28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURIYET 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLFR kı 9 Hemen belırtelım Alaturk ıse Mıllı Kurtuluş Hareketı nı ve Cumhurıyet'ı Ankara'dan ıdare et mtştı Ankara'dan ıdare, onun olumuvle son bul du Bu nedenle ' mıllı burjuvazı" bızde henuz oluş mamıştır Gençlık yıllanmızda butun dıllere dolanmış bır slogan vardı "Bızde sanayı olmaz, bızde bır şey ol maz' Olması ıstenmezdı, ırgatın 'ışçı">e donuşmesı korkusuvla Bu korku aynen gunumuzde suruyor, ancak buzdolabı, çamaşır makınesı yaptığımıza go re lafın şeklı değıştı "Turkıye'de petrol ve değerlı maden maalesef yok1" >an\ cıddı bır sanayıleşme \e gıtme olanağı vok Bız ancak "tanma davalı" sanavı kurabılırız Yanı aganın loprağının urunu nu ırgat elıyle degerlendırebılınz Harım ı ısmetı mızı açtığımız vabancı sermaye sadece hızmet sek torune gelıvor hıçbır cıddı sanayı yatınmına yanaş mıyor Yenı bır laf daha v'ktı, 'dunyada artık tam ba ğımsızlık dıye bır şev kalmadı' gıbı Uluslararası ekonomık ve sıyası kampların, bırtakım orgutlen melere goturmuş oldukları doğrudur, ama yıne de Londra NVashıngton'dan ıdare edılmıyor Pekı buıun bunlar, ıdarecılerımızın özellıkle bır buyuk bolumunun dılınden duşmeyen "mıllıyetçı lık"le celışmıyor mu 9 Çelışıvor Hem de nasıl' Bır burjuva urunu "mılhyetçılık" kavramı da hıçbır su rette bır feodal duzen temsılcısmın agzına yakışmaz Çelışkıler yumağına ışte bır daha Evet demokrası de bır burjuva devrımı urunudur 'Sol" kavramı, ılk kez 1789 (Fransız) anayasa meclısınde antı monarşık ve demokratık egıhmle rın temsılcılerının meclıs başkanının solundakı sı ralarda oturmalarıyla ortaya çıkmış olup daha on vekı feodal donemde bılınmemekteydı "Demokra sı 'nın de "sol"un da konumu bu olduğuna gore Turkıve'de "sosval demokrat' va da "demokratık sol' ne ıfade edıyor1 Daha oncekı "ortanın solu" havasından turemış bu ıkı sıyası akım, daha baş tan ıtıbaren bırer çelışkıyı açığa vurmu>orlar mı 9 Sabıt koordınatlara bağlanmamış ve yonu bellı edıl memış bır ' orta' eksenıne gore sağ ve soldan soz etmek ınsanları ovalamaktan başka bır ışe yara maz sanırım Durum boyleyken "orta"dan ıtıbaren butun "sol' gevinenler, tam bır uyuşum ve uvuşuk luk ıçınde "once demokrası1' teranesını tekrar edıp duruvorlar kı bu, dupeduz sabanı okuzlerın onu ne bağlamak demektır T1P e o> genellıkle halktan degıl avdınlardan ciktı Bunun nedenıne gelınce, bunlar kovundekı ağasının etkısı altında olarak Zeytınburnu'nda bır fabrıkada calışan ırgat ışçı've ' kapıtalızm proletaoa, artık değerın somurusu " edebıvatıyla onlaaa hıçbır anlam taşımavan soz lerle seslenıjorlardı ve "topraksıza toprak'" vaadını gerçekleştırecek guvence verememışlerdı Bunca çelışkıve dıyalektık a^ıdan, >anı geleteğır. durbunuvle baktığımızda fazla ıyımser olmak ıçın bır neden goremeyız Ancak çelışkılenn, ıçıne duşmuş olan sıstemı vok olma>a gotureceğını de bılıvoruz Galıba şımdılık tek tesellımız bu olacak 21 OCAK 1989 pık denetımı, şımdı ekonomık bıreycılık ya da "bı rakınız >apsın" adı verılen sısteme karşı ısyanı do ğurmuştur Dış denetımlerın yerını sistemın kendı ıçınde denetım ve dengelerın alacağı bır toplum du şune kapılınmış Şoyle kı, ınsanlar ıstedıklen zaman ve yerde calışıp kâr edebıleceğı herhangı bır ışı tu tarak ve kalıtenın denetımını tuketıcıye sendıka ve Fransız devrımınden berı demokrasıyle ulusçuluk arasında sıkı bır devlet mzamnamesınden >oksun olarak bırakmak bağ oluşmuştur. Gerçekten ulusçuluk hareketı, kendı ıçınde her turlu suretıyle hem bırevın hem de ulusun refahı sağla nacak sanılmış Sıstemın en ust denetım suretı mad ımtıyaz ve farklılıkları, arıstokrasınm (yanı toprak ağalığınm, dı kazanç peşınde koşan bıreyın kendı çıkarı olup feodalızmın), her şekhnı bır yana ıttıkten sonra kendı ulusunu dış sermaye ve emeğı en verımlı yola sevketmek ure tım malzemelerını dağıtmak, teknık suretlen teş dunyaya karşı orgutlemış olan demokratık hareketın bır devamı vık etmek ve nıhayet urunu "fiyat mekanızmasının olarak ortaya çıkmıştır. sıhn" ıle dağıtmak ıçın rekabetın "gorunmez el ı' ne guvenılmış Arz talep kanunu hukmunu ıcra ede cek, eşya \e ucret kendılığınden 'dogal"fivatını bu lacaktır Hur teşebbusun kendısı, ınsanın gerçek Ülkemızın sorunlarına bakmazdan önce, bazı eşıtlık ancak Fransız Devrımı ıle demokratık leştırebıleceğı en emın ve etkın denetım şeklı ola tetnel kavramlara a^ıklık getırmenın. doğru aksıyonun bır sureklı bolumu halıne gelmıştır Bu rak gorulmuş sonuçlara varmanın bırıncı koşulu olduğunu tarıhlerden berı ekonomık eşıtlığın vokluğunda belmerek gırmek ıstıvorum soze 'Burjuva" nedır9 hıçbır sıvasal mekanızmanın kendılığınden sıradan Mılvonlarca ışsızın bulunduğu sayısız ulkede vt Faızı \asakla\an kılıse ve Papa'nın buyuk gucune >urttaşın ıstek ve çıkarlarını gerçekleştırme olanağı bu arada Turkıye'de, bu duşuncenın ne denlı geversı/ başkaldırıp Reform ve Protestanlık (CaKın, sağlamavacağı vurgulanmıştır Yanı kurallarına olduğu açıktır Zıra bu durumda, daha başkalarında Luther ) hareketlerının oncusu olmuş, sınırsız gore ışletılerek her sınıfa (kata) temsıl olanağı ve da olduğu gıbı, durumun tamamı denetımı gc gelışmesıne engel olan feodal duzeni kan golunde sesını du>urma olanağı veren demokrası, >ıne bır rektırır boğmuş (Fransız Devrımı) ve bunun hortlamasını burjuvazı urunudur onlemek uzere de çok cıddı, gerı donuşsuz bır Fransız Devrımı'nden berı demokrasıyle Toprak ağalı duzeni aşılmadıkça... toprak retormunu uygulamış, butun bılım ve teknolojılere, sanatlara \e ıktıdara sahıp çıkarak her ulusçuluk arasında sıkı bır bağ oluşmuştur Ülkemızın doğudan batıya, Trakya dan guneve gun gelışen bır sana>ıleşme harnlesıne gırışmış, Gerçekten ulusçuluk hareketı, kendı »çmde her turlu buyuk toprak ağaları ve aşıret reıslen tarafından ımtıyaz ve tarklılıkları, arıstokrasınm (vanı toprak butun dunvav.1 acımasızca somuren bır burju\a ıdare edıldığı, oy sandıklanndan daıma bu 'buyuk kapıtalıst duzeni kurmuş ve nıhayet bugunun ağalığının feodalızmın), her şekhnı bır yana ıttıkten aıle"lerın ısteklerı doğrultusunda o> ciktığı vadsı sonra kendı ulusunu dış dunvaya karşı orgutlemış namaz Yanı durum 1789 devrımı oncesınde oldu Batısını kurmuş olan kışidır olan demokratık hareketm bır devamı olarak ortaya ğu gıbı bır görunumdedır Insanlar arasındakı ure Bovlece feodalın antıtezı olarak tarıh sahnesıne çıkmıştır Bu arada "ulusal devlet", ulusla devletın tım ılışkılerı "senyör serf" (bızım deyımle 'ağa çıkan burjuva bu başanlannı şu nıtehklenne borçlu bır sentezını temsıl etmesı şekhnde telakkı edılmışse ırgat") ıhşkısıdır Eğıtım sıstemlerı daıma egemen olmaktadır Bılım ve teknolojının butun dallarına de bu sentezm gerçek tabıatı hakkında herkesçe sınıflann ıdeolojısı doğrultusunda gelıştığınden, e£ı derınlemesıne bır vukuf kesın olarak laık ve kabul edılmış açık bır duşunce yoktur Aynı şey tım kurumlarımız da mesleğın adı ne olursa, olsun matervalıst (vanı sadece akla onem veren) bır "mıllı şef' ıle Turk ulusu ılışkılerı ıçın de "ırgat tıpı" adam yetıştırmek uzere planlanmışlar duşunce sistemı, sureklı yenı teknolojı uretımı soylenebılır dır Şövle kı bır Prof Dr Dekan Bev "evnm teorı kabılıvetı, h, *">ır duşman ve engelden yılmavacak sı saçmalıktan ıbarettır, her şey >aratılmıştır" dı>e Gunumuz "mıllıyetçilığı" ekonomık, sıyasal, sosgıbı bır gozu eklık sahıbı olmak Burjuva, bu beyanda bulunabılmektedır O>sa UNESCO'nun kışılığıyle vc^>enı bır 'burjuva kulturu"nu yal ve entelektuel gehşmelerın bır olağanustu çap dunyanın sayılı otorıtelenne yazdırdıgı 'Insanlık raşık yaşamsal parçası olmuştur Bırçok başka neyerleştırmıştır Tarıhı" I cıldımn buyuk bolumunu bu saçma (') denın yanı sıra kapıtalızmın devnmsel yukselışı. fe evnm olayına tahsıs etmıştır odalızmı supurup kralhklannı bır ulusal temel uze Ulusçuluk da burjuvazinin rıne laıkleştıren Avrupa'nın tanrısal haklı krallan Burjuvazımn ancak feodal oğelerın tumden so eseridir... mn rollerı, bır ulusun öburuyle artan tıcarı teması kulup atılmasıyla (koklu toprak reformu) var ola Bu denlı guçlu bır olgu olarak ayakta duran ve rekabetlen, bunun özellıkle gelışen ve (Turkıye bıldığı gerçeğı karşısında ülkemızde bovle bır bur burjuva kapıtalıst sıstemın, ancak her turlu feodal gıbı) "gerı kalmışlar" arasında vakı olması sayıla juva sınıfın oluştuğundan soz edılemeveceğı kanı kalıntıları temızledıkten sonra gelışıp kısaca bılır Gervekten devnmden sonra Fransa'da bır dev sındayım Böyle bır sınıfı temsıl eder gorunenlerın özetledıgımız nıtelıklerı kazandığını vurgulavarak nmcı demokratık mılhyetçılık yerleşmıştı ve bunun hangısı vukanda tanımlanması yapılmış Batı bur geçehm bu burjuva kapıtalıst duzenın urunlermden ruzgârı Osmanlı ülkesı uzennde esmış olmalıvdı juvasına benzıyor9 TV reklamlarında makarna, bo bırı olan demokrası kavramına Demokrası, kımılen rek dışında hangı cıddı bır sanayı urununu goru Butun bunlar, günümuzün mılhyetçıhk kavramı ıçın bır hukumet şeklı, kımılen ıçın de bır yaşam yoruz'' Ve bu halımızle de tam bır burjuvakapıtalıst turudur Bazı ıdarecı sınıfların bır uyesıne nın da Fransız devnmı, yanı feodahzmtoprak ağa örgut olan AT'ye dalmak çabasındayız' Nıtekım, lığı sıstemını tumden supurmuş burjuvaunın uru demokrası gıbı gelen şey, onun bır yoksul en basıt uretım bınmlennde btle teknolojı uretımın yumaşında dar ve savunulamaz bır olıgarşı dujgusu nu olduğunu açıkça ortaya kovuvor den acız sermaye sahıplerımız, alelacele Batılı fir varatabılır \anı bıraz, ne nıvete yersen o tadı veren Gemş anlamıvla "sosval denetım" terımı, toplu malarla evlenmelere gırıştı, vabancıyı, esasen cılız muz gıbı bır şe>dır kımılennce de mun bırev uzenndekı etkısını ıfade eder Dar an uretım kapasıtemızın "harım ı ısmet"ıne soktu Sa Demokratık duşuncelerın, Ingıltere've gorecelı lamda ıse, bazı ekonomıcılere göre ekonomık su yın Demırel geçenlerde Amerıka dan yonetıldığımızı vumuşak tnış vapmış olmalarına karşın, ekonomık reçlenn planlanmıs gudumudur Merkanülızmın çar söylemış Kendı donemınde nereden >onetılıyorduk Bat ılı Ka vramlam Yerine Oturtnıadıkça PENCERE Basında Tekelleşme BURHAN OĞUZ Araştırmacı Ikıncı Dünya Savaşı ndan sonra, Türkıye, Ataturk'ün kurduğu bağımsızlık dengelerınden kaydı, Amerıkan nüfuzu altına gırdı, bır yenı sureç başladı Bu yenı süreçte Washıngton'dan desteklenmeyen hıçbır ıktıdar ayakta duramıyor Bağımlılık gun geçtıkçe artıyor Gerçı bu olguyu 'karşılıklı bağımlılık" dıye meşrulaştırma çabaları var ama "karşılıklı bağımlılık" ancak ıkı "bağımsız" arasında bır anlam taşıyabılır Güdum altındakı ülkeyle guden arasındakı ılışkı ' karşılıklı" değıldır "ustast" ılışkısıne benzer bır bağıntı söz konusudur Turkıye bu yüzden sureklı bunalım ıçınde yaşamaktadır Sıkıyönetımler altında geçen yıllar, sıvıl yonetım altında yaşananlardan daha çoktur Ikıncı Dunya Savaşı'ndan sonra benımsenen çok partılı rejim, çağdaş demokrasıye donuşememıştır 1980'lerde hukuksuzluk, baskı, ıskence daha dayoğunlaşmıştır Bugun en eskı sıyasal partımız beş yaşındadır Ayrıca VVashıngton'a bağlı partıler mesru, Moskovaya donuk partıler gayrı meşru sayılmaktadır Bağımsızlık fıkrı ıse olanaksız bır sıyaset gıbı görulmektedır Ne var kı Türkıye ne sıyasette ne de ekonomıde dar boğazdan kurtulamıyor • Bunalım ulkenın butun kurumları gıbı basın kesımınde gun geçtıkçe ağırlaşıyor Ulke ekonomısınde gorulen "tekelleşme" sürecı, basına da yansımıştır Buyuk sermaye küçuklen yutuyor Hele bu sermaye dışardan desteklıyse, Turkıye'dekı tekelleşme olayı, Batı'dan farklı nıtelığıyle göze çarpıyor Son donemlerde Batı dünyasında da basın kesımı kendıne özgü bır dönüşumu sergılıyor Federal Almanya'da Spnnger, Fransa da Hersant Ingıltere de Mooch, Italya da Agnelirnm adları, basın sektöründe tekelleşmeye yönelık eğılımın göstergelerı gıbıdır Büyük ışadamlarının basın dünyasının çekıcılığıne kendılerını kaptırmaları da doğaldır Kapıtalıst dünyada "halkla ılışkıler" ve "pazartama' gun geçtıkçe onem kazanmaktadır Gazeteler de bu yolda etkı gucu buyuk bır araç olarak kullanılabılır Ancak Turkıye'de Batı Avrupa'dan yaşanan olaydan uzak bır gelışme söz konusudur 12 Eylul 1980'den sonra ışadamları Babıâlı'yeelattılar yatırımlar yaptılar, gazeteler satın aldılar Nevar kı yaşanan ortam Batı Avrupa'dan değışıktı Bır askerı yönetım söz konusuydu, basın özgürluğü yoktu, sendıkacılık yasaklıydı, demokrası dışı bır ortamdaydık Babıâlı, gun geçtıkçe yozlaşan bır basın anlayışı ıçınde 1990'lara dayandı Çoğu gazetenın bır buyük holdıngın pazarlama organına dönüşmesı, basının bağımsızhğını yaralıyor, ekonomık yollardan kımı gazeteyı sıyasal ıktıdara bağlıyordu Gazetecılığı gerçekten meslek edınmış patronların da bu yolun tehlıkesını görebılecek ufukları yoktu (Arkaa İO Sayfada) ARADABIR TLRH4N OZGU>1ER Mersm Barosu Avukatlarından işkence İnsanhk Suçuduf Ozendığımız uygar Batı Iskence ınsanlık suçudur dıyor Kuşkusuz bu yargı ınsanoğlunun yuzyıllar boyunca can ve kan pahasına kıyasıya ve olesıye surduregeldığı bır savaşımın onurlu utkusunun urunudur Kolay ulasılmamıs bır aşama bu Değerı ınsanlık onuru ıle eşdeğerdedır O nedenle saygı gormelı korunmalı yıtırılmemelı Toplumsal yasamın tarıhı kadar eskı olması doğal olan bu ınsanlık onuru savaşımının tarıh oncesı yazılı belgelerınden gonümuze dek ulasabılenlerı yeterlı değıldır Insanoğlu egemen sınıfların sultasına karşı tum tarıh surecınde surdürduğu savasımın gerçek ve kesın utkusunu ancak 1789 Fransız Devrımı ıle taçlandırabılmış ve bu devrımın urunu olan Mnsan Hakları Bıldırısı' nı ınsanlığa armağan etmıştır 1789 tarıhlı Insan Hakları Bıldırısı' nın I Tiaddesınde Insanlar hukuken özgur ve eşıt doğarlar ve oyle yasarlar' denılmektedır Ikıncı Dunya Savaşı nın yıkıntıları uzennde kurulan Bırlesmış Mılletler Orgutu nun 1789 Fransız Devrımı nden 159 yıl sonra 1948 yılında kabul ettığı Insan Hakları Evrensel Bıldırısı"nın I maddesı de 1789 Devrımı nın urunu olan Insan Hakları Bıldırısı' nın I maddesının yınelenmesı bıcımınde oluşturularak Butun ınsanlar ozgur haysıyet ve haklar bakımından eşıt doğarlar denılmıştır Onemlı olan ' Insan Hakları Evrensel Bıldırısı' nın 5 maddesı ıse soyledır Hıç kımse ışkenceye zalımane ınsanlık dışı haysıyet kırıcı cezalara ya da muamelelere tabı tutulamaz ' Bu madde bıze yabancı değıldır Anayasamızın bılınen 17/3 mad desı de aynı bıcımde 'Kımseye ıskence ve ezıyet yapılamaz kımse ınsan haysıyetıyle bağdasmayan bır cezaya veya muamele ye tabı tutulamaz demektedır Gorulduğu gıbı Evrensel Bıldırı nın 5 maddesı ıle anayasamızın 17/3 maddesı hemen aynı bır obürunun kopyası gıbıdır Ne var kı anayasamızın bu maddesını uygulamada anımsayan da pek yoktur Bu, Turkıyemızın yadsınamaz gerçeğıdır Uygar Batının temel hak ve ozgurlukler bakımından çok ılerı asamalara ulastığı gunumuzde ülkemızın gerılere doğru çağ atladıgı yadsınamaz Özellıkle "1982 Anayasası nın kötu mımaıları" suclamasından kendılennı kurtaramayacak olan Danısma Meclısı üyelerı ve bu anayasanın baş mımarı Profesor Aldıkaçtı anayasanın temel hak ve özgürluklerle ılgılı maddelerını tartışmakta oldukları gunlerde (Belkı mutlu bır rastlantı olarak) Strasbourg'da toplanan Insan Hakları ıle ılgılı tum kumluslar butun uye devletlere onemlı bır cağnda bulunarak "Insan Haklan Evrensel Bıldırısı nın 5 maddesınde soz konusu ılkelere duyarlık gösterılmesını ıstemıslerdır Anayasamızın Kımseye ıskence ve ezıyet ; yapılamaz kımse ınsan haysıyetıyle bağdasmayan bır cezaya •t veya muameleye tabı tutulamaz bıcımındekı 17/3 maddesının < bu Strasbourg uyarısının olumlu etkısının bır urunu olduğunu ; ılerı surmek kanımca abartmalı sayılmamak gerekır Zıra ana; yasanın bu maddesı ıle temel hak ve ozgurluklen duzenleyen ; bazı maddelenn ne denlı bırbırıne yabancı oldukları gozden uzak '. tutulmamalıdır Ama anayasamızın bu yuz akı' 17/3 maddesı; ne karşın, uygulama uzucudur Turkıyemızde ceza sorusturmaj larının hazırlık asamasındayetkısız polısın sınırsız ıskencesı• nı yadsıyamayız Bızım ıskencecılerımızın bızım ınsanımıza uy \ guladıgı ıskenceyı yadsıyanlar gerceğı saklamaya ozenenlerdır î Oysa gunesın balcıkla sıvanması olanaksızdır Anımsamaktayız Pahamentomuzun gecen donem calısmalarında muhalefet mılletvekıllerınden ıkısının gundem dısı soz alarak ıskence gerçegını bır olcude dıle getıren konusmalarına karsı o donemın lcıslerı Bakanı olan bugunku Meclıs Baskanı Sayın Yıldırım Akbulut (hem de bır hukukcu olduğu halde) cekınmeden su bıcımde yanıt vermıstı Bu gerceklerın dıie getırılmesı nedenıyle dıs ıtıbarımız zedelenmektedır Kol kırılsa da yen ıçınde kalmalıdır Oysadovulen ıskence goren ınsanlık dışı baskılara ugrayanlar bızım ınsanlarımız Bırlesmış Mılletler Sozlesmesı'nın en onemlı maddesı 15 maddedır Bu madde aynen soyledır Iskence yapılarak alındığı saptanan herhangı bır ıfadenın ıskence yapmakla ıtham olunan kısı aleyhınde kanıt olarak kullanılması harıc herhangı bır kovus turmada kanıt olarak kabul edılmesı olanaksızdır Bu sozlesme Turkıye Buyuk Mıllet Meclısı nde onaylanıp Resmı Gazete nın 26 Subat 1988 tanhlı sayısında yayımlanmakla yasa nıtelığı kazanmıstır Bu durumda yetkısız polısın ısken ce ıle aldıgı ıfadeyı gecersız saymak gereklı ve zorunlu olduğu halde henuz uygulama bu duzeye ulasmamıstır Buna karşın sozlesmenın yururluğe gırdıgı tarıhten bugune kadar bır gecıs donemı surecının noktalandıgı umuduyla ülkemızın onurlu ve saygın tum hukukculannın bundan boyle uygulamayı sozlesmenın 15 maddesı doğrultusunda yonlendıreceklerıne olan ınancımızı yıtırmıs değılız Sonuc olarak goz onunde tutmak gerekır kı dovulen ınsan bızım ınsanımız bızım bır parçamızdır Eğer ışkenceden kurtul mak pahasına ıslemedıgı bır sucu kabul ettığı ıcın yıllarca cezaevlerınde yok olmaya bıraktıgımız ınsanlarımızın aclıktan kıvranan yavrularını onların gozyaşlarının sıcaklıgını duyumsayabılıyorsak ve eger Hakkârı de coplanan kardesımızın sırtındakı Edırnede falakaya yatırılan gencımızın tabanındakı acılar bızım yureğımızı de bırazcık sızlatabılıyorsa, tum ınsanlık dışı uygula maıara artık yeter1 dıyebılıyor ve yureklıce haykırabılıyorsak umarım yarınlar daha bır guzel daha bır avdm olacaktır '&I8AvP t u L «fcCTU>! "özel'İGSgürüeri bugün ba$adı... "Değişim" için "Değişim mağazcüart"sizi bekliyorı ATAKOY GALLER1A • OSMAVBE) • ERENKO) ^ B\KO) BAYILER m ISTANBVL W • İZUIR KOSAKm naiAR I (FKRRIU FATIH9 MKAZAS1) \E\WAHAUE BE)OĞLl • LALEL1 • l \Kl OV?• KWIKO) • U\1RAM)E• • IZMIR 4LMCİK* PEVDIL • AfrMRA ILl s • MZ11A) • G4/Müf EDIR\E KARŞIUKA • ADAftA ATAWRK% LULEBL RÛİZ9 • Bl RbA • ESKUfEMR • (A,\AKKALE • KOS)i • MZILU• DEMZLI• MEVEME\ • R1ZE • Lfla
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear