02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER sını inkâr ettiği halde, duruşmaya gelmek lutfunda bulunmayan borçlunun imzasını incelemek için yeni yeni oturumlar yapılacak ve boşlece buyuk zaman kaybına uğranılacaktır. Turk sosyal yasamının özelliklerini karşılayacak şekilde ulkemiz mevzuatına İsviçre'de olmayan hukümlerin getırilmesini Isviçreli hukukçular dahi doğal karşılayacaklar ve bir bilim adamımızın benimsevemedığimiz davranışına onlar da karşı çıkacaklardır, çunkü kanunların hıtab ettikleri ortamda sık sık gorülen halleri karşılayacak hükümler getirmesi bilimsel göruşün buyurduğu bir yöntemdır. Bu nedenlerle bankalara takip hukuku bakımında sağlanan kolaylıkların yuvarlak sozcuklerle eleştirilmesinin de yerinde olabileceğini düşünmek zordur. K'ökenini banka çe\Telerinde bulan dileklerin dikkate alınmasının bir eleştiri konusu yapılmasını anlayamıyoruz. Bugün baskı grupları, sosyal bir olaydtr. Bu sosyal olayın kanunların yapılışında da etkili olması yadırganmamalıdır. Işçi çevreleri uzun zamandan beri işçi ucretlerinin ve kıdem tazminatının İcra Iflas Kanunu'nun 206. maddesindeki imtiyazlı alacaklar arasına sokulmasını istemış ve bu istek kanun koyucu tarafından gerçekleştirılmıştir. Bu isteklerin işçi çevrelerinden gelmesi veya aynı isteklerin Isiçrede kabul edümemesi, bunların Turk kânun koyucusu tarafından Turk hukuk hayatına mal edilmesinin, bir eleştiri konusu yapılanıayacağı, ayrı bir savunmayı gerektirmeyecek kadar herkesin kabul edeceği bir gerçektir. Bankaların Türk ekonomi yaşamında ve devlet sektorunde gordukleri gorevier soz önunde tutulmadıkça, sırf bankalar kokenli tekliflerin dikkate alınamayacağı şeklinde bir peşın duşüncenin isabetsiz olduğu herhalde pek açıktır. Gerçek şudur ki, bankaların faiz oranlarının serbest bırakılması ve yıllar boyu halkımızın buyuk kitlesini oluşturan mevduat sahiplerinin gittikçe hızlanan enflasyona karşın duşuk faizlerle istismanna son verilmesi uzerıne, buna paralel olarak kredi faizleri de yukseltilmiş ve kaçınılması beklenilmeyecek olan bu değişiklık, ödünç verilen paraların dönüşünde her gun artan zorluklarla karşılasılmıştır. Bankalar yalnız mevduat sahiplerinin çıkarlarım idare eden tuzel kişilikler olmakla kalmamakta, devletle olan sıkı yasaJ ilişkileri nedeniyle bankaların kredi olarak verdikleri paralarını kolaylıkla tahsilini sağlayacak hukumler sevk edilirken aynı zamanda devlet de korunmuş olmaktadır. Şu halde banka çevrelerinden kaynaklanan dilekleri şüpheli gozle gormenın isabetsiz bir davranış olacağı bu nedenle de bellidir. Doğrusu, bu gözlemimiz yalnızca isviçre hayranı hukukçularımız bakımından değil, Yargıtay bakımından da bir dereceye kadar geçerli bulunmaktadır. Yargıtay bunca isabetli içtihatlarına karşı Bankalar Kanunu'ndaki bu yeni hukümleri kanundan sonra açılacak kredilere hasretmekie 3J82sayıJı kanundan beklenılen yararı önemli ölçüde daraltmıs^ tır. Olayın çözümü ise çok basittir: Yeni hukumler, hesap sahibine gonderilen hesap ozetine itira7 edilmemis olmasının isabetli olarak takip hukuku bakımından borç ikrarına benzer nıteliktegormuştur. Bu hukuki sonuçları doğuran hesap ozetinin yeni kanunun yururluğe girmesinden sonra alan borçlu buna itiraz etmezse kredisınin yeni kanundan once açılmış olmasına sığınması için makul ve meşru hiçbir nedeni yoktur. Eğer, bankalar yeni kanundan once gönderilmış hesap ozetlerine boyle bir nıteiik ve kuvvet kazandırmak iddiasında bulunsalardı, o zaman yuksek mahkemeye hak vermek kabıl olurdu. Bu itibarla yeni hukümlerin takip hukukuna dahil oiması da bunların hesap özetlerinin borçlulara yeni kanundan sonra gonderümesi kaydıyla kanunun yayınlanmasından once de olsa, bilcümle hesaplara uygulanmasını gerektırmesi de, usul hukumlerinin derhal yururluğe girmesini uygun gören bilimsel gorüşe de ayrıca uygun düşmektedir. SONUÇ Bu itibarla, Yargıtay'ın bu konudaki tutucu eğilimıni bilimsel yonden desteklemek mumkun değildir. Batıdan esinlenmemız gerektiğini savunan hukukçuların da Batıda yerleşmış hukuksal düşuncelerin yeni kanunlarımızın yürürluk alanını saptarken ve yorumlarken Batının hukuk nosyonlannı yerinde bir tahlille gerçek ihtiyaçları dile getirmek suretiyle vardığı bu yeni duşuncelere sın çevirmemesi gereklidir. Cl Prof S. Lstundağ'ın bu suıunlarda Cikan 21 Ocak ve 2 Şubaı 1987 gunlu >a/ıları 10 MART 1987 Bankalar yalnız mevduat sahiplerinin çıkarlarım idare eden tüzel kişilikler olmakla kalmamakta, devletle olan sıkı yasal ilişkileri nedeniyle, bankaların kredi olarak verdikleri paraların kolaylıkla tahsilini sağlayacak hükümler sevk edilirken, aynı zamanda devlet de korunmuş olmaktadır. Şu halde banka çevrelerinden kaynaklanan düekleri şüpheli gözle görmenin isabetsiz bir davranış olacağı, bu nedenle de bellidir. ERTUĞRUL YEŞİLALTAY Istanbul Barosu avukatlarından Son zamanların ekonomik çehresini enflasyonun teşkil ettiğine şuphe yoktur. Bu olay, butün boyutlarıyla ekonomik hayata egemen olmaya başladıktan bu yana kanun koyucu uzun sure ilgisiz kalmış ve bir örnek gerekirse Borçlar Kanunu'ndaki temerrüt faizini, sozleşmelerde faiz oranı belirtilmediği zaman, yıllık yüzde beşten, yüzde otuza çıkarmak için 19 AraJık 1984 tarihini beklemek gerekmiştir. Kanun koyucunun bu davranışı, yeni bir dönemin başlangıcı olmuş, bankalar hakkındaki 70 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile mevzuatımıza konulan hukümlerin bir çoğu 25 nisan 1985 tarih ve 3182 sayılı (Resmi Gazete'de yayın tarihi 2 Mayıs 1985) Bankalar Kanunu'na intikal etmiştir. Kanun koyucunun uyanan bu duyarülığının olumlu karşılanması, bize gore tartışma kabul etrnez. Nitekim, genel tepki de bu şekilde belirmiştir. Ancak, her zaman olduğu gibi, değiyk seslerin duyulması da olanaksız değildir. Son kez bir bilim adamımız (*) Turk hukuk düşuncesinin varlığmı yadsımaya kadar varan bir eğilim göstermiş ve kanunlarımızı Isviçre'den alıyoruz, bu nedenle yapılacak değişikliklerin de her şeyden önce Isviçrede yaşama hakkı bulup bulmadığına bakmak gerekir, yolunda bir eleştiri ortaya atmıştır. Buna ne kadar hayret etsek azdır. Bu gorüşe karşı biz de göruşumüzu belirtmek istedik. Kamuoyu, değerlendirmesini bu iki ayrı goruşe gore versin karannı. Yukarıda belirttigimiz tutumun ne dereceye kadar isabetli ya da isabetsiz olduğunu görmek İçin Icra İflas Kanunu'nun geçirdiği değişiklikleri gözden geçirelim. 1929 tarihli tcra Iflas Kanunu'muz İsviçre Federal Borç İçin Takip ve Iflas Kanunu'ndan alınmış, pek az değişikliğe uğratılmıştır. Atatürk'ün önderliği sırasında alınan ve Türk hukuk devrimini gerçekleştiren kanunlara olanak olçüsunde dokunmamak yolundaki o zamandan beri egemen duşunceye karşın, İcra İflas Kanunu'nun ilk şeklinin 19321933'te değişikliğe uğratılmasında sakınca gorulmemiş. bununla da yetinılmeverek 1940 değişikliği Isviçre'den getırtilen Prof. Leeman'ın tavsiyelerıyie gerçekleştirilmıştir. Bu da yetersiz kalınca 1%5'te >jü sayıit kanunla Icra İflas Kanunu'muzun birçok maddelerinin değiştirilmesine gidilmiştir. "HACZE GELİYORUZ" HABERİNİ VERMENİN VANLIŞLIĞI Eğer Isviçre'den ayrılmayahm düşüncesine bağlı kalsavdık, hacze gitmezden once, borçluyu hacze geliyoruz diye haberdar etmeye devam edecek ve hacze gidildiği zaman, bugün bulunan malın yarısını bile ele geçiremeyecektik. İsviçre'de imza inkârı az, hatta pek az rastlanır bir ola> olduğu için, bu konu İsviçre Federal Kanunu'nda duzenlenmemiş olduğundan, bugun imza incelemeleri için Icra Tetkik Mercileri'nin eli kolu bağlı kalacak, birçok imza inkârlan, mahkemelerin yolunu boylayacak, borçlu itirazında imzasını inkâr etmediği halde, itirazın kaldırılması sırasında İcra Tetkik Mercii, imzanın tahkikine girişecek ve imza Değişen Ekoııoıni v e İera tflas Kanunu PENCERE VâNu'nun Tanıklığı HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD Beyoğlu için herkes konuşuyor. İstanbul çapırtda bir kültür ve doğa güzellikleri merkezi için konuşmak, görüşler ve karşı görüşler ileri sürmek, sağlıklı bir davranış olurdu. Ne var ki, durum hiç de iç açıcı değil. Hele Beyoğlu konusunda. Kimisi 265 yapı yıkacağız diyor, kimisı de 2700 yıkacağız diyor. Fakat ıkisinin ortak yanı: Yıkmak! Tarlabaşı Dolapdere uygulamasında çok yapı yıkıp, boşluklar sağladıktan sonra, 50 katlı gökdelenler yapmak! Bunu uygarlık sayiyorlar! Hangi plana göre, dıye soran Federal Alman Televızyonu İkinci Kanal (ZDF) programcısına, İstanbul Belediye Başkanı: "Plan, benim kafamın içinde!" diyor, sorumsuzca! İstanbul, beledıyecilik ve şehircilik açısından hıçbır dönemde mutlu olmadı. Fakat böylesine sorumsuz bir gidiş gibisi asla görülmedi. istanbul'da şehircilik alanında öyle şeyler görülüyor ve konuşuluyor ki, utançtan kahroluyorsunuz. Durumu böylesine çıkmaza götürenlerin ortak yanlan var: Yıkmak! Yıkmak! Konuşmalarda, yazılarda, tartışmalarda bunu açıklıyorlar. Hiç çekinmeden: "Beyoğlu yıkılmalıdır... Çünkü, bugün Beyoğlu, bu ülkede çirkefin, suçun ve ahlaksızlığın kaynağıdır" ^ w Böyle konuşanlara şoyle diyebilıriz: Beyoğlu, yarım yuzyıl önceye kadar. kozmopolit ve levanten karışımı bir liman şehri parçasıydı. Değışik dillerden ve dinlerden insanlar, katı kurallann dışında yan yana yaşardı Beyoğlu'nda. Özellikle 30'lu yıllarda, Beyoğlu kabuk ve öz değiştirdi. Beyoğlu insanları türiü ekonomik ve politik etkenlerle. uzaklaştılar, yerlerıni ulke ıçerlerinden gelenlere bıraktılar. Güzel ve şık bayanlann günün, hatta gecenin her saatinde dolaşabildiği, pasta evlerinde, restoranlarında oturabildıği eskilerin Beyoğlusu'nun yerini kadınsız İstiklal Caddesi aldı. Beyoğlu Belediyesi'nin 1986'da fenerlerle süslediği ana caddede ve Çiçekçi Pasajı'nda kara bıyıklı, yağız, hatta kimileri korkunç görünümlü erkek yığınları ağır basmaktadır. Eski Beyoğlu, yaşlıların belleğinde bir süre daha yaşayacak ve yaşlılar daha da yaşlandıkça unutulup gidecektir. Beyoğlu, toprak ağası kökenli bir avuç açıkgözün ve ağalann buyruğunda, yüz binlerin çıkar hesaplarına göre yağma edildi, yok edildi. Küçük orkestraların çaldığı, beyaz önlüklü kadın garsonların servis yaptığı restoranlann yerini, lahmacuncular, hamburgerciler, çiğ köfteciler aldı. 1940'lardan başlayarak günümüze, "O çamurtu ve çirkef dolu sokaklarda yaşayan korkunç suratlı erkekler gökten zembille inmedi İstiklal Caddesı'ne." 1950'de ülke yönetimini ele geçirenlerın. "bırakınız geçsinler, bırakınız yapsınlar" yönetimınin olağan sonucuydu. Eski Beyoğlu'nu yaratacağız diye, mangalda kül bırakmayan kimi işadamlarının ve yönetici bürokratlann ya bilgileri yetersiz, ya da ucu arsa vurgunculuğuna giden kimi hesaplan vardır. Trafik akışını hızlandırmak varsayımıyla TarlabaşıDolapdere yıkımlarının ardında, ellı beş katlı gokdelen vurgunculugu yatıyor dıyenlere, haksızlık ediyor diyebilir miyiz? Eski Beyoğlu'nu kurtarmak amacıyla dernekler kurulmakta, gösteriler düzenlenmektedır. İlçe belediyesi, Beyoğlu'nu kurtarmak sloganına kendini kaptırmış görünmektedir. Yüksek grarnajlı kuşe kâğıdına renkli basılmış, yetmiş sayfalık "Beyoğlu İçin" albümü, böyle düsündürüyor. Fptoöraflar, edebiyat özentisi cümlelerle bezenmıştir! "Beyoğlu için ' albümünde, kimi özdeyişlerden örnekler: Daha çok hizmet sunmaktan mutluyuz. İnsanı, insanca taşımak için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayacağız. Bir rüya âleminın büyüleyici güzelliğini anlatan dünyaca ünlü silueti, Galata Kulesi'nin çarpıcı çizgileriyle daha da zenginleşir, başka tat kazanır. Çiçek Pasajı, İstanbul'un sevgi bahçesidır. İnsanların mutluluğu pasajlarda cilalamr. Beyoğlu, İstanbul'un değil, Türkiye'nin yatakhanesidir. İstanbul, Beyoğlu'yla bilinir. Tarihi Beyoğlu yanında, çağdaş Beyoğlu'nu da kuruyoruz. Gokdelen yapacağız. Fakat Beyoğlu çekirdeğinı koruyacağız. Taş ve beton yerine yemyeşil Beyoğlu. Beyoğlu'nda betonu söküp park yapıyoruz. Beyoğlu'nda herkesi sağlık ve mutluluk içinde yaşatmak boynumuzun borcu. Beyoğlu'nda yeşili saksılarm dışına taşırdık. Evet. her şey Beyoğlu için!.. Ya da ANAP için!.. TOPLU KONUT VE KAMU ORTAKLIĞI İDARESİ BAŞKANLIĞI'NDAN tstanbul 1. Bogaziçi KöprusU ve Keban Barajı gdır ortaklıgı senetlerinin " A " ve " B " tenıplerine ait gelır payı ödemelerınin başlayacağına dair ilan metni. 2983 sayılı tasarrufların teşviki ve kamu yatırımlarının hızlandınlması hakkında kanunun verdiği yetkiye istinaden Başbakanlık Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı Idaresi Başkanlığı tarafından ihraç edilen Istanbul 1. Boğaziçi Köprüsu ve Keban Barajı '"A" tertibi gelir onakhğı senetlerinin ikinci dönem, " B " tertibi gelir ortaklığı senetlerinin ise birinci dönem gelir payı ödemelerine 9 Mart 1987 pazartesi günunden itibaren baslanacaktır. istanbu! 1. Boğaziçı Köprüsü ve Keban Barajı " A " tertibi gelir ortaklığı senetlerinin ikinci altı aylık gelir paylannın ödenmesine 9 Mart 1987 tarihinden itibaren T.C Zıraat Bankası, Yapı Kredi Bankası ve T.Vakıflar Bankasımn bütün Şubelerinde başlanacak olup senet hamillerine 12.546.180.000 lira gelir payı ödenecektir. lsıanbul 1 Boğazıçi Köprüsü ve Keban Barajı " A " tertibi gelir ortaklığı senetlerinin ikinci altı aylık döneme an gelır paylannın senet kupürlerıne göre miktarları asağıdaki gibidir. Kupıiru (TL) «'•'si Miktan (TL) "Plan, Kafamın İçindeF' TEK SINIRLI SORUMLU BOĞAZİÇİ ELEKTRİK DAĞITIM MÜESSESE MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN BİLDtRİI MİŞTİR Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 11 Mart 1982 gün ve 164/05634/2904 sayılı müsaadelerine dayanarak Şişli semtinin bir bölumünde 110/190 volt olan şebeke gerilimi 18 Mart 1987 gunu 220/380 volta çevrileceğinden bu işlem sırasında can ve mal guvenlığinin sağlanması ve isin aksatılmadan gerçekleştınlebilmesi için aşağıda belirtilen hususlara uyulması abonelerimızden önemle rica olunur. 1) Gerilimi değişecek abonelerimızin tumune teblıgat yapılmjş ve sayaçları 220/380 voltluk sayaçlarla değiştirilmıştir. Ancak herhangi bir yanlışlıga meydan vermemek amacıyla gerilimi degiştirilecek abonelerin elektriği 1213 Man 1987 günleri saat 10.00'da ve 19.50'de 10'ar dakika süre ile kesilerek kontrol yapılacaktır. Bu kontrollerde elektriği kesildiği halde daha önce sayaçları değistırilmemiş bulunan: Şışli setntindeki Abidei Hurriyet, Büyukdere, Halaskârgazi caddelerinin bir kısmı ile Hasat, Palazoğlu, Kocamansur, Eksercioğlu, Hanımefendi, lskete, Perihan, Iskenderoğlu, Yeni Yol, Dereboyu sokaklanmn bir kısmındakı abonelerimızin Beyoğlu Koordinatörluğu'ne şahsen ba^vurmaları gerekmektedir. 2) Gerilim degisıkliğinden bir gün önce 17 Mart 1987 Sah günü TRT kanalı ile son bir hatırlatma yapılacaktır. 18 Mart 1987 Çarsamba gunü saat 09.00'dan itibaren abonelerimızin gerekli hazırlıkları yapmaJarı, cihaz ve tesisatlarıru değıştirmeleri için elektriği kesifecek ve aynı gün 13.0017.00 saatleri arası 220/380 volt olarak tekrar verilecektir. bu itibarla abonelerimızin 18 Mart 1987 günü 13.00'e kadar daha önce yazılı olarak kendilerine teblig edilen hazırlıkiannj tamamlamıs olmaları gereklidir. Aksi halde elektriğin 220/380 volt olarak tekrar verilmesinden doğabilecek kaza ve hasarlardan müessesemiz sorumlu olmayacaktır. 3) Yapılacak ışler hakkında herhangi bir tereddüt hasıl olduğu takdirde Beyoğlu Koordinatörluğu'ne başvurulmalıdır. (NOT: Kontrol kesintileri ve gerilim değişikliğinin yapılacağı gün ve saatlerde iş ve işlemlerin aksatılmadan yurüıulebilmesi için sayınabonelerimızin mutlaka ev ve işyerlerinde bulunmalan gerekmektedir) BAŞVLRULACAK TELEFONLAR: 150 83 50 (20 haı)/311/397/483. Basın: 139% Müzehher VaNu anılarını "Bir Dönemin Tanıklığı" adı altında yaytmlandı. "Cem Yayınevi"nde çıkan krtabı okurken, tanıdığım tanımadığım kimi göçmüş kimi yaşayan, yazar çızer, şair ve gazeteciyle birlikte geçmişe doğru gezintiye çıktım. Müzehher VâNu'nun duygulu yaklaşımıyla anlattıgı dünün dünyasında volta attım. Artık içinde kimse yaşamayan eski bir köşkün avlusunda akşam üstü volta atıyormuş gibi hüzünlendim. Geride kalmış hayatların mutluluğu ile hüznü günler geçtikçe özdeşleşir. Hele anılarda yaşayan kahramanlardan çoğu bu dünyadan geçip gitmişlerse, hüzün nasıl yoğunlaşmasın? "Bir Dönemin Tanıklığı"nda anlatılan çoğu kişi bugün aramızda yok. • Müzehher VâNu'nun anılarına dürüst bir yaklaşımı var: "Günler o kadar uzakta kalmış gibi ki... Anılar da çok yığılmış. Yaşam filmim kopuk kopuk. Her ölenle anılanmın bir bölümü de silinmiş. Bazı olaylan bir türlü ekleyemiyorum, ayrıntıları bulamıyorum. Rakam hiç aklımda kalmaz çocukluğumdan beri, şimdi kafamın içi piyango yuvarı gibi, tarihler, tarihler, tarihler birbirine karışmış. Çoğu ölüm tarihleri..." Anılarımız hem bizimdir hem bizim değildir. Paylaşınz onları; bir bölümünü zaman alır, belleğimizden götürür ya da yıpratır, kemirir, yeniden biçimlendirir. Günler geçtikçe anılanmızı sırları dökülmüş eski bir aynada seyretmeye başlarız; ama yine de avucumuzda kalan en değerli birikimlerdir. Belleğimizin sayfalan arasında kurumuş çiçekler gibi solan anılanmızı bugünün dünyasındaki en pahalı çiçekçi dükkânında bile bulamayız. • Müzehher VâNu işte bu paha biçilmez kurumuş çiçeklerinden bir buket hazııiamış, kitabında sunuyor. Yahya Kemal, Burhan Cahit, Halide Edip, Niyazı Berkes, Nâzım Hikmet, Şevket Süreyya, Ruhi Su, Kemal Tahir, Hüseyin Cahit, Sabiha ve Zekeriya Sertel'den söz açıyor; anlatıyor onları... Bir dönemin koşullarını belirleyen olaylardan olaylara geçiyor, kimi zaman bir akşam yemeği, kimi zaman bir gezı, kimi zaman bir yürüyüş, kimi zaman bir tartışmanın bıraktığı sevinçlerde ya da burukluklarda dünün dünyasını güncelliğe dönüştürüyor. insanların portrelerini çizmek ya da kimliklerini betimlemek için bir küçücük anı çoğu zaman uzun uzadıya laf etmekten daha etkilidir. Yahya Kemal'in kendine dönüklüğü ve bencilliği, ilk bak/şta önemsiz gibi görünen şu kırık dökük anıdan daha iyi anlatılabilir mi? "Yahya Kemal'le Todori'de buluşurduk demiştim ya, Istavro hemen masayı hazırlar, kendi uygun gördüğü mezeleri getirir, donatırdı çınarlann altındaki sofrayı. Hava serinse içerde neresini boş bulursak oraya otururduk ya da erken gider uygun bir yerde masa ayınrdık. Içeride oturuyorsak ve tenha ise, Yahya Kemal, Istavro'yu karşısına çağırırdı. Ne yapar yapar garsona şiirierini ezbertetirdi. Zavallı Istavro, ellerini karnına kavuşturur, sözlü sınavına gırmiş tembel çocuk gibi azarlanacağını bile bile Rum şivesiyle şiiri okumaya çabalardı: Aheste çek kürekleri... Ve iyi okuyamıyor diye Yahya Kemal onu paylar, bu komedi gece yarılanna kadar sürerdi." Vâlâ Nurettin'in eşi, dostu, yakını, sevgili Müzehher VâNu'nun bu kimliği anılarının her satırında vurgulanıyor; eski günlerin özlemi sayfalar boyunda buram buram tütüyor. Dünün dünyasını geri getirmek olanaksızdır; ancak anılarımız bizi elimizden tutup geçmişte dolaştırırlar. Orada her şey yitik gibi görünse de yarının dünyasını oluşturacak birer tohum ya da sürgündürler. 500.000 1.000.000 İstanbul 1. Boğaaçi Köprusu ve Keban Barajı " B " tertibi gelir ortaklığı senetlerinin birinci altı aylık gelir paylannın ödenmesine 9 Mart 1987 tarihinden itibaren T.C. Zıraat Bankası, T. tş Bankası, Yapj ve Kredi Bankası, T. Halk Bankası, Pamukbank, fktisat Ban kası veT. Vakıflar Bankası'nın bütün şubelerinde başlanacak olup, senet hamillerine 19.517.330.136 lira gelir payı ödenecektir. lstanbul 1. Boğaziçi Köprusu ve Keban Barajı " B " tertibi gelir ortaklığı senetlerinin birinci altı aylık döneme ait gelir paylannın senet kupurlerine göre miktarları aşağıdaki gibidir. Kupürii (TL) 100.000 500 000 1.000 000 19.517 19.517 19.517 Miktan (TL) 19.517 9 7 .585 195.170 Basın: 13879 100.000 50.000 20.910 20.910 20.910 20.910 10.455 20.910 104.550 209.100 ACI KAYBIMIZ Sevgisine doyamadığımız annemiz CEVHERET ÜNSAL Hakkın rahmetıne kavuştu. Cenazesi 10 Mart 1987 sah gunu (bugun) Koca M. Paşa Sumbulefendı Camisi'nde kılınacak öğle namazından sonra Yalova'mn Gune> Koyu'nde toprağa verilecektir. Tanrı rahmet eyleye. Buıün senet hamillerine duyurulur. Ailesi adına AV. ENGİN ÜNSAL BULENT DİKMENER HABER ÖDÜLÜ YARIŞMASI Gazeteci Bülent Dikmener'in anısını yaşatmak ve Türk gazeteciliğine olan katkılarını maneyi yönden sürdürmeyi sağlamak amacıyla adına 1980 yılında konulan "Haber Ödülü" 1987 yılında da sürdürülmektedir. Ödül koşulları şöyledir: 1. Ödüle her Türk gazeteci aday olabilir. 2. Adaylık, gazetecinin kendi önerisi veya ödül komitesınin önerisi ile gerçekleşir. 3. Ödüle aday gösterilecek haberlerin 1 Nisan 1986 ile 31 Mart 1987 tarihleri arasında günlük gazetelerden birinde yayımlanmış olması gereklidir. 4. ödüle aday olabilmek için nitelikleri 3. maddede de belirtilen haberlerin yayımlandığı gazetelerin bir sayısımn 10 Nisan 1987 günü akşamına kadar gönderilmesi gerekmektedir. 5. Seçici kurulun değerlendirmesi sonunda birinciliği kazanan haberin yazarına 75.000 lira ödül ve bir plaket verilecektir. Haberin bir ekip tarafından oluşturulması halinde ödül tutarı yazanlar arasında eşit oiarak paylaştınlır. Kişisel başvurularda imzasız yayımlanan haberler için yazarın kimliğinin, sorumlu yazı işleri müdürü tarafından onaylanmış olması zorunludur. ÖDÜL KOMİTESİ: Burhan Apaydın, Yılmaz Ibnçkol, Çetin Özbayrak, Ulvi Yanardağ, Güngör Gönültaş, Soner Girgin, Turan Ilgaz, Orhan Erinç, Oktay Kurtböke, Yalçın Bayer. Bülent Dikmener Haber Ödülü PK: 2461STANBUL adresine ulaşacak biçimde taahhütlü olarak gönderilmesi zorunludur. PAYDOS Her mesafeden NET ve RAHAT görüntü VARILUX CAM: Her türlü görüş bozukluklarının düzeltimini tek bir camda toplamayı başaran camdır. BİRDEN FAZLA GÖZLÜĞE T.C. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İSKİ İSTANBUL SU VE KANALİZAŞYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ALIM İHALESİ Aşağıda özellikleri verilen ihale ile ilgilenenler ihale dosyasını, dosya bedelini İSKİ Genel Müdürlüğü Merkez Veznesine yatırarak aJabilirler. Isteklilerin şartnameye uygun hazrrlayacaklan teklif mektuplannı en geç ihale tarihinde saat 11.00'e kadar aşagıda belirtilen adreste İSKİ Genel Evrak Müdürliiğü'ne giriş, tarih ve numarasım havi alındı makbuzu karşılığında teslim ettneleri gerekmektedir. İSKİ No: lşin adı T.3106 thmlc bedeU İhale laribi Geçki temlaat Dosya bedeli 2.25O.OOOTL 30.000TL Z OPTİK ORGANİK CAM: Normal cam yüzde taşımak zorunda kaldığımız bir yüktür. Oysa organik cam %50 hafiftir. TİTALRODALENT: Normal camdan %40 daha ince ve hafiftir. Yüksek miyoplar için fevkalâde bir estetik görüntü sağlar. BURSA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Davacı Şenruh Çınar vekili Av. Ercan özelmas tarafından davalı Kemal Çınar aieyhine açılan boşaıuna davasının yapılan yargılaması sırasında verilen ara karar gerejince, Davaiı KemaJ Çınar 43 Essen 1 in der Hagenhech Str. 25 B. Almanya adresinde ikamet etmekte iken adresi meçhul kaldığından, aramalara rağmen tespit edilemediğinden, davetiyenin ilan yoluyla tebliğine karar verilmiş olup, davalı KemaJ Çtnar'ın duruşma günu olan 19.3.1987 günü saat 11.30'da mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettinnesi, alcsi halde yargılamaya yoklugunda devan edileceii ve bokmun de yokluğunda venleceği hususu davetiye yerine kajm olmaJc Ozere ilanen teblığ olunur. NOT: 1 Postadaki gecikmeler dikkate alınmaz. 2 İSKİ 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu'na tabi olmayıp, ihaleyi yapıp yapmamakta, dilediğine kısmen veya tamamen yapmakta, uygun bedelin tespit ve takdirinde serbesttir. Adres: İSKİ Genel Müdürlüğü, Aksaray Meydanı 34300 AksarayIstanbul. Tel.: 523186499 (36 hat) Telex: 23923 ISUTr31293 ISUTr Fax: 90(1)52132385211622 Basın: 13564 Personel giriş ve çıkıslan için bilgi 75.00O.00OTL 17.3.1987 sayar denetimli sistem kurulması Gözlükte şıklığın zerafetin inceliğin altın kalitesi KUZ OPTİK ve \m MER AKSARAY M. K PAŞA CAD. NO: 21 tel: 523 97 70 ŞUBE: AKSARAY YERALTI GEÇIDİ NO: 119 tel: 521 76 85 «\ ^ B SEYAZIT YENİÇERİLER CAD. N O : 6\ *e\: 528 46 70
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear