23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 EKİM 1987 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 DIMABEHİÇ AK Claude Miller, yenifılmini sundu ve sinemasını anlattı KİM KİME DUM Taklit ve yineleme korkum var' ATİLLA DORSAy Genç Fransız yönetmenleri kuşağının en ilginç adlarından biri Istanbul'daydı geçen hafta... Fransız Kültür Merkezi'nin çağnlısı olarak gelen Claude Miller, \nkara, tstanbul ve tzmir'de son filmi "L'effrontee"yi sundu, basın toplantılanna katıldı. Yalnızca 5 filmiyle adı bilinen ilginç bir cağdaş yönetmen olmayı başarmıştı Miller... Ama ne fılmler... "En lyi Yüriime BiçimiLa MeUleure Façon de Marcher", çok farklı yaradıhşta 2 genç adam arasında geçen bir "yasak duygular" filmiydi. Yıllar önce AKM'deki bir Fransız fîlmleri haftasında gördüğumüz bu ilk filmi, Miller'e umut bağlanmasına yetmişti.. Bunu izleyen ve Patricia Highsmith'den uyarlanmış garip ve cekid bir tutku öyküsü olan "Onu Sevdighni SöyfcDitesLui que je l'Aime", yülar önce ülkemizde sinemalarda gösterilip ilgi gören bir "karasevda" filmiydi.. Birkaç mevsim öncesinin büyük sürprizi, bir "kapalı mekftn" konusundan son derece gerilimli bir psikolojik irdeleme, yine bir "tutku öyküsü" çıkarmayı bilen "korkunç ŞiipheGarde a Vue" ve bu nimde Lino Ventura, Micbel Serrault, Romy Sctaneider üçlüsünün oyunlan, sanınm ki çok sinemaseverin belleğindedir... Ancak videolarda izlenen, Michel Serrault ve Isabelle Adjanili, aşın biçimci bir "Mortelle Randonnee"den sonra, Miller, son filmi "L'effronlee" ile gerek eleştirmenler, gerekse seyirci nezdinde çok ilgi gördü. Şarkıcıbesteci Serge Gainsbourg'la oyuncu Jane Birkinin 13 yaşındaki yetenekli kızları Charİotte Gainsbourg'un kendi yaşında, yeniyetme bir kızın sorunlarını büyuk bir inandınulıkla perdeye getirdiği bu film, Miller'in genelde ilgi duyduğu çocukluk ve yeniyetişme dönemlerine eğilen nimler arasında kuşkusuz ayrı bir yer tutacak.. Miier'le sineması üzerine konuştuk... L'effrontee'nin, jeneriklerde (telif hakkı sorunlan nedeniyle açıklanmamasına karşın), bir Carson McCullers öyküsünün uyarlaması olduğuntı açıkEıyor Miller... "Onu Sevdiğimi Söyle"nin de bir Patricia Highsmith uyarlaması olduğunu anımsatarak, Amerikan yazını ve siüemasına karşı (bilinen) ilgisinin kökenkrini sonıyorum. MİLLER Highsmith, çok sevdiğim, uünyasuu yakın bulduğum bir yazar.. Daha sineraacı olmadan, onun Sweet Sickness adlı romanını uyarlamak isterdim. Bu, sonunda Onu Sevdiğimi Söyle fılmine yol açtı. Korknnç Şüphe, bir Ingiliz romanından, "Mortelle Randonnee" ise yine bir Amerikan romanından uyarlama... Ancak bu AngloSakson yazınına çok özel bir ilgi duyduğum anlamına gelmiyor. Koşulların getirdiği bir şey bu.. 198081'lerde, zaman zaman oljuğu gibi, sinemada yeniden "karafilm" türüne büyuk ilgi »ardı. Ben dahil birçok yeni silemacı, ilk filmlerini bir polisi/e olarak yapmak zorunda kaliı. Polisiye deyince de, masamıun üstünde bir sürü Amerikan x>lisiye romanı bulmak, kaçınılnazdı. ' KORKUNÇ ŞÜPHE Claude Miller'in ülkemizde daha önce gösterilen fîbni "Garde i VueKorkunç Şüphe" birçok sinemaseverin belleğindedir. Başrol oyuncusu UnoVentura ne yazık kiyaşamıyor artık. Bence siz, üpkı Bertrand Tavernier gibi, Amerikan yazını ve sinemasına bü>ük hayranlık duyan, ama sonuç olarak tipik Fransız filmler >apan bir sinemacısınız. Ne dersiniz? MİLLER Böyle düşünmeniz, beni kuşkusuz memnun ediyor. Ve bunun doğru olduğunu sanıyorum. Amerikan sinemasının parlak çağı, benim kuşağımı çok etkilemiştir. Bu doğru. Ancak bu etkilemenin daha çok temalar düzeyinde değil de, estetik ve görsel düze>rde olduğunu sanıyorum. Temalar, öykuler tipik bizden.. Ama örneğin 'dekupaj' olarak Amerikan sinemasından öğrenilecek çok şey var. Klasik müzigi çok sevdiğiniz ve sanat olayına ilk kez klasik miizik aracılıgıyla yaklaştığınız söyleniyor. Ne dersiniz? gılandıran şeylerden biri... Sanki her filmde, çektiğim her sahnede bir şeyleri taklit ettiğim korkusu var. Yeni bir sinema yapmak, yeni görüntüler yaratmak isterdim. Filmlerimi sevmiyor değilim gerçi.. Ama hep yapılmış olam, vaktiyte görüp beğendiğimi yineleme korkum var. Ve Fransız sinemasında, Leos Carax, JeanFrançois Stevenin gibi genç yönetmenlerin yeni bir sinema arayışı yonünde yaptıklarıni görünce, hem rahatlıyorum hem korkunç kıskanıyorum. Bu adlar, sinemanın geçmişini pek bilmeden, daha "vahşi" olarak geliyorlar sinemaya. Oysa ben kendimi sık sık, eski bir filmi kopya ederken yakalıyorum sanki." Ama "Korkunç Şiiphe", ki bence filmlerinizin en başanlısı, kolay kolaj hiçbir filme benzekü durumu sizce nasıl? MİLLER Hep bunalım sözü duyarsınız sinemada... Ancak bu kez sahici bir kriz var. Birçok neden bir araya geldi. Birkaç ay önce TV kanallarının bir bölümünün özel kesime açılması, kanallann aniden çoğalması, haftada 2530 kadar filmin TV'den yayımlanması, videonun yaygınlaşması, salonların gitgide daha kötüleşmesi ve sinema seyircisine saygının azalması, vs.. Salon sinemasımn sonu karanlık gözüküyor. Sinema hep var olacak, ama acaba gerçek anlamda film yapılacak mı? Sizin sinemanıza dönmek isterim. Genelde klasik bir sinemanız var. Klasik bir dekupaj, fazla kamera hareketi yok, vs. "Mortelle Randonnee" bir istisna sayılabilir, bu oMukca biçimci bir film.. Ama sanıyorum ki filmlerinizin arasında en az iş yapanı da bu oldu? MİLLER Evet, galiba hakhsınız.. Bir ilişki var. Bu film, hikâyenin, senaryonun boşluklarını belli bir biçimcilik, gosterişli bir anlatımla örtmeye çalıştı sanıyorum. Bu, bence çok iyi bir konusu olan, ancak dramaturjisi zayıf bir film oldu. P İ K N İ K PtYALE MADRA fflZU GAZETECİ MZCDET SE.\ &İKK c5cWiöA//?4 YAKUPÇKA6ELOL NABER Ş BBİ.7BENİM YERİME G>£L£N K MUSUtJUZ BARİ Claude Miller Fransız sinemasımn bugünkü durumu hakkında şunları söylüyor: "Hep bunalım sözü duyarsınız sinemada... Ancak bu kez sahici bir kriz var. Birçok neden bir araya geldi. Birkaç ay önce TV kanallarının bir bölumünün özel kesime açılması, kanallann aniden çoğalması, hajtada 2530 fılmin TV'den yayımlanması, videonun yaygmlaşması, salonların gitgide daha kötüleşmesi ve sinema seyircisine saygının azalması, vs... Salon sinemalarının sonu karanlık gözüküyor." MİLLER Çok mütevazı bir çevrede büyüdüm. Ailemin sanatla hiç ilişkisi yoktu. Bense sanata karşı büyük bir ilgi, adeta bir açlık besliyordum. İlk klasik uzunçalarlarla, amcam aracılıgıyla tanıştım. Bu ilk karşılaşma, bende büyük heyecanlar yarattı. "Eeffrontee" filrninin ana temalanndan biri de bu zaten... Sizin, süıemayı. geçmişini en iyi bilen, en "cinephile" yönetmenlerden biri oldugunuzu sanıyorum. Bunun bir anlamda, yaratıcı olmak için bir engel olduğunu düşünmiıyor musunuz? Bakımz Amerikan sinemasımn, bu sinemayı en iyi bilen yönetmenlerinden biri, belki de birincisi olan Peter Bogdanovich'e? Yaratıcı yönü, gitgide söndii.. MİLLER Bu çok doğru. Öylesine ki, bu beni en çok kaytilemez. MİLLER Evet, belki.. Bu filmi yaparken, kafamda Hitchcock'un " î p " filmi vardı. Ama sonuç olarak bu iki film birbirine hiç benzemiyor. Filmlerinizi niye bu kadar aralıklı yapıyorsunuz? MİLLER Çunkü çok yavaşım. Yaptıklarımı, bir fılmin hazırlığını kolay kolay yeterli bulmuyorum. Kendimi sürekli eleştiriyorum. Geri kalan zamanda rekiam fîlmleri çekiyorum. Konulu bir filmin hazırlığı ise 23 yıldan çabuk olmuyor. Bu, senaryo aşamasında.. Ancak bir kez sete gelince, filmi normal hızla bitiririm. Ancak yıllar çabucak geçiyor. Onun için bundan böyle biraz daha hızlı çalışmak istiyorum. Fransız sinemasımn bugiin Üçüncii Dünya sineması Claude Miller, hiç Türk filmi görmemiş. Bundan duyduğu üzüntüyü beürtiyor. Aynı zamanda senaryolannın yardımcısı olan eçi ise, Paris'te Biİge Olgaçın "Kaşık Düşmanı"nı gördüğünü ve çok sevdiğini belirtiyor. (Darısı bizim seyircimizin başına!).. Ancak Miüer, "Üçüncii Dünya" diye adlandmlan Ulkelerden umutlu.. Önumüzdeki 1015 yıl içinde, henüz teknolojiye boğulmamış ve 1015 kanala kavuşmamış bu ulkelerden çok şaşırta surprizlerin geleceğine inanıyor. Yakında, yine Charlotte Gainsbourg'la yeni bir filme başlayacak olan sanatçı, ülkemizi çok beğendiğini de ekliyor. Biz de, onun son fılmini gelecek Sinema Günleri'nde görmeyi umduğumuzu söyledik. Ve bu genç (1942 doğumlu) ve önemli sinemacı, sanırım ülkemizden, filminin gördüğü büyük seyirci ilgisinden de destek alan iyi izlenimlerle aynldı. ÇİZGİLİKA/îiiöt MASARACI AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAIS "Marley ve Wailer'den sonm Jamaıca'nın yarattığı en iyi ses" Reggaede yeni bir isim: Iııi Kamoze Reggae müziğinde, 1980 sonrası sesini duyurmaya başlayan gençlerin arasında bilinçli yaklaşımı, müzik bilgisi ve ciddiyeti ile ToshMarleyWailer kalibresini tutturacak tek bir isim göze çarpıyor: tni Kamoze VAVUZ BAYDAR Kokleri sömürge günlerine, acı dolu köleük yıllanna uzansa bile, Reggae'yi biçimleniiren ve başlatan, bir zamanlann ünlü üçlü>ü The Waflers olmuştu. Geçen yıllarla birlikte müzik coğrafyasma, ülkeleri Jamaika'yı ia katacak olan bu üçlüden ikisi, ne yazık ici artık hayatta değil. Aralannda gerek kişiiği, gerekse müziğiyle en çok ün kazananı Dİan Bob Marley'in yasamına 1981 yılında kanser son vermişti; Peter Tosh ise evine giren birkaç hırsızın kurşunlanna kurban oliu. Bob Marley'in ünlü davulcusu Carlton Bvrett de geçen yıl Kingston'da bir sokak ıcavgasında tabanca ile vurularak öldüruinüştü. Tarihi şiddetle yoğrulmuş bir ülkenin iuzenine protesto amacıyla yepyeni bir müdk türü ve ütopik ögelerle dolu bir felsefe /aratan bu Oncü sanatçüar, içinde yaşadıklan toplumun yansıması olan yazgılanndan sek kaçamıyorlar. Jamaika, pek çok az ge; şmiş Olke gibi, bagnnda doğan yaratıcılan orlayan, eriten bir yer. Reggae bir bakıma Tosh, Marley ve halen layatta olan, ancak günlerini bir köşede meiitasyon ve bahçıvanükla geçiren, arada bir Dİak çıkanp konser veren Bunny Wailer'la jaşlamışü, ama onlarla sona ermedi elbetje. Aynı geleneği bugün Yellowman ve Half Pint gjbi yeniler sürdürüyor. Geleneği sürdür>eler bile aynı kaliteyi tutturduklan kuşku gö:üren birçok şarkıcı plak ardına plak çıkarı/or bu arada. 1980 sonrası sesini duyurma/a başlayan gençlerin arasında bilinçli yakaşımı, müzik bilgisi ve ciddiyeti ile ToshVlarteyWdler kalibresini tutturacak tek bir sim göze çarpıyor: tn; Kamoze. Şu günlerde 30'una basacak olan KamoK*nin asıl adı Cedl Anthony Campbell. Pois olan babasıyla birlikte 2 yaşından itibat n kent kent dolasmaya başlayan Kamoze1 yıllanna rastlıyor. Kurduğu ilk grubun adı Stetsons. "Tannnın dagı" anlamına gelen Ini Kamoze adım da yine bu sıralarda, 1975 yılında gerçek bir Rasta "mümini" olduktan sonra ahyor. Kamoze, ilk çıkışını, 1981'de Bob Marley'in ölümünden kısa bir süre sonra doldurduğu "Worid Affairs" 45'liğiyle yapıyor. Marley'in ftlümünün Rasta inancına vurduğu darbeyi anlatan bu parça büyük ilgi görünce, stüdyo çalışmasıru "Trainer's Choice" ve "MerTelLer" adü besteleriyle sürdürüyor. Rtggae'nin dünyaca ünlü müzisyen ve yapımcı çifti, bas gitarist Robbie Shakespeare ve davulcu Sly Dunbar'ı harekete geçiren de bu 45'likler. Stockholm'de verdikleri bir konser sırasında konuştuğumuz Sly ve Robbie, Kamoze'yi "kaynaktan çıkan su gibi taptaze bir ses" olarak tanımlıyor. "Daha ilk karşılaşmamızda ber şey cuk oturdu" diyor Sly. Robbie ekliyor: "Ve o günden beri beraberiz, ne zaman ikimiz turne yapsak tni bizünle olsun istiyoruz. O YfeUownıan gibi övünç kaynagımız.." Ünlü ikili ile stüdyoya giren Kamoze, çok geçmeden "Genend" ve "Trouble You" 45'liklerini çıkanyor. Kısa bir süre sonra kendi adım taşıyan Sly Robbie yapımı ilk albümüyle adından söz ettirmeye başlıyor. llginin yoğunluğu, aynı yıl ikinci albümün çıkmasına neden oluyor. "Statement" adım taşıyan albüm Kamoze'ye "Bob Marley ve Bunny VVailer'dan sonra ülkenin yarattığı en iyi ses" unvanını, 1985'te dağıtılan Uluslararası Reggae ödüllerinden dördünü kazandırıyor. Sly ve Robbie ikilisinin ABD ve Avrupa'da verdiği konserlerde "konnk sanatçı" olarak yer alan Kamoze'nin bugün ünü AtPOLİS BABA.PA PAZ DEDE Babası po lantiğin iki yanına taşmış durumda. Son allis olan Kamoze"nin müzik eğitimi, papaz bümü "Pirate", eleştirmenlerin büyük bir çolık ve ayakkabı tamirciliği ile uğraşan ğunluğuna göre, "Geçen birkaç yü içinde Jamaika'dan çıkan en iyi Reggae calışması." dedesinin yanında kilisede başlanuş. Kamoze, daha önceki yapıtlanm belirleyen nin müzik eğitimi, papazlık ve ayakkabı ta çizgiyi "Pirate" albümünde de, sosyal mesaj mirciliği ile uğraşan dedesinin yanında kiliiçeren besteleriyle sürdürüyor. Unü pek cidsede başlamış: "Kilise dünyası içinde büyü diye almayan utangaç yaradılışlı Kamoze, aydüm. Her pkzar Idliseye gide gide ve bir siirıca şiir ve oyunlar da yazıyor. Söylediğine re sonra kilise korosuna alınınca sarkı söy göre "Pirate" albümünden sonra sırada lemeyi ve el çırpmayı doğal biçimde, "Runnins" adım taşıyan oyun kitabı var. Kazorlanmadan ögrendim. Evde sürekli müzik moze aynca Jamaika kıyılarındaki batık Port çalınıyordu ve bu, zaman geçtikçe yaretıcıRoyal kenti üstüne yaptığı araştırmayı "The lıkla sürecek bir doyum yaratıyordu." Richest City on Earth" (Dünyanın en zenKamoze'nin yaratıcılığının başlangıcı lıse gin kenti) adıyla çıkarmayı düşünüyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAS 25 Ekim 18S4'TJS &U6UU,K(RIUSAVAÇt SüREKXEN, 8ALAKLAVA ÇAKPIŞMASl OLMUÇTU. RUSU4K, BİHLEŞİK İNGlUZ.,FQAH£fZ ve OSMAUU KUW£TLEI&NİN TAKVIYE LıMAKII SALAKLAVA'YA SALDI&M/f, SAVUMKHZMAK ıSTSMİŞm. ÇARPfŞMALAIZ TBPBSÛZEKICEti, İNGlLiZ ZURMAy SAÇK/tMI KAGLAH, RUS TOPÇULARINI SUSni&MAK "HAFlFSUVA/Zl 7VGAY("UA 8/Jt €MİR GDA/HÜCUM YÖKIÜUÜU TBES ANLAPL MASt SÛMUCU YAULIŞ UY6ULAfJWf, ei/S. 71B4JEPİYE VOL AÇMIÇT7. LOeO CARpiGAU(je£:SiMC>E,eN HAP/F SÜVA&İLEBİ TOP~ yAL/AJ fC/c/Ç SALOIZTM/Ş, YENEN VE YBMLEfJİN BELLİ OLM4D/ĞI ÇASPIŞMA SOUOA/OA 673 KlŞıDEN t3S'l AT ÜSnJAJOE KALA&LMİŞrİ. HAFIF SUVARININ HUCUMUİ 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet 25 Ekim 1937 19371987 M. Roosevelt bir beyanname neşretti Vaşıngton 24 (axt.) Roosevelt bir beyanname neşrederek mutarekenin yıldonümü munasebetıyle butün umumi muesseselerin bayrak çekmesini istemiş ve Amerika halkım o gün kiliselerde ve mekteblerde dua ederek Amerikamn bütün devletlerle dostane münasebetler idame etınesıne devam etmesi için sırada sulh siyasetimizi devam temennilerde bulunmağa davet etürmek hakkmdaki arzumuzu etmiştir. bir here daha yenilemek harbden kaçmmak ve milletler Beyanname şu satırlarla bitmektedir: "Dünyanın birkaç arasındaki nizam ve emniyetin yeniden tesisile uğraşmak için yerinde muharebelerin ve . kanunsuzluklann asayişi hatta bütün ameli çarelere müracaat medeniyeti tehdit ettiği sn etmek bizim için doğru olur." T.C. BAŞ5AKANLİK HAZİNE VE DIŞ TİCARET MÜSTEŞARLIĞI STAJYER HAZİNE KONTROLÖRLÜĞÜ GtRİŞ SINAVI T.C. Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlıgı HAZİNE KONTROLÖRLERİ KURULU BAŞKANLlÖI'nca yapüacaJc yanşma sınavı ile yeterli sayıda stajyer Hazine konırolörü alınacaktır. 1 Yazılı sınavlaı 34 ve 5 Kasım 1987 tarihlerindc Ankara ve Istanbul'da yapılacaktır. Yazılı sınavı kazananlar Ankara'da sözlü sı nava tabi tutulacaktır. 2 Sınava katılabilmek için: a) Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesindeki niteliklerı taşımak. b) 1987 yılı ocak ayı haşında 30 yazını doldurmamı$ olmak, c) Ünıvervitelerin eğinnı süresi en aidört yıl olan, siyasal bilgilcr, hukuk, ıktisat, işletme, iktisadı ve idarı biümler fakülıeierinden veya bunlara eşitliği Mıüi Eğitim Gençlil ve Spor Bakanlığı'nca kabul edilen yerli ve yabircı fakülte veya ytlksekokullardan birini bitirmış olnidsı gerekmektedır. tsteklilerin sınav için gerekli belgelerle sınav konularını gösteren troşur ve başvuru formunu Ankara'da Hazine Kontrolörleri Kurulu Ba>kanlıgı"ndan (Mithatpaşa Cad. 18/8 Yenişehir), lstanbul'da Halaskârgazi Cad. 220/2 Osmanbey ve Izmir'de Gazi Bulvan 126/5 Basmane adresindekı grup başkanhklarından bizzat veya mektupla sağlayarak kayıt ışlemi ıçın en geç 19 Ekıra 1987 günü çaJışma saati bitimıne kadar Hazine Kontrolörleri Kurulu Ba$kanlığı'na başvurmaları gerekmek.edir. 3 Stajyer kontrolörlük süresi sonunda yapılacak yeterlik sınavında basarı göstererek kontrolörlüğe aıananla*. mesleki konularda incc!emcierde buiunmak üzcre b'r vıl «ure ile yurtdışına göndenlebilmekie ve gerekli şartîan taşıyanlar sırı yurtdışında master yapma olanakları bulunmaktadır. Du>urulur
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear