26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHUKİÎET/6 DİZİRÖPORTAJ 26 KASIM 1989 Baklavanya'nın başkenti Antep İSMET BERKAN Kandırılmışım! Lokmayı ağzıma atar atmaz bunca yıldır kocaman bir yalanla yaşadığıtnı da anladım. Demek bugune kadar yediklerim baklava değıl, başka bır şeydi. Bir sabah vakti, Gaziantep'te, O v a t Gttlhi'nün dılkkânındaydık. Gullu aılesinin üç nesildir ne yaptığını bilraeyen yok. Dededen oğullara, onlardan da torunlara geçmiş meslek. "Yalana ne gcrek var, biz bu zenaati Halep'ten ögrendik." Cevat Güllü, sade kahvesini höpürdete höpürdete içerken böyle diyor. Gazıantep, namı diğer Ayıntap, bildiğiniz gibi Halep'in bir ilçesi. Ayıntap, cumhuriyet sınırlan içinde kalmış, Halep gitmiş taa Suriye*ye. Araya dikerüi teller, raayın tarlaları girmiş, ama Halep'le Gaziantep arasındaki ağabey' kardeş ilişkisi bitmemış. Bazı alanlarda boynuz kulağı geçmiş: "Eskiden buramn zenginj, agzının tadını bileni Halep'teo baklava getirtirdi. Ama şimdi ben Halep'e gonderiyonım." Baklavacıhğın okulu yok, kitabı yok, for~ mülleri yok^Jyi baklava, bir tat olmaktan önelektrikli fınnlarda baklava olmayor, ben begenmiyorum." t Bunlar dış faktörler. Gerisi, yeteneğe, beceriye ve tecrübeye kalmış. Hamuru incecik açacaksın, irmikü sütü hazırlayacaksın, tepsiye dizeceksin, keseceksin, kıvamında pişireceksin, şurubunu kıvanuna getirip uygun anda baklavanın üstüne dökeceksin. En zor aşaması nedir? Cevat Güllü, bir an bile düşünmeden karşıhk veriyor "Şurubudur, luvamıdır. Ben, bugun bu dükkftndakileri o kadar beğenmedim mesela..." Aman aman beğenmedıkleri bunlarsa, bir de beğendiklerini görmeli... "Nedir sizin snnnız" diye sormak istiyorura, ama cesaret ederniyorum. Bir puf nok tası var mı acaba? "Baklavada paf noktası falan kalmadı. İhtiyaç arttıgı için her koşe başına dnkkân açıldı, daha 'tam olmamış' ustalar usta oldn..." Güzelim lahmacunun, güzelim kebaplann da başma aynı şey gelmedı mi? Cesaretimi toplayıp soruvonım: "Pelri, ama sizin sırnnız ne?" Sanki son 10 yılını bu sorunun yanıtını düşünmekle geçinniş gibi sektirmeden tek bir cümleyle yanıtlryor: "Bizim sırnmız meslegi sevmek." Gaziantep'te hergün 1.52 ton baklava üretiliyor Baklavacıhğın okulu yok, kitabı yok, formülleri yok. 1yi baklava, bir tat olmaktan önce, bir his. Ağzınıza atacaksınız, çıtır çıtır edecek, yumuşacık bir sıcakhk yayarak midenize kadar inecek, eliniz hemen ikinci dilime gidecek. Bu hissi ve tadı verecek baklavayı yapmak iki şeye bağlı: Yetenek ve tecrübe. ce, bir his. Ağzınıza atacaksınız, çıtır çıtır edecek, yumuşacık bir sıcakhk yayarak midenize kadar inecek, eliniz hemen ikincı dilime gidecek. Bu hissi ve tadı verecek baklavayı yapmak iki şeye bağlı: Yetenek ve tecrübe. Biri olmazsa öbürü hiçbir işe yaramıyor. "Eger isini seviyorsa, yetenekliyse bir kişi 1213 yılda usta olur. Ama yine de ba kişiye butun atolye teslim edilmez." Bu sözler Cevat Güllü'nün. Dükkânında 78 yaşında küçük çocuklar gördük. 13 yaşındakı Deniz, Niapliydi ve ılkokulu bitirir bitirmez Cevat Usta'nın yanında işe başlamıştı. Baklavacıhğın bütün aşamalarından geçecek, hamur acacak, baklava dilecek, ateşçihk yapacak ve şurup hazırlayacaktı. Denız için zor bır sınav. lyi bir baklava, bütün öteki iyi şeyler gibi, çeşitli faktörlerin bir araya gelmesiyle oluyor. Önce buğday. "Baklava, özel bir sert bugdaydan yapüır. Arük bulmakta guçluk çekiyorm. Hadi bugdayı buldun, degirmen dert oluyor." tkıncı sırada yağ var "Lrfa ve Antep'te çıkan yağ Turkiye'nin hiçbir yerinde olmaz. Bu yağ olmadan da bakla>a yapılmaz, yapılana baklava denmez." Üçüncıi sıra tepsınin "Bakır olBABA EVt ATÖLYE OLDL En onde, ortada Cevat Güllü. onun sagında oglu Ömer malı. En iyi baklava, bakır tepside pişer." Son Gullu, solda ise Cevat Güllıi'nun agabeyinin oglu Mahmul Gullu. Arkada çıraklar, kalfa olarak ise ateş "Biz hâlâ iptidai odun fınnı tar. Hepsi, bugiin atölye haline getirilen baba evinin önıinde. (Fotof raflar: Ergun Çağatay) kullanıyoruz. CMnnumuz da özel geliyor. O Istanbul'da da Güllüoğlu baklavacısı var, ama baklava böyle değil. "tstanbul'da baktava çıtır çıtır elraez. Esas sebep undur, rntubet de rol oynar." Şımdi anladım nasıl kandınldığımı. Suçum, yanhş şehirde doğmak. Ergun Çağatay'la birlikte Cevat Güllü'nun dükkânında kalma süremiz uzadıkça gelengjdeni de gözlüyoruz. Çoğunluk baklavayı tepsi tepsi alıyor. Bu yüzden tepsiler boy boy. Acaba Gaziantep'te bir günde ne kadar baklava tüketiliyor? "Biz 200 kilo yapanz ve satanz. Bütün şehirde 1.52 ton uretilir berhalde. Bunun uçte biri, Diyarbakır ve Adana'ya gider, birazı uçakla tsUnbul'a gönderilir, kalanı da burada yenir." Gaziantep, Baklavanya1 run başkenti. Bır cumlesi aklımda asılı kaldı Cevat Güllü'nun, "Bizim sımmız meslegi sevmek." Bir insanı, bir tek cumle ancak bu kadar ıfade edebilir, mesleği sevmek, "Babamın baklavayla ilgili bana bir tek nasibatı oldu. 'Oğlum' dedi bana, 'Sen iyısini yap, yaptığını önce sen beğen. Müşteri gelırse gelir, gehnezse gelmez. Ama önce sen beğen' Yıllar sonra anladım ba sözun değerini. Insanın once yapnğı işi begenmesi lazım." Cevat Güllü gibilerin nesli tükenmeye yüz tuttu ne yazık ki. ODUN ATEŞtYLE BAKİAVA Cevat Güllü, "Biz hâlâ iptidai odun fınnı knllanıyoruz. Odunumuz özel geli>or. O elektrikli fınnlarda yapılan bakla\ayı begenmiyorum" diyor. Onde pişmeye hazır tepsi tepsi baklavaiar, havuç dUimleri, arkada "işin s ı m " odunlar. Palıalılık eğitimcînîn belîni büküyor t.A. 10 yıllık sosyal bilgiler öğretmeni, ayda 450 bin lira maaş alıyor, "Evimde buzdojabı ve TV'den başka elektronik eşya yok. Eşim de çalışmasına karşın, video, otomatik çamaşır makinesi bizim için hayal. Taksitle kitap alabiliyorum. Ama örneğin Hasan Cemal'in 'Özal Hikâyesi"ni herhalde taksitlerim bittikten sonra 10. baskıda fîlan alabilirim" diye konuşuyor. HAKAN AYGÜN ANKARA Öğretmenler Haftası'nın kutlandığı bugünlerde ögretmenlerin başbca kaygılanndan biri de sendikal haklarımn bulunmaması, sendika kurma özgurlüğünden yoksun oluşları. öğretmenler, "Artık arada bir büyük nimetmiş gibi verilen ekonomik desteklerden bıktık. Verilenler birkaç ay geçmeden enflasyonla geri alınıyor. Artık en öncelikli talebimiz sendika hakkı. Kaybettiğimız sosyal statümüzü ancak sendikamız aracılığıyla geri alabiliriz" diye konuşuyorlar. öğretmenler Haftası nedeniyle dört öğretmene yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle: Elinize ne kadar para geçiyor? I.A. (10 yıllık sosyal bilgiler öğretmeni): EvU ve 1 çocuk babasıyım. Net maaşım 4S0 bin lira. Kiracıyım. Dikmen'de çok eskiden girdiğimiz kaloriferlı eve ayda 350 bin lira kira ödüyorum. Eşim çalışmasa geçinmemiz olanaksız. E.ft. (25 yıllık rehberlik öğretmeni): Bir ilköğretim okulunda görevliyim. Evli ve 1 çocuk babasıyım. Ayda 570 bin lira net maaş ahyorum. Batıkent'te bir kooperatif evinde oturuyorum. Her ay 75 bin lira ev taksidi ödüyorum. Şu anda mesleğe giren bir arkadaşm ev sahibi olması hayal. N.S. (1 yühk öğretmen): Ayda 400 bin lira alıyorum. Bir gecekonduda arkadaşlarla oturuyoruz. Herhalde ömrümüzun geri kalan kısmı da gecekonduda oturmakla geçecek. N.K. (5 yıllık ilkokul öğretmeni): 412 bin lira maaş alıyorum. Toplu konuttan kredili ev almıştım. Ayda 50 bin lira geri ödemesini yapı>orum. Eşim çalışmıyor. Ek iş yapıyorum. Sıhhi tesisat tamirciliği. Ayda 200250 bin lira da oradan kazanıyorum. Ancak karmmız doyuyor. Evinizde lüks denebilecek eşya var mı? t.A. Televizyon ve buzdolabım var. Bunlar her evde var. Çamaşır makinemiz şannmanh, çamaşırlan ben yıkadığım için eşimle iyi anlaştığımız söylenebilir. N.S. Sizin durumunuz çok iyi. Herhalde biz teknolojiden sizin kadar da nasiplenemeyeceğiz. N.K. Benim renkli televızyonum, buzdolabım bir de otomatik çamaşır makınem var. Ancak bunların hiçbirini öğretmenükten kazandığım parayla ahnadım. Eşime iki yıl önce bir mıras kalmıştı, o parayı kullandık. Daha da bir şey alabileceğimizi sanmıyorum. Gazete, kitap okuyabiliyor mnsunuz? l.A. Ben her gün bir gazete okuyorum. Okuyamasam rahatsız oluyorum. Ayda 18 bin lira gazeteye gidiyor. Kitap ise taksitle alabiliyorum. Bu, gunceli takip edememe sorununu getıriyor. örneğin benim Hasan Cemal'in 'Özal Hikâyesi'ni okuyabilmem için 10. baskısını beklemem gerekiyor. Çünkü o zaman diğer taksitlerim bitmiş olacak. N.S. Üniversite yıUarmda okuduklanmızla yetmmek zorunda kalacağım gibi bir his var. Çok guncel olan kitaplan satın alıyorum. Ama meslekı yayınWa para ayırmam mumkün değıl. Zaten vaktım de yok. Aldığırn para yetmedığı için oğrenrilikten kalma »"><: "Büyük bir nimetmiş gibi verilenler birkaç ayda enflasyonla geri alınıyor" E.Ö.25 yıllık rehberlik öğretmeni, 570 bin lira maaş alıyor. "9 yıldır takım elbise alamadım. Bir tek paltom yeni. Devletten. çok şey istiyoruz. Veriyor, ama iki ay geçmeden zamlarla geri alıyor. Onun için en öncelikli talebim toplusözleşmeli, grevli sendika hakkı verilmesi. Ancak sendika aracılığıyla vereceğimiz mücadeleyle eski sosyal statümüze kavuşabiliriz" dedi. NJ&. bir yıllık Öğretmen, "390 bin lira maaş aldığmı" söyledikten sonra ekliyor: "Her akşam köfte, lahmacun ne bulursam kahve kahve dolaşıp satıyorum. İki misli para kazanıyorum". N.S.'ye göre, 24 Kasım Öğretmenler Günü, "çiçek kabul günü" olmaktan ileri gitmiyor. "Seyyar satıcıhk yaparken öğrencilerime yakalanmazsam gayet mutlu yaşar giderim" diyor. E s ı y o r N.K. 5 yıllık ilkokul öğretmeni, 412 bin lira maaş alıyor. "Toplu konuttan kredili ev almıştım. Ayda 50 bin lira geri ödeme yapıyorum. Eşim çalışmıyor. Ek iş yapıyorum. Sıhhi tesisat tamirciliği. Ayda 200250 bin lira da oradan kazanıyorum. Ancak karmmız doyuyor. Üç yıllık tek bir takım elbisem vardı. Terzi düzelmez dedi. Giymeye utanıyorum. dar dükkânda çalışıyorum. Geçende iş gecikince okula geç kaldım. Ek işim yüzunden kendimi geliştinneye ve öğrencilerime ders dışında yardıma olmaya vakit ayıramıyorum. Bana yeterli para verilsin, milyonlar kazanacağımı bileyim, ek iş yapmam, öğrencime vakit ayınnm. Bnnlar ögrenciye nasıl yansıyor? l.A. Bizim yaşadığımız olumsuzluklar 12 milyon öğrenciyi, velilerim de duşünürsek 20 rm'lyon kişiyi etkiliyor. Bırakın etkilemeyi, geleceğin yöneticisi O I M bu insanJarj iyi yetiştiremezsek, bütün bunlar Turkiye'nin geleceğini etkiliyor. Ülke sorunlarından kopuk, bireyci, bencil insanlar yetişıyor. N.K. Bakın biz öğretmenler büyük baskı altındayız. örgütlenme hakkımız yok. Pekçok arkadaşm kafasında eğitimle ilgili özgun duşünceler var. Kafaianmızın içinde 'soruşturma geçiririz' korkusu olduğu için bunları yaşama geçiremiyoruz. Müfredatta öğrencüere demokrasinın öğretılmesi var. Biz demokrasıyi yaşamıyoruz ki öğrencilerimize ögretelim, kavratahm. tstemleriniz nelerdir? N.S. Şu günku koşullarla ayda en az 700800 bin lira kazanayım ki, seyyar satıcılıktan da kurtulayım, kendimi yetiştirmeye daha çok zaman ve para ayırayım diyorum. l^A. Bir kere müfredat değiştirilmeli. Çağa, ülkenin koşullanna uygun hale getirilmeli. Biz sendikalaşma hakkı istiyoruz. Eğitim sürecinde söz sahibi olmak istiyoruz. Hem eski saygınlığımıza kavuşturulmabyız hem de ekonomik olarak guçlendirilmeliyiz. Sendika bunun için önşarttır. Bunu politika yapmak için istemiyoruz. Çocuklarım bize teslim ederken korkmayan siyasilerimizin, ögretmenlerin sendika istemi karşısında ürpermelerine anlam veremiyoruz. Son bir soru. Bugun Öğretmenler Gunıi olarak kutlamyor. Bu sizce ne anlam ifade ediyor? N.S. Bu benim Uk öğretraenler günüm. öğrencilerim şimdiden kutlamaya başladılar. ö y l e güzel sözler söylüyorlar ki, bu sanınm benim mesleğe devamımın ana nedeni olacak. t.A. 24 Kasım bize yukarıdan ihsan edildi. Bugün bir yığın olumlu şeyler söylenecek, ama somutta bir yenilik yok. Bugünü bir "çiçek kabul günü" olarak göriıyonım. Oysa biz, bugünün öğretmen sorunlarına dikkat çekildiği bir gün olmasını istiyoruz. ' E.Ö. Öğretmenler Günü, çocuk kandırmacası. Tepeden indiği için kabul etmiyoruz. Biz bugünü sendikal haklar günü olarak kendi aramızda kutlayacağız. Sendika isteğimizden korkuhnasın. Eğer biz öğretmenlerde bir suç aranıyorsa, bu suç bugun ülkeyi yönetenleri iyi yeüştirememiş olmamızdır. N.K. Ben övgü istemiyorum. Kimse övgü düzmesin. Insan olduğumu, maddi ve manevi ihtiyaçlanm olduğunu gözardı eden bu tür organizasyonlan istemiyorum. Ekonomik, demokratik haklarumn verildiği günü öğretmenler günü olarak kabul ederim. Sayın Bakanımız, 24 Kasım'da bütün öğretraenlerin EğitDer'e uye olabileceğinı açıklayan bir genelge yayımlasm, o zaman 24 Kasım'ı bayram olarak kabul edeyim. kanlık, aksamları kahve kahve dolaşıp lahmacun, köfte, ne bulursam satıyorum. Fena da kazannuyorum. Bu parayı da, ileride evleniriz fılan diye bir köşeye koyuyorum. Ama o da enyip gidiyor işte. Öğrencilerime ^ . satıcıhk yaparken yakalanmamak en büyük dileğim. En son ne zaman üstünüze bir kıyafet sabn alabildiniz? l.A. Vallahi bende bir takım elbise, bir tek ceket, bir tek de pantolon var. Bunlan değiştırip degıştirip, haftanm çeşitli günlerinde değişik ^iyiniyormuş gibi yapmaya cahsıvorum. Ayakkabüar da Sümerbank. Ge çende öğrenalerim de altmın delik olduğunu söylediler. E.O. Sızın durumunuz benden iyi. Hıç olmazsa eloıselerın yem. Son 9 yıldır tek bır elbise alamadım. Tek aldığım bir palto. Öğretime hazırlık ödeneği çıktı . u . , ..,, . . u.,. da her sezon başında bır ayakkabı alabılıyoruz. N.S. Sızın ıyine 1020 yıllık bırıkmiş elbiselenniz var. Sizin gardroba sahip olmak için benim daha uğraşmam gerek. N.K. Bakın, üç yıllık tek bir takım elbisem var. Bir de ceketim vardı. Terzi düzelmez dedi. Giymeye utanıyonım. Bütün bn olumsuzluklar sizi nasıl etkiliyor? . Ö . Yeni teknolojik gelişmeler eğitime de yan. Biz bunlan izleyemiyoruz. Moral değer olarak karmmız doymuyor, giyinemiyoruz. Meslek coşkusunu yitinneyi getiriyor bu olumsuzluklar. t.A. Branşımla ılgih kitaplan okumalıyım. Okuyarmyorum. örneğin Cem Yaymlan'ndan 20 bin liTarihi" çıktı. Ilk iki cildi aldım. Oçüncüsü 20 bin liraydı, hâlâ alamadım. Bu olmayınca, branşta körehne meydana geliyor. Oysa çeşitli kaynaklardan ders konulanmı incelemem gerek. Bu yayınlan izleyemeyince, resmi tarihi, resmi coğrafyayı okutuyoruz. N.K. Ikinci iş yapmaktan rahatsızım. öğlene ka Diyarbakır'ın Bismil ilçesindeki Cumhuri>el Ilk kıs da >ağmurlar bastırınca dorderli beşerli olurdukları sıraları terk elmek zookulu 1949 »ılında in^a edilmi> >e o (arihfen bu runda kalmışlar. 1200 ogrencinin devam elliei okul, damlann akması vu/unden >ana dogrıı durust bir onanm "şemsiyeli egilime" başlamış. (Kolograf: Ibrahim Kaçmaz) f . tlkokulda egilim yorcn ogrenciler bu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear