25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ariamentodan • Bir gece önceki aralıksız oturum nedeniyle bitkin düşen ANAP milletvekilleri, dün saat 15.00'te başlaması gereken genel kurul birleşimine katılamadılar. Çoğunluğun sağlanabilmesi amacıyla birleşime birkaç kez ara verildi. SHP ve DYP milletvekilleri, görüşmeleri engellemek için çok sayıda önerge hazırladılar. Maddeler üzerine söz aldıklarında son derece ağır hareketlerle ve sözcükleri neredeyse heceleyerek konuştular. Oturumu yöneîen ANAP'lı Aktaş, sık sık uyarıda bulundu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosut SHP ve DYP'nin "egitim ve saglık hizmetleri için yeni vergiler oluşturan ve bazı vergileri de arttınnayı öngören" yasa tasansını engelleme girişimi, ANAP'ı telaşa düşurdü. Yeni vergiler getiren tasarının bir an önce yasalaşmasıru sağlamak için sabaha kadar çalışma kararı alan ANAP'ın hızı, dün de muhaJefetin başanlı engelleme yöntemleri ile kesüdi. Meclis sabaha kadar çalıştığı için dün toplantının başlaması için gerekli çoğunluk güçlükle sağlanabildi. Başbakan Turgut Özal da ANAP'lı milletvekiUerinin toplantıya kaülmasım sağlayabilmek için dün MGK toplantısına gitmeyerek Meclise gelmeyi yeğledi. Dün sabaha kadar Vergi Yasası üzerindeki çalışmalanm sürdüren TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te ANAP'lı Başkan Vekili Öyas Aktaş'ın yönetiminde loplandı. Gün ışırken TBMM'den aynlan milletvekilleri bu saatte yeniden Meclise gelemedikleri için genel kurulun başlamasmı sağlayacak yeterli çogunluk bulunamadı. SHP ve DYP milletvekilleri kuliste beklerken genel kurul salonunda ancak 2030 ANAP'lı milletvekilinin bulunduğu gözlendi. Başkan Aktaş buna karşın ad okunarak yoklama yaptırdı. Yoklama sonrasında yeterli çogunluk olmadığı belirlenince çogunluk saglanması için birleşime ara verildi. Bir süre sonra yeniden toplamldığmda yine ad okunarak yoklama yapıldı. Bu kez oturumun açılabilmesi için gerekli olan 150 milletvekili ile çogunluk güçlükle sağlanabildi. Genel kurulda ad okunarak yoklama sürerken SHP milletvekilleri engelleme için kuHste çok sayıda önerge hazırladılar. Yeterli çoğunluğun sağlanmasından sonra muhalefet partUerine mensup milletvekilleri de genel kurulda yerlerini aldılar. Vergi paketinin "lüks otomobillerin sınıflandınlmasıyla ilgili" 11. maddesinde görüsmelere başlanırken, ŞHP ve DYP'li üyeler altı değisiklik önergesi verdiler. Ancak Başkan Aktaş tek fıkradan oluşan bir madde için dörtten fazla önerge verilemeyeceğini büdirerek iki önergeyi işlerae koydurmadı. DYP'li tbrahim Demir ise madde üzerinde konuşurken engellemeyi sürdürebilmek amacıyla sözcüklerini tek tek ve çok yavaş biçimde kullandı. Konuşmasında tam 10 kez "affedersiniz" diyen Demir, "bir kez su icip" bir kez de "burnunu silerck" zaman geçirdi. SHP'li Kenan Sönmez de kürsüye gelirken çok yavaş ve küçük adımlarla yurüyunce Başkan Aktaş kendisini uyardı. CUMHURİYET/7 Betül Uncular •HakkıErdem •CananGedik • Faruk Bildirici Muhalefet ANAP'ın hızını kesti TUTANAKLARDAN SHP ve DYP milletvekillefi vergi yasa tasarısının görüşülmesini engellemek için ilginç yöntemler uyguladılar. Ne demek dangalak? ayıp yahul tbrahim Demir (DYP) Eğitim, gençlik ve spor ve sağlık hizmetleri vergisinin ihdası ile ... Ismail Ügdül: (ANAP) Okuduk, okuduk onu... Kamer Genç: (SHP) .. bundan sonra içerken, mecburen 3 kadeh içmek zorundasınız, bir kadeh içerseniz ötekilerin hatırı kalır. Sağlığa da, eğitime de spora da içeceksiniz. Hatırı kalmasın diye uçunun de şererıne muhakkak içeceksiniz. Münir Yazıcı: (ANAP) Sen kaç kadeh içi.yorsun? Kamer Genç: Benimle siz boy ölçüşemezsiniz. Çünkü ben 6 kadeh içerim. Her birisinin hakkmı iki defa veririm. Ama bekliyorum. Bundan sonra siz de için, bu vergiyi biraz arttıralım. Şadan Tuzcu: (ANAP) Sayın Genç vergi size dokunacak demektir. Kamer Genç: Yok, bana dokunmaz. Orhan Ergiider: (ANAP) Saym başkan, ayakta dolaşanlarla özel konuşanlara bir ihtarda bulunun, burası parlamento. Irfan Demiralp: (DYP) Uyuyanlara da. Başkan: Doğru uyuyanlara da... Konuşma ihtiyacı duyanlar bunu kuliste gidersinler. Ömer Çiftçi: (SHP) Sayın başkan, uyuyanları uyandırın lütfen, Meclisin ciddiyetine yakışmıyor. Başkan: Derhal uyandıralım. Uyuyanlar lütfen uyansınlar... Barias Dogu: (ANAP) Birisi yatar uyur, birisi bakar uyur. Kamer Genç: ... Bir paket sigaradan 40 lira vergi alınıyor. 45 bin liralık viskilerden 400 lira vergi alınıyor. Bu viskileri biliyorsunuz, çünkü en iyi viskileri siz içersiniz. Özel uçaklarla gidip gelirken valizlerinizle neler geldiğini görüyoruz. Mükerrem Tascıoglu: (ANAP) Ayıp ayıp... Ali Sami Akkaş: (ANAP) Utan utan... Kamer Genç: Bu kadar sinirlenmeyin, sağlığınızı kaybedersiniz yazık olur size... (ANAP sıralanndan "saygısızlık etme" sesleri)... Saygısızlığı siz yapıyorsunuz. Yarın saygınlığınızı kaybedersiniz. Burada parmaklannızın eksilmesini istemiyoruz. Onun için sağlığınızı kaybeımeyin. Sayın Keçeciler ben içki içmem diyor, ama kanyak şişelerinin kaç litrelik oldugunu biliyor. Herhalde cebinde kanyak şişesi taşıyor... Ali Sami Akkaş: Sende kabahal yok, seni buralara getirende kabahat var. Kamer Genç: Bak, çok utanmazca bir laf soylüyorsun, haysiyetli insan böyle bir laf söylemez. Beni buraya şerefli insanlar gönderdi. Sen kölesin köle (SHP sıralanndan bravo sesleri, alkışlar)... Başkan: Bir dakika efendim. Kamer Genç: Beni buraya gönderenler şerefli adamlardır. Sen emirle geldin. (SHP sıralanndan a>aga kalkmalar 'ne dedi ne dedi' sesleri) sende kabahat yok seni buraya gönderende kabahat var diyor... (SHP sıralanndan yuh sesleri, günıltuler) Arif Sag: (SHP) Yuhhh, şerefsiz, sende kabahat yok ne demek. Kamer Genç: Burada terbiyesizlik yapmıştır. Ben kimsenin emri ile, kimseye hizmet ederek, kimsenin emrinde bulaşık yıkayarak buraya gelmedim. Kamer Genç: Sayın başkan, bakın orada dangalak diyen dangalak adamlar var, yanı bu kadar da olmaz. (ANAP sıralanndan günıltuler) Başkan: Sayın Genç, sözünüzu geri alın. Mehmet Sagdıç (ANAP) Dangalak sensin. Kamer Genç: O lafı söyleyene söylüyorum. Başkan: Sayın Genç, rica ediyorum, lütfen sözunüzu geri alın. Kamer Genç: Söyleyene söyledim, söyleyen yoksa tamam. Mehmet Sagdıç: Ne demek dangalak. Ayıp yahu... Kamer Genç: Söylenmemişse tamam, ben de söylemiyorum. (ANAP sıralanndan günillüler) Oy verenler pişman Genel kurulun daha sonraki görüşmelerinde DYP'li Irfaa Demiral "ANAP'a oy verenterin bugün plşman oldugunu" belirtti. SHP'li Güneş Gürseler, Özal iktidan döneminde vergi sisteminin tamamen değiştirildiğini bildirerek, "dolaysız vergilerin oranının azatıp, dolayh vergüerin artmasııu" eleştirdi. Gürseler, "Kiyallan arttırarak fîyatlan düşürmeyi amaçkyorsumız, ama 1980'den beri bâlâ fiyatlan düşüreınediniz" dedi. SHP Kars Milletvekili Mahmut Almak da ANAP'ın vatandaşın "Itanını emdigiııi" kaydederek, "ANAP balkı iykt perişan etmek için emir almıs memur itaatkârlığı içinde gece giindüz çalışarak vatandasa yeni yükler getiren bu yasayı çıkarmaya ufrapyor. Sermaye sınıfına ancak bu kadar hizmet olur" diye konuştu. Alınak'ın bu sözlerine geçen donem MDP'den parlamentoya girip daha sonra ANAP'a geçen Şanlıur Genel kurulda vergi maratonu sık sık laf atmalarla, kursüye yapıtan hamlelerle ve fırsat buldukca yapılan yorgunluk şekerlemele riyle sürup gıtti Bu arada muhalefet sureklı engelleme önergeleri hazırladı (fotoğraf: Haydar OzturkAA) fa Milletvekili Bahri Karakecili, itiraz ederek sen biçimde tepki gösterdi. Almak, "Sınıf ne demek?" diye bağıran Karakecili'yi, "Snufıo ne oldugunu siz daha iyi bilirsiniz. Ama halk yığınlannı uvutabilmek için bilroezden geliyorsunuz" diyerek yanıtIadı. Alınak'ın konuşmasından sonra kürsüye gelen Maliye ve Gümrük Bakanı Kurtcebe Alptemoçin. muhalefet milletvekiUerinin maddeler üzerinde konuşmamasını eleştirdi. Alptemoçin bir ara sinirlenerek sesini de yukseltti ve "Bu soylenenlerie madde metninin ne aiakasJ var?" diye bağırdı. bir gazeteciye, "lşte buradayiz" yanıtını verdi. Özal, "Katılmamanız çcşitU söylentilere neden oldu" sorusu üzerine de "Hep öküzun altında buzagı anyorsunuz" dedi. Gazetecilerin "Arayan bizdegüîz" demesi üzerine ise Özal, "Bilivonım bürolannız anyor, soyleyin boş yere aramasınlar" dedi. özal, "Buzagı yok mu?" sorusuna da "Ökuzün altında buzağı olur mu?" yanıtını verdi., TBMM Genel Kurulu'nda vergi paketi üzerindeki görüsmelere saat 18.50'ye kadar devam edildi. Normal toplantı süresinin bitmesine 10 dakika kala ANAP'lı Başkan Vekili llyas Aktaş, birleşime 20.20'ye kadar ara verildiğini bildirdi. Aktaş'ın bu karanna muhalefet milletvekilleri sert tepki göstererek usul hakkında konuşmak istediklerini bildirdiler. Ancak Aktaş toplantıyı kapattığını belirterek söz vermedi. Muhalefet milletvekuleri, ANAP'ın önceki gün TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen, çalışma süresine ilişkin öneri uyarınca görüşmelerin ikinci gününde saat 19.00'dan sonra çalışma yapılamayacağını belirttiler. öneride, "yalnızca ilk gun tasan bitinceye kadar, bu mümkiin olmazsa cumartesi ve pazar günleri calışılması" ilkesinin yer aldığmı vurgulayan muhalefet milletvekilleri ANAP'lı başkan vekilinin durumu "bir oldu bittiye" gttirdiğini söylediler. TBMM Genel Kurulu saat 20.30'da usul lartısmalan ile çalışmaya başladı. Muhalefel sozcüleri, başkanın tutumu ve usul hakkında söz alarak Meclisin 19.00'dan sonra yaptıgı toplanlının usulsüz oldugunu savundülar. Topçu, Başkan Vekili llyas Aktaş'ı yetkilerini taraflı kullanmakla suçladı ve "Bu tutumu protesto elmek amaayla oturumu tek başıma terk ediyorum" dedi. Tasarının 13. maddesi üzerindeki görüşmeler sırasında ANAP Genel Başkan Yardımcısı Eyüp Aşık'ın en arka sıraya geçerek uyuduğunu gören bazı foto muhabirleri basın locasından eğilerek Aşık'ın fotoğrafını çektiler. Aşık'ın uyuduğunu gören SHP'li Hilmi Ziya PosUa da yerinden kalkarak milletvekilinin yanına geldi ve bir süre işaret parmağını havada tutarak başkan vekilinden söz istedi. Tüm bu olaylar sırasında hâlâ uyuyan Aşık, llyas Aktaş'ın "Efendim, miDetvekilini uyandıralım. Basın mensuplan da genel kurulda fotoğraf cekilmesinin v'asak oldugunu unutmasınlar" diye konustu. ANAP'lı milletvekilleri de Postacı'ya, Aşık'ı rahat bırakması için bağırdılar. Postacı, "Ben milletveki Buzağı yok mu? Bu arada Başbakan Turgut Özal MGK luplantısı olmasma karjın' Mediste ANAP'lıların kaplımını ve çoğunluğu sağlamak amacıyla TBMM'ye geldi. Özal, MGK toplantısına katılmamasının nedenini soran Uyuyan milletvekiü Oturumun saat 19.00'dan sonra devam etraesi konusundaki usul tartışmalannın sonunda DYP'li Yaşar Cîndoruk daha tehlikeli olurdu ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) Başbakan Turgut Özal, Hüsamettm Cindonık'un DYP Genel Başkanlıgı'nda kalmasının kendileri için daha tehlikeli olacağını söyledi. Özal, TBMM Genel Kurulu'nda geç saatlere kadar süren vergi paketi görüşmeleri sırasında gazetecilerin sorulannı yanıtlarken, "Eğer Cindoruk kahp, Demirel'in yasağı kaldınlmasaydi bizim için daha tehlikeli olurdu" diye konuştu. Başbakan Özal, vergi paketine karşı birlikte engelleme mucadelesi veren SHP \e DYP'nin, eski parlamentoyu temsil ettiklerini de öne sürdü. özal, iki muhalefet partisinin birlikte hareketi konusunda, "Bir araya gelmişler, ANAP'» muhalefette birleşmişler. fena bir şey değil. Ama felsefeleri bir değil. Elma ile armul stçimde toplanmaz, ama burada toplanıyoriar. Onlar 1980 öncesinin parlamentosunu temsil ediyorlar. Buradaki miıcadele, o devirle bu devrin mucadelesi" dedi. Gazetecilerin, "Önünüzde 5 >ıl daha var ve sayısal çogunluğa sahipsiniz. Buna karşın Demirel neden erken secimi gttndeme getiriyor" sorusu üzerine de ANAP Grup Başkanvekili Mükerrem Taşçıoğlu, "tnsanlar hayallerle yaşar" diye araya gırdi. Özal ise soruya şu yamtı verdi: "Meşhur bir atasözümiiz var. Yenilen pehlivan güreşe doyraaz. DYP ara secimde yüzde 23.5 rey aldı. Son seçimde Süleyman Bey de başta olmasına rağmen aynı bölgedeki reyleri yüzde 20. Şimdi reyinin duştüğü gözüküyor. SHP'nin reyinde de pek az bir artış var. En fazla reyi yine biz aldik. Yüzde 32 idik, yiizde 36'ya çıktık. Değerlendirmeyi böyle yapmak lazım. Mubalefet yiizde 64 diyorlar. Bunda Erbakan'ın reyi de var. Türkeş'in reyi de var. Onlar bize verilmemiştir, dognıdur, ama kendisine de verilmemiştir." özal, "Cindoruk başta kalsaydı kompozisyon degişik olur muydu?" sorusu üzerine de, "ÜJabilirdi, bizim için daba tehlikeli olurdu. Eğer Cindoruk kalıp, Demirel'in yasağı kaldınlmasaydi bizim için daha tehlikeli olurdu. Bizim insanlarm yasağd karşı bir merbameti var" diye konuştu. Başbakan Özal, Demirel'in, "12 Eylül istismarcıkğı" suçlaması konusunda da, "O yapıyor, kendileri yapıyorlar. 12 E>1ül istisman benzetmeyle alakalı değil" dedi. Özal, 12 Eylül öncesinde Meclisin hiçbir vergi kanunu çıkaramadığım, hep verici oldugunu kaydederek, "Almanız icap ettiği zaman cesaretiniz yok. Şimdi bakınız en giizel misal şu vergi kanunu.." diye konuştu. Özal: Kuüs linin uyandınlması için uyanyorum" derken Eyüp Aşık gözlerini açarak etrafıa ne oldugunu anlamak için şaşkin şaşkın etrafındaki kişilere baktı. Eyüp Aşık'ın lAanmasından sonra basın locasındaki foto muhabirleri dışarı çıkanldı. Bazı ANAP milletvekilleri de Eyüp Aşık'ı bir daha uyutmamak için yanına oturdular. Görüşülen 13. madde hakkında verilen 55 önergeden 4'ü işleme kondu. 16. maddenin görüşülmesi sırasında SHP'li Güneş Gürseler, "Telefonia çağ atlansaydı Osmanlı Imparatorlugu yıkılmazdı, çiinku telefon Anadolu'ya Abdiilhamit zamanında geldî" dedi. 16. madde muhalefetin değişiklik önergelerinin yanı sıra, sozlü sorularla da yaptığı engellemelere rağmen, 23.30 sularında kabul edildi. Bu aıada Başbakan Özal 21.30'da geldiği mecliste, görüşmeleri izlemeye devam ediyordu. TBMM Genel Kurutu'nda vergi paketinin görüşülmesi sırasındaki tartışmalar sabahın erken saatlerine kadar sürdü. Toplantıya 02.00'den sonra ANAP'lı Abdülhalim Aras başkanlık edince tartışmalar daha da yoğunlaştı. Muhalefet milletvekilleri Aras'ın sarhoş oldugunu ve alkol muayenesinden geçmesi gerektiğini söylediler. Aras, bu iddiayı ortaya atanlardan SHP'li Ömer Çiftçi'ye üç birleşime katılmama cezası verdi. ANAP'lı başkan vekilinin muhalefetin engelleme için başvurduğu yoklama isteklerini geri çevirmesi genel kuruldaki havavı iyice gerginleştirdi. Genel kurulda saat 03.30 sıralarında tasarının ancak 17. maddesi görüşulüp kabul edilmişti. Başbakan Özal da ANAP milletvekiUerinin birleşime katılmalarını sağlamak için saat 03.00'e kadar genel kurul çalışmalanm izledi. Japon tipi parti Japonya'dan yeni gelen ANAP Genel Başkan Yardımcısı Eyüp Aşık'ı en fazla şaşırtan 40 yıldır iküdardâ olan Japon Muhafazakâr Partisi'nin yapısı oldu. Aşık, Japonya'da kendisine dağıtılan broşürlerde panideki hizıplerin dökümünü görünce hayrete düştU. Eski ve yeni Japon Başbakanlanmn altında kendi eğilimlerindeki milletvekilleri sıralanıyordu. Aşık, bu izlenimini kuliste aktanrken, şu değerlendirmede bulundu: "Japonya'da Muhafazakâr Parti'nln 40 yıldır iktidarda olmasının nedeni bu hizipler, üsteHk bizdeki gibi 4 ayaklı degi) 5 ayaklı bir parti. Partinin bütun milletvekilleri belli bir hizibin adamı ve bunlar kamuoyundan saklaumıyor." Televizyona eğitim kaııalı Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Hasan Celal Güzel, okullarda kapah devre lelevizyon eğitimi yapmayı, eğitim ağırlıklı bağimsız bir televizyon kanalı oluşturmayı planladıklarını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Hasan Cclal Güzel, ders kitaplannın yeniden hazırlanacağını ve ders kitaplannm daha kaliteli bir şekilde basılmasının planlandığıru söyledi. Bakan Hasan Celal Güzel, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığının bütçesi göruşülürken yaptığı konuşmada, bugüne kadar eğitim aianında yapıran yatınm ve alınan önlemlere karşın toplum yapısındaki değişikııklerin, eğitimin yapı ve niteliğini olumsuz yönde etkiledigini anlattı. Eğitimdeki darboğazlann giderılmesi için eğitim hizmetlerine aynlan bütçe ödeneklerinin yeterli olmayacağuıa dikkat çeken Bakan Güzel, bu nedenle ek kaynak sağlanmasını amaçlayan bir yasa tasarısının Meclise sunulduğunu, bu tasanmn kabul edilmesi halinde bakanlığa 280 milyar liralık ek kaynak sağlanacağını öne sürdü. Hasan Celal Güzel, alınacak önlemler ve planlanan çalışmalar konusunda bilgi verirken şunları söyledi: "Türkçemizin doğru ve güzel konuşulması, eğitimin esas amaçlanndan biridir. Bunun için eğitim programlannda ve ders kitaplannda gerekli düzenlemelerin yapılması planlanmaktadır. Ders kitaplannm bilim ve teknotojideki yenüklere gore, çağdaş eğitim anlayışına uygun olarak hazırtanması ve kaliteli olarak basılması için gerekli tedbirler alınacakör." Onaöğretim sistemi içinde öğrencilerin yabancı dili en iyi şekilde öğrenmeleri için gerekli program çalışmalanna başlanıldığını ve "basamaklı kur sistemi" uygulanarak yabancı dilden sımfıa kalmanın önleneceğini, ögrencilerin yabancı dili kendi istekleri ile öğrenmelerine olanak tanmacağmı anlatan Güzel, diğer çalışmalar konusunda da şunları söyledi: "Egitimde yeni teknolojilerin kullanüması sağlanacak. Bu amaçla kapalı devre televizyon eğitimi. videonun sııuflarda kullamlması, eğitim ağırhklı müstakil televizyon kanalı ve bilgisayar destekli eğitim yapılması hazıruklanna başlanmıştu'. Öniimüzdeki yıüarda ortaogretimden yüksekögretime kadar esnek ve yönlendirilmiş bir insan giicti planlanmasına agırtık verilecektir" Bakan Güzel, ayrıca kalkınmada öncelikli illere öğrenci pansiyonu yapılması projesi ile bütün ilçelere ortaöğretim öğrencilerinin barınacağı yurt yapımı projesinin de uygulamaya konulacağını sözlerine ekledi. BüTCE WKOMİSYONDÂ Muhalefet şerhi Bu arada Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığj 1988 mali yılı bütçe raporunun okunması sırasında, SHP tstanbul Milletvekili Hüsnü Okçuoglu muhalefet şerhi koydu. Okçuoğlu, eğitimin milli karakterinden hızla uzaklaştırıldığını sav urıduğu karşı metninde şu gorüşlere yer verdi: "Ülkemizin eğitim hizmetleri nicel ve nitel olarak vıkıma siirüklenraekte, ezberci, tutucu, bağnaz, çağdışı bir eğitim uygulaması surdünilmektedir. Okul yapma konusunda devletin di Ankara9yı Konya9ya taşıyalım Devlet Bakanı Abdullao Tenekeci ile, ANAP'ın Ankara milletvekili Rıfat Diker başkentin sonınlan üzerine kuliste tartıştılar. Gazetecilerin de tanık olduğu sohbette, Ankara'nın sonınlannın "çözülemeyecek boyutlarda" olduğu konusunda görüş birliği sağlandı. Diker, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanyanın büyük kentlerinin darmadağın oldugunu ve savaş sonrası yeni kentler kurulduğunu anlatınca, Tenekeci'den ilginç bir öneri geldi: "Biz zaten başkenti Konya'ya taşıyacagız. Konya daha düzgün ve güvenü" lenci durumuna sokulması, eğitimin paralı olması yolunda atılan adımlar ve özel dersaneye gitmeden üuiversite giriş sınavlannda bs^anlı olma olanağmın kalmaması, yurtdışından ögretmen getirme yoluna gidilmesi. ögretmenlerin mesleki sorunlanna sahip çıkmalan için örgütlenmenin engellenmesi. eğitim politikası ile tek tip haline getirilen üniversite gençliğinin dıişünmemesi, araşUrmaması, sormaması, velhasil iklidann eğitim politikası, bakanlığın bu fonksiyonlan yerine getirmesini engellemektedir." 5 bin öğretim üyesi SHP tzrnir Milletvekili Türkân Akyol ise 1980 öncesi olaylann sorumluluğunun, üniversiıelerin üzerine yıkıldığını, bunun defalarca yinelenerek kamuoyunda böyle bir kanının yaratüdığım belirtti. Yüksek öğretim Kurumu'nun (YÖK) öngördüğü reform hareketlerinin hiçbirini gerçekleştirmediği görüşünü de savunan Akyol şöyle konuştu: "7 yılda hiçbir kurum bu kadar yara almadı. Binlerce karikatür çizildi. Hic kimse neden diye sormadı. YÖK ün ilk iki yılında yaklasık 5 bin öğretim üyesi ve akademisyen öğretim kurumlanndan aynldı. 1402 sayüı yasa ile aynlan öğretim üyesi saym o kadar sınırlıdır ki bu büe olaylann sonımluluğunun üniversitelere yıkılmasıniD doğru olmadıgının göslergesidir." SöYLESİ Taşar muha lefete esir ANAP içinde Mehmet Keçeciler'e karşı mücadele veren grubun başında gelen Genel Başkan Damşmanı Mustafa Taşar, TBMM Genel Kurulu'nda Keçeciler tartışmaya yol açınca soluğu muhalefet kulisinde aldı. SHP ve DYP milletvekilleri genel kurulda Keçeciler'e yüklenirken, SHP sıralarında oturup tebessümle gelişmeleri izleyen Taşar, kuliste SHP'lilerle sohbet etti. SHP'li Salih Sümer, Keçeciler'i kastederek. " B u adama nasıl tahammül ediyorsunuz?" diye sorunca, sesini çıkarmamayı yeğledi. Taşar, DYP'lilerin yavru muhalefet sözüne tepkisine dikkat çekerek, SHP'lilere, "Yahu yavru desek kızıyor, baba muhalefet desek ana muhalefet olarak bu sefer siz kızacaksımz" dedi. Muhalefet vergi yasalarının görüşülmesini engellemek için yoklama istediğinde de Taşar'ı saflarına çekmek için çaba harcadı. SHP milletvekillerinden bazılan Taşar'ın koluna girerek dışarıya çıkarmak istediler. Ancak Taşar, güçlükle direnerek genel kurul salonunda kaldı. 'Önemti olan dinlemektir' ANKARA (Cumhuriyet Burosu) SHP tstanbul Milletvekiü ve MYK üyesi Ismail Cem "politikanm daha kuru ve aamasız dünyasının gerilimini" doğayı görüntüleyerek üzerinden atıyor. Gerilimli politika alanında uğraş verenlerin doğayla bağını kopannaması gerektiğini belirten Cem, iyi bir fotoğraf sanatçısı. Özellikle doğa fotoğrafları üzerine çalışan Cem, akvaryum balıkçılığı ve kanarya yetiştirme konulannda da iddialı. Cem, ilk fotoğraf makinesini 12 yaşında edinmiş. Babasının aldığı bu makine ile arkadaşlannın fotoğraflarını çekmiş. Fotoğrafçılık uğrası ve doğaya ilgisini Cem şöyle dile getiriyor: "Politika çok çeşitli isteklerin, taleplerin çatışbgı, kavga verdigi bir alan. Dolayısıyla da gerilimli bir ortam. Böyle bir ortamda uğraş veren kişilerin gerçekten tabiatla bagını koparmaması lazım. Ben kanarya, akvaryum balıkçılığı ve doğa fotograflan ile çevremle ilgimi koparmamaya çalışıvonım. Ben hayatım boyunca hep yoğun çalıştım. Politika da, gazetecilik de çok ciddi mücadele ve fazla çalışmayı gerektiren işler. Bu işler gerilim getirir. Bunlarla hiç ilgisi olmayan başka alanlara bir çeşit ihliyacınız oluyor. Ben bunu foloğrafçılıkta buldum." SHP tstanbul Milletvekili tsmail Cem iyi bir fotoğrafçı. Ama ona politikayla ilgili konuları fotoğraflamak ilginç gelmiyor. Tutkusu doğa fotoğrafçılığı... Cem, politikacıyı "iyi konuşan" değil, "önce iyi dinleyen kişi" olarak tanımlıyor. Çünkü insanın her an öğreneceği yeni şeyler olduğuna inanıyor. Cem'in fotoğraf açısından Mecliste ilgisini çeken bir yön yok. Cem, "Meclis bana fotoğraf ilnanu vermiyor. Ben doğa ve soyut renk uyumlan üzerinde çalışıyorum. Burada da böyle ilgi çekici bir görünüm yok" diye konuşuyor. Cem, "Politika ve polilikacı folografı çekmeyi düşundünüz mü?" sorusunu şöyle yanıtlıyor: "Hayır, ben doğa fotoğraflan ile ilgilenirken bir bakıma politikanm daha kuru, daha acımasız dünyasından bir başka alana geçişi amaçlıyorum. Bu geçiş sırasında yeniden politikacı fotoğrafı çekmek pek ilgi çekici değil. Kaldı ki bundan bazılan da alınabilir. Başkalannı fazla çektin diye alınabilirier." , Politikacılığın yanı sıra gazeteciyazar niteliğini de sürdüren Cem, iki meslek arasındaki açmazı sık sık yaşadığını vurguluyor. "Hiç General Patton Anayasa Komisyonu'nda olağanüstü hal ve bölge valiliği ile ilgili karamame görüşülürken, Başkan Kâmil Tugrul Coskunogln, SHP'li Cüneyt Canver'in eleştirilerine yanıt verme gereğini duydu. Canver, Doğu ve Guneydoğu'da bölge valilerine çok yetki verildiğinden yakınınca, Coşkunoğlu'nun önerisi şöyle oldu: . "Siz General Patton'u lanır mısınız? Patton erlerinden birine bir tokat vnrdu. Er de 'Ben buraya lokat yemeye değil, savaşmaya geldim' dedi. Bu yiizden General Patton görevden alındı." Coşkunoğlu'nun bu açıklamasını dinleyen üyeler, Bölge Valisi H«yri Korakçıoglu'nun General Patton'un akibetine uğramaması için bölge halkına iyi davranmasını dilemekten başka bir şey yapamadılar. içinde yaşadığınız olaylar nedeni ile 'ah şunu yazabilseydim' dediginiz oluyor mu?" sorusuna, "Elbet" karşılığım veriyor, ama siyaset tarafının daha ağır bastığmı söylüyor. Cem, gazatecilerin haber almasım engeller bir konumda olduğu anımsatılınca da şoyle diyor: "Onun sıkıntısını yasıyorum. Bazen gazeteci arkadaşlar geliyor ve bir konuda 'ne oldu' diyorlar. Ben biliyorum ama söyleyemiyorum. Gazeteci olarak içimden söylemek geliyor. Çünkü gazetecinin o anda yasadığı durumu iyi biliyorum. Kendimi adeta, gazetecinin haber yazmasına engel olur gibi hissediyonım. En azından haberini yazma imkânını vermiyorum. Bu da iki meslek arasındaki açmaz.." insan tanımaya çok meraklı oldugunu, politikanm bu nedenle kendisine yakın geldiğini bildiren Cem, politika yöntemini ise şöyle dile getiriyor: "Politikada 'asıl önemli olan iyi konuşmaktır' derler; bence bu yanlış. Asıl önemli olan, iyi dinlemeklir. Politikacı öncelikle iyi dinlemeyi bilmeli ve dinleyerek insanlan tanımalı. Ben dinleyerek insanlan tanımaya çalışınm. tnsanlara değer veriyonım ve hep onlardan ögrenebilecegim bir şeyler olduğuna inanıyorum." Özal, PMD'nin kokteyline katılmadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Turgut Özal Parlamento Muhabirleri Demeği'nin (PMD) TBMM'nin yeni çalışma dönemine başlaması nedeniyle verdiği kokteyle "Son dakikada davet edildigini söyleyerek" katılmadı. Başbakan Özal, TBMM Genel Kurulu'nun çalışmalanna ara vermesinden sonra Meclısten aynhrken gazetecilerin "Kokteyle katılmıyor musunuz" sorusuna "Hayır" yanıtı verdi. Ve katılmama gerekçesini "10 dakika önce daveliye verdiler, niye katılayım, kaülmıyorum" dedi. PMD GenelSekreteri Remzi Dilan, Başbakan Özal'a davetiyenin iki gün önce Ankara Milletvekili, eski özel Kalem Müdürü Tevfık Ertürk aracılığı ile gönderildiğini söyledi. Dilan, bir aksama sonucu gecikmiş olabileceğini de sözlerine ekledi. i
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear