14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 9 NİSAN 1988 Bugün hedefe tarklı bakıyoruz BİR KUŞAK 20 YILLIK ÖYKÜYÜ ANLATIYOR Ve68'in öğrencilideri, 88'itıANAPIstanbulMilletvekiliCavit Kavak20yılı değerlendiriyor: (ijl 'liler 40 yaşında V U ALEV ER 7 19G8 olayları gençliğin dinamizmini ortaya koydu. Türk toplumunun dış dünyayla yüz yüze gelmesinde önemli rol oynadı. Biz o zaman da mutlu bir Türkiye için çahşıyorduk, bugün de... Hedef aynı... Ama Türkiye gerçeğini belki daha farklı görüyoruz. 1987'nın kasım ayında birgün. A vukat Mustafa Lütfü Kıyıcı, htanbul Adliyesı'nm karşısında, Divanyolu Caddesi'nin kalabaltğına bakan yazıhanesinde her zomanki gibi duşlere daltp gitmiş. Bırden. caddeden patlayan kocaman bir ses yazıhanenin catnlarını zorluyor: Avukat Lütfü Kıyıcı! Bir kahveni içmeye geliyorummmm! Müsaade var muu... Lutfu Kıyıcı bu alışılmadık runsat ısteme biçimının verdiğı şaşkmlıkla pencereden aşağı eğilıp sesın nereden geldığını kestirmeye çalışıyor. Evet aşağıda şarkılı türkulu, petekli bayrakh bir ANAP seçım konvoyu var ve ses de o konvoydaki arabalardan binnden yüksehyor. Kıyıcı, pencereyi gülümseyerek açıp aşağı doğru seslenıyor. Sesin sahibmi tanımıştır elbette: Gel bakalım... Ve az sonra sesin sahibi, ıri yan, kıvırcık saçlı adam, ANAP'ın htanbul milletvekili adayı Cavit Kavak, ağzı her zamanki gibi kahkahayla dolu, LutfU Kıyıcı'mn yazıhanesınin kapısından içerı BUGÜN Cavit Kavak 6 Eylül referandumu gıriyor. Peşınde. de bır öncesınoe, Güneş Taner'ın ünlü tişörtuyle "Hayır" propagandasında. ANAP ordusu... Cavit Kavak 68 'in, yirmi yıl öncenin iyı hatibi, oyılın insanlarınca unutulması olanaksız bir sıma. htanbul Ünıversıtesı 'nin ışgalınden lutun, unıversıteye giremeyen öğrencılerin Beyazıt kapısmdakı direnışine, Komünizmle Mucadele Derneğt taraftarlarıyla taşlı sopalı kavgalardan, NATO'ya Hayıryüruyüş ve mitinglerıne kadar, heryerde o uzun boylu, Mardınlı genç var. Yazı dizisınin vinyet fotoğraf ına dikkatle bakanlar, onu, kalpakvari yün başlığıyla orada da görebılırler. Onu o yıllarda hukuk fakültesi öğrenci temsilciliğıne getıren de o delişmen, gözünü budaktan sakmmayan tavrı, bir de davudîses tonu oldu. Öğrencılerin sorunlannı biliyordu, mücadeleyı sevıyordu, öyleyse ondan iyisi mi bulunacakü bu görev için? • * * 68 kuşağı onu en son, 1972'de, Davutpaşa Askeri Cezaevi'nde DevGenç davası sanıkları arasında gördu. Biraz farklıydı eskisinden, örneğingelirgelmez "ağalar komünü"negirmıştiamabupekönemsenmedı. O komunde başkaları da vardı çunku. Ama asıl değişiklik cezaevinden çıktıktan, lısansustu ve sonrast öğrentm için gittiği ulkeierden döndukten sonra göruldü. O eski, mce uzun Dev Genç mihtanımn yerinde işinin uzmanı, az çok durulmuş başka bir Cavit Kavak vardı artık. Kavak, 1982 sonrasındakı yenı partıleşme surecinde özaj'ın çevresinde yer aldı ve yükseUi, yükseldi. Şimdi ANAP'ın htanbul Milletvekili ve "özal'ın prenslerı" olarak adlandırılan ekibin içınde. Butun bunlar herhalde bir şeylerin değıştiğıni gösterıyor ve Cavit Kavak'm da buna ılışkin bir açıklaması var zaten... 68'de Tıp Fakültesi işgal konseyi başkanı Doktor Hasan Ketenci: Biz yupıhnası gerekeni yaptık Yola çıkıştaki hedeflehn hakhlığı, bu hedeflere varmak için sağlanan kitlesel destek vb, bunlar hep olumlu ve yapuması gereken şeylerdi. Orta boylu, esmer, saçlan kırlaşmaya yuz tutmuş genç adam, o eski dosyayı nereye koyduğunu bırden haiırladı. Ve sankı dıin saklamış gıbı, sararıp durduğu yerden çekip çıkardı. Koca bır gazete tomarıydı elindeki. Bir de siyah beyaz birkaç fotoğraf. Yuzünde belli belırstz bır tebessumle fotoğrafları karıştırırken telefonu çevirdi: Alo, ben 68 Ttp Fakültesi tsgal Konseyi Başkanı Hasan Ketenci. Benim de söyleyeceklerim var. Doktor, Psikiyatri Uzmanı Hasan Ketenci ile tantşmamız böyle oldu. Hemen o akşam gazeteye geldı, elinde dosyasıyia. KETENCİ Bana soracak olursan, ben öğrencinin daba buyük meselelere sahip çıkma konusunda biraz da itildiğini, o tarafa yönlendirildiğini düşunuyorum. Yani gerek öğrencinin o dönemdpki eylemine sahip çıkan muhalefetin gerekse iktidann öğrenciyi büyük meselelerin içine doğru ittiğı kanısndayım. Tabii iktidann bunda çıkan vardı, çıinkıi geniş öğrenci kıtlesini kendi meselelerinden ve dolayısıyla haklıhk zemininden uzaklaştırıp başka zeminlere çekerek dize getirmek daha kolaydı. Boyle olnnca 68 harekeıinin butunu konusunda olumsuz bir değeriendirme yapmak, havanda nı dövuldü mıı demek gerekir? KETENCİ Tam boyle demek istemedım aslında. Yani yola çıkıştaki hedeflerin hakhlığı, bu hedeflere varmak için sağlanan kitlesel destek vb. bunlar hep olumlu ve yapılması gereken şeylerdi. Ama sonrasında demin de soylediğJm gibi, iktidann ve öteki güçlerin de yönlendirmesiyle iş başka noktalara kaydı ve asıl gerçekleştirilebilır talepler unutuldu gitti. Bu sözunu ettiğim sonraki gelişmelerin Turkiye'de genel olarak sola, özel olarak da benim o zaman da bu zaman da içınde bulunduğum demokratik sol harekete zarar verdiğini rahatça söyleyebilirim. Yapılması gerekıyordu. KETENCİ Ashna bakarsanız, 68'de Tıp Fakültesi'mn öyle kolay kolay işgal edileceği dc yoktu zaten. Yanlış hatırlamıyorsam hukuklular, başta Deniz (Gezmiş) olmak uzere merkez binanın kendilerine ait bolumunu işgal etmişler. Bize de haber gönderdiler. Siz de harekete geçin diye. Hemen arkadaşlan toparladım, karar verdik ve biz de kendi fakültemizi işgal ettik. İşgal gunlerinde bizim fakultenin malzeme bakımından epeyce faydası dokundu arkadaşlara. Taleplere bakıMığında bunbuın ne kadannın gerçekieştirilebildigi söylenebilir sizin 68'de? KETENCİ Şimdi bizim taleplerimizle ilgili olarak, rcktörlükle ve öteki yetkililerle vardığımız anlaşma uyarınca 20'yi aşkın komısyon kuruldu. Bu komisyonlara bizlerin yanı sıra konunun uzmanı olan öğretirn uyeleri de ka"htacakfı. Ancak bunlardan bir ikisi çalışabildi. Açıkçası bunda bizlerin, işgali yapanların da önemli bir payı var. Nedense işgalden sonra, uğruna işgal gerçekleştirtiığimiz talepleri gerçekleştirme işini bir kenara bıraktık, sanki biraz küçumsemeye başladık o sorunlan. İlgisizligi neye baglıyorsu•pz? BÛ»Cavit Kavak (elinde gözfüfcle kameraya bakan) ve arkadaşlan bır eylemın anfesınde Istanbul Universıtesi Rektöru Ekrem Şent Egeh'nın odasında. 196869 yülannızdaki kimi arkadaşlannız sizinle ilgili düsıincelerini aktanrken, bugun değişik 5 eriere gelmis birçok kişiden f arklı olarak. o gunleri iyi duygularia andığınızı anlaln. Bu bana geçmişle barıştk olduğunuzu duşundurdu. Yanılı>or nnıyum? 68 oğrenci hareketinin nasıl bir insan tipi yarattığı, toplumu nasıl etkiledigi konusunda neler söyleyebilirsiniz? Ben sizi, sanı>onım 1%9'da üniversiteye giremeyenlerin üniversite kapısında kurdugu cadırda, hukuk fakültesi temsilcisi olarak tanıdun. O gunlerde, yirmi yıl sonrası için nasıl bir Türkiye duşlüyordunuz ve kendinizin o Tiirkiye'deki yeri ne idi? Biz, ANAP Istanbul milletvekili, dunıin gençlik lideri Cavit Kavak'a yukardaki soruları sorduk. O, soruları tek tek yanıtlamaktansa aşağıdaki toplu yanıtı gönderdi: "1968, dünyadaki bir "degjjim depremi"nin Turkiye've de yansımasıydı. Olaylann görünen ve görünmeyen sebepleri vardı. Göninnşte öğrenciierin belirii haklı talepleri, "hareketleri" oluşturmuştu. Ama temeldekı değjşim 5. sanayi devrimine toplumlann biraz çalkarıtılı olarak girmesiydi. Nitekim Batıda, 1968 sonrası öğrenci talepleri çaga u>um gosterir biçimde çozumlendi. Aynca teknolojinin akıl almaz sırnna yetismek için >eni atılımlar da gundeme geldi. Turkiye'de ise, olaylar basit öğrenci hareketleri olarak başladı. Ama kısa sürede toplumun içinde bulunduğu değişım, olayları daha geniş ve karışık bir tabio içine oturttu. Bizdeki, Batıdaki gibi teknolojinin degişim bızını yakalamak degildi. Kentieşmenin getirdigi çalkanlı idi. O nedenle, öğrenci taleplen başladığı yerde kalmadı. O nedenle de çözümlenmedi. Bugun de üniversitelerimizin önemli sorunları var. Ama 1968 olaylan Tiirk toplumunun dış dunya ile yüz yüze gelmesinde onemli rol oynadı. Gençiigin dinamizmini ortaya koydu. Ama bu hareket daha sonra gucunü aşan taleplere yonelince, çesilli "parmaklann" hedefi oldu... kendi "aynalannda" tanıma imkânını yakaladı. Bugün, "çağdas bir üretim platformu" jakalamadan, o ileri üretim sureçlerinin dogurdugu diişünceleri burada tekrarlamanın pek bir işe yaramayacağı anl^ıldı. 1968 yılında Turkiye'nin sosyolojik şartlan gençlik heyecanı içinde çok belirginleşmiyordu. Bugün ise uretım ve tüketimin yetersiz oiduğunu görüyoruz. Sosyal sınıfların netleşmediğini fark ediyoruz. Çağdaş dunya şartlannın ıstedığimiz ölçude geçerli olmadığım daha iyi kavrıyoruz. Ve bunlan isteraenin, bunlar için çalışmanın da 1968 surecinden farklı ve ayn şeyler olmadıgını düşünüyonım. O zaman da mutlu bir Türkiye için çalışnorduk. bugun de. Hedef aynı... ama Türkiye gerçtgini belki daha farklı göriiyo Türkiye de değişiyor... Ancak 1968'den bu yana Türkiye de çok değiştı. Kıriaıia, kentler nufus oranlan açıstndan denk hale geldi. O zaman ihracatımızın ağırlığıru 5 klasik ürun oluşturuyordu. Bugun ise ihracatımızın yuzde 70'ini sanayi unınlen oluşturuyor. Üretim kapasitemiz hâlâ çok yetersiz. Ama 20 yıla oranla bir hayli f arklı. 1968'le yeryilzünün farkına varan Türkiye, kendi sorunlannı da FKF'nin eski başkanlarından, bugünün avukatı ZülküfŞahin kuşağını anlatıyor: 68'liler Türkîye solunıın yüzakıdır Bugünku gençliğin 68 hareketinden alacağı çok ders vardır. '61 Anayasası ile mukayese edildiğinde bugünkü gençliğin '82 Anayasasının kabuğunu kırması zor ve zahmetli bir uğraştır. ŞAHİN 68, sonun başlangıcıdır. 68 kuşağı Türkiye solunun yüzakıdır. İlk kez SBFde kurulup oluşan SBF Kulübu, ardından Yüksek öğretmen Okulu ve daha sonra Ankara Hukuk Fakültesı'nden 20'ye yakın yükseköğrenim genciyle oluşturulan flkir kulupleri, daha sonra federasyon şeklinde örgütlenerek üniversite gençliğinin buyuk bir bolümunün gercek te.isilcisi oldu ve gençlerin sorunlannın ezilen ve sömurulen halkın sorunları ile iç içe olduğu bilincinin genç kuşaklarda oluşmasına büyük katkısı oldu. Bundan otüru de o dönemde köylünun yaptığı toprak isgallerinden ve fabrika işgallennde köylu ve işçinin yanmda yer aldı. Kendi sorunlannı ülke ve halkın sorunları ile ozdeş gören bu gençlik hareketinin giderek büyumesi ulkede egemen güçlerin korkulu rüyası olmuştu. tşte bu noktada egemen güçler bu hareketin onlenmesi ve proveke edilmesi açısından gençliğin içine birtakım ajanlar yerleştirerek hareketin yörungesinden saptırılması için en umulmaz şeyler yapmışlardır. Türkiye sol hareketi bölündü, gelişmedi, cılız kaldı. 68 gençliği 68'e de kolay gelmedi. özunde peyderpey yapılıp serpilen ve belirii bir çizgide sürdürulen eylemlerin bir birikimiydi. Ne var ki, 68'e gelindiğinde gençliğin bir bölumü kendisini halkın ve işçi sınıfının temsilcisi görmeye başladı. Gençlik hareketi rayından çıkarılmasaydı inamyorum ki, bugun TurkiyeMe sol, çok daha gelişmiş ve tutarlı bir yerde olacaktı. Bugünkü duram nedir? ŞAHİN Bugünku gençliğin 68 hareketinden alacağı çok ders vardır. Şu bilinmelidir ki, gençliğin sorunu ezilen halkın sorunlanndan ayrı değildir ve çözümu de birlikte olmalıdır. 61 Anayasası ile mukayese edildiğinde bugünku gençliğin 82 Anayasası'nın kabuğunu kırması zor ve zahmetli bir uğraştır. Bu nedenle de örgütlenmesine ve demokratik platformda eylem kurmasına mevcut yasal duzenlemeler buyuk engellemeler getırmiştir. Bu engellerin aşılması sabırh ve tutarlı davranmakla mümkundur. Unutulmasın ki, sabır ve tutarlıhk 196568 dönemınde 141 ve 142'nin işlerliğini buyuk olçude engellemıştir. Bugun de gençlik, sabır ve tutarlıhkla davrandığında, süreç içinde demokrasinin gelişmesine katkıda bulunabilır. Yeter ki geçmişin olumsuz eylemlerinden ders çıkarmış olsun. I Tıp rakuJtesı 68 işgal konseyi, dekanın odasında toplanüda Ortada, Ataturk bustünün önunde oturan, konsey başkanı Hasan Ketenci I965'ıe FKF'nin kurucusu ve merkez kurul uyesi olarak göreve başlayan Zulküf Şahin, 1968 yılında Doğu Pennçek'in genel başkanlıktan düşurulmesi sonucu FKF başkanı oldu. 197112 Martında tutuklanarak Dıyarbakır'da yargılandu askertik dönuşu Tatvan ilçesinde avukathğa başladı. 12 Eylül 1980'den sonra bir süre gozaltma alınan Zülkuf Şahin, halen Tatvan'da avukatlık yapıyor. 68'i nasıl değerlendiriyorsunuz? Neydi 68, neler yapıldı? S O I I SOZ: 68 kusağının 20 yıl sonra düne ve bugüne nasıl baktığını yansıtmayı amaçlayan bu yazı dızisi, temsili olmasına çalışılarak hazırlandı. Geniş bır ısım lıstesı saptandı ve belli bır zaman dılımı ve ılıskı ağı ıçınde olabıldığınce çok 68'lıyle görüşülmeye çalışıldı Elbette 68 kuşağı bu kadar az ınsanla sınıriı değıldi ve zaten öyle olsa 68 kuşağı olmazdı, ama bu tür bir çalışmanın da bır sınırı olması gerekıyordu. Bu nedenle, ulaşamadığımız ve bize ulaşamayan öteki 68'lılerden özur dilerız Bugün 68 kusağının temsilcisi olarak görülmenın :tibar kaybına ve başkaca kayıplara neden olacağını du• şünen ve bunu açıkça ıfade edenlere ise sözümuz yok. 21. Yüzyılda buluşmak uzere BlTTt Bu yazı dızısının tam metnı, yakında. Bir Uzun Yöruyöstu '68 adı altnda Af A Yayınlan arasında kıtaplaşacaktr Ne dediler? George Harrison (Beatles uyesı): Benim ıçın 60'lar dunyanın tumuyle açılması ve buyuk bır anlam kazanması demekti. Walter CronkitefGazetea ve TV yorumcusu): Keşke Woodstock'a gıdebilseydım, gıtmemekle hayatımın en onemli haberlerinden bırıni atladım. Joan Baez (Folk Şarkıcısı): 60'larda hızla akan bır çağlayandan geri yüzmeye çalışıyor olabılirdık ama buyuk çoğunluğumuz bunun farkmda değıldı. Jane Fonda ve Tont Hayden (Smema yıldızlan): 60'lann golgesi bugun pek • çok ınsanı buyuk projelere atılmaktan alıkoymakta, çunku yine başarısızlığa uğramaktan korkuyorlar. Keith Richards (Rollmg Stones'dan): Bır duşuneyım, o zamanlar polise enselenmenın yonıemlerını bğrenıyordum, hucrelerı keşfeımekle meşguldum. Tom fVolfe (Chıcago 68'm önderlerınden): 60'lardakı gençlık kullürü değışık msan gruplan arasındaki duvarları yıktı. Jack Nicholson (Smema oyuncusu): Ben hâlâ daha kafayı buluyorum, hâlâ kadınlarla hoşça vakit geçiriyorum. 20 yıl aradan sonra 68 nostaljisi ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK "Dersten sonra buluştuk. Chicago'nun içinde araba ile dolaşmaya çıktık. Yol boyunca hâkim kulture, savaşa karşı çıkmaktan söz ettik, fikir alış\erişinde bulunduk, konuştukça heyecanlandık daha da kafayı bulduk. Karanlık bastığında araba) ı park ettik. James Brcmn'un yardımıyla ideolojik anlaşmamızı cinsel bilgimize yatırmayı duşundük. İşte o 1968 nisan akşamında ozgurluk yolunda olduğumuza, köseyi donunce yeni dünya ile karşılaşacağımıza, bütun ütopik teçhizatın avucumuzda olduğuna inandık. Bu umudun verdiği enerji ile politika, arzu, seks, uyuşturucu ve rock and roll, kısacası her şeye sahip olduk. Bu nedenle her şeyi kontrolumuze aidığımıza inandık. Bundan sonra ilk öğrendiğimiz şey gozumuzun içine içine tutulan el fenerleriyle polislere vakalanmaktı. Dort a> sonra ayaklanarak Chicago polisine başkaldıracaktık. Haber bulteni okunurken, "Light my Fire" çalacaktı. Spikerin sesi önce komik gelecekti, sonra hiç de komik olmadığı anlaşılacaktı. Martin Luther Kiııg oldünılmüştü." ABD'de 60'h yıllan, olayların içınde yaşamış olan Yazar David Farber böyle ozetliyor. Sekiz halta arayla öldurulen Robert Kennedy ve Martin Luther King, Vietnam Savası, Çekoslovakya'nın işgali, iki tarihi suçlu Richard Nixon ve Spiro Agnew'un, ABD Devlet başkanı ve yardımcısı seçilmesi, yeni solun yükselişi. Columbia Universitesi'nde boykotlar, öğrenci hareketleri, sıyahların ayaklanması, Chicago Demokratik Kurultayı'nda polis oğrenci çatışmaları, VVashington'da olağanustu durum ilan edilmesi, VVoodstock, LSD, Çiçek Çocukları, Kara Panterler, Rolling Stone, GreatfuJ Dead, Beatles, cinsel ozgurluk, feminizmin yükselişi, şiddet ve nıhilizm. 68'lerin ABD açısından özel bır önemi var: İşçi grevleri. Siyah hareketieri ve gençliğin kurumsallaşmaya karşı ayaklanışı Amerikan toplumunda derin izler bırakan olaylar. Chicago Demokratik Kurultayı ABD'de 60'lann dönum nokta^ı zincirleme olavlarının başında geliyor. "Altmışlar" adlı kitapta Abe Peck, Chicago öncesi gelişmeleri, donemin radikal lideri Columbia Universitesi boykotlannın orgutçusü Abbie Hoffman'ın evinde 1967 yılbaşı akşamı yapılan bir eğlenceden başlatmakta. lşçilikle ba*layarak grevlere katılan Marksist Abıbe Hoffman ve arkadaşlan duzene karşı protestolannı basın kanalıyla duyurabilmek için geliştirdikleri ilginç yontemlerle tanınmışlardı. Orneğin Wall Street'te borsaya gidip yerlere para saçmak, bankalann depozito kasalarına kokmuş balıklar atmak ya da Pentagon'u kapatacaklarını ılan etmek gibi protesto yontemleri geliştirmişlerdi. Yılbaşı gecesi solcu HlP'ler marıjuana ile sarhoş olmuş vaziyette, Demokrat Partı Chicago Kurultayı'na basının dikkatim nasıl çekeceklerini tartıştılar. "Yippie" ifadesinı geliştirerek 25 kişinin imzasını taşıyan bır bildiri hazırladılar. Bıldirı şoyleydi: "Ağuslosta parklarda sevişmck, şarkı soylemek, eglenmek, gazeteler basmak üzere yapılacak olan Chicago Uluslararası Gençlik ve Muzik ve Tiyalro Festivali'ne kalılın. Amerikan ruhu şiddet guçleri, Napalmkanser yaratıalan sayesinde giderek bozulmaktadır. Bizler ozgur Amerika'yız. Chicago'da olüm kunıltayının sahle oyununu kabul etmeyeceğjz..." Aynı yıl 31 martta Amerıka'yı Vıetnam'a goturen Lyndon Johnson çekıleceğıni açıkladı. Bu sırada guneyde Martin Luther Kıng ile birlikte siyah hareketi buyuk bir ivnıe kazanmışdurumdaydı. A n\sanda Martin Luther King ölduruldu ve şehir ayaklanmaları başladı. Ayaklanmalar 13 kışınin ölumune, VVashıngton sokaklarında askeri birliklerin guvenliği sağlamaya çalışmasına yol açtı. Bu olaylar olduğunda Chicago kurultayma daha beş ay vardı. Ardından ıkinci buyuk darbe 5 hazıranda Robert Kennedy'nin oldurulmesiyle gerçekleşti. Bu noktadan itibaren Chicago kurultayında olaylann istenmedik yerlere varacağı belli oldu. Kurultay öncesi bir hafta izinli gösterılerde Chieago sokakları Yıppieler, Panterler, solcular, turistlerle doldu. Vıetnam karşıtı, savaş karşıtı gosteriler yapıldı. ABD'nin dış politikası Heştirildi. Şimdilerde AIDS korkusuyla ve kariyer hırsıyla muhafazakârlaşan ABDgençliğini kendi gençlıkleriyle karşılaştıran, çoğu bugun Amerikan basınında çalışan 60'lann radikalleri şunları soyluyorlar: "60'lar umul yıllanydı. Korkusuzca seviştiğimiz, kariyer diye bir derdin olmadığı, ucuza yaşadığımız, çalı^mayı yaşamak için gerekli parayı kazanmakla lanımladığımız >ıllardı. O zaman fakirlik bir seçim degildi, politikadan korkulmazdı. 60'lar havallerin politikaya kanştıgı yıllardı. 60'lar hep çok guzel degildi. Hep çok doğru da degildi. Oyie çok anlamlı oldugu da so>lenemez. Bizi acılı bir ikilemle karşı karşıya bıraktı. O gun bizi mahveden cılgınlık aynı zamanda bugun bizi yaralan çılgıniıktır." Son bir yıldır ABD'de ozellikle henuz üniversite kaygısı olmayan gençlik arasında 60'lara donuk bir "nostalji"nin geliştıği izlenıyor. Saçlar yeniden uzamakta, Greatful Dead, Pink Floyd konserleri yeniden kalabalıklaşmakta. Barış işaretleri çizilmış Kızılderili kılıklanyla, kupeleri, kolyeleri ve gitarlarıyla köşelerde Simon and Garfunkei soyleyen gençler çoğalmakta. Bu NouveauHippie kuşak sayesinde klasik rock yeni bir ivme kazandı. Bu nedenle ABD'de 50'ye yakın yenı rock radyosu açıldı. Vietnam fılmlerinin yeniden moda oluşu da 60'lara ozlemi tazeledi. Şimdi bu gençlere niçin 60'lara özendikleri sorulduğunda şu cevabı veriyorlar: "60'larda gençler ne yapmak isledilersc onu yaptılar, dunyanın anlamı onlar için değişikti, çok daha güzeldi." 6O'lı eski radikallerin bu yeni noslalji olayını "60'lar nostalji değildi, ironinin olmadığı bir doncmdi. Yani her şey son derece doğaldı o zamanlar. Şimdi 60'lara duyulan özlem genç kuşağın bepien çaresizliğini tem>>il ediyor" şeklınde yorumluvorlar. EW YORK'tan BITTİ 21 EKİM 1967 Gençler Pentagon un önünde. Vıetnam'a karşı çıkıyor Foto0rat. Fred W McDarrah tarafından çekılmış ve yıllar sonra da ödul alnış
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear