02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahıbi Cumhuriyeı Maıbaacılık ve Gazetecılik Türk Anonim Şırktti adına N*dir N'ıdi # Genel Yayın Müdttrü: Hisııı Cemal, Müessese Müdüru: Emint L^âkJıgil, Yazı Işlen Müdürü: Okay Göncnsin, • Haber Mcrkczı MUdürü: Y«Jçın Bayer, Sayfa DUzeni Yönetmem: Ali Ac«r, • Temsılciler. ANKARA: Yllçıo Dot*n, IZM1R: Hikmct Çtünk.y», ADANA: Cetal Baflangıç. tstanbul Haberleri: Erkan Akyıldu, Dış Haberler: Ergun Bakı, Ekonomi: Osman Ulagay, KUltllr: Cdal (jster, Spor Danışmanı: Abdulkadir Yo«lm«n. Düzeltme Rcfik Durbaş, BilımEğııim Ş«hi« Alpa», IşSendıka: Şİıkrma Ketenci, Yun Haberleri: Necdet Dogın, Dızı Yazılar: Krrtm Çalışkan. Bursa Ltveat GcnçeUi, # Koordinatör Ahmct Korukaa, # Malı lşjer: Erol Erfcul. • Reklam. Ay;e Tonın, Ek Yayınlar: Hulyi Akyol • Idare: Huscyin Curtr, Işletme: Öadtr Çelik. Bılgılşlcm: Nıil lıal. Bason ve Yaym Curahunyci Maıbaacılık ve Gazetccüık T A Ş. Tttrk O a » Cad 39/41 Cajmlotlu 34334 tst. PK 246tstanbul Ttl: 312 03 03 (20 hal). Tekı: 22246 Fax. (1) 5İ6 60 72 # Bürokır Aakıra: Zıya Gokalp Blv Inkılap S. No: 19/4, Td: 133 II 4147, Tekı: 42344 Faj (4)1338264 0 l a l ı : H Zıya Blv 1352 S.2/3.Td. 13 12 30, Tetex 52359 Fax: (51) 13 12'30 :InOnOCad 1I9S N o : I K a t l , T d 114550119731. Tetra: «2155, Fax: (71) 32*056 TAKVİM 16 MART 1988 lmsak: 4.43 Guneş: 6.08 öğle: 12.18 Ikindi: 15.38 Akşam: 18.17 Yatsı: 19.37 Yahııdi lobisinden Türkiye'ye kıır Türkiye'nin kültürü ve güzelliği ABD Temsüciler Meclisi üyesi Joseph Dioguardi, konusunda ABD'ye daha çok bilgi "Türkiye ve tsrail, ABD güvenliği için çok aktanlması gerektiğini anlatan Dioönemlidir. Inanıyorum ki Türkiye, Israil'in ulusalguardi, "Yillar içinde Türkiye, ABDye güvenliği için de çok önemlidir. Türkiye'ye yardım iyi da>ranmıştır. tspanya engizisyonundan kaçan Yahudilere iyi davtil'e yardım demektir" dedi ranmışur. Azınfaidara hoşgoriılu davNEW YORK (AA) ABD Temsilciler Meclisi uyesi Joseph Dioguardi, TürkYahudı ilişkilerindeki gslişmenin, Türkiye'nin ABD ile ilişkilerini olumlu yönde etkileyeceği görilşünü savundu. Cumhuriyetçi Parti New York Milletvekili Dioguardi, "Tiirkler ile Yahadiler arasındaki köpriı, Türfciye1 nin ABD'deki konumunu da güçlendirecektir. Türkiye ve tsrail ortak noktalara sahip" dedi. New York'ıa önceki hafta düzenlenen ve tarih boyunca TürkYahudı ılişkilerini konu alan konferansın olumlu sonuçlar getirdiğini kaydeden Dioguardi şöyle konuştu: "Türkiye ve tsrail. ABO güvenliği için çok önemlidir. Inanıyorum ki Tarkiye, İsrail'in ulusal guvenligi için de çok önemlidir. Türkiye Muslıimın, ama laik bir ülke. Bu özelligi, tsrail'in tölge ülkeleri ile ilişkisi için ilginç bir köprii olacaktır." TUrkiye ile Israil'in, ABJ5 güvenliği için taşıdıkları önem nedeniyle yönetim ve Kongre'ye karşı birlikte çalışarak, "Dış yaıtnm listesinin ilk sırasına geçebileceklerini" söyleyen Dioguardi, Türkiye'nin coğrafi konum olarak bir "kargaşa denizi ile çevreleodiğini" ve ABD'nin Türkiye!de varlığmı korumasının çok önemli olduğunu kaydetti. 'Türkiye'nin önemini ABD'de çogu kimsenin anlamadıgıoı" belirten Dioguardi şöyle konuştu: "ABD kamuoyunu egitmek ve ulusal güvenlik soz konusu oldugunda, haritadaki konumu nedeniyle Türkiye'nin ozel bir onem taşıdıgını Kongre üyderine antatmak gerekiyor Öte yandan, Türkiye'ye yardım, İsrail'e yardım etmek demektir. Eger tsrail'e geçen yıl vaptogunız gibi 4 milyar dolar yatıracaksak; ki bu miktan bağış olarak verdik ve bu 4 milyar için bir sigorta yaratacaksak, güçlü, •stikrartı, bağımsız ve hür bir Türkiye'ye ihtiyacımız var. Bu güç tsrail'in de yaranna olacaktır." ABD Temsilciler Meclisi Uyesi Joseph Dioguardi, Amerikan halkımn Türkiye hakkında "ya çok garip düsünceler taşıdıgını ya da biçbir fikir sahibi olmadıgını' belirtti. ranmıştır. Türk halkı bunlan ABD'ye iletmelidir" diye konuştu. New York mületvekilı Dioguardi, "Türkiye konusunda Pentagon ve Kongre neden ayn ayn düşüncelere sahip?" şeklindekı bir soruya da şu karşüığı verdi; "Çünkü Kongre seçimle işbaşına geliyor ve Kongre uyeleri seçmenlerinin isleklerini Kongreye getiriyorlar. Seçmenler de Türkiye konusunu anlayabilmis degiller. ABD'de çok Turk seçmen yok. Bu yuzden lobi yapmalıyız. ABD'de yaşama surecini etkilemek ses yükseltmekle olur. Türkler de seslerini yükseltmeliler. Şimdiye dek Türkler, kendilerini Yahudiler kadar ortaya koyamadılar. Yahudiler davalan için daha çok ses veriyorlar. Kongre uyesi de otomalik olarak bu sese kulak veriyor." Joseph Dioguardi, bir başka soru üzerine, TürkYunan ilişkilerinde yaşanan yumuşamadan buyük sevinç duytluğunu belınerek, "tki başoakanın diyilogu için artık zaman gelmiştir. Türkler ile Yunanlılann bir araya gelebileceklerine inanıyorum. Dogrudan görüşme uzlaşma ortamı sağlar. Yunanhlar ve Türkler, aynlıkta degil, dostlukta yarar olduğunu anlayacaklardır." dedi. Temsilciler Meclisi'nin Cumhuriyetçi Parti üyesi Dioguardi, bir başka soru üzerine, Yunan asıllı Demokrat başkan adayı Michad Dukakisin izlediği politikayı "anlamadıgım " söyledi. Cumhuriyetçiler'in, Türkiye'nin önemini daha iyi anladıklan göruşünü savunan Dioguardi, "Tann bir demokrabn 1989'da Beyaz Saray'a olurraasını bize göstermesin" dedi. Joseph Dioguardi, Kongre*de Demokrat Parti ustuniuğunden sonra başkaıun da demokrat olmasının bütün dengeleri bozacağını vurgularken, bir Demokrat adayın başkan olması ihtimalini "layır' bulduğunu söyledi. ABD Meclis üyesi Dioguardi konferans verdi Ünlil rockçular SSCB'de MOSKOVA (AA) David Bowie, Jennifer Rush gibi şarkıcılar ve U2 gibi rock gruplan, Sovyet müzik grupianyla birlikte, gelecek ay Moskova'da uyuşturucuyla mucadele için para toplamak amacıyla bir dizi konser verecek. Novosti Haber Ajansı, Moskova'daki olimpik stadyumda, her biri 6 saat sürecek 3 konser verileceğini duyurdu, ancak kesin tarih vermedi. ABD ve Batı Avrupa'dan gelecek müzik gruplan ve şarkıcılar arasında, Level 42, Süpertramp, Foreigner, Tangerine Dream, Bon Jovie de bulunuyor. Üç konsere, Sovyetler Birliği'nden de Aquarium, Bravo, Brigade S, Black Coffee ve Heavy Metal'den Rock'n Roll gruplarına dek birçok müzisyen katılacak. CEZAEVM ZtVMCT Bursa Cezaevi'nin 4 mart cuma gunku konuklannı 35 yıl sonra bir araya getiren, Nazım'la ilgili anılanydı ökJuğüncîe vasıyetinden yola çıkarak iznik Gölü kıyısına bir çınar aflacı dıkenlerden Fevzı Kavuk, Samiye Yaitınm, Kemal Sulker, Muzehher VâNu. Ibrahim Balaban ve dönemın Bursa Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Şinasi Berter, cezaevini ziyaret edenler arasındaydı BÖL KITISMA Ç M R AftMI Nazım öldujü yıl, iznik GölO kryısmda Demirtou köyu zeytinliğine köyluler. dönemin muhtarı Remzı KavuKun öncülâjünde bir çınar ajacı dikmışler ve Şeyh Bedrettin'in toprakiannda büyük şaırin mezannı hazırlamışlar. Yıllar sonra Nazım'a yurttaslık kampanyası başlatılınca. avukat Atilla Coskun'a basvuran Demırözüluler. Bursa yolculannı ağırladılar Carringtori'un Türkiye ziyareti ANKARA (ANKA) NATO Genel Sekreteri Lord Carrington 11 nisanda Türkiye'ye geliyor. Yakında NATO Genel Sekreterliği görevinden ayrılacak olan Carrington'un veda ziyaretinde bulunacağı öğrenildi. ABD'Ü SEIVATOR MOYNİHAN: Nazuııa yolcıdıık Nazım Hikmet'in 19401950 yılları arasında yattığı Bursa Hapishanesi'nin yıkılıp adliye binası yapılacağını duyan Nazım'ın dostlan ve o dönemdeki hapishane arkadaşları belgesel bir fılmin çekimi için Bursa'ya bir gezi düzenlediler. YURDAGUL ERKOCA Bursa Cezaevi'nin caddeye bakan dış kapısından giriyoruz. Bir bahçe' çıkıyor önıimuze. Hemen karşımızda büyük bir bina var. Geniş ve yuksek merdivenler, cezaevinin taş duvarları içine yerleşmiş kocaman bir demir kapıya ulastınyor bizi. Ziyaretçileri karşılayan gardiyan, merdivenleri hızla çıkarak yukarıya bağırıyor: "N&zım Hikmel Raaan, zivaretçin vaar..." Ufak tefek bir kadın aralanan demir kapıdan içeri giriyor. Biz de peşindeyiz. Alt katta idarenin bulunduğu tas avluyu gecerek loş merdivenden ikinci kata, revire çıkıyor. Sol tarafta en sondaki odanın kapısı açılıyor. Demir parmaklıklarla örülu kuçük pencereden bakmakta olan uzun boylu sanşın adam geri dönüyor \e karşısında gözleri yaşlı kızkardeşini, "Samuş"unu görüyor. Birbirlerine doğnı kosarak hasretle kucaklaşıyorlar. Duygulu bir sessizlik çöküyor kuçücük odaya. Tam bu sırada kararlıbir ses sessizliği bozuyor: "Stoop." Nâzım Hikmet'in 15 yıl suren mahpusluk hayatının 19401950 arasındaki 10 yılını gecirdiği, şimdi artık terk edılmış olan Bursa Cezaevi'nde özel bir şirketın çekmekte olduğu "Nâzım Hikmet Belgeseli" böyle baslıyor... Bursa Cezaevi'nin yıkılacağı haberi üzerine Nazım'ın bu dönemini paylaştığj dostlanyla birlikte Bursa'ya gidilerek cezaevinin gezilmesi ve olayın göruntulenmesi önerisi Nâzımın dostlan tarafından heyecanla kabul edilmışti. Bu oneri, "Nanm Hikmet ve Yurttaşhk Hakkı" adlı kitabını onumuzdekı gunlerde yayınesine teslim etmeye hazırlanan Kıymet Coşkun'dan geliyordu. ben hâlâ yaşıyonım" diyor. Bu arada Samiye Yaltırım yillar öncesinin alışkanlığıyla merdivenlerden hızla çıkıp gözden kayboluyor. Ve ikinci katta ağabeyini defalarca ziyaret etliği revirde buluyoruz kendisini. Oysa bahçe kapısında Bursa E Tipi Cezaevi Müdürü'nu beklemek zorundayız... Cezaevi Müdürü getince, hep birlikte revirin bulunduğu ikinci kata çıkıyoruz. "lşte burda yemek yerdik", "BuraJar çok değişm^", "Şiirlerini bu koridorda dolaşa dolaşa yazardı". ŞairBaba'nın hapishane arkadaşlarıyla Bursa Cezaevi'nde Bir kalp aranıyor ANKARA (ANKA) Yapay kalpli ilk Türk hasta Halit Şahin 'i, zor günler bekliyor. 27 Şubat 1988 günü saat 16.00'da Ankara Universitesi Tıp Fakultesi tbni Sina Hastanesi'nden Doç. Dr. Hakkı Akalın'ın koordinatörluğünde 17 kisilik bir ekip tarafından kendisine "Jarvik7" yapay kalbi takılan Halit Şahin 'in, her geçen gün daha fazla "enfeksiyon riski" ile karşı karşıyn geldiği bildiriliyor. Halen ateşi, nabzı, tansiyonu ve diğer yasamsal bulguları "normal smırlar içinde seyreden " Halit Şahin, taşıdığı yapay kalp, vücudunda bulunduğu sürece, "mikrobik hastalıkların" tehdidi altmda bulunuyor. Türkiye, uynştıırucu savaşımında başarılı WASHINGTON (AA) Uyuşturucu Uretimi, kaçakçılığı ve alışkanlığıyla etkili mucadele yöntemlerini araştıran ABD Senatosu'nda, Türkiye'nin bu alandaki başansını öven New York Senatöru Daniet Patrick Moynihan, bunun aynntılı olarak öğrenilmesi için özel görüşme açılmasım istedi. ABD Dışişleri BakanlığYnın hazırladığı uyuşturuculann dünyadaki durumunu anlatan rapor önceki gün Senato Dış llişkiler Komisyon'unda ele alındı Demokrat Parti'nin kongrcdeki etkili ve kıdemli uyelerinden Senatör Moynihan göruş belirtirken, Türkiye'nin yasadışı afyon ekimi ve üretimiyle mücadelede elde ettiği başarıdan raporda çok az söz edilmesini eleştirdi. Konuşmasında, 1969 ağustosunda Türkiye'ye giderek bizzat Başbakan (o dönemde Süleyman Demirel) ve dönemin Dışişleri Bakanı'yla (Ihsan Sabri Çağlayangil) konuyu göruştüğunü anlatan Moynihan, sonuçta Türkiye'nin o vakit çok zor olan yasaklama kararını aldığını hatırlatarak, yasadışı afyon ekiminin durmasıyla Türkiye'den, Fransa'da Marsilya limanına uzanan uyuşturucu trafiğinin kesildiğini anlattı. Tüketici raporlan incelendiğinde Türkiye'de afyon kaynağı bulunmadığının anlaşıldığını söyleyen Senatör Moynihan, uyuşturucu üretiminin yasaklanması konusunda ABD'nin dünyanın her yanında başarısızlığa uğradıgı bir dönemde, Türkiye nezdindeki girişiminde başarı saglamış olmasının özel görüşme konusu yapılmasını, böylece TUrkiye örneğinin öteki Ulkelere de uygulanması imkânlarının araştırılmasını istedi. ABD, Dışişleri Bakan Yardımcısı Ann WroMeski de yaptığı konuşmada, Senatör Moynihan'ın görüşlerine katılarak. "Türkiye'nin yasadışı afyon üretimini yasaklamadaki başansından kesinlikle hepimiz gurur duyuvoruz" dedi. tbrahim Balaban, Konstantin Konstantinidis ve Yakup Usta, Nazım'la beraber yattıkları günleri anlattılar. İznik Gölü kıyısında Demirözü köyünde Nazım'ın vasiyetinden sonra köylülerin diktiği çınarın altmda anılar tazelendi. "Bir keresinde." Anılar uçuşuyor yosun tutmuş taş duvarlar arasında. Şimdi kadrın içine girme sırası Konstantin Konstantinidis'te.' 1936 yılında Saray Sineması gişesini soymaya teşebbüsten tutuklanan Konstantin, 1938 yılının ikinci ayında Bursa'ya yollanıyor. Konstantin'i şimdi arkadaşlan, yakınlan Nazım'ın taktığı adla çağınyorlar: Kosü. Kosti anlatıyor: "Nazım'ın geldigini, idarede yazıcı olarak çalışan arkadaşım vardı, beraber tutukiannuştik soyguadaa, Necati, o haber verdi bir akşam. Kalkük yanına gittik. O zaman tanıştık işte. Sonra Necati. ben, Raşid (Orhan Kemal) sık sık beraber olduk. Çok alçakgönullu adamdı. Kitaplar verirdi bana okuyayım diye. Çok guzel gunlerimiz oldu o geldikten sonra. 1943'te çıktım hapisten. Askere gittim. Nâam'ı Bursa'da hiç ziyaret edemedim. Aradan > ıllar geçti. Bir gün duydum ki Nâzım tstanbul'da açlık grevinde. Bir şişe kolonya aldım, gittim. Ama içeri salmadılar. kolonyayı aldılar, im/aU bir &âgıt getirdiler. Sonra bir daha kısmet olmadı. Ancak gazetelerden aldım haberlerini..." Adam öldürmekten giriyor Yakup Usta cezaevine. 3.5 yıl Nazım'la birlikte yatar. Ona cezaevi yasamında en yakın olan insanlardan biridir. Anlatacak çok şey var, hangisini anlatayım diye baslıyor söze: "Adam öldürmekten girdim içeri. Bursa Cezaevi'ne girdigimde once Nazım'ın dokuma tezgâhlannda iş verdüer bana. Sonra da revirde aşçı Kiraz Ali'nin yanında işe koydular. İşte biz bu odadayız. Nâzım hemen karşınnzda. Can anyornm onunla tanışmaya. Herkes ondan soz ediyor. Neyse tanıştım sonra. Ükokulu üçüncu sınıftan terk etmiştim. Kitaplar verdi bana. Verirken de 'Anlamazsan soracaksın tamam mı?' dedi. 'Bitmeyen Kavga'yı venli. 'Tütün Yolu'nu verdi. Daha birçok kitap verdi. Bugün dogru dürüst Türkçe konuşabiliyorsam onun sayesinde. Akşamlan Balaban'la bana dünyaya. Türkiye'ye ilişkin dersler verirdi odasında. Bir doktor vardı. Bir kurtaj yaparken kadın ölmuş. O da revirde kalıyor. Bir gün bana 'Bak Yakup' dedi. "Balaban'la sen burda hapis yatnuyorsun, leyli mektebinde okuyorsunuz." Yakup Usta'nın 18 yıl cezasının 12'sini af alır. Aftan sonra da 2.5 yıl yatar çıkar. Çıkar ama "leyli mektebi"nde öğrendıkleri bundan sonraki hayatını belirleyecektir. tbrahim Balaban da 16 yaşındadır hapse düştuğunde. Onun hayatı da Bursa Cezaevi'nde değişir. Kendi kendine resim vapmaya merak sardığı bir sırada "üstat şair baba"sı ile tanışır. Resim çalıştınr ona Nâzım. "Balaban olmadı bu renk, daha açık kullan", "Daima açık renkler kullanacaksın Balaban"... lşte böyle başlar Balaban'ın resim seruveni. Onu da "üstat şair baba"sı yetiştirmiştir. Yıl 1950. Af çıktı çıkacak. Söylentiler dolaşıyor. "Mart ayi olmah" diyor Muzehher VâNu "Boş bavullarla geldik o gün. Fırsat buldukça gelirdik. O gelişimizde af olmayncağı belli oldu. Cezaevi'nde mahkumlar suskun, gardiyanlar suskun. Nâzım o gün bizi kapıya kadar geçirdi. Hiç unutmam, tam aynlırken \ âlâ ağlamaya başladı. O da yüziınu demir parmakhklara dayadı, gözlerinde yaş vardı..." Bursa Cezaevi'ne öğleden sonra saat 14.00 civannda girmiştik. Zerdali ağaçlannın, mürdümeriklerinin açacagını mujdeleyen güneş batmak uzereydi çıktığımızda. Sırada İznik Gölü kıyısındaki Demirözü köyüne gitmek vardı. İznik'e 18 kilometre uzaklıktaki köyün göle bakan zeytinliklerinde o dönemin muhtan Fevzi Kavuk önculuğünde köyluler Nâzım için bir çınar ağacı dikmişler ve Bedrettin'in toprakiannda Nâzım'a mezar hazırlamışlar. Niçin diye soruyoruz* Fevzı Kavuk'a: "Nâzım öldügü ytf vasiyetinden >ola çıkarak yukardan, dere kenanndan bir çınar soktük. Balaban. Hasan Çakır, Emin Canbolat, ben. Toplandık ve Nazım'ın köy özlemini de göz önune getirerek buraya göle karşı diktik bu çınan. Yillar sonra koyden obyı bilmeyen biri zeytinliklere golge yapıyor diye kesmiş çınan." Evet çınar kesilmiş kesilmesine ama iki yanından iki sürgün vermiş, sırtj zeytinliklerde yuzü İznik Golü'ne karşı. Bütun günün özetini dönüş yolunda Atilla Coşkun yapıyordu: "Bursa Cezaevi'nin müze olarak kullanılmaması çok uziıcu. Ulusal ve uluslararası duzeyde sanalçılanmız çeşitli zamanlardsı kalmışlar bu cezaevinde." 3. KÖPRÜ KİMİN? Dalan: Ingilizler hayal örü görüyor KEMAL KÜÇÜK istanbul Anakent Beledıye Başkanı Bedrettin Dalan, İngiltere'de yayımlanan Independent gazetesınde yer alan bir makalede kçndisine atfedılen, "tngilizler merak etmesinler, 3. koprüyu onlara verecegiz" şekhnde ki sOzlenn kesinlikle kendisine ait clmadığmı belirterek. "Aç lavuk dan hayali görürmüş, İngiliz hayal görüyor" dedi. Dalan, Zelda Tomlın adlı bir gazeteci ile göruştuğünu hatırlamadığını. görüşse bile asla böyle bir şey söylemeyeceğini de vurgulayarak şöyle konuştu: "Allah benim aklıma hiç olmazsa bir tane beyin hücresi koymuş, yuregime de hiç olmazsa bir tane milliyetçilik sevgisi koymuş eger boyle bir şey olacaksa, eşit şartlar karşısında açıkça Turk firmasına vermeji her zaman tercih ederim. İhale sonunda kim iyi teklif >ermişse o kazanır. Ben politikacı degil. belediye başkanıyım." Başkan Dalan, Independent gazetesinde bundan önce de buna benzer, doğru olmayan savlar ilen surulerek İstanbul Belediyesi'ni ve Türk hükümetini suçlayıcı bir yazı yayımlandığını soyleyerek, "Bu tip yazılara çok kızayorum. Neticesini görecegiz bakalım" dedi. Başkan Dalan, Ingilizlerin hibe olarak verdikleri 60 milyon dolar kredinin OECD ülkelerinin bu tur ihalelerle ilgili kurallarına aykırı olduğu ve ancak ihalede yapılan ihracatın yuzde îffunun hibe olarak verilebileceği şeklindekı görüşler hatırlatüdığında, "Bize göre problem yok adam bedava para veriyor, ben niye almayayım, OF.CD'nin boyle bir kuralı varsa bu İngilizlerin problemi" diye konuştu. Bu arada ihale teklif mektuplarının açılmasından en geç 15 gün sonra açıklanacağı belirtilen ihale kesin sonucu, aradan 1 aydan fazla zaman geçmesine karşın henuz açıklanmadı. Bursa yolunda 4 mart cuma sabahı saat 07.00'de Kartal arabalıvapur iskelesinde buluşuyor Bursa yolcuları. Nazım'ın kızkardeşi Samiye Yaitınm, şainn yakın düstu Vâlâ Nurettin'in eşi Muzehher ViNu ile birlikte gelmişler... Bursa Cezaevi'nde Nazım'la dört yıl geçirmiş olan Konstantin Konstantinidis ile 1945 yılında İstanbul Universitesi Hukuk Fakultesi Kriminoloji Ensııtüsü'nde genç bir asistanken Bursa Cezaevi'nde incelemeler yaptığı sırada Nazım'la tanışan Şahap Bakırsan aynı arabadalar... Küçük yaşta kaçakçılık suçundan hapse düşen ve Bursa Cezaevi'nde Nazım'la tanışarak ilk resim derslerini ondan alan ressam İbrahim Balaban, Nazım'ın cezaevi yıllarında genç bir gazeteci olan ve kendisini sık sık Bursa'da ziyaret eden Kemal Sulker, tarihçi Rasih Nuri Öeri, gezi>i organize eden Kıymet Coşkun, Samiye Yaltınm'ın avukatlanndan Atilla Coşkun, belgesel film ekibi ve birkaç genç avukat... Nazım'la ilgili anılann bir araya getirdiği grup gune Kartal'da baslıyor. Bursa'ya öğleye doğru vanlıyor. Uzun yıllar Nazım'la birlikte yatan Yakup Usta ile yine Bursa'nın köylerinden bir arkadaşını ziyaret ettiği sırada şairle tanışan ve ölumünden sonra İznik Golu kıyısına "vasiyeti"ne uygun bir çınar ağacı diken Remzi Kavuk'la tarihi bır otelde buluşuluyor. Ardından, o dönemin Bursa Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Şinasi Berker de katılıyoı gruba. 1911 yılında yapılmış, Alman mimarisi özellikleri taşıyan Turkiye"nin tek "tayyare" tipi cezaevindeyiz. 1987 yılının ağustos ayında terk edilmiş olan cezaevinin kapısından bir zamanlar Nâzım Hikmet, Orhan Kemal, Yılmaz Güney, İbrahim Balaban'ın dolaştığı bahçeye giriyoruz. Yol bovu anlatılan araların mekânmdayız artık. Herkes bir tarafa dağılıyor. Konstantin Konstantinidis artık son gunlerini yaşayan harap cezaevi binasına bakarak "Buraya geldigimde beş yıl yatacaklım. O gün kapıdan ginerken ben burada olüriım herhalde diye duşunmuşlum. Aradan yillar geçti. Ko&koca hapishane öldü, Kültür Bakanbğı'ndan hediye kitap kampanyası İstanbul Haber Servisi Kültür ve Turizm Bakanlığı, "En iyi bediye kitaptır" adıyla, yurt çapında bir kampanya başlatmaya hazırlanıyor. Türkiye İş Bankası'nın ışbirliğiyle gerçekleştirilecek kampanya suresince, isteyenler, bu bankamn her hangi bir şubesinden edinecekleri "Kitap Çeki"ni, sevdiklerine armağan olarak sunabüecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kiitüphaneler ve Yayımlar Genel Müdurlüğü'nden yapılan açıklamada, kampanyanın hazırlık çal>'nalannın devam ettiği belirtildi. Yapılan açıklamaya gore, kampanyayı destekleyen kitapçılar, yaymcılar, dağıtımcılar ile basın ve yayın organlannın ve kitap çeklerinin paraya tahvil edileceği Türkiye İş Bankası şubelerinin adresleri bir kitapta toplanacak. Yıl 1940. Nâzım, Çankın Cezaevi'nde... Gittikçt dayanılmaz hale gelen sıyatik ağrıları, onun kaplıcaları olan bir şehrin cezaevine naklini zonınlu kılıyor. Ve aynı yılın dizboyu karlı bir günu Bursa'ya getiriliyor Nâzım. Cezaevinin idare kısmında revir bölümünde bir oda veriliyor kendisine. Bir karyola, ustürrde pamuk bir yatak, yerde bir kilim ve bir battaniye, ufak bir çalışma masası, üzerinde daktilo, masanın ayaklan arasında iki sandalye, bır tabure, duvara dayalı tek kapısı Naam Hikmet "Ben bir çınar ağacıyım . kopmuş bir dolap, duvarda aile fotoğrafları, annesi Celile Hanım'ın yaptığı bir portresi, bir de tkinci Dünya Savaşı'nın inışli çıkışlı gelişmelerınin radyo haberlerinden alınan bilgilerle işaretlendiği bir dunya haritası... Kendısi bu küçucuk odadaki yaşantısına ilişkin "Gündüzleri odam boş kalmaz. geceleri de çalışıyorum. Mahkumlann derdi çok. Kimi istida yaztiırmaya, kimi verilmiş hükmu bozdurmaya, kimi resim yaptırmaya, mektup yazdırma\a geiiyor. Çay içeriz. Anlatırtar bana neden dama duştBklerini" diye yazıyor bir keresinde. E\eı, Bursa Cezaevi'nde mahkumlann derdi çok. En büyük den de "para". Arkadaşları, ailesi para yolluyorlar Nâzım'a, ama bu sadece kendi tedavi masraflarım karşılıyor. Hapishanedeki ağalık sistemi, genç yoksul mahkumları iliklerine kadar somürüyor. Nâzım çate arıyor ve sonunda üç dokuma tezgâhı buluyor. Birkaç gun sonra da tezgâhlarda dokumacılığa başlanıyor. Nazım'ın tezgâhlannda çalışanlar paralarını aldıktan sonra geri kalanı Kemal Tahir, Orhan Kemal, karısı Pirave Hanım ve kendisi arasında pay ediliyor.. 1940'ta karlı bir gündü Oldüren perhize dikkat Haber Merkeü F.Almanya'da yayımlanan "Der Spiegel" dergisi son sayısında giderek yaygmlaşan ve halk arasında bilinçsizce uygulanan "perhiz" konusunu kapak yaptı. Perhiz konusuna geniş yer verilen dergide hemen hemen herkesin yasamında bir kez bile olsa perhiz yapmayı denediği belirtiliyor. Yazıda perhizin, ruhu ve bedeni "terbiye edici" bir yöntem olarak görülmeye başlandığma ve Batılı ülkelerde diyet kliniklerinin sayısının artmaya başladığma dikkat çekiliyor. Ayrıca tamamen aç kalmak pahasma ve en önemli besin maddelerinden özvehde bulunarak yapılan perhizin zafiyeı gibi tehlikeli ve hatia öldürücü hastalıklara yol açtığı da belirtiliyor. Haııısiye citısel özgürlük Mamsiler, cinsel olgunluğa kavuştukları bir yaşından önce avlandıklan için üreme fırsatı bulamıyorlar. Böylece Karadeniz'deki hamsi soyu giderek azalıyor. CEMİL CİĞERİM SALİM SÜRMELİ SAMSUN Cinsel olgunluğa erişmeden avianılan hamsiye bir kez olsun üreme şansı verilmediği, bunun sonucu olarak da stoklann geleceğınin tehlikeye düşeceği bildirildi. 19 Mayıs Universitesi Sınop Su Ürünleri Yuksek Okulu tarafından yapılan bir araştırmaya göre bilirnsel balıkçılığın kurallanndan biri, olan "her balıga en az bir kez ureme şansı''nın sadece hamsiye degil. diğer balıklara da tanınmadjğı belirtildi. Aşırı avlanma sonucu bazı balık miktarlarının azalmasının yanı sıra balık boylannın da kuçulduğu ileri surüldü. Hamsi balığının cinsel olgunluğa birinci yılın sonunda erişüği bildirilen araştırma raporunda, hamsinin yılda yaklaşık 1329 bin arasında, maksimum 40 bin civannda yumurta döktüğü ve bu yumurtaların yaşama şansımn yüzde 2535 olduğu, en fazla 4 yıl yaşama.sına karşın avlanılan hamsilerde 5 ya^ındakilere rastlanmadığı yer aldı. 19 Mayıs Universitesi Sinop Su Ürünleri Yüksek Okulu'nun araştırma görevlisi Emin Özdamar'ın hazırladığı raporda daha gecen yıla kadar halkımızın hayvansal protein açığmı kapatmada en ucuz besin ve yurt sathında "fakir gıdası" olarak bilinen hamsinin bugün fakirin alamayacağı bir gıda durumuna geldiği, aşırı avlanma sonucu bu yıl şehirlerde kilosu 15002000 liradan alıcı bulan iri hamsiyi av sezonu boyunca her zaman bulmamn da mumkun olmadığı görüşü savunuldu. Raporun bir bölümünde şoyle deniliyor: "Av sezonu boyunca her ay balığın Karadeniz'de yogun olarak avlandıgı yöreiere gidip tesadüfi ömekler almmıştır. Sezon boyunca 842 hamsi balıgı üzerinde yapılan çalışmalar sonucu stokun yüzde 24.19'u 0, yüzde 24.91'i 1, yüzde 46.17'si 2, yüzde 3.73'ü de 3 yasında bulunmuştur. Buna göre stokun yiizde 25'i yeni nesil katıhmını gerçekleslinnetlen sloktan çekilmiştir" Dunyada avianılan balıklar arasında 1984 yılında 12. »ıraya kadar yukselen hamsinin 1985 yılında 17. sıraya düştüğü bildirilen araşlırma raporunda dünya hamsi uretımınin 611.324 ton olduğu, hamsi avlanan 16 ulke arasında Türkiye'nin 284.576 ton üretim ile yüzde 46.55'lik bir paya sahip olduğu ve ilk sırada yer aldığı bildirildi. Karadeniz'debu ba bğı Türkiye,Rusya,Romanya ve BulRarıstan'ınavladığı belirtildi. SSCB Büyükelçisi, Yılmaz'la görüşecek ANKARA (ANKA) ~ Sovyetler Birliği'nin Ankara Büyükelçisi Albert Cernişev, bugün Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz'ı ziyaret edecek. Sovyet yetkililerinden edinilen bilgiye göre, Büyükelçi Cernişev, Yılmaz'a, Cenevre'de sürdürülen Afganistan görüşmeleri hakkında bilgi verecek. Turkish Daily Neıvs'in 27. yilı ANKARA (AA) Türkiye'nin ilk ve tek tngilizce günlük gazetesi Turkish Daily News, kuruluşunun 27. yılını kutluyor. Turkish Daily News'in kurucusu ve Başyazarı tlhan Çevik başkanlığmda gazete çalışanlarından oluşan bir heyet, dün Anıtkabir'i ziyaret ederek çelenk koydu. TILURINI GEÇlftDİti 0OAM Naam Hikmet'in kızkardeşi Samiye Yaitınm ile en yakın arkaöaşı Vâlâ Nurettın'in eşı Müzehhe'f VâNC. Nazım'ın ytllarını geç>rdığı odada anılarım tazeledıler
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear