Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/10 HAVA DURUMU I Meteoroloji Genel Mudurluğu'nden alınan bilgiye göre bütun bölgeler parçalı, yer yer çok bulutlu geçecek. HAVA SICAKLIĞl: Artmaya devam edecek. RÜZ6ÂR: Güney ve batı, yurdun kuzey kesımlennde ise kuzeybatj yrjnlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. DENIZLER: Karadeniz'de yıkJız ve poyrazdan, öteki denizlerrJe kıble ve gün batısından 35 kuvvetinde. saatte 1021 deniz mili hda esecek. DENİZ: Mutedıl dalgalı olacak, göruş uzaklığı 10 km. dolayında buA A A A B HABERLERtN DEVAMI TÜRKIYE'DE BUGÜN 25° Vf Oyartakır 23° 10° Ed'me 21° 7°Erancan 21° 8"Ef2ıırum 7° 5° L»KM»W 6 NİSAN 1988 DÜNYA'DA BUGÜN Amsttnlam Amman Aona Bajdat Barcetona Basel Belgrad SerHn Bonn Brtkseı Budapeşıe Cenevre f ud* Oubaı Frankfuri Gırpe Heten* Kalvre Kooenhaç K0n Uftoşa B 13" A 24° A 21° A 22° V 16° V 13° V 16° B 13° B 15° B 14° V 15° ¥ 12° y 17° A 23° A 32° B 15° A 23° S 8° A 25° S 13° B 15° A 24° S 11 S 13° Y 13° Y 1«° A 15° S 8° Y 15° Y 17° B 10° Y 14° B 15° A 32° Y 19° Y 15° A 23° A 25° A 23° B 14° Y 16° Vened* Vıyana Y 15° VfesfungtonB V4° Zunlı Y 13° Unıngtad Lorafra Madnö Milano Momrea! Moskova Mumtı Ne* Ybrk Osto Pans Prag Rıyad Roma Sotya Sam Tel Am lünus lunacak. Van Gölü nde hatta parçalı bulutlu geçecek. Rüzgâr kuzey ve doğu yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Göl kuçük dalgalı olacak. Göruş uzaklığı 10 km. dolayında bulunacak. Anukya Antalya Artvrti Aydın Battesir Bileok BfflgA! Bıtlts Boto Bursa Çaruklalt Çorum Dendı A A A A A A A A A A A A A A A 21° 7°Gaaanteg A A 24° 12° Gıresun 26° 12° Gu™$ta« A W> 8°H3kkârı A 21° 12° Isparta A 22° 10° Isöntml A 24° 12° Izmır A 14° 0°Kars 12° 0°Kasamonu A 21° 8° Kaysen 24° 12° Ktrklareh 22°11°Konya 18 8°Kmhya 24 13° Mabtya 19° 21° 9°KMaraş 15° PMeısn 9°6° Mu$la 22° 8°Mus 20° 6°Nı0de 17» 7°0r*l 15° i " t a 15° 3°Samsm 21° T'Smt 22° KPSmop 25° 12° Sıvas 6°6 Tekıröaj 19° 3°Trateon 18° 3°liıncel 19° 9°U$ak 20° 8°Van 24° 11° Ytaçai 16° 4° ZonguUafc A A A A A A 8 A B A A B A A A A A A A 26° 13° 19° 4° 24° 13° 23° 9° 15° 2° 19° 4° 17° 8° 17° 5° 17° 8° 19° 6° 17° 8° 14° 1° 20° 10° 18° 7° 15° 1° 22" 9° 12° 0° 18° 4° 18° 10° POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Demokrasiye geçtiğimiz yıllarda yeni yöneticilerin zamdan ödlen kopardı. Çünkü her zam, seçimden alınacak oyların eksilmesiydi Oy mu alacaksm, zam mı yapacaksın? Oy alacak olanlar zam yapamazlardı. Yapsalar bile zammın adını gizlerler, ayarlama falan gibi adlar takarlardı. Hele vergi yok mu, vergiyi seçmen hiç sevmezdi. Vergilendirmeler için de türlu oyunlar bulurlardı. 12 Eylül'den bu yana başımıza gelen yeni iktidann ila maşallahzamdan da vergiden de korkusu yoktur. Durmadan vergi alıyor, durmadan zam yapıyor. Yakınmalar karşısında da yeni zamlar yapacağını, yeni vergiler alacağını çekinmeden söylüyor. Çok şaşırt»cı siyasal bir tablo görüyoruz. Ben bunca yıldır böylesi korkusuz, sakıncasız bir siyasal iktidar görmedim. İki seçimdir de kendine özgü seçim yasaları ile iktidarı elinde tutuyor. "Bu gidiş ne olacak?" diye soruyorlar. "Oyunu kime verdin?" "Anavatan'a..." "Birincide?" "Ona verdim." "İkincide?" "Yine ona." "Ne diye yakıniyorsun?" "Böyle olacağını bilmiyordum." "Nasıl olacaktı?" "Böyle demediler ki vergi alacağız, zam yapacağız demediler... Hiçbtrini söylemediler. Vergileri indireceklerdi, iş bitıreceklerdi. Halkın işlerini devlet katında kolaylastıracaklardı." "Bunlar olmadı mı?" "Hiçbiri olmadı." Belli ki halkımız sıkıntılardan kurtulmak için yeni bir iktidar arıyor. Bu yeniyi de bir türlü bulamıyor. Arada bir ortaya yeni gibi çıkan iktidaıiara da güvenip alkış tutuyor. Yeni diye 12 Eylül generallerlnın getirdiği düzene alkış tutmadı mı? Onların yaptıkları anayasayı onaylamadı mı? Bunları da hep 'yeni bir şeye oy veriyorum, demokratik hakiarımı kullanıyorum' sandı. İş işten geçtikten sonra da, 'Vah, ben ne yaptım?' diye dövündü. Öyle sanıyorum ki bugünkü iktidann suyu ısınmıştır. Çünkü halkın bu zamlara da vergilere de dayanacak gücü kalmamıştır. Aradan zaman geçtiğinde bunların unutulacağını sananlar yanılırlar. Bu zamlar ve vergiler 'Mogol zulmü' gibi değildir. Al, bir daha al, hepsini al... "Şimdi ne yapryoriar." "Dövünuyorlar." "Biraz daha al." "Gülüyorlar." Sistemin özünden geliyor, bu zamlar durmayacak, yeniden yapılacaktır. Para, dolara bağımlı olduğu için dolara göre ayarlanıp gidecektir. İşte İtalyan Lireti, bizim iki liramıza ellisi, altmışı alınırdı. Şimdi 100 İtalyan Lireti 100 Türk Lirası'dır. Burda donup kalacak mı? Hayır, bizim para düşecek, italyan Lireti olduğu yerde kalacaktır. Yenilik aramaya alışkın seçmen bir daha bunlara oy vermeyecektir. Ama bir yenisini arayacaktır. Bu yeni kimdir, hangisidir? Şimdiden bilemeyiz. Eğer her siyasal davranışta yeni bir şey soylüyormuş gibi kandıncı biri çıkarsa oylar onundur. Çıkmazsa sen sağ ben selamet. Demokrat Parti'ye de yenidir diye oy verdi. Ondan sonra gelenlere de... Son askerle ortak siyasal iktidann yenilik gibi görünen cilası dökulmüştür. Altından gerçek yüzü görünmüştür. Bu gerçek yüz, vergi ve zamdır. Bizim insanımızın ise vergi ve zamma yüzü soğuktur. Araya soğukluk girmiştir. Kolay kolay da bir daha ısınmaz. Belki yıllardır özlediği yeniliği arıyor. Nerede karşısına çıkarsa orada, ona sarılacaktır. "Şimdi bırak!" Yenilik Ararken... A *•« 8 tm(u»j K ört S safc V Can güvenliği genelev patronlarma teslim edildi İstanbul Haber Servisi Milli Savunma Bakanı F.rcan Vuralhan'ın kendisine sıfat ve hizmetlerinden dolayı hakaret edildiğini öne sürerek yapıığı ikinci şikâyeli üzerine Ugur Mumcu ve Okay Gönensin hakkmda açılan ikinci kamu davasının ilk duruşmasında sorgular yapıldı. Yazarımız Uğur Mumcu, mahkemeye II sayfalık savunmasını sundu. Mumcu'nun savunmasının îam meıni aynen şöyle: tSTANBUL tKİNCİ ASLİYE CEZA YARGIÇUGI'NA Dosya No: 1988/78 Sayın Yargıç, Ercan Vuralhan vekıllerinin verdikleri yakınma diiekçeleriyle bu dilekçenin yinelenmesiyle oluşan iddianamede yer alan konulan yanıthyorum: 1 Dışişleri Bakanlığı'na çelik yelek satan ve zırhlı araç alımında da müşavir firma olarak çalışan Schuca şirketınin sahipleri, seks oteli işleten iki "genelev patronu"dur. 2 Yayınlardaki bütün amacım, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri bürokratlannın, diplomatlanmızın can ve mal güvenliklerini, bir daha bu gibi "genelev patronlan"na teslim etmelerini engellemeye çalışmak, bunun için ilgilileri uyarmaktı. 3 Yakınmakonusu yazılardaki "amaç", Ceza Hukuku açısından da "kasıt", özetle budur. Ceza Yasası'ıun 480. maddesine göre hakaret suçu için yayınlarda "özel kasıt" aıanır. Vuralhan'a "hakaret" amacım yoktur. Amaç, "kamu yaran"dır. Amaç, kamuoyunu ve ilgilileri uyarmaktır. Dava konusuna açiklık getirmek için şu bilgileri vermeyi yararlı görilyorum. Özetle, Dışişleri Bakanlığı ile işler bitiyor, şirket bu işler bittikten sonra kapatıhyor. 5 Schuca şirketinden çelik yelekler 6 Ekim 1982 tarihinde imzalanan sozleşme ile alınıyor. A) Bu tarihten önce 26 Mayıs 1982 tarihinde Ercan Vuralhan ve seks oteli işleten iki Alman Titaş'a ortak oluyorlar. B) Aynı yıl içinde Schuca şirketinden çelik yelek satın alınıyor. C) Yine aynı yıl içinde Schuca şirketi aracılığı ile Alman "H.und S. Fahzegbau" şirketinden zırhlı araç satın alınıyor. D) Yapımı Schuca şirketince üstlenilen büyükelçiliklerimizın koruma önlemleri, 1983 yılında başlıyor, 1986 yılında bitiyor. Sayın Yargıç, Butün bu olaylardan şu sonuç çıkıyor: Dr. Schutte ve Thienen, 1986 yılında yani, çelik yelekter ve zırhlı araçlar sauldıktan, kırtasiye saumı tamamlandıktan ve büyukelçiliklerin fiziki koruma işleri bittikten sonra Osman öznur'un oğlu ve yeğeni ile Almanya'da kurduklan Titaş GMBH'yi kapatıyorlar. Bu olgu, "Schuca" adlı şirketin, kurduğu bu ilişkilerle Dışişleri Bakanüğı'nm neredeyse bütün işlerini üstlenmiş; işler bitip kâr da sağlanınca, şirket, bir başka Alman işadamına devredilmiştir. Bunları araştınp yazmak, benim yurttaşlık ve gazetecilik görevimdir. Yazı yayımlandığı gün Vuralhan, bakanhk koltuğuna oturmak üzeredir. Büyük bir telaş ile 22 aralık günlü açıklamada parayı "ödediğini" yazıyor, ancak o gün para ödenmiş değil, aradan geçen üç gün içinde, para buiunuyor ve 23 aralık günlü fatura düzenleniyor. Açıkça anlaşılıyor ki, Vuralhan 22 aralık günkü açıklamayı yazdığı anda, parayı ödemiş değildir. Bunu bildiği halde açıklamada, "masraflarımı kendim ödedim" diyebiliyor. C) Vuralhan'ın otel faturası konusunda verdiği açık bununla da bitmiyor. Sözde Vuralhan, 11.12.1987 günü, otel müdürlüğüne başvurarak "otel masraflarının başkalarınca karşılanmasına kesinlikle izin vermeyeceğini" bildiriyor. 11 aralık tarihli bu sözde başvuru üzerine, Büyük Ankara Oteli, Trakya Döküm Sanayi A.Ş.'ye 18 aralık günü bir mektup yazarak, şirketten "otelimiz muhasebesine bir yetkilinizin gönderilr mesi' ve "evrakınızı almanız" ricasında bulunuyorlar. Ödeme Vuralhan tarafından yapılmışsa, Trakya Döküm Sanayi şirketinin Büyük Ankara Oteli'nde Vuralhan ile ilgili ne gibi "evraklan" bulunmaktadır? Sayın Yargıç, Şirketler ve yurttaşlar, siyasal partilere para yardımı yapabilirler. Bu yardım ve bağışlann koşullan Siyasi Partiler Yasası ile belirlenmiştir. Vuralhan'ın otel harcamalan, Trakya Döküm Şirketi'nce karşılanmıştır. Vuralhan, TBMM'de 1İ.2.1988 günü yaptığı konuşmada, bu gibi yardımlann "partili gönüldaşlarca" yapıldığını, bu yardımlan yapanlara "şükran borçlu" olduğunu söylüyor. öyleyse, bu yardımlann yapıldığını söylemek niçin onur kırıcı oluyor? Onur kırıcı ise Vuralhan, bu "onur kırıcı" desteklere niçin "şükran borçlu" olduğunu açıklama gereğini duyuyor. Yok, bu yardım ve destekler onur kırıcı değilse, niçin o zaman bu yardımlann yapıldığını ileri süren yayınlann kendisi için "onur k ı n a " olduğu savıyla, hukuk ve ceza davalan açıyor? Bir ilişki, onur kıncı ise bu ilişkiyi sağlayanlara "şükran borçlu" olunmaz; yok eğer bu ilişki onur kıncı değilse, o zaman bu ilişkilerin yazılması ile kimseye hakaret edilmiş olunmaz! Müdahil Ercan Vuralhan'ın bu gibi konulara açıklık getirmesi için duruşmalarda bulunmasını diliyorum. "maksat" öncelikle, bir araya geldikleri ticaret sicilleri ile kanıtlı kişilerde aranmalıdır. UğurMumcu'nun 2. Vuralhan davasındakisorgusunun îam metnv Schuca şirketi ve çelik yelekler: Schuca şirketince satılan çelik yelekler kurşun geçirmektedir. 1 Münih Atış Dairesi'nin 23.5.1984 günlü ekspertiz raporu bu yeleklerin kurşun geçirdiklerini ortaya koymuştur. 2 Çelik yeleklerin alımında hiçbir teknik yetkili görevlendirilmiş değildir. 3 Çdik yeleklerin 1984 yılında denenmesi, Federal Almanya'da 1983 yılında çıkanlan yönetmelik gereğidir. 4 Dışişleri Bakanlığı, DYP Hatay Milletvekili M. Murat Sökmenoğlu'na verilen yanıtta, çelik yeleklerin Ankara Emniyet Müdürlüğu atış poligonunda 29 Mart 1984 günü denendiğini, ancak sonuçlann "güvenük mülahazası ile" açıklanamayacağını bildirmiştir. 5 Sonuçlan Dışişleri Bakanlığı'nca "guvenlik mülahazası" ile açıklanmayan ekspertiz raporu elbette bizler için kuşku vericidir. Üstelik aynı şirketin sattığı çdik yeleklerin kurşun geçırdikleri Münih Atış Dairesi'nce saptanmıştır. Amacımız, bu konularda devlet adına "araştırma" yapılmasını sağlamaktır. Yazılar bu amaçla yaalmıştır. Sayıştay yangını: Sayıştay'da yangın çıktığı, bu yangında Dışişleri Bakanlığı'na alınan zırhlı araç ve gereçlerle ilgili belgelerin yandığı yolundaki haber Milliyet Gazetesi'nde yayımlanmıştır. Bu yangın üzerine yapılan yorum ile Vuralhan'a nasıl ve niçin hakaret edildiği, ne yakınma dilekçesinde ne de iddianamede açıklanmış değildir. Yazı yayımlandığı tarihte Vuralhan'ın Dışişleri Bakanlığı ile bir ilgisi yoktur. Bu yüzden "umaru bir yangın da Dışişleri Bakanlığı arşivinde çıkmaz, ne bileyim ben, bakanlığı su basmaz" sözleri ile Vuralhan'a niçin hakaret edilmiş sayılacağı gerek dilekçede gerekse iddianamede anlatılmış değildir. Hukuk teknik bir konudur. Ceza Hukuku'nda suç sadan eylemler "maddi ve manevi unsurlan" yeterli açık.ık'a ortaya konur. "Zan alunda bırakmak" gibi genel ve soyut bir tanım ile herhangi bir suç kanıtlanmaz. Schuca şirketinden alınan araçlar pahalıdır: Dışişleri Bakanlığı'nın çeşitli şirketierden aldığı araçların dökümü yapıhrsa, en pahalı araçların Schuca şirketince satıldığı kolaylıkla anlaşıhr. 1 Amerikan Safeguard şirketinden 9 kişilik zırhlı araç alınmış ve bugunkü kur üzerinden yapılan hesaba göre, anılan şirkete 72 milyon 476 bin 320 lira ödenmiştir. 2 Schuca şirketi aracılığı ile alınan 9 kişilik zırhlı araca ödenen para, bugünkü kur üzerinden, 110 milyon 842 bin 425 TL'dir. 3 Schuca şirketinden alınan zırhlı araçlardan birinın camının kendiliğinden çatladığını Sayın Cumhurbaşkanı'ndan dinlemiştim. Kuveyt Büyükelçimizın aracının camının da yine kendiliğinden çatladığını olaya tanık olan bir eski gazeteciden duymuştum. Bu konularda "araştırma" istemek suç olmaz. Araştırma yapılmasını istemeyi suç sayacak bir yasa ya da yasa maddesi yoktur. Böyle bir Yargıtay karan da yoktur. Schuca şirketi: 1 Schuca şirketi, Dr. Reiner Schutte ve Heinrich Thienen tarafından 31.12.1982 tarihinde Düsseldorrta kurulmuştur. Şirketin adı, "Gesellchaft Fur Sıcherheusberatung GMBH"dir. 2 Şirketin ortaklarından Thienen, 1982 yılı başlarında Bonn Büyükelçiliğimızın kançılarya memuru Osman öznur ile tanışmış, bu tanışıklık daha sonra "Kır" adlı bir şirket ve vakıf çalışması ile surmüştür. Bu kuruluş "teröre karşı sigorta" işleri ile uğraşmış: Bu amaçla Türk işçilerinden paralar toplamıştır. 3 Dr. SchutteThienen ve Osman Öznur'un oğlu 1brahim öznur, daha sonra Düsseldorf ta 18.4.1982 tarihinde "Tıtaş GMBH" adlı bir şirket kurmuşlardır. Şirketin Düsseldorf ticaret sicilindeki numarası B17500'dur. Schuca ve Titaş GMBH aynı büroyu ve aynı adresi kullanmışlardır. 4 Schuca şirketi, bu tarihten sonra Dışişleri Bakanlığı ticari ile ilişkilere girmiş; ilk iş olarak, Dışişlen Bakanlığı'nın bütün kırtasiye malzemeleri Schuca şirketi aracıhğıyla alınmaya başlanmıştır. 5 Daha sonra, Schuca şirkeıinden 698.000, DM karşüığı 1000 tane çelik yelek, ayrıca yine bu şirketin aracılığı ile Federal Alman " H . und S. Fahzegbau" şirketînden zırhlı araçlar satın alınmıştır. 6 Başlangıçta "Schuco" olarak kurulan şirket, 14.6.1983 tarihinde adını "Schuca" olarak değiştirmiş, bu tarihten sonra. büyukelçiliklerin "restore" işleri de ba$ta olmak Ozere, Dışişleri BakanlığVnın hemen hemen bütün işlerini üzerine almıştır. 7 Dr. Schutte ve Thienen, Schuca şirketi aracılığı ile Dışişleri Bakanlığı ile kurduklan ilişküer sonunda büyük paralar kazanmıslar, iş bitince de şirketi, 3.1.1985 tarihinde VVolfgang Gemeir'e satmışlardır. Otel harcamalan: Sayın Yargıç, Ercan Vuralhan, milletvekili olmadan önce, tıpkı sizler gibi bir devlet memuruydu. En yüksek dereceli bir devlet memurunun, bir lüks otelde, bir gün öğle yemeği yemesi bile o memurun bütçesini sarsar. Bir devlet memuru, iki buçuk ay Büyük Ankara Oteli'nde kendi parası ile kalamaz. Bir devlet memuru, iki buçuk ay için bir oıele 15 milyon 658 bin 865 lira ödeyemez. Bu ödemelerin "Trakya Döküm" adlı şirket tarafından yapıldığı, 22 Aralık 1987 günü yayımlandı. Yayından önce, gerek Trakya Döküm gerekse Büyük Ankara Oteli muhasebesi ile görüşüldü. Bunlarla da yetinilmedi. Vuralhan'ın kendisi ile de görüşüldü. Yazı, bütün bu görüşmelerden sonra yazıldı. Vuralhan'a otelde yer, Trakya Döküm adlı şirketçe aynlmıştır. Bu paralann bir kısmı da şirketçe otele Ödenmiştir. Sayın Yargıç, Hukukta "tevilli ikrar" diye bir kavram vardır. Meslek yaşamınızda, sanıklann suçlannı bu yolla gızlemeye çalıştıklarına belki yuz kere tanık olmuşsunuzdur. Büyük Ankara Oteli olayı, Vuralhan açısından tam bir "tevilli ikrar" örneğidir. Vuralhan, otel harcamalarının Trakya Döküm şirketince karşılandığının yaalmaması için araya arkadaşlarımı soktu. Başanya ulaşamayınca, eski tarihli dilekçelerle olayı saptırmaya çalıştı. Hiçbir otele ayhk kira gibi ödeme yapılmaz. Borç kısa aralıklarla ödenir. Nitekim Trakya şirketince zamanında bu ödemeler yapılmıştır. Otel ve şirketin muhasebe kayıtlannda yapılacak küçük bir "resmi inceleme" birçok gerçeği ortaya çıkarmaya yetecektir. A) Vuralhan, 22 Aralık 1987 günü gönderdiği açıklamada Trakya şirketler yetkiüsi Bedü Ensari'nin "otel masraflannı ödemek üzere bir jest yapmak" istediğini, ancak "jesti kabul etmediğini" yazmıştır. B) Vuralhan, 22 aralık tarihinde bana gönderdiği açıklamada, "masrafımı kendim ödedim" diyor, ancak Büyük Ankara Oteli'nce düzenlenen fatura, 25 aralık tarihini taşıyor. Demek ki, açıklamayı gönderdiği tarihte, Vuralhan tarafından bir ödeme yapılmış değildir! Aktürk inşaat: 1 Aktürk İnşaat AŞ'nin iki büytlk ortağından biri Ömer Aktürk'tür. 2 Ömer Aktürk, İstanbul Mali Polis Müdür Yardımcılığı'ndan aynlmıştır. 3 Aktürk'ün, Vuralhan ile dostluk ve ilişkilerini, Ömer ve Öner Aktürk kardeşlerden dinledim. Aynı konuyu, Vuralhan ile de konuştum. Vuralhan'a, Ömer Aktürk'ün Dündar Kılıç ile ortaklığından da söz ettim. 4 Ömer Aktürk, Dündar Kılıç ile ortaktır. Dündar Kılıç'ın ifadesine göre bu ortaklık, İstanbul'da "Mebas" adlı bir şirkettedir. 5 Yakınma dilekçesi ile iddianamede 9.2.1988 tarihli "Destekçi" başlıklı yazıda "Aktürk'ün yeraltı dün , yasında bazı kişılerle yakın alakası olduğu belinilerek..." diye bir ifadeye yer verilmiştir. Anlaşılan, Ankara Hukuk Fakültesi'nden öğrencimiz olan iki değerli avukat, yazıda yer almayan sözcükleri yer almış gibi yazarak, yeni bir suçlama yöntemi keşfetmişlerdir. 6 Ömer Aktürk'ün Dündar Kılıç ile iş ilişkileri vardır. Bu ilişki, öncelikle Aktürk ve Kılıç'ı ilgilendirir. Dündar Kılıç olayı kaıanlıksa bu ilişki de karanlıktır, aydınlıksa bu ilişki de aydınlıktır. 7 Vuralhan'ın bu ilişki içindeki yerini, "memur ahlakı" açısından ele alıyorum. Bir bakanhk yetkilisi, iş gereği tanıştığı bir şirketten seçim sırasında mali destek alırsa, elbette bu ilişki, incelenir, irdelenir ve eleştirilir. Demokrasilerde bu tür ilişkileri kurmamn ve sürdürmenin yaptırımları, kamuoyundaki eleştirileridir. Basının görevi de budur. Artırma, Eksiltme ve İhale Yasası 1 Vuralhan'ın Titaş ilişkisi Artırma, Eksiltme ve thale Yasası'na aykırıdır. 2 Dışişleri Bakanlığı'nın bütün kırtasiye malzemelerinin Schuca şirketi aracıhğıyla alınması da aynı yasa ile bağdaşmaz. 3 Bu gibi konular, hukuksal yorumları içerir. Bir konuda hukuksal yorum yapmak suç sayılamaz. 4 Suç olan ve "memur ahlakına" sığmayan bu tttr ilişkileri kurmaktır. Mıımcu'ya ispat hakkı (Baştarafı 1. Sayfadd) dava üzerinden görüimesini kararlaştıran mahkeme, Mumcu ve Gönensin'e yayınlara konu olan olaylarla ilgili ispat hakkı tanıdı. Bu arada gazetemiz avukatlarının hangi konulann ispatının belirlenmesi açısından Ercan Vuralhan'ın mahkemede dinlenmesi istemleri reddedildi. Duruşma, dava konusu yayınlardaki olaylann ispatına yarayacak tüm savunma kanıtlannın mahkemeye sunulması için 26 Nisan 1988 tarihine ertelendi. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dün görülen dunışmalarda yazarımız Uğur Mumcu, Yazı İşleri Müdürümüz Okay Gönensin ve avukatlan Giilçin Çaylıgil, Turgut Kazan, eski Maliye Bakanı Vural Ankan ile Vuralhan'ın avukatlan Yücel Ezberci, Tank Anıl ve Bilgin Yazıcıoğlu hazır bulundular. Vuralhan'ın kendisine hakaret edildiği savıyla yaptığı 9 Şubat 1988 tarihli ikinci şikâyet dilekçesi üzerine Mumcu ve Gönensin hakkında açılan ikinci davanın ilk duruşmasında gazetemiz avukatlarının, "Şikâyctin Ankara Yenimahalle Savcılığı'na yapıldığı ve taraflann Ankara'da bulunmalan nedeniyle davanın Ankara Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmesi gerektiği" yolundaki mahkemenin yetkisizolduğuna ilişkin itirazları reddedildi. Daha sonra geçüen sorgularda Mumcu, yazılardaki amacının hakaret değil kamu yararı o'.duğunu söyledi. Dışişleri Bakanlığı'na çelik yelek satan ve zırhlı araç alımında müşavirlik yapan Alman Schuca şirketinin iki sahibinin " g e n e l e v patronu olduğunu" söyleyen Mumcu "Yayınlardaki bütün amacım, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri bürokratlannın, diplomatlanmızın can ve mal güvenliklerini. bir daha bu gibi genele> patronlanna teslim etmelerini engellemeye çalışmak, bunun için ilgilileri uyarmaktır" şeklinde konuştu. Mahkemeye " p o ş e l " içinde sunacağı "Happy VVeekend" adlı bir seks dergisiyle Dışişleri Bakanlığı'na çelik yelek satan ve zırhlı araçların alımında müşavirlik yapan Schuca şirketinin iki sahibinin seks ticareti yaptıklannı kanıtlayacağını belirten Mumcu, bu şirketin, 19821986 yılları arasında dışişlerinin bütün araç gereç alımından büyük paralar kazandıktan sonra başka bir Alman işadamına satıldığını anlattı. Mumcu, ayrıca bu Prime bilgisayar sistemi 1 Dışişleri Bakanlığı'na Prime marka bilgisayar sistemini, Vuralhan'ın yakın arkadaşı Orhan Çekıc'in satış müdurlüğünü yaptığı "Transkom" şirketi satmıştır. 2 Orhan Çekiç'in Ercan Vuralhan'ın yurtdışında yaşayan kardeşi Erkan Vuralhan ile Çanakkale'de maden işletme hakkı devir işinden doğan iş ilişkileri bulunmaktadır. 3 Orhan Çekiç'in Vuralhan ile "ruh gibi arkadaş" olduklarımn iki tanığı şu anda "müdahil vekili" olarak oturan iki sayın avukattır. Bu iki sayın avukat, Orhan Çekiç'in düzenlediği basın toplantısında da avukat olarak hazır bulunmuşlardır. Seks oteli: 1 Dr. Schutte ve Thienen, seks oteli işleten iki genelev patronudur. 2 Schutte ve Thienen'in, seks oteli işlettikleri bilinmektedır, bunlardan biri Düsseldorf daki "Cluphotel Dei Eule"dir. Türkçesi "Baykuş" olan otel, "DıeRestaurationsbetriebe GMBH" şirketince işletiliyor. Ratingen ticaret siciline göre Avrupa'nın bu en lüks genelevi, Dr. Schutte ve Thienen tarafından işletiliyor. Şirket ticaret sicilinde "HRB 1522" sayı ile işlem görilyor. 3 Bu seks oteli ilanlannı içeren Happy Weekend adlı seks dergisini mahkemenıze belki de poşet içinde kanıt olarak sunacağım. Erlik olayı: Sayın Yargıç, Yakınma dilekçesi ile iddianamede "Ben Patnos Dağlan'nda er olarak askerlik yapmayı Özal'ın Milli Savunma Bakanı olmaya hiç değişmem" tümcesinde de Vuralhan'a hakaret edildiği ileri sürülmüştUr. 1 12 Mart 1971 tarihinden önce Ankara Hukuk Fakültesi'nde Idare Hukuku Asistaru olarak görev yapmaktaydım. 2 12 Mart döneminde, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sayın Uğur Alacakaptan ile birlikte, TCY'nin 146. maddesi gereğince yargılandım. Bir yılı aşkın süre cezaevinde kaldım. Sonunda aklandım. 3 Bizleri ihbar eden "ülkücü" görüntülü bir MİT görevlisiydi. Bu MtT görevlisinin adı, Can Özbay'dı. Bu ilişki duruşmalar sırasında avukatlanmca zamamn sıkıyönetim komutanı Semih Sancar imzalı bir yazı ile ortaya çıkanlmıştı. 4 Salıverilmemden sonra, mahkeme kurulu değiştirildi ve oy çokluğu ile 5 yıl 10 ay ağır hapis cezasına çarptınldım. Karar gereği, Alacakaptan ile yeniden tutuklandım. 6 Bu arada, yedek subayhk hakkım da alınarak er olarak Patnos'a gönderilmem kararlaştırıldı. 7 Hakkımızdaki karar, Yargıtay'ca "esastan" bozuldu ve hemen salıverilmemize karar verildi. Ertesi gün, evime bile uğramama izin verilmeden, iki jandarma eşliğinde Patnos'a gönderildim. 8 Avukatım, er çıkartma işleminin iptali için Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne başvurdu. Askerlik gorevimi er olarak tamamladıktan sonra işlem oybirliği ile iptal edildi. Daha önce de Yargıtay karan ile aklandım. 9 Yedeksubaylık aylıklarını almak için Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde tam yargı davası açtım. Açtığım bu davada "er olarak halk çocuklan ile askerlik yaptığım için manevi kaybımın olmadığı" gerekçesiyle Milli Savunma Bakanhğı'ndan manevi tazminat istemedim. Sayın Yargıç, İnsanlara sahip olduklan düşünce ve inançlardan ötürii baskı yapmak ve onlara vatan görevlerini bir "ceza yaptınraı" olarak uygulamak olağanüstü dönemlerin ayıbıdır. Ben, halk cocuklan ile askerlik yapmayı kendim için onur kırıcı bir statü saymadım. Bu yüzden, kendim için onur kırıcı statü saymadığım "halk çocuklan ile Patnos'ta er olarak askerlik yapma" nın başkalan için hakaret unsuru olarak değerlendirilmesi, hukuka da mantığa da vicdana da sığmaz. Bu bir siyasal değerlendirmedir. ANAP'lı olmanın onuru ANAP'lılan; Atatürkçü ve devrimci yazar olmanın onuru da bizleri ilgilendirir. Olağanüstü dönemin haksız işlemleri ile oluşan statüler, hakaret konusu olmaz; olamaz. Evet, yineliyorum, Patnos Dağlan'nda er Uğur Mumcu olmayı, Ercan Vuralhan olmaya bin değil, milyon kez yeğlerirn.. Bugün de bu davanın sanığı olmayı, aynı davada müdahil olmaya milyon kez yeğlediğim gibi. Sayın Yargıç, Yıllardır gazetecilik yapıyorum. Üniversiteden ayrılmamın nedeni, haksızlıklarla, yolsuzluklarla daha etkili biçimde savaşmaktır. Ben, bir araştırmacı gazeteci olarak "kamuoyunu aydınlatma" görevimi yapıyorum. Bu araştırma görevi, yasalann ve Yargıtay kararlannın güvencesi altındadır. Saygılarımla. 5 Nisan 1988 Uğur MUMCU kişilenn Ankara'da 2 milyon sermayeyle kurulan TİTAŞ şirketine Ercan Vuralhan'la birlikte aynı tarihlerde onak olduğunu ve şirketin bugün 3 milyar lira sermayeü dev bir şirket olduğunu anlattı. Sorgusunda devamla yazılarda adı geçen şirket ve kişiler arasmdaki ilişkiler hakkında açıklamalar yapan Mumcu, bu konunun araştınlıp yazılmasının yurttaşlık ve gazetecilik görevi olduğunu belirtti Okay Gönensin de söz konusu yazılarda hakaret unsuru olmadığından yazılann yayımlanmasında sakınca görmedigini bildirdi. Sorgulardan sonra mahkeme, Mumcu ve Gönensin hakkında açılan 1988/40 ve 1988/78 dosya numaralı iki davanın kişi ve eylem yönünden ilişki taşıdığı gerekçesiyle birleştirilmesine karar verdi ve yargılamanın ilk açılan dava dosyası üzerinden sürdürülmesini kararlaştırdı. İkinci duruşmada ise dava konusu yazılardaki olaylarla ilgili ispat hakkının tanınması görüşüldü. Gazetemiz avukatları, "İspat hakkının tanınmasından önce Ercan Vuralhan'ın mahkemece dinlenmesi ve hangi konuların ispat edilmesi gerektiğinin belirlenrnesi" İlişkiler gerçektir: Yakınma dilekçesi ile iddianamede "Ercan Vuralhan, SchucaTitas, öztur isimleri arasında hayali bağlar olduğu çağnşımı yaptırılarak.." diye bir ifade kullanılmışıır. 1 Bu ilişkiler, ticaret sicilleri ile kanıtlıdır. 2 Bu ilişkiler gibi Aktürk inşaatın Dündar Kılıç ile ilişkiM rle "hayali" değil "gerçektir." 3 Vuralhan, Schuıe, Thienen, Titaş. Öztur, Öznur ad ve sözcüklennin bir araya gelmesi "maksath" ise bu Öztur şirketi: 1 Öztur şirketi, 1979 yılında küçük bir sermaye ile Ankara'da kurulmuştur. Şirketin kurucu ortaklan arasında Bonn Büyükelçiliği kançılar>'a memuru Osjnan Öznur'un oğlu İbrahim Öznur da bulunuyor. 2 Şirketin öteki ortaklan, Osman Öznur'un eşi Urfiye Öznur, yeğeni Mustafa Ataman'dır. 3 İbrahim Öznur, aynı zamanda Dv. Schutte ve Thienen ile Düsseldorf'ta kurulan "Titaş" şirketinin ortağıdır. 4 Öztur, "Turizm tşletmecilik ve Ticaret AŞ", Antalya'da Sidelya Tatil Köyü'nü işletiyor. Turizm Bankası ile Vakıflar Bankası'ndan milyarlık krediler alan bu şirket, 30 Nisan 1986 günü, sermayesini 300 milyona çıkarıyor. isteminde bulundular. Mahkeme Başkanı Osman Şirin, Savcı Akören Kandor'un da istemi doğrultusunda Ercan Vuralhan'ın savunma karutlarının mahkemeye verilmesinden sonra da dinlenebileceğini belirterek bu istemi reddetti. Titaş şirketi: 1 Titaş, Turizm Endüstrisi ve Tesisleri Ticaret ve Sanayi AŞ 9 Aralık 1981'de Ankara'da 2 milyon sermaye ile kuruluyor. 2 Şirket, Osman Öznur'un oğlu İbrahim Öznur, yeğeni Muzaffer Ataman ve Ertan Ataman'ın da aralannda bulundukları 23 ortak tarafından kuruluyor. 3 Şirket, 22 Aralık 1981 günü sermayesini 2 milyondan 30 milyona çıkanyor. 4 Ercan Vuralhan, tam bu aşamada, şirkete 26 Mayıs 1982 günü 79 sıra sayısı ile ortak oluyor. Dr. Schutte ve Thienen da aynı larihte şirkeıe ortak oluyorlar. İlişki bu kadar açıktır ve bu açıklık, ticaret sicili ile kanıtlıdır. 5 Ercan Vuralhan'ın eşi Bengü Vuralhan da bir süre Titaş şirketinde çalışmıştır. Bu ilişki de diğerleri gibi SSK kayıtlan ile kanıtlanmıştır. 6 Osman Öznur, Ankara'da Ercan Vuralhan'ın eşinin katında kiracı olarak oturmuştur. 7 Titaş şirketi, bugün 3 milyar sermayeli bir dev şirkettir. Tîtaş bankalardan milyarlık kredilerle .\ntalya İncekum'da Hazine arazjsi üzerine tesis yapıyor. Aynı yerde daha önce köylülerin başvunısu kaymakamlıkça reddedilmiş; başvuru Titaş'tan gelince Hazine arazisi 49 yılIığına Titaş'a devredilmiştir. Ayrıca hangi konulann ispatının belirlenmesine gerek olmadığını, kaydeden mahkeme, TCK'nın 481/4 maddesi gereğince Mumcu ve Gönensin'e ispat hakkı tanıdı. Yazılarla ilgili tüm savunma kanıtlarırun mahkemeye sunulması için 15 gün süre verildi. Duruşma bu nedenle 26 Nisan 1988 tarihine bırakıldı. İspat hakkı Mumcu ve Gönensin'e tanınan ispat hakkının bu tür hakaret davalarında örneğine az rastlanan bir karar olduğu bildirildi. TCK'run 480/4 maddesi gereğince verilen bu karar sonrasında, Vuralhan gibi özel yargılamalara konu olan ve dokunulmazlığı bulunan bir kimse hakkındaki iddiaların incelenmesi söz konusu olacak. İspat hakkının olumlu ya da olumsuz sonuçlanmasında kamu yaran görülerek Mumcu ve Gönensin'e tanınan bu hak nedeniyle Vuralhan'ın da olaylarla ilişkileri incelenecek. MUMCUÇEKİÇ Uğur Mumcu adliye önunde karşılaştığı Orhan Çekıc'e "Aman kacın alacaklılannız filan gelir" diye takıldı Çekıc'in "Olay çok yanlış konuldu ortaya" demesi üzerine Mumcu. "Sizi borçlularınızla başbaşa bırakıyorum bundan sonra. Tüm ilişkılerinlzi araştırdım. Yeteneklı bılgisayar uzmanlığı yerıne şu haliere bakın" dedı. Patnos'takî er ve bakan (Baştarafı 7. Say'fada) ruşmasına göre daha az bir kalabalığın izlediği dünkü duruşma sırasında salona girip çıkan avukatların yoğunluğu nedeniyle mahkeme başkanı Osman Şirin kapı onündeki görevlilere, "Artık kimseyi bırakmayın" talimatını verdi. Salondaki telefonların da surekli çalması üzerine Şirin, "Ahizeleri kaldınp açık bırakın" dedi. Mumcu, 11 sayfalık sorgusunda görüşlerini yineledi. Gazetemiz avukatları ısrarla, Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan'ın ispat hakkının tanınmasından önce duruşmada dinlenmesini talep ettiler. Vuralhan'ın avukatları, "Mıivekkil lutmuş, bizi buraya >ollamı>. İ}( kişiyi yollamı>" diycrek bu salhada Vuralhan'ın dinlcnmcsinııı gcreksiz olduğu gerekçcsiyle talcbc karşı çıkiılar. Vuralhan'ın daha sonra dinlenebileceği gerekçesiyle mahkeme bu istemi reddetti. Mumcu salondan çıkarken, s<~rgu metnini savcıya verdi. Vuralhan'ın avukatları da Mumru'dan aynı metni istedüer. Mumcu bu isteme, "Sizin miivekkilipiz zengindir. Fotokopi çektirin" yanıtını verdi. Avukatlardan birisinin, "Tirajınız arttı mı?" şekiındeki sorusuna da Mumcu, "Bizim sonınumuz lirajın artması değil. Önemli olan dognılar ve gerçekler ortaya çıksın" karşılığını verdi. Şirketlertarihler: Şimdi, SchucaTıtaş GMBHTitaş AŞÖztur şirketleri ile Dışişleri Bakanlığı arasında kurulan ilişkilerin tarihsel dökümünü de yapalım: 1 "Schuco" şirketinden çelik yelekler, 6 Ekim 1982 tarihinde alınıyor. Aralannda Vuralhan'ın da bulunduğu bir komisyonun önerisi üzerine Bakan İlter Türkmen, alım için onay veriyor. 2 Çelik yeleklerin alımında hiçbir Türk uzman görev almıyor. 3 Dışişleri Bakanlığı dış temsilciliklerinin "fıziki güvenlik önlemleri" Schuco şirketince üstlenilmiş; çeşitli temsilciliklerdeki çalışmalar, 1983 yılında başlamış, 1986 yılında tamamlanmıştır. 4 1983'te Schuco adını, Schuca olarak değiştiren Dr. Schutte ve Thienen'in Almanya'da Osman Öznur'un oğlu İbrahim Öznur ve yeğerj Muzaffer Ataman ile 18.4.1982 tarihinde Titaş GMBH şirketini kurup, bu şiketi, 30.6.1986 gunü kapatıyorlar. İstanbr.ı Adliyesi koridorlarında dah? önceki duruşmada olduğu gibi dün de bir "Orhan ÇekiçUgur Mumcu" diyaloğu yaşandı. Geven duruşma sonrası bir alacaklı^ının avukatına yakalanan Çekiç'c, Mumcu, "Aman kaçın, ala caklannız falan gelir" diye takıldı. Bu sırada avukat ve dinleyicilerden oluşan kalabalık gruba dönen Mumcu, "Vuralhan konusundaki en ilginç açıklamaları Çekiç yapacak" diye konuştu. Mumcu \\t Çekiç arasında şu konuşmalar geçti: MUMCL' Sizi borçlularınızla baş başa bırakıyorum bundan sonra. Tüm ilişkilerinizi araştırdım. Yetenekli bir bılgisayar uzmanlığı yerine şu haliere bakın. ÇEKİÇ Orhan Çekiç olayı çok yanlış konuldu ortaya. Hiç hak etmediğim şekilde konuldu. Oğlum var, okulda öğretmeni talıtaya kaldırıyor ve baban aklandı mı diye soruyormuş. MUMCU Bu ilişkilere sizi iten kim? Ben biliyorum. ÇEKİÇ Bcni çok yanlış değerlendiriyorsunuz. DUNYVDABIIGTIN ALİStRMEN (Baf.'ara/ı.?. Sayfada) Cevat Bilkiç'i kutlarız. ANAP felsefesini en açık biçimde ortaya koymuş ve büyük bir pişkinlikle kendi halkının çocuklarına "artık Bodrum'a gelme ya Mehmet" diyebilmiştir. Evet Mehmet artık özenti yaşantılar. kırık kaçamaklar yaşamak için bile olsa Bodrum'a gidemeyecek. Acaba Bodrum'a gidemeyen Mehmet olayın nedenini düşünecek mi? Şimdi diyebilirsiniz ki, "o da bir şey mi? Mehmetler'in Ayşelerin çoğu artık kuru ekmeğe bile hasret kaldı." Doğru, haklısınız. Özal'ın polıtikası. çok küçük bir mutlu azınlığın dışında, tüm Mehmetler ile Ayşeler'i yoksulluk ve yoksunluk çizgisinde bir araya getırmeyi başarıyor gün geçtikçe.