29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CVMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER malı, bilimsel değeri yitmiş hizmetlerle yetiniyordu. Bunun nedeni, gönüllü öncülerin ulaştığı bilimsel düzey ile yasal dayanaklar arasında bulunan tezattı. Yasal dayanaklar sadece yasalarda yazılı olmakla kalmıyor, sağlık hizmetleri yönetim anlayışını da etkiliyordu. Diş hekimine kamu kesiminde verilen kadrolar, önce yataklı kurumlarda oldu. Yataklı kurumlara atanan diş hekiminin, yatan hastalann ivedi gereksinimlerini karşılamalan amaçlaruyor, geri kalan boş vakitlerinde de hastane çevresinden gelebilecek başvuruları karşılamalan düşünülüyordu. Vatandaşm kendi gereksinimini kamu kurumu dışmda karşılayabileceği düşünülüyor, diş hastalığının insan yaşamında önemli bir yeri olmadığı varsayılıyor, önemli yeri olmayan hizmete ise önemli çahşma bölümlerinin veya yardımcüannın verilmesi gerekli görülmüyordu. Yakın geçmise kadar diş hek'mlerinin hastanelerde merdiven altı, tuvalet yanı, rutubetli bodrum katı gibi, kimsenin çahşmak istemediği yerlerde çahştınldıklan hatırlardadır. Serbest meslek alanımn büyük illerimiz kesiminde, ağız hastalıkları ve estetiği için ileri teknoloji örneği cerrahi müdahaleler yapıhrken, blok döküm protezleti ve hatta hassas bağlantdı protezleri takılırken, diş anomalileri düzeltilirken, diş ile ağız dokusu ilişkileri, fakültelerde önemle ele alınırken, hastanelerimizde Osmanlı döneminden kalma yöntemlerle basit diş çekimleri yapıhyor, başka işlemler gerektiği zaman hastalar muayenehanelere davet ediliyorlardı. Bu işlemleri kamu hizmetinde vermeye çalışan diş hekimleri ise, kamu sağlık yöneticilerinin engelleri ile karşılaşıyorlardı. Giderek çabalar engelleri yıktı ya da en azından azalttı. Diş hekimleri fakülteler dışında da ayn dallarda uzmanlık özellikli hizmetler vermeye başladılar, ama yönetim anlayışımn katı kurallannı yıkmayı başaramadılar. Daha dün fareli bodnım katından özel dal kliniklerine geçen diş hekiminin uzmanlık dallan benimsenmek istenmedi. En az altı dalda uzmanlık eğitimi verebilecek dunımda bulunan ve fakultelerinde bu dallann ayn kürsüleri bulunan diş hekimliğinin, Tababet Uzmanlık Tüzüğü'ndeki uzmanlık dallan sayısı ikiden üçe çıkamadı, bu iki dalın uzmanlık eğitimi de fakültelerin dışına taşamadı. Hekimlik mesleği, hastanelerin var olduğu geçmişten bu yana yataklı kamu kurumlannda uzmanlık eğitimi verirken, diş hekimleri, fakültelerin dışında tek bir kamu sağlık kurumunda bile uzmanlık eğitiminin verildiğini göremediler. Bu nedenle uzmanlaşma, fakültelerin tekelinde özel bir hak durumuna geldi.ömrünü mesleğine adamış diş hekimlerine uzmanlaşma yolu kapandı. Her uzmanlık dalında ayn şefın, hatta aynı uzmanlık dalında birden fazla şefin varlığını kabullenen, yönetim zorluğunu göğüsleyen başhekimler, diş hekimliğinin ayn kliniklerinin ayn sorunlannı dinlemek ıstemediler ve kendilerince dışlanmış bir mesleğin tek sesten fazlasuu çıkarmasına tepki gösterdiler. Sağlık yönetiminin yetkili hekimleri böyle yaparken, kamu görevlisi diş hekimleri ne mi yaptılar? Bir kısmı bilimsel gelişme için çırpınırken, öbür kısmı günlük birkaç diş çekimi ile mesaisini doldurup aydan aya maaşını aİmak ve dengine getirdiği hastayı muayenehanesine götürme alışkanlığından vazgeçemedi. Para getiremeyen bilimsel gelişmelere kulaklannı tıkadı ve kendisini bilimsel gelişmeye yöneltenlere direndi. Bilimsel unvan kazanmış olanlann bazılan da farku eğilim göstermedi. Unvan alıncaya kadar dar bir alanda çahşma gösterip, bilimsel unvanı kazandıktan sonra bu avantajı paraya çevirme yanşına girenlerin sayüan az olmadı. Ek unvan getirmeyen çaJışmalardan kaçındı ve kendisini yeni gelişmelere zorlayanların çabalarına çomak sokmakta tereddüt etmedi. Bilimsel gelişmeyi istemeyenlerle, bilimsel gelişmeleri kendi tekellerine alma çabası gösterenler, bilimsel gelişmeleri ülke düzeyinde yayma ve yoksul vatandaşa da ulaştırma çabasında olanlarla çekişmelerini sürdürdüler. 21 KASIM 1987 Diş Hekiminin Açmazı Türk diş hekimi sorunlannı çözebilecek güçtedir ve anlayış birliği sağlandığı takdirde, ilerleme çabasına engel olabilecek güç yoktur. Diş hekiminin açmazı kendi içinden, kendi üyesinden doğmaktadır. Diş hekiminin gelişmesinde olumlu etken de olumsuz etken de kendisidir. Bilimsel temele dayalı varlığının 80. yıla merdiven dayadığı şu günlerde ülkemizin diş hekimi bu gerçeğin bilincine varmak, geç kalmadan bilim ve gelişme yolunda birleşmek, bilimsel gelişmenin yaşı ve zamanı olmadığını algılamak zorundadır. TONGUÇ GÖRKER Şişli Etfal Hastanesi Diş Hekimi Bilimsel Türk Diş Hekimliği, yarın 79 yaşına basıyor. Geleneksel diş hekimliği bayramı yer yer törenlerle kutlanacak, kimi yerde ulaşılan başarılar düe getirilecek, kimi yerde ülke düzeyine yayılamayan gelişmeler yerilecek, kimisi bu bayrama sahip çıkacak, kimisi de belki bu bayramı dışlayacak. tfatta belki de kuruluşun 1909 yıhnda olduğu savı ile baa kişiler yine bir yıl eksiğini söyleyecekler Ve 22 kasun gunünün 1908 yılına ait bir öneme sahip olduğunu, 22 Kasım 1909'da diş hekimliği tarihine geçecek bir olayın bulunmadığını unutacaklar. . Turk diş hekimliği tarihinin öyle ya da böyle olmasının, tartışılabüir bir önemi var elbette. Ama 79 yılda ulaşılan sonuç, 79. yılda mesleğin içinde bulunduğu açmazlar, bundan daha önemli. Ülkemizin diş hekimi, 79 yılda gerçekten büyük gelişmeler gösterdi. İstanbul'un Kadırga semtindeki mütevazı dişçi mektebinin açılışma dek uzanan 1908 yılı bütçe onayı, Emrullah Efendilerin, Cemil Topuzlulann, Halit Şazilerin inanç birliği ile gerçekleşti. Dağınık ve değişik adlarla verilen bir mesleğin belli düzene gırmesi, belli ad kazanması ve standart bir eğitim programına başlaması idi istenen ve mesleğin talihi bu bütçe onayı ile yeni bir yön kazanıyordu. Varlığı bile zorluklarla başlayan mesleğin gelişimi ise, aynı olumsuz etkilerle sürekli engel aşma gerekliliğini gösteriyor, mesleği bir yerlere ulaştırabilmek için diş hekimlerinin özveri ile uğraş vermeleri zorunlu oluyordu. Meslek bilimsel tabana kavuştu, ama tam yirmi yıl, yüksekokul bitiren de biıirmeyen de aynı yetki ile mesleği icra etti. Kimin hekim, kimin esnaf olduğu belirsiz süre gelen bu ortamın değişmesi, 1928 yıhnda yürürlüğe giren 1219 sayüı Tababet ve Şuabatı Sanatîarının Tarzı lcrasına Dair Kanun (tıp mesleklerinin uygulanmasına ilişkin yasa) ile ilk kez sağlanmış oldu. Bu yasa, hekim ile sahteciyi ayınyor, saklı hakların nasıl kullanılacağını belirtiyor, ancak sahteciler için yeıerli yaptırımlardan yoksun bulunuyordu. Belki de o tarihlerin ortamında kesin sınırlar ve cezalar koymak sakıncalı görülüyordu. Bu görüş haklı da olabilirdi, çünkü diş hekimi bulunmadığı için sahtesine sahip çıkan birçok yöremiz, son on yıllık geçmişimizde bile az sayıda değildi. Bu ortam, ülkemiz diş hekiminin meslek alanında gelişmesini engellemedi. Ülke dışında ilerleyen teknoloji ve bilimsel aşamalar, ister istemez ülkemize de yansıyordu. Mesleğini ciddiye alan, meslekte bilimsel aşamaların zorunlu olduğuna inanan diş hekimleri de az sayıda değildi. Bu inançlı kişilerin öncülüğü ile ülke diş hekimliğinin bilimsel düzeyi, ileri ülkelerin düzeyine ulaşmakta zorluk çekmiyordu. Teknolojinin gerektirdiği araç ve gereçlerin ülkemizde yapılamaması ise, bu araç ve gereçlerin tacirleri için kârh bir yatırım alanı doğuruyor, hizmetin maliyetini yükseltiyordu. Ne var ki sonuçta elde edilen gelişmeler, bu ülkenin insanlanna sunuluyor ve bu ulkenin insanları da bilimsel gelişmelerden yararlanmış oluyordu. Bu çabalar benzer koşullarla birbirini izleyerek, 79. yıla ulaşıldı. Bunca engele karşın ortaya çıkan ilerleme düzeyi gerçekten şaşırtıa ölçüde yüksekti, ama ortaya çıkan tezatlar daha da fazla şaşırtıcı oldu. PENCERE Sırlan Dökülen Ayna... Ayna, gizemli bir sözcüktür; tanımı da ilginç: Işınları yansıtan sırtı cam. Evet, sırlı cam... Ancak buradaki sırın gizem anlamına gelmediği açık. Sır, hem kimseye söylenmemesi gereken gizli bir bilgi; hem de kimi maddeye paıiaklık vermek için sürülen ince maden katmandır Nitekim arkasındaki sır dökülünce, ayna yer yer bozulur, kararır, parlaklığını yitirir, aynalıktan çıkar. Masaldaki kraliçe, her sabah uyanır uyanmaz aynasını eline alıp bakar ve sorar: Söyle ayna!.. Benden güzeli var mı? Yalnız masaldaki kraliçe mi, Cahit Sıtkı da "Otuz Beş ykş" şiirinde sormaz mı: Neden bana düşman görünürsünüz Yıllar yrtı cfost bildiğim aynalar Ayna üzerine çok şiir yazılmış, edebiyatta aynayla çok uğraşılmıştır... • Ama halk ne diyor: Karakolda ayna var... Bu özdeyiş, atasözü gibi yıllardan beri dillerde dalgalanırken bugünkü yönetim ne yapıyor? Batı Avrupa'dan Türkiye'ye gelen TBKP yöneticilerini "aynalı oda"da sorguya çekiyor. Gazetecilerin yazdıklarına bakılırsa "aynalı oda" öyle bir yermiş ki, duvarını kaplayan hünerli pencereden dışarısı görünmez, dışarıdan içerisi görünürmüş. Kodaman yetkililer de sorgulamaları sanığa görünmeden izlemek olanağı bulurlarmış. Çağ atlıyoruz ya, eskiden mahalle karakolunda ayna vardı; şimdi başkentimiz de aynalı mı oldu? Argoda polis "aynasız" diye anılır; bu işler artık polis işi olmaktan çıktı; devlet sırlarıyla aynaların sırlan birbirine karıştı. • Ayna demek sır demek... "Aynalı oda"da acaba hangi sııiar konuşuluyor? TBKP'nin yönetlcileri olan Nihat Sargın ile Haydar Kutlu'nun sorgulamasında örgüt çözümlemesi mi yapılacak? Kağrt üzerinde ağaç dallarına benzeyen şemalar, dallar, kollar, yapraklar, arrnutlar, elmalar, adlar, kişiler, gizli üyeler; sonra ardından, eski deyişle "tevkifat" yeni deyişle tutuklamalar... Nereye kadar? Hapishaneler, hapishaneler, hapishaneler. . Açık cezaevteri, kapalı cezaevleri, askeri cezaevleri, sivil cezaevleri, gözaltına alınanlar, tutukluiar, hükümlüler, idamlıklar; yıllar, yıllar, yıllar, mahpushaneler ve haneler, onlar hanesi, yüzier hanesi, binler hanesi, on binler hanesi, sonra yüz binler hanesi; kuşaklar, kuşaklar, kuşaklar, gençler, gençler, gençler... Nereye kadar? Devletimizin büyükleri başkentteki aynalı odada komünist sanıklan izleyeceklerine ellerine birer ayna alarak kendilerine sorsalar: Nereye kadar? • Komünistler eskiden yurda gizlice girerierdi; artık dünya aleme ilan ederek, bildiri yayımlayarak, yanlarına Avrupalı partamenterleri alarak, davul zurna çalarak, kendi ayaklanyta tıpış tıpış geliyorlar; ne Rus, ne de Bulgar sınınndan sızıyorlar; Avrupa Konseyi'nden, Avrupa Topluluğu'ndan geliyorlar. Peki, ne yapacağız? Söylesene ayna!... Ayna bilmem ki ne söylüyor? Ne akıl öğretiyor? Aynalı odanın esrarı nasıl çözülecek? En iyisi "Toplu Konut föm/'ndan büyük bölümünü cezaevleri yapımına ayıralım, modern mahpushaneler yapalım; hem inşaat sektörü gelişir, hem ekonomiye katkısı olur, hem de iyi kötü işsizlere iş Bulunur; Avrupa Kbnseyi'ne selam, Avrupa Topluluğu'na temennah çakalım; içerdekilere yenilerini katalım, ne kadar komünist varsa cezaevlerine tıkalım... Peki, "asmayalım da besleyeiim mi?" ..w\ Söylesene ayna!.. Kendi aramızda anlaşamazsak... Kendi içinde anlasamayan bir topluluğun dışardan destek görme konusunda elbette şansı da yoktu, hakkı da... lşte diş hekimi 79 yılın sonunda bu açmazla karşı karşıyadır. Bugün yardımcı meslekler olarak diş protez teknisyenliği ve diş hemşireliği gibi mesleklerin var olmasını isteyen diş hekimliği, daha kendi alanında bile bilimsel gelişme ve hizmet içi eğitim açısından genel bir program yapabilmiş değildir. Ustelik bu programsızhk yan mesleklere de yansımaya ve daha yeni kurulmaya başlayan teknisyenlik eğitimi koşullannda da aynı kısır çekişmelerin yaratılması tehlikesi ortaya çıkmaya başlamıştır. Türk diş hekimi sorunlannı çözebilecek güçtedir ve anlayış birliği sağlandığı takdirde, ilerleme çabasına engel olabilecek güç yoktur. Diş hekiminin açmazı kendi içinden, kendi üyesinden doğmaktadır. Diş hekiminin gelişmesinde olumlu etken de olumsuz etken de kendisidir. Bilimsel temele bağlı varlığını 80. yıla dayadığı şu günlerde,ülkemizin diş hekimi bu gerçeğin bilincine varmak, geç kalmadan bilim ve gelişme yolunda birleşmek, bilimsel gelişmenin yaşı ve zamanı olmadığını algılamak zorundadır. Ülkemizin çaresiz insanı da bunu beklemekte, sağlık hakkının bilinci içinde buna inanmaktadır. Gelişmelerden yararlanamayan yığınlar Tezatlar, hesaba gerek görmeden, para ödeyebilen varlıklı vatandaşm somnu değildi. Çünkü yeterli ödeme ile diş dünyarun en ileri teknolojisini ülkemiz diş hekiminin elinden alabiliyor ve yararlanabiliyordu. Ama nüfus çoğunluğu, gelişmelerin farkında bile değildi. Ya kamu kurumlarına başvuruyor ve eldeki kırık dökük araçlarla diş hekimi çekimi yaptırıyor veya ucuzcu sahtecinin eline kalarak kendisine verilen tarihsel değeri bile tartış EVET/HAyiR OKTM AKBAL Burası Çelişkiler Ülkesidiri Tam bir çelişkiler ülkesi olduk! Tutarsızlıklar, anlamsızlıklar, yanlışlıklar; akıl ermez, sağduyuya ters düşen işler, davranışter, görüşler... Avrupalıyız, Batı kültürüne bağlıyız, demokratik bir yönetim içindeyiz, çağdaş kültürün izleyicisiyiz, yerimiz Batı üyoarlığının içinde diyoruz, yazıyoruz, söytuyoruz. Ote yandan!.. Ote yandan bütün bunlara aykırı, bütün bunlara yakışmayan işler, tutumlar kimi zaman açıkça, kimi zaman gizliden gizliye sürdürülüyor. Örneğin komünist partinin kurulması, kurulmaması konusu... NATO'ya bağlı tüm devletlerde, Avrupa Konseyi üyesi tüm ülkelerde komşulanmızda komünist partiler, sosyalist partiler var. Buntar yasal olarak kurulmuştur, yasal olarak çalışıriar, seçimlere gireıier, milletvekili çıkanrlar, kimi zarrtan iktidara ortak bile olurlar. Ülkemizde komünist partinin ya da partilerin kurulması yasaktır. Hem Anayasa'da hem de ceza yasasında bunu önleyen, hem de çok ağır yaptırımlarla önleyen maddeler vardır. Bunlaryurürlükten kaldırılmadan Manc'çı çizgide bir komünist ya da sosyalist parti kurulamaz. Konu bu denli açık... Zaman zaman oluşturulan sosyalist eğilimli partiler de bir süre geçince bir takım suçlamalarla kapatılmış, yoneticiler hapse mahkum edilmiş, yıllarca cezaevlerinde kalmışlardır. ANAP lideri Ûzal ne yapıp edip Avrupa Ortak Pazarı'na Türkiye'nin katılmasını istiyor. Bu yolda çaba harcıyor. İyi de yapıyor... Ama gerçek anlamda Batılı, çağdaş olmanın koşulları ne yazık ki bizdekilere uymuyor. Düşünce özgürlüğü olmayan bir loplumda demokrasiden söz edilemez diyor Batılılar... Kendi ülkeierindeki tüm hakların, özgürlüklerin Türkiye'de de yerleşmesini, güvence altına alınmasını istiyorlar. Mer şey bu kadar açık... TKP'nin ve TİP'nin genel sekreterleri geçen gün Türkiye'ye geldi. Uçaktan iner inmez tutuklandılar. Uçakta birçok Avrupelı patiamento üyesi, gazeteci de vardı. Onlar da böyle bir sonucu bekliyoıiardı, ama karşı çıktılar. Böyle birtutumu Türkiye'de demokrasinin olmadığının kanıtı saydılar. Bir takım gazeteler günlerdir işi alevlendirdi. Sayın Evren de Muğla yöresinde yaptığı konuşmalarda, Türkiye'de komünist partilerin kurulması zamanının daha gelmediğini söyledi. Yasalar, anayasanın belirli maddeleri yürüriükteyken elbette ki Türkiye'de komünist partiler kurulamazdı. Sayın Başbakan Batıya hoş götünmek için komünist partilerin ülkemizde pekâla kurulabileceğini söylesin, Anayasa ve yasalar düzeltilmeden böyle bir şey nasıl olabilirdi? Bunu bilmeyen de yoktu. Ancak seçimlerden sonra yeni oluşturulan Mecliste çoğunluğu elde eden bir parti ya da partiler yeni bir öneri getirirler, anayasada ve ceza yasasında gereken değişiklikleri yaparlar, sonra da komünist partilerinin kurulmasına olanak sağlanır.. Yoksa durup dururken 'gelsinler efendim, kim onları önlüyor?' diye bir hoşgörü özentisine kalkışmak, hem kendimizi hem de başkalarmı aldatmaya çaiışmaktır. Dedim ya, burası bir çeiişkiler ülkesidir. Komünist liderlerin ülkeye dönme haberlerinin gazetelerde yayımlandığı gün yine aynı gazetelerde sıkıyönetim mahkemelerinin komünist partisi kurmak suçlamasıyla ağır hapse mahkum edilen kişilerin ki pek çoğu gençlerdir cezalarının askeri yargıtayca onaylanchğı haberi yer alıyordu. Hem komünist partiler kurulabilecek, hem de bu partileri kurduğu savıyla askeri adalet önünde insanlar ağır hapis cezaianna çarptırılacak, böyle bir çelişki doğrusu ya, az gorulürl Kimi aldatıyoruz? Kendimizi hiç aldatamayız. Hele yabancıları hiç mi hiç!.. Önce yasalarda değişiklik yapacaksın, ancak ondan sonra Marx'çı görüşteki partilerin kurulmasına olanak sağlayacaksın. Bütün yasalar yerli yerinde dururken gelin de partinizi kurun' dercesine bir hoşgörü gösterisine kalkışmak çok çirkindir. ANAP lideri hangi hesapların peşindedir, anlamak zor... Ama seçim öncesinde ülkemizi yeni bir karışıklığa, anlamsız tartışmalara soktuğu açık... Artık bir karar verelim: Biz Batı demokrasisinin koşullarına, 3aırallanna bağlı mıyız, değil miyiz? Bağlıysak, bu ülkede her görüste, her tutumda siyasal oluşumlara izin verilecektir. Değilsek, o zaman bunu da dosta düşmana açıklamaktan niye çekiniyoruz? S.S YEŞİM SAHİL KONUT YAPI KOOPERATİFİ B 0 D RU M ' DA ! Kendi Koyunuzda Kendi Villamz... TEŞEKKÜR Eşim KUMRU ÇAYHAN'ın geçirdiği kaza sonucu yanan kolunu büyük bir özenle tedavi eden Gümüşsuyu Asker Hastanesi Plastik Cerrahi Kliniği şefı Tabip Albay SS YEŞtM SAHÎL KONUT YAPI KOOPERATİFİ'nin 144.300 m'lık arsası Ege'nin en çrüzel koyu olan Bodruın Güvercinliktedir. • Ulaşım ve altyapı sorunu yoktuı. • Arsamız denizle iç içedir sayın HARUN ÖZKAN'a, Cerrahi Kliniği Şefi Tabip Albay Arsanuzın tapusu S.S.YEŞÎM SAHİL KONUT YAPI KOOPERATtFÎ üzenne kayıth Her noktası deruz manzaralı.. Resmi imar plardı Türkiye'nın ikinci büyük oteli MAYA ve MAVt TUR Zıraat Bankaa tesislen komşunuz olacağı tnşaata 1988 Nisan'ında kesın olarak başlanacağı SİZİ ZORLA KONUT SAHİBİ YAPACAĞIZ NASIL Mİ? İŞTE GÜVEN BELGENİZ tt? P • l , EMİN ÜLKER'e, Servis hemşire ve personeli ile özellikle Sayın Bekir Taner'e teşekkür ederim. AV. MEHMET ÇAYHAN 1 Sevgili Kardeşimiz • İÇİN DE DEĞİL! ÖYLEYSE ZORLA KONUT SAHİBİ YAPMAK DA NE DEMEK OLUYOR? FAHRETTÎN NESİMİOĞLU'nu yitirmenin derin acısı içindeyiz. Anısını yaşamamız boyu yüreğimizde taşıyacağız. Kederli ailesine başsağlığı dileriz. V • Size en yakın büromuza uğrayaralc arsamızın yerini görevli arkadaşlaıuruzın izleteceği video filmlerinden, maketlerden öğrenin • Mektup veya telofonla broşür isteyin Arsanızı, imkanlannızı tarudıktan sonra ARSA BEDELİ: 4.700.000. TL 2.500.000 TL PEŞİN KALAN MİKTAR 11 AY TAKSİTLE S r Gül ve Nihat PALABIYIK Ali H.Er Metin ACAR SİZ BİZİ ZORLAYACAKSINIZ BANKA HESAP NUMARALARI • YAPI KREDt DENİZLİ MERKEZ ŞB: 0028 41S * AKBANK DENİZLİ MERKEZ: 24 01 28 MÛRACAAT ADRESLERI MERKEZ Berkman Işhanı Kat 3 No 44 Denızlı Tel 20197 ISTANBUL Hoca Rüstem Mektebı Sokak 13/2 Çağaloğlu Te! 5209006 BOORUM Hasan KayaGuvercınlık 9 (6141) 2850 veya 2851'den 30 numara IZMIR Tel 13093 7 YEPYENİ BlR MUZİK / GOSTERl OLAYI M u Z l K A FSANESİ L D E S T A N Bu gostcrı C o m m o d o r e Tclcteknık katkılanvla gerçekl&>mektedir. ANKARA: Rüzgariı Sokak Ozier Han 7/32 ULUS Tet 32419393123683 FRANSA Route De Lagresle Bg De Thızy 69240 FRANCE Tel 9 9 33 74644416 AST'ta 125 02 56 Mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta tüm mesele. Yaşamını işçi sınıfının örgütlü mücadelesine ve örgütüne adamış MUSTAFA HAYRULLAHOĞUTnu (Deniz) saygıyla anıyor; onun banş, demokrasi, sosyalizm mücadelesinde yılmazhğını ve direngenligini örnek alıyoruz. Topkapı Meüü tşçileri Adına TEŞEKKÜR "Eşim Neşe Ciğerim'in geçirdiği rahatsızlık sonucu ameliyatını başan ile gerçekleştiren Samsun Devlet Hastanesi Başhekimi Kurgulayan ve yöneten Zafer Diper Yazmsal Danışman HAMDİ 1ABANLI SAHİBİNDEN SATILIK DÜKKÂN 29 m1, 3 kat müsaadeli, Ada 64, Parsel 7, Pafta: 6 Adres: Ismet Inönü Cad. No: 14 KARAMÜRSEL Mür.: 586 46 70 Yanına bir kelıme gelecek. hanımlar sevinecek (beyler de). Op.Dr. 1.EROL UYSAL'a ve narkozitör Dr. Servet Zerey ile Genel Şirurji Servisi'nin hemşireleri Hülya Adıgüzel ve Semiha Şahin ile tüm servis personeline teşekkürü borç bilirim. Şükran Kurdakul Sahne Düzenlemesı TEM SANAT GALERÎSÎ FUAT ACAROĞLU Resım Sergısı "Eko' nun yanma gelecek kelımeyı boş kutulara yazın PK 54 LevenlIstanbul adresıne 23 Kaam akşamına kadar postalayın Bılenler arasında çekılecek kurada kazanan kışı AEG nın bu yeni urunune 1 sahip olacak lyı şanslar L |AEG Bora Karabulut Işıklams Ali Doğantimur Yönetmen Yardınıcıaı 3 28 Kasım 1987 Audıo Vısuol lanıtım 17 30 Pozord.sınc'oher^unll 00 19 00 Kuyulubostan 3ok 44/2 Nışontaşı Tel 147 08 9 9 147 97 56 CEMtL CİĞERİMSAMSUN Nazan Şengül Mürsel Yaylalı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear