25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 HABERLER 24 EYLÜL 1988 Beferandumun asu konusu Prof. Dr. HİKMET SAMİ TÜRK 25 Eylül 1988 günü yapılacak halkoylaması, muhalefet partilerinin başlangıçtan beri suregelen tutumu ve son oiarak Başbakan Turgut Özal'ın halkoylamasmdan çıkacak sonuca göre bu görevinden ve politikadan aynlacağını açıklamasıyla adeta hükümet başkanı hakkında bir güvenoylamasına dönüşmuş bulunmaktadır. Halkoylamasının asıl konusu, iktidar ve muhalefet partileri arasında bir seçim kampanyası havası içınde yürütülen propaganda savaşında arka planda unutulmuş gibidir. Oysa 25 Eylül 1988 halkoylaması, yerel yönetimler seçimleri konusunda iktidar partisince gerçekleştirilmek istenen bazı anayasa değişiklikleri ile ilgilidir ve bu değişikliklere ilişkin kanunun TBMM'de 300'den az oyla kabul edilmesı nedeniyle anayasanın 175. maddesi gereğince yapıimaktadır. Bilindiği gibi, geçen yıl 17.5.1987 tarih ve 3361 sayılı kanunla değiştirilen anayasanın 175. raaddesi, TBMM'de 270299 oyla kabul edilip, cumhurbaşkanınca geri gönderilmeyen anayasa değişikliklerinin zorunlu oiarak doğrudan doğruya veya cumhurbaşkanının geri göndermesi üzerine 300 veya daha çok oyla kabul edilen anayasa değişikliklerinin cumhurbaşkanının takdirine bağh oiarak halkoylaroasına sunulmasıru öngörmektedir. Dolayısıyla ileride yapılmak istenecek anayasa degişiklikleri için de genellikle bu yoldan geçmek gerekecektir. O nedenle halkoylamalannda anayasa değişikliklerini kabul veya reddetmeyi hükümet bunalımı yaratmaksızın gerçekleştirmek alışkanlığını kazanmak zorundayız. Yoksa hem çok eleştırilen bir anayasada değişiklik yapmak guçleşir hem her anayasa değişikliği, başlıbaşına bir hükumel bunalımı ve siyasal istikrarsızlık nedeni durumuna gelebilir. yerel yönetim organlan"? s~^'»nW hakkında verilmiş bir genel azil karan anlamına gelecektir. Böyfe bir durum, yerel yönetim organlarının sahip olmalan gereken görev süresi güvencesiyle bağdaşmaz. Her ne kadar TBMM'nin yerel seçimleri öne alma yetkisi en çok bir yıl ile sınırlanmışsa da bu, Meclis çoğunluğuna yerel yönetimiere bu yoldan belirli bir ölçüde mudahaie olanağınm tanındığı gerçeğini değiştirmez. Dolayısıyla yerel yönetimler için geçerli olan yerinden yönetim ilkesiyle çelişen ve idari vesayet sınırlarını aşan bu yetki, 1982 Anayasası'nın merkezi idare ve siyasal iktidarlar karşısında yerel yönetimiere tanıdığı nispi özerkliği zedeler niteliktedir. REFERANDUM '88 REFERANDUM '88 REFERANDUM '88 Şevket Yılmaz enflasyonun herkesi ezip geçtiğini söyledi 'Ozal gider, işçi kurtulur' 'Bugünkü tarihle 406.065 işçi arkadaşımız uyuşmazlık, grev, grev aşaması gibi sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sayı giderek artacaktır. Kâhin değilim, ama uyuşmazlıklar uyuşmazlıkları, grevler grevleri kovalayacaktır. İşte ben bunun için, Özal gitme karan alırsa hem kendisi hem de biz kurtuluruz diyorum." ERBİL TUŞALP . ANKARA TürkIş Genel Başkanı Şevket Yılmaz, işçi ve emekçilerin sandık başına giderken "eve dönüşlerinde ekmek götürüp göliiremeyeceklerini diisünerek" oy kullanmaiarını istedi. Genel Başkan Yılmaz'a yöneltilen sorularla Yılmaz'ın yanıtları şöyle: " Başbakan Özal'ın siyasetten ve Başbakanlıktan aynlma karanndan sonra 'Geç bile kaldı' dediniz. Özal sizce niçin gec kaldı? YBLMAZ Artık söyleyecek hiçbir mazereti kalmadığı için Sayın Başbakan geç kalmıştır. İşçi ve emekçilerle ilgili yuvarlak sözlerle sürdürdüğü politikası sorunlanmıza çözüm getirmediği için özal geç kalmıştır. 1984'ten 1987'ye kadar işçi sürekli kaybettiği için geç kalmıştır. Bugün 22 eylül, hangi resmi endeksi kabul ederseniz edin, isterseniz mutfağınıza, isterseniz cebinize bakın, yüzde 80'lik enflasyon gerçeğini değiştiremezsiniz. DİE Başkanıru değiştirseniz bile, bu gerçek değişmez. Bu ağır enflasyon hepimizi ezip geçmiştir. Özal bunun için geç kalmıştır. Başbakanın 'Sendikacılar meseleyi abartıyor' sözlerini anınısatmak istiyonım Sayın Başkan. YILMAZ Gerek işçi sorunlarında, gerekse sendikacılara bakışında Sayın Özal'ın başvurduğn tek yol budur. Edebiyata başvurmaktadır. özal, çeşitli başvurulanmızda işçinin zor durumunu kabul etmiş ve 'Diizellmeye çalışacağız' edebiyatına başvurmuştur. Abartma meselesine gelince, işler Ozal'ın dediği gibi değil. Türklş teşkuabna tamim gönderip işçilerin Özal'a oy verip vermediğini araştırdırn. Son seçimlerde işçinin ovu özal'a gitmemiştir. Sayın Ozal işçileri sevmiyor mu diyorsunuz? YILMAZ İlk kez açık açık söylüyorum. Sayın Başbakan işçileri sevip saysaydı, ihracatı elinde üreten, sırtında taşıyan, turizmi patlatan, fabrikalan kurup işleten işçileri sevse saysaydı, enflasyon altında ezilen ve sıkıntılannı dile getirmek isteyenleri, bir kerecik ziyaret ederdi. 'Haliniz dunımunuz nedir' diye sorardı. Başbakan Turgut Özal Türklş Genel Merkezi'ni bugune kadar bir kez bile ziyaret etmemiştir. Genel merkezimizi ziyaret etmekten, yüzüne karşı açız diye haykıranlann bulunacaklannı sanarak korkuyor olmalı diye dusunüyorum. Referandum oncesi sendikal harekelin durumu nedir, kısa vadeli gelecekte ne olacaktır? YILMAZ Bugünkü tarihle 406.065 işçi arkadaşımız uyuşmazlık, grev, grev aşaması gibi sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sayı giderek artacaktır. 1989 martında 600 bin işçinin toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başlayacaktır. İktidar değişmedikçe işçiye bakışın değişmeyeceğine inandığım için bu görüşmelerden de bir sonuç çıkacağını sanmıyorum. Kâhin değilim ama uyuşmazlıklar uyuşmazlıklan, grevler grevleri kovalayacaktır. tşte, ben bunun için; Özal gitme karan alırsa, hem kendisi, hem de biz kurtuluruz diyorum. Tiirklş'in başiatbğı "Hayır" kampanyası sonuçlan size nlaştı mı? YILMAZ 9 bölge temsilcüiğimizde yürütülen kampanyanın başanlı olduğunu saruyorum. Haberler iyidir, olumludur. Herkes, çok büyük çoğunluk geçim zorluğunun bilinci içindedir. Lafla peynir gemisinin yürümediğini artık görmüştür. Bence sonucu ne giderim tehdidi, ne de Naim'in başansı değiştirecektir. Bunlardan evet umudu üretmek ham hayaldir. lşçilerimizin ve emekçilerinuzin ayın 25'inde sandık başına gideceklerini unutmasınlar ve umutlanmasınlar. İşçinin hayır demesinin mantığı, 1984'ten beri yaşadıklanyla anlaşılabilir. Birçok kez anlatmamıza rağmen şimdiye kadar bize bir yol gösteren, çözüm öneren olmamıştır. İşçinin hayır demesi sorunlanna belki çare bulunur düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Özal gidince, böyle bir ortamın doğacağı umudundan kaynaklanmaktadır. Bu fırsat yakalanmıştır ve bence en iyi şekilde değerlendirilecektir. işçi arkadaşlanmız, emekçiler ve dar gelirIiler oylannın bilinci içindedirler. 12. maddedeki değişiklikten beklenen yarar Anayasanın 127. maddesinde yapılan değişiklikten beklenen yarar, yerel seçimlerin ekim 1988'e alınmasına veya ekim 1989'a bırakılmasına olanak veren hükmü Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilen 31.3.1988 tarih ve 3420 sayılı kanuna ilişkin teklifin gerekçesinde "ölkeyi surekli bir seçim havası icerisinde tutmamak için mflletvekili genel seçimleri ile mahalli idareler secimierini tarih oiarak jaklaşıırraak..." sözleriyle açıklanmıştır. TBMM'nin yerel seçimleri öne alma yetkisinin en çok bir yıl ile sırurlandınlması, 127. maddede yapılan değişiklikten beklenen yararın, ancak belirli varsayımlarda gerçekleşmesi sonucunu doğuracaktır. Örneğin, önümüzdeki ilk yerei genel secimler, 13 Kasım 1988'de yapılırsa; beş yıllık seçim dönemi, 1993 yılında dolar. Yine önümüzdeki ilk milletvekili genel seçimleri de normal seçim döneminin sonunda Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 6. maddesi gereğince ekim 1992'de yapılırsa, anayasanın 127. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca yerel genel seçimleri de bir yıl öne almak suretiyle milletvekili genel seçimlerine yaklaştırmak olanağı bulunabilir. Ama milletvekili genel seçimleri, geçen yıl olduğu gibi bir yıl öne alınmak suretiyle 1991 'de yapılırsa, o yıl yerel yönetımlerin beş yülık seçim döneminin dolmasına daha iki yıllık bir süre kalmış olacağı için anayasanın 127. maddesindeki değişiklikle verilen yetki kullarulamayacak ve istenen uyumlu seçim takvimi gerçekleşemeyecektir. Aslında milletvekili genel seçimlerinin öne alındığj hatta geriye bırakıldığı her durumda bu takvimin bozulması olasılığı vardır. Kısacası, anayasanın 127. maddesindeki değişiklikle getirilen sistemin işlerliği, özeUikle bundan sonraki milletvekili genel seçimlerinin normal seçim dönemleri sonunda yapılraası varsayımına bağlıdır. Eylem karanna savcılık soruşturması Öte yandan Ankara Cumhuriyet Savcılığı Türklş Başkanlar Kurulu'nun referandumda "hayır" oyu kullanılması karan ile ilgili bir soruşturma başlattı. Edinilen bilgileye göre, Ankara Cumhuriyet Savcılığı 2627 ağustos tarihlerinde toplanan Türklş Genişletilmiş Başkanlar Kurulu'nda açış konuşması yapan Turklj Genel Başkanı Şevket YıJmaz'ın konuşma metni ile başkanlar kurulunun sonuç bildirgesinin gönderilmesini istedi. Savcılık ayrıca 1 Eylül 1988 tarihli bir yazı ile Genel Başkan Şevket Yılmaz'ı da ifade vermeye çağırdı. Anayasa degişikliğinin amacı Hatırlanacagı uzere, son anayasa değişikliğinin temelinde Mahalli Idareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve lhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun'un 8. maddesinde 31.3.1988 tarih ve 3420 sayılı kanunla yapılan ve yerel genel seçimlerin TBMiM karanyla ekım 1988'e alınmasına ya da ekim 1989'a bırak;!masına olanak veren değişikligin Anayasa Mahkemesi'nce anayasanın çeşitliraaddelerineaykırı görülerek iptal edilmesi olayı vardır. tşte 25 Eylül 1988 halkoylamasında "tümîtyie' oylanacak olan 6.8.1988 tarih ve 3467 sayılı "TirUye Comhurty*ti AMyasasTn» 127. Madflesiaia Üçanca Fıkras•ın Degiştirilmesiııe ve Bir OçfcJ Madde EUenmeslne Dair Kınun", daha önce kanun degişikliğiyle elde edılemeyen yerel seçimlerin öne alınması olartagınj anayasa degişikliğiyle sağlamak amacına yöneliktir. Gerçekten bu kanunla anayasanın 127. maddesinin 3. fıkrasına yerleştirilen üç yeni cümlc Geçici madde den ilki ile yerel seçimlerin TBMM karanyla "Nr Anayasaya eklenen ve önümüzdeki ilk yerel geyıU kadar öne thnmasma" olanak tanınmakta anayasaya eklenen numarasız bir "geçici madde" ile de nel seçimin "13 Kasım 1988" günü yapilmasını önönümüzdeki ilk yerel genel seçimin "13 Kasım 1988 gören numarasız "geçici madde" anayasamn 127. maddesinde yapılan değişiklikten sonra, ancak ilk Pazar günü" yapılacağı hükme bağlanmaktadır yerel genel seçimin tarihini kısa yoldan doğrudan doğruya anayasa ile belirlemek düşüncesiyle açık127. maddede yapılan değişiklik lanabilir. İktidar ve muhalefet partilerinin bu maddede önAnayasanın 127. maddesinde yapılan değişiklik görülen seçim tarihini kendileri açısından aynı deiçin gösterilen gerekçede anayasanın 77. maddesi recede elverişli görmemeleri doğaldır. Ancak anane göre TBMM'nin beş yıllık seçim dönemi dolma yasanın 127. maddesinde yapılan değişikligin fazla dan, milletvekili seçimlerinin yenilenmesine karar ve işlerliği olmayan bir duzenlemeden öteye gitmediği rebileceği, 78. maddesinde seçimlerin savas nedeniyle göz önüne alımrsa, bu geçici maddenin halkoylageriye bırakılması ve ara seçimlerinin düzenlendi masındaki önemi artmaktadır. Fakat ilk yerel geği; oysa yerel seçimlere ilişkin 127. maddede bu "gibi nel seçimlerin normal seçim dönemine göre sadece bususlara" değinilmediği, işte "bu boşluklan dört buçuk ay öne alınması için halkoylamasına gigidermek" amacıyla 127. maddede değişiklik yapıl dılmesi, her yönden ülkeye maliyeti, yarannı kat kat dığı açıklanmıştır. Ne var ki, 127. maddede yapı aşan bir olaydır. lan değişiklik, sadece yerel seçimlerin TBMM karanyla öne alınması ve ara seçimleriyle sınırlı kal Sonuç rruş, milletvekili seçimlerinde olduğu gibi yerel seçimlerin de savaş nedeniyle bir yıl geriye bırakılması Görüldüğü gibi 25 Eylül 1988 günü halkoylamaile ilgili herhangı bir huküm gclirilmemış; hatta 127. sına sunulan anayasa degişiklikleri, ele alınan komaddeye ilişkin anayasa değişikliğinin Mecliste gö nunun bütun yönleriyle düşünülmüş, sonuçlan doğrüşülmesi sırasuıda bu konuda verilen bir değişik ru hesaplanmış, yarar ve sakıncalan dengelenmiş hülik önergesi reddedilmiştir. Böylece gerekçeye göre kümler getirmekten uzaktır. Toplumsal bir sözleşanayasanın 127. maddesinin 77 ve 78. maddelerine me niteliğindeki anayasada sadece bugünün bazı geparalel duruma getirmek için yapılan değişiklik, kap reksinmelerine göre belirli bir hukuki engeli aşmak samı itibanyla eksik kalmıştır. için kısa vadeli hesaplarla eksik ve yetersiz birtakım değişiklikler yapılması, sağlıklı bir yol değildir. tsYerel seçimlerin öne alınması ter isteraez fıkri bütünlükten yoksun kalacak bu tür Milletvekili seçimlen gibi yerel seçimlerin de değişiklikler, anayasayı bir "yamah bobça" duruTBMM karanyla öne alınmasına gelince; gundem muna getirebilir. tşte 25 Eylül 1988 günü sandık basına gidecek vadeki anayasa degişikliğiyle böyle bir olanak tanıyan bir paralellik kunılması, bir siyasal tercih sorunu tandaş, kullanacağı oyla aslında yalnız yukanda ana dur. Aynı biçimde böyle bir olanağa yer vermeyen çizgileriyle değerlendirilen anayasa degişiklikleri hak1982 Anayasası'nın şimdiki 127. maddesinde yerel kındaki görüşunü belirtecekti. Ancak olaylann akışı, yönetimler için beş yülık kesin bir seçim dönemi ön bu noktayı arka planda bırakmış ve halkoylamasıgörülmesi de bir siyasal tercih sonınudur. Konu, ye na asıl amaç ve niteliği dışında, anayasada öngörülrel yönetimlerin merkezi idare karşısındaki konu meyen bir güvenoylaması anlamını kazandırmıştır. Dolayısıyla 25 Eylül 1988 günü sandık başındaki vamu ve nispi özerkliği ile ilgilidir. Ancak, burada şu noktayı gözden kaçırmamak tandaş, oyunu kullamrken halkoylamasının asıl kogerekir: TBMM'ce normal seçim dönemi dolmadan nusu olan anayasa değişikliklerinin kabulu veya redmilletvekili seçimlerinin yenilenmesine karar veril di hakkında karar vermekten çok, bu kararın siyamesi, doğrudan doğnıya Meclisin kendi iradesiyle sal hayatta yol açabileceği gelişmeleri düşünmek zogerçekleşmektedir. Buna karşılık TBMM'nin aynı runda bırakılrnıştır. Sonucu belirleyecek olan, Türk yetkiyi yerel seçimlerin öne alınması için kullanması. ulusunun eşsiz sağduyusudur. ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN Kime Gözdağı? ANKARA Gözdağı kime?.. Halka mı?.. Hayır. ANAP içindeki gruplara mı?.. Eh, belli ölçülerde.. O zaman doğrudan kime?.. İçerideki sermaye gruplarına ve asıl dış sermaye grupiarına ve onların bütünleyicisi, uzantısı uluslararası ekonomik kuruluşlara bir gözdağı... Özal'ın "ben giderim" sözüyle verdiği gözdağının adresi son birkaç gün içinde açıklık kazanıyor. Gözdağı halka olamaz. Neden olamaz?.. Çünkü işçinin, memurun, esnafın, köyiünün, kısaca emeği ile geçinenlerin Özal'ın gitmesiyle yitirecekleri hiçbir şey yok. Tersine kazançları var. Çünkü son on yıl içinde Özal sayesinde çalışanların ulusal gelirden aldıklan pay yarı yarıya düştü. Dolayısıyla, "ben giderim" tehdidinin adresi halk değil. Halk, zaten özal'ın gitmesini istiyor. Bu istekte bulunan geniş kitlelere "ben giderim',' tehdidi savurmanın hiçbir anlamı yok. Bunu Özal'ın kendisi de biliyor. O zaman tehdit nereye?.. Önce içeride "özel korurpaya alınmış" üretiminde, ithalatında, ihracatında bol teşvikle beslenmiş sermaye gruplarına... Ama ondan daha önemlisi, son günlerde yayımladıkları raporlarla "cızırtılı plak çalan" dış sermaye çevrelerine ve onlarla bütünleşen OECD, Dünya Bankası ve IMF gibi kunjluşlara, yabancı bankalara... Özal "ben giderim" demekle, asıl bu kuruluşlara tehdit savuruyor. Tehdidi hedefini buluyor. Uzun süredir çeşitli nedenlerte sızlanan, hatta işi homurdanmaya vardıran yerii sermaye TÜSİAD'ıyla, İzmir grubuyla, Odalar Birligi ekibiyle, TİSK'iyle bir anda sesini soluğunu kesiyor. "Biz şundan şundan memnun değiliz" diye arka arkaya raporlar patlatan, toplantılar düzenleyen sermaye grupları, Özal "ben giderim" dedikten sonra, sessizliğe bürünüyor. Sessizlik bir yana, "olmaz canım öyle şey, Özal gitmemeli" havasını basıyor. Dış ekonomik çevreler açısından, Özal en azından şimdilik "vazgeçilmez" konumunu sürdürüyor. Neden?.. Çünkü, elli milyar dolar borç var. Beş yılda yaklaşık otuz milyar ooiar borç vererek destekledikleri birisi var karşılarında. Aynca, tüm dünyaya "modeli en iyi işleten ülke" diye tanıttıklan ve bu modeli başarıyla uyguladığını yüzlerce kez yurguladıkları bir Başbakan var. Özal'ı gitmesini neden istesin bu kuruluşlar?.. OECD, Dünya Bankası, IMF son zamanlarda yayımladıkları raporlarla Özal'ı sıkıştırıyor. Bilinen reçeteleri tekraıiıyor. Oysa, sekız yıldır uyguladığı reçeteleri Özal'ın şu sırada yeniden ısıtarak piyasaya sürmesi çok güç. Yani, Özal'ın zamana ihtiyacı var. Örneğin, yerel seçimlere dek... İşte tam bu noktada Özal çıkıyor ve "giderim haaa" tehdidinde bulunuyor. Tıpkı iç sermaye çevreleri gibi, dış ekonomik kuruluşlarda da "bir sok" yaşanıyor. Olabilir mi?.. özal gidebilir mi?.. Onlar "gitmesin" diye düşündüklerine göre şimdilik Özal'ın ustüne varmaktan vazgeçiyor. Büyük olasılıkla, yerel seçimlerin sonuna dek, artık ne bir OECD raporu, ne IMF teftişi, ne Dünya Bankası'nda sıkışmış kalmış bir kredinin gecikmesi... Sanırız, bunlar yerel seçim sonuçlarına dek, pek görülmeyecek. Tehdit, sanırız yerini buluyor. Hedefi bulup bulmadığını Ozal herhalde fark etmiş olacak... Nitekim, bunun ilk işareti dün akşam TV'deki konuşmasında gözleniyor. Özal beş gündür "Benim 2324 eylül günkü konuşmalarımı dinleyin" diyor. Ama beklenen sürpriz açıklamalarından konuşmasında tek bir satır yer almıyor. Hatta, "giderim" tehdidinin dış sermaye ile ilgili olduğu izlenimlerini güçlendirici bölümlere yer veriyor. Geçmişi kötülerken, "dış borçlar ödenmiyordu, kimse bize borç vermiyordu" diyerek, kendisinin uluslararası konumunu bir kez daha anımsatıyor. Yani, "ben borç alırım, ben borç öderim" mesajını veriyor. Konuşmasını ekonomik konulara kaydırıyor. Kendisi TV'den dinlendiğinde, "giderim" ile ilgili olasılıklar biraz azalıyor. EVET KOMUTANIM SAUM0N Erbakan referandumda evet demenin 'evet komutanım Salamon' anlamına geleceğini bildirerek, "Hayır demek ıse ben Sultan Fatıh'in torunuyum' demektir" dedı (Fotoğraf: Uğur Saner) Erbakan: 'Ozal, zalim zamcC "Özal, ekonomiyi düzeltsinler diye Amerika'dan genç çocuklar getirdi. Bunlar hiçbir şey bilmiyorlar, birbirlerinin ağzına bakıyorlar. Kış yaklaşıyor, milletin eline geçen paranın kıymeti kalmadı." DİYARBAKIR/tSTANBUL (Cumhuriyet) Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, referandumda "evet" demenin "Evet komutanım Salamon" anlamına geieceğiıü söyledi. Referandum gezisinde program değişikliği yaparak dun sabah Diyarbakır'a giden Erbakan, öğleden sonra da Istanbul'da konuştu. Erbakan Diyarbakır'da 13 bin Kürt sığınmaamn banndığı çadırkenti ziyaret ederek yaklaşık 30 dakika peşmergelerle gorüştü. Daha sonra açık hava toplantısının yapılacağı Zubeyde Harum alanına gelen RP Genel başkanı burada yaptığı konuşmada, "Diyarbakır'a gelrneyecektim. Çünkü burası partimizin kalesidir. 29 Kasım seçimlerinde 67 vilayet arasında en çok oyu burada aldık. Ama buraya gelen Iraklı kardeşlerimizi ziyaret etmem lazımdı, bunun için programımda değişiklik yaptım. Burada kendi evlerinde oturur gibi rahat ve huzur içinde yaşamaları için devletin imkânlan yanında Refah Partisi oiarak bizim de yapabilecegimiz bir şey varsa hazınz" dedi. Başbakan Özal'ın TV'de yaptığı konuşma sırasında "istifa ederim" biçimindeki sozlerini arumsatan Erbakan, "Bu adama inanmayın. 1992'ye kadar iktidarda olduğunu söylemişti. Hiçbir şeyine guvenmeyin. Gidecek ve arkasından da zalim zamcı Özal oiarak amlacaktır. Pazar günü yapılacak referandumda 'evet' demek, evet komutanım Salamon demektir. Hayır demek ise 'ben Sultan Fatih'in torunuyum' demektir" diye konuştu. RP lideri Erbakan, Diyarbakır'daki konuşmasından sonra Istanbul'a geldi ve Sultanahmet Meydanı'nda "Mücahit Erbakan" sloganianyla karşılandı. Erbakan, küçük bir kalabalığa yaptığı konuşmada, özal'ın ekonomi ve turizm politikasını eleştirdi. "Benim için tnrizmin aleyhinde konuşuyor diyoriar. Çıplaklıgı, ahlaksızlığı ve Avrupa'nın mikrobunu bulaştırmasını tenkit ediyoruz. Turizmi değil" dedi. Özal'ın ülkeyi uzaktan kumandah TV'ler gibi düğmeye basıp yönettiğini savunan Erbakan, "Bu vergi. faiz zam ve tahribal zulmüne karşı bir yanardag gibi havır diyerek patlayacağız" diye konuştu. Ozcâ'uı ıımudıı kırsal kesim 9 9 SEZGtN TÜZÜN Toplam oylannın, 1983'teyüzde53.3'ünü 1987'de de 54.8'ini kent seçmenlerinden alan ANAP, 25 Eylül 1988 referandumunda kırsal kesim sağ seçmeni oylanna bel bağlamış görunuyor. tlk bakışta bu değerlendirme, oldukça yanıltıcı bulunabilir. Ne var ki, 1983/1987 seçim sonuçlan ile 1987 referandum sonuçlannın çözumlemeleri ve Özal'ın uyguladığı propaganda teknığı, bu görüşe haklılık kazandıracak yöndedir. Toplam kayıtlı seçmen içinde kentte yaşayan seçmen oranının hızla arttığı bir dönemde ANAP'ın bu yönelişi, ANAP'ın geleceği konusunda da bazı ipuçlan verici nitelikte olabilir. 1983 genel milletvekili seçimlerinde yüzde 52.2'ye 47.8 olan kent/kır seçmeni oranı, 1987 seçimlerinde yuzde 55. l'e 44.9 oranına dönüşmüştür. 1983 seçimlerinde yüzde 53.7 olan sol parti oylan içindeki kent seçmeni oranı, 1987'de yüzde 58.9'a yükselirken, ANAP'ta bu oran yüzde 53.3'ten 54.8'e yükselebilmiştir. ANAP dışındaki diğer sağ partilerin toplam oylan göz önüne alındığında, bu partilerin kentlerde yaşayan seçmenlerden alabildikleri oyun oranı yüzde 48.9 iken kırsal kesim seçmenlerinden aldıklan oylann oranı yüzde 51.1 düzeyine ulaşmaktadır. 6 Eylül 1987 referandumda, yasaklan savunan tek parti ANAP'tı. Diğer tüm siyasi partiler, referandumda seçmenlerinden evet oyu kullanmalanm istiyor ve ANAP'a karşı çıkıyordu. Referandumdan yaklaşık 2.5 ay sonra erken genel milletvekili seçimi yapıldı. Referandum oyiarımn dağüımı ile 1983 ve 1987 seçimlerinin sonuçları kır/kent aynmında karşılaştırmalı oiarak aşağıdaki tabloda sergilenmektedir. Kentler Oy GeçerBagım Hayır Evet kullansız oysız oy •Sol SaJANAP mayan lar lar lar 1983 seçimleri 9.1 Referandum 1987 11.0 1987 seçimleri 8.1 4.8 4.3 2.2 0.8 27.5 0.3 32.4 44.7 17.3 40.5 40.0 24.1 33.0 Kır tki seçim sonucuyla referandum sonucunun karşılaştırmalı incelenmesi kır ve kent aynmında önemli farklüıklar ortaya çıkarıyor. Kentlerde; 1983 seçimlerinde ANAP'ı destekleyenlerle, 1987 referandumunda ANAP'ın savunduğu görüş doğrultusunda hayır oyu kullananlann toplam seçmen içindeki oransal buyüklükleri hemen hemen aynı. Bu olgu, referandumda evet savunusu yapanlarla 1983'te ANAP dışındaki partilere oy verenler için de geçerli. Tabloya 1987 seçimleri eklendiğinde, ANAP'ın hızlı bir oy kaybı ve muhalefetin ise ANAP'ın kaybından daha büyük bir oy kazanımı görülüyor. Bu da. daha önce (1983) oy kul1983 seçimleri 6.3 Referandum 1987 3.6 1987 seçimkri 4.9 4.1 3.9 2.6 1.2 25.9 23.8 38.7 43.7 48.8 0.4 27.8 30.9 33.4 lanmayanlarla, geçersiz oy verenlerin muhalefet kanalına doğru bir kayış sUrecinde olduklarını gösteriyor. llginç olan nokta da, bu sürecin referandum sonrası dönemde ortaya çıkışıdır. Referandum döneminde gerçekleştirilen kamuoyu araştırmalan, az da olsa, ANAP'a oy vermeyi düşünenler içinde evet oyu vereceklerin ve muhalefete oy venneyi düşünenlerin içinde de hayır oyu kullanacaklann olduğunu gösteriyordu. Bu kesimlerin oluşturduğu denge, referandum ile 1983 seçim sonuçlannın çakışmasını gündeme getirirken, referandum sonrasmdaki hızlı değişim süreci, ANAP içindeki "evetçi"lerin ANAP'tan kopuşu ve kendileriyle birlikte yeni seçmen gruplannı da ANAP'tan kopanşı biçiminde düşünülebilir. Kırsal kesimde; referandumda ANAP'ın savunduğu görüş, ANAP'm 1983 oransal oy düzeyinin de üstünde bir büyüklüğe ulaşarak destek bulmuştur. Ancak 1987 seçimlerinde, referandumda ANAP görüşüne evet diyenlerin 3'te l'i ANAP'a oy vermemiştir. Dolayısıyla, karşı olunmasına karşın yasaklann kalkışı, muhalefetin güçlenmesine olanak sağlanuş ve 1983 seçimlerinde seçime katılmayan ya da seçimde geçersiz oy verenlerin de desteğiyle, ANAP'ın kaybının ötesinde güç kazanmıştır. Yine de kırsal kesimde, muhalefetin oy kazanımı ve ANAP'ın kaybı, kentlere oranla daha düşük bir düzeyde kalmıştır. 25 Eylül 1988 referaııdumu ve Özal'ın beklentisi Yerel seçimlerin öne alınabilmesi için yapılan, ancak ANAP için güvenoylamasına dönüşen 25 Eylül 1988 referandumunda özal, TV propaganda konuşmalannın ve "aynhnm" tehdidiîün kırsal kesim sağ seçmeni üzerindeki etkisine bel bağlamış görünmektedir. Çünkü; 1. Geçerli oy kullanımıyla seçimlere katıumın artışı, ANAP dışındaki partilere katkı verir hale gelmiştir, 2. ANAP kendi oy potansiyeünin üstünde bir desteği, 1987 referandumunda yalnız kırsal kesimden alabitrniştir, 3. ANAP 1987 referandumunda propaganda malzemesi oiarak kullandığı öğeleri aynısıyla bu referandumda da kullanmayı denemektedir. Buna eklenen tek yeni öğe, Özal'ın iktidardan ve siyasetten aynlınm tehdididir (son anda ortaya çıkan Naim Süleymanoglu öğesi göz önüne alınmazsa), 4. TV ve radyo propaganda könuşmalannın en yaygm etkisi kırsal kesimde olacaktır. Çünkü kentsel kesimde TV ve radyo dışında, gazete ve dergilerin yanı sıra partilerin propaganda çalışmalanyla, mesajlar seçmenlere en yaygın biçimde ulaştırılabilmektedir. Oysa kırsal kesimde en etkili kitle iletişim aracı radyo ve TV'dir. Dolayısıyla 25 Eylül referandumunda özal'ın beklentisine ulaşabilme olasılığı, kırsal kesim sağ seçmeninden alabileceği desteğe bağlı kalmaktadır. özal'ın bu desteği sağlayamamasımn yanı sıra, seçmenlerin referanduma katılunı 1987 seçimleri düzeyinin altında olacak olursa, özal'ın (kafasındaki orana) ulaşma beklentileri, gerçekleşmesi olanaksız bir umut oiarak kalabilir. 3500'üaşkuı işçi işbaşı Demokrasi şöleni İZMİR Bir insan seli dalga gelıyorsa, ANAP ipin ucunu çok rası, insan hakları, özgürlükler. yanıtını veriyor. Özfatura'nın ca yupmadı dalga oluyor, coşkulu bir ırmağa tan kaçırmış Ne 50 bin lira öğ İşçilere, memurlara, öğretmenle nı sıkılıyor: IZMIR'den HİKMET ÇETİNKAYA dönüşüyor Konak Alanı'nda. Alandakı insan yumağı caddelere, denize doğru taşıyor. Ellerinde kahverengi balonlar, pankartlarla kızlar delikanlılar, kadınlar erkekler haykırryorlar hep bir ağızdan. "Özal'a hayır." 11 yıl önce Bülent Ecevit dalgalandırıyordu Konak Alanı'nı, 11 yıl sonra ise İnönü ve Baykal. Böylesine coşku, devinim az görülür. Adı üstünde; "Demokrasi şöleni". Adını koymuşlar: "Özal'a demokrasi için hayır!" Deniz Baykal coşkuyu görünce dayanamıyor: 25 Eylül'de Özal'ın arkasına geçeceğiz, iki puan alacağız. 25 martta ise sırtını mindere yapıştırıp tuşa getireceğiz... Hepten kahverengiye bürünmüş alan, demokrasiye inananların bir coşkusunu yansıtıyor, sanki hiç bitmeyecekmiş bir şöleni başlatıyordu. Bu görüntü pazar günü yapılacak halkoylamasının da rengini belli etmişti: Demokrasi için hayır! Artık "evet" oylarını ne dünya rekortmeni Naim kaldırabilecek ne de Başbakan Özal'ın "çeker giderim" gözdağı. Bınlerce insan Konak Alanı'nda haykırıyordu' Hayır! Hayır! Hayır! Konak Alanı böyle dolup taşıyorsa, insan lar önceden kıralanmış araçlarla değil yayan yapıldat İnönü ve Baykal'ı dinlemeye retmenlere kıtap parası ne ballı çörekli gözlerı boyama birifingteri ne helikopterlı Ege kent turları ANAP'ı yerinden doğrultamaz. İzmir ve Ege ınsanı politikanın 1 içinde. Yeni değil, Serbest Fırka dan bugüne dek üstelik. Öyle masal dinlemeye, göz boyamaya da karnı tok işadamıyla, işçısiyle. memuru, esnafı, emeklisı, dulu, yetimi ve hatta gazetecisiyle ANAP'ın gidici olduğunu görüre, öğrencilere yapılan baskılar. ikinci nedeni işsizlik, pahalılık, enflasyon. 1988 yılının ilk altı aymda 50 fabrıka kapatılmış, yüzlerce işçi kapı önüne bırakılmış, yüzlerce işyeri kepenk indirmişti. İnsanlar öyle mavi tablolar çizenlere aldırmıyor, duygusallıga da pnm vermeye hiç niyetli görünmüyor Konak Alanı'nda hemen sezinlenen bu olgu ANAP: 11 yıl önce Bülent Ecevit dalgalandınyordu Konak Alanı'nı, 11 yıl sonra ise İnönü ve Baykal. böylesine coşku, devinim az görülür. Adı üstünde 'Demokrasi şöleni.' Artık 'evet' oylarını ne dünya rekortmeni Naim kaldırabilecek ne de Özal'ın çekip giderim' gözdağı. yor, Özal'ın blöfüne de hiç mi hiç aldırış etmiyor. İzmir ve Ege'de kahverengiler, beklenenden çok ağır basıyor. ANAP kurmayları da zaten bunun aynmında. O yüzden İzmirde miting filan düzenlemeyi göze alamadılar. Deyım yerjndeyse halktan kactılar. Önce DYP, ardından SHP, İzmir'de ANAP'a alanlarda meydan okumaya başladı. İzmir ve Ege ille de kahverengi dıyor da başka bir şey demiyor... Bunun birinci nedeni demoklıların canım da bir haylı sıkmışa benziyor. Saat 15.00'te Konak Alanı yavaş yavaş dolmaya başlıyor. "Demokrasi şöleni" bu saatten sonra yükünü hızla alıyor. Az sonra bir de bakıyorsunuz dağ taş insan. Anakent Belediye Başkanı Belediye Sarayı'nın çatısından alana bakıyor İnsan selı karşısında şasınyor Basın danışmanı Haluk Narbay a soruyor. Kaç kışı var Haluk Bey? Haluk Narbay, "15 bin kişi vaı" İki saat sonra 50 bin olur... İş Sendika Servisi Ankara'da Arif Sağ kürsüye çıkıyor sazıy Yenimahalle ve Altmdağ belediyela. izmirlilere, 'Merhaba demok lerinde çalışan 3 bin 500'ü aşkm rasinin yılmaz savunucuları" di işçi ayhklannın ve toplu sözleşmeyor. O saatlerde İnönü ve Baykal den doğan farkların ödenmemesi Balçova Termal Tesisleri'nde. üzerine dün işbaşı yapmadılar. Baykal, alandaki coşkuyu öğreIstanbul'da IETT şoförleri, tekniyor. Kpnuşmasının ana hatlannı çiziyor. inönü sakin, rahatsızlığı nik yeterliliği bulunmayan araçlarda çalıştınlmalannı ve ücret sisgeçmiş, zinde gözüküyor. Konak Alanı'nda kahverengi temini protesto için başlattıklan topluca viziteye çıkma eylemini egemen... Önce Deniz Baykal konuşuyor. dün de sürdürdüler. Vurucu, etkileyici ve ateşli bir ses Yenimahalle Belediyesi'nin Hitonuyla bir anda ayaklandırıyor podrom karşısındaki vezneleri topluluğu... önünde biriken işçilerin yaruna geSanki Konak Alanı yıkılıyor... len Belediye Başkanı Mustafa VuDeniz Baykal konuşuyor: rao protesto edildi. Vuran da, sen"Özal'ın delik kovası su tutma dika şube temsilcilerini işçileri tahyacak Türkiye Özal'ı aşma nok rik etmekle suçladı. tasına gelmiştir. Siz, pazar günü öte yandan Istanbul'da IETT kahverengi hayır oylarınızla Özal'a artık çekil diyeceksiniz. şoförleri, görev yaptıklan otobüsBu heyecan, bu topluluk bunu lerde can güvenliklerinin bulunmadığı ve ücretlerinin yetersiz olgösterıyor." Erdal İnönü, yine her zaman duğu gerekçesiyle başlattıklan ki gibi rahat. Özal'ın ipliğini pa topluca viziteye çıkma eylemini dün yinelediler. lETTnin Levent, zara çıkarmaktan memnun. İnönü, "Yol bitti, deniz bitti" di Ikitelli ve Anadolu garajlannda yor. Sonra, Başbakan Özal'ın dün sabah viziteye çıkan şoförledün gece TV'de söyledıği sözle rin sayısırun SOO'ü aştığı bildirildi. ri yamtlıyor. Kocaeli'nin Körfez ilçesinde kuKonak Alanı yıkılıyor. Kahverengi balonlar uçuşuyor. izmir rulu bulunan, kısa adı "Yarpel" de "hayır" oylan almış bcişınt gi olan Yarımca PetroKimya Sanayii'nde çalışan 3 bin 300 işçi adıdiyor. Özal'ı rahatsız eden de bu ger na başlatılan toplu sözleşme görüşmeleri kesildi. çek değil mi?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear