Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/10 HAVA DURUMU Artana Adapazarı Adıyaman Alyon A$n Ankara Antakya AflBlya Artvın /y*n Balıtesir A S S S S S A A HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE'DE BUGÜN 15° 2° Oıyartakjr 10° 2°E0ine 6° 2° Erzincan 4° 4° Erzurum 1 C 12 Esidşehir 4° 6° GazanBp 13° 4°Gresun 8 16° 2° Gumuşhane S 2°4° Hattâri 10° i°|sparia » 6° 2°lsöııtıul S A A A A B 5 6 B B S 10° 0° 9° 0° 13" 3° 12° 2° 2°5° 2°5° 9° 2° 7° 2° 10° 2° 3°4° 8° 3° 2»6° 6° 1° 8° 1° 2°6° 4°3° 2° 10° S 3° 5° B 10° 3° 13 OCAK 1989 DÛNYA'DA BUGÜN AmsCrdam B Amman B Atına S Bağdal B Barcetoda B S Basel S Betgnt Bertın B S Bonn Bruksel B Budapeşte B Cenevre S B Cezayir B CMe B Dubayi FranMurt S B ame B Hdsnla B Katııre Kopentug K S Köln Lefkosa B 1° 7° 4° 12° 7° 7° 6° 6° 4° 2° 4° 5° 12° 10° 14° 5° ıT 3° 11° 5° 5° 12° Lmngrad K 0° Lonöra K 3° B 12° Maönd S 5° Milano Montrea! B 1» Moskova K 1° S 5° Muf* New tortc Osk) Pans Prag Rıyad B 13° S 4° Roma S 4° Sofya $am B 10° İeı Avıv B 13° îunus B 15° Varşova B 3° Venedık S 3° A 11° Viyana Vtoshnrçton Y 5° Zünh S 6° 6°4° Manısa M e t e o r o t o j i Genel Müdürtüğünden 5° PKMaras alınan bilgiye göre: yurdun doğu kesim2° 7° Mersır len parçalı bulutlu. Marmara ile yurdun 2° ie°Muğta 4° 5° Muş iç ve doğu kesımleri sabah saatlennde 9° CPNığde yogun olmak üzere sısli diğer yerler az T= 2°Ordu l k SICAK bulutlu ve açık geçecek. HAVA SICA.K £ * :("%• T 3° Fti» LIĞI: Yurdun kuzey kesimlerinde biraz s '<'/ 0" 4° Samsun azabcak guney kesimleripde önemti bır 4° 2° Siırt 8° 2 Sıno(! değişildik olmayacak RÜZGÂR Kuzey 12° 1°S>vas ve bao yönlerden orta kuvvette, yurdun 3°5°K*s S 0° 12°Wurt!a$ kuay kesimlenndefcuvvelliolarak eseBlngöl 3° 4° Kasomonu 8 3° 6° Trabzon cek. Oerizteflfc rüzgâr; Karadenız ve Ak cak. Dakja yüksekjiği 11.5 m. yer yer 23 m görüs uzaklığı 10 BMis 3°7° Tunceîi 4°4° Kavseri Bdu dem/de günbatısı ve karayel diğer km. Karademz'de yağış, Marmara'da sis anında 13 km. dolayın8° 2°Uşak S 7° 0° KırMardi denizlerimizde yıldız ve poyrazöan 3 ila da bulunacak. Van Golu'nde hava; parçalı bulutlu ve sisli geçe Bursa 6°4° Van ÇanaMate S 11° 3°Konya 5 zaman aman 6.7 kuvvetinde saatte cek Rüzgâr kuzey ve batı yönlerden orta kuvvette esecek Gâl Çorum 3° 3° Ytegat B 4° rPKütahya 1021 zaman zaman 2833 deni2 mili *üçük dalgalı saatte 10 sls anında 35 km. dolayında bulunacak. Derarli 4° 3° Zongulöak A 10° 0°Malatya hızta esecek DENİZ Mutedil datgah oiaj yaflmurfu A « * 8 OuluOu K lart 5 as* V MUŞERREF HEKİMOĞLU ANKARA...ANKA Atatürk Kurdelesi Yılın ilk gününde dizimin kıkırdağı yeniden yırtıldı, yeniden yatağa çakıldım, Cumhurbaşkanı'nın çağrısına katılamadım. Protokolün de bir estetiği var, koltuk değnekli bir konuk, o toplantıya yakışmaz değil mi? Oysa gitmeyi istiyordum. Biraz önce Gürer Aykal telefon etti, gitmediğime daha çok üzüldüm. Çünkü o akşamın konuklan arasında Leyla Gencer de varmış... Uluslararası boyutlarını hiç yitirmeyen, yıldızı hiç sönmeyen bir opera sanatçımız. Geçende Metin And ile uzun uzun andık onu, sevgiyle, saygıyla, güzel anılarla... Roma'da, Paris'te sahnenin beyaz gül yağmuruna tutulduğu günler geldi gözümün önüne. Le Monde Gazetesi'nde kocaman bir sayfa... Yıllar geçiyor, doruğunu koruyor Leyta Gencer. TV'de o toplantıyı izlerken onu göremedim, foto muhabirleri de Ajda Pekkan'lı, Kemal Sunal'lı sahnelere çevirmişler objektiflerini. Kimbilir belki de tanımıyoriar Leyla Gencer'i. Genç kuşaktar çağdaş sanatçılarımızı nasıl tanır? Ayrıca Cem Duna'ya kadar klasik Batı müziği dinleyen, konsere giden, örneğin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası sanatçılarıyla konuşan, orkestra konserlerini TV ile dinleyicilere aktaran bir genel müdür var mı? Müzik dalında bir TRT ödülü rahmetli Faruk Güvenç'in büyük çabasıyla gerçekleşti yıllarca önce. Cem Duna, TRT tarihinde yeni bir ödül sayfası açıyor şimdi. Benim için önemli bir olay bu. Geçende bu köşede yazdığım şoförü anımsadınız mı? Bana klasik Batı müziği kasetleri yapılmasını önerdi. Taksilerde, dolmuşlarda o kasetler çalınsın, diyor. Başka bir arabada da tersine bir olay yaşadım. Genç şoför kaseti sonuna kadar açmış, arabesk şarkıyı dinliyor. •Berlin jU. •Viyana Kahire • Olçüler Kaçarken... (Baftarafı 1. Sayfada) havası estiriliyor. Sanıyorum bunlar politikanın gereği olarak yapılıyor. Ama hiçbir ciddi tarafı olduğunu sanmıyorum." Semra Ozal'ın ANAP sözcülüğü böyle. Ama bununla da yetınmiyor. Bir de hükümet ya da Başbakanlık sözcülüğünden söz edilebilir. Soru ve yanıt şöyle: "Son günlerde gündeme geten Aile Bakanlığı konusunda neler düşünüyorsunuz?" Semra Özal: "Başbakanın, Aile Bakanlığı ile ilgili bazı düşünceleri var. Ama sanıyorum bu, bir bakanlık olarak değil de Başbakanlığa bağlı bir genel müdürlük şeklinde düşünülüyor. Hele planlar bir kâğıda dökülsün, görelim; o zaman daha aynntılı konuşuruz." Doğal mı? Hayır! Semra Özal, ne parti sözcüsüdür ne de hükümet. Bir parti liderinin, bir Başbakanın eşiolmaktanöteye resmi hiçbirsıfatıyoktur. Öyle ama, ortalıkta kendisinin parti ve devtet yönetimiyle ilgili perde arkası rolünü gösteren o kadar çok örnek vardır ki, bu gibi davranışlan artık kanıksanmıştır; garip karşılayan neredeyse yok gibidir. Düşündürücü olan da budur. Özal ailesi ön plana çıkarken, ölçüler de ne yazık ki gitgide kaçmaktadır. • öteden beri bir "Özal Wan/"nın varlığından söz edilebilir. Bu dar çevre, bir yanda hiç değişmeyen aile fertleriyle, öte yanda değişen kişilerden oluşur. Aile dışından gelen kimileri, zaman içinde gözden düşüp yerlerini başkalarına bırakırlar. Bunun çok örnekleri vardır. Son dönemde bu alanda dikkati çeken bir gelişme olarak şu söylenebilir: Aile gittikçe içine kapanıyor; aile fertleri dışında artık hiç kimse "klan"a, o küçük çekirdeğe kabul edilmiyor. Bir yanda kabuğuna çekilen, yalnıziaşan, iktidar odağı bir aile... Öte yanda, parti, hükümet, bürokrasi ve parlamento... Partiyle ilgili can alıcı konular. partinin yetkili kurullarında tartışılarak mı, sesli düşünülerek mi yönlendiriliyor, yoksa daha çok aile içinde mi? Aile ağır basmaktadır. Bakanlar Kurulu hangi sıklıkta toplanıyor? Tektek bakanlar, hükümetin bir kurum olarak işleyişinden memnun mudurtar? Başbakanlarının bu konudaki yaklaşımını içlerine sindirebiliyorlar mı? Hükümeti ilgilendiren önemli konularda karar alma mekanizması nerede odaklaşıyor? Dar aile çevresi ve konuttur belirieyici olan... Ya bürokraside durum? Türkiye'de devlet yeni yetme bir kurum değildir. Yüzyılların içinden gelen gelenek ve görenekleri, onu ayakta tutan bir bürokrasisi vardır. Bu bürokrasinin hiç kuşkusuz mutlaka düzeltilmesi. çağa uygun hale getinlmesi gereken, toplumun gerisinde kalmış yanları vardır. Ama aynı zamanda devleti ayakta tutan, güçiü, saygıdeğer bir yanı da görmezlikten gelinemez Türk bürokrasisinin. Bu, her vesileyle eleştirdiğimiz bürokrasi olmaksızın, 55 mllyonluk koca bir toplumu yönetebilmek herhalde mümkün olamaz. Ama ne yazık ki günümüzde, bürokrasinin sağlam kalan yanı da yıpratılmakta, görev yapma duygusu ve kendine güveni zedelenmektedir. Biryerde Sayın Özal'ın kendi bindiği dalı kestiğinden de söz edilebilir. Parlamentoya gelince... Son olarak Horzum'la ilgili araştırma önergesinde görüldüğü gibi, devre dışı bırakılmaktadır. Grubuna "parmaksayısı" penceresinden bakan Sayın Özal, Millet Meclisi'ni kendi istediği zaman çalıştırabileceği bir kurum olarak görmek eğilimindedir öteden beri. • Bir bakıma, ne parti ne hükümet ne de parlamento... Cumhuriyet Türkiyesi'nde böyle bir olayın, bu boyutlarıyla daha önce yaşandığı söylenemez. Yaşananlarm, devlet ve hükümet yönetiminde "çağ atlamak" olduğuna ciddi ciddi inanabılenlere, ne yazık ki, hâlâ rastlanabiliyor. Keşke Başbakan Özal, Türkiye'nin böylesine zor bir dönemecinde, gittikçe daha çok aile çemberine kapanacağına, dışa açılabilseydi; diyaloglar örerek, konsensüsler arayarak, partiyi, hükümeti ve parlamentoyu devreye sokarak, sorunlara çörüm arayabilseydi. Yapmıyor. Yine "Inat adam" olduğunu kanıtlama sevdasında; gözü kara bir gidişi benimsemiş gözüküyor. Ve ölçüler, devlet ve toplum düzeninde, her geçen gün kaçıyor. Horzıım için 9O'a GUNEYT ARCAYUREK yaz.yor (Baştamfı 1. Sayfada) sal ekonomik koşulları anlatıyorlar. Evren dinliyor, açık seçik bir kanı söylemiyor. Sadece TRT'nin yanlı yayınlarında TRT Yüksek Kurulu'nu "uyaracakmış" duygusu veren bir izlenim alınryor. Horzum ve Erdem'in istifasıyla siyasal yazgıyı içine düştüğü çukurdan çıkarabllmek için buyruğundaki Devlet Denetleme Kurulu'nu harekete geçirmeyi vaat etmiyor. "Olayı izlediğini" söylüyor ve bu arada SHP liderine, "Hele sizin çabalannız bir sonuca bağlansın, ondan sonra bir şeyler yapabiliriz" demeye getiriyor. Demirel ise yerel seçimlerde Özal'ın Çankaya kapısını açabilmek için her türden olanağı kullanacağına işaret ederken Evren'e, "Özal devleti parti haline getiriyor" diyor. Ses yok! Daha eskiye dayanan kimi yargıları yineliyor Evren. Söz arasında "Özal, Çankaya kapısında geçen yıl cumhurbaşkanını halkın seçmesi gerektiğini söylemişti" jiyor. Bir dokundurma. O kadar. ları törpülüyor. Çünku kesinle (Baftarafı I. Sayfada) şen durum şu: Artık Meclisin da birmutabakala varmaktan söz Ozal'ın ihtiyaç duyduğu zaman çalışması, varlığını göstermesı ediyor. ÖZAL Cumhurbaşkanı bir dönemine tam anlamıyla girildi. Meclis, Özal'ın siyasal keyf'ı yö kere gizli oyla seçiliyor. Partinin adaylan dahi söz konusu olamaz. nünde işleyebilir bir demokratik Cun^hurbaşkanı adayının partiykurum. Hikmet Çetin anımsatı le ilişkisi kesiliyor. Parlamento dıyor. Ha Doğu bloku ülkelerinde şından da seçilebilir. Bugünkü yılda bir kez liderlerin keyfine gö anayasamızın hükmü budur. Bu re toplanan meclisler, ha bizim konular hakkında çok net söyleki. Fark yok. Hem de egemenli yeyim, dışandan meseleleri kanşğin kayıtsız şartsız millete ait ol tırmaya çalışıyorlar. Benim hiçbir duğunun savunulduğu bir dö görüşüm, fikrim şu anda yoktur. nemde Meclis, "Özal'ın isteğine, Bir ara geçen sene başında *Cumihtiyacına göre"toplanabilenbir hurbaşkanı'nı halk seçsin' dedim. kurum haline geliyor. Gerçek bu Hepsi itiraz ettiler. Çok iyi biliyorsunuz, ben de 'Sözümü geri aldım' kadar yalın! Pervasız gidişin kaptam, dedim. Şimdi bakıyorum, bazılaKöşk'ten çıkınca Danışma Kuru rı diyorlar ki, 'halk seçsin.' Size göre kim seçmeli? lu'ndaki iktidar tutumunu bir kez ÖZAL Hiçbir şey sö>lemiyodaha yineliyor. Aynı saatlerde, aynı dili kullanarak. Soruyor rum. Şu anda herhangi bir fikrim genç gazeteci Ümit Arslanbay: yok. Çünkü bu meseleyi o kadar "Mahkemelik konu Meclise gel çok anormal hale getirme istidamez diyorsunuz. Oysa siyasal dı var ki, normal düzeninde gider, boyutları var. Yine de konuya zamanı gelir, ondan sonra durup düşünürüz, bizim herhangi bir tedönmek istiyorum" diyor. sirimiz var mıdır, yok mudur, onu Vay efendim vay! Böyle soru da bilmiyorum, önümüzde daha mu, buyrun manzaraya: çok zaman var. Özal, gazetecileri uyutmuş, Siyasetin yeni zeminini oluştu Adaylık konusunda bir şe\ racak görüşmeter bu aşamaday fındık fıstık üstüne sorulara ya söylemiyorsunnz. ten düne geliyoruz. Bu kez Tur nıt vermeye başlamış. Bozuluyor ÖZAL Ben o konuda söylegut Özal Köşk'te. Uzun bir ko ve diyor ki: "Dönemezsin. Soru dim. 'Ne İnönii ne Demirel, boş nuşma, çıkıyor. Bu arada Mec na da cevap vermeyeceğim." yere heveslensinler' dedim. Özelliste SHP Grup Başkanvekili HikBu da başka bir gösterge: likle Sayın Demirel hiç heveslenrnet Çetin, partisi adına, rejim Özal, ancak söylediklerinin din mesin. Çünkü daima o bu meseadına savaş veriyor. SHP araş lenmesini, bir olayın daha fazla leden bahsediyor. Hiç heveslenmetırma önergesi için özel gündem irdelenmesine dayanamadığını sin!' istiyor. ANAP adına Abdülkadir bir kez daha sergiliyor. DevletluBaşbakan, TBMM'nin tatile Aksu, demokrasi adına garip bir nun dediği dedik. Ötesi yok. girmesinin seçimler nedeniyle oltutum sergiliyor. Mahkemeye giMeclis artık iktidarın keyfine duğunu vurguJarken aday saptaden olayın Mecliste görüşüieme göre toplanacak. Gazeteci, ması için tatile ihtiyaç duyulduğuyeceğini, anayasanın 138. mad Ozalın o günkü ruhsal yapısına nu anlattı. desine dayanarak Özal esintili göre soru soracak. CumhurbaşBaşbakan, yerel seçimlerde bir görüşle öne sürerken, "Bu kanı, Özal a muhalefetin sesini aday olacakların tümünün "geçtürden olaylann Meclise gelme yansıtıyor belki, ama "oradan mişini tahkik etmelerinin" olası sinin dahi yersiz, isabetsiz" ol öteye gidemiyor." Yetkiterini kul olmadığını, ancak milletvekillerini duğunu söylüyor. Ne demek olu lanabileceği yerler var, bunları bu amaçla gönderdiklerini dile geyor? Bir iktidar bir sorunun Mec • işletmiyor. tirdi. Özal, KDV oranının yüzde liste ele alınmasını istemediğı 19'a yükseltileceği haberi ile ilgili Ve... Demokrasi işliyor Türki olarak da "Haber mi, yorum gün, açtıracak bir dava, sonra beklenecek ki mahkeme sonuç ye'de. Rivayet bu. Bir tek kişinin mu?" anlaşılamadığını, böyle bir lansın da Mecliste konu görüşül dilediği gibi demokrasinin kural kararlannın olmadığıru, ancak AT sün. Neredeyse buraya geliyo ları, gelenekleri üstünde at oy ülkelerinde "en düşük KDV oraruz. Hikmet Çetin, anayasanın nattığı bir dönem artık yadsın nının Türkiye'de uygulandığım" sadece "yargı yetkisinin kullanı maz somutluktaki olaylarla kanıt bildirdi. Başbakan, mevduat faizmı üzerinde" görüşme yapılama lanıyor. Demokrasi rüzgâra kar lerinde "biiyük sıçramalar olduyacağını belirtiyor. 1980'den ön şı yelken açmış gidiyor. ğu halde kredi faizlerinin o kadar ce meclislerin meclis olduğu döÖnceki gün liderlerin Çanka yükselmediğini", bunun bir "arz nemlerde, örneğın Lockheed ya'ya çıkışı, dün Özal'ın Cum lalep meselesi" olduğunu söyledi. olayında mahkeme sürerken, hurbaşkanı ile görüşmesi ve Da Ancak genel eğilimin düşüş yöpartilerin el ele vererek müzake nışma Kurulu'ndaki ANAP dav nünde olacağım söyleyebileceğini relere önayak olduklarını bildiri ranışını yan yana getiriniz, çıkan ifade etti. Özal, ekmek fiyatlarının artışı ile ilgili yorum yapmayor. 1970'te Anayasa Mahkeme tablo işte bu. yacağını belirttikten sonra, "Hasi'nin, mahkemelık olayda MecKişinin siyasal keyfine kalmış zine ve Dış Ticarel Miisteşan Yaliste soruşlurma açtırdığını vurvuz Canevi'nin görevden aynlıp bir demokrasi. guluyor. Devlet Bakanı Adnan Kahve aynlmayacağı ve Kaya Erdem'in yerine atama yapılıp Hayır! Sonuç yok, sonuç alın ci de gazetecilere ders veriyor: yapılmayacagı" sorusuna şu kar"Demokrasinin ilacı şeffaflıktır" ması olanaksız. Çünkü Özal ikşılığı verdi: tidarı Meclisi dışlamayı artık so diyor. Kahveci, basınaçalım atamutiaştırıyor. Araştırma önerge cağına, ilk başta gitsin liderine, •Onu hiç sorma. Şimdi bakın, lerinden kaçabilmek için Mecli bu kuralı söylesin. İlk önce Kahveci'nin ve şefınin bu sualleri sormayınız. Hele böysi sürekli tatilde tutma planını uyinançlarındaki şeffaflığı görelim. le basın toplanlısında bu kadar gulamaya koyuyor. detaylı sual sorarsanız, bir daha Aslında çıkan sonuç, demokDemokrasilerde yüksekten at bana basın loplanüsı yaptıramazrasi adına gönül karartıcı, umut maların bir mumluk ömrü var. sınız." Ozal nin TBMM'de öncelikle görüşülmesi dün Danışma Kurulu'nda tartışıldı. SHP'nin bu konudaki önergesine ANAP karşı çıktığı için görüş birliğine varılamadı. Bunun üzerine SHP, önergesini Genel kurula getirdi. DYP'li Ahmet Neidim, önerge üzerinde konuşurken, önergenin öne alınmasında hiçbir engel olmadığını belirterek Kaya Erdem'in de önergenin kabul edilmesi ve konunun araştınimasını istediğini anımsattı. Neidim, "Öniimüzdeki yerel seçimlerde tükeneceğinizi anladığınu için Meclisi kapatıyorsunuz. Bu korku ve telaş 26 martta sizi sandığa gömecek" dedi. SHP Grup Başkanvekili Hikmet Çetin de günlerdir konunun gazetelerin manşetlerinde yer aldığıru anımsatarak, olaya Bozkurt Özal'dan Hüsnii Doğan'a kadar bir çok bakan ve bürokratın adının kanştığını belirtti ve "Bunlar sizi hiç mi rahatsız etmiyor?" diye sordu. Çetin, bu konuda iktidar partisiyle bir kavgaları olmadığını, hep birlikte konuya el konulmasım istediklerini kaydederek şöyle konuştu: "Başbakan Yardımcısı olaya adı kanştığı için örnek bir davranışla istifa ediyor. Fakat adı usulsiizlüklerle birlikte anılan Yuralhan ise kılını bile kıpırdatmıyor. Biz parlamento olarak sırf Başbakan olmaz dediği için bu konuyu göriisemeyecek miyiz? Böyle bir önergeyi bizden önce burada adı geçen kişilerin istemesi gerekirdi. ANAP milletvekilleri olarak arkadaşlannızın onurunu kurtarmayı, olayların açıklığa kavuşmasını istemeyecek misiniz? Başbakanın hukuk anlayışına güveııerek. ona sığınarak bir karar vermeyin. Eğer parlamento bu olaya el koymazsa, dedikodular giderek artar." Hikraet Çetin, her hafta bir araştırma önergesinin görüşülmesi durumunda HorzumŞemilerErdem önergesinin TBMM'de 1990 yılından önce görüşülemeyeceğini kaydetti. Çetin, kürsüden inerken Devlet Bakanı Bozkurt Özal söz istedi, ancak birleşimi yöneten ANAP'lı Başkanvekili İlyas Aktaş, Bozkurt Özal'ı görmezlikten gelerek ANAP'h Reşil Ülker'e söz verdi. Özellikle SHP'Iilerin sık sık alkışlarla protesto ettikleri Reşit Ülker, muhalefetin çok sayıda araştırma ve genel görüşme önergesi vererek Meclis gündemini tıkadığını savundu ve "Şimdi kendi düştüğünüz bu durumdan çıkmak için cırpınıyorsunuz" dedi. Önergenin öncelikle görüşülmesi için hiçbir neden olmadığını savunan ÜHcer, "Biz konu konuşulsun diyoruz, konuşulmasına karşı çıkmıyoruz. ama sizin tayin ettiğiniz 36. sırada konuşulsun. Sizin için içtüziiğii mü çiğneyeceğiz?" diye konuştu. Önergeyi "çırpışürma" olarak tanımlayan Ülker, Kaya Erdem'in istifasının ANAP'ın kendi iç sorunu olduğunu öne sürdü ve şöyle dedi: "Kaya Bey'in istifası bizim iç işimizdir. Burada ANAP'ın içişlerine kanşmak mı istiyorsunuz? Erdal tnonü'nün istifası da kendi iç işinizdir. Ali Topuz'un 'komümstler var' dedikten sonra istifası da kendi iç işinizdir. Bu önerge nasıl olsa göriişülecek ve hiçbir şey gizli kalmayacaktır." Ülker'in bu sözleri SHP milletvekillerinin tepkisine yol açarken, SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, sataşma olduğu gerekçesiyle söz istedi. Bozkurt Özal'ın da söz istediğinde ısrar etmesine karşın Başkan Aktaş, DYP'li Yaşar Topçu'ya önerinin aleyhinde söz verdi. Topçu, özellikle ANAP milletvekillerinin meraklı bekleyişleri içinde kürsüye gelerek, "Türkiye kamuoyunu günlerdir, aylardır iki kişi işgal ediyor. Birisi araştırma önergesine konu olan adam, öteki de Yunanistan'dan haber gönderiyor, 'açıklama yaparsam, Türkiye sarsılır' diye. Bu önerge görüşülürse bir çok hırsızlık, yolsuzluk ortaya çıkacak. Hükümet de bunların ortaya çıkmasını istemiyor, bunları yapanlan koruyor. Bırakalım korusun..." diye konuştu. Topçu'dan sonra İnönü, sataşma olduğu gerekçesiyle söz istefinde yeniden ısrar etti. Ancak Başkan Aktaş kendisine söz vermedi. Bu sırada yapılan oylamada, HorzumŞemilerErdem araştırma önergesinin TBMM'de öncelikle görüşülmesi reddedildi. ANAP'lılardan yalnızca Kaya Erdem muhalefetle birlikte öncelikle görüşme yolunda oy verdi. Erdem'in bu davranışı üzerine muhalefet sıralarından, "Bravo Sayın Erdem" sesleri duyuldu. Teyp kaseti landı. İnönü, "TBMM'yi bu du(Baştarafı 1. Sayfada) ruma düşüren insanlarla biz iyi ihracatına SHP'nin öncülük etmesini istiyor. ilişkiler götüremeyiz. Meclisin bu Emlak Bankası Genel Müdürü konuya eğilmesini engellemek her Biilenl Şemiler ve Başbakan Yar şeyi çığrından çıkarır" diye aymcalıklı dımcısı Kaya Erdem'in istifasına konuştu. kadar uzanan olayların konu edilANAP'ın "büyük bir telaş teşvîk primi diği Meclis araştırması önergesiiçinde" konuyu kapatmaya çalış 9 tığını ve hiç gereği yokken kendi BARIŞ KUDAR sinden söz etüğini anlatan SHP liİZMİR Para Kredi Kurulu, deri, kendisine yöneltilen eleştiriyi, "yakışıksız bir isnat" diye de ihracatta uygulanan vergi iadesi ğerlendirdi. Ayrıca, TBMM'deki sistemi yerine oturtmaya çalıştığı genel eğilimin genel başkanların prim sisteminde, Türkiye'de video söz istemesi durumunda verilme ve teyp kasetleri ihracatında si yönünde olduğunu da ifade önemli yer tutan Raks firmasına ederken, "Benim istifamın her 4 ay içinde iki kez aldığı kararla hangi bir yolsuzlukla, banka kredi ayrıcalık tanıdı. Ancak Raks fırolayıyla ya da karanlık bir mese ması, uyguladığı dışsatım sisteleyle alakası yoktur. Bu olayı ka mi nedeniyle 4 Şubat Kararlarına patmak için ANAP sözcüsünün takılarak bu ayrıcalıklı teşvikten giriştiği bir sakat manevradır. yararlanamadı. Firma KoordinaBöyle yakışıksız imalar, ANAP törü Sertan Ayhan, "Sonuçta bu sözcüleri tarafından yapılmıştır. sistemle 800 bin dolar prim alaBunlar, iftira ve havayı gerginleş bilecekken bundan yararlanamatirmekten başka gerçek yolsuzlukdık" dedi. "Ayncabklı teşvik" olayı şöyle ları saklamak içindir" dedi. tnonu, istifa eden Emlak Ban gelişti: Para Kredi Kurulu 19 kası Genel Müdürü Bülent Şemi Temmuz 1988 günü Resmi Gazeler'in bankanın durumunu kur te'de yayımladığı kararında ihratarmak için halkın parasıyla rek cata uygulanacak teşvik primlerilamlar yaptığını ve kendisini sa ni açıkladı. "Bu teşvik primleri vunmak için devlet parasıyla mas ihraç miktannın yüzde 10'unu rafa girdiğini söyledi ve sözlerini aşamaz" koşulu da kararda yer aldı. Bu karar içinde prim uyguşöyle sürdürdü: lanacak mallar arasında video ka"Meclisin bu konuya eğilmesini set ve teyp kaseti de bulunuyorengellemek, her şeyi çığrından çı du. Video kasetlerin yüz adedine kanr. Partiler arasında uygar iliş 50, teyp kasetlerinin yüz adedine kiler denüiyor. Devtetin işlevi, hesap vermek gibi temel kavramlar 5 dolar prim ödenmesi öngörülükalkarsa uygar ilişki nasıl olur? yordu. Bu karardan iki hafta sonra 4 Biz birbirimizle iyi geçinelim ama ortaya çıkan yolsuzluklann hesabı ağustos günü Para Kredi Kurulu sonılmasın. Türkiye'de denelim yine Resmi Gazete'de 88/18 sayılı kalmasın, böyle iyi geçinmek is bir karar daha yayımladı.JBu katemiyoruz. Türkiye'de yanlışa rarda video kaset, teyp kaseti, yanlış diyecek, yolsuzluklardan vantilatör ve karo fayansları için hesap soracak hiçbir organ kal prim ödemelerinde "yüzde 10 madı mı? TBMM'yi bu duruma sınınnın" uygulanmayacağı bildüşüren insanlarla biz iyi ilişkiler diriyor ve karar geriye yürütülegöcüremeyiz. Durum çok ciddidir. rek geçerlilik tarihi 19 temmuz Mesele iyi ilişki, kötü ilişki mese olarak belirleniyordu. Aradan bir lesi değildir. Halkın haklarını ko süre daha geçtikten sonra bu kez ruyabilecek miyiz, koruyamaya 8 kasım günü yine Para Kredi Kurulu tüm ihraç mallarını aynı kecak mıyız meselesidir." feye koyup bu kez barajı yüzde 20'ye çıkardı. SHP'nin tutumu lzmir Ticaret Odası kayıtlanna Önergenin reddedilmesinden geçen rakamlara göre, tanesi sonra SHP'nin durumu yeniden 1.642.15 dolar olan video kasetdeğerlendirmeye gideceği, Meclis ten, iki karar arasında geçen 4 aygündemindeki araştırma ve genel lık sürede yaklaşık 2 milyon 312 görüşme önergelerini gerekirse ge bin 770 adet ihraç edilmiş ve karri çekme yoluna gidebileceği bil şilık olarak 1 milyon 156 bin 385 diriliyor. SHP'nin bu amaçla dolar prim tahakkuk etmesi gereDYP yetkilileriyle de temaslarını kiyor. Yine tanesi 0.330.48 doMeclisin kapalı olduğu süre içe lar olan teyp kasetleri ihracatı risinde de sürdürmesi bekleniyor. yaklaşık 5.6 milyon dolayında yapılmış ve tahakkuk etmesi gereken Özal ne dedi? prim 560 bin dolara çıkmış. Biraz kısar mısınız, çok güzel bir konser dinledim, mutluluğumu bozmak istemiyorum, dedim. Sonra da sordum: Arabeski seviyor musunuz? Evet, seviyorum. Nesini seviyorsunuz? Alışmışım artık! Her şeyi özetleyen bir söz. Kim alıştırdı, nasıl, neden, sosyal bilimciler yanıtlar. Köyceğiz'de Atatürk'ün büstünü kıran çocuğun beyni nasıl yıkanmış yıllarca. Müslümanlığı nasıl anlatmışlar o gençlere? Okullarda neler öğretmişler, nasıl koşullandırmışlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara'da, gözden uzak denetimden yoksun bir kentimizde değil, Ankara'nın göbeğinde ortaokullarda, liselerde, üniversitelerde neler yaşanıyor, sonra da kırk yaşında bir Milli Eğitim Bakanı kürsülerde ve TV ekranında Atatürkçülükten söz ediyor! O konuşma inandırıcı olabilir mi hiç? İmam hatip okullarını çoğaltacaksın, en iyi öğretmenleri o okullara atayacaksın, üniversiteye giriş sınavını onlar kazanacaklar, devletin çatısını onlar kuracaklar, sonra sen laikliği, Atatürkçülüğü savunacaksın. Atatürk hiçbir dönemde böyle sevilmedi! Sözlerie büyük aşk, davranışlarla çelme! Atatürk kurdele gibi kimi ellerde. Bu kurdeleye aldanmamak gerekir, çözüp de paketi açınca gerçek sırıtıyor. Bence bu elleri tanımalı artık, daha çok gecikmeden. Bu köşede örnekler verdim durmadan, Balıkesir'de bir ilkokul öğrencilerinin cuma namazına götürüldüğünü yazdım. Alevi köylerine cami yaptırmak yöntemlerini, ilkokul müfettişlerinin kadın öğretmenlerin elini sıkmadığını, başörtülü doktorların başı açık hastalara ilgi göstermediğini. Hani ne oldu, bir araştırma, bir soruşturma, bir kovuşturma yapıldı mı? Cumhuriyetimizin temel ilkelerini korumak istiyorsak başka bir davranış biçimi gerekmez mi? Tarihi açıp okumak gerekir, Menemen olayında Atatürk nasıl acımasız bir politika uyguluyor! Nasıl bir duyaıiık gösteriyor! Duyarsızlığın adı hoşgörü oldu bir süredir! Üniversrte öğretim üyesı bir arkadaşım anlattı geçen gun. Geçen ders yılı, başı açık gelen bir kız öğrenci, bu yıl başörtüsüyle geliyor. Gerekçesi hasta ablasını okuyarak sağlığına kavuşturan bir hoca! O aralık Sayjn Evren veto ediyor Türban Yasası'nı. Öğrenci kız başını yeniden açıyor. Yönetmelik çıkınca yeşil bir örtüyle geliyor sınıfa. Öğretim üyesi kızı çağırıyor, yeşil örtünün anlamını soruyor. Kız büyük umursamazlık içinde. İsterseniz pembe örteyim diyor. Ertesi derse de başında pembe bir örtüyle geliyor. Meydan okur gibi. Bu meydan okumagücü nereden kaynaklanıyor acaba? İçerden mi dışardan mı, hangi çevrelerden? Düşündükçe karanlığa bulanıyor insan. Aydınlığa çağdaş kişilere bakarak ulaşırım her zaman. Çağdaş sanatçılara, yazarlara, çizerlere; hangi görevde olursa olsun çağdaş düzeyini yitirmeyenlere, kapalı kapılar arkasında da belli savaşlar verenlere! Bilkent Müzikoloji Dekanı Piyanist Ersin Onay, CSO'dan Bahar Ayini konserini dinledikten sonra bana "geçmiş olsun" demeye geldi. Gözleri parlıyordu. Çok güzel çaldılar, dedi, solist bir orkestra, diye özetledi coşkusunu. Konseri banda almışlar bana da dinletecekler. Hastalığı da seviyorum kimi zaman. Her kuşaktan, her daldan dostlarım beni hiç unutmuyorlar. Kaçırdığım bir güzelliği elleriyle tutup getirecekler neredeyse. Stravinski'nin "Bahar Ayini" adlı yapıtını Cumhurbaşkanı Evren de çok sevmiş, Gürer Aykal'a da söylemiş bunu. Sayın Evren bu müzik yapıtını birkaç yıl önce dinleseydi sever miydi acaba? Geçende yeni yıl konserinde gençliğinde sevdiği muzik türünü anlatıyordu. Vals seviyor Cumhurbaşkanı. Genç bir subayken dinlediği müziği. Sonra uzun süre konsere gitmemiş belki; operaya, tiyatroya, baleye kaç kez gitmiş kimbilir. Örneğin Türk operasının kuyrukluyıldızı Leyla Gencer'i dinlemiş olabilir mi? Geçende affedilmez bir gecikmeyle "Devlet Sanatçısı" sanını alan değerli sanatçımızla ilk kez karşılaştı belki de. Oysa Leyla Gencer, Atatürk'ün müzik devriminin güzel bir anrtı gibi. Yaşamını müziğe adamış, opera dünyasına değerli katkılarda bulunmuş bir sanatçı. Onun yerinde başörtülü bir soprano düşünebilir miyiz opera sahnesinde? Ya da Suna Kan, idil Biret, Ayşegül Sarıca, Gülsin Onay gibi? Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın yarısı kadın olan çalgıcılarını başörtülü düşünebilir misiniz? Atatürk devrimleri bir bütün her şeyden önce. Birini ötekinden, kadın devrimini müzik devriminden, laikliği öğrenim birliğinden ayırmak olanağı yok. Ayırınca arabesk bir toplum oluşuyor. Kimi bakanlar, başbakanlar da kurdele bağlamaktan öteye gidemiyorlar. Daha önce de yazdım; Sayın Evren'e de söyledim birkaç kez, yapay Atatürkçülerin elinden kurdeleyi almanın bir yolu var: 12 Eylül döneminde hazırtanan anayasanın din eğitimiyle ilgili maddesini kaldırmak. Bir yanlışı düzeltmek, o yanlışı yapanları onurlandırır ancak. Her şeyden önce Sayın Evren'in o madde doğrultusundaki gelişmelerin bu boyutlara varacağını öngördüğünü düşünmüyorum ben. Ama gördükten sonra? Türban Yasası'nın gerçekçi bir gerekçeyle önce veto, sonra Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak geri kalmasını istemek Cumhurbaşkanı için elbet olumlu bir davranış. Ancak sorunu kökünden çözmek için uygulamaların, umursamazlıklann, laik bir devletin yöneticileri olduklarını unutanların dayandıkları kaynağa inmek gerekiyor. Cumhurbaşkanı Evren bunu yaparsa Çankaya'daki görev süresini güzel sona erdirir. Ayrıca kamuoyundan büyük destek görür. Çünkü tersine bir kültür devriminin yozluğundan tedirgin ojanlar az değil. Geleceğe kaygıyla bakanlar çoğalıyor giderek. Özellikle Atatürk devrimleriyle yetişen kuşaklar; çocukları, torunları için aydınlık bir dünya özleyenler, tersine bir devrimi durduracak bir atılımı umutla bekliyor. Elbet tarih de bekliyor... Başbakan Turgut Özal, Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile iki saat süren olağan görüşmesinin ardından düzenlediği basın toplanUsında "Horzum olayı" ile ilgili olarak gazeteciler soru sormadan şu açıklamayı yaptı. "Horzum hadisesi ile ilgili Meclise verilmiş araştırma önergesini siz sormadan ben söyleyeyim. Bir kere meselenin mahkemelik tarafı var. Hadise nedir diye bakarsanız, Emlak Bankası'nı 80 milyon dolar kadar dolandırma işi yapılmış. Yurtdışına kaçmış. hiçbir devrede bu yurtdışına kaçınlanlar getirilemediği halde, biz getirmişiz, Mahkemeye vermişiz. Mahkeme herkesin bildiği gibi hükümet kontrolünde değil. Hiçbir müdahalemiz de bahis konusu olamaz. Yargı organında mahkemesi süriiyor. Bir müddet tutuklu yargılanmış, şimdi tutuksuz yargılanıyor. Bu mahkemenin verdiği karardır. Sonucunda ne olacaktır, onu da benim bilmem mümkün değil. Horzum hadisesi böyle. Bu işle ilgili olarak iki istifa oldu. Birisi Emlak Bankası Genel Müdürii'nun istifası, diğeri de Kaya Erdem'in istifası. Neden bu istifalann olduğu konusu, gazetelerde çok açık yazıldı. Bizim buna ilave edeceğimiz, söyleyeceğimiz herhangi bir şey yok. Kaya Bey'in istifası bizim partinin, hükümetin iç meselesidir. Şimdi mesela ben, Sayın lnönüye sorsam, 'Niye istifa ettin?' demeye hakkım var mı? Veyahut da Genel Sekreter Yardımcısı 'Partinin içinde bölücüler, komünistler var' diye bir hadise çıkanp istifaya mecbur oldu. Biz bunun için bir Meclis araştırması istedik mi? Hadise bundan ibarettir." Daha sonra gazeteciler ile Ozal arasında şu konuşma geçti: Muhalefet, Horzum olayını Medisten kaçırmak için tatile girdiğini söylüyor. ÖZAL Hayır. hayır. Şu anda Türkiye'de seçim var. Açık söyledim, Horzum olayıyla ilgili olarak gazetelerde istifalarla ilgili yazılandan fazla bilgimiz yok. Bu konu açık olarak ortada. Açık değil derken Şemiler mi, söylemiş mi, söylememiş mi ben şahsen bilmiyorum. Efendim, ben de Horzum olayını sormak istiyorum. ÖZAL Kâfi derecede geçti artık. LONDRA (AA) Telaizyonun "Banko" yarışmasının "süper" şampiyonu Hale Bacakoğlu, dün Cambridge Lea Has1 tanesi'nde bir katarakt ameliyatı oldu. İngiltere'nin önde gelen göz hastalıkları cerrahı Dr. John Scott başkanlığında beş kişilik bir ekip tarafından gerçekleştirilen ameliyat yerel saatle 14.00'te başladı ve üç saat sürdü. Gerçekleştirilen ameliyatla Hale'nin sol gözündeki katarakt alındı. Dr. Scott'un Hale'nin sağlık durumuna ilişkin açıklama yapmaktan kaçınması üzerine, Cambridge kentinde bir özel lisan okulu sahibi Dr. Süıan Bayraktaroğlu.Hale'ningözlerinin yeniden görebilmesi konusunda kesin göruşünü, katarakt ameliyatı sargılarının ahnmasından sonra yapacağı son bir inceleme ve değerlendirme sonunda önümüzdeki günlerde açıklayacağını söyledi. Hale Londra'da ameliyat oldu Irtica iddiasına DGM savcılığı soruşturma açü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Atatürk Anadolu Lisesinde "irtica propagandası" yapıldığı yolundaki iddialar üzerine, Ankara DGM Savcılığı soruşturma açtı. Aynı lise, daha önce de Ankara Valiliği'ne bağlı ilköğretim müfettişlerince irtica soruşturmasından geçirilmişti. Ankara DGM Savcı Yardımcısı Tevfik Hancılar, lisedeki irtica soruşturmasıyla ilgili olarak haberler yazan Cumhuriyet muhabirinin de konuya ilişkin ifadesine başvurulacağını söyledi. Ankara Atatürk Anadolu Lisesi'nde bazı öğretmenlerin mezhep ve ırk ayrımı yaptıkları, derslerde ilahiler söyledikleri konusunda Cumhurbaşkanlığı ve Ankara Valiliği'ne öğrenci velileri tarafından şikâyet dilekçeleri verilmişti. "trtica soruşturmasıyla" ilgili olarak Cumhuriyet muhabirinin görüştüğü Anadolu Lisesi öğrencileri de okulda bazı öğretmenlerin derslerde ilahi söylediklerini, yatılı öğrencilere oruç tutmaları için baskı yapıldığını ifade etmişlerdL 75 ocağa kadar imzalanacak SEKA da son asanıa ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sendika içi çatışmalar nedeniyle kilitlenen SEKA sözleşmesinin birkaç gün içinde imzalanması bekleniyor. Selülozlş üst yönetimi ile Köcaeli Şube Başkanı Fikri Karakadılar arasındaki sürtüşme nedeniyle ortada kalan sözleşmenin bir sonuca ulaştınlması için genel merkez yöneticileriyie şube başkanları yarın Ankara'da bir araya gelecekler. Sendika üst yönetiminin bugüne değin, sözleşme imzalama yetkisine sahip olmasına karşın Kocaeli'nde sözleşme için kapalı yerine açık oylama yaptıran Fikri Karakadılar'ı kamuoyu önünde zor durumda bırakmak amacıyla sözleşmeyi imzalamadıkları belirıiliyor. Selülozİş üst yönetiminin imzalayacağı sözleşmedeki ücret zamları birinci yıl için çıplak ücrette yıllık ortalama yüzde 120'yi giydirilmiş ücrettede yüzde 161'i buluyor. Ancak, işçiler yaklaşık dört aydır grevde oldukları için bu süre için kendilerine ücret farkı ödenmeyecek. Dolayısıyla işçilerin çıplak ücretlerindeki yıllık ortalama ücret oranı yüzde 63'e, giydirilmiş ücrette de yüzde 89'a düşüyor. Selüloz(ş üst yönetimi, SEKA'da işçilerin her ayın 15'inde ücret aldıklarını göz önüne alarak sözleşmeyi 15 ocağa kadar imzalayacaklar ve böylelikle SEKA işçisinin ocak ayında grev nedeniyle bir kayıpları olmayacak. Ama efendim. mahkeme dıOylamanın hemen ardından sında bir de siyasi boyulu var. SHP liderine söz verilmemesi üzeÖZAL Hayır efendim, geçti rine SHP grubu genel kurul salo artık. Onlar siyasi hale getirmek nundan çekilerek, olağanüstü top istiyorlar.