23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER larda, öteki üyeler gibi genel kunıl karşıaııda her yönden sorumlu bulunması zorunludur. • Böyle bir Yüıütme Kunılu, Meclis tarafından seçilecek ve Genel Kurula karşı sorumlu olacak ve hatta "vekil" adını alacakür. • Başkan, bem Meclisin hem de bu vekiller kurulnnun başkanı olacakür. • Anadolu'da geçici niteükte bile olsa bir devlet başkanı veya Padisan vekilligi ortaya çıkarmak caJz degildir. Bu nedenle başkansız bir yönerJm oluşturmak zorunluğu vardır. O zaman tslamlıgın temei OkeJerine başvurup Türkiye Büyük Millet Meclisinde yogunlaşmış olan ve Müslüman halkın birleşmiş oylarıyla oluşan ulusal istencr (milli iradeyi) vatanın yazgısıyla ilgili işlere eylemli olarak A koymuş kabul etmek gerekir. (Mustafa Kemal Paşa böylece ulusal istenci, simgesel olarak, devlet başkanlıgı makamı yerine koymaktadır.) • Törkiye Büyük Millet Meclisi, nlusuı bütan isicrini gönnek ve çözüme baglamak yetkisiyle k«nümuştur ve arök bu yüksek Meclisin üstünde bir güç yoktnr. (T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, Devre I, cilt I, s. 30/32). özetle sundugum bu önerge üzerinde duraksamalar ve türlü konuşmalar oldu. Bazı milletvekilleri bu önergenin çoğaltüıp üyelere dagıülmasım ve ertesi günü oya konulmasını istediler. Duraksamalan gören Mustafa Kemal Paşa söz alarak şöyle konuştu: "Efendiler, bütün maddi ve raanevi sornmlulugu Heyeti Temsiliye adını taşıyan kunıl uzerine almış ve 16 Mart 1336 (1920) tarihinden bn dakikaya kadar bürün acı gelişme ve görunümkre karşı görev yapmayı olağanüsrü bir ödev bilmiştir. Bu sornmluInk çok agırdır. O kurulu artık bu sorumlulugun albDda bıraluunayu. Şunu öneriyonım ki, bu dakikadan başlayarak ulusun yazgısının sorumlulugunu ustleniniz. Bundan kaçınmak gereksizdir. Bu görev o kadar önemli, içinde bulnndugumuz zaman o kadar tarihseldir ki, koca sornmlulngu içinizden üç beş kişiye yüklemekle yeünemeyiz. Bütün bu Meclisin bütün anlamıyla sorumlu olması gerekir. L'lus bizi ancak bunun için gönderdi. Bizi buraya, nlusu beş kişinin eline bırakalım diye göndermedi." Bu konuşmadan sonra yine de bazı tartışmalar oldu, ama en sonunda Mustafa Kemal Paşa'nın önergesi çogunlukla kabul edildi ve böylece Türkiye Büyük Millet Meclisi ulusun işlerine doğrudan doğruya el koyarak hukuk yönünden ulusal egemenlik kurulmus oldu. * * * 25 Nisan 1920 Pazar günü Türkiye Büyük Millet Meclisi kendi üyeleri arasında geçici bir Icra Encümeni (yani geçici kabine) seçti. Bu beş kişi, Fevzi Paşa ile Celalettin Arif, Cami, Bekir Sami, Hamdullah Suphi ve Hakkı Behiç beylerden oluşuyordu. Vermiş oldugumuz bu kısa bilgi, bize yeni Türk devletinin nasıl ve hangi temeller üzerine kunılduğunu açık secik göstermektedir. Ayru zamanda Atatürk'ün çok büyük bir diplomatik deha taşıdığmı da sergilemektedir. Çünkü Ankara'da parlamentosu Ue geçici kabinesi ile ulus işlerine el koyan bir devlet kunılduğu halde, Atatürk bu işlerin geçici olduğu, ancak vatanın düşmandan temizlenmesine, "Makamı hilafet ve saltanatın" yani tstanbul'un ve Halifenin tutsaklıktan kurtanlmasına değin süreceği konusunda en küçük bir kuşku uyandırmadan işleri yürütmesini ve yeni ulusal Türk devletinin temellerini atmasını başarmıştır. Herkesin gözü önünde yeni bir devlet kurulduğu halde büyük çoğunluk bunun ayrımına varamamış, yapılan işleri hep vatanın kurtuluşuna kadar sürecek geçici eylemler olarak kabul etmişti. Çünkü Istanbul'da oturan Padişah hep devlet başkanı olarak ilan ediliyor, ancak düşmanlann tutsağı olduğu için hiçbir etkinlik gösteremediği imajı yaratüıyordu. Oysa Mustafa Kemal Paşa, Meclis'in ikinci günü yani 24 Nisan 1920'de yapmış olduğunu söylediğinı çok uzun konuşmasının bir yerinde harfi harfine şöyle demişti: "Hilafet ve saltanat makamı iın tahlisine muvaffakiyet hasıl olduktan sonra Padisahımız ve Halifei Müslümin efendimiz her nevi cebir ve ikrahtan âzade ve tamamiyle hnr ve müstakil olarak kendioi milletin aguşu sadakan'nde gördügü gün Meclisi Âlinia n tanzim edecegi esasab lcanuniye dairesinde vaz'ı mubterem ve mübeccelini abzeder." (TBMM Zabıt Ceridesi, Devre I, cilt I, s. 31). Bu Osmanhca tümcenin sadeleştirilmiş biçimi şudur: "Halifeük ve sultanlık makamını kurtarmayı başardıktan sonra Padisahımız ve Müslümanlarm Halifesi efendimiz her türlü baskı ve tehditten tümüyle kurtulmuş ve bağımsız olarak kendini ulusun sadık kucağında gördüğü gün, yüksek Meclisinizin düzenleyeceği yasa kuralları uyarınca saygıdeğer ve yüce yerini ahr." Gerek Osmanhcasımn, gerek sadeleştirilmiş Türkçe metninin üzerindeki yaldızlı sözler silkelenip çıkanlınca bundan şu anlam açık seçik olarak belirmektedir: "Kesin zafere ulaşılıp tstanbul kurtanldıktan soora Padisahın durumu, Türkiye Büyük Millet Meclisi nce konulacak yasa Ue belirlenir." Atatürk Padişahlığın kaldınlacagını 24 Nisan 1920 günü açıktan açığa söyieyemezdi. Halk henüz böyle bir karara hazırlıklı değildi. Ülkenin şurasında burasında çıkan ve Yunanlılan destekleyen isyanlar hep "Padjşaha sadakat ve bağlılık" parolası altında hanrlanıyordu; Türkiye'yi tarihe gömmek için uğraşan o zamanki emperyalist düşmanlarımız, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı kendi içimizde kınp çökertmek için Müslüman halifeliğinden yararlanmak istiyordu, ama başaramadı. lşte Sayın okurlarım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti gözümüzün önünde ve adı söylenmeden 23, 24 ve 25 Nisan günleri bütün anayasal organlanyla kurulmuş bulunuyordu. Anlattığım bütün bu olaylara Meclisin içinde küçük bir kâtip kimliğiyle kişisel olarak tanık olduğum halde, o üç günde yeni bir devletin kurulduğu bilincinde değildim, olamazdım da. Herkes gibi ben de bütün bu büyük girişimlerin, vatanı, tstanbul'u, Sultan ve Halifeliği kurtarmak için yapıldığı düşüncesindeydim. Ancak yüksek öğrenimimi yaptıktan sonradır ki, 23, 24 ve 25 Nisan 1920 günlerinde gözlerimin önünde yeni bir Türk Devleti'nin kurulmuş olduğu bilincine vardım. Şimdi hâlâ bu bilince varmayan okumuş kişiler bulunduğunu söylersem şaşmayınız. ISTANBUL BELEDIVESl 24 NİSAN 1988 Kuralutşuıı tlk Üç Günü HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU "Kunıhış" sözcüğü ile Cumhuriyet'in kurulu$unu, "tlk Üç Gün" ile de 1920 yılı nisan ayının 23, 24 ve 25. gunlerini vurgulamak istiyorum. Çünkü 29 Ekim 1923'te resmen ilan edilmiş olan Cumhuriyet'in anayasal temelini Mustafa KemaJ Atatürk bu üç gflnOn Ozerine oturtmuştur. Birer birer anJatayım: PENCERE Solun Varoluş Nedeni?... Yeryüzunde iki büyük devrim var: Birincisi tanm devrimi, ikiı cisi akıl devrimi. Tanm devrimi insanın göçeriikten kurtulup yerleşik düzene geçmesini sağlamış. Ekip biçmek ne demek? Kültür demek. Uygarlık usul usul uç vermeye başlamış. İnsan oradan oraya sürüklenmekten kurtulunca taş taş üstüne koymasını öğrenmiş, üretime yönelmiş. Akıl devrimi deyimi yadırganabilir; ama bir gerçeği çarpıci biçimde dile getirmek yolunda yararı var. Akıl devrimi "uyanış" ve "aydınlanma" süreçlerinde gerçekleşiyor. İnsan, düşünme yetilerinin önundeki duvarları yıkıyor. Gerçek, göklerden inen bir sunu degildir artık; kişi, aramasını taramasını, incelemesini, eleştirmesini öğreniyor. Batı uygariığı, akıl devriminin ürünüdür. Nasıl oluyor da Batıya karşı bağımsızlık savaşını veren Gazi, Batıcı olabiliyor? Çünkü Batıcı olmak için Batıya karşı çıkmak gerekiyor. Bu diyalektik, kaçınılmaz bir bütünselliği vurgulamaktadır; akıl devriminin gereğidir; aklını kullanmayan insan ne uygar olabilir, ne de özgür. • Batı uygarlığını eleştirel aklın ürünü sayabilirsek, solculuğun da aynı uygarlığın türevi ojduğunu söyleyebiliriz. Çünkü solculuk "aydınlanma" çağının sürgünüdür. Siyasal yaşamda "so/"sözcüğünün duyulması, akıl devrimiyle hemen hemen eşzamanlı. Sol, aklın eleştirisıni politika hayatına getiriyor, parlamentolara sokuyor. Sol yalnız sokak, başkaldın, devrim, reform, barikat, nutuk, kan ve ateş degildir; aklın savunmasıdır. Bugün Türkiye'de sol, eleştirel aklın itici gücünü halkın bilincine yerleştirmek sürecini yaşıyor. Sol, sağa hoş görünmek için değil, sağı eleştirmek için varolmuştur. Eğer sol, sağa eleştirel bir gözle bakmayı unutur da hoş görünmeye çabalarsa, artık sol degildir. * 12 Eylül 1980'den bu yana Türkiye'de sol adına ortaya çıkan bir dizi politikacı, bir sürü seçkin, birtakım yazar çizer, demokrasiyi işadamlanna hoş görünmek, daha doğrusu yaranmakla eşanlamlı sayıyor. işadamı diyor ki: Sol yetersizdir, alternatif üretemiyor. Ne demek alternatif? Sağın kafasındakı alternatif şu: Öyle bir siyasal ve ekonomik program hazırtanacak ki, işadamı çok beğenecek; "/?a/>"diyecek "işte aradığımız seçenek budur." Sonra "dıs ekonomik çevreler" de bu seçeneğı onaylayacaklar. Sol, aklını bir yana bırakacak, varoluşunun temel nedenlerini unutacak, "iş çevreleri"nin beğenisini kazanmak için program üretecek. Oysa böyle bir seçenek, solun değil sağın seçeneğidir, sağın programıdır. Sol, sağ siyasete köklü bir eleştiri getiremezse sol olamaz, yok olur. * Gazetelerde okudum: SHP Grup Başkanvekili Deniz Baykal, İstanbul'da 100'e yaktn işadamınm huzurunda sınav vermiş, iş çevreleri Baykal'a not vermişler. Koç, Sabancı, Dinçkök, Berker gibi iş dünyasmın unlüleri, SHP Grup Başkanvekili'ni beğendiler mi 6eğenmediler mi? Basının sorusu bu... Hayır, Deniz Baykal bunu hak etmemiştir; işadamlanna şirin ya da becerili görünmek yolunda bir çabası olamaz; olduğu an, yok olmuştur. Bir sosyal demokrat politikacı, işadamları karşısında sınav veren değil, ışadamlarını sınava sokup terleten adamdır. Solun işlevi budur; sağa hesap vermek değil, sağdan hesap sormak... Değil mi? rardır. • •* Bilindiği gibi Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıknuş olan Osmanlı Imparatorluğu'nun topraklanna düsmanlarca el konmus. Yunanlılar Izrair'e çıkmış, Istanbul'daki Padisahlık onursuz bir kukla durumuna düşmuştü. Böylece Osmanh İmparatorluğu eyietnli olarak sona enniş bulunuyordu. Bu durumda 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkmış olan Mustafa Kemal Paşa, ttlkenin şurasında burasında düsmana karşı koymaya çalışan direniş örgütlerini Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti adı alunda bir tek örgütun çatısında toplamış, böylece vatanın savunmasını doğrudan doğnıya Türk ulusuna mal etmişti. tşgai altında bulunan tstanbul'a tngiliz, Fransız ve Jtalyan askerlerince resmen el konup Mebusan Medisi'nin dağıtılması üzerine, Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Baskanı olan Mustafa Kemal Paşa, Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni toplayarak "milli iradeyi" (ulusal istenci), ulusun yazgısına egemen kılmıştı. 23 Nisan 1920'nin hukuksal anlaraı budur. Meclisin en yaşlı üyesi olarak açış konuşmasını yapan Sinop Milletvekiii Şerif Bcy şu sözlerle bunu belirtmisti: "tstanbul'un geçici kaydıyla yabaocı kavveller Iarafından işgal olunduğu ve biilün temelleriyle Halifelik makamının ve hukümet raerkezinin bağımsızlıgının yok edildiği hepimizce bilinır.ekledir. Bu dururaa baş eğmek, bize sunulan vabancı koJeligini ulusumuzun kabul elmesi demekti. Ancak lam bagımazhk (istiklaM tam) ile yaşamak için kesin olarak karmriı bulunan ve ezelden beri özgiir ve başına buyruk yaşamış olan ulusurauz, kölelik durumunu son derece sertlik ve kesinlikle rcddetmiş ve hemen vekitleriai loplamaya başlayarak yüksek Meclisimizi oluş(•rmuşlur. Bu yüksek Meclisin en yaşlı iivesi nileligiyle ve Tann'nın >ardımıyla ulusumuzun içte ve dışta tam bağımsız olarak kendi yazgısının sorumlulugnnu dogrudan doğnıya vüklenip kendi kendisini yönelmeye başladığını bülün cihana duyurarak Biiyiik Millet Meclisi'ni açı.vorum..." Mustafa Kemal Paşa tarafından kaleme abnmış olan bu açış konuşmasında hukuksai nitelik taşıyan ve çok önernli clan nokta, Türk ulusunun kendi yazgısın* kendi iradesini egemen kıldığını açıkça Uan etnestdir. Bu, ulusun meşru savunma hakkıru eline aldıguu bUdiren bir açıklamadır. Bu açış konuşmasmda Ozerinde durulması gereken bir nokta da bunda "İstiklali tam" (tam bağımsızlık) ilkesinin daha o zamandan başlayarak dile getirilmis olmasıdır. Bu Uke demek kı, Türkiye Cumhuriyeti'nin mayasında Meclisin açıldığı 23 Nisan günü milletvekiUerinin tutanaklannı inceleyecek komisyonlar seçilmiş ve toplantıya son verilmişti. * • * 24 Nisan 1920 Cumartesi günü sabah saat 10.00'da toplanan Mecliste, tutanaklan inceleyen komisyonlann raporlan okunarak kabul edildikten sonra Mustafa Kemal Paşa söz almış, öğleden önce ve sonra birisi gizli olan dört oturumda 1918 Mondros Silah Bırakışmasından başlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışına degin (yani 30 Ekim 191823 Nisan 1920 tarihleri arasında) gecen zarnandaki olaylara ilişkin olarak belgelere dayanan aynntılı açıklamalarda bulunmuştu. (Bir kaç yıl önce yayımlanan gizli oturum tutanaklarından anlıyoruz ki, o günkü gizli toplantıda Mustafa Kemal Paşa Suriye, Irak, A2erbaycan, Gürcistan, Sovyetler Birliği, Ermenistan gibi komşu ülkelerle olan dostça veya düşmanca Uişkiler üzerinde milletvekillerine geniş açıklamalarda bulunmuş ve ülkemizin güney ve doğu yönünden ne gibi olasılıklarla karşılaşabileceğini açıklamıştır.) Tam 68 yıl ance bugünkü 24 Nisan gününde yapılan toplantırun beşinci otunımuna geçildiğinde Mustafa Kemal Paşa devlet işlerine Türkiye Büyük Millet Meclisinin hemen el koymasını öneren ve tarihsel bakımdan büyük önem taşıyan yazıyı Meclis kürsüsünden okudu ve bunu oya sunulmak üzere başkana verdi. Mustafa Kemal Paşa'nın oldukça uzun olan önergesinin tam metnini buraya koyacak değilim. Bunun öztinü madde madde belirtmek istiyorum: • Türkiye Bayük MUIel Mecttsi, sadece denetleyici bir kunıl değil, ulusun yazgısıyla ilgili işlerie eylemli olarak agraşacak bir kunıldur. • Olağanüsrü durumlarda bürün nluslar bu yola başvurmuşlardır. • Biz, haOon oybiriigiıte hcr orgmodan dataa çok yetki tanıyan Islamlık ilkelerini göz önünde rurup Tnridye Büyük Millet Meclisini ulusun bülün işlerine dognıdan dogrnya el koyrnnş olarak kabul ediyoruz. • Bnyük Millet Meclisinin genel kurulu büriin islerin aynnblanna vanncaya dek dogrudan doğnıya inceleme ve görüsme yapma olanagım bulamayacagından, genel kuruldan seçilecek ve kendilerüıe "vekillik" verilecek üyelerin, günümüzdekJ hukümet kurulnslanna uygun olarak gereken is bolümn Ukesine göre görevlendirilmesi ve her birinin ayn ayn ve hepsinin ortaklaşa genel kunıl karsıaada sorumla olması, ba ı m ı a n saglanması için yetertidir. • Ba dnrMKİa Medise baskanlık yapacak olan zat yüksek Meclisi temsil edeceginden, devlet işleriyle gdrevlendirilen üyelerden oluşacak kunılnn da onun başkanlıgı altında iş göraıesi ve Meclis adına bu başkanın imza koymaya ve kararian onaylamaya yetkili olması ve vüıütmeyc ilişkin konu OKTAy AKBAL EVET/HAYffi Özal'ın Sonu Geldi mi? "Patron şöyle ister. öyle yazarlar. Ben yazarları bundan kurtarmak istiyorum. Türkiye'de hakiki basın hürriyeti patron hâkimiyetinin ortadan kaldırılması, yani çok ileri ülkelerde görüldüğü gibi basında yazı yazanlann kendi gör uşlerini, kendifikirleriniaçıkça, korkmadan, çekinmeden, işimden olurum korkusundan sıyrılarak, inşallah bu noktcya gelmemiz lazım." Başbakan Özal'ın bu sözlerinı TV'den duyunca şaşırdım. Ne demek ister diye düşündüm. Yazarları, yani bizleri 'patron' egemenliğinden kurtarmak istiyormuş. Oysa Bay Özal patronıar sendikası MESS'in baş yöneticisi değil miydi? Özal değil miydi büyük anamai sahtplerinin egemenliğinde çalışan, onlara sadık biçimde hizmet eden? Şimdi gazete patronlarına öfkelenerek yazarları koruma altına almaya kalkışması neden? MESS'in üyesi patronlara hizmet etmek, onların buyrukJarını yerine getirmek ayıp değil miydi, çirkin değil miydi? Kimi basın organlan vardır, sahipleri işadamıdır. Dünyanın en uygar ülketerinde bile basın dışından insanlar gazeteleri ele geçiriyoriar. Ama bir gazetenin sahibinin isteğine, keyfine, siyasal tutumuna göre yazı yazan kişiler gerçek bir 'yazar', saygın bir 'yazar' mıdırlar? Hayır. Aydın kamuoyu, bilinçli okurlar, bu gibi patron dalkavuklarını kısa sürede bir yana ayırır, onlan bambaşka bir açıdan değerlendirirler. Nitekim patronlann keyfine göre yazan kişiler bugün Bay Özal'ı destekler, yarın yerin dibine batırırlar! Ki, bugünlerde bu dediğime uygun nice kişi vardır. Kamuoyuna etkin biçimde seslenen, halkı bilinç ışığına kavuşturma çabası güden gazetelerin yazarlan ise tam bir özguriük içinde düşüncelehni açıklarlar. Kendimden söz edeyim, tam otuz iki yıldır hemen her gün yazarım. Bir gün bile yazar olarak görev yaptığım bu gazetelerin patronları ya da genel yayın müdürleri bana 'şöyle, yaz böyle yaz' dememiştir. Bugüne dek patron egemenliği adı verilen baskıyı duymuş değilim. Bir etkinliğimiz varsa, yazdıklanmıza karşı bir güven uyanmışsa, bundandır. Kimsenin çıkan na yazı yazmadığımız, gerçek anlamda bağımsız düşünce sahibi bir yazar oldugumuz içindir. Bay Özal'ın devirdiği çamlardan biri de bu: Patronlara karşı yazarlan savunur görünmek... Kâğıda yapılan zamlar Türkiye'de kamuoyunu aydınlatma, bilinçlendirme, çağının bireyi olma, 'çağ atlama'da yararlı çaba harcama çalışmalarına büyük bir engel yaratmıştır. Bunu kendisi de biliyor, eşinin çıkardığı gazeteye 'flaş flaş, flaş kâğıt zammı kürturü öldürecektir' gibilerden içtenliksiz bir haber yazmakla da basına, kültüre ne denli zarar verdiğini, bunu kendisinin de bildiğini göstermiştir. Gazetelerin fiyatlanna elli lira zam yaptığı gunün akşamında gazete kâğıdına yüzde 35 oranda zam yapması bir kültür cinayeti işlemek değilse nedir? Hem bu cinayet bilinçle işlenmiştir. Hangi iktidar basınla uğraşmaya, basın la savaşmaya kalkmışsa, yeni basın yasaları çıkarlarak, özgür düşünceyi zincire vurmak istemişse ya da kendinden yana bir 'hizmetkâr' basın yaratmak yoluna başvurmuşsa, o iktidar kısa sürede yerle bir olmuştur. Ornek o kadar çok ki! Sayın Simavi'nin dediği gibi demokrasiye ters düşen, halkın çıkarlarına ters düşen, çagın gidişine ters düşen loplumlarda özgürlükten yana olan basın, 'birinci güç'tür. Bugün ülkemizde de demokrasiyi savunan basın, hükümetten çok daha etkindir, çok daha güven vericidir. Bay Özal kaçınılmaz bir sona doğru gidiyordu. Bunu kaç kez belirttik. 'Paraşütle düşmesini öğrenin' dedik. Bunu bilmeyenlerin, beceremeyenlerîn yere çakılışı çok acı olur. Yakın tarihte nice olay var bu gerçeği anımsatan.. Özal ve partisi son seçimde yüzde 36 oyla Mecliste üçte iki çoğunluğu elde etmenin kurbanları olacaktır. Bugüne dek hiçbir iktidar partisi yüzde 36 oyla sürgit işbaşında kalamadı. Bay Ozal nasıl olur da muhalefeti, basını, kamuoyunu, ülkenin bilinçli kesimini, bütün aydın gücünü karşısına alarak yıllarca iktidarda kalacağını sanır? Zam üstüne zam, zam üstüne zam yaparak hem de! Yıllarca büyük patronlann hizmetinde görev yap, sonra da kalk basın patronlarının elinden yazarları kurtarmaya heveslen' Böyle içtenliksiz bir davranışa çocuklar bile gülecektir. Evet, yazgı kapıyı çalıyor, özal'ın yazgısında korkunç bir yenilgi var, bunu şimdiden görmek, söylemek o kadar güç değil. Ne var ki düşmesi kaçınılmaz olan bir kişi, bir parti bu düşmeyi kendisine en az zarar verecek biçimde yâpmalıdır. Tepetaklak düşenin bir daha ayağa kalkamayacağı kesin bir gerçek değil mi? ELEMANLAR ARANIYOR İstanbul'daki Genel Müdürlükte görevlendirilmek üzere; ŞEHıR TİYATROLAR I SEYİRCİ SÖYLEŞİSİ KATHARİNA BLUM'UN ÇİGNENEN ONURU" Oyununun Uç sanatçısı seyıra eıle soyleşıde buiunacak YÖNETİCİ SEKRETERİ: • İtalyanca ve İngilizce bilen • 30 yaşını geçmemiş, deneyimli • PC, teleks ve seri daktilo kullanabilen. VEFAT Merhum Hüseyin öktem ve merhume Feride Oktem'in oğulları, merhum lrfan önay ve merhume Hacer Önay'ın damatları, merhum Orhan oktem'in ağabeyi, Ferit ve Murat öktem, Sevil ve Semih Yıldız'ın amcaları, Nedret oktem'in kayınpederi, Olcay oktem'in dedesi, merhume Perihan öktem'in eşi, Feyzi öktem'in babası Em. Veteriner Kd. Albay (9293) ŞOFÖR: • En az beş yıllık oto ehliyetine sahip • İngilizce veya İtalyanca bilen • 30 yaşını geçmemiş • Askerlik görevini tamamlamış. İlgilenenlerin randevu almak üzere 166 22 89 no'lu telefondan Bayan Ani Artun'u aramaları rica olunur. ALİYE UZUNATAĞAN YALÇIN BORATAP ERHAN ABIR 23 NİSAN CUMARTESİ 15 00 OYUNU SONRASINDA USKUOAR MUSAHİPZADE CELAL TİYATBOSUNOA. LLI Bilkent university Summer Program June 13July 15 BİLSAKTA BU HAFTA 25 Nisan Pazartesi 19.00 Açık Oturum: "Sanatta Yaratıcılık "Engin GEÇTAN, Ismail TUNALI, Tahir M.CEYLAN, Bedri BAYKAM 27 Nisan Çarşamba; 19.00 Konferans: Necat AŞK1N "TürkYunan llişkilerinin Az Konuşulan Yanlan" 28 Nisan Perşembe: 19.00 Kadın Açısından Siyaşet: "Türkiye'de Feminizm" Şirin TEKELt 29 Nisan Curna: 19.00 Sosvalizın: Dönemler Sonınlar: Nail SATILGAN/Mehmet Ali AYBAR 30 Nisan Cumartesi: 17.00 Gençlik Dünyası Eğitim ve Gençlik Seminerleri 2: "Otorite ve Gençlik" Erdal Atabek 22.4.1988 günü Hakkın rahmetine kavuştu. Cenazesi, 25.4.1988 Pazartesi günü (yarın), Üsküdar Selimiye Camii'nde (Selimiye Kışlası karşısı) kılınacak öğle namazından sonra Karacaahmet Kabristanı'nda toprağa verilecektir. Tann rahmetini esirgemesin. OSMAN ZEKİ ÖKTEM Oğlu: FEYZİ ÖKTEM ADVANCESIN OYNAMIC MACROECONOMICS AND ECONOMETRICS Courses: Topics in Macroeconomic Theory Lecturers: Thomas Sargent Hoover Institution Rüşdü Saracoğlu, Governor Central Bank of Turkey Frank Diebold Federal Reserve System,Wash,D.C. Salih N. Neftçi Graduate School, City Univ. of NY EĞİTİM Amerikan eğitim sistemiyle İNGİLTERE, ALMANYA, FRANSA, İSPANYA ve İSVİÇRE'de unıversıte eğitimi. • İSVİÇREEngelberg. FRANSAStrasbourg ve ALMANYAHeıdelberg'de bir yıllık ozel "OTELCİLİK " programlan ve Avrupa'da otellerde staj imkanları LONDRA'da unıversıte bünyesmde "ENGLISH 1 LANGUAGE »NSTITUTE kurumunda İNGİLİZCE eğıtımı. Aynca gençlere ozel yaz programlan üse mezunlanna"ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK EĞİTİMİ' SCHILLER Amerikada "A.I.C.S"kurumunca akredite edilmiş uluslararası bir ünıversitedir. DAHA GENİŞ BİLGİ İÇİN SCHILLER INTERNATIONAL UNİVERSİTY TÜRKİYE TEMSİLCIÜĞI EKSPO ULUSLARARASI EĞİTİM MERKEZİ Villa Sok 74/2 Yuva 3 Apt. EsentepeİSTANBUL Tel:(1) 16626721673968 Telex: 28448 schl tr. ? Monetary Theory and Policy Econometric Research and Business Cycles Topics in Applied Forecasting BfLSAK AÇIK HAVA SANAT PANAYIRI Her hafta pazar gunleri saat 12.0018.00 arasında BİLSAK'ın önundeki sokak trafığe kapatılarak ve üzeri tenteyle örtülerek burada bir açık hava sanat panayırı düzenlenmektedir. Panayır, deri, kumaş, cam, seramik, meıal, toprak, tahta gibi malzemelerle üretim yapan el sanatçılannı ve ufak tefek anlika eşya, kitap, plak, kaset vs. eşyalarını satmak isteyenleri bu ürünlere ilgi duyanlarla yuz yüze getirmeyi amaçlıyor. Aynca Açık Hava Sanat Panayın'nda çocuklar için tiyatro. palyaço ve sokak müziği yer almaktadır. GÖRSEL SANAT ATÖLYELER1 Mehmet GÜLERYUZ'le resim çahşmalan. PerşembeCuma. HER GÜN CafeFoyer, Bar Restaurant BlLSAK Soğancı sokak 7 Cihangir 143 28 79 143 28 99 Pazar günleri kapalıyız. Sponsored Joıntly by: The Institute of Graduate Studies The Institute of Economic Research and Forecasting For More Informatıon Ms. ZEYNEP KOKSAL Bilkent University P.O.B. 806572 Maltepe ANKARA Tel: (4) 266 40 0079, (4) 266 41 25 Fax:(4)266 4127 ^ İNANC1NDAN SOYUNMADAN DİRENİŞ DESTANLARI YARATANLARA, 12 EYLÜLLERDE YAŞAMI, ÖLÜMÜ HER SANİYE KARANFİLLEŞTİRENLERE SESLENİYORUZ! T.G BAKIRKÖY 5. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1987/799 Davacı Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı vek'ili urafından Bayram Öven aleyhıne açılan 2942 sayılı >asanın 17. maJdesi gereğince lescil davasının yapılan dııruşmaÂinda Bakırköy. Kocasinan koyiı. Soğanlı mevkiinde bulunan 5 palıa 8657 parsel sayılı laşınnıazın Hazine adına tesciline karar verilmesi istenmi? olup dâvalının adresi meçhul olduğundan adına dava dilekçesinin ve duruşma gununun meşruhath olarak tebliğine karar verildiğinden mahkememizin yukanda numarası yaalı dosyanın duruşmagünu olan 24.5.1988 günü saat 10'da mahkemede hazır bulunması veya kendisini bir vekilie lemsil eltirmesi, gelmedıği, bir vekil göndermediğı [akdirde yokluğunda cereyan eden işlemlere ilira/. edemeyeceği ve yoklugunda karar verileceği hususu dava dilekçesi tebliği yerine kaim olmak uzere ilanen lebliğ olunur. Ra.ın BEKAR GAZETECİ Kiralık küçük daire arıyor. KAYIP İLANI CEM YAPICI Oğlum CEM, Annen ağır hasta; acele eve dön. Görenlerin insaniyet namına aşağıdaki adrese bildirmesini rica ederim. Babasr. NECMETTİN YAPICI Adres: Atatürk Bulvarı Serhal Apt. 60/12 GÖLCÜK 512 05 05'len 466 ACIYI, DİRENİŞİ, ONURUMUZU ÖYKÜLEŞTİRELİM. EN İYILERİNİ SEÇELİM. 15 Agustosa kadar öykulerinizi "TİRYAKİ HASAN PAŞA CADDESİTOPRAK HAN NO: 60/4 AKSARAY'DA bekliyoruz. 12 Eylül 1988 larihinde sonuçlar açıklanacaktır. ODTÜ İDARİ İLİMLER FAKÜLTESİ 1968 ve 1%9 mezunlanna: 7 Mayıs 1988 cumartesi akşamı Bulvar Paias'ta saal 19.00'da bulusalım. Rezervasyon için Bulvar Paias'ta Hasan Gültan'a (Man 1968) Müracaat Tel: Ankara 117 50 20 Jiiri: önjüri: Tutuklu ve HUkümlü Ailekri Yardımlaşma Derneği YAZARLAR SENDİKASI TAYAD
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear