişkilerimiz vardı. Istanbul'daki üyelerimizin çoğu işçi, emekçi, fakir insanlardı. Bu bakımdan maddi durum söz konusu olduğunda, hareket mi partiyi yaratır, yoksa para mı partiyi güçlendirir, yurt çapında yaygınlaştırır ikilemini çözümleyemediler. Ama, bu örnekten yola çıkarak, ülkemizdeki işçi hareketi hakkında genel bir hükme varamazdık, bu hem bindiğimiz dalı kesmek, hem de ezberden bir karalama olurdu. Nitekim, 17/Ocak/1955 günü, Gemi lnşaiye lşBuradan karşı güçlerin de ustaca körüklen çileri'nin Yardımlaşma Derneği'nden bir dadiği bezginlik, kararsızlık eğilimi doğdu. Si vet alıyor, Kaampaşa Haliç Tersanesi yemek yaset deryasında güçlükle yol alan bu küçü salonunda, hemen de beş gün sonra onlann Gecenin yansı olmuş, biz Üsküdar'a ikinci yolculuğumuzu yapıyoruz, şu var ki hâlâ bir formül bulabilmiş değildik. Benim bulabildiğim çare şuydu: önümüzdeki günlerde Merkez Heyet üyeleri haftalık toplantıya gddikleri zaman, ben partinin öteki odasında Haysiyet Divanı'tu hazır bulunduracak, merkez toplantısı başlamadan Doktor teker teker fraksiyoncuları oraya yollayacak, parti tüzOğünü gizliliğe kaçarak ihlâlden, haklannda ihraç kararı çıkaracaknm. Divan başkanı olarak düşünebildiğim yol buydu. lyi ama iş bukadar basit miydi, karan alabilecek miydik, yürürlüğe koyabilecek miydik, onlann ne yayorduk. Bu ünlü milli kurtuluşçu ne diyecekti pacaklanm bilmiyorduk ki? bakalım, parti genel başkanlığını kabul edeNitekim Doktor, haklı olarak sonıyordu: "Peki fraksiyoncular, evet biz Feriköy'de gizü cek miydi? toplantı yaptık. Doktor komünist değil mi? Ederse, bunu bizdmle beraber herkes öğre Biz sizlerden kurtulmak istiyoruz, derlerse ne necekti, ama şayet etmezse, bu arayışımız da yapacaksın?" Düşünmüştüm bir an, gerçekgizli kalmalıydı. O sebeple merasimden uzak ten böyle bir çıkışı karşılamak okadar kolay kalmalıydık. Hikmet Bey yalruz gitti Yusuf olmayacaktı. Ahlaşılan oydu ki tek silahımız Bey'in Çamlıca'daki evine, çok sıcak ve dost Haysiyet Divanı'm çalıştıramıyorduk. Mança karşılandı. Sonradan Doktor'un bana an tık bizden yana, siyasi hava onlardan yanaylattığına göre, önce Milli Kurtuluş Savaşımız dı. Şöyle bir karara vanyorduk sonunda, üzerinde dönmüş durmuştu konuşmalar. Yu Doktor'un teklifiyle. önümüzdeki Merkez suf Bey, zaferden sonra askerlerin, hariciye Heyet toplantısıru açarken Doktor, fraksiyonnin işlerine usulsüz karışmalarından şikâyet culara söz vermeden, ikimizin de istifasını etmiş, bu arada Rusya gezisini de anlatmıştı açıklayacak, böylece onlann saldırı silahlannı Doktor'a. Ona en çok tesir eden şey, Lenin' ellerinden alıp emellerini kursaklannda koyain alçakgönüllü, sokulgan ve protokoldan caktık. uzak oluşuydu, Milli Kurtuluş Savaşımızı içO gün fraksiyoncular merkez toplantısına tenlikle destekliyordu. oldukça sinirli, ama kararlı geliyorlardı. Tertiplerinin tarafımızdan haber alındığını kesinSu testisi su yolunda likle bilmiyorlardı, onun için başandan eminHikmet Bey konuşma Uerledikçe şaşmış, diler. hayran kalmıştı Yusuf Bey'iıt sosyalist akımlar konusundaki anlayış ve kavrayışına? PeStHECEK MÜLKİYE HAFTASINDA BUGÜN 1ARAUKCUMA 7J0 GEZİ 13 ARALIK ULVDAĞ GEZİSİ İst. Yakası Kalkış: 7.30 Anadolu Yakası Kalkış: 8.30 Ottl Kervansaray ULUDAĞBURSA 11.00 KONFERANS DEĞİŞEN DÜNYADA TÜRKİYENİN GVNDEMİ Bulent ECEVİT (DSP Genel Başkanı) Mülkıyeliler Lokali Kuruçeşme İST. 15.00 DEĞİŞEN DÜNYADA VLVSLARARASI DENGE Ferenc MOZSI Macar H.P. Dışışleri Sözcüsü 0. Haluk BAYÜLKEN. Dışışlen Eskı Bakanı MACARİSTAN 18.30 Fılm Gösterisi GECE YOLCVLVĞV Yön: Ömer KAVUR Oyn: Aytaç ARMAN Macıt KOPER. Şahika TEKAND SinemaTV Enstitüsü Yıldız Posta Cad. İST. 19.00SÖYLEŞİ Şiir Üzeriıu Söyleşi Cemal SÜREYA. Özdemir İNCE. Turga> GÖNENÇ Mülkıyeliler Lokali Kuruçeşme İST. VEFAT Kırşehirli merhum Sedat ve merhume Rabia Güner'in oğlu, Fuat Güner'in kardeşi, Türkmen Güner'in amcası Sensizliğe ahştığımızı sanma ACI KAYBIMIZ Mülkiye 1949 mezunlanndan, üyemiz YARIN 2 ARAUK CUMARTESİ 10.00 KONFERANS DEĞİŞEN DÜNYADA TÜRKİ YE 'NİN GVNDEMİ Necmettin ERBAKAN (RP Genel Başkanı) Mülkiyeliler Lokali Kuruçeşme İST. 15.00 DEĞİŞEN DÜNYADA ULVSLARARASI DENGE Dr. Jarzj M. Nowak. Polonya Dışişleri Siyaset Planlama Dairesi Başkanı İsmail SOYSAL. Emekh Büyükelçi "POLONYA" 1830 Film Gösterisi ÜÇÜNCÜ GÖZ Yön: Orhan OĞUZ O\n: Tank AKAN. Selçuk ÖZER Meral KONRAD SinemaTV Enstitüsü Yıldız Posta Cad.İST. 20.00 MÜLKİYE BALOSU Yıldız Sarayı Sılahhane İST. CÎHAN'ıımz Seni unutmadık. Unutmayacağız. AİLESİ Dr. NÎHAT GÜNER 30.11.1989 günü geçirdiği ameliyat neticesi vefat etmiştir. Müteveffanın cenazesi 1.12.1989 curaa (bugün) öğle namazını müteakip Kadıköy Söğütlüçeşme Camisi'nden alınarak Karacaahmet'teki aile mezarlığına defnedilecektir. Tann'dan rahmet dilekleriyle dost ve akrabalara duyunılur. Ağabeyi FUAT GÜNER AaKAYBIMIZ Bakanbğımızın Eğitim Dairesi Bşk. Yardımcısı ve değerli mesai arkadaşımız VEFAT Kıymetli eşim ve seygili babamız 29.11.1989 günü vefat etmiştir. Cenazesi 1.12.1989 cuma günü Şişli Camii'nde kılınacaköğle namazından sonra Sahrai Cedid Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Yakınlarına ve Mülkiyelilere başsağhğı dileriz. MÜLKİYELİLER İSTANBUL ŞUBE YÖNETİM KURULU İBRAHİM SELÇUK İRDEM İ.HAKKI ERÖL'u kaybettik. Cenazesi 1.12.1989 öğle namazını müteakip Kartaltepe Camisi'nden (Bakırköy) kaldınlacaktır. U'ı: Em.Öfr. AYŞE EROL Çoouklan: Dr. A Y G m . Dr. SEÇKİN DtNDAR, Dr. ALİ, Dr. UGUR EROL, Av. NURGÜN, Müh. SERDAR CEYLAN VEFAT Barorauzun S646 sicil sayısında kayıtlı ÖZDEMİR BAYKAL'ı 30.11.1989 perşembe günü geçirdiği ani bir rahatsızlık sonucu kaybettik. Üzüntümüz sonsuzdur. Merhuma Tann'dan rahmet, kederli ailesine başsağhğı dileriz. T.C. TURİZM BAKANUĞI EĞİTÎM DAİRESİ BAŞKANUĞI Avukat İBRAHİM TÜRK vefat etmiştir. Aziz meslektaşımızın cenazesi cuma günü (bugün) Bahçelieyler Çinili Camii'nde küınacak öğle namazını müteakip Osmaniye Mezarlığı'na defnedilecektir. Merhuma Tann'dan rahmet, kederli ailesine ve meslektaşlanmıza başsağhğı dileriz. TEŞEKKUR Daruşşafakalı kardeşimiz İSTANBUL BAROSU BAŞKANUĞI Fakültemiz öğretim üyelerinden TOPIANTILARA GİRİŞ SERBESTTİR ALİ DEĞİRMENCİ Ah eller üstunde Gözyaşları içinde Seni çok sevdiğin Memleketine götüreli iki zor yıl geçti Ve sen her gün buyuyen özlem ve hasretle bizimlesin. 06.06.4301.12.1987 HAMBURGDAN EŞİ> VE ÇOCUKLAR1N CANER UĞUR'un acil durumuna yakın ilgi ve yardımlannı esirgeıneyen Sayın Prof.Dr. SAĞMAN BELGERDEN Dr. CEMALETTİN ERTEKİN'e, Dr. CAFER HANZADE'ye hemşire NİGAR YAZAR'a, okulumuz doktoru MASUME ÇÖL'e, okul müdünimüz İNCİSER AKPINAR'a, kardeşimize sevgisini esirgemeyen, şefkat dohı, okulumuz hemşiresi MEIİHA ERSAL'a teşekkürlerimiz sonsuzdur. MÜLKIYELİLER BİRLİĞİ İSTANBUL ŞUBESİ lllllllllll lllllllllll 4$ ı €& Kusursuz gözlükler KUZ Optik'te. Moallım Nacı Cad. 153/A 80820 Kurucesme'IST Tel. (1)157 46 3435 29.11.1989 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi 1.12.1989 cuma günü Incirli Çinili Camii'nden kaldınlacaktır. Merhuma Tann'dan rahmet, ailesine başsağhğı dileriz. M A R M A ^ A ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İD ARt BİLİMLER FAKÜLTESİ DEKANUĞI Dr. İBRAHİM TÜRK DARÜŞŞAFAKALILAR CEMİYETİ ANMA Merhum Maarif Nazırı Münif Paşa'mn kızı Fitnat Münif ile Doktor Ibrahim Tali Öngören'in kızları, Ismet Tali ve Mesadet Özmen'in ablalan, Engin Özmen'in teyzesi, Sania Hüsfer, Malik Ünsay, Selim Çınay ve Mahmut Tali Öngören'in kuzinleri, Fitnat Akünal'ın annesi, Dündar Akünal'm kayınvalidesi, Nilgün Davran ve Gülgün Dölay'ın anneanneleri, Sadettin Davran ve Erol Necati Dölay'm büyük kayinvalideleri, Zeynep ile Aslı Dölay'm büyük anneanneleri, Elazığ milletvekillerinden merhum Hürrem Müftügil'in eşi VEFAT RECEP ÖNEMLt (19621979) Ölümünün 10. yıhnda saygıyla amyoruz. Edirne L»e«i'nden arkada«lan adına MURAT SAVAŞ RECEP MEMİŞ 1727 Yaşında Bayanlara T.C. KAHRAMANMARAŞ 1. SULH CEZA MAHKEMESÎ Esas; 1988/1989 Karar: 1989/403 Hâkim: Şaik Yurtman Kâtip: Harun Çoban Sanık: Mehmet Dağaçan. ömer Lütfı Duran ı?^! d.lu olup, balen Namıkkemal Mah. Sosyal Konutlar B Blok Kat: 3 rsc 6'da otunır. Kuyumculuk yapar. Suç: Gıda Maddeleri Nizamnamesi'ne muhalefet Suç tarihi: 21.7.1988 Karar tarihi: 4.7.1989 HÜKÜM: Yukanda açıklandığı üzere adı soyadı, suç ve suç tarihi yazılı bulunan sanık Mehmet Duğaçan'm subata eren musnet suçtan eylemine uyan TCK. 3%. maddesi gereğince taktiren 3 ay hapis ve 5.000 TL ağır para cezası ile cezalandınlmasına, 647 sayılı yasanın 4. maddesi gereğince suçun işleniş sekli ve niteliği dikkate alınarak sanığın hapis cezasının beher günü takdiren 300TL'den paraya çevrilip TCK. 72. maddesi gereğince aynı neviden para cezalan toplanıp sonuçta sanığın 32.000 TL ağır para cezası ile cezalandınlmasına, TCK. 402. maddesi gereğince sanığın cürme vasıta kıldığı, meslek, sanat ve ticaretinin hapis cezası müddetine rnüsavi olarak tatiline, TCK. 402/2. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde karar özetleri C.Başsavcüığı'na bildirilerek masrafı bilahare hükümlüden almmak üzere Ankara, Istanbul ve Izmir'de yayımlanan ve tirajı yüz binin üzerinde bulunan bir veya iki gazete ile suç mahallinde yayımlanan mahalli bir gazetede derhal ilan edilmesine karar verildigi ilan olunur. Basın: 39232 29 Kasım 1989 günü vefat etmiştir. Cenazesi 1 Aralık 1989 Cuma (bugün) Erenköy Bağdat Caddesi, Galip Paşa Camii'nde küınacak öğle namazından sonra Sahraı Cedit Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. MMET MUFTUGIL AİLESt YOL KESENIRMAK Hıfzı V. Velidedeoğlu INGILTEREde INGILIZCE yi ucuza öğrenmek için güvenilir tek yol AU PAİR' lık yapmaktır DERİN LİMİTED $Tİ. BartMro* Bul. Uuhmrpf Sok. 219 B^IM*fltt. T«l: 181 43 8ft^7 Ankara: 213 6S 67 bmlr : 22 38 M ıııımııııııııı TÜRK KALP VAKFI Muayene. Teşhıs, Tedavı. Kontrol, Laboratuar Rontgen 175 12 44/45 148 58 66 172 87 24 2. bası 2000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 3941 CağaloğluIstanbul Ödemeli gönderilmez.