26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 EKİM 1989 HAVA DURUMU Meteoroloji Genel Mudürluflü nden aiınan tjNgiye göre; b&tün bölgeterimız parçak çok buMfcı, Trakya, Marmara, Karademz, Ega. Akleniz, lç Anadokı ile Ooflu ve Guneydoju Anadolu'nun batısı yaflmuı; yer yer saganak ve gök gürültuKJ sajijak yafelı geçacefc. HWA StCAKlTuTönen* bir defeMk olmaAdana Mıyaman Myon Agn Artora Anttkya Anttya Artrtı *»n Mapazarı B B A B 26° 18° DıyartMkır 16°10°Edime 26° 21° Erzıncan 15° 8°EfZunjm CUMHURİYET/17 TURKIYE'DE BUGÜN 22° 14° Manısa 14° 8°KMaras « ° 8°Merem 13° 2°Mu0la 14° 8°Muş 26°15°N)0(le 16°13°0n)u 14° 8">RnB 20° 10° Samsun 16° 10= Sıırt 16° 12° Smop 24° 14° Sıvas 14° 2°Tetard«j 12° 6°Tratam 12° 8°Tuncei 14° 8°U$ak 15° 8° Van 16° S°Ymgal 24°10°ZanguUak B B B B B B 26° 20° 26° 24° 17» 14° 10° 14° 18° 10° 8° 8° MEHMED KEMAL POLTITKA VE OTESI B 15° 10° Gaaartep B 26°2O°Gıres««ı yacak. RÜZGAR. YunJuı kuaybatı te simlerinde taasy ve bat, d$er yertenle güney ve batı yönlenlen orta kuvvette, yajış anmdt kuvveflice esece* Deniz Karadenız'de 7 kuvveDnde saatte 1621. Kuay Ege, Marmara ve terimiate rtagâr Atalenc'de güney, Batı Karadeniztte 33 deniz m i hcta esecek. Oalga yuksekSğl 11 A Ege'de gimtalBi ve lodos, Kuzey Ege ve yer yer 2, Kuzey Ege ve Karadenztte 233 metre dolayında olaMarmarjfda yıldn ve poyraz. Karadenız jak Van GMu'nde haw: Parça* bukjflu geçecefc. Ruzgâr batı yönde guntat» ve karâeMen 46. Akde terden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek Gul küçük daigalı niz. Kuzey Ege, Marmara ve Batolacak. •;£)•3C'k ı^sıst /$*** Y B Baktesr B B Bıtealc B Bıngöl B Bıtls Botı B Bursa B Çanafckafe B Y Çonım B Oerart B 26° 16° Gumuşrane Y 16° 10° HaKldn 26° 10° Isparta 16° 8°teBn*wl 15° 9 ° t a m 16° 8°Kare 17° 8°Kasamonu B B 12° / 15° 10° KırMareB B B 16°10°Konya B 12° 8°KuOhya 22° 10° Malatva Y Y 18° 13° Y 16° 13° Y 16° 13° A 25° 19° B 15° 12° B 12° 8° J Madnd B 16° 12° Y 16° 13° ^Lızbon Y 16° 8° B 18° 8° B 18° 8° B 12° 6° B 14° 12° Aıç* BbuMu Ggun«5t IHart Sss» Yyajmuriu BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/Kuş pisliği. 2/ Tuna ırmağında kullanılan bir çeşit yolcu kayığı... Akıl. 3/ Eski düde öfke... Dört Halife'nin sonuncusu. 4/ Ipe dizümiş ceviz, badem ve benzerlerini, kaynatılmış üzüm suyuna ya da başka bir taüıya batırarak yapılan sucuk. 5/ Yemek... Şair. 6/ tnce kesikrek kızartılmış patates... Zırh ya da silah. 7/ Karakter... Tatlı sularda yaşayan bir balık. 8/ Yanağın alt kısnu... Felsefede düşunce. 9/ Her çeşit mikroptan arınmış... tlave. YUKARIDAN AŞAClYA: 1/ Yeniçeri bölük ağası. 2/ Şarkı, türkü... Oyrnak. 3/ Üzürn şiTasının tortulannı çökertmekte kullanılan kireçli bir toprak... Dövülmüş kuru ekmek ya da peksimet kınntısıyla kaplı olan. 4/ Datça Yanmadası'ndaki ürilü antik kent... Aşamasız asker.S/Tenha... Kayak. 6/ Eski Mısır'da güneş tanrısı... Hindistan'da büyük toprak sahibi prenslere verilen ad. 7/ Bellek yitimi. 8/ Al ile kır arası bir at donu... Şarap, içki. 9/ Bir nota... Çam ağacından yapılmış su testisi. Çalışan anneler ve kreş Bugün ülkemizde çalışan annelerin en önemli sorununun kreş tş Yasası'nın 81. maddesi gereğince hazırsorunu olduğu söylenebilir. Ülkemizde okul öncesi lanan tüzük, işverene çalıştırdığı kadın işçi sakurumlardan özellikle kreşlerin sayılarının giderek arttığı ve yısının belirü bir düzeye gelmesi halinde emzirme odası ve kreş açma yükümlülüğünü ve çoğunu özel kişilerin işlettikleri saptanmıştır. koşullarım belirtmiştir. Ülkemizde işçiler endüstrileşme ile paralel olarak çoğalırken, işçi olarak çalışan kadınlanmızın sayılannın da giderek arttığını görüyoruz. Büyük kentlerimizde kadınlar genellikle hizmet sektöründe veya ev işlerinde hizmetli olarak çalışmaktadırlar. Bağımsız veya kendi hesabına çalışan kadın sayısı da özellikle büyük kentlerimizde devamlı bir artış göstermektedir. tstatistik veriler, kadmlann ücretsiz aile işçisi olarak kırsal kesimde yoğun bir biçimde çalışoklannı göstermektediı. Çalışan kadınlar (tüm çahşanlar gibi) düşük ücret, sağlıksız işyeri ve çalışraa koşullarım yaşamaktadırlar. Çalışan kadınlar için bu sorunlann cinsiyetleri nedeniyle daha da ağir olduğu bUinmektedir. Ancak çalışan kadınlann tutucu toplum yapımız ve ailede eşlerin geleneksel reellerinin devamı nedeniyle anne ve eş olmalanndan doğan sorunlan da vardır. tşçi ve memur olarak çalışan kadınlar genellikle Ankara, îstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerde ve özellikle de Marmara ve Trakya bölgelerinde toplanmışlardır. Ülkemizde köyden kente göçten dolayı toplum yapısı değişim içindedir. Ev dışında ve tanma dayanmayan işlerde çalışan annelerin saBelediyelerimiz özellikle büyük kentlerde kentin tüm çocuklan için diğer belediye hizmetleri gibi öncelikli, yaygın ve ivedi kreş hizmeti vermelidir ve bu görevi asli görevleri arasında görmelidir. Kreş hizmetlerinin yaygın biçimde verilebilmesı parasal olanaklara bağlıdır. Bu nedenle belediyeler ucuz yeni sistem ve modeller araştınp uygulamalıdır. Bunun için gerekirse mevzuatta değişiklik yapma yollan aranmalıdır. tmarlı ve imarsız bölgelerde bölgenin koşullanna uygun değişik kreş hizmetleri verilmelidir. İmarsız bölgelerde yaşayan ve ev hizmetlerine giden kadınlanmızın akıllanmn evde bıraktıklan küçük çocuklannda kaldığına her gün tanık olmaktayız. tmarlı bölgelerde de pilot bölgeler belirlenerek veya öncelikli bir anket çalışması yapılarak hangi modelin ve ne tür bir kreş hizmetinin gereksinimi olduğu saptanarak kreşler açılmalıdır. Çalışan annelerin, belediyelerden bu hizmete öncelik verilerek en kısa zamanda kreş açmalarım talep etmek haklandır kamsındayız. tınlmasını bir ilke olarak benimsemelidir. 6 0 YIL ÖNCE Cumhuriyet Gazi köprüsü 4 EKİM 1929 Unkapanı ile Azapkapı arasında yapılacak olan Büyük Gazi köpriisünün projesi iki aya kadar ikmal edilecektir. Şehremaneti köprüler basmühendisi Galip Bey Parise giderek projeyi yapmakta olan Fransız mühendisi M. Pijou'ya mülaki olacak ve projenin hesap kısmında • muavenette bulunacaktır. Galip Bey pazar günü Paris'e hareket edecek ve orada iki ay kaldıktan sonra M. Pijou ile avdet edecektir. Projeye gelince hemen münakaşa açüacaktır. Gazi köprilsünün inşaası için vesaiti nakliyeden toplanan 10 paralar yanm milyon liraya baliğ olmaktadır. yısı gittikçe artmaktadır. Bugün ülkemizde çalışan annelerin en önemli sorununun kreş sorunu olduğu söylenebilir. Ülkemizde okul öncesi kurumlardan özellikle kreşlerin sayılanmn giderek arttığı ve çoğunu özel kişilerin işlettikleri saptanmıştır. Bu kreşler, devlet tarafından yeterince yönlendirilip kontrol edilmemeleri nedeniyle yüksek gelirli ailelerle düşük gelirli ailelerin çocuklanna verilen hizmet arasmdaki uçurumu arttırmaktadır. Başbakanbk, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun bugün var olan kreş sayısı, gereksinimi karşılamaktan uzaktır. SABtHA ÇAYCI Devlet, ücretsiz devlet kreşlerinin yaygınlaş Avukat LJse sosyoloji kitapları 1 9 7 6 yılına kadar devlet, "resmi görüş" derecesine yükselttiği ComteDurkheim Sosyolojisi'nden yana olmuş, bu yıldan başhyarak birkaç yıllık bir ara geçirdiİcten ve 12 Eylül nezaretinden sonra da Amerikan Fonksiyonel Okulu'na doğru yön değiştirmiştir. liselerde okutulan sosyoloji programlannda devlet, bugüne kadar daima bir toplumbilim okulunun görüşünü desteklemiş, ondan yana taraflı olmuş ve o görüsü ders kitaplannda "tek doğru" olarak dikte ettirerek, "resmi görüş" derecesine yükseltmiştir. 1976 yıhna kadar devletin bu konudaki taraflıgı Fransız ComteDurkheim Sosyolojisi'nden yana olmuş, bu yıldan başlayarak (birkaç yılhk bir ara geçirdikten ve 12 Eylül hareketinden sonra da) Amerikan Fonksiyonel Okulu'na doğru yön değiştirmiştir. Aslında bu yön değişikliği yadırgatıcı değildir ve devlet mekanizmasında egemen olan Batıcıhk anlayışı ile de celişmemektedir. Tam tersine, Türkiye'de 20. yüzyılın ikinci yansıyla birlikte başlayan ve "Bad" olarak artık birlikte, giderek kültür ithali için gözler ABD'ye çevrildi. Toplumda Fransız 'tültürünün yerinı giderek Amerikan kültürü almaya başladı. Bu değişme lise sosyoloji derslerine de yansıtılarak ders kitaplan, Amerika'nın gözde toplumbilim öğretisi olan Fonksiyonel Okul'un görüşleri doğrultusunda hazulatıldı. Böylece de Fransız pozitivist kültürü ABD'yi örnek alan ikinci bir Batıcıhk anla yerini Amerikan pragmaüst külturüne bırakyışının doğal bir sonucudur. mış oldu. "Baü" 18. yüzyıhn başlarından 20. yüzyıAncak lise sosyoloji derslerinin Fonksiyolın ortalanna kadar iki buçuk yüzyıl, Osmanlılarda ve Türkiye Cumhuriyeti'nde "Avru nel Okul'un egemenliğine geçmesinden önce pa uygarhğı" olarak değerlendirildi. Bu uy de, sonra da, değişmeyen tek şey vardı: Degarlığın beşiği de Batıcılarımıza göre Fransa mokratik eğitimin öğrenciye seçenekler sunan, idi. Fransa, aynı zamanda "Avrupa Batıcılı seçenekler doğrultusuda çok yönlü düşünmegı"run kültür ithal merkeziydi. Bu nedenle sini ve özgür insan kişüiğim geliştirmesini sağAvnıpa Batıcıhğııiın iktidarda olduğu meşru layan anlayışına ters olarak öğrenciye bir götiyet ve cumhuriyet yıllannda toplumbilim it rüşün "dikte edilmesi." hali Fransa'dan yapıldı. Bu ithalatın sonucu öğrenci, seçenekler karşısında "çok yönolarak da lise sosyoloji derslerinde Fransız lü diişnnen insan" olraaktan o gün de yokComteDurkheim Sosyolojisi okutuldu. sundu bugün de yoksun. Ancak Batıahk hareketi, "Amerikan Batıcılıgı" diyebileceğimiz ikinci bir ivme kaza AYHAN KAR.\YAZICI nınca, Amerikan Batıcıüğmın iktidar yıllanyla Yunak Lisesi öğretmeni Nâzım Hikmet olsun, Kemal Tahir olsun, eskiler olsun, hiçbiri hapislikle övünmezdi. Yattığı ile övünmek geleneğe göre ayıptı. Bir toplantıda Nâzım'la yatanlardan biri hapisligi ile övünmek istemiş. Nâzım, hemen sözünü kesmiş. "Hapislikle övünülmez!.." demiş. Eski solcular, değil hapislikle övünmek, adını bile anmazlar. Hiçbiri, 'ben içerdeyken' diye söze başlamaz. Haprslikten söz edildiğinde hemen bir suskunluk içine gırerler. Bilirsiniz, romancı Kema( Tahir'e 1938'de 15 yıl ağır hapis verilir. Kemal Tahir, bu hapisliğin neden ve niçin verildiğini çok az kişiye anlatmıştır. Olay şöyledir: Kardeşi Nuri Tahir, Erkin gemh sinde astsubaydır. Hafta aralarında evci çıktığında gidecek yeri yoktur, tatilini ağabeyinin yanında geçirir. Bir arama sırasında, gemideki dolabında Sabahattin Ali'nin bir hikâye kitabı bulunur. Oysa o yıllarda Sabahattin Ali de orduda yedek subaylığını yapmaktadır. Yani ordunun bir yedek subayının k'rtabını, ordunun bir astsubayı okumuştur. Suçlama bunun üstüne kurulur. Bu kitap aracılığıyla "orduyu isyana özendirme' suçundan Kemal Tahir ve kardeşi Nuri mahkemeye verilir. Orduyu isyana kışkırtma var ya, buna türlü olaylar da eklenir. Kema Tahir 15 yıl ağır hapse mahkum olur. Suçlama kararını cülini biraz sadeleştirerek vermek istiyorum: "...İsyana kışkırtma ve özendirme isteğinin, bu isteği karsıdakı kişiye aşılamak için açık ve seçik sözlerle olmasına gerek yoktur. Maksadı anlatmaya yeterli imalar ve kapalı anlatılarla da bu askeri suç oluşabilir. Maksadm açıkça anlabmındaki tehlikeden kendisini korumak isteyen sanığın, amacını kapalı sözlerle belirtmesi, kitap,risale,roman biçiminde yayınlar ıçine saklanarak gizlice, duyurulmadan karşıdakine aşılanması, bv gibi suçlar hakkında bilinen ve geleneksel bir yöntemdir. Böyle olunca, yukanda açıklanan somut olaylann bu suçu oluşturduğu sonucuna vanlmış ve suçu sabit görülmüşturf' Romancı Kemal Tahir, hikayeci Sabahattin Ali'nin bir öyküsü yüzünden 15 yıl ağır hapse mahkum olur. Bu suçlamayla 1938 yılında gür siyah saçları ile girdiği cezaevinden, ak saçları dökülmüş olarak 1950'de çıkar; tamamı tamamına 12 yıl yatmiştır. Bağlam Yayınevi, Kemal Tahir'in, romanlarını yazmadan önce aldığı notları yayımlıyor. Bunlar sanat, edebiyat, tarih, anı turünden birkaç kitap olacaktır. Notları yayına Cengiz Vazoğlu ve arkadaşları hazırlıyor. Kitabı karıştırdığımızda çok ilginç notlarla karşılaşıyoruz. Bir romancının yazı öncesi iç dünyası ile yazıya dökülen dış dünyası önümüze seriliyor. Bugün bir hiç sayılabilecek nedenlerle kaç onar yıl hapislik alan suçlar gene var. Dün Nâzım Hikmef\r\ birkaç Harbiye öğrencisi ile konuştuğu için kaç on yıl ceza görmesi bugün gene yok mu? Birkaç gencin bir araya gelip anayasayı değiştirecekleri öne sürülmüyor mu? Bir anayasayı birkaç genç nasıl değiştirebilir? Bir Allah'tn kulu çıkıp da sormuyor. 12 Eylül sonrası anayasayı tebdil ve tağyifden yatan gençler yok mu? Anayasayı gerçekten tağyir ve tebdil' eden generaller ise başımızda değiller miydi? Süreleri bitiyor. Hapislikle Övünmek... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YlUVtAZ ŞtPAL "Kadrosuzlıık Nedeniyle" SORU: lise mezunuyum. Bir kamu kuruluşundan hadran 1977 tarihinde 26 yıl 4 ay hizmelten sonra emekli oldura. Bana 5. derece 5. kademeden emekli aylıgı bağlandı. 1979 yilında tüm memur ve emeklüere 1 derece verilmesi üzerioe ben de 4. derece 5. kademeye >ukseldim ve aybğunı da bu derece ve kademeden almaya başladım. Benim dununumda olan. yani kadrosuzluk nedeniyle terfi edememiş lise mezunu olanlana 3. dereceden ayhk aldıkfaunnı ve dolayısıyla 3. derccenin ek göstergesinden yararlandıklannı ögraMim. EmeU) oldafnm kamu karuluşuna yaptıgıın başvunıya, terfiye hak kazandıgım halde, kadrosıuluk nedeniyle yapılamadıfı yanıtı verildi. Ben diger arkadaşlanm gibi, 3. dereceden emekli ayhgı almam gerektigi inancındayım. Bu koouya Uişkin bir gelişme var nudır? &C YANÎIi 30 Haziran 1988 günlü Resmi GazeteMe yayımlanan 328 sayılı kanun hükmunde karamamenin 8. maddesi ile eklenen gecici madde, durumunuza üişkindir. 328 sayılı karamamenin yürfirlüğe girdiği 30 Haziran 1988 tarihinde "657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile ek ve geçici maddelerine göre aylık almakta olan veya aylıksız izinli sayüan personelden mezkur kanunun derece yükselraesine dair hükümlerinde yer alan şartlan taşımakla beraber, 1.3.1975 tarihinden sonra kadrosuzluk sebebiyle derece yukselmesi yapamayanlann bu şekilde geçen başanb hizmet süreleri, öğrenim durumlanna göre yükselebilecekleri dereceleri aşmamak kaydıyla her yüı bir kademe ve her üç yılı bir derece verilmek suretiyle kadro sartı aranmaksızın değerlendirilir. (20.2.1979 tarihli ve 2182 sayılı kanuna göre kazarulmış haklar saklıdır.) Bu madde hükraü, 1.3.1975 tarihi ile bu kanun hükmunde karamamenin yürürlüğe girdiği tarih arasında emekli olanlar hakkında da uygulanır?' Kararnamede 1 Mart 1975 Ue 30 Haziran 1988 tarihleri arasında kadrosuzluk nedeniyle derece yukselmesi yapamamış gerek çalışan, gerekse emeklilere, her yıl için bir kademe ve her üç yıl için de bir derece verilmesi öngörülmüştür. Aynca 2182 sayılı yasa ile verilen 1 derece yüksettilmesine ilişkin haklar da saklı tutulmuştur. Lise çıkışh memurlar 3. derecenin 8. kademesine kadar yilkselebilmektedir. 328 sayılı karamamenin yayımmı izleyen aybaşı olan 1 Teminuz 1988'den geçerli olarak 3. dereceye yükselmeniz gerektigi görüşündeyiz. Ancak 1 Mart 1975 ile 1 Temmuz 1988 tarihleri arasında "haklannda emeklilik hükümleri uygulanmış olanlara aybk ve ikramiye farkı" ödenmeyeceği kararnamede vurgulanmıştır. Körpe vücutlar Berlin civannda bedii cimnastik mektebinde tahsılde DUİunan Selim S u n Beyin kızları Selma ve Azade Harumlar tahsillerini bitirerek memleketimize avdet îtmişlerdir. Kendilerini ziyaret eden bir muharririmize Selma Hanım şunlan söylemiştir: " Berlin civannda Günevala'da bulunan bedii jimnastik mektebinde kardeşimle birlikte tahsilimizi bitirip geldik. Orada geçen iki senelik hayatımızda bize kusurlu vücutlan düzeltmeyi öğrettiler. Yalnızca bu sözlerimizden fena teşekkül etmiş geçkin vücutleri biçime sokacağımızı anlamayın. Körpe vücutlara canü, işlek, zarif bir şekil vereceğiraizi kuvvetle ümit ediyoruz. Hususi olarak çalışmak istiyoruz. Birkaç güne kadar derslerimize başlayacağız. Maarif mekteplerinde çalışıp çalışmayacağıniLZj bilmiyoruz. Maarifte olsun, hariçte olsun rnaksadımız memlekete faydah olmaktır. Bizim için hepsi bir. Ne tahsil ettiğimizi soruyorsunuz. Her halde dans tahsiline gitmedik, balerin olmayı ne ben, ne kardeşim hatınmızdan gecirmedik. Biz babarruz gibi pek sevdiğimiz beden terbiyesindeki bilgimizi ilerletmek için Almanya'ya gittik. Raks, beden terbiyesinin bir şubesi olduğu için onunda teknik kısımlanyla meşgul olduk. Milli raksımızda hizmet etmek gayelerimizden biridir!' Türkiye'de okul soıırası eğitim Nüfusunun 12.5 milyonu okuryazar olmayan, okuryazarlardan 6 milyonu da bir okuldan çıkışlı bulunmayan, çoğunluğu ilköğretimden daha ileri bir öğrenim görmeyen bir toplumda çağdaş halk eğitimınin önemi, nedenleri üzerinde ayrıca durmaya gerek yok sarurım. Bu düşuk eğitim düzeyine bir de Atatürit'ün devrim ve ilkelerine karşı saldınlar, baş döndürücü bilimsel ve teknolojik gelişmeler eklenince, geniş halk kitlelerinin çağdaş eğitim gereksinimi daha da saydamlaşmaktadır. Buna karşın, insan emeğine dayalı, üretici gizil insan gücü, kalkınmanın kaldıracı olan nüfus çoğunluğu, bir ölçüde televizyon yayınlanyla, dinsel ve ekonomik sömürücülerle, geleneksel yaygın eğitimle ba, başa turakılmaktadır. Çocuklann, gençlerin eğitimine öncelik verirken, okul dışındaki halkın eğitimini de de Çocukların, gençlerin eğitimine öncelik verirken, okul dışındaki varsıllardan yana ağdmlmakta olan terazinin nalkın eğitimini dedemokratik düzenin, planlı kalkınmanın dengeleştirilmesidir. temel sorunlarından biri olarak benimsemek, gereken önlemleri Demokratik düzende tüm yurttaşlann yetenekleri, başarılan oramnda gönençli, insan almak zorundayız. onuruna yaraşır koşullar içinde yaşamaları, mutlu olmalan yasal haklandır. Ancak bu let ilkelerinin eğitim alanında etkinleştiriknesi, 3 0 YIL ÖNCE CumhuriYet :Nasır'ın dıınımu 4EKİM 1959 Birleşik Arap Cumhuriyetinin komünist blok ile arası hergün biraz : dana açılmaktadır. Nasır hükümeti, | Kızıl Çin başkenti Pekin'deki maslahatgüzan vasıtasıyla Çu En Lai I hükümetine bir protesto notası | göndermiştir. Bu notayı müteakip Nasır, maslahatgüzan geri çağırmıştır. Yalnız, Mısır basım tarafından haber verildiğine göre, maslahatgüzarm geri çağnldığını ihtiva eden şifreli telgraf Kızıl Çin makamlan tarafından Büyükelçiliğe verilmemiştir. Üstelik Birleşik Arap Cumhuriyeti büyükelçiliğine girip çıkan her şahıs Kızıl Çin polisi tarafından tarassut altında tutulmaktadır. Kahire ile Pekin'in arasmın açılmasına Suriyenin münfesih komünist partisinin lideri Halit Bektaş'ın Pekindeki resmi toplantıda Nasır aleyhine sarfettiği sözler ile Arap dünyasında komünizmin yerleşmekte olduğu iddiasıdır. Diğer taraftan Nasır, Rusya ve peyk memleketlerdeki 6S0 kadar Mısırlı öğrenciyi de geri çekmiştir. Bunlardan bir kısmı Rus hükümetinin burslan ile tahsil görmekteydi. Ayrıca Yugoslav hükümet sözcüsü de Kızıl Çini soğuk harp siyasetini devam ettirmek ile itham etmiştir. Milliyetçi Çin Dışişleri Bakanı da "komünistler için sulh bir gaye değil, sadece bir vasıtadır" demiştir. mokratik düzenin, planlı kalkınmanın temel sorunlarından biri olarak benimsemek, gereken önlemleri almak zorundayız. Bu önlemlerin başında eğitim dizgesinin özgürlükçü, laik, ulusal değerler ve gerçekler, büirnsel ve teknolojik bulgular doğrultusuda yeniden düzenlenmesi gelmektedir. Bir başka koşul da, fırsat ve olanak eşiüiği, sosyal adalet, sosyal dev haklan elde edebilmek için eğitimli, bilinçli olmak gerekir. Bu nitelikler gerçekleşmedikçe değil gönençli bir yaşam, ekonomik, dinsel ve siyasal sömürüden, bağımhlıktan kurtulmak bile olanaksızdır. Demokratik düzene işlerlik kazandırabihnenin, Türklslam sentezini, ümmetçiliği körükleyen kuruluşların sakıncalı boyutlara varan etkinliklerini önleyebilmenin yolu da ülke sorunlanm, çözüm yollannı araştıran, değerlendirebilen okul ici, okul dışı çağdaş eğitime düşen bir görevdir. Bununla birlikte asıl görevin; yetki ve sorumluluklann; toplumu yöneten ve yönlendiren hükümetlerin tutum ve eylemlerinde, halkla olan ilişkilerinde tutarh, güvenilir olup olmamalannda yoğunlaşmakta olduğu da unutulmamalıdır. ŞEVKET GEDtKOGLU OKURLARDAN Öğrenci yurtlarmda sorunlu bir yıl daha Üniversitelerde yeni öğretim yılına yeni sorunlarla başlamyor. Bir üniversite öğrencisi olarak bu sorunlan baştan aşağı sıralamaya kalkarsam içinden çıkmam olası değil. Çünkü sosyal politikalann ihmal edildiği, eğitime yüzde 8 gibi komik bir payın aynldığı Türkiye'de ilköğretimden üniversitelere uzamncaya değin, eğitimin her kademesi sorunlarla dolu. Konuyu genelden özele indirgeyerek, devlet yurdunda barınan bir üniversite öğrencisinin, kendimin, yurtlarla ilgili sorunlannı kısaca sıralamak istiyorum. Yurtlarda giriş çıkış saatlerinden yemeklere, temizliğe özen gösterilmemesinden katı disiplin kurallanna kadar bir dolu sorunla yaşıyoruz. Akşam arkadaşlarımla sinemaya gidemiyorum, çünkü yurt yönetmeliği 21.00'den sonra yurda girmeme izni vermiyor. Paramla yemek yemek istiyorum ve yiyemiyorum, çünkü yenilemeyecek yemekler önümüze sürülüyor yurt yemekhanelerinde. Düediğim gibi kitap da okuyamıyonım. Çünkü gecenin yarısında odamn kapısım tekmeleyip içeri girecek yurt görevlilerinin dolabımı kıracağı ya da daha iyimser bir deyişle zorla açtıracağı ve dolabımda bulunan kitaplara "yasak kitap" damgası vurup yurttan beni atacakları endişesini her an duyuyorum. Etütler alabildiğine dolu, rahatca ders çalışamıyorum. İstanbul Atatürk Öğrenci Yurdu'nda 12 kişinin dahi kaldığı odalar var. Türkiye'de devlet yurtlanmn ne yanından tutsanız elinizde kalıyor. öğrenciler, baskı altında tutuluyor ve kötü yaşam koşullan "kader" gibi gösteriliyor. Çözüm için kimsenin kolu kıpırdamıyor. Yeni öğretim yılında yurtlar açıhrken, yetkililerin kanayan bu yaraya artık parmak basmalannı bekliyoruz. Eğer biz gelecegin güvencesiysek, bizlere daha iyi yaşam koşullan tanıyın. Yurtlarda daha demokratik bir yönetmelik istiyoruz. Son değişiklikleri de "batan gemiye boya çekmek" gibi görüyoruz. Lütfen biraz sağduyu. Çok şey istemiyoruz değil mi? A.K. İstanbul FESHANE'DE SERETONİNI | 3 EKİM SAAT: 17 OO 21 OO Açıuş. KOKTFTL CANLIETKIMUKLER RtKOR DENEHELER! (AflHAN KAVAR ATILLA ÛZDEMİROĞLU CANA OÛLAV CAĞATAY KAPAÇIZMEU GUREL YONTAN KOMET KORHAN GUMUŞ IANO9AL TURKE1. MINİBA$ GU'IBELBOYLA BEHÇETSAFA ILHAM BERK ECE ATHAN AU POVBA2OCLU NEINE LU8ER VAVUZER ÇETINKAYA OSMAN DCNKER BERRİ* SAR1GÜU.U) 1 5 EKİM SAAT 21 :OO KAPANIŞ N ARHAN KAYAR ATİLLA ÖZDEMİROĞLU CANA DÖLAY ÇAĞATAY KARAÇİZMELİ GÜREL YONTAN KOMET KORHAN GÜMÜŞ TAN ORAL TÜRKEL MİNİBAŞ GEÇElV YIL BUGÜN Cumhuriyet Ilkokulda ayrıcalık Kocaeli ili Gölcüfc ilçesi Merkez Mahallesi bölgesinde bulunan Piri Reis tlkokulu'nda bu yıl sekiz adet birinci sınıf acılmıştır. Bunlardan dördü sabahçı devre, dördü öğrenci devredir. Her sınıfta da yaklaşık 50 öğrenci vardır. Okul a bu yıl başlayan 400 civanndaki öğrencilerden ust kademelerde görevli aile çocuklan 1B Şubesi'ndc toplanmıştır. Devletin okulu halkın ortak mahdır. Biz veliler, öğrencilerin sınıflara kura ile yerleştirilmesini istiyoruz. Daha şimdiden bu yavruların kendilerine ikinci sınıf vatandaş gibi davranıldığını düşunmesinler. Yetkililerin ilgisini bekliyoruz. SOLMA K1MKLIOĞLL' Gökük Ulaşım belediyenin görevi Erenköy Telefon Müdürlüğü'nün yeni binası Ust Bostancı'da, Ankara asfaltına çok yakın bir yerde. Geçenlerde gitmem gerekti. Kadıköy'den 10B otobüsüne bindim. Hemen 20 dakikalık bir yolculuk ile mudürlüğe çok yakın bir durakta indim. Işimi görüp durağa gelirken bu kadar kolaylıkla sonuca ulaşmanın sevinci içinde idim. Çünkü bizim toplumda resmi dairede iş takip etmek korkulu rüy'adır. Memurlar asık yüzlü, çoğu zaman sorulara cevap bile vermezler. Fakat ben rahathkla işimi halledince gerçekten çağ atladığımıza inanmaya başladım. Durağa geldim. Benim gibi 35 kişi bekhyor. Dakikalar ilerledikçe bekleyenler arttı. Benim de içimdeki sevinç önce bıkkınlığa daha sonra yorgunluk ve öfkeye dönüştü. Saat tuttum tam 1 saat 20 dakika sonra 10B otobüsü geldi. Benim gibi diğer bekleyenler de perişan halde bindik. Telefon Müdürlüğü gibi her günün her saatinde iş takibine gidilen bir mudürlüğe halkın kolay ulaşmasını sağlamak belediyelerin başlıca görevleri arasındadır. SHP'li sayın belediye başkanlanndan Istanbul'un insanlanna hizmet etmelerini istiyoruz. Bu hizmet de o kadar zor olmasa gerek. Çok uzun arahklı otobüs seferlerini daha sıklaştırmak yeterli olacaktır. AYŞE REYYAN BURAN Erenköy/tstanbul Veı^îde acı itiraf 4 EKİM 1988 Maliye ve Gümrük Bakanı Kurtcebe Alptemoçin, yapılan yasal ve idari düzenlemelere rağmen vergi toplamada | istenilen sonucun ahnamadığuu bildirdi. Alptemoçin, mart 1988 itibanyla Türkiye'de toplam vergi ! mükellefi sayısımn 1 milyon 384 bin I 618'e yükseldiğini ve mükellef başma düşen aybk Gelir Vergi si miktannın I sadece 45 bin 682 lira düzeyinde bulunduğunu açıkladı. Malfye BaTcanhğı'nm hesaplamalanna göre ücretlilerin bu yıl ödeyecekleri Gelir Vergisi 2 trilyon liraya ulaşacak. özellikle Istanbul Izmir, Ankara ve Adana gibi illerde düğün ya da benzeri nedenlerle büyük harcamalar yapanların incelemeye alındığını anlatan Alptemoçin, bu incelemeler sonucunda büyük matrah farklılıklan saptandığını açıkladı. T.C. AKYAZI SULH CEZA MAHKEMESİ HÜKÜM ÖZETİ ESAS NO: 1989/86 KARAR NO: 1989/417 Akyazı Çatalköprü Köyü'nde imal edilmekte oUn ve Ada Sucuklan nam ve isminde piyasaya sürülen sucuklann Gıda Maddeleri Nizamnamesi'ne aykın olduğundan dolayı yapılan açık yargılama sırasında; Sanık Ada Sucuklan sonımlusu ve imalatçısı Hibni Aslan'ın mahkememizin yukanda esas ve karar numaraları yazılı karan ile TCK 396. 3506 sayılı kanunla değişik 647 sayılı kanununun 4/t, TCK 72. maddeleri gereğince neticeten 470.000 TL. ağır para cezası ile cezalandırılmasına, 7 gün süre ile işyerinin kapatılmasına, 3 ay süre ile failin curme vasıta kıldığı Çatalköprü Köyii Ada Sucuklanndan dolayı meslek ve sanatın ve ticaretin tatiline karar verildi. 6.9.1989 Basın: 33160
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear