26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 EKİM 1989 HAVA DURUMU Meteoroloji Genel Mudürlüğü'nderı alınan bigiye göre; yurtun kusy tesimleri parçalı bulutkı. Trakya, Marmara ile Karadeniz bulgeteri yafimur, yeryersaflanak ve gftk gürültulu sa&anak yajışlı. diOef yerter parçalı az bulutlu geçecek. HAl» SCAKLIĞI: önemli bir feOişiMikolmayacak RUZGAR: Güney ve bat yönlerden orta kuvvette, yağış anında kyvvetSce esecek. DENİZLERtv MİZDERUZGÂR:Kıblevelodostan46, Marmara. Batı Karadeniz ve Ege'de 78 kuvvelinde. saatte 1628 öeniz rrwR hız hava: Parça* buMlu geçecek. Rüzgâr guney ve bat yönlerden la esecek. DENC: MutMİ. açıkJarda ka O rta kuvvette, yajış anında kuvvettice esecek. GM hafif çırpıntılı ba, çok kaba ıtalgak otacak. Oalga olacak. Gönjş uzakfıjı 10 km, yafiışla 35 km. dolayında bulunayütaekSgi 12, açtMarda W . yer y e r « cak metre dolayında olacak. Van GAIü'nde k TURKIYEDE BUGÜN A 28° 17° Diyarbatar ı B 16° 9 ° M m e ı A 24° 12° Erancan ı A t6° 6°Erajnjm I B 18° 7° EsKisehir B 17" 10° Gaoaflep A 28° 17° Giresun A 23°i5°Gümu5İ>a«ıY Y 16° 9°Ha*Mr A 23° 10° Ispam B 15° 10° isönbul B 16° 6°iımir A HteeHı B A 21° 9°KM Bmgfl Y Bitfts A 21° 8°Kattmonu A Botu Y 14° 5°Ka»s«i B 15° 10° Kırtdarei B Burea A Çanakkale B 18° FKaıya A Y 15° 7°Küt*ya Çorum A A 18° 10° MaMya Denizi Adana Adapazan Adıyaman Afyon AJn AntoiB Amafcya Antalya Artvin 28° 12° Manisa 17° S°K.Maraş 17° 8°Merain i«° 5°MuJU 16° 8°Muş A 21» 12 A 21» 13 A 24° 16 A 23° 9" A 21° 8" A 20° 7» J Y 17°t3° 18°12°0rdu Y W13° 16° 8°(fa 24°i2°Samsun Y 17° 13° 15°WS«1 A 28° 15° 16° 11° Sinop Y 15° 12° 22° 11° Sıvas A 23° 10° 15° 4°Tek>nlaS B 17° 8° 13° T>~WISB>n Y 17° 6° 22° 9Tunceli A 22° 10° 17° 6°Uşak A 16° 8° 17° 8°Van A 22° 8° A 16° 7° 24° 11* Zonguklak Y 15° 11° *^9» J Lenıngrad DUNYA'DA BUGUN Amsteniam Amman Atna Bajdat Baısetau Baset Betgrat Berin Bonn Brutsei BudapeşS C Cezar»» QM» Dubayi Frantdurt Gme Hdsmkı Katore Kopentag K6H Lefloşa A 16° A 26° B 21° A 32° A 26° B 16° A 18° Y 17» Y 16° A 16° Y 7° A 16" A 28° Y 22° Y 13° MostaM Y 3° Y 18° Mumtı B 20° B 10° Osto A 19° Paris Y 17° Prafl A 36° ffiyad Y 22° Poma B 18° Sofyı A 27° Şam A 28° •fel Am A 29° Inus Y 16° Y 22° A 18° Vfyma «BİüngtDnA 2T Zürih B 15° Lcntngrad Londra Madrid Uiau \h •k. . T Moskova MUST4FA EKMEKÇt ANKARA NOTLARI İşkençe Kurbanlan Nasıl lyileştirilir? CUMHURİYET/17 J ı Madrıd j^b^C, J ,s î Cezayır Tunus ya0mudu Aac* B Dukınu G gunesk Kharlı S sısi Y^aOmvkj Y 16° B 16° K 26° A 34° A 36° Y 15° A 26° B 8° A 29° B 14° Y 16° A 26° BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Düzyazıda kullanılan uyak... Soy, sü' lale. 2/ Yurdumuzda bir göl... Türk halk müziğinde, bağlama ailesinden çalgılann en küçük boylusu. 3/ tki at tarafından çekilen, üstü kapalı ve yaylı binek arabası... Astat elementtnin simgesi. 4/ özen... Bir hayvan. 5/ Istck, raurat. 6/ Oyunda cezalı çocuk... Bir pamuk türu. 7/ Bir bağlaç... Optik aygıtlarında objektiften aldığı ışınları göze veren mercek dizgesi. 8/ Anlama yeteneği... Bir içki. 9/ Türk müriğinde bir makam... Argoda çok çalışan öğrenciye verilen ad. YUKARIDAN AŞAClYA: 1/ Evlerin önüne oturmak için taş ve çamunlan yapılan set... Buğday tanesinin olgunlaşmış içi. 2/ Boyutlar... Yara ya da çıban nedeniyle vücudun herhangi bir yerinde olusan şişkinlik. 3/ Gazete... Evcil olmayan hayvanları vurma ya da yakalama işi. 4/ Edebiyatta etkiyi çoğaltmak için bir şeyin tersini söyleyerek alay etme... "O" adılının yönelme durumu. 5/ Eline ayağma çabuk, atik. 6/ Kuyruksokumu keraiği... Aym ahır adına koşan yanş atlanna verilen ad. 7/ Yüz... Samsun'un 16 km. Güneybatısı'nda arkeolojik bir kale. 8/ Dil devriminin ilk yıllannda belediye anlammda kullanılan sözcük... Kirliliği gösteren iz. 9/ Kuşların taşlık ya da koosa da denilen midesı... Zayıf, sıska. TARÜŞMA TRT île nasıl program yapılır? Işte TRT'nin özerklik, yayıncılık ve yazar haklarına saygı anlayışına yeni bir örnek. Burada en alttakilerden, siyasal yönetimin tepelerine kadar bir sorumluluklar zinciri var. lzmir TV'sinden bir prodüktör "Devri ÖzaT'da pek rağbet gören "Kamu Özel FontarT konusunda bir program yapmak ister ve düşüncesi TRT yetkililerince onaylanır. Ancak olaylan izlemek ve konuyla ilgili röportajları yapmak için lzmir sınırlarını aşmak gerekmektedir. Toplanan ilk bilgiler bu işin uzmanlannın Ankara'da olduğu yolundadır. Fonlar üzerine çeşitli yayınları olan (bu satırlann yazarları) iki araştırmacıyla temasa geçilir. Fonlar konusuna bilimsel gözlükle bakan bu araştırmacılar, TKTde bu konunun nesnel bir biçimde incelenmesini bugünkü koşullarda pek mümkün görmediklerini, dolayısıyla programın bir "lcraalın İçinden" yayınma dönüşebileceği hususundaki kaygılannı dile getirirler. Aldıkları yanıt nettir: "lcraatın İçinden" türii bir yayın için niçin zahmete, girilsin, bu tür programlar zaten vardır. Amaçlanan, konuyla ilgili bütün tarafların görüşlerini dengeh" bir biçimde yansıtan ve fonların sakıncalarına da ilk defa yer veren farklı bir programdır. Bunun üzerine programın metin yazarhğı bu iki fon uzmanına verilir. Kendileriyle de aynca röportajlar yapılacağı söylenir. 1989 mart ayında yapılan bu görüşmeden sonra gelgitler başlar. Araştırmacılar fonlar konusunda daha fazla dengeci ve ılımlı olamayacağını düşündükleri bir metin hazıdarlar. Bu arada kendiieriyle 12'şer dakikalık çekimler yapılır. Montaj öncesinde fon uzmanlanndan birisi, tzmir'de çekimlerin büyük bir bölümünü izleme olanağını buiur ve metne sonradan yapilmış eklemelerin bazılannm çıkarılmasını sağlar. "Doğru diizgiin montajı yapılır, muhalif görüşlere yeterince yer verilir ve program metninin dengesi bozulmazsa" bundan ilginç bir program çıkabileceğini düşünür. Daha sonra kendisine "bazı kısaltmalar" yapıldığı, programın iki bolümden oluşacağı, metin yazarı uzmanlara ayn ayrı üçer ya da dörder dakika konuşma süresi verileceği söylenir. Sonunda yayın günü gelir çatar; 23 Eylül 1989'daki ilk program tam bir "lcraatın İçinden" versiyonudur. Program metni "mıızır" dengelerden arındırılmış, eleştirel olabilecek bir iki cümle de fon müziği, görüntüler ve vurgulama biçemiyle boğuntuya getirilmiştir. Bu ilk bölümde, söylenenlerin aksine, programı dengeleyecek hiçbir röportaja yer verilmez. 30 Eylül'de yayımlanan ikinci bölümde, metin yazarlanna görüşlenni açıklamaya yetmeyecek bir konuşma zamanı ayrılır: Her ikisine toplam üç dakika^. Program metni ilk bölümün akıbetine uğrar, diğer röportajlar da programı esas itibariyle özal hükümeti yanlısı bir yayın olmaktan kurtaramaz. Metin yazarları da kendilerine rağmen, karşı oldukları bir icraatı savunan bir programa katkıda bulunmuş duruma düşürülürler. Işte TRT'nin özerklik, yayıncılık ve yazar haklanna saygı anlayışına yeni bir örnek. Burada en alttakilerden siyasal yönetimin tepelerine kadar bir sorumluluklar zinciri var. Baalannın iyiniyetine rağmen, düşünceye sansürün egemen olduğu toplumlarda kendi kendini sansür en büyük tehlikeyi oluşturuyor. TRT kurumu tarafından şu veya bu şekilde iktidara ucu dokunabilecek bir program hazırlığına "nesnel ve tarafsız katkılan" istenecek olan bağımsız ve dürüst araştırmacılara özenle duyurulur. Doç. Dr. OCUZ OYAN Gazi Üniversilesi Maliye Bölümn ALİ RIZA AYDIN Sayıştay Baş Denetçisl 6 0 YIL ÖNCE Cumhuriyet OKURLARDAN Bir Çınaraltı vardı Bir yaz coşkusu daha yerıni sonbahar hüznüne bıraktı. Değişen zamanlarla birlikte yazık ki tstanbul da değişiyor. Çoğu kez bu değişim 'gelişim' olarak değil, 'dejenerasyon' olarak gerçekleşiyor ama. Vaktiyle bir Çınaraltı bilirdik. Bahar ve yaz günleri ulu çınarlann gölgesinde huzurü ve sükunu bulurduk. Hepimizin anılannda birkaç sayfalık yer bulurdu Çınaraltı. Üniversiteden çıkan gençlerle cıvıl cıvıl olurdu, Çınaraltı'ndaki çay bahçesi. O günlerin üzerinden çok değil 2 yıl geçti. Güzelim Çınaralu'm seyyar satıcılar işgal etmeye başladı. Önceleri zabıta ile kovalamaca oynarlardı. Sonra zabıtalar yorgun düşmuş olacaklar ki, satıcılar seyyarlığı bırakıp postu serdiler Çınaraltı'na. Ve artık yadırganmayan bir durum olup çıktı "Çınaraltı işgali"... tstanbul'da güzelliklerin yerine yenilerini koyamadığımız gibi, elimizdekileri de koruyamıyoruz ne yazık ki. B >f y*2 d a h a b ' u i Çmaraltı'ndacaylarımızı yudumlayamadık. O bir yana, Sahaflar Çarşısı'ndan çıkarak korkunç bir insan kalabalığının onasında bulur olduk kendimizi. Çınaraltı'na biz kıydık. Önce seyyar satıcı işgaline göz yuman yetkililer, sonra sesini yükseltmeyen kamuoyu olarak. Anılanmızda payı olan bir Çınaraltı vardı, artık yok. Türk tayyare zabitleri 8 EKİM 1929 Amerikada Kaliforniyada Los Angeles şehrindeki Simon şirketinden aldığımız bir mektupta Amerikada bulunan Türk tayyare zabitlerinden binbaşı Şcfik ve bahriye yüzbaşılanndan Kazım Beylerin mezkur şirketin teşebbüsünce Amerikan hükümetinden istihsal olunan müsaade üzerine Doglas tayyare fabrikasını ziyaret eyledikleri ve haklannda fevkalade ihtiramat ve misafırperverlik gösterildigi bildiriliyor. Adı geçen fabrika Amerikan hükümetinin O2 işaretli askeri tayyarelerini imal etmekte ve ihracat satışlarının mümessili Simon şirketi bulunmaktadır. Fabrikanın sahibi ve meşru Doglas tayyarelerinin ressam ve mühendisi Mr. Doglas Türk zabitlerini sureti mahsusada bizzat gezdirmiştir. Amerika bahriye zabitanından bir zat dahi mihmandarlıkta bulunarak hevete refakat etmiştir. Bir hüsnfl tesadüf eseri olarak Amerikanın meşhur fılm aktirisi Mis. Bebe Danial burada bulunduğundan kendisi dahi mihmandarlıkta bulunmuştur. Mis Bebe Danial bizzat tayyareci olup tayyarecilik hususunda gösterdiği fevkalade hizmetlcrinden dolayı Amerika askeri kuvvayi havaiyesine mensup 322 inci füosunun fahri miralayı tayin edildiğinden miralay ttniforması giymektedir. Heyete Simon şirketi Umumi Müdürü Mr. Deeds ve diğer erkaru iştirak etmiştir. Amerikada intişar eden "Seyri Havai Ticaret Odası" gazetesinin teşrinievvel tarihli nüshasında Türk zabitlerinin ziyaretine dair birçok tafsilat verilmektedir. Ali Aydogmuş İSTANBUL Araştırma görevlileri mağdur edildi 260 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname'nin 3. rhaddesi ile değişen 2547 sayılı yasanın 33/s bendi gereğince, fakülte yönetim kurulu kararıyla yurtdışına araştırma görevlisi olarak gittim. Fakülte yönetim kurulu kararı gereğince, tüm giderlerimiz fakülte bütçesinin' 100 personel giderinden' 30.8.1989 tarihine kadar karşılandı. Eylül 1989 maaşımızı altnak için fakülte saymanlığına müracaatımda, Maliye Bakanlığı'nın şifahi emırleri ile tüm maaş ödemesi ve diğer gelirlerin durdurulduğu ve yurda dönmemiz gerektiği bildirildi. Budurumdatüm araştırma görevlileri dış ülkelerde perisan durumda bırakıldı. Araşürma görevlisi A.A. Bizler onsekiz aylık eT statüsüne sahip askerliğini yapmamış ya da yapmakta " olan ilkokul öğretmenleriyiz. Daha önceleri yedeksubay, er öğretmen, kısa dönem askerlik yapan öğretmenler, sen beş yıldır onsekiz ay askerlik yapıyorlar. Oysa önceki öğretmenler gibi onlar da yüksekokui mezunu. Bu durum uzun süre ayn kaldığı mesleğinden öğretmeni soğutuyor, hem de öğretmensiz okullara yenilerini ekliyor. Devletin fazla olan asker sayısıru azaltmak için bir kısım erleri kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştırdığı gibi bizler de benzeri bir uygulanıa olan er öğretmenlik uygulamasına tekrar işlerlik kazandırılmasım istiyoruz. Onsekiz aylık er stalüsüne Ubi ilkokul ögretmenleri Er ööretmenlik uygulansm TEŞEKKÜR Canım, biricik desteğim, çok değerli insan ve sevgili eşim, Maliye ve Gümrük Bakanlığı eski Müsteşar Yardıracısı; DOGAN AKİN'in vefatı nedeni ile acımı paylaşan ve beni yalnız bırakmayan DYP Genel Başkanı Sn. SÜLEYMAN DEMİREL'e, Sağlık Bakanı Sn. HALİL ŞIVGIN'a, Maliye ve Gümrük Bakanı Sn. EKREM PAKDEMIRLİ'ye, Sn. İNAN KIRAÇ'a, Gümrük ve Tekel eski Bakanlanndan Sn. İBRAHİM TEKİN'e, Maüye ve Gümrük eski Bakanlanndan Sn. VimAL ARKAN'a, Gümrük ve Tekel eski Bakanlanndan Sn. CAFER TAYYAR SADDCLAR'a, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. MURAT KARAYALÇüıra, Maliye ve Gümrük Bakanı Müsteşarı Sn. BİLTEKİN ÖZDEMİR ile DENETKO'daki dostlanmıza ve sımf arkadaşlanna, MliFETTtŞ arkadaşlanna telefon acan, telgraf çeken, çiçek gönderen, vakıflara bağışta bulunan ve cenazesine bizzat gelen tüm dostlaruıa, arkadaşlanna; aynca Maliye ve Gümrük Bakanhğı'nda beraber çalıştığı mesai arkadaşlanna içten minnet ve şükranlarımı sunanm. RÜŞTÜ KORAY ÖDÜLÜ BU YIL ÇEVRECİLERE VERİLECEK Her yıl Mülkiyeliler Birligi Vakfı'nca düzenlenen Rüştü Koray ödulü, bu yıl, dünyada ve yurdumuzda çevre soruıüanmn insaniık için taşıdığı önem ve ağırlık nedeniyle "Doğal ve tarihsel çevrenin korunup geliştirilmesinde eylem, yapıt ve savaşımlanyla katkıda bulunan kişi ya da kuruluşlara" verilecektir. Yanşmaya katılmak ya da aday göstermek isteyenler, yapıtlanyla, yaşam ve çalışmalanna ilişkin belgelerle birlikte 9 Kasım 1989 gününe dek Mülkiyeliler Birüği Vakfı'na (Yüksel Cad. No: 12 KızılayAnkara) başvurabilecekler. Duyurulur. MÜLKİYELtLER BİRLtĞt VAKFI BAŞKANLIĞI löaya geçiüeri Şehremaneti büyük ve kalabalık caddelerde halkın bir yaya kaldırımından diğer yaya kaldınmına emniyetle geçebilmesi için geçit yerleri yapacaktır. Bunun için yaya kaldınmlanna amut olarak sarı parkeden bir metre eninde kaldınm yapılacaktır. Otomobiller buradan gayet yavaş geçeceklerdir. tlk geçitlerin Beyoğlu tstiklal caddesinde yaptlması için emir verilmiştir. 30 Y I L ÖNCE Cumhuriyet General Kasurfa suikast 8 EKİM 1959 Bugün öğleden sonra Bağdat'ta, Irak Başbakanı General Kasım'a yöneltilen bir suikast akim kalmıştır. Bağdat radyosu akşam üzeri haber neşriyatını yanda keserek Irak Askeri Valisi Abidinin bir tebliğini okumuştur. Tebliğe göre, suikast tesebbüsünde Kasım omuzundan hafîfçe General Kasım yaralanmıştır. Suikast teşebbüsü saat 16.30 da Kasım Bağdat sokaklarında otomobili ile gezerken ateş edilerek yapılmıştır. Kasım, tedavi edilmek üzere götürüldüğü hastanenin balkonuna çıkarak endişe içinde bekleşen halka sıhhatinin yerinde olduğunu bizzat temin etmiştir. Irak Askeri Valisi tebliğin son kısmında halkı sukunete ve soğukkanlıhğa davet etmekte ve ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağımn konulduğunu ilan I eylemektedir. Kasıma suikast tertip edilmesiyle Irak'ta dahili dururh yeniden kanşmıştır. Henüz teyid edilemeyen haberlere göre, Irak'ın muhtelif şehirlerinde ve Bağdat'ta kargaşalıklar basgöstermiş, sokaklarda miUiyetçilerle komünistler arasında çarpışmalar başlamıştır. İrak'tan en son alınan haberler, Bağdat radyosunun durumu sakin gösterme gayretlerini yalancı çıkarmaktadır. Bağdat radyosu şu ana kadar suikastçilerin kimler olduklannı ve yakalanıp yakalanmadıklannı bildirmemiştir. Eşİ MELİKE AKİN İLAN MERSİN 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1988/1411 34 VP 420 plaka saydı araç hakkmda davaa TEK Elektrik Dağıtım Müessesesı Gen. Müd. tarafından davalılar Abdülhadi Baltaa, Galip Özer, tsmet Ucar ve tlhan Köktener aleyhine açılmış bulunan 32.480 lira alacak davası sebebiyle adresi belirlenemeyen davalılar Abdülbedi Baltaa, Ismet Uçar, Galip özer ve Ilhan Köktenar yönünden ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla: Adı geçen davahlann ibraz etmek istedikleri delil, belgelerini mahkememize göndermeleri ya da tüm delilleriyle 7.11.1989 günü saat 9^0^ mahkememizde hazır bulunmalan, gelip de beyanda bulunmadıklan takdirde yokluklannda yargılamarun yapılıp karar verijeceği hususu HUMK'nun 509 ve 510. maddeleri uyannca yenileme ve dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. DEVREK SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1985/428 Davaa Devrek'in ilçe merkezinde mukim Fatime Aydemir tarafından davalılar Devrek Çaydeğjrmeni'nde ve Gökcebey'de mukim Nebi'ye Yılmaz ve arkadaşları aleyhine açılmış bulunan paydaşlığın giderılmesi davasımn yapılan açık duruşması sırasında: Davalılardan Muharrem Uslubaş'ın adresi tespit edilemediğinden adına teblıgat yapılamamı; ve ilanen tebligat yapılrnasına karar verilmiştir. Karar gereğince adı geçenin ilan tarihinden itibaren ve 3.11.1989 tarihinde Devrek Sulh Hukuk Mahkemesi'nde yapılacak durusmada hazır bulunması, aksi halde yoklugunda karar verileceği ilanen tebliğ olunur. Basm: 43526 PERDE ARKASINDA CUMHURBASKANI SECİMİ İsmet İnönü'nün imzaladığı gizli protokol: 'Namzedimiz..." Cemal Gürsel'i kim cumhurbaşkanı yaptı? Cumhurbaşkanlığı seçiminin gizli oyla yapılması nasıl ve neden anayasal hükum oldu? CHP'nin SHP'ye miras kalan iki yuzu. 2000'e Doğru, gizli gerçekleri aydınlatıyor. "İşkençeci sağınlar" konusunda ilginç açıklamalar yapan, Danimarkalı Inge Kemp Genefke, Eczacılar Birliği salonunda, işkenceye karşı uluslararası sözleşmelerı anlatıyordu; Genefke, bu arada "İşkenceye Karşı Avrupa SözleşmesTyle, "islami Sözdeşme" dediği "Kuveyt Sözleşmesi"ni de andı. "Kuveyt Sözleşmesi"yle, bir sağıntn (doktorun) hiçbir zaman, kendi kişisel bilgisini, bir insanın vücuduna, kafasına ya da ruhuna zarar verecek biçimde kullanamayacağı benimsenmişti. Askerlik, ya da siyasal, ne nedenle olursa olsun... Genefke, "İşkençeci sağınlar konusunda bir çalışma başlattık; yolumuza devam ediyoruz. Bütün dünyada, işkenceye bulaşmış sağınların, uğraşlarından uzaklaştırılmalarında kararlıyız..." dedi. Genefke, konuşmasını şöyle sürdürdü: Biz sağınlar olarak yansızız. Herhangi bir siyasal yanı tutmakla suçlanamayız, suçlanmamalıyız. Ama sağiık ahlakı açısından, işkencenin varlığını biliyorsak, bunun önlenmesi için çalışmak, bizim töresel (ahlaksal) sorunumuzdur. İşkenceyle savaşmak için uluslararası alanda işbirliği yapmak gerekir. Şu anda, uluslararası bir komite kurulmuş durumda. işkençeci sağınların yalnız sağlık çevresinde değil, hiçbir bilimsel çevrede yer almamalarına çalışacağız. Şili Sağınlar Birliği, işkence ortamında olduğu saptanan bir sağının bile "Sağınlar Birliği"nden atılmasını karariastırdı. Sağın işkencecilerle ilgili, şimdi bu noktadaytz... İşkenceyte savaşımda baska bir adımımız daha var; bugün işkence görmüş insanlan iyilestirebileceğimizi bilıyoruz... Genefke, işkence görmüş olanlarla ilgili olarak şöyie dedi: Burada şunu özellikle belirtmek istiyorum: Oanimarka'da, RCT'de işkence kurbanlarına "sayrı" gözüyie bakmıyoruz. Hatta, işkence kurbanlarının çok güçlü insanlar olduğunu düşünüyoruz. Hatta, bazılan kendi toplumlarında normalden daha dirençli insanlar. Dünyanın çeşitli ülkelerinden işkence kurbanlan RCT'ye (işkence İyilestirme Merkezine) geliyorlar; hepsinin de gerçekten büyük dirençli kişilikleri var. Bu insanlar, işkence gören bu kişiler, çok anormal bir dayranıştan sonra, normal tepkiler gösteren normal insanlardır. İşkenceye uğrayanın kâbuslar görmesi, çeşitli davranışlar göstermesi son derece normaldir. Sayrı olan (hasta olan), işkenceye uğrayan değil, ona işkence yapandır. Biz bugün, işkenceye uğrayan a yardım ederek, işkencecinin elinden kendi silahını alıyoruz. Çünkü sistemleri yürümüyor, insanların kişilikleri yıkılmıyor, dağılmıyor, onlar yeniden kendi kişiliklerine dönebiliyorlar. İşkence görenler, iyileştirilerek topluma kazandırılıyorlar. İşkenceye karşı uluslararası sözieşmelerden sonra, işkence uluslararası bir suç haline gelmiştir. işkenceciler, bu sözleşmeyi imzalamış herhangi bir ülkeye kaçsalar da kaçtıkları ülkede cezalandırılacaklardır Işkenceciler, şu anda rahatsız bir konuma geldiler. Biz böylece, sağlık hizmetimizi insanlığın hizmetine sunuyoruz. Diğer insanlar için varız, herhangi bir devlet ya da siyasal sistem için çalışmıyoruz. (alkıştar)... Genefke, Danimarka'da İşkence Görenleri İyilestirme Merkezi'nin yöneticisi, Markussen de, genel yazmanıydı.Markussen, işkencenin tanımını yaparak konuşmasına başladı; şöyle dedi özetle: İşkence kurbanlarının, işkenceden sonra neden ruhsal tedaviye gereksinim duyduklarını anlamak için öncelikle işkencenin amacını anlamak gerekli. Şunu açık olarak biliyoruz ki işkencenin asıl amacı, bir insanın kişilik bütünlüğünü kırmak, kişiliğini yıkmaktır. Bilgi almak, çevredeki diğer insanlar arasında terör, korkuortamı yaratmak bundan sonra gelen amaçlarıdır. İşkence yapılan kişilerden istenen bilgiler, zaten işkencecilerin elinde bulunmaktadır. Bu şekilde, ışkence kurbanlan, kendilerine yapılan işkencenin amacının bilgi almak olduğunu sanmaktadırlar. Aslına bakarsanız, işkencenin gerçek amacı, onların kişiliğini yıkmaktır. Bu kişilik yıkımı, en üst noktaya, işkenceye uğramış kişi adlar vermeye, bilgiler vermeye, yani "itiraf etmek" diye adiandırılan şeyi yaptıkları zaman, ulaşmaktadır Işte o zaman, işkençeci amacına ulaşmış olmaktadır. Eğer işkence kurbanlan bunun farkına varabilirlerse, işkencenin ruhsal ve fizik olarak bıraktığı izlerin silinmesinde ilk adım atılmış olur. Ben işkence yöntemleri konusunda konuşmak istiyordum, ama vaktim yok, onun için işkence yöntemleriyle ilgili slaytlar göstereceğim: (Markussen, slaytla bilgiler verdi). İşkence yöntemleri falaka, dayak, cinsel saldırı ya da cinsel organlara eziyet, vücudun çeşitli yerierine elektrik verilerek işkence yapmak, cinsel organlara elektrik verilmesi; kurbanın başının dışkıyla kirletilmiş suya sokulması, sigara ya da kızgın demirle yakma, iki ayağından, ellerinden askıya alma, ki bu durumda eklemler ciddi ölçüde hasar görüyor, kurbanlar askıdayken, öbür işkence yöntemleri uygulanıyor... Markussen, işkence kurbanlarının iyileştirilmeleri için hazırlanan izlenceterin (programların) son birkaç on yıllık bilgilere dayandığını söyledi. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, işkenceden kurtulabilmiş olanlar değişik yöntemlerie iyileştirilmeye çalışılmışlardı. Ancak sonra anlaşıldı ki, sayrı, ruhsal olarak yeterince iyileştirilemiyor; 1970'ten sonra Kopenhag'da, RCT'de çalışmaya başladıklarında gördüler ki ruhsal ve fiziksel tedavi birlikte yürütülmelidir. İşkenceden kurtulabilmiş insanlar, birçok ruhsal ve fiziksel yakınmalarla geliyorlardı. Bu yakınmatar da kendiliğinden, zamanla ortadan kalkmıyordu. İşkence kurbanlan sakat kalıyorlar, büyük olasılıkla doğal yaşamlan kısalıyordu. Ancak, doğru tedavi yöntemi uygulanınca lyileşmelerinin olanaklı olduğu da bir gerçekti. Markussen "Bizim iyilestirme yöntemimiz, bir sayrı, bir terapist, bir çevirmenle oluyor" dedi. İşkence kurbanının yaşı önem taşıyor; sayrı ne kadar genç ise kişiliği de o denli hasar görüyor. Başka bir değişkense, kurbanın neden işkencenin yapıldığım bile bilmemesı, üçüncü değişken de bazı işkence kurbanlarının, öbürlerıne göre, kendilerini daha çok koruyabilmeleri, savunma güçleri özellikle... İşkence kurbanlan sığınmacıysalar, iyileştirilmeleri kolay oluyor; işkence kurbanlannın kendi ülkelerinde iyileştirilmeleri yönteminin yürütülemeyeceği konusunda bir soru işaretini usa gejiriyor. Markussen, şöyle diyor: işKence kurbanlarının iyileştirilmesinde (tedavisinde) öyle bir noktaya ulaştık ki bunu işkence kurbanlan olduğu kadar, sağınlar ve Üçüncü Dünya ülkelerinden sağlık perşonelinin yardımıyla oluşturduk. Burada üç ilkeden söz edeceğim: İlki, işkence kurbanını muayene ve tedavi ederken, işkence anılarını anımsatacak yöntemlerden kesinlikle kaçınmak gereklidlr. Örneğin kan testleri, kendi kanlarıyla yıkanmış, ya da ağır yaralı arkadaşlarını görmüş işkence kurbanlarında çok kötü çağrışımlar yaratıyor. Bir başka örnek insan vücudunun çeşitli yerierine elektrotlar bağlanarak yapılan kalp muayeneleri de elektrik işkencesi yapılmış saynlarda uygulanamayacaktır. Eğer işkence kurbanı uzun süre küçük hücrelerde tek başına kaldıysa, küçük odalardan ve asansörierden kaçınmak gerekıyor. Kapalı kapılardan, pariak ışıklardan da kaçınmak gerekiyor tabii. Jinekolojik muayene, işkence görmüş bir kadmda çok krjtü şeyier anımsatabilir İşkenceden kurtulabilmiş bütün insanlar, işkence sırasında çırılçıplak soyunmaya zortanmışlardır; bu yüzden muayene ederken, sayrılardan soyunmalannı istemek de sayrılar için çok kötü bir deneyim yaratabilir. Bazen tedavi ertelenmeli ya da çok yavaş ve sakin bir biçimde iterietilmelidir. Ve muayenenin nasıl yapılacağı, neler yapılacağı, işkence kurbanına ayrıntılarıyla anlatılmalıdır. Tedavi yolu seçerken de sayrının isteklerine saygı gösterilmeli, dikkat edilmelidir. özellikle iğne, şırınga yapılırken sayrıya, bundan korkacağı göz önüne alınmalıdır... GEREDE İZALEİ ^UYUU SATIŞ MEMURLUGUNDAN (Dosya No: 1989/10 Satış) İHSAN YAMANEROL. lskenderun Maresal Çakmak Cad. Çınar Apt. No: 44/3C. Gerede Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 8.6.1989 gün ve 1984/575 esas, 1988/332 karar sayılı ilam ile (kesinleşmiştir). Bolu ili, Gerede ilçesi, Dortdivan köyü, Curalar mevkiinde kâin 1698 parsel sayılı ve tarla vasfındaki tasınmazın satışına karar verilmiş olup, satış hazırlıklan esnasında gayrimenkulün son değerinin tesbitine ilişkin mahallinde keşif yapılmış ve bilirkişiden 5.6.1989 tarihli rapor alınmış, bilirkişi raporunda paydaşlann hisseleri nazara alınarak takdir edilen değer üzerinden satış hasılatından hisselerine düşecek miktarları belirlemiş, satışa konu tasınmazın arazi değeri, arazinin bulunduğu mevki itibariyle m!.sinin 3500 TL.den toplam değerinin 46.550.000 TL. olduğu yolunda rapor verilmiş olup, ilanın yayımlandığı tarihten itibaren 7 gün içerisinde rapora karşı itirazlannızı bildirmeniz, bildirmediğiniz takdirde rapor münderecannı kabul etmiş sayılacağınız, bilirkişi raporunun tebliğine kaim olmak üzere ilan olunur. 24.7.1989 Basın: 43547 GEÇEN YIL BUGÜN CumhuH^et Paraya dar geçit 8 EKİM 1988 1989 yüı program ve bütçesi ekonomide yeni bir istikrar programı uygulaması temeline göre hazırlanıyor. Başbakan Turgut özal'ın talimatı ile bazı bakanların yüzde 6 olmasını istedikleri kalkınma hızı hedefı yüzde 4.5'e indirildi. 1989 yılında, yatırımlar ve kamu harcamalannın en alt düzeye indirilmesi, iç talebin daraltılması hedefleniyor. Son iki yılm "harcama disiplininden uzak" ekonomik uygulamaJannın faturası 1989 yılında su üstüne çıkacak. Kamunun kaynak yetersizliği kendisini bütçe büyüklüklerinden işsizliğe, yatınmlardan faiz politikasına kadar her alanda hissettirecek. • ÖZAL'IN TORPİLİYLE MARLBORO'NUN VURGUNU. ESKİ BAKAN VURAL*ARIKAN AÇIKLIYOR. ^ ASİL NADİR'İN FİRMA ELE GEÇİRME YÖNTEMİ? • APO'DAN 2000e OOĞflü'YA YENİ AÇIKLAMA: "BOTAN'DA GERİLLA TUGAYIMIZ VAR" • KÜRT SORUNUNA İLİŞKİN İLK BİLİMSEL KAMUOYU YOKLAMASI. BSmlBDI • Sendikalarda seçirn hılelert ve önlemleri • Sahnelerde bu yıl neler izleyeceğiz. • TYS'de tartışma büyüyor • Antalya Film Festivali'nde soru işareti • Doğu Perinçek. Cumhurbaşkanlığı ve apandisit ilişkisinı yazdı • Cemal Süreya'nın kaleminden İsmail Rüştü Aksal • Baskın Oran: "$imdi de Suriye'yı sıvadık1"
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear