23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
// ŞUBAT 1987 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 ÎSMAIL GIJLGEÇ MÜZİK FILÎZ ALI HAYVANLAR KtM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK arMnda ilk dffo s.ze ia*xjp(m SOLİST ÜNVER VEŞEFERDİNÇ Kemancı Tunç Ünver (solda) Bruch'un Keman Konçertosu'nu yorumlarken, bu çok kaliteli kemancıyı neden daha sık dinlemediğimizi düşündürdü. ŞefErol Erdinçtn tutarlı ve rahattatıcı yaklaşımı sonucu orkestra tlhan Usmanbaş'ın yapıtmı beklentilerin çok üstünde bir düzeyde yorumladı. (Fotoğraflar: LALE FtLOĞLU) Çağıımzda konser dinleyen de konser veren de pek tutucu Yeni müzik dinleme ve çalma, olağanın dışında bir çaba gerektirdiğinden olsa gerek, insanoğlu böyle bir çabaya girmeyi göze alamıyor. Müzisyenlerin yeni müziği kolaylıkla çözüp anlamalan, alışık oldukları kalıpların cenderesinden sıyrılmaya ve açık görüşlü olmaya bağlı. Işte bu yüzden, tlhan Usmanbaş'ın yapıtmı yorumlayan lstanbul Devlet Senfoni Orkestrası 'nı kutlamak gerek. Çağımızda konser dinleyicisi de konser verenler de pek tutucu. Tanıdıkları, bildikleri eserleri dinleyip çalmaktan hiç usanmıyorlar. Yeni müzik dinleme ve çalma, özel, olağanın dışında bir çaba gerektirdiğinden olsa gerek, insanoğlu rahatını bozup böyle bir gayrete girmeyi göze alamıyor. Batı ülkelerinde bile tanınmış orkestralar, programlarına öyle sık sık yeni müzik koymaya kalkarlarsa hem dinleyicilerinin azaldığını hem de orkestra uyelerinin mırın kırın ettiğini görerek pek dikkatli davranıyorlar. Oysa, örneğin 18. yüzyılda müzik dinleyicisinin davranışı şimdikinin tam tersiymiş. Halk eskilere rağbet etmez, hep yeni eserler dinlemek istermiş. Besteciler de seyirci ve dinleyicinin isteklerine yanıt verebilmek için durup dinlenmeden yeni besteler yaparlarmış. 18. yüzyıl ttalyası'nda karnaval süresince büyük kentlerin operalarında bir ay boyunca yüzlerce yeni opera sahneye konur, oynanır, bir sonraki mevsim bu operalar çoğunlukla yinelenmez, yerlerini yeni eserler ahrmış. Şimdi öyle mi ya? Günümüzde ısmarlama eser yazan besteci, kendini şanslı sayıyor. Hele hele eseri bir de çalınırsa keyfinden yanına varılmıyor. Bu değişimin haklı haksız pek çok nedeni var. Yüzyılımızda müzik, öteki toplumsal ve sosyal olaylarda olduğu gibi, hızla ve acımasızca değişen koşullara ayak uydurduğundan, insanoğlunun algılama temposuna oranla daha önde ilerlemekte. Yeni notalama teknikleri hızla gelişmekte ve çapraşıklaşmakta. Besteciler sürekli yeni ses ve renk bileşimleri arayışları içinde olduklarından, alışılmış notalamanın dışında yöntemler geliştiriyor, çalgıcılara ilk anda çözülmesi olanaksız gibi görünen direktifler veriyorlar. Konservaluvarlar hâlâ 19. yüzyılın kalıplaşmış sistemleriyle eğitim yaptıklarından. müzisyenlerin yeni müziği kolaylıkla çözüp anlamalan, alışık oldukları kalıpların cenderesinden sıyrılmaya ve açık görüşlü olmaya bağlı. lşte bu nedenlerden 6 ve 7 şubat tarihlerinde verdikleri olağan haftalık konserlerinde tlhan Usmanbaş'ın 3. Senforıisi'nin 3 bölümünü yorumlayan lstanbul Devlet Senfoni Orkestrasf nın gösterdiği anlayış ve başarıyı kutlamak gerek. piyanistinin son anda rahatsızlanması dolayısıyla son iki provaya hazırlanan genç piyanist Banu Özin'in bu çapraşık partisyonu okuma vc yorumlamadaki başarısı da gözden kaçmadı. 1\ınç Ünver'in Bruch yorumu İDSO, tlhan Usmanbaş'ın belirli bir mantık çizgisi içinde, her bölümün bir ötekiyle organik bağlaıının yıne aynı mantık çerçevesinde uyuma ulaştığı, özgün, yalın ve çok güzel tınlayan bu atmosferli eserini büyük bir dikkatle, iyi niyetle ve canla başla yorumladı. Programın solisti kemancı Tunç Ünver, Max Bruch'un op. 26 Sol Minör 1. Keman Konçertosu'nu yorumlarken, bu çok kaliteli kemancıyı neden daha sık dinlemediğimizi düşündük. Tünç Ünver'in kariyeriyle ilgili kaygılarına geçen hafta sayfalarımızda yer vermiştik Kendisine hak vermemek elde değil. Bu düzeye gelmiş bir sanatçının yetişmesi hiç de kolay olmuyor. Ayrıca böyle bir sanatçıdan kendi kariyerini kendisinin geliştirmesini bekleyebiliriz belki, ama emprezaryoluk kurumunun yerleşmediği ülkemizde bu işi de sanatçının kendisinden beklemek, böyle bir sanatçının kapı kapı dolaşıp kendisini pazarlamasını istemek herhalde haksızlık olur. "Mozart ve Salicri" 24 Ocak 1987 akşamı lstanbul Devlet Operası'nda RimskyKorsakov'un "Mozart ve Salieri" adlı bir perdelik operasını seyrettik. "Mozart ve Salieri"yi sahneye koyan Attila Manizade aynı zamanda Salieri rolünu de üstlenmişti. Mozart'ı tenor Süha Yıldız canlandırdı. Başarılı, işlevsel ve zevk ürünü dekorları Acar Başkut, kostümleri de Figen Koyunoglu gerçeklcştirmişlerdi. Çoktandır eksikliğini duyduğumuz kalitede bir produksiyondu "Mozarl ve Salieri". özellikle Mozart'ın "Kequicm"mdcn bazı bölümleri söyleyen koroyu, koro şefi Koloman Kovacs'ı, koroyu sahnede çok ilginç ve şaşırtıcı bir statiklikte, adeta bir duvar resmi gibi kullanan yönetmen Attila Manizade'yi kutlarım. PİKNİK PtYALE MADRA /ÜZLJMDE . MOSĞÖiajLÜ BİR GÜLLJMSEME,GL)ME BASLDORLJM... /•'•VEBİTl'EbORUM. Dehşet verici özgtirlük Usmanbaş, yedi bölümlü Üçüncü Senfonisi'nde, tampere ses düzeninc uymayan, yani eşit aralıklı sesler yerine, komaların ya da mikrotonların kullanıldığı, çalgıcılara zaman zaman belirli ölçülerde ya da belirli zaman dilimlerinde çalabilecekleri birkaç seçenekli ezgi motifleri verilen, (ezgi yerine ses birimleri dcmek daha doğru olur galiba) bu motiflerin sıralama seçiminde çalgıyı özgür bırakan direktifler vermiş. Bu özgür parçacıkIar, notaya bağlı kalınarak çalınan "ostinato", yani sürekli tekrar edilen motifler üzerine yerleştirileceğinden, özgür olanlarla özgür olmayanların birbirlerini sürekli kollamaları çok önemli. Aslında notada ne görürse onu çalmaya koşullanmış olan çalgıcının böyle aniden özgürlüğüne kavuşması sanıldığı kadar kolay değil, hatta bir bakıma dehşet verici. özgurlük, sorumlulu^u da beraberinde getiriyor çünkü. Çalgıcı bırdenbire seçimin kendine bırakıldığını görerek paniğe bile kapılabilir. Oysa İDSO, şef Erol Erdinç'in tutarlı vc rahatlatıcı yaklaşımı, partisyonu akıllıca çözümleyip ipuçlarını orkestra üyelerine vermesiyle, beklentilerimizin çok üstünde bir düzeyde yorumladı Usmanbaş'ı. Yedi bölümlü 3. Senfoni'nin 6., 4., ve 2. bölümlerinin tstanbul'da ilk çalınışı bu konserde gerçekleşti böylece. Orkestra HIZLI GAZETECİ NECDET ŞES HOOLDU LAM SÛNJA TlREH Mi CARPTt.? NE OL6UAJ WA ŞUMUM İE ? POKER U£R\FL£R MEYI ERKEKUKLERlHE Y£ OlRBMBOl, çiKiŞTâ 0EKLE YİP âMA IIEPSM TA0ıt Kendi konser salonumuz yok lstanbul Devlet Senfoni Orkestrası 'nın iki başkemancısı Gülden Turalı ve Yusuf Güler Aksöz, orkestranın sorunlarını dile getirdiler. En önemli sorun, orkestranın kendi konser salonunun olmaması. İDSO'nun iki başkemancısı Tiıralı ve Aksöz: ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI ÜSTÜN DURUEL Yıl 1972, kasımın I8'i. İTÜ Maçka Maden Fakültesi'nde ülkemiz müzik yaşamına bir başka renk ve canlılık getirecek önemli bir olayın heyecanı yaşanıyor. Saatler 18.30'u gösterdiğinde lstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ilk konserine başlayacak. Şef Golthold Lessing, solist Reşit Erzin, başkemancı Semih Argcşo. Olaydan en çok etkilenenlerden biri de ünlü müzikçimiz Cemal Reşit Rey. Cemal Reşit Hoca duygularını şöyle dile getiriyor: "Bugiin, biitün hayatımın hiilyasımn lahakkukuna, İstanbul Devlet Senfoni Orkesl İKt BAŞKEMANCI tstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nm başkemancıları Gülden Tkrah ve Yusuf Güler Aksöz, birçok eksiklik ve aksakhktan dolayı orkestranın gerçek kapasitesinin tam olarak yansımadığım ileri sürüyorlar. GENÇLİK GÜNLERİ KONSERLERİ Ezgînîn Günlüğü Tbplııluğu ve ıdıısal kaynaklanmız Ezginin Günlüğü Topluluğu en azından yumuşak, yaltn, açık diliyle genç müzikseverler arasmda böylesine coşkuyla karşılanıyorsa, bizce bunun nedeni, kullandıkları öğelerin temelinde kendi ulusal kaynaklarımızın bulunması. bu topluluk en azından yumuşak, yalın, açık diliyle genç mu/.ıkseveııeı arasında cğcr böylesine coşkuyla karşılanıyorsa, bizce bunun nedeni, kullandıkları öğelerin temelinde kendi ulusal kaynaklanmız olmasıdır. ikinci konserde Deniz Tiirkali'yi Onur Toparlak'ın gitan eşliğinde dinledik. Repertuarı Livaneli, Theodorakis, Yeni Turku ve gitarcı Onur Toparlak'm şarkılarından oluşan Türkali, ilk yarıda hcyccanlı olduğu için sesini tam olarak karakterize edemedi. Ancak ikinci yarıda heyecanını biraz yenmişti ve sahneye daha hâkim gözuktü. Çoğunluğu kendi bestelerinden oluşan konserinin sonunda Erhan Şakar, iki Azeri türku ekledi programına. "Ay Kız" adlı lurkuyu Ezginin Gunluğu'nden de dinlemiştik. Erhan'ın aldığı tempo düşük olmasına rağmen, türkünun havasına daha uygundu. Resital başlığıyla programa alınan Erhan Şakar konserinde, Erhan'ın gitarından başka yanında flut, klarnet ve vokalin ne işi vardı? Bir müzisyen, amatör de olsa böyle bir hataya düşmemeli. Sonuç olarak "Gençlik Gunleri"nde gerçeklcşcn bu dört konser birbirindcn çok farklıydı belki, ama bize gitarın amatörlerin elinde ne denli kısırlaştığını, yani tonalitenin esiri olduğunu göstcrdi. SERVER ACİM Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nda 217 şubat arası gerçekleşecek olan "Gençlik Giinleri" içinde yer alan ilk konser Ezginin Günlüğü Topluluğuna ayrılmıştı. Çok kalabalık bir gençlik kitlesinin izlediği ve dinlediği konseri pek çok genç arkadaşım gibi ben de ilk yarıda ayakta, ikinci yarıda ise yere oturarak izledim. Konserin sonunda yorumladıkları iki parçayı da eklersek, toplam yirmi parçadan oluşan konserinde topluluk, Orhan Veli, A.Kadir, Şükran Kurdakul gibi şairlerin şiirleri üzerine bestelediklcri şarkıların yani sıra Azeri türkülerini kendi amatör çokseslilik anlayışları içinde seslcndirdilcr. Yaptıkları müzik, folklorik temele dayanan, ama tekdüzc bir model çizgiyi aşamayan, zaman zaman tekdüzelikten sıyrılmaya çalışan bir yj>MzIernekteydi. Yaşadığımız bu müzikler karmaşası içinde rası'nın kurulmasına şahit oluyorum. Çeyrek asırlık çalışmamın yegânc mükâfutı emsalsiz bir mükâfat işte budur." O günkü konserde kadrosunda ancak yirmiye yakın sanatçı bulunan tDSO, bugün yüzü aşkın kadrolu üyesiyle tam ve mükemmel bir orkestra durumunda. 15 yıl boyunca her hafta sonu alkışladığımız, eleştirdiğimiz, kimi zaman öfkelenip söylendiğimiz, ama ertesi hafta diıılemeden edemediğimiz lstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nm ne gibi sorunları var; dertleri, ihtiyaçları, istckleri nclcrdir? Bu soruların yanıtını topluluğun iki başkemancısı Gülden Turalı ve Yusuf Güler Aksöz'den aldık: TURALI Bazı sorunlara başlangıcından bu yana çözüm getiıilemedi. En önemlisi salon meselesi. Kendi konser salonumuz yok. Bir başka sorun, akustik ve ışık. Akustiği bozuk bir salonda gözlcrimizi kör edebilecek bir ışık .sısteminde çalıyoruz. AKSÖZ Ayrıca konser verdiğimiz salonda ancak bir prova yapabiliyoruz. Genel prova dışındaki bütün çahşmalarımız küçuk salonda yapılıyor. Bu da sonucu olumsu/ yönde etkiliyor. TURALI Bir de şef çok önemli tabii. Biz, kariyerinin başlangıcındaki şeflerle çok çalıştık. Genç şellerlc çalıp onları yetiştirmeye her zaman hazırız. Ama yetiştniş, deneyimli şeflerle daha sık çalmak isteriz doğru.su. Buna ihtiyacımız da var. AKSÖZ Evet, şef meselesi çok önemli. Ayrıca uzman sanatçılara da ihtiyacımız var. Bence yurtdışından mesela bir fagot solisti, bir obua, trompet, korno, çello solisti getirilmeli. Bir de eleştırmenlere sözümüz var. Çok başarılı gcçen bir konserden sonra bile güzcllikler gcçiştirilip daha çok kuçuk püruzlerden söz edilebiliyor. Yapılan aksaklıklar elbettc yazılacak, söylenecek. Ama olaya alaycı bir uslupla yaklaşmak orkestra içinde genel huzursuzluğa neden oluyor. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAI\ TARÎHTE BUGÜN tnkaraÖtısıjaspT ! tote müracglpWŞ // Şubat 19<İ7 Yüksek komiserlikçe Adifa ismindeki arabca gazete kapatılmıstır. Diğer taraftan gayrikanuni şekilde hicret ettikleri için şimal hududunda on iki yahudi tevkif edilmiştir. Protesto hareketleri gittikçe büyümektedir. Siyasi mücrimlerin serbesi bırakılması için avukatlardan MÜMTAZ ARIKAK // Şubat BİR GUN09 ALTIPARTIKURULDUL 1961'DE BUeuM,ALTI POLlTlK PARTI 8>#DF*J KUKULPU. 2* MAy/S 1S6O D£VRıMI'NDENSOURA POLirtK GlRlÇlMLBR YASAKLAMMIÇTI. A.HCAK, HUHUCU MECLlSİM OLUŞTUltULMASIUDAU SofJRA Y£K1I PAHTiLERlH KuRUUUASlHA IZIN VERıLMıŞ, 8UHUN IÇIU O£ IÇIŞLBKl SAKAMLIĞlUCA 13 ŞUBAr 1961'£ DEĞiN ^AK/lAhl rAM/HMlÇri. SÜRENıM BıriMıAJE /KI GuU IcALA, ALTI PARrı &IRDEU KUGULUŞ İZAII İÇİN BAÇVUEMUŞTU, 8U PAgTlLE/S ŞUULARDI : CUUHURıYErÇl UeSLEKf ISLAHAr PAÜTİSİ, ADALST PA£T)£İ, ÇALIÇMA PARTİSİ, MEMLEtCETÇİ PA£Tİ, TÜRK IŞÇl İ/E ÇlFTÇl PAlSTlSİ', MUTSDİL LIBEgAL PA£Tt.. BlR SUfJ SONRA OA/ SEf Pour/K PARTı DAHA KUR.ULACAK TıR, 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet FilUtin had'ueleri yeniden alevlendi Küdüs 10 (a.a.) Filistinde tehdişçiler tekrar faaliyete geçmişlerdir. Yahudiliğin yayılmasına ve siyonist siyaseti takib edilmesine mani olmak için Aka'da müsluman ve hristiyanlardan mürekkeb bir cemiyet teşekkül etmişiir. 19371987 ederek bütün komşularile ve diğer devleüerle dosiane ve samimi munasebet idame edeceğini soylemiş ve bilhassa Arnavudlukttalyan munasebatı üzerinde tevakkuf ederek: "Arnavudluğun buyük müıtefiki Italya ıle olan münasebetleri devamlı ve çok samimi olacaktır" demişlir. mürekkeb bir heyel, Hayfa valısıne bir ıstıda ile müracaat elmiştir. Kral Zofio Tirana 10 (a.a.) Kral bugun parlamentoyu açmıstır. Söylediği nutukla, harici siyasete temas ederek Arnavudluğun şimdıye kadar takib ettiRi direktiflere devam
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear