25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER sine engel olmamak gerekir. Denetimli kira ilişkilerine gelince: Bunlar 6570 sayılı Taşınmaz Kiralan Yasası'na tabi taşınmazlardaki kira ilişkileridir ve adından da anlaşılacağı gibi bu özel yasa sözü edilen kategoriye giren taşınmaz mallann kiralanmasında "sımrlamalar" getirerek, "serbestlik rejimi"ni ciddi biçimde kayıtlamıştır. 1940 yılından bu yana kimi değişikliklerle sürüp gelen bu sınırlı kira rejiminin kiracılann konınması amacıyla getirdiği iki ana kayıt şunlardır: 1) Kiracı, tahliyeye karşı korunacaktır. 2) Kiracı, kira parasının yükselmesine karşı korunacaktır. Bu ikili koruma biçimi bize özgü değildir; tngiltere de içinde olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde, kiracılann mal sahiplerine karşı guçsüz ofdukları ve bu korunma sağlanmazsa, bundan çok önemli, giderek vahim toplumsal huzursuzluklar' doğacağı varsayılarak bu yola gidilmiştir. Genellikle sanılanın tersine, bu tür kayıtlanmış ya da sınırlanrmş kira rejimleri, belli ölçüde, birçok ülkede hâlâ yürürlüktedir. Hukukçulann diliyle söylenirse, bu tür korumayı sağlayan kurallar "buyurucu nitelikteki kurallar"dır. Bunun anlamı da, ilgüi taraflann bu buyruklan görmezden gelerek, serbest istençleri ile tersine anlaşma yapamamalarıdır. Başka bir açıdan bakılarak, kiracılann korunmasına ilişkin kuralların, özel hukuk değil, kamu hukoku kuralları olduğu da söylenebilir. rak yenilenen kira ilişkisi içindir. lşte, bu çözüm şekli içinde, Yargıtay, taraflann ilk defa kira sözleşmesi yaparken kira parasını belirlemede serbest olduklan görüşünden hareketle, daha onceki kararlannda, ilk kira dönemi ile, onu izleyen ilk yasal uzama dönemi için "altın kaydı" ya da "döviz kaydı"nın geçerli olacağını kabul ediyordu. Doğru bir çözüm olduğu tartışma götürür bu çözüm, son yıllarda kökleşmiş bir uygulama sayılıyordu. Kiracınm korunması yolundaki temel gerekçe ile çelişse bile, bu uygulama, ikinci dönemden sonra tekrar "tespit davası" esasına dönülmesi ile yumuşatılmış oluyordu. Böylece, taşınmaz kira ilişkileri için, kira parasının belirlenmei.: bakımından herhalde bir sınırlama olduğu ve bunun "kamu düzeni "ni ilgilendiren bir buyruğa dayandığı düşüncesi terk edilmiş sayılıyordu. 28 EYLÜL 1988 Altıııa Bağlı Kira Kira ilişkilerini, sonuç olarak, pazar ekonomisinin zayıfı öğütücü çarklanna terk eden, sosyal devlet ilkesiyle bağdaşması olanaksız bu kararın yerinde olmadığı kamsındayız. Dileğimiz, kira tespit davasının yalnız kira arttırmak için değil, indirmek için de açılabileceği yolunda önceki içtihatla uyumlu olmayan bu yeni karar dolayısıyla, konunun Yargıtay Büyük Kurulu 'nca ele alınması ve taşmmaz kiralannı kiracılarca "taşınamayacak" yiiksekliklere çekecek bu kararın düzeltilmesidir. Prof. Dr. AYDIN AYBAY Taşınmaz kirasında kira parasının belli bir sayıda altın sikkeye ya da belli bir ağırbktakı altına göre belirlenmesi geçerli olur mu? Hukuk dilindeki deyişle, taşınmaz kirası ilişkisinde taraflar "altın kaydı" koyabilirler mi? Eylül ayının başında gazetelerde yer alan Ankara çıkışlı bir habere göre Yargıtay'm Hukuk Genel Kurulu bu konuda "emsal" oluşturacak b;r karar vererek, "denetimli kira ilişküeri" olarak tanımlanabilecek 6570 sayılı yasa kapsamına giren taşınmaz kiralarında "altın kaydı"run geçerli olduğunu hükme bağlamış buh'nuyor. Bu karar yerinde bir çözüm getirmekte midir? sinden alacağın, başka bir ölçeğe göre (ve bu arada altın ölçeğine göre) belirleneceğini kabul edebilirler. Bu ölçeğin, giderek, yabancı bir para olarak kabul edilmesine de engel yoktur. Kısa bir süre önce yürürlükte olan denetimli kambıyo rejimi dolayısıyla bu tür ölçeklerin (döviz kayıtlannın) geçerliği kuşkulu sayıürken, bugünkü gevşetilmiş kambiyo yasakları karşısmda, anık böyle kayıtlara da ba$vurulmasına engel yoktur. Özetlenirse, sözleşme serbestliği ilkesinin egemen olduğu borç ilişkilerinde, para borçlarımn altın kaydı, döviz kaydı ya da başka kayıtlarla (örneğin, toptan eşya fiyatlan endekslerine göre ya da belli bir malın borsa fiyatlarına göre) belirlenmesine hukuksal engel yoktur. PENCERE Turgut Bey Taktı Turgut Bey doktora gitti; ama, bu kez kalp ya da göz için değil; derdi başkaydı. Doktor: Sizi dinliyorum.. Turgut Bey: Doktor bana bir şeyler oldu.. Anlatın, neler oldu? Turgut Bey: Kafamda bir saplantı oluştu, gözlerimin önünden gitrmyor, ne yana baksam onu görüyorum, ne söyleseler onu anımstyorum, kurtaramıyorum kendimi ondan.. O kim? Bir gazete.. Doktor: Hıııı.. Turgut Bey cebinden katlanmış bir Cumhuriyet çıkardı, açtt, masanın üstune yaydı: İşte bu gazete!.. Sonra Turgut Bey, birdenbire açıldı, doktora anlatmaya başladı: Şu Cumhuriyet olmasa dünya ne güzel olacaktı; Türkiye kurtulacaktı. Şu Cumhuriyet olmasa enflasyon yüzde 20'ye, hatta yüzde 10'lara düşecekti. Şu Cumhuriyet olmasa dış borçlar katlana kanatlana 50 milyar doiara yükselir miydi? Cumhuriyet olmasa Türkiye demokrasiye de kavuşacaktı; ama Cumhuriyet, demokrasi istemiyordu, onun kafasının arkasında başka şeyler vardı. Şu Cumhuriyet olmasa yargı iki başlı olmayacaktı, sivilleri askerler yargılamayacaktı. Şu Cumhuriyet olmasa ne işçiler yakınacaklardı ne memurlar dövüneceklerdi; hepsi de zil takıp şıkır şıkır oynayacaklar, önce Turgut Bey'e, sonra Allah'a şükredeceklerdi. Şu Cumhuriyet olmasa valiler ne oyun ne türkü ne film ne de şenlik yasaklarlardı. Hep Cumhuriyet yüzünden oluyordu. Cumhuriyet olmasa ekonominin dengeleri bozulur muydu? Bütçe trilyonluk açıklar verir miydi? Cumhuriyet olmasa cezaevlerindeki hükümlulerin sesi soluğu çıkmazdı; IMF ve Dünya Bankası, ekonomik gidışe ilişkin olumsuz raporlar hazırlamazlardı. Şu Cumhuriyet olmasa, seyırci televizyonun karşısına oturdu mu, gel keyfım gel... Şu Cumhuriyet olmasa hanedan soytarıları şıkırdım şıkır istediklerı gibi oynayacaklardı. Şu Cumhuriyet olmasa sendikacılar azar mıydı? Şu Cumhuriyet olmasa Semra Hanım'la papatyaları mutlu olacaklardı. Şu Cumhuriyet olmasa, çarşıda pazarda fiyatlar bu kadar yükselir miydi? Cumhuriyet yüzünden Amerikan Doları 1700 lirayı aşmıştı; 2000'e doğru hızla tırmanıyordu. Cumhuriyet olmasa hayali ihracat durmaz mıydı canım? Hem Vuralhan da ortahkta daha rahat dolaşırdı; çocuk bakanlığının keyfini çıkaramıyordu. Cumhuriyet olmasa referandumdan "hayır" çıkar mıydı? Şu Cumhuriyet olmasa GAP çoktan bitmişti, Urfa Tüneli tamamdı, Ayaş Tüneli bile bitmış olurdu. Şu Cumhuriyet olmasa 12 Eylül yasaiarı tıkır tıkır işlerdi; yargıçlar yatıp kalkıp iktidara dua ederlerdi. Şu Cumhuriyet olmasa bütçe 21 trilyondan aşağı çekilir, 15 trilyona mahkum olur muydu? Şu Cumhuriyet olmasa, piyasadaki para hacmi gemi azıya alıp bu kadar büyür müydü? Şu Cumhuriyet olmasa Turgut Bey her gün rahat uyuyacaktı. Şu Cumhuriyet olmasa sonbahar gelmeyecek, ağaçların yaprakları dökülmeyecekti. Şu Cumhuriyet'. olmasa her gün horozlar ötmeyecek, güneş saatinde doğmayacaktı. Şu Cumhuriyet olmasa referandumdan hayır çıkar mıydı? Şu Cumhuriyet olmasa Turgut Bey perhiz yapmayacak, Naim'in uçağı yolda bozulmayacak, Semra Hanım'ın dişi şişmeyecekti. Şu Cumhuriyet olmasa, şu Cumhuriyet olmasa, şu Cumhuriyet, Cumhuriyet, Cumhuriyet, Cumhuriyet... * Doktor: Turgut Bey, dedi, size bir müsekkin yazayım, bir de öğüt vereyim: Her sabah Cumhuriyet okumayın!.. Turgut Bey: Okumadan edemiyorum.. Ooktor: Oyleyse niye üzülüyorsunuz efendim? Ülkenin en ciddi, en gerçekçi gazetesidir... deyince Turgut Bey dayanamadı, adamın üstune saidırdı: Vay canına!.. Demek sen de Cumhuriyetçisin; ben hepinize gösteririm!. Kâğıt fiyatlannı arttıracağım, yeni kanunlar çıkaracağım, çanınıza ot tıkayacağım, ocağınıza incir ağacı dikeceğim... Turgut Bey; Cumhuriyet'e, Cumhuriyetçilere takmıştı, artık tedavisi de oldukça zordu. . Allah şifalar versin. 1 Yargıtay Büyük Kurulu'nca ele ahnmalı Yargıtay'm gazete haberlerine konu olan yeni karannın bu sının da aştığı ve altın kaydı ile yapılmış kira sözleşmelerinde bu kaydı yalnız ilk yasal uzama döneminde değil, bunun ardından gelen bütün uzama dönemlerinde de geçerli saydığı anlaşılıyor. Yazımızın başında belirttiğimiz gibi, kararın metnini ve gerekcelerini görmüş değiliz. Ama hemen belirtelim ki böyle bir çözüm, kira konusundaki temel koruma düşüncesiyle taban tabana zıt, hukuksal gelişmeyi hiçe sayan ve yargı yerlerinin temel işlevini oluşturan çıkarlar dengesini koruma görevini zedeleyen bir çözümdür. Büyuk kentlerde serbest kira esasına göre kiralanacak bir taşınmaz için kıdemli bir yargıcın ayhğına yakın kira parası ödenmesi istenirken, yüksek mahkeme üyesi yargıçlann, nasıl olup da, sınırlı kira rejimini yok edecek böyle bir yargıya vardıklanm anlayamıyoruz. Tekrar belirtelim ki, taşınmaz kiralan hakkındaki yasal sınırlama düzeni ya da denetimli kira sistemi hukuksal olarak yürürlüktedir. Bunun yürürlükte kalması için yeterince toplumsal ve ekonomik neden de vardır. Bu bakımdan, kira ilişkilerini, sonuç olarak, pazar ekonomisinin zayıfı öğütücü çarklanna terk eden, sosyal devlet ilkesiyle bağdaşması olanaksız bu kararın yerinde olmadığı kanısındayız. Dileğimiz, kira tespit davasının yalnız kira arttırmak için değil, indirmek için de açılabileceği yolunda önceki içtihatla uyumlu olmayan bu yeni karar dolayısıyla, konunun Yargıtay Büyük Kurulu'nca ele alınması ve taşınmaz kiralannı kiracılarca "taşınamayacak" yüksekliklere çekecek bu kararın düzeltilmesidir. Bu temel çözümden yola çıkılırsa, kira parasıÖnce şunu belirtelim ki, kararın henüz yayım nın belirlenmesi bakımından da aynı sonuca varıllanmamış olduğunu sandığımız tam metnini gör mak gerekecektir. Demek ki, öteki alanlarda oldumeden, gerekçeleri ve aynntılan üzerinde durma ğu gibi, kira ilişkilerinde de kira parasını altına, mız mümkün degıldir. Buna karşıhk, basında açık dövize ya da başka bir ölçeğe bağlayarak belirlelanan içeriğine göre kararla getirilen çözümü ge mekte tarafların serbest olmaları gerekir. Bu mannel olarak değerlendirmek ve buna ilişkin düşun tıksal çözümleme acaba yüzde yüz doğru mudur? celerimizi açıklamak olanağına sahibiz. Yapmaya Bu noktada yine birkaç ön ayrım yapmamız geçalışacağımız kısa açıklamalann, bu karar üzerin rekmektedir. tlk olarak şunu belirtelim ki, bizim de açılacak tartışmalar bakımından yararlı olaca yasalanmıza göre bütün kira ilişkilerini aynı kaba ğını sanıyoruz. koyarak değerlendiremeyiz. önce, taşınır mallarllkin şunu belirtelim: "Altın kaydı" denilen yön la ilgili kira sözleşmelerini ayn bir kategori olarak tem, sözleşme serbestliği düzeni içinde, birçok söz düşünmeliyiz. Bunlarda, genel olarak serbestlik esaleşme türleri için başvurulabilecek bir yöntetndir. sı egemendir. Bunun gibi, taşınmaz mallann bir böBizim uygulamamızda çoklukla para cinsinden ala lümünde de "denetimsiz kira" rejimi yüriir. BelecakJan, pararun değerindeki değışikhklere karşı ko diye sınırları dışındaki taşınmazlar ile belediye sırumak için bu yönteme başvurulmaktadır. Yargı nın içindeki "çatısız" taşınmazlar bu kategoriyi tay da, sözleşme özgürlüğünün bir parçasını oluş oluşturur. Bunların kiralanmasında da serbestlik turduğunu kabul ettiği bu tur anlaşmalan geçerli ilkesi geçerlidir. Şu halde, serbestlik ilkesi uyarınsaymaktadır. Borç ilışkisinı kurarken bu ilişkinin ca, bu saydığımız mallar için kurulan kira sözleştabi olacagı kuralları serbest istençleri (iradeleri) melerinde "altın kaydı" ya da benzeri bir kaydın ile belirleme hakkına sahip olan taraflar, para cin konulmasına ve kira parasının böylece belirlenme Acaba doğru mu? • Çelişen çözüm... lşte, sözünü ettigimiz "altın kaydı" ile ilgili Yargıtay kararını bu bağlamda ele almak gerekir. tlk bakışta anlaşılacağı gibi, bir yanda buvurucu kurallara dayanan bir koruma düzeni varken, taraflann serbest istencine dayanan altınlı kira anlaşması bununla çelişen bir çözüm sayılır. Gerçekten de burada bir çelişki vardır. Ne ki, bu çelişkiyi örten bir başka gelişme daha olmuştur. Anayasa Mahkemesi 1963 yılında verdiği talihsiz bir kararla 6570 sayılı Kira Yasası'nın kira parasının saptanmasına ilişkin iki maddesini iptal ederek bu noktada bir yasa boşluğu meydana getirmiştir. Bu boşluk, ertesi yıl Yargıtay tarafından "tespit davaSı" denilen bir dava türiine başvunılarak doldurulmuştur. O günden bu yana kira parasının belirlenmesi bakımından uygulanan sistem bu davaya dayanmaktadır. Ancak bu dava ile belirlenen kira parası, taşınmazın ilk defa kiraya verilmesindeki kira parası değildir. Taraflar, kira sözleşmesini kurarİarken kira parasım diledikleri gibi saptayabilirler. Tespit davası ile mahkemece belirlenecek kira parası, ilk kira dönemi bitince kendiliğinden yıllık ola EVET/HAYIR OKT4YAKBAL OKURLARDAN Ne yupstn Türkçe öğretmeni? Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana ilk, orta, yükseköğretim kurumlarında, Türkçe'nin, dilbilgisine uygun, aynı zamanda en yetkin biçimi sayılan ekin (kültür) dili ile eğitimöğretim yapılmaktadır. Gazetelerde zatnan zaman, bütün öğretim kurumlarında Türkçe eğitimoğretimine büyük önem verileceği; bu konu üstünde önemle durulacağı duyurulmaktadır. Buna gerek olup olmadığı, neden savsaklandığı gibi sorular, kuşkusuz birçok nedeni ortaya dökebüir. Oysa şu anda bizi en çok ilgilendiren, dahası acı acı düşündüren, bunun nasıl gerçekleştirilebiieceğidir. Cörev, gidip geliyor, yine, her yönden güçsüz bırakılmış olan öğretmenlere, öztüikle Türkçe öğretmenlerine düşüyor. tşte bizi düşündüren de bu: Değil ders dışı kitabı, günlük gazeteyi bile almaya gücü yetmiyorsa, ne yapstn öğretmen, ne yapsın Türkçe öğretmeni?.. Öğrencisine istediği yararlı dergiyi, kitabı okutamıyor da, onu yetersiz okul kitapLklanyk başbaşa bıraktyorsa, ne yapsın öğretmen, ne yapsın Türkçe öğretmeni?. Öğrenci yetiştiği çevreden hiçbir dil beğenisi almıyor; ona hiç kimse anadiü bilinci vermek için girişimde bile bulunmuyorsa, ne yapsın Türkçe öğretmeni?. Türkçe uğruna devrim yapan, Türk Dil Kurumu 'nu açarak kalıtıyla sürdüriilmesini sağlayan Atatürk'e bile karşı çıkumış; karşıt inkılap yapümışsa, ne yapsın öğretmen, ne yapsın Türkçe öğretmeni? Devlet, hükümet erkânı, aydın geçinenler, Türkçeyi bir yana itip, Osmanlıcayı bile aratacak karma bir dilin peşinden sürükleniyor; radyodan, televizyondan öğrenciye de böyle ömek oluyorlarsa, ne yapsın öğretmen, ne yapsın Türkçe öğretmeni? Her il ve ilçede, her köy ve mahallede, günde en az beş kez duyduğu avaz avaz Arapça ezandan, zorunlu din derslerinde "maneviyyat" kandırmacasından; yetmiyormuş gibi, resmi ya da özel olarak vertten Arapça Kur'an kurslanndan beyni, kulakları uğuldayan çocuklar karşısmda, ne yapsın öğretmen, ne yapsın Türkçe öğretmeni? Türkçe ve anadilinde bilinçlenme konusunda herkesin duyarlı ohnası; öğretmenin her yönden güçlendiritmesi, ona, eğitimoğretimde her türlii olanağın sağlanması gerekmektedir. Yoksa ne yapsın öğretmen, ne yapsın Türkçe öğretmeni?.. MAHİR ÜNLÜ Emekli öğretmen Yaşama Umudumuz Varken... "Nükleer silah depoları bugün insanın varoluşuna yönelik en büyük tehdidi oluşturuyor. Günümüzde toplam nükleer güç 15 bin megatonu aşmıştır ve bu gücün yalnızca yüzde birinin bile kullanılması birkaç saat içinde tüm 2. Dünya Savaşı ölümlerinden daha çok sayıda ölüme yol açacaktır. Daha kötüsü bu yarış hâlâ korkunç bir hızla sürmektedir... Nükleer silahlanma yarışının en önemli besıni nükleer denemelerdir. Eğer nükleer denemeler tümüyle durduaılursa nükleer silahlanma yarışı gerileyecek ve aklın öngördüğü asıl hedef olan 'nükleer silahlardan arındırılmış bir dünyaya' yönelik yaşamsal önemde bir adım atılmış olacaktır." NÜSHED'in, yani Nükleer Savaşın Önlenmesi İçin Hekimler Derneği'nın basın açıklamasında bunlar yazılı... Açıklama şu sözlerle bitiyor: "NÜSHED olarak biz de nükleer denemelerin bir an önce sona erdirilmesıni istiyor. yaşama sevincimiz ve umutlarımız varken geleceğinden kaygı duyan tüm kişi ve kuruluşları bu kampanyayı desteklemeye çağırıyoruz.' SHP liderı Erdal İnönü "Türkiye'de nükleer silahlar yapılmadı ve yapılmıyor. ama bu silahların henüz ortadan kalkmadiğı bir dunyanın insanları olarak halkımıza da bu sorunları anlatmaya çalışan değerli hekimlerimize başarılar diliyorum" diyor... DYP lideri Demirel de "Bir grup hekimimiz tarafından kurulan NÜSHED'in gayretlerini takdirle karşılıyorum. Bu gayretlere herkesin yardımcı olmasını diliyorum. İnsanlığın aklını başına toplaması için yeni Hiroşimalar'a gerek yoktur" demektedir. "Son Reçete" Dergisi'ni geçenlerde okurlarıma tanıtmıştım. Nükleer savaşın önlenmesi için dünya hekimleri el birliğiyle büyük çaba harcıyorlar. Böyle bir savaş dunyanın, insanlığın sonu demektir, bir bakıma kıyametin kopmasıdır... "Son Reçete" değerli hekimlerimiz, Prof. Dr. Leziz Onaran, Dr. Nurettin Özşuca, Dr. Ercan Kesal'ın yönetiminde yayımlanan bir dergi... Barışa, insanlığa gönül veren hekimlerimizin dergısi. Bizleri uyarıyorlar, dunyanın dört bir yanında barış için savaş veriyorlar. "Son Reçete"de benimle yapılmış bir konuşma var. Dr. Ercan Kesal'a telefonda verdiğim yanıtlar... Okuyunca epeyce kakaramsar yanıtlar verdiğimi gördüm: "Dedım ya insanlarımız 'dünya yansa hasırımız yanmaz' duyarsızlığı içinde yaşıyorlar. Böyle bir tehlikenin bilincinde değiller. Üstelik de bu konuda çalışan insanlar da acı deneyimlerden geçtiler Banş Derneği davası ortada! Barış için dernek kurarak savaşın, nükleer savaşın yaşamsal tehlikesini belırten insanlar yıllarca tutuklu kaldılar. Banş demek, vatana ihanet sayıldı. Böyle bir ortamda halkımız duyarsızlıktan nasıl kurtulsun".. Şöyle bitirmişim konuşmayı: "Bütün bunlar bir ders olmalı diyoruz, ama nice dersler boşa gitmedi mi?" Banş için savaş vermek gerek... Hem de en hızlı, en güçlü biçimde... Korkmadan, çekinmeden. İnsanoğlu için bir nükleer savaş yeryüzünde yaşamın sona ermesi demektir. Bunu filmlerle, romanlarla, bilimsel kitaplarla, toplantılarla anlamayan kalmadı. 'Ertesi Gün' fılmini anımsayın, Amerika'da bir nükleer savaşın ertesi gününde neler olabileceğini düşleyen bir yapıt... Uzun yıllar önce Kumsalda' filminde de nükleer savaş sonunda yaşanan bir olayı izlemiştik. Böyle bir savaşın insanoğlunun sonu olduğunu bildiriyorlardı açık açık... Ama politikacılar kendi tutkularına kapılmışlar, gözleri dünyayı görmüyordu. Neyse, son yıllarda Gorbaçov gibi dengeli, sağduyulu bir kişinin Sovyetler Birliği'nin liderliğine gelmesı: ABD'de de bu hırslı gidişin yararlı olmadığı inancı nükleer savaş tehlikesini birazcık ortadan kaldırmışa benzer. Bir nükleer savaş ne demektir? "Son Reçete'de Dr. Selçuk Alsan, Hiroşima'nın yarattığı sonuçları şöyle özetlemiş: "Akıl hastalıklan çok arrtı. Dizanteri, sarılık, anjin, verem vb. salgınları başladı. Parklardaotururdurumdagözüaçıkölüler vardı. Birçok çocuk önceden kent dışına taşındığınaan geriye binlerce öksüz kaldı. Ev, aile, mülkiyet ve devlet diye bir şey kalmamıştı. Hiroşima'daki 45 hastaneden yalnız 3'ü sağlamdı ancak... Tıp personelinin yarısından çoğu yaralı ya da ölüydü. İlk yardım merkezlerinde 105 bin hasta muayene edildi. Doktorlar günde. yirmi saat çalışıyorlardı. 195055 arası sağ kalanlarda her yaşta, her tip lösemi 510 kat arttı. 1950'den itibaren her çeşit kanserde artış görüldü. ^ynı nedenle sakat çocuk doğumları arttı. Dünya şunu anladı, nükleer bir bomba hem bugüne hem yarına atılmaktadır." "Son Reçete'de Prof. Dr. Leziz Onaran "56 Ağustos'un bir yas günü olmasını istemiyoruz .. İnsanlığa umut verecek, mes1 lekse doyumumuzu sağlayacak biçimde denemelerin büsbütün yasaklanmasını savunuyoruz... Yaşama sevincimiz, umutlarımız varken: Denemelere paydos!" diyor. Bu dileğe katılmamak elde mi? En iyi hediye kıtaptır saporiti 24. Kütüphane Haftası'nm kutlanmastndan bu yana 5 ay geçti. Kütüphane Haftası'nda söylenenler, yazılanlar şimdi çok uzaklarda kaldı. "En iyi hediye kitaptır" sloganıyla katılan Kültür ve Turizm Bakanlığı bile başladığı yerde kaldı. Bir sloganı yeteri kadar halka götüremeyen, halkm kafasmda bir soru işareti bıraktırmayan bir bakanlık diğer söylenenleri nasıl yapabilir anlayamıyorum. Kültürel alanda kütüphanenin rolünü, üstlendiği görevin önemini kavrayabiliyorsak konuya önem verelim. Yoksa her yıl Kütüphane Haftası 'nda bazı şeyleri söylendiği yerde kalırcasına söylemekle yüklenen sorumluluğun altmdan çıkılmaz. 25. Kütüphane Haftası 'na 7 ay kaldı. Ama biz sloganı çoktan unuttuk. Acaba diğer vaatler de mi unutuldu? MEHMET ALİARGUÇ TUSCELİ İtdlld dan ... BEŞ YILDIZLI OTEL, İŞ SAHIFLERI VE PROJE YÖNETİCİLERİNE... # Birleşmiş Milletler SarayıCenevre... Thımp Plaza New York... Orly HavaLimanıParis... lolulu TovverSingapore... Hotel Sheraton^atania... errillLynchFlorida... Banco do BrasilSar^rancisco... Boutique MissoniNew York ve daha 100'üaşkın uluslararası projenin iç donatımını biz gerçefceştirdik... Bürolarınızm mobilyalan ve projelerinizin tüı# iç donatımı için hizmetinizdeyiz... Türkiye adreslerimiz: ARTEPE SANAT ÜRÜNLERİ TİC. VE SAN. A.Ş. OFİS PK.7, BAĞLAR MEVKİİ YUNUS SOK. 7 YENİKÖY, İSTANBUL 80871 TEL 1162 4596 FAX 1162 4598 TELEX 26004 ATPS TR BİLKENTÜNİVERSİTESİ AnaBritannica Dum.uıiîı I miMitir.ıh JMMkk>rKOiti SJtTtŞ vr TÂNIJIU DEPARTtâÂNLAHtttDA tanrnca y Cultışiurmak ,sıe*Tus!ruz'> • Ueretsa eğftm Huirut ıre spcy taattyetlen EMEGE ve YETENEĞE GONE MAAŞ PRIM SOSYAL GUVENCE 320 000 TL Traas • P"n? • Scsya' Govence 520 OOO TL maaj • pınm * Sosyal G^v»oce 720 000 TL maaş • prım * Sosyal Guvertce i 0*S000 fi rtaaş*pnrn*Sosf3> Gjvence ' Enaı Lıse mezuftu olmak 35 ya$ın> geçmeTII$ Otmak koşuhjyia gekn tanr^aıım OKURLA ANA BfllTANNtCA VI BULU$TURMAK SEV1MÇTİR' GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ RESİM BÖLÜMÜ'NE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR BİLKENT ÜNİVERSİTESİ Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Resim Anasanat dalına yetenek sınavı ile öğrenci alınacaktır. Başvuru: 2930 Eylül 1988 tarihlerinde Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığı'na yapılacaktır. Başvurabilmek için 1987 veya 1988 Ö.S.S. sınavında başarılı ve lise veya dengi okuldan mezun olmuş olmak gerekir. Ayrıntılı bilgi için: 266 44 71 Yetenek sınavı: 3 Ekim 1988, saat 10.00 İngilizce yeterlik sınavı: 5 Ekim 1988 GENEL KURULA ÇAĞRI ~ 0 SHOVVROOM NÇRAMİN İŞ MERKEZİ, KAT 4, NO. 407 BÜYÜKDERE CADDESİ, ÜÇ YOL MEVKİİ MASLAK, İSTANBUL 80670 9 TEL 1176 1237 , 176 1242 (Pazar hariç 10.00 19.00) İnsanlık onuru bütün dağlardan daha yücedir; ki doruklarında yalnız yiğitlere yer vardır. Halkımıza itiraf ederiz ki: parayla alamadı seni hiç kimse!. Sen, halkımız için girdiğin kavgaya yol arkadaşı olarak bizi seçtin... SAĞOLASIN DOST! MURAT ÖZBİR ÖZGÜN MÜZİĞİ USTASINDAN DİNLEYİN !. Özbir MüzikÜretim ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİYİ ÇIZMEK TÜM PIAK ve KASETÇİLERDE VonetTen Sezer Bağcon MAJÖR PLAKÇILIK Tei 512 56 32 ist Erhatiunc lnsan Haklan Derneği'nin 2. Olağan Genel Kurulu, 15.10.1988 günü saat 11.00'de dernek genel merkezinde, çoğunluk sağlanamadığı takdirde 22.10.1988 günü saat 10.00'da, Bayındır Sokak 10 numaradaki Turkİş Toplantı SaJonu'nda aşağıdaki gündemle toplanacaktır. Uyelere ve delegelere duyurulur. GÜNDEM: 1Aplış 2 Başkanlık divanının oluşturulması ve saygı duruşu 3 Genel Başkanın açış konuşması 5 Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurul çalışma raporlarının okunması 6 Çalısma raporları üzerine görüşmeler, dilek ve öneriler. 7 Yönetim Kurulu'nun aklanması 8 Merkez Yürutme Kurulu, Genel Yönetim Kurulu, Denetleme Kurulu ve Onur Kurulu uyelerinin seçimi 9 Kapanış İNSAIS HARLARI DERNEĞİ GENEL YÖNETtM KURULU 4 Konuklann konuşmaları
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear