24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER tim Bakanlığı'nda üniversitelerinde okuyan kız öğrencilerin dinsel inançları dolayısıyla derslere başlarında sözde "türban'Ma girebilmeleri için yasa önerisi yapılmış ve 86 oyla kabul edilmiştir. Oysa, dinsel açıdan görsel ayrılıklann Osmanlı împaratorluğu'nun parçalanmasında oynamakta olduğu büyük rolü kavrayan Sultan II. Mahmut, 150 yıl önce "Tebaamdan Müslümanlan ancak camide, Hıristiyanları kilisede, Musevileri de havrada tanımak isterim"1 diyerek, halkın yasalar önünde eşitliğini sağlamak yonünde silik de olsa bir'adım atmıştı. tekim bu hususta maalesef Mecliste bulunan bir zat tarafından risale (broşür) de yazılmıştır. Bu teşebbüs eski Osmanlı devletini iadeden başka bir şey değildir. Bunu yapan o zat hükümet ve millet nazarında gericidir. Şunu katiyetle bilmek icabeder ki kazanılan şey hayat ve namustur. Buna tecavüz hayat ve namusumuza tecavüzdür. Her ferdin bu gibi hallerde dikkat etmesi ve son derece uyanık bulunması lazımdır. Efendiler, ne ben ne siz şahıslarımız üzerinde vaziyetler ihdasa (meydana getirmeye) kalkışmayalım. Biz hepinıiz o suretle çalışalım ki, kuracağımız şey milli bir müessese olsun."' Ne acıdır, 9 Aralık 1988 günu TBMM'de bütçe görüşmeleri namaz saatlerine göre düzenlendi. 1 KASIM 1989 Tarihteıı Çlzgiler Atatürk, gericiliği çağdaş, laik, ulusal Türkiye için en büyük tehlike olarak görüyordu. Doğru olan, bilimin ulusal Türk îoplum yaşamında söz sahibi olmasıydı. Atatürk'ün en gerçek yol gösterici olarak tanımladığı bilimsellik; çağdaşlık, akılcılık, özgür düşünce, özgür ahlak, özgür vicdan demektir. O, bunu gerçekleştirmek için laik eğitime önem verdi. PENCERE Kolçak Sokağı 4 Ntflu Ev... "Sokak" Dergisi'nin 9'uncu sayısında yayımlanan Nadire Matertn haberröportajını okuduktan sonra, sırası geldiğinde bu konuya değinmeyi 'lüşünmüstüm. Haber neydi? Mater'in yazısında altını çizdiğim tümceleri yan yana dizerek özetlemeye çalışayım. * istanbul'da Park Otel çevresinde bir şehir cinayeti işleniyor. •Bu cinayetin sorumlusu tek değil. Olay 1984 yılında Özal Hükümeti'nin çıkardığı ve Cumhurbaşkanı Evren'in onayladığı yasadışı bir imar planıyla başladı. İstaribul genel şehir planı üzerinde Park Otel çevresi eski görünümunü korurken, mevzii imar planıyla burası turizm alanı ilan edildi. ANAP'lı Beyoğlu Belediyesi, 1987 yılında mevzii imar planını belediye meclisinden geçirdi. Sıra ANAP Anakent Belediye Meclisi'ne geldi. Bedrettin Dilan'ın imzasıyla iş bitirildi. Plan her engeli atlamıştı; Sürmeli firmasının da önü açılmıştı. Artık Park Otel çevresi ev ev, sokak sokak satışa hazırdı; otel çevresinde en az 50 yapı ve kaba bir hesapla 500 insan ev derdine düştü. Turizm Merkezi Projesi evlere saldırmakla yetinmedi; Ağa Çırağı Sokağı ve Reis Çıkmazı da elden çıktı. Evler 2050 milyon arasında giderken Ağa Çırağı'na 950 milyon ödendiği, 50 miiyon da yasadışı komisyon verildiği söylentisi yayıldı. 1989 şubat ayında belediye seçimlerinde propagandalar başladı; SHP'Iİ adaylar bağırıyorlardı: Bunlar sokaklan sattılar, sokakları... Sokaklar halkındır!.. Park Otel'in denize bakan yamaçlarında oturan Tunç ailesi de üç yıldır, eve gelip giden belediye zabıta memurlarına, Park Otel'in yerine turizm merkezi kuracak Sürmeli'nin adamlarına direniyordu. Tunç ailesinin ev/, planın bir köşesinde "beter" bir çıkıntı yaratmıştı. Çünkü Tunçlar'ın evi turizm merkezinde otopark girişi diye planlanmıştı. Kolçak Sokağı 4 numaralı ev yıkılmazsa, arabalar içeri nasıl girecekti? Tunçlar yuvaiarını satmamakta kararlıydılar. 26 Mart seçimlerine bir ay kala mahkemeye başvurdular. Şubat 1989'da başlayan iptal davası 11 Ekim 1989'a kadar sürdü. istanbul 4'üncü İdare Mahkemesi, oybirliğiyle kararını verdi: Özal Hükümeti1 nden belediyelere kadar çeşitli aşamalardan geçen kararlar yasaya aykırıdır. 1951'den beri Kolçak Sokağı 4 numaralı evde oturan Tunç ailesi davayı kazanmış, bir yurttaşlık örneği vermiş, hemşerilik bilincini kanıtlamıştı. • Nadire Mater'in "Sokak" Dergisi'nde yayımlanan haberinde çeşitli boyutlar var. ANAP yönetiminin tezgâhı nasıl çalışıyor? Büyük holdinglerle belediyeler arası ilişkilerin gergefi nasıl dokunuyor? Kentlerin dokusu nasıl ketempereye getiriliyor? Semtler nasıl satılıyor? İnsanlar nasıl evlerinden barklarından ediliyor? Bir kişi, bir şirket, bir holdingin çıkarları kamunun çıkarından nasıl üstün tutuluyor? İnsanlık ve yurttaşlık bilincine sahip bir istanbullu her şeyi göze alarak nasıl direnebiliyor? Bütün bu soruların iç içe geçerek toplumsal bir kanaviçeye dönüşmesi az bulunur bir örnektir. Batıda olsa televizyoncular kameralarıyla Gümüşsuyu'na koşuşurlar, olayı yansıtırlar, senaryocular ve yönetmenler konudan çarpıcı bir film çıkarırlar. Evet, Sokak Dergisi'nin 9'uncu sayısını bir yana koymuştum, bu konuya değinmek için... • Aradan geçen sürede neler olup bitti? Yalnız Tunç ailesi değii, yurtaşlık ve insanlık bilincine sahip olan herkes, sonucu bekliyor. Çağdaş bir toplumda bu dava tüm ülkenin sorunudur. Prof. Dr. SEÇİL AKGÜN 1 Kasım 1922. saltanatın kaldınldığı gündür. O giın, saltanatın ve İstanbul hükümetinin bütün nezaretlerinin kaldırılması ile Osmanlı İmparatorluğu resmen son buldu. Bundan sonradır ki 1920 yılından beri TBMM'nin ulusal egemenlik ilkesi ile yönetmekte olduğu Türkiye, ulusal, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti oldu. yerini alabilen Turk kadını, Atatürk'ün yıllardır sürdurdüğü uğraşılar sonunda Türk erkeğinin yanında tam eşitliğe kavuştu. Yüzyıllardır Osmanlı İmparatorluğu'nun Türk ulusu içine surüklediği Arap kültürel emperyalizmi yüzünden gerçek kinıliğini yitirmiş Türk kadını, böylece öz benliğine dönerek Türk erkeğinin yanında yerini aldı. Bu büyük gelişme her yıl Türkiye'nin çağdaşlaşmasının güçlü bir göstergesi olarak anıldı. 5 Aralık 1988 günü Turk aydını, Türk kadın haklarının kazanılmasının kutlanmasına katılamadı. Çünku bir önce Resmi Gazete'de yayımlanan kız öğrenciler arasında görsel eşitsizliğe yol açan türban yönetmeliğinin burukluğunu duymaktaydı. Türk kadınının inancının, ahlakının, namusunun göstergesi 4550 santimetre kare bir kumaş parçası olmamalıydı. • * * 17 Kasım 1922, Osmanlı İmparatorluğu'nun son padişahının, o zamanki Halife Vahdettin'in saraydan kaçarak Mondoros'tan beri Istanbul'u işgal altında tutan, ancak büyuk zaferin kazanılmasından sonra gidiş hazırlıklan içinde bulunan tngiliz donanmasına sıSındığı gündür. 17 Kasım l"988'de Türkiye BMM'de MUli Eği Atatürk'ün aydınlığı 1923 yılı başında halifeliğin kaldırılmasına, yani laikliğe doğru hızla yol alınan günlerde Atatürk'ün bir yurt gezisinde olmasını fırsat bilen Meclisteki gerici kesim, Meclisin gitgide laikleşen yapısını sarsmak için uzun süredir yapmakta oldukları hazırlıklan su yüzüne çıkardılar: Afyonkarahisar Mebusu Şükrü Hoca imzası ile yayımlanmış "Hilafeti İslamiye ve Büyük Millet Meclisi"2 başlıklı bir broşür dağıttılar. Broşur içeriğiyle dini siyasete kanştırmamak için gösterilen tüm özen ve çabalara karşı geliyor, Atatürk'ün bir an once bütunuyle laik karaktere kavuşturmak istediği Büyük Millet Meclisi'ni teokratik bir görünume buründürmek amacını taşıyor, "Halife Meclisin, Meclis halifenindir" deniyordu. Halifeliğin henuz kaldırılmamış olmasına karşın, Ulusal Türkiye Büyuk Millet Meclisi'nde evrensel niteliği olan "din"e dayalı herhangi bir adımı Atatürk hoş göremezdi. Yanıtı şöyle oldu: "...Her tarafta olduğu gibi bizde de yeni hareketler, cereyanlar karşısında onu hazmedemeyen kuvvetler çıkabilir. Mateessüf bu daima vardır. Ni Ders alırlar mı acaba? Atatürk, gericiliği çağdaş, laik, ulusal Türkiye için en büyük tehlike olarak görüyordu. Doğru olan, bilimin ulusal Türk toplum yaşamında söz sahibi olmasıydı. Atatürk'ün en gerçek yol gösterici olarak tanımladığıbilimsellikJçağda'şhk, akılcılık, özgür düşünce, özgür ahlak, ö;:gür vicdan demektir. O, bunu gerçekleştirmek için laik eğitime önem verdi. 3 Mart 1924, Türkiye'de öğrenimin birleştirilmesi yasasının çıkarıldığı gündür. O gün Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüne yol açan en büyük etkenlerden biri olan eğitim kopukluğunu gidererek Türkiye'yi çağdaş, laik, ulusal eğitime kavuşturan yasa çıkanlmıştır. Türk gençleri, o günden sonra kızerkek yan yana ulusal, laik eğitim kurumlannda çağdaş, eğitimöğrenim olanaklarına kavuşmuştur. Ama bugün laik eğitim ne durumdadır, düşunüp ders alanlar çıkar mı acaba? 1. Karal, E.Z. Osmanlı Tarihı, Cill V., s: 152 2. T . l . T . E . Arşivi 3. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri Cilt II, s: 98 Tarihin akışında olup bitenler 1 Kasım 1988'de, Atatürk'ün 50. ölüm yıldönümünün bir rnatem günü yerine anma gunu olması kararlaştırıldı. 2 kasım günü bu kararı gazetelerde okuyan Atatürk'ün "Beni görmek demek, yüzümü görmek değildir. Benim duşüncelerimi, benim duygulanm; anlıyorsanız ve duyuyorsanız bu yeter" sözlerini bilen aydın kesim bu gelişmeyi olumlu karşıladı. Gerçekten de Atatürkçulük, sirenler bağınrken Atatürk edebiyatı yapan söylevler vermek, hızlı şiirler söylemek değüdi. Ancak, bundan sonraki gelişmeler. bu olumlu kararın üzerine burukluk getirdi. • • * 5 Aralık 1934, Türk kadımna seçmeseçilme hakkının verildiği gündür. O gün siyasal düzeyde de EVET/HAYIR OKTAY AKBAL DemokrasiHııkuk DevletiYargı Bunabnn Mahkemelerin gereksinmeleri karşılanmazsa; yargıç bağımsızlığı ve güvencesi olmazsa; savunmaya, olmasa daha iyi olur gözüyle bakılırsa; avukatlar iş takipçisi durumuna indirilirse; yargı, salt göstermelik olarak şeklen korunmaya çalışıhyor demektir. Özünde gerçek işlevini yapması istenilmediği içindir ki bu gün yargının önünde büyük sorunlar vardır. tandaşın iktidara olduğu gibi yargıya da güveni kalmayacaktır. Doğaldır ki güvensizlik çatırdamayı ve çökmeyi getirecektir. Bu çöküş, demokrasiye, hukuk devleti ilkelerine, yasamaya ve yargıya bakış açısırun ürünüdür. Yürütme, yasamanın yetkilerine el atmış, kullanmıştır, kuUanmaktadır. Ülkenin ekonomik ve sosyal yapısının istenilen biçimde değiştirilmesi için izlenen bir yoldur bu. Bu yol üzerinde süratle çalışan, doğru kararlar veren ve yürütmeyi denetleyen yargılamanın olmasını istememek iktidardaki düşünce yapısının doğal uzantısıdır. Yargıya güven bunalımımn ana nedeni işte bu düşünce biçimidir, Bu uygulama, hukuk devleti ılkesını alabıldiğine zedelemiştir. Yönetimdeki düşünce yapısı, hukuk devletine, demokrasiye önem vermediği, insan haklannı hiçe saydığı için yargı için gerekli özen de kesinlikle gösterilmemiştir. Tersine yargı bunalımı diye adlandırılan çöküş hızlandırılmıştır. Adalet Bakanlığı bütçesinin minimum duzeyde tutulması, aksamalara kesin ve ciddi önlemler aranmaması, yargıca, avukata duyulan saygımn yitirilmeye çalışılması hep aynı düşünce yapısının izleridir. Mahkemelerin gereksinmeleri karşılanmazsa; yargıç bağımsızlığı ve güvencesi olmazsa; savunmaya, olmasa daha iyi olur gözüyle bakılırsa; avukatlar iş takipçisi durumuna indirilirse; yargı, salt göstermelik olarak şeklen korunmaya çalışıhyor demektir. Özünde gerçek işlevini yapması istenilmediği içindir ki bu gün yargının önünde büyük sorunlar vardır. Vatandaştan toplanan fonlarla yargıç odalannın mobilyalarının değiştirilmesi yargıya saygıyı göstermez. Yargı eğer gerçekten bağımsız kararlar veremiyor, yasaların eleştirisine kararları ile katılamıyor, yürütmenin denetimini sağlıklı yapamıyorsa ve adaleti alabildiğine geciktirerek adalet olmaktan çıkarıyorsa, özünde yargıya gerekli özen gösterilmiyor, saygı duyulmuyor demektir. Bu ise aslında, hukuk devleti ilkelerine ve demokrasiye saygı duyulmaması, gerçekten demokratik hukuk devietinin istenilmemesi demektir. Bu gerçeği böylece saptamakta hedefleri şaşırmamak için büyük yarar vardır. Her şey olup bitti! Türkiye'nin sekizinci cumhurbaşkanı dokuz gün sonra Çankaya'ya çıkacak. Şu anda iki cumhurbaşkanı var: Biri Evren, ayın dokuzuna kadar... Öbürü Özal, kasım 9'dan sonra... Ne rastlantı değil mi, yeni cumhurbaşkanı Özal'ın göreve başlar başlamaz Anıt Kabir'de Atatürk'ün huzuruna çıkması! Av. REZAN ÖZGER İstanbul Barosu Avukatlarından Aylardır süren gürültü patırtı artık sona ermiştir. "Özal aday olacak mı, olmayacak mı, olursa biz sinei millete döneriz, olurDemokratik hukuk devletinde, yargı yürüt nıt verdiği ortaya çıkacaktır. Içtihatlar, husa onu onursuzca indirirız, elini sıkmayız" sözleri geçmişte kalme ve yasama üç ana öğedir. Yasama yetki kuku yaşatan, yasaların yaşamla somut bağmıştır. Tarih, bu cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda kimin tusini kullanan Meclisten geçen ve onaylanan larını kuran ve kanıtlayan kaynaklardır. Böytarlı kımin tutarsız davrandığını yazacaktır. Bu sınavda yenik düyasalar kamuoyunda tartışılır. Yürütmenin lece uzun yıllar içinde oluşan kurallar karşışenlenn kimler olduğu şımdiden ortaya çıkmıştır. uygulamalan eleştirilir. Yargı yetkisini kulla sında, vatandaş haklannı bilecektir. MahkeTurgut Özal cumhurbaşkanı olmamalıydı. Evet, 82 Anayasanan mahkemelerin kararlarının ve uygulama melerdeki uygulamalar hep aynı doğrultuda lannın eleştiriye ve tartışmaya açık olması da olacaktır. Yasalara dayanmanın ve sonuçlası'na göre, cumhurbaşkanı seçilmek için gereken niteliklere sadoğaldır. Demokrasinin güzelliği ve vazgeçil rıru bilmenin getirdiği güven duygusu gelişip hip bir kişi... Yükseköğrenim görmüş, devletin en önemli görevmezliği de işte buradadır. Değişik düşüncele yaygınlaşacaktır. lerinde bulunmuş, TBMM'nin üçüncü turunda da gereken oyu rin ortaya konulması, eleştirilmesi ile ortak Ancak, 80'li yılların başından başlayarak almış. Ama hani halkın desteği, hani seçmenin oyları? 87'de kendoğrular bulunur, yanlışlar onarılır. süren yıllarda ülkemizde neredeyse değiştirildıne uygun bir seçim yasası çıkartmış. yüzde 36 oyla Mecliste Yasama, yürütme ve yargının eylemlerinin meyen yasa kalmadı. Sürekli değişmeleri hu290 sandalye elde etmiş. 26 Mart 89'da ise bu oran yüzde 21'e kamuoyunca tanışılması, görev olduğu gibi kukçular dahi izleyemez duruma girdiler. Tekdüşmüş. Şu anda ANAP oyları yüzde 15 midir, yoksa daha mı düşüktur, bilmiyoruz. Ulusun çok büyük bir bölümünün Çanka | vazgeçilmez bir haktır da. Bir bakıma tüm va nik bakımdan tartışılmadan, değişik düşüntandaşları ilgilendiren konular, eleştiri ve tar celerdeki uzmanların katkılan olmaksızın, aleya'da görmek ıstemediğı bir kişi dokuz gün sonra cumhurbaştışmaya açık olduğu zamandır ki değişik dü lacele değiştirilen yasalar, genellikle ve nerekanı olarak göreve başlayacaktır. Ortadaki gerçek budur. şünce ve görüşlerin ortaya çıkması ile çok yön deyse anında aksamalarını gösterdiler. Bu Gelelim muhalefete ve liderlerine. Birkaç aydır sürdürülen lü değerlendirmeler ile aydınlarur, zenginle noktada, yasaların uygulanması, içtihatların Özal'ın adaylığını önlemeye yönelik girişimler, savaşımlar doğşir, en doğruyu yakalama olanağı kazanılmış oluşması ve topluma adapte olması beklenerusu ya en çok DYP lideri Demırel'e yaramıştır. Şu aylarda bir olur. Demokrasinin ve demokratik kurallar cek yerde, yığınlarla tebliğler yayımlanarak erken seçim olsa sanırım Demirel'ın partisi halkımızın büyük böilgili idarelerce kendi istekleri doğrultusunda içinde tanışmanın amacı da budur. lümünün oylarını alacaktır. Yani DYP, SHP'yi geride bırakıp biYargının eleştirisinin de bu kurallar içinde yorumlanarak uygulandılar. O kadar ki, tebrincı parti olacaktır. Demirel, deneyimli politikacılığını halk yığınyapılması zorunludur. Çok boyutlu bir soru liğleri açıklayan tebliğler sistemi dahi dolarını etkileyecek biçimde kullanmasını bilmiştir. Kendine göre na tek bir açıdan bakarak sonuca ulaşama ğallaştı. tutarlı bir savaşım vermiştir. Kaypak davranmaktan titızlikle kayız. çınmıştır. Oysa SHP?... Sağlıklı çahşamaz Yasalar hazırlanırken, sonra da uyguBu yazının çıktığı "gün SHP Parti Meclisi toplartacak. Bu topOysa, kanun hükmünde kararnameler ve lanırken her zaman tartışmaya açık olmalıdır. lantının epeyce canlı, tartışmalı geçmesi beklenir SHP Merkez Uygulamadaki aksaklıklar da tartışmaiarla, tebliğler ile yönetilen bir ülkede, yasama, Yönetim kadrosu Özal'ın seçimi konusunda tam bir başarısızolumlu eleştirilerle giderilecektir. L'ygulamada özünde işlevsiz kaldığı gibi yargı da sağlıklı lık, tutarsızlık göstermiştir. SHP ne yapacağını, ne yapması gebir hukuk kuralının, yapılan bir yasamn top çahşamaz, giderek işlevini yitirir. Bir yandan rektiğini bir türlü saptayamamıştır. Genel başkan bir yandan, gelumun gerçeklerine uyup uymadığmın saptan günlük tebliğler ile yurütme, hukuku yönlennel sekreter öte yandan SHP'ye karşı duyulan güveni sıfıra ınması uzun sürede gerçekleşir. Davalar görü dirir, kararnameler ile ulkeyi yöneürken, öte dirmek için ellerinden gelenı yapmışlardır. 26 Mart 89 seçimlelecektir, mahkemeler kararlar verecektir, ka yanda hukuk sisteminin altüst edilmesi sonurinde sonra başlattıkları 'Özal aday olamaz, olursa sinei millerarların tartışmasıyla içtihatlar oluşacaktır. cu, birbirinin aynı işlerde yargı makamlarınte döneriz' kampanyasında içtenlikli olduklarını kamuoyuna beSonuçta bu içtihatlarla, yapılmış olan yasa dan farklı kararlar çıkıyorsa ve bu kararlar nimsetememişlerdır. Genel başkan bir gün önce denın toplumun gereksinmelerine ne kadar ya bile uzun yıllar sonra elde edilebiliyorsa, vadiğini bir gün sonra düzeltmiş, 'duygusal davrandım', 'hata ettim' sözleriyle halkımızın kendisine gösterdiği güveni sarsmıştır. Genel sekreter ıse 'Ecevıt ara seçimde ortaya çıkmayacağına söz versin' gibi çocukça davranışlar göstererek SHP'de sağlam.'tutarlı, güven verici bir yönetimin bulunmadığını bir kez daha kanıtlamıştır. 75.YILINDA Ben bildiğiniz gibi, SHP'nin üst yönetiminin. yani ünlü deyimTOrk le 'arkadaş grubunun' yalnız kenSlnema»! dilerini ve bir avuç yandaşlarını 75. Yılında gözeten tutumunu birçok kez (1.EK) eleştirdim. İşbaşına geldiğinden 12sayta bu yana genel sekreter ve arkaI.Hamur daşları SHP'de kesın bir egemenlik kurmak istemişlerdir. Kongrelerde seçılerek işbaşına gelen il, ilçe yönetıcilerinı görevden almak, yerlerine kendilerine Ertem yakın kişileri atamak gibi... GeEğilmaz nel başkan da bu demokratik olÛZEL EKİ mayan tutumlara karşı çıkmaktan 12sayfa (Arkası 19 Sayfada) I.Hanur Tarih Gerçekleri Yazacak 15 yaşındaki kız öğrenciye yarım gün ablalık yapacak, tercihen üniversiteli, kültürlü bayan aranıyor. 512 05 05 TURGUT DARUGA Sinemayı Beyazperdede Izleyin! Danıştay Başkanı Kırcalı: "Tüm bir kitleye yasağı savunmuyoruz" Dünya pazarlarına açılan pencere: Tembel, fesat bir dahinin fotoğraflarla öyküsü... •• JACK NICHOLSON ZULFU LIVANELI Sis; imgeler ve tatlar... IHJIANA JONES AFtŞt 27X39 cm kuşekağK Intemational Herald Tribune. dünyanın sayılı gazetelerinden bindir. Her gün, 164 ülkede satışa sunulur. IHT'nin okurlan işadamlan ve bürokratlardır. Bu okur kesimine seslenmek için, Intemational Herald Tribune en etkin araçtır. Intemational Herald Tribune, her gün 50 farklı iş alanına bılgi ve nıesaj verir. Gayri menkul alımsatımından iş ve tatil seyahatlenne, genel duyurulardan özel ürünlerin tanıtımma kadar her alanda pazar ımkânı sunar. Urününüzü ya da hizmetinizı dünya pazarlarına Intemational Herald Tribune ile sunun, itibar kazanın. Philip Kaufman, Daniel DayLewis, Juliette Binoche; filmi anlattılar. VAROLMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ BATMAN'IN YÖNETMENİ BURTON: ÖZGÜRLÜK ÖÜ VE SEVDA TÜRKÜLERİ ClNAN PLAK VE KASETÇİLİK I.M.Ç. 6. Blok No: 6541 Unkapanı/ İstanbul Tel: 513 62 72 527 12 49 "4 ay sete kimseyi sokmadık..." YAZILARİYLA: GöKhan Akçora, Cihan Altınay, ibrahim Altınsay, Nilgün Gürkan Arslanbay, Murat Belge, Cumhur Canbazoğlu, Sungu Çapan, Turgut Çeviker, Atillâ Dorsay, Burçak Evren, Ali Hakan, Kurtuluş Kayalı, Âlim Şerif Onaran, Agâh Özgüç, Cemal Süreya, Hakan Sonok ÇİZGILERİYLE: Necati Abacı, Kemal Gökhan, Tan Oral • SPIELBERG ÇOCUKLUĞUNU ANLATIYOR: "Benim için büyümek çok zor, kendimi her zaman Peter Pan gibi hissettim." • HARISSONFORD: "Indy beni eğlendiriyor" • ÖLÜBİRDENİZ: Atıf Yılmaz: "Roman erkeğin tarafını tutuyor, film ise tam tersini" Erhan Bener: "Dürüst bir senaryo çalışması" Aynntilı bilgı almak ve reklam yayııılanıak için lutfen. Türkıve Temsılcırnız Saba Sarol a baîvunın. Tel: (1) H 9 45 09. 132 03 00 (4 hat) Tlx: 2ü 388 odvı tr. BEYAZPERDE Aylık Sinema Televizyon ve Video Dergisi GEÇTİ Mİ GEÇEN GÜNLER Şiirler yakında çıkıyor. ADAM YAYINLARI REFİKDURBAŞ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear