Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/10 HABERLERİN DEVAMI 6 EYLÜL 1986 UĞUR MUMCU GOZLEM ABD (Baştarafı 1. Sayfada) Gerek Dışişleri gerek Beyaz Saray sözcüleri, çatışmanın şekli ve ölü, yaralı sayısı konusunda bir açıklamada bulunmadılar. Her iki sözcü de Pakistan hükümetini, ABD ile yaptığı işbirilğinden ve operasyonu başarıyla sonuçlandırmasından dolayı övdüler. Bu arada, Pan Amerikan şirketine de olayda izlediği tutumdan dolayı teşekkür ettiler. ttalya Dışişleri Bakanı Giulio Andreotti, PanAm uçağım kaçırmak isteyenJerin ve bu eylemin gerisindekilerin kim olduklannın bulunması için dünya çapmda işbirliği yapılmasını istedi. Andreotti, Italya'nın bu olayda ABD halkı ile tam bir dayanışma içinde olduğunu söyledikten sonra şöyle devam etti: "Eger oluslar,terorizme karşı savaşmakta gerçekten karariı iseier, PanAm uçagını kaçırmak isteyenJerin ve eylemi planlayanlann kim otduklannı bulmak için dünya çapmda bir işbirligine gitmelidirier." Ingiltere Dışişleri Bakanı Sir Geoffrey Howe, kanlı eylemden derin üzüntü duyduğunu belirterek "Bu olay terorizme karşı uluslararası işbirliğinin ne denli zorunlu olduğunu bir kez daha gostenniştir" dedi. MEHMED KEMAL POUTIKA VE OTESI (Baştarafı 1. Sayfada) Böylesine kısıtlı bir ortamda daha önce yapılan ve bundan sonra yapılacak seçimleri Batı demokrasisi ^Içüleri içinde "serbesf saymaya olanak yoktur; kimse kiı.^seyi kandırmasın... İşçilerin sendikaları aracılığıyla siyasete ağırlıkla'nnı koymaları, anayasa ile engellenmiştir. 12 Eylül yasalanvla işçi sendikalannın toplusözleşme ve grev hakları iyice kı&'rtlanmıştır. Kala kala elde toplantı ve gösteri yürüyüşü ha^ları kalmıştır. Turkİş işte bu haktarı kullanmaya çaJışmakta ve buna bile izin alamamaktadır. İşçi, ancak örgütlü olduğu halde güçlüdür. İşveren ise tek başına güç sahibidir. İşçi, sendikası aracılığıyla hakkını korur. Sendikası etkin değilse işçi, işveren karşısında tek başına kalır. Göstermelik sendikalar ise bir işe yaramaz. Adlarına "sarı sendikalar" denen bu yapay ve kandırmacı örgütler işverenden yana adımlar atarlar. İşveren, sahibi olduğu sermayeye dayanarak siyasal etkinliği tek başına da sağlayabilir. Holdinglerle sağ siyasal partiler arasındaki ilişkiler gözler önündedir. işverenlerin siyasal partilerle böylesine özdeşleştikleri bir düzende işçilerin elleri ve kolları anayasa ile bağlanmıştır. Memurlara ise sendika kurma hakkı bile tanınmamaktadır. Emekçi sınıf ve tabakalar işte böylesine baskılar altındadır. Bu koşullarda Türkİş'in yapacağı açık hava toplantılarına bile izin verilmemektedir. Eğer seçim "serbest seçim" ise sendikalann bu seçim sırasında toplantı ve gösteri haklan vardır ve olmalıdır. Değilse seçimin neresi "serbesf" sayılacaktır. ANAP bir işveren kulübüdür ve bu işveren kulübünde işadamlan da "ANAP'lı olan ve olmayan" olmak üzere ikiye aynlmaktadır. "Ayncalıklı şirketler" adını verdiğimiz iktidar yakını ENKA ve izdaş gibi şirketlere bütün kazanç kapıları açıktır. Bu ANAP iktidarı, işverenler arasında bile ayrım yapmaktadır. Ayncalıklı şirketlerin, ANAP hükümeti döneminde çıkanlan kararnamelerle sağladıkları ayrıcalıklar saymakla bitmez. Siyasal ilişkileri ağır basan ENKA, İzdaş gibi şirketlerle "partilerüstü müsteşar" diye adlandırılan Prof. Pakdemiıii ile tçlidışlı ve ballı börekli şirketter birdenbire büyümektedirter. İşverenlerin ve müteahhit şirketlerinin siyasal etkinliklerinin bir başka aracı da "gazete sahibi" olmak. 12 Eylül döneminde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nca açılan İstanbul Tuzla'daki Deniz Harp Okulu inşaatı ihalesini alan M. Ali Yılmaz, herhalde, aynı ekonomik güce ve "makine parkı" na sahip öteki inşaat şirketlerinden bugün daha etkili durumdadır. Spor kulüpleri de aynı etkinliğin bir başka kaynağıdır. Guneş Gazetesi'ndeki 100 işçisine, toplusözleşme öncesi bir günde yol veren ve aynı günlerde gazetenin düzenlediği "Guzetlik Yanşması"na milyonlar saçan M. Ali Yılmaz, aynı zamanda Trabzonspor Kulübü Başkanı'dır Kadıköy'deki "pembe kaldınmlar ihalesi"ri\ de alan Yılmaz, elindeki gazete ve başkanı olduğu spor kulübüyie oldukça güçlüdür. ve ihaleleri "bileğinin hakkı ile" almaktadır... Şahinkaya Pasa zamanında "Hava Kuvvetleri müteahhidi" olarak adlandırılan Tahsin Kaya da boşuna mı Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olmak istedi. Tahsin Kaya'mn bir günlük gazete çıkarmaya hazırlandığı da söyleniyor. İşçilerin, tek başlanna bu kadar etkili olan işverenlere karşı bir araya gelerek örgütlenmelerinden başka yol yoktur. İşçilerin sendikalar aracılığıyla siyasal partilerle bütünleşmeleri yasakttr. Türkİş'in açık hava toplantısına bile izin verilmezse, işçiler sendikaları aracılığıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarını kullanamazlarsa şu kısıtlı anayasa düzeninde bile haklar kâğıt üstünde kalmaz mı? "Serbestlik". yalnızca "Nakşibendi rariteft"na, "liberallik" h\e ENKA'ya, izdaş'a, biraderimiz Ûzal'a ve Pakdemirii'yedı'r. Demokrasi bir denge rejimidir. Bu denge, emekçi sınıflan'a sermaye sımfları arasında kurulur. Demokrasinin en yalı.i tanımı budur. Emekçi sınıf ve tabakalar, dernek, sendika, kooperatif ve siyasal partiler aracılığı ile sermaye sınıfı ik* eşitçe yarışamıyortarsa bunun adı "Filipin demokras/s/"dı r ki, bu anlayış Marcos ile birlikte Filipin'de bile ifias etmistı r. Demokrasinin ne olduğunu anlamak için "Amerika'yı ye niden keşfatmek" gerekmez; önce Avrupa'daki demokrasi yi "keşfetmek" gerekir. Sıcak Su... Sabahattin Ali'nin 'Sıcak Su' diye bir öyküsü vardır, sanırım bundan yanm yüzyıl önce yazılmıştır. Jandarmalar bir kaçağı anyorlar. Orman içindeki köye vanrlar. Evin önünde dururtar. Saçları örgülü bir kadın pencere önünde çorba içiyor. Kapıya dayanıriar, taze bir ses: "Kim o? Aç, İsmail evde mi? Buyurun arayın, İsmail evde yok. Bahardan beri İsmail gelmiyor. Sus, iki gündur buradaymış. Yalan ağacığım, yalan." Jandarma yükü açar, yatakları devirir, çevreye bakar, yok! Ev zaten bir göz oda bir aralık. Jandarma diklenir: Bana bak Emine, bu oğlandan sana hayır yok. Söytedim ya yok, ne diye üstelersiniz. Şimdi anlarız, aç şurayı!.. diye bağırdı ve odanın köşesindeki tahta kapıyı gösterdi. Kadın bir dakika duraladıktan sonra tahta mandalı çevirdi. Kapı açıldı. Burası küçük bir gusulhaneydi. Kimse yoktu. Küçük bir teneke kap vardı. Elini suya soktu. Parmaklan yanmışçasına hızla çekti. Bu sıcak su ne olacak? Hiç!.. Hiç olur mu? Kadın kızararak mınldandı: Su dökünecektim. Allahın gündüzü kalmadı mı? Kocan burda değil, gece vakti ne diye sıcak su hazır edersin? Yanındaki jandarma döndü: En sağlam usuldür, kaçağın evini ararken gusulhaneye bakanm. Kadının üstüne yürüdü: Artık inkâr faydasız, soyie bakalım ismail Nerede? Kadın sapsarr. Bilmiyorum dedi. Jandarma kadının kolunu bıraktı, odada hızla dönmeye başladı: "İsmail herhalde uzakta degildir. Teslime gelmezse karısının ırzını kurtarmaya da gelmez mi?" Kadın sapsarı kesilmişti, titriyordu. Alt dudaklarını kanatacak kadar ısınyordu. İki yanına bakındı. Dört duvardan ve iki jandarmadan başka bir şey yoktu. Biraz önce suya elini sokan, kadını bileğinden yakaladı ve odanın içinde sürükledi. öbür jandarma silahı kaparak dışan çıktı. ikisi de kadının agzından bir kelime alamadılar. Bir kez olsun bağırmadı, kimseyi yardıma çağırmadı. Biraz sonra jandarmalar yüzlerinde tatlı bir yorgunluk, evden ayrıldılar. Emine de artlarından dışan süzüldü. Çitin kenarlarına sine sine ormana daldı. İsmail sabaha karşı evde ışık yandığı için eve sokuldu. Oda darmadağındı. Emine'den bir daha hiç haber alınamadı." Tunceli'nin Pülümür ilçesinde kocası aranan bir kadının jandarmalarca götürüldüğünü okudum. Kadın jandarmaca gözaltına alınmış, kocası ile cinsel ilişkisi sürüyor mu, sürmüyor mu diye önce sağlık ocağında muayene etmişler, bir şey anlayamamışlar. Sonra devlet hastanesi... Orada bakmışlar, 'uzun süre cinsel ilişkide bulunmadığı' saptanmış. insanlık dışı işlemler hep bize özgü müdür? Kadının durumu valiye soruluyor, vali de: "Bu muayene yapılmazsa o kişinin evde yatıp yatmadığını nasıl öğreneceğiz? Bunda ne gibi bir terslik var?" diye soruyor. Bir tutum ve anlayış meselesi... Sıcak su öyküsündeki jandarmalar gibi bir eyleme geçmiyoıiar, hastaneye gönderiyoriar. Orda da kadın aklanır gibi, her türlü sanıklıktan kurtuluyor. Gazete işin bir başka yanını daha belirtiyor. Kadın zaten kocasından ayrılmak için mahkemeye başvurmuş. Kocası da dağlarda kaçak dolaşır dururmuş. Bu arada kadının bir sevgilisi olsa, onunla arada sırada ilişkide bulunsa, yandığının resmidir. öyle ya eski kocasıyia mı yattı, yeni sevgilisi ile mi? Yandığının resmidir. Nasıl kanıtlayacak, nasıt tanıtlayacak? Belki hekimlikte bunun da bir çaresi vardır. Tıpta ileri olsak bile, görgüde, insanlıkta, uygarlıkta, insan onuruna saygıda Sıcak Su öyküsünden beri bir parmak ileri gitmemişe benzeriz. ABD ııçağuMİa katliaııı (Baştarafı I. Sayfada) lar agbyordu, uçak cehennem gibiydi." öte yandan bir polis yetkilisi, yakalanan korsanlardan birinin polisler eşliğinde bir araca bindirilirken "Lübnanlıyım. Ben bir Filistinliyim" diye bağırdığını, diğer teröristin kimliğinin henüz bilinmediğini söyledi. OLAYLAR NASIL GELtŞTt Dün geceki trajik sonuca dayanan olaylar şöyle gelişti: Dün sabah Frankfurt'a gitmek üzere içinde 416 yolcu ile Karaçi Havaalanı'nda yakıt ikmalinin tamamlanmasını bekleyen PanAm şirketine ait Boeing747 uçağına, havaalanının arabalarından biri ile gelen güvenlik görevlisi giysili dört terörist ateş açarak uçağı ele geçirdiler. Korsanlann ateş açması sonucu 3 yer görevlisi ve Hint asıllı bir Amerikalı yolcu yaralandı. Amerikalı yolcu daha sonra kaldırıldığı hastanede öldü. PtLOTLAR KAÇTI Pilotlar ise bu sırada pilot kabininden halatla inerek kaçtılar. Bunun üzerine Arapça bilen Amerikalı başka bir uçuş ekibinin uçaga gelmesini isteyen korsanlar, bu şartın yerine getirilmesi halinde yolculan serbest bırakacaklarını belintiler. Teröristler Güney Kıbns'a kalkış izni verilmesini ve Güney Kıbrıs'ta tutuklu buhınan arkadaşlannın serbest bırakılmasını da istediler. Bu arada Güney Kıbns'ta yapılan bir açıklamada Pakistanın Karaçi havaalanında bekleyen ve Kıbns'a gitmek isteyen uçağa iniş izni verilmeyeceği bildirildi. New York'ta bir açıklama yapan havayolu şirketi sözcüsü Pamela Hanlon, uçağın Bombay'dan Karaçi'ye geldiğini ve yakıt alarak Batı Almanya'nın Frankfurt kentine daha sonra da New York'a gideceğini belirtti. Uçakta 193 Hintli, 44 Amerikah, 15 tngiliz, 16 Italyan, 12 Federal Almanyalı, 84 Pakistanlı yolcu bulunuyor. Pan Am uçaktaki öteki yolculann Sri Lanka, Kanada ve öteki ülkelerden olduğunu belirtti. Bombay'daki Pam Am şirketi yetkilileri, 16 kişilik mürettebatın da 13 Hintli ile 3 Amerikalıdan oluştuğunu açıkladılar. OLAYI 2 ÖRGÜT ÜSTLENDİ Korsanlar eylemlerine devam ederken, Lefkoşe'deki bir haber ajansına telefon eden bir kişi, olayın sorumluluğunu "Libya Devrimci Hücreler" adlı bir örgüt adına üstlendi. Telefondaki kişi, "Uçakta bulunan Amerikan gizH servis yetkilileri devrimci lenmiz tarafından idam edilecek" dedi. Yazılı bir metni okuduğu sanılan ve Kuzey Afrika aksanıyla Ingilizce konuştuğu bildirilen sözcü, öldürulen Amerikalı yolcu konusunda herhangi bir şey söylemedi. Müslümanların elindeki Batı Beyrut'ta yayımlanan bir gazeteye elden yollanan bir mektupta ise, uçağın kaçınlması eylemini tran yanlısı Şii "Cündullah" örgütü üstlendi. Bir daktiloyla yazılan mektupta Cündullah örgütünün, eylemi uçakta bulunan ABD askerleri ve gizli servis görevlilerine saldırıda bulunmak amaayla gerçekleştirdiği belirtildi. Mektupta ayrıca, uçakta İsrail gizli servisi MOSSAD'da görevli bir ajanın bulunduğu ve kendisine "gereken cezanın verilecegi" belirtildi. Eylemi, "Cündullah m Zülfikâr Ali Butto Timi"nin gerçekleştirdiğinin belirtildiği mektupta, "Plan büyük bir başanyla ve hazırlandıgı gibi uygulandı" denildi. ABD yönetimini "Tüm insani degerlerin bir numaralı düşmanı ve devlet teröriinün uygulayıcısı" olarak tanımlayan bildiride, Pakistan Devlet Başkanı Ziya Ül Hak da aynı politikanın uygulayıcısı olmakla suçlandı. LIBYA: tLGİMİZ YOK Bu arada Libya haber ajanşı JANA tarafından yapılan bir açıklamada, PanAm uçağının kaçınlması olayıyla Libya hükümetinin hiçbir Ugisimn bulunmadığı bildirildi. "Biz Libyalılar, olup bitenle kesinlikle Ugili ve ilişkili degiliz" denilen haberde, Libya'nın terörizme ve masum insanların öldürülmesine karşı olduğu da bildirildi. Adı bile bilinmeyen birinin olayı Libya'nın sorumluluğunda göstermesine Libya hükümetinin çok şaşırdığı beürtilen haberde, "Bunlar taktiktir. Ubya terörizmin hedefidir ve masum banşçı insanlann. yaşlıların, kadınların ve çocukların nerede olursa olsun öldürülmesine karşıdır" denildi. Karaçi'de, Pakistan gizli servisinden adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, uçağı ele geçiren teroristlerin ağustos ayının son haftasında Pakistan'a girdiklerini ve Bahreynli olduklannın sanıldığını söyledi. Gizli servis yetkilisi Mumar Hüseyin adındaki kişilerden birinin Bahreyn pasaportu taşıdığını ve uçaktaki hava korsanlarından birinin bu kişi olduğunun sanıldığını söyledi. Pakistan Sivil Havacıhk Dairesi yetkililerinden Hurşid Manwar Mirza ile tercümanlar aracılığıyla pazarlığı yürüten ve kendini Mustafa olarak tanıtan teröristlerin lideri, uçaktaki Amerikalı yolcunun vurulmasından "çok üzgün" olduğunu belirtti. "Komandolar işe kanşmazsa kimseye bir şey olmaz" dedi. Telsizle Pakistanlı yetkililerle görüşen korsanlann lideri Mustafa, uçağa patlayıcı yerleştirdiklerini ve bir tek Amerikahnın bile uçağa yaklaşmasını istemediklerini belirtti. Bunun herhangi bir Amerikan müdahalesine karşı uyan niteliğinde olduğunu belirten Pakistan kontrol kulesi yetkilileri, korsanın "Hiçbir Amerikalı uçaga yaklaşmasın. Aksi halde çetin bir savaş veririz. lntihar etmeye de niyetli degiliz" şeklindeki sözlerini aktardılar. Bu arada korsanlar gün boyunca, uçağa pilot gönderilmesi için koydukları zaman sınırını iki kez uzattılar. Pilot gelmesi için önce iki saat süre tanıyan korsanlar, sürenin bitiminde, iki saat daha verdiler. Ancak istekleri karşılanmazsa ne gibi bir uygulama yapacakları konusunda bilgi vermediler. Bombay'dan kalkıp Karaçi'ye inen ve daha sonra FrankfurtNew York seferi yapacak olan uçağın pilotlannın kaçmasından sonra, korsanlann yeni uçuş ekibine karşılık yolculan serbest bırakmaları önerisi, Pakistan yetkilileri tarafından olumlu karşılandı. Bu uygulama için PanAm yetkililerinden onay beklendiğini belirten Pakistan yetkilileri, uçakta 193 Hintli ve 44 Amerikalı yolcu bulunduğunu bildirdiler. Bombay'daki PanAm yetkilileri ise, uçaktaki diğer yolculardan 15'inin tngiliz, 16'sınm ftalyan, 12'sinin Federal Alman ve 84'ünün Pakistanlı olduğunu belintiler. 16 kişilik uçak mürettebatının ise 13'ünün Hintli, 3'ünün ise Amerikalı olduğu belirtildi. FORRESTAL NAPOLt'DEN AYRILDI Pan Am uçağının korsanlar tarafından ele geçirilmesi üzerine, ABD uçak gemisi Forrestal'a, Orta Akdeniz'e hareket emri verildiği açıklandı. AP'nin Washington'daki kaynaklara dayanarak bildirdiğine göre, "bir tedbir olarak", Forrestal ve daha ufak bazı ABD savaş gemileri dün Napoli'den aynlarak Orta Akdeniz'e doğru seyretmeye başladılar. UCUZ KURTULDU Teroristlerin saldınsından hafîf yaralı kurtulan 16 yafindaki Pakistan asdlı Mecnu, görevttler tarafından hastamyt kaldınlırken. (Telefoto: AP/a.a.J Akbulut'un konuşması (Baştarafı 1. Sayfada) bir gecede böyle bir kararname çıkanlır ve eşkıya nerede olursa olsun cezalandınlır..." Akbulut'un bu şekilde ülke ismi vermemekle birlikte, "nerede olursa olsun" diyerek genel bir ifadeyle sınırdaki bütün ülkelerde operasyon yapılabileceğini ima etmesi, ANAP'h üyelerin alkışlanyla karşılanırken, DYP Grup Başkanvekili Mehmet Yasa bakana "mutabakat aranmadan mı?" sorusunu yöneltmiş, Akbulut ise bu soruya yanıt vermemeyi yeğlemişti. Akbulut un bu açıklaması, ANAP'h üyelerin hafta başında sınırdışı operasyonlarla ilgili kararnameden "önceden mutabakat koşulunun aranmaması" hükmünü çıkarmalanna Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu'nun "Bu Türkive'yi saldırgan bir ülke gurünıusüne sokar. Ayrıca onay alınmadan operasyon yapılırsa bu ülkelere de Türk topraklarına girmeleri için emsal oluşturur" gerekçesiyle karşı çıkmasının hemen ertesine rastladı. Vahit Halefoğlu'nun girişimi üzerine TBMM Genel Kurulunda geçen çarşamba günü yapılan genel görüşmede bu konudaki yasa gücündeki kararnameyle "operasyon için komşu ülkenin izninin alınması" koşulu yeniden konulmuştu. Hükümetin bu konudaki gafını düzeltmesinin ertesi günü İçişleri Bakanı' Akbulut'un "nerede olursa olsun sınır dışı operasyon yapılabilecegini" belirtmesi hükümetin çizgisi bakımından "çelişkili" bir durum yarattı. SURlYE NE DÜŞÜNÜYOR? Şuriye Büyükelçiliği yetkilileri İçişleri Bakanı Yıldınm Akbulut'un bu sözleri konusunda herhangi bir yorum yapmadüar. Bununla birlikte Şam'dan Ankaraya gelen bilgiler, Şam hükümetinin Turkiye'nin Suriye topraklarında operasyon yapması düşüncesini "alerjik" karşıladığını ve şu görüşte olduğunu gösteriyor: "Her Ulke kendi topraklannın güvenliginden kendisi sonımludur. Bir başka ülkenin herhangi bir gerekçeyle Suriye topraklanna girraesi hiçbir şekilde kabul edilecek bir durum degildir. Böyle bir durum Suriye'nin egemenligine ters düşer." Aynı şekilde lran Büyükelçiliği yetkilileri de Akbulut'un sözleri konusunda konuşmadılar. Ancak diplomatik çevrelerde Iran1 ın Turkiye'nin kendi sınırları dışında yaptığı operasyonlar konusundaki "hassasiyeti"nin sürdüğü ve bu hassasiyetin Tahran ziyareti sırasında Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu'na da aktarıldığı hatırlatıldı. DIŞİŞLERİ DE KONUŞMADI Ote yandan, Dışişleri Bakanhğı yetkilileri de, tçişleri Bakanı Yıldınm Akbulut'un "nerede olursa olsun operasyon yapanz" şeklindeki sözleri hakkında konuşmadılar. Hükümete yakın bir kaynak ise, "Bu siyasi bir demectir. Maksat eşkıyalara karşı caydıncılık yaralmaktır. Miihim olan Meclisten çıkan kanun gücündeki kararnamedir. Bu kararnamede operasyonlar için komşu ülkelerden izin alınması gerektiği belirtilmektedir." dedi. İTÜ kimliğimi, pasomu yitirdim. Geçersizdir. MEHMET HtKMET YÜKSELİCİ Suudi Arabistan'dan aldığım 79661 No.lu pasaportumu kaybettim. Hukümsuzdür. NAIF S. B. AL MOTAIRE Suudi Arabistan'dan aldığım pasaportumu kaybettim. Geçersizdir. ABDULLAH A. AL MOTARIE Sendikayı devre dışı bıraknua operasyonu tşSendikaServisi Toplu lş Sözleşmesi Grev v e Lokavt Yasası'nın az sayıda ı.sçinin çalıştığı işyerlerinde işveı enlerin grev oylamasmı istediklerı gibi sonuçlandırmalanna olanaA sağladığı savunuldu. DeriJş Sendikası Genel Başkanı Yener »Kaya'nm savına göre işyerlerinde sendika eliyle toplusözleşme imzalanasına karşı çıkan bazı işve'enler, 2822 sayılı yasanın 35. ma'ddesi ile amaçlarına kolayca ula,sabiliyorlar. Yasanın bu maddes i ile grev ilanının yapıldığı tarihte işyerinde çalışan işçilerin grev o ylamasına katılacaklannın hükrr.'e bağlandığını hatırlatan Kaya,' "sendikalann devre dışı bırakılması operasyonıT'nu şöyle anlattı: "Az sayıda işçinin çalıştıgı işyerlerinde sendikalann varlıgına tabammul edemeyen bazı işverenler ya toplusödeşme masasına oturuyor ya da görüşmelere katümalanna ragmen, sendikanın hiçbir teklifini benimsemiyorlar. Sendikanın yasal prosedürii tamamlayarak grev karan alıp işyerinde ilan etmesine kadar geçen süre içinde de grev oylamasında kendi istekleri doğrultusunda hareket edeceklerinden emin olduklan kişileri işe alıyorlar. Veya hukuken ya da fiilen işçilikle hiçbir ilişkisi bulunmayan yakın akraba, eş ve dostlannı kâgıt üzerinde işçi gibi göstererek bunlann grev oylamasında oy kuflanmalannı sağlıyorlar. LViylelikle oylamanın işçiler aleyhi'ne sonuçlaması kolayca gerçeıVleştiriliyor. Yasaya göre grev oylıimasınm kaybedilmesi durumunda sendikaya işverenin isteklet'i doğrultusunda anlaşmak ya da YHK'ya başvurmaktan başka çare kalmadığından serbest top'lu pazarhk hakkı hiçbir anlam tivşımıyor." Yener ıKaya Alibeyköy'de kurulu 1leri L~>eri Sanayi Pazarlama ve Ihracat A.Ş.'de 25 ağustosta yapılan grev oylamasında da benzer bir u> gulama ile karşıiaştıklannı ve oylamanın iptali için mahkemeye ba'şvurduklanru bildirdi. Deriİş Sendikası'run Eyüp Iş Mahkemesi'ne yaptığı 27 ağustos tarihli başvunıda işyerinde grev oylamasına ka tılan 93 kişiden 42'sinin "greve evet" 51'inin de "greve ha.vır" dediği belirtilerek şu iddialara yer verildi: "Oylamaya katılaı.' 93 kişiden 17 kişi ismen evrakta görünmesine ragmen fiilen iş>erinde çaiışmayan, oylamadan kJs a süre önce evrak üzerinde gösten'lmeye başlanan, işverenin eşi do sıudur... İşverenin hukuk miişavirligini iistlenen kişi ile danışm^n olarak görev yapan kişi de yin^ kısa süre önce bordroya dahil edilmiş ve grev oylamasında oy kullandınlmıştır... Bunun dışında sırf grev uygulamasını etkilemek amacı ile sendika üyesi 6 kişi kıdem ve ihbar tazminatlan verilmek suretiyle işten çıkartılmışlardır." ÇALI3ANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Borçlanma ve Intibak 19771979 yıllan arasında ögretmenlik mesleginden aynlarak Almanya'da işçi olarak çalıştım. Yurda dönükten sonra Emekli Sandığı'na başvurarak hizmetlerimin birleşürümesini istedim. Bu başvunım sandıkça kabul edildi. Hizmet yılım ve yaşım yeterli oldugundan kadın iştirakçi olarak 20 yıl ıızerinden 1985 yılında da emekli oldum. Alman sigortası ile Emekli Sandıgı arasındaki yazışmalann uzaması nedeniyle emekliliğim 1986 yılı başında kesinleşebildi. Ancak Emekli Sandığı öğretmenlikte geçen hizmetimi dikkate alarak emekli maaşımı \e ikramiyemi ödedi. Almanya'daki çalışmalanmın ise 60 yaşına geldiğimde Alman sigortasınca değerlendirilecegi belirtildi. Oysa hizmet büieştinnesi değil, borçlanma yapmam gerekiyormuş. Ben de borçlanma ve borçlanmaya göre yapılacak intibak işlemleri hakkında bilgi istedim. Ancak 3201 sayılı yasa gereğince borçlanmanın yapılabilecegi fakat intibakımda bir degişikligin söz konusu olmadığı belirtildi. Yurtdışındaki çahşma sürelerine olanak tanıyan 3201 sayüı yasaya göre borçlanmam ve intibakımın düzeltilmesi mümkün mU? A.C ÇANAKKALE YANIT: 3201 sayüı yasanın uygulamasına açıklık getiren "Uygulama Yönetmeligi"ne göre; "T.C. Emekli Sandığı'nca yapılacak borç ve tahakkukları ılgililerin; 1 Sandığa tabi görevlerinde en son bıraktıkları derece ve kademe ile bu derece ve kademelerdeki kıdemleri, 2 Yürürlükteki hükümlere göre öğrenim durumlan itibanyla girebilecekleri derece ve kademeler, sandığa tabi görevlerinde en son bıraktıkları derece ve kademelerden yüksek ise bu derece ve kademeler üzerine borçlanılacak sürenin tamamı eklenmek ve bulunacak sürenin her yılı için bir kademe, her üç yılı için bir derece verilmek suretiyle bulunacak derece ve kademe üzerinden yapılır. Ancak bu şekilde bulunacak derece ve kademeler öğrenim durumlan itibanyla, "yükselebilecekleri derece ve kademeleri geçemeyecektir. Ayrıca da 2147 sayılı yasa uyannca "yurtdışında geçen çalışma sürelerini Emekü Sandığı'na borçlanıp aylık bağlanmış bulunanlar da bu borçlanmadan yararlanabilmektedir. Eski ve yeni borçlanma arasındaki fark borç da "Emekli, dul ve yetim aylıklanndan % 15 oranında kesilmek suretiyle tahsil edilir. Bunlann aylıklan kanun hükümlerine göre intibaklar sonucu bulunan derece ve kademeler üzerinden, talep tarihini takip eden ay başından itibaren yükseltilir." Yonetmeliğin açık anlatımından, borçlanılan sürelerin, her yılı tçin bir kademe ve her üç yılı için de bir derece yükseltilmesi yapılacağı ve yeni bulunacak derece ve kademe üzerinden aylıklann bağlanacağı anlaşılmaktadır. Soru Şahinkaya (Baştarafı l. Sayfada) te bu konudaki nihai hükraün, TBMM Genel Knnıluna ait oldnğunu belirtmek isterim." SHP Adana Milletvekili Cüneyt Canver, Şahinkaya'nın mal varlığı hakkında kamuoyunda çeşitli söylentiler bulunduğunu bildirerek, TBMM Başkanbğı'na bir önerge vermiş ve Anayasa'nın geçici 15. maddesi karşısında Tahsin Şahinkaya hakkında Meclis araştırması yapılıp yapılmayacağını sormuştu. Ote yandan, Başkanlık Divanı'nın İconuya ilişkin karanndan sonra Cüneyt Canver'in, Şahinkaya hakkında Meclis araştırmar>ı açılrnası için önerge hazırladığı b ildirildi. Canver, önergesini ara se çimlerden sonra TBMM Başka] ilığı'na vereceğini açıkladı. Anadolu Liseleri ve Kolej Sınavları için Askeri inşaat (Baştarafı 1. Sayfada) ruşturraa devam etmektedir. Olayla ilgili olarak halen görevli 8'i Silahlı Kuvvetler mensubu olmak üzere toplam 38 kişi askeri mahkemece tutuklanmıştır." 1 Ankara Cumhuriyet Bürosu nun edindiği bilgiye göre, Yavuztürk'ün açıkladığı usulsüzlük iddialanna konu olan "Ekşiler" inşaat şirketi, Milli Savunma Bakanlığı'nın Etimesgut lojman ve çelik konstrüksiyon ihalelerini üstlenmişti. Ancak şirketin mali durumunun 1984'ten bu yana giderek bozulduğu ve bazı çevrelerle anlaşarak hakedişin üzerinde istihkaklar aldığı ve bu miktann büyük rakamlara ulaştığı öne sürülüyor. inşaat piyasasından sağlanan bilgilere göre, yolsuzluk olayının ortaya çıkışı, geçen ay içinde şirketin hakedişin çok üzerinde bir istihkak alması ile gerçekleşti. Açılan soruşturmada înşaatEmlak Dairesi yetkililerinin, şirketin durumunu toparlaması için yüklü bir istihkaka gereksinme duyduğunu göz önüne alarak bir defada 2 milyara yakın olduğu one surülen bir ödemede bulunduğu kaydediliyor. TEMKO UZMANLIĞI "Kolej öncesi eğitimde sağhklı seçim." • llkokui 3 4 ve 5 sınıflar ıçın öze< hazırlanmış Drogramlar • Deneyim ve bılgı bırikiminm kazandırdıgı ayrıcalıklar. • Her yıl gel'Şen sınav sıstemmın hep bir adım önünde olan anlayış ve çahşma • 8 haftalıK kurs Oonemlerı her donemın içinde ve sonunda deneme sınavları. • Sınav sonuclarına gore sıralama ve yeni gruplamalar • Kazandıgı kole|de de başanlı olmasını saglayan koklu eğitim iKayıtlar SLrmektedır ı 1 \"Turi;m'de TirtrtlkW • Tırtı» MrMclltıM • TirlınK HVltın tiiaı tırılıfrra '^ Gazetenıze aDorAoimak ıstıyorjrn AGone bedelıVapıVe K r « l ' Bankas. Ohangır Şubesı'nd hesaöa yalınimıs ve 'iışıkte sunulmuştur "BİZDEN VE ONLARDAN" SANATSAL BASKILAR GRAVÜRLİTOGRAFİSERİGRAFİ TE M SANAT TEMEL EĞİTİM MERKEZİ Islanbul Caddcsı No 47 jo\ s^Z 63 53 • 583 83 27 B A K I R K Ö Y T E M K O Blfl DiLKO MJRULUSUDUH Basm Vayın Organızasyo Cıhangır Yokuşu Mo 25'b İSTANBUL Tlf 145 71 54 Türkıye ve onbır yabancı ülke sanatçılarından yapıtlar. 8 Eylül1 Ekim 1986 Kuyufcıboston Sak. 44/2 N«net Apt. NnantapİSTANBUI Tel: 147 08 99 147 97 56