23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER tı Almanya'daki kurallara koşut kurallar geçerlidir. Batı Almanya'da ilke, denetçilerin bireysel olarak faaliyette bulunmalandır. Denetçilerin sorumluluğunda yürütülen denetim ortaklıkları (anonim, hisseli komandit, limited, kolektif ve adi komandit ortakhklar) tamnabilir. Ortaklığın biçimine göre yönetim kurulu üyelerinin, müdürün.kolektif ortağm denetçi olması, ilke olarak tammada önkoşuldur. En yüksek idari makam, denetçiler odasınm görüşünü alarak, azınhkta kalmalan koşulu ile, danışmanlann, benzeri meslek sahiplerinin, yerli denetçi niteliğini taşıyan yabancı denetçilerin, ortaklıkta ortak olması ve yönetimde görev alması iznini verebilir. Ortakhklarda hisseler nama yazüıdır. Batı Almanya'da, olağan anonim ortakhklarda en az sermaye 100 bin DM'dir, denetçi ortaklıklarında en az sermaye, bu miktann yarısı kadardır, 50 bin DM'dir. Batı Almanya da ve Avusturya'da denetim işi en az on kişi ile yapılır, diye bir kural yoktur. Bilgime göre böyle bir kural hiçbir ülkede yoktur. Avusturya'da bir denetçinin yanında beş alt denetim elemanından fazla kişi çalışamaz kuralı vardır. Uygulamada, söz konusu iki ülkede, denetim işleri ezici çoğunlukla, yabancılann değil vatandaşlann elindedir, büyük ortaklıklarca değil, bir kaç kişilik ortaklıklarca yapılmaktadır. Bu iki Ülkede ulusal ortakhklar, diğer ortaklıkları ülkelerinde pek banndırmazlar. Batı Almanya'da yaklaşık 40.000 danışman ve 4.000 denetçi çalışır, alt denetim elemanlan ile birlikte, denetim işinden 200.000 kişi ekmek yer. Japonya'da Japon denetçi ve yabancı denetçi ayrımı vardır. Japon Denetçiler Enstitüsü listesinde yabancı denetçiler yer almaz. GELELÎM "TEBLtfr'E... Avukathk Kanunumuzda avukatlık için, Ticaret Kanunumuzda murakıplık için Türk vatandaşı olma ilkesi yazılıdır, ülkemizde uygulama bu ilkeye göredir. Yanılmıyorsam, tebliğden, Batı Almanya ve Avusturya paralelinde, Türk vatandaşı olma ilkesini çıkaramıyorum. Tebliğde iki kez geçen "yabancı ülkelerde bankalan denetleme belgesi" koşulunu anlayamıyorum. Tebliğle yerli denetçiye değil de yabancı denetçiye öncelik verildi kuşkusu na düşüyorum. öbür Ülkelerde denetçi belgesi vardır, banka denetçisi belgesi yoktur.Banka denetçisi kavramı nasıl doğdu, merak ediyorum. Tebliğe göre yalnız bankalar değil, kimi anonim ortakhklar da denetlenecektir. Bu anonim ortakhklar herhangi bir konuda faaliyette bulunabilir. örneğin inşaat konusunda çalışan bir anonim ortaklık için inşaatçılan denetleme belgesini arayamayız diyorum. öbür ülkelerde önce denetçiye, sonra ortakhğa izin verilir. Tebliğde kuruluşa (ortakhğa) izin verileceği yazüıdır. Denetçiye izin verilmeyecek midir? Denetçi, bireysel olarak izin için başvunıda bulunamayacak mıdır? Denetçiye değil de kuruluşa izin verirsek, arabayı ata koşmuş olmaz mryız? En az 100 milyon lira sermaye ağırlaştırıcı koşuluna gerekçe bulmak güçtür sanıyorum. Batı Almanya paralelinde, sermaye koşulu, ancak 250 bin lira olabilirdi. Batı Almanya'da da Avusturya'da da, Amerika'da da, Ingiltere"de de ister bir kişi, ister iki kişi, ister daha fazla sayıda kişi denetçi ise denetçilik faaliyetinde bulunabüir. Bu durumda tebliğde yer alan en az 10 kişi koşulunu açıklama olanağı yoktur. SONUÇ Ülkemizde, bir mühendisimiz veya bir mimanmız veya bir doktorumuz veya bir avukatımız en az on kişi bir araya gelmeden ve en az 100 milyon liralık bir anonim ortakhk kurmadan, serbest meslek faaliyetinde bulunamaz mı? Bu sorunun yanıtı elbette hayırdır. Ülkemizde yüzyılı ya da yanm yüzyılı aşan bir bilgi ve deneyim birikimine sahip; mülkiye, yüksek ticaret, iktisat ve işletme kökenli onbinlerce meslektaşımız danışmanlık ve denetün mesleğini fiilen yapmaktadırlar. Tebliğin, bu kişileri yok sayar, yabancı kuruluşlara karşılaştırmah hukuka aykırı biçimde imtiyaz tanır yolda yorumlanmasından ve uygulanmasmdan kaygı duyuyorum. Tebliğde denetim sözcüğünden sonra, parantez içinde bir Ingilizce sözcük yer alıyor. Ingılizce sözcük, bilimde kaypak ve savruk bir kavramdır, anayasamıza göre devletimizin düi Türkçedir, o Ingilizce sözcük kaygımı arttırıyor. Kamu denetim kuruluşlanmızı, eğitim ve denetim teknikleri yönünden, Dünya Bankası'nın kabul edebileceği bir plana, düzenleyeceği bir programa ve yeterli göreceği müşavirlerine bağlıyoruz. Serbest denetimi yabancı kuruluşlara açıyoruz. Bu konularda, karşılaştırmalı hukuka ve uygulamaya göre ulusal olamıyoruz. Prof. Dr. SALİH ŞANVER Ülkemizde, son üç yılda, danışmanlık (milşavirlik) ve denetçilik (murakıplık) mesleklerini düzenleme konusunda bölük pörçük çabalarda bulunuldu. Bu dönemde, sayılan onu geçmeyen kimi yabancı denetim kuruluşlan ülkemize akın ettiler, kimi danışman ve denetçilerimizi dünyaya yayılmış ağlanna bağladılar. Düzenlemeler aşağıdaki gibi oldu. Aralık 1985'te, Vergi Usul Kanunu değişikligi ile danışmanlık mesleğini düzenleme yetkisi Bakanlar Kurulu'na verildi. Yasadan bu yana on üç ay geçti, düzenleme yapılmadı, Bakanlar Kunılu danışmanlık konusunda tutuk kaldı. Araük 1984'te. Merkez Bankası Kanunu degişikliği ile, 1987 yılı başında yürürlüğe girmek üzere, bankalar için zorunlu denetim kuralı konuldu. Haziıan 1986'da, Dünya Bankası ile yapılan bir anJaşma yayunlandı. AnJaşmaya göre, Türkiye Cumhuriyeti, Dünya Bankası'nın kabul edebileceği bir plana uyacak, duzenlediği bir programı uygulayacaktı. Merkez Bankası ve Sermaye Piyasası Kurulu personelinin egitimi, Bankalar Yeminli Murakıplan Kurulu'nun murakabe teknikleri, plana göre, genişletilecek, gelistirilecek, iyileştirilecekti. Mali Müşavirler Kurulu'nun kurulması ve ilk çalışmalan, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarbğı personeli ile bankacılık sektörü görevlilerinin eğitimi, programa göre yapılacaktı. Sıralanan faaliyetler için Türkiye Cumhuriyeti, Dünya Bankası'nca yeterli bulunacak niteliklere ve deneyime sahip müşavirler calıştıracaktı. Türkiye Cumhuriyeti, 1987 yüı başında ticari bankalarda ve lstanbul Kambiyo Borsası'nda dış denetimi başlatacaktı. Anlaşmadan bu yana yedi ay geçti, önceki hafta denetim kuruluşlanna ilişkin tebliğ yayımlandı. Ekim 1986 da, kimi menkul kıymetlerin çıkanlmasında zorunlu denetim yapılması kararı yayımlanmışü. Bakanlar Kurulu, denetçilik konusunda tutuk değildi. Bu yazım, Batı Almanya ve Avusturya yasalanna ağırhk vererek karşılaştırmalı yöntemle, sözü geçen tebliğin denetim kuruluşudenetim elemanı, yabancı, en az "10" kişilik ve en az "100" milyon lira sermayeli anonim ortaklık kurallannı değerlendirme konusundadır. Batı Almanya ve Avusturya1 daki durumu özetleyelim: Batı Almanya'da, vergi danışmanı ve ekonomik denetçi ikili ayrımı vardır, bu iki meslek iki ayrı yasada düzenlenmiştir. Avusturya'da, ekonomik denetçivergi daruşmanı, defter denetçisivergi danışmanı, vergi danışmanı diye üçlü bir aynm vardır, bu üç meslek bir tek yasada düzenlenmiştir. Yasalarda, önce meslek sahibine ilişkin, sonra meslek ortakhklanna ilişkin kurallar yer almaktadır. Batı Alman Anayasa Mahkemesi, 1980' de, defter tutmanın danışmanın veya denetçinin imtiyazmda bulunmadığı kararı nı vermiştir. Batı Almanya Denetim Yasasında denetçi, kamuca atanan, ticari faaliyet değil, kendi sorumluluğunda serbest meslek faaliyeti yapan gerçek kişidir. Sınava kabul ve sınav, atanma (mesleğe girmek) için, önkoşullardır. Alman vatandaşı olmak, sınava kabulün önkoşullan arasındadır. Vatandaş olmayanın sınava kabultttalebi, kimi ayrıklar bir yana, reddedilebilir. Avusturya'da, ancak ve ancak Avusturya vatandaşı olanlar, denetçidanışman olabilirler, bu kural dışında Ba Ulusal Denetim PENCERE 29 OCAK 1987 Tutuklama Zorunlu mu?.. EVET/HAYIR "AızıTlan Topluma Kazandırmak İçin... OKTAY AKBAL "Sınrftmı, öğretmenleri sevmiyorum", "çalışma isteğim yok", "okul bana göre değir... Arzu Uysal olayının anahtarı bu sözlerde... Bir de şu: "8enim ne büdiöimle değil, bilmediğimle ilgileniyoriar. Bu da canımı sjkıyor. öğretmenlere sınıflara alışamadım. Annemi, babam, kardeşimi, hiç klmseyi sevmiyorum. Çok yalnıztm. Yaşamak istemiyorum. Yaşam bana saçma geliyor..." On artı yaşındaydı Arzu. Hollanda'nın Lahey kerrtinde doğmuştu. İlkokulu orada brtirdi. On iki yaşında Türkiye'ye döndü. Hiç görmediği, bilmedigi, yalnızca anasıyla babasının anlattıkianyla tanıdıöı bir ülkeydi burası... Bir yabancıydı a Gerçek bir yabancıI Izmir gibi Turkiye'nin en uygar bir kerrtinde yaşadtğı halde, yine de yabancıltğını sürdürdü. Okul, öğretmenler, arkadaşlar, çevre, yaşam biçimi hepsi tersti. Yalnızdı "çok yalnıT'... Bir Arzu mudur böyte olan? Yüzbinlerce işçi ailesinin Fransa'da, AJmanya'da, HoJlanda'da, Belçika'da, isveç'te doğup, oralaıda büyümüş çocuklan da birer Arzu değil mi? Hepsi kendi anayurtiannda birer "yabancı" gibi yaşamıyor mu? Ne yaptyoruz onlan bu topluma yakJaştırmak, kaynaştırmak için? Yalnızca zorbalık, yalnızca "maneviyat" güçlendirecek diye "din ve ahlak" derslerini kullanmakl.. Oysa büsbütün ters tepki yapıyor boyte davranışlar. iyiden iyiye kopuyor bu yabancı çocukiar, ailelerine, kendilerine, gide gide yaşama, insanoğluna verilen bu en güzel değere... \fak, TV'deki bir oyun Arzu'yu bu yola itmiş! Bakmış, bir genç kız koskoca bir yapının çatı katında duruyor, her an canına kıydı kıyacak, ben de öyle yapsam daha iyi olmaz mı demiş!.. Yok, okuldaki öğretmenine tutulmuş, öğretmen de onunla ilgilenmiş, bu yüzden canına kıymış!.. Bahane anyoıiar, bir neden bulmak istiyoıiar! Oysa gerçek ortada, Arzu bir yabancıdır, on iki yaşına kadar Lahey'de yaşamış, Batının en ileri bir kentinde, okullannda, çevresinde, arkadaşlıkJannda, eğitim yörrteminde yaşamış, sonra da birdenbire Türk toplumuna duşmüş bir yabancı... Sorun, bu yabancılıktadır. Bizim kendi çıkarlarımız için kendi elimizle dış ülkelere gönderdiğimiz yüzbinlerce insanımıza, onların o ülkelerde doğan, büyüyen, yetişen çocuklarına gereği gibi sahip çıkamayışımızdadır. Bilryoruz, Batı kentlerinde yalnızca bilgisiz hacılar hocalar ilgileniyor onlarlal Çağdışı kafaiaria çağın içinde yasayan çocuklan gençleri "eğitmek" olanakstzdır. Türkiye'de bile o denli gnricilik belki yok! Oysa yıllardır yazılryor anlatılıyor. Almanyalarda, Hollandalarda Türk çocuklanna en gerici kafalann yol gösterdıği... Gönderdiğimiz eğitimciler, öğretmenler bile çoğunlukta belli bir gerici düşüncenin öncüleri olmadı mı? O zaman, gözünü Batı uygaritğında açan çocuklar, bu gericilik denizine niye kendilerini kaptırsınlar, niye kendilerini doğup büyüdükleri toplumun koşullanna uydurmasınlar? Bu, bir yaradır; bu, çözülmemiş bir sorundur. Binlerce, onbinlerce, belki yüzbinlerce yabanctlaşmış Türk çocuğunun kurtanlması ya da kurtarılamaması... On beş yaşına kadar uygar bir toplumun koşullannda yetişmiş bir genç kızı, bir delikanlıyı sınrfa sokacaksın, ona bir yandan baskı yapıp, bir yandan da ilgisiz, gereksiz birtakım ezberletilmiş şeyleri öğretmeye calışacaksınl Onu büsbütün geri rtmek, iç dünyasına, güzel anılanna kapaitırmak oluyor bu. O zaman Arzu gibi 'Çok yalnızım, yaşamak istemiyorum, yaşam bana çok saçma geliyor' diyecektir o genç insanlarımız... Yıllardır Türk eğitimi, öğretimi çok yanlış yollardadır. Atatürkün büyük önem verdigi "öğretim Birliği", uygulamadan kaldırılmıştır. Çağdaş eğitim gitmiş, yerini "din ve ahlak" adıyla insanlanmızı kücük yaştan koşullandıran bir anlayış almıştır. Radyoda, TV'de "ahlak ve dirf konuşmalannı dinlerseniz, genç beyinlere neler neler akıtıldığını daha iyi anlarsınız. Bir eğitim bakanı çıkar da Darvvin kuramını 'saçma' bulduğunu soyterse, o ülkede eğitim ve öğretimin ne durumda olduğu anlaşılmaz mı? Arzu gibi nice genç insanımız var. Yaşamayı çok saçma bulan. Yaşamak istemeyen. Kendini bir uçuruma, bir yokluğa atmak için fırsat kollayan... Bizlere düşen, bu "yabancılan" anlayışla, hoşgörüyle, gerçek bilimin yöntemleriyle kazanmayı, toplumumuza katmayi bilmektir. Ama bunu düşünen, bilen, anlayan kim? Bayrampaşa Cezaevi B16 koğuşunda yatan Hüseyin Kıvanç'tan bir mektup aldım. Sayın Kıvanç yazıyor: "19741980 (12 Eylül) arasında sahibi olduğum 'Eylem Yayın lan'nda çıkan çeşitli konularia ilgili kitaplar arasında dava konusu olan ve o yıllardan bugünlere gelen 8 kitap nedeniyle 13 Mayıs 1986 günlu duruşmada tutuklandım. Gerçi böyte olayiara mesleğimiz gereği yaşamımızın her döneminde hazıriıklıyız; ama yine de olan bitenler insanı düsündürüyor." Hüseyin Kıvanç, mektubunun bundan sonraki bolümünde dava konusu kitaplara ilişkin bilgiler vererek bir durum saptaması yapıyor: "Bildiğiniz gibi Başbakan özal, Türkiye'de fikirierinden ötüru hiçbir cezaevinde kimsenin yatmadığını ve fikir suçlusu denilen kişilerin anarşist olduklarını ünlü Newsweek dergisine verdiği demeçtB söyiedi. Sözün kısası 142'nci madde nedeniyle hapishanede yatanları Başbakan "anarşist" olarak görmektedir. Doğaldır ki ne tür bir anarşist olduğumu bugüne değin anlamış değilim. Kitap çevirrnekten ve yayımlamaktan başka bir "ıcraatın yok. Mesleğim yayın cılık. 1970 yılmda ANT dergisi ve yayınlannda çalışmaya başladım. YAR yayınlannın kurucularındanım. 12 Eylül'e kadar EYLEM yayınlannın, 12 Eyiül'den sonra İLGİ yayınlannın sahibiyim. Geçen mayıs ayında (tutuklandığım sırada) Orhan Kemal'in 'Küçükler ve Büyukler" adlı yapıtını yayımlayacaktım. Kitap mücellitte (ciltçide) kaldı ve halen de orada. Abdullah Toroslu'nun 'Gılgamış Destanı' ve 'Kılavuz Dilbilgisi'; Ihsanrnm 'Beyaz Kokfsi; Haşmet Zeybek'in 'Zilli Şıtfı; isaac Asimov'un 'Uzaydan Gelen Konuk'u; Ekrem Kahraman'ın Sessiz Bir Aşk"ı Dillendirmek'i, çocuk kitaplarının yanında İLGİ yayınlannın başlıca kitaplanydı. Bayrampaşa Cezaevi B16 koğuşunda 8 aydan beri kalmaktayım. Üzerinde durmak istediğim soru şudur: Ben fikir suçlusu değilsem ve anarşist isem nasıl ve ne tür bir anarşistim? Benim suçum basın ve düşünce suçu değilse nedir, nasıl bir şeydir? Biliyorsunuz ANAP iktidarı AETye girmek için göbek çatlatıyor. Avrupa Topluluğu bizim Ceza Kanunu'nda öngörülen 141, 142, 163'uncü maddeleri iikir suçu' sayarak kabul etmiyor. Acaba AET anarşist bir örgüt müdür?" •k OKURLARDAN Önlisans öğrencisi öğretmenler 1739 Sayıh Milli Eğitim Temel Kanunu hükmü gereğince bütün öğretmenlerin yükseköğrenimli olması gerekmektedir. Bu nedenle, MEGS Bakanlığı "Ortaöğrenimli ilkokul öğretmenlerine uzaktan öğretim yoluyla "önlisans eğitimi" sağlanmıştır. Aym zamanda "önlisans programı"nı başaran öğretmenlere 1. dereceye kadar terfi olanağı sağlanmıştır. Bu arada emekli olan ortaöğrenimli ilkokul öğretmenlerine de 986987 öğretim yılından itibaren "önlisans eğitimi yapma olanağı sağlanmıştır. Bu olanak genis biçimde duyurulmamıştır. TRT'de çalışan ilkokul öğretmenlerinin kayıtlarının yapılacağı son gün çeşitli kez duyurulduğu halde, emekli ilkokul öğretmenlerinden hiç söz edilmemiştir. Buna rağmen çeşitli kaynaklardan öğrenen emekli öğretmenler, kendilerine ne gibi haklar sağlayacağı belirgin olmamasına karşın, Eskişehir'de S0 bin lira ödeyerek "kayıtlarım bizzat" yaptırdılar. Önlisans programının kitapları da geldi. 2829 Mart 987'de de sınava gireceğiz. I tki yıllık "Önlisans programmı başarırsak bize ne gibi maddi olanak sağlanacak. Yani 1. dereceye intibakımız yapılacak mı? 2 Çalışan ilkokul öğretmenlerinden alınmayan 50 bin TL. bizden niçin alındı? Bu ayrıcalık niçin yapıldı? 3. Yükseköğrenim harcı, çalışan öğretmenlerden taksitle alınmakta. Bizlere de aym durum uygulanacak mı? 4. Göreve başlatılıp tekrar emekli mi edilecek? Kısaca, önlisans öğretimini başaran biz "önlisans öğrencisi emekli öğretmenlerin" durumunun açıklığa kavuşmasını bekliyoruz, MURAT SARPKAYA önlisans öğrencisi emekli ilkokul öğretmeni ÜSKÜDAR yeterlilik sınavıyla daha da artmıştır. Suçumun öğretmen olmak mı, yoksa Almanca bölümünden mezun olmak mı olduğunu henüz yeterince kavramış değilim. Türkiye çapında Almanca öğretmenine ihtiyaç duyulmadığmdan bizden 100 kişi alıyorlarmış. İki kez sınava girdim, ikisinde de başan oranım yüksekti. Ancak 100 kişinin içine girmenin başan olacağını sanmıyorum. Ne sınav sorulan yaytmlanıyor ne de çıkıp da bir yetkili açıklama yapıyor. Bu saçmalığın yapılmamasını özellikle Saym Emiroğlu'ndan rica ediyoruzEğer Almanca öğretmenine gereksinim yoksa Almanca eğitim veren fakülteler kapatılsın, bizlerin de kısa dönemli kurslarla başka branşlara geçmemiz sağlansın. BİR OKUR Sınav sonuçları açıklanmıyor Konya Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Almanca bölümünden 1985 yılmda mezun oldum. Okul yıllarında çektiğimiz sıkıntılar, mezun olduktan sonra Sayın Dinçerler'in biz öğretmenlere armağan ettiği anlamsız tUTİUtl \ctmt\i oıet KAYAK SCZONUMUZ BAŞUMÇTIR PerşembePoıar PazarPerşembe CumaPoıor 1 kişi 105binlra 1 kişi 1 kişi lOObinlro Mbinlrt otobüs servisimiz vardır. Tel: 158 49 27161 10 74336 16 60 Otel Bolu (4611) 3572 Adres: Barbaros Bulvarı No: 35 BEŞİKTAŞ KARTALKAYA TÜRKtYE ŞEKER FABRİKALARI A.Ş. İstanbul Alım Satım (Bölge) Müdürlüğü'nden 1 Türkiye Şeker Fabrikalan A.Ş. tstanbul Alım Satım (Bolge) MUdürlüğünce kullanılmakta olan Şeker Sigorta lş Hanı C Blok tadilatı işlcri 1986 yüı Bayındırbk ve tskân Bakanlığı birim fıyatlan üzerinden TL. 25.000.00O (yirmibeşmilyon) kesif bedelle 8/2574 sayılı karamameye göre eskalasyonlu olarak kapah tekh'f usulü ile ihale edilecektir. 2 lhaleye katüabilmek için yeterli k belgesi almak üzere en geç 4^.1987 çarsamba günü saat 16.00'ya kadar Kemeraltı Caddesi Tophane lş Hanı Kat 3'de mukim Türkiye Şeker Fabrikalan A.Ş. tstanbul Alım Satım (Bölge) Müdürlüğü Muhaberat servisine müracaat edflecek olup, yeterlik belgeJeri 5^.1987 günü saat îe.Offda verilecektir. Teklifler ise en geç 6.2.1986 günü saat 13.00'e kadar yukanda kayıth adrese tevdi edilecek, postadaki vaki gecikmeler ise nazan dikkate alınmavacaktır. 3 fştirakçilerden en az kesif bedeli kadar C grubu karne ve benzeri işleri yaptığına dair iş bitirme belgesi istenecektir. 4 Konu ile ılgili teknik ve idari şartname aym adresten Ocretsiz olarak temin edilebilir. 5 Teklifle birlikte teklif tutannın yuzde 5'i oranında gecici teminat verilecektir. 6 Şirketimiz 2886 sayüı kanuna tabi olmayıp ihaleyi kısmen veya tamamen yapıp yapmamakta veya dilediğine vermekte serbesttir. Basın: 11489 Hüseyin Kıvanç, Türkiye'de demokrasi olmadığının nice canlı kanıtından ve tanığından birisidir. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, şu günlerde Avrupa Konseyi'nde dönem başkanlığı yapacak. Konsey'in kurallarına ne kadar uyduğumuzu göstermek için ANAP hükümeti, insan Hakları Komısyonu'na kişisel basvuru hakkını tanımaya yoneldi. Kurnaz bir taktik!.. Sen içerde kitap yayıncısını hapisaneye tıkıyorsun, dışarda demokrasiye giden yolda yürüyormuşsun izlenimini yaratmaya çalışıyorsun. ANAP iktidarının üyeleri, Avrupa Konseyi'ne üye 21 ülkenin hiçbirinde fikir suçu olmadığını bilmiyorlar mı? • 26 temmuzda Ankara'da düzenlenen "Sosyalist Partide Parti içi Demokrasi" adlı panelde yaptıklan konuşmalardan ötürü Ali Kalan, Cenan Bıçakçı, Halil Berklay tutuklandılar. 20'nci yüzyılda iki dudağı arasından çıkan laftan tutuklanan kişiye hangi Batı demokrasisinde rastlanabilir? Ülkemizde demokrasiye ters düşen bir sürü yasa maddesi var; yargıçlarımız kişisel olarak demokrasiye bağlı olsalar da antidemokratik kanun maddelerini uygulamakla görevlidiıier; bu konuda diyecek bir şey yok; ama, "Fikir suçu sanıklan tutuklanır" diye bir hüküm ceza kanunlannda var mıdır? Nitekim 1980'lerden önce fikir suçu sanıklan tutuksuz yargılanırlardı. Batt demokrasilerinin tarihlerinde yargıçların da önemli katkıları vardır. Yargıç yasalarla bağlı olsa da yorumlarındaki yaratıcılığıyla hukuku geliştirebilir, içtihat kapılarını zorlayabilir, açabilir. Turkiye'nin çağdaş demokratik hukukunu oluşturmada yargıçlarımızın katkılannı bekliyoruz. A ANMA Değerli Eşim Em. Genenü ÖMER ÖZKAJVın üçüncü ölüm yıl dönümünde O'nu saygı ve sevgi ile aruyorum. Eşi: NADİRE ÖZKAN VEFAT Cemiyetimiz üyesi, değerli meslekdaşımız SELAMİMÜNİR YURDAE^P 27 Ocak 1987 salı günü vefat etmiştir. 1911 yıünda doğan ve 1927 yılında Ikdam Gazetesi'nde gazetecüiğe başlayan Yurdatap Vakit, Hürriyet, Şehir, Yeni İstanbul, Hergün ve Haber Gazeteleri ile Hafta, Yddız, Inci, Aydabir ve Akbaba dergilerinde sekreter, yazıişleri müdürlüğü ve yazarlık yapü. Çok sayıda tarih kitabı, roman ve hikâye yazdı. Vefatı camiamızda büyük üzüntü yaratan Yurdatap'ın cenazesi 28 Ocak 1987 çarsamba günü Nuruosmaniye Camii'nden kaldınlarak Kozlu Mezarhğı'nda toprağa verilmiştir. Yurdatap'a Tanndan rahmet, ailesine ve üyelerimize başsağlığı dileriz. YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLlGl'NDAN Dosya No: 1986/4064 Davacı Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından davalılar 1) Ali ve Kerem Okumuş adlanna Avukat Hasan AkköprO, 3) Saadet, Zeki (Kendisine asaJeten çocuklarına velayeten), 5) Behçet, Saadet, Sadullah Behice, M. Zeki, Kifayet ve Ferice Tanık aleyhlerine Gevaş Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tş Mahkemesi sıfatıyla açılmış bulunan 1979/201 esas sayılı davasının duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü avukatınca istenilmekle: Davalılardan Saadet Tanık mirasçılanndan Ismail Gümüş'e ve Yargıtay aşamasında da yine davalılardan Sadullah ve Kifayet Tanık'a posta ile davetiyeler tebliğ edilemediğinden, duruşma gününün ilanen tebliğı karaı verilmi; olmakla 24.2.1987 salı günü saat 09.00'da duruşma> a gelmediğiniz takdirde duruşmanın gıyabınızda yapılacağı na dair işbu ilan durusma gününün tebliği yerine geçerli olmak üzere davalılardan Saadet Tanık mirasçılanndan tsmaiîGümü; ile davalılardan Sadullah ve Kifayet Tanık adlanna ilanen tebliğ olunur. 211 1987 Basın: 11460 ŞİŞLİ 3. İCRA MEMURLUĞUNDAN İLAMSIZ ÖDEME EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİDİR Dosya No: 986/1788 Alacaklı: İSKİ Genei Müdürlüğü Aksaray tstanbul Vekili: Av. Nermin ÇETtN Aksaray Meydanı / İstanbul Borçlu: Şaban SÜRCAN Adsız Nefer Sokak No: 15/2 Feriköy/ İSTANBUL Aiacak miktan: 444.17i. TL.'nin masrafı, vekalet ücreti ve kanuni fpizi ile birlikte, Mustenidatı: ödeme fişi. İşbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren borcu ve takip masraflarını 27 gün içinde ödemeniz (teminatı vermeniz), borcun tamamına veya bir kısmına veya alacakhnın takibat icrası hakkına dair bir itirazınız varsa, senet aJtmdaki imza size ait değilse, yine bu 27 gün içinde ayrıca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde icra takibinde bu senedin sizden sadır olmuş sayılacağı, imzayı reddettiğiniz takdirde merci önünde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız vaki itirazınızın muvakkaten kaldınlacağı, senet veya borca itirazınızı yazılı veya sözlü olarak icra dairesine yedi gün içinde bildirmediğiniz takdirde aym müddeı içinde 74. madde gereğince mal beyanında bulunmanız, aksi halde hapisle tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykın beyanda bulunursanız hapisle cezalandınlacağınız, borç ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edileceği, takibe itiraz ettiğiniz takdirde itirazla birlikte tebliğ giderlerini ödemeniz, aksi halde itiraz etmemiş sayılacağınız, tebliğ yerine kaim olmak uzere ihtar olunur. 22.1.87 Basın: 823 GAZETECİLER CEMİYETİ SİİR GÖNÜ İLAN ÇİÇEKDAĞI ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1981/8 Karar No: 1986/348 Davacı Osman Şakacı'nın davalılar ölü Mustafa Keklik, mirasçıları aleyhine ikame eylemiş olduğu tapu iptali ve tescil davasının yapılan aleni yargılamaları sonunda: Çiçekdağı ilçesi Yenimahalle 95 ada, 63 parsel nolu taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş olup, davalılardan Hasan ile Ayse Keklik'e dava dilekçesi ve gıyap kararı Resmi Gazete ile ilan edilmiş olduğundan, yukarda yazılı hükmün adı geçenlere ilanen tebliğine, neşir tarihinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ilan olunur. 21/1/1987 Basın: 11463 Kitap okumayı sevenlerle Saat 14.00 18.00 31 Ocak Cumartesı Uzunkaya Çarşısı No:70 KARTAL Can Yücel Cevat Çapan Arif Damar HlkmM Çetlnkaya Kubilay Olayı ve Tarikat Kampları 6 KALEM FEEDEX, TERRAPAİNT, REÇİNE VE SERTLEŞTİRİCİSİ SATINALINACAKTIR Şartnamesi, bedelsiz olarak aşağıdaki adresterden alınabilir. 1 KARABÜK'TE: Demir ve Çelik Fabrikalan Müessesesi Tedarik ve Ikmal Müdürlüğümüz. 2 ANKARA'DA: Kunuluş, Ziya Gökalp Caddesi No: 80'deki Gene! Müdürlüğümüz. lSTEKLİ'lerin jartnamemiz esaslarına göre hazırlayacakları kapalı teklif mektuplannı, geçici teminatlarıyla birlikte en geç 18 Şubat 1987 çarsamba gimü saat 14.00'e kadar Karabük'te Müessesemiz Haberleşme ve Arşiv Müdürlüğü'nde bulundurmaları ilan olunur. Basın: 10980 İHSAN HACIMURATOĞLU Bütün kitapçuarda MAHMUDİYE ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1981/227 Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü temsilcisi tarafından mahkemenize açılan 1981/227 esasta kayıtlı kadastro tespitine itiraz davasında ölü tbrahim Gündoğan mirasçılan Hamdi ve Nihaı Gündoğan'a bütUn aramalara rağmen tebligata yarar kesin adresleri bulunamadığından dava dilekçesi tebliğ edilememiştir. Tebligatın ilanen yapılmasına karar venldiğinden adı geçenlere tebligatın işbu ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde yapılmış sayılacağı duyurulur. Basın: 11461 "Yaşamın kök oldu toprağa Yeşerip yeni yeni filizler verdi ANIYORUZ!,, EşiOğluArkadaşları Kiralık, Ataköy'de mobilyalı veya mobilyasız daire. 572 16 46 Tunçbilek kömürü İlknur Madencilik 144 07 55 Bodrum'da Bodrum Belediyesi ile Kentkur A.Ş. arasında 27.1.1986 tarihinde imzalanan sözleşme ile toplu konut projesi uygulamasına girürniştir. Bu sözleşmeye uygun olarak Kentkur A.Ş. proje kapsamında teknik çalışmalan yürütmektedir. Yine bu proje kapsamında Kale Kooperatifi, Temel Kooperatifi, Müze Kooperatifi, Bodrum Yapı Kooperatifi, Temel Yuvam Kooperatifi, Akyuvam Kooperatifı ve Akkale Kooperatifi uygulama çalışmalanna girmiştir. Bu kooperatifler dışında bazı kooperatiflerin çeşitli gazete ve dergilere verdikleri ilanlarda bu projeyle ilgilen varmış gibi KentKoop, Kentkur ve Bodrum Belediyesi adlannı kullandıklan ve bu şekilde yanıltıcı bilgiler vererek ortakhk çağrısı yaptıklan ve para topladıkları saptanmıştır. Bu tür davranışlar bu uyanlanmıza rağmen sürdüğü takdirde yasal yollara başvurulacaktır. CEVAT BİLKİÇ Bodnım Belediye Başkanı MURAT KARAYALÇIN KentKoop Genel Başkanı Kentkur Yön.Kur. Başkanı ZORUNLU AÇIKLAMA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear